Tefsir 249-01

249- Tefsir Ders 249 hayat veren nurun keşif notları

249- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 249

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

Yazıldı Elmalı’nın tefsiri, hiç olmasa Kur’an’ı bilmeyenler bu tefsiri açsınlar da okuyuversinler. İşte bu tefsiri dahi camisinde okumayan, anlamayan, anlatmayan bak meclis bunu görev vermiş bu tefsir yazılmış mükemmel bu çağın en güzel tefsirlerinden biri. Birçok kıymetli tefsirlerimiz var ama bu tefsir de çağın en güzel tefsirlerindendir. Bakın orada ne diyor; Bu tefsir yazılacak ve şu, şu kurallara uyulacak diye de yazılıyor. Orada ki aranan, istenen kurallar da mükemmeldir. Bunları söylememe gerek yok bunlar bilinen şeyler ama bu tefsirle de oynanıyor bakın sadeleştirme uğruna onun orijinaline, orijinaliyle sadeleştirilmiş anlaşılır hâle getirelim diye ortaya çıkarılan meâllerin bir kısmında zâfiyet var. Kelimelerin aynı anlamı hafifletilmiş bu tefsirin orijinalinde ki kelimeler daha mânâsı ağır yüklüdür. Biz daha anlaşılır hâle getirtelim diye sadeleştirenler rada ki ağır yüklü mânânın, mânâ taşıyan kelimelerin yerine hafif kelimeler koymuşlar ve mânâ çarpıtılmaya da müsait hâle getirilmiş. Bunun için ben o tefsirin aslî orijinalinin okunmasını tavsiye ederim. Meâllerle tam Kur’an-ı Kerim tam da anlaşılmaz. Rivâyette ve dirâyette Peygamber Efendimizin Kur’an’la ilgili Sahâbînin ve müfessirlerimizin tamamının ve bütün müçtehitlerimizin tamamının görüşleri ve çağın ilim anlayışıyla birlikte yeniden de bir tefsir yazılması zarûret hâlindedir. Çağın bütün bilim adamları ve bütün müfessirlerimizin başta Peygamberimiz ve Sahâbî, müçtehit ve müfessirlerimiz, muhaddislerimizin tamamının görüşlerini göz önünde bulundurularak çağın bir tefsirinin de yazılmasını da insanlığın kârinedir ve Müslümanların boynuna da borçtur. Fıkıh kitaplarımız mükemmeldir, mezheplerin tamamı mükemmeldir. Yalnız mükemmel olmayan bir şeyler vardır o mükemmelleri bugüne taşıyamayanların bilgisi mükemmel değildir. O mükemmelleri bugüne taşıyacaksın onlar o günkü çağa göre, o günkü şartlara göre mükemmel içtihâtlar da bulunmuşlar, aslî delillerle hareket etmişlerdir. Sende aslî delillerle bu çağın şartlarına göre o gerçekleri bugüne taşı ve çağın ortaya neyini getir – içtihâtlarını oluştur bütün müçtehitleri topla. Ebcet’i, hebbazı, İslam’ı bilmeyenin İslam adına konuşma hakkı yoktur. Hangi ilim dalı olursa olsun bilmeyenin bir defa bilenin yanında câhilin ne yapması lâzım? Bilenden öğrenmesi lâzım. Bilmeyenleri siz müçtehit makamına oturtursanız o zaman İslam’a iyilik ve insanlığa da iyilik etmiş olmazsınız. Bunun için kıymetli dostlarımız, Rab ile kul arasında fıtrî bir sözleşme vardır.

Dakika 5:00

Bu sözleşme Bezmiâlem de, Kâlû Belâ’da bu sözleşme yapılmıştır. Allah ile kulun anlaşması yeminle Allah’a söz verilmiştir. Bir de her Elhâm (الْحَمْ) okundukça her (لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ) dendikçe ben sözümdeyim, sözümü yerine getirir ve İslam’ın bana teklif ettiği ilâhî emirlerin tamamını yerine getirmeye hazırım deyip Allah’a itaat etmeli isyân etmemelidir ve anlaşmanın aslı budur. Rab ile kul arasında fıtrî bir sözleşme vardır. Fâtihâ’nın 5’inci âyetine bir bakıver                                   (إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ ﴿٥﴾) şöyle bir bak! Burada bir sözleşme vardır. “Ancak Sana kulluk ederiz biz, biz diyor ancak Sana kulluk ederiz.” Ey Rahmân ve Rahîm olan, cezâ gününün eşsiz muktedir hükümdarı olan, âlemlerin Rabbisi olan, yegâne hamd-ü senâ kendisine ait olan Allah’ım hamd âlemlerin Rabbisine mahsustur. Rahmân ve Rahîmdir, din gününün cezâ gününün eşsiz hükümdarı, muktedir hükümdarıdır. “Ancak Sana kulluk ederiz, ancak Senden yardım isteriz” diye bakın burada rahmet önce. Rahmetle Rab ile tanışmak, Rabbi tanımak vazife ve peşinden yardım. Onun peşinden de inâm ve ihsânlar Fâtihâ’nın içeriği alabildiğine Kur’an’ın zenginliğini içine almış özetlemiştir. Onun için Rab ile kul arasında fıtrî bir sözleşme vardır her Fatiha okumasında bir Müslüman Allah’la yaptığı sözleşmeye riâyet ediyor mu, etmiyor mu? Verdiği sözü yerine getiriyor mu, getirmiyor mu? Emâneti koruyor mu, ihânet mi ediyor? Buna bir baksın, şimdi Allah’ı bir olarak tanımak O’nu sıfat ve isimleriyle, esmâsıyla, kitâbıyla, kevnî ve kitâbî âyetlerle Allah’ı iyi tanımak birinci vazifesidir, Allah’ın kullarının görevidir. Meryem Sûresi 42’nci âyet-i kerimesine bir bak! Putlara niçin tapıyorsun ey baba? diyor. Kim? İbrâhim (AS.) babasına, putlara niye tapıyorsun ey baba? diyor. Elin ile yapıyorsun ve tapıyorsun diyor. Bir defa şirkten kurtulmak Allah’ın şeriki, nazîri, dengi yok ki, misâli misli yok ki, benzeri yok ki. Allah bir birinci vazife bu kulun vazifesi bu. Enbiyâ Sûresi 58, 68 putları İbrâhim (AS.) kırdı, büyük putu bıraktı omzuna da baltayı astı. Hükümdara ve tüm inkârcılara karşı tartışma ve mücâhede başladı. Ne dediler? Onu yakın dediler, İbrâhim’i yakın dediler o günün putperestleri. Bugünde hakîkî Müslümanları kim varsa doğuda, batıda bu çağın Nemrutlarıdır. Kur’an-ı Kerim’i kim Allah’ı kim tanımıyorsa ve bir başkasını ilâhlaştırmış Allah’ın yerine onu koymuşsa, kitâbının yerine başkasını koymuşsa ve İslam’a, Kur’an’a, Allah’a kim saldırıyorsa.

Dakika 10:00

Nasıl ki İbrâhim’i yakın dedi o günün Nemrutları, bugünün çağdaş nemrutları da kimse bunlar da bu çağın Nemrutlarıdır. Ne dediler İbrâhim’e putları kırınca? Onu yakın tanrılarınıza yardım edin dediler. Bakın tanrıya yardım ediyor bu putperestlik budur. Tanrısını korur, putlarını koruyor çünkü onlara put diyor. Adam canlı cansız, ruhlu ruhsuz, kahraman veya değil, iyi veya kötü, en namlı en dürüst insanları da ilâhlaştıran serseriler var. O iyi insanlar beni ilâhlaştırın demedi ki. Îsâ bana ilâhlaştırın dedi mi? Demedi. Bir başkaları dedi mi? Demedi. Kim onları ilâhlaştırdı? Allah’a iftirâ edenler, Îsâ’ya iftirâ edenler, o değerli şahsiyetlere iftirâ edenler onları ilâhlaştırdılar. Putlar dedi mi gelinde bana tapın diye? Ama kendine taptıran firavunlarda oldu, Nemrutlar oldu, çağdaş Nemrutlar oldu, her çağın Nemrutları bulundu. Her çağın Firavunları oldu onlara karşı da İbrâhim’ler de oldu Mûsâ’lar, Îsâ’lar oldu. Onlara karşı Nuh’lar oldu ve cihân hâkimiyetini kuran Hz. Muhammed geldi. Bütün putları ortadan kaldırdı, tevhîd îmânını ortaya koydu. Ortada bir gerçek var, orta da bir hakîkat güneşi var karanlığa kaçma, Allah’tan başkasına tapma, dedi demedi, duyduk duymadık deme! Bugün Mevlâ yarın Azrâil mezara alıp götürecek Allah’ın huzuruna çıkaracak. Eğer sen şimdiden orayı göremiyorsan zaten çağdışı değil cehennemin dibinde kalmışsın şuanda çık oradan. İnsanlar fikren yanlışın içine dünya da cehenneme düşmeden öbür âlemde cehenneme girmezler. Küfür bu dünyanın cehennemidir, şirk bu dünyanın cehennemidir, zulüm nifâk bu dünyanın cehennemidir. Burada buraya düşen orada cehenneme düşecektir. İslam buradan insanları kurtarmaya geldi. Duyduk duymadık demeyin! Bütün cihâna da bunları duyurun Kur’an-ı Kerim’i duyurun bütün cihâna eğer anlatabiliyorsan, anlayabiliyorsan bu gerçekleri 7’den 70’ine, bütün zürriyetine bunları anlat duyur bunları, dinle ve başkalarına da dinlet. Yazık herkes kurtulsun, herkes cennete gitsin, herkes Allah’ın kulu olsun başkalarına kulluk yapmasın.

Onun için İbrâhim’i yakın tanrılarınıza yardım edin dedi putperestler. Enbiyâ Sûresi 58, 68’e doğru bak birçok âyetler de var. Sâffât Sûresi’nin 102’nci âyeti İsmâil’in kurban edilme meselesi bakın İbrâhim (AS.) orada malıyla denendi imtihanı kazandı, evladıyla denendi imtihanı kazandı, canı ile denendi İbrâhim yine imtihanı kazandı. İşte malını, evladını, canını feda eden İbrâhim (AS.) ne yaptı? Babasına, kavmine, hükümdara, tüm inkârcılara ne yaptı? Karşı koydu, Hakk’ı savundu, bunların tümüyle tartıştı, ateşe atılmaya râzı oldu, gerçekten tâviz vermedi.

Dakika 15:00

Ey Müslüman, ey îmânlı insanlar, ey Allah’ın kulları, sırf Allah’a kulluk edenler! Parça, parça olsanız da haktan tâviz vermeyin. İslam dünyanın dostudur İslam’a düşman olanlar insanlığın başının belasıdır. Tekrar ediyorum İslam bütün dünyanın Müslüman dostudur. Ama ona dost olmayanlar var. Biz onlarında dostuyuz Hakk’ı onlara da tebliğ ediyoruz onları da cennete çağırıyoruz. Bizim kendi mutluluğumuz ne ise onlarında aynı mutlu olmasını istiyoruz İslam budur. Ben mutlu olayım başkası ne olursa olsun demez İslam dini her Müslüman kendisi kadar her kesin mutlu olmasını ister bu Hz. Muhammed’in ilkesidir. Kur’an-ı Kerim’in ilkesidir ve İslam ilkesidir. Dikkat et! Kalbini irfâna, dilini burhâna, bedenini ateşe, çocuğunu kurbana, malını Allah yoluna tahsîs ederek kulluk ve sevgisini ispat etmiştir. Kim? İbrâhim (AS.) ve Hz. Muhammed’in de: “Bir elime güneşi koysanız, bir elime ayı koysanız, dünyanın tümünü cevher yapıp elime verseniz, dünyaya da beni kral yapsanız Hak’tan tâviz vermem” diyen Hz. Muhammed, Hz. İbrâhim ve Mûsâ’lar, Îsâ’lar ve diğer bütün şanlı peygamberler bütün peygamberler şanlıdır. Bunlar Hakk’ın emrinde Allah’ın mümtaz kullarıdırlar. Zulme meydan okuyan eşi bulunmayan kahramanlardır bunlar. İşte Nemrut karşısında İbrâhim cihânın bütün cihânın, çağların karşısında Hz. Muhammed’in ortay koyduğu hakîkat kıyâmete kadar varlığını sürdürecektir. İnsanlığın gerçek dostudur. Onun için bunu unutma tekrar ediyorum! Kalbini irfâna dilini burhâna, bedenini ateşe, çocuğunu kurbana, malını Allah yoluna tahsîs ederek kulluk ve sevginin zirvesine çıkmış sevgisini ispat etmiştir. Kim? İşte İbrâhim (AS.) ve diğer Peygamberler başta hepsinin İmâm-ı Hz. Muhammed (A.S.V), (V.A.S) onun için kıymetli dostlarımız, (رَبِّ اشْرَحْ لِي) diyen peygamberler var Mûsâ gibi,

(رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ ﴿٨٣﴾)

(وَاجْعَل لِّي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ ﴿٨٤﴾)

İbrâhim (AS.) duasıdır bu da. (رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا) Allah’ım! Bana hüküm ver diyor.                             (وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ) Beni Sâlihlerle beraber kıl diyor, Sâlihlerin arasına içine al diyor. Bak, o Sâlihlerin zirvesinde ki peygamberlerden biri (وَاجْعَل لِّي لِسَانَ صِدْقٍ) benim diyor lisânımı en doğru kıl diyor. (فِي الْآخِرِينَ ) sonrakilerin içerisinde diyor. Yani sonraki bütün gelecek kıyâmete kadar milletlerin arasında beni diyor sıdkla tanıt bana dürüst peygamber olduğumu bütün cihân itiraf etsin diyor.

Dakika 20:10

Kıymetli dostlarım,

Şuarâ Sûresi’nin 84 ve 88’inci âyetlerine de bakıyoruz  (وَاجْعَلْنِي مِن وَرَثَةِ جَنَّةِ النَّعِيمِ ﴿٨٥﴾) Naim cennetine vâris olanlardan kıl diyor. Çünkü kulluğun neticesinde zaten kul kulluğunu yapınca Cenab-ı Hak lütfuyla tecellî eder cennetini verir. Bundan dolayı bunlar Kur’an-ı Kerim’in âyetleridir. Bunlar bu lütufları hak etmişler ki Cenab-ı Hak bunları burada duyuruyor, ilân ediyor. Tâ kıyâmete kadar dünyadakilerin arasında büyük bir nam bırakmıştır bunlar bu şanlı peygamberler. Bu nam şanıyla, şatafatıyla, izzet ve şerefiyle kıyâmete kadar ebedî devam etmektedir. Ne oldu şimdi? Namı kaldı cenneti kazandı. Kim? Peygamberler. Hz. İbrâhim ne yaptı? O, güçlükleri açtı imtihanları kazandı, namı kaldı cenneti kazandı. Onun için Yâkup kıraatinde ‘’Ra’’ harfi ( ر ) zammedir. Azeru İbrâhim (AS.) babasının adı tarihte Süryânice “tarah’tır.” Yani İbrâhim’in babası tarihte Süryânice “tarah’tır.” Şeyh-i Herim ihtiyar Azer ve put ismi olduğu da söylenmektedir. Araştırmacı müfessirler Azer, İbrâhim’in babasıdır demişlerdir. Tarah babası, Azer amcası diyenlerde vardır ki, Şîâ’nın görüşü amcaya da baba denir demişlerdir. Buda Şîâ’nın görüşüdür. Tağutlar da kendi tarafına yola gel diye çağırırlar, hak yoldakiler de hak yola gel diye çağırırlar. Yanlışı doğru kabul edeni bir defa düşün! Şimdi adam tağut yolunda ama tağut yoluna çağırıyor insanları en yanlış yola çağırıyor, en sapık yola o yolu doğru zannediyor. Allah ise Kur’an, Muhammed, İslam ise Allah’a çağırıyor, en doğruya çağırıyor, en güzel eşsiz güzele çağırıyor. Ebedî mutluluk veren hayatın tamamen bizzat saadetine gerçeğine çağırıyor. Artık bir insanın kalbi bâtıla yöneldiyse o sesi diyor bâtılın sesini duyuyor. Kalbi Hakk’a yöneldiyse Hakk’ın sesini duyuyor. Ne yapalım, bu da herkesin kendi seçeneği, kendi özgürlüğü ama bizim yapacağımız bir şey var. Doğruyu bilmek Allah’a boyun eğip, Allah’tan hidâyet istemek, Tevfik’ini istemek refâkatini istemek, avni muâvenetini istemektir, boş durmamak. Şirke teşvik eden ana, babaya itaat etme dünya işinde onlara iyi davran.

Dakika 25:00

Ama seni şirke, küfre, İslam dışı bir yola çağırıyorsa bir baba, bir kardeş, bir yakının, kim olursa olsun sakın itaat etme! Babamdır, kardeşimdir, evladımdır, hanımımdır, bir yakınımdır, liderimdir, önderimdir deme sakın! Yanlışa kim çağırıyorsa sakın gitme itaat etme! Allah’a isyân edilen yerde mahlûka itaat yoktur. Kur’an-ı Kerim geçmişi korur, geçmişin gözcüsüdür. Îsâ’yı korur, Mûsâ’yı korur, İbrâhim’i korur, Süleyman’ları, Dâvûd’ları, Zekeriya’yı, Yahyâ’yı, İbrâhim’leri, İsmâil’leri, İshâk’ları, Yusuf’ları ve diğer bütün geçmişin yüce değerlerini korur. İlâhî kitapları koruması altında tutar. Yanlış kitapları yanlış olarak ret eder. Yanlışlarını ret eder, doğruyu korur, himayesinde tutar. Onun için Kur’an-ı Kerim Mûsâddiktir, Müheymin’dir.

İbn-i Cerîr azer küfe civarında Kûsâ kasabasındandır. Ebû Hayyân marangoz müneccim astrolog ve mühendis ve Nemrut’un adamı idi diyor. Kime diyor? İbrâhim’in babası Azer için diyor bunu da bunlar. Harran halkındandır diyorlar. Kûsâ Irak’ta iki yerde Kûsettarik, Kûsetrubâ Babil de, Mekke de, Ateşe de, Babil de atılmıştır. Yani bu Kûsâ denilen yer birkaç yerde bulunmaktadır ve Mekke’de de bulunmaktadır. Ateşe Babil de atılmıştır diyor İbrâhim (AS.) Yakup Bin Abdillah Mu’cem-ül Buldân’da böyle yazmaktadır. Bu haberlerin kaynağı da Mu’cem-ül Büldân’dır. Azametini hükümranlık, saltanatını âlemleri idâre eden ve tedbir eden Rabbânî kudreti azametini melekûtü gösteriyor. Yer ve gökler memleketini de göstermiştir İbrâhim (AS.) da. Her ne kadar 7’nci kat semâda kalmıştır Hz. Muhammed 7’nci katıda, sidre’yi de aşmış ama İbrâhim (AS.) da 7’nci kata kadar da yükselmiştir. Her peygamberin yüksek derecesi vardır. İbrâhim (AS.) derecesi de 7’nci kattadır gerçeğini ise Cenab-ı Hak en iyi bilendir. Onun için Cenab-ı Hak İbrâhim’e azametini gösteriyor hükümranlığını göstermiş. Saltanatını âlemleri idâre eden ve tedbir eden Rabbânî kudretini melekûtü gösteriyor ve gökler memleketini göstermiş. Dilediklerine gösteriyor o Cenab-ı Hakk’ın neyidir? Halîlullah’ tır. Mûsâ Kelîmullah ’tır, Îsâ Semîhullah’tır. Dolayısıyla her peygamberin kıymetli güzel sıfatları Allah katında sevgisi ve sevgi makamı bulunaktadır.

Dakika 29:55

Saîd Bin Cübeyr ’den Vâhidi Mâlik Bin Sayf şişman bir Haham’dır bu Allah bir şey indirmedi dedi Peygamber’imize Hâşâ Yahûdîler de onu Hahamlıktan çıkarıp attılar. El-Hâkim İmâmiyye mezhebi imam gaypdan bazı şeyler bilir derler. İmâmiyye mezhebinde bu da bir görüştür. İmam gaypdan bazı şeyler bilir bu bir görüştür ama bâtıl bir görüştür. Mehasinu’t-Te’vil gaybı kimse bilmez gaybı ancak Allah’ın bildirdiğini bilir. Bu da gayb bilgisi değildir Allah ne kadar bildirirse o kadar bildirir. Sonra peygamberlik kapısı kapanmıştır. Kimselere Cebrâil açıktan vahiy getirmez, şeriat tamamlanmıştır. Onun için İslam da olmayan görüşler bâtıldır. Bunu kim söylerse söylesin bunu falan, filan söylemiş olması da çok önemli değil yanlış kimdeyse yanlıştır. İbrâhim’in (AS.) neslinden 14 peygamber rivâyeti vardır. Lut (AS.) kardeşinin oğludur İbrâhim (AS.) kardeşinin oğlu olduğu rivâyeti vardır. Bu âyet-i kerimeler de 18 peygamberin zikri geçmektedir.

Sevgili dostlarımız, İnşâ’Allah dersimize burada bir ara veriyoruz. Nasîb olursa ömür boyu sizlerin Allah için hizmetin de olmaya çalışacağız. Ömrümüz oldukça Rabbimiz bizlere lütuf ettiği keremde, Nusret’te, Avni muavenette onun izniyle İnşâ’Allah hayırlı hizmetlerden hiçbirimizi ayırmasın.

Dakika 32:45

(Visited 68 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}