Tefsir 263-01

263- Tefsir Ders 263 hayat veren nurun keşif notları

263- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 263

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

Sevgili dostlarımız,

Şimdi de sizlere o âyetlerin keşif notlarıyla ilgili açıklayıcı notlardan bahsedip sizlere daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmaya çalışacağız. Cenab-ı Hak tabii ki basardan, basîretten, firâsetten âyet-i kerimelerde bunlardan bahsettik. Zekâ, anlayış, firaset gereği gibi inkâr eder açık ve parlak olmasına ve olması hâline basîret denir. Bu ilâhî nurdur. Tekrar ediyorum, Zekâ, anlayış, firaset gereği gibi inkâr eder açık ve parlak olmasına ve olması hâline basîret denir ki bu ilâhî nurdur. İşte bu ilâhî nur, basiret nuru kalbe yerleşince hakîkati anlar ve görür ve parlar. Artık İslam’dan, îmândan, hakîkatten zevk alır çünkü gerçeği görür. Orada kalbin bir gözü vardır. Orada kalbin gözü hayatı özü sevgi Allah sevgisi O’nun nuru da artık kalbi kuşatır, ruhu kuşatır yanlıştan seni alır Hakk’a bağlar. Baş gözüyle görmeye kâmil anlayışa da “basar” denir. Dış gözümüz eğer gerçekten baş gözüyle görmeye kâmil bir anlayışa da “basar” denmektedir kalptekine de basîret denmektedir. Kalp gözüyle olan kâmil idrâke gerçek ve şüphesiz bilgiye de basiret denir. İslam’ın her bilgisi gerçek hak kesin bilgidir bu bilgiler kalbe yerleşince yine ortaya tam bir basiret çıkar. Îmân ve hidâyet sebepleri bunu güçlendirir. Îmân ve hidâyet sebepleri bunu güçlendirir, kuvvetlendirir. Bu da Kur’an-ı Kerim ve açık âyetlerdir. Yani sebep mi arıyorsun vesile mi arıyorsun îmân ve hidâyet sebebi mi arıyorsun bu Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed’dir, kitap, sünnet, icmâdır ve bu işi bilen İslam’ın âlimlerinin ilmidir. Buraya da dikkat et! İlimle beraber ol ama hak ilimle sahtesiyle değil. Kur’an’ı sana A’dan Z’ye sünneti, icmâyı, kıyası ilmen kaynağından katıksız katkısız sırf Allah’ın rızâsına dayalı bunu ilmen donanmış insanların ilmine bak, şahsına dışına içine bakmaya kalkma! Havada kerâmet yerde kerâmet arama. Havada uçmayı denizde yürümeyi arama gerçek ilmi irfânı basîreti ara hidâyetin esas kendisi Kur’an’ın kendisi olduğunu bununda ilmine ulaşmanın basîret olduğunu unutma! Basîretin kendisi en büyük delil, şahit, beyyine ve ibret dayanağıdır onsuz olmaz. Basiretin kalbe Kur’an-ı Kerim’in nurunun girip parlamasıdır. Onun ilmi Kur’an’ın ilmi nurdur. Kalbe girer parlar basîret ortaya çıkar. Efendimizin (A.S.V) kalbine vahyedilen açık âyetler ile ilâhî deliller tebliğ edilmiştir. Hz. Muhammed’in kalbine Kur’an-ı Kerim yerleştirilmiştir lafsıyla mânâsıyla. Sahâbî oradan almış gökyüzünde yıldızlar gibi parlamaya başlamıştır. Muhammed’in kalbindeki nur Kur’an’ın nuru, ilmi, irfânı Sahâbî’ye intikâl etmiştir. Ondan sonra da Müslüman olan herkese Kur’an-ı Kerim’den, İslam’dan alabildiği kadar da herkes de bu îmân İslam basîret ve firâset nurları parlamaya ebedî devam edecektir. Kur’an ’sız, ilimsiz irfânsız, sahte, yapmacık yanlış safsatalarla basîret olmaz.

Dakika 5:28

Onun için kalp gözlerinizi kapatmayın kalp gözünü kapatmak ne demek? Kur’an ‘sız bir İslam aramak Allah aramaktır. Peygamber Muhammed’siz başkalarına bağlanıp Kur’an’ı, sünneti devre dışı bırakmaktır. Âlimi gerçek âlimi bırakıp câhillerin kılığına, kıyafetine bakıp oraya saplanıp kalmaktır. Bundan hurâfe Ehl-i Bidat’a saplanmaktır. Ehl-i Sünnete iyi bağlan iyi tanı, Ehl-i Bidat’a saplanma aldanma! Cenab-ı Hak ne diyor? “Kalplerinizi, kalp gözlerinizi kapatmayın.” Hac Sûresi’nin 46’ncı âyetine bakıver. “Gözler kör olmaz sinedeki kalpler kör olur.” Onun için kalpteki göz kör olduğu zaman işte esas körlük ortaya çıkar. Cenab-ı Hak;

وَلَكِن تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتِي فِي الصُّدُور buyurmuşlardır. Hac Sûresi’nin 46’ncı âyetine bakarsan orada sana bir ışık parlar hakîkat ışığı parlar Kur’an-ı Kerim’in her âyetinde parladığı gibi. “Gözler kör olmaz sinedeki kalpler kör olur.” Asıl körlük kalp körlüğüdür bunu unutma! Sağırlıkta böyle kalp sağırlığıdır. Bir adamın kalbi sağır olmadan Kur’an-ı Kerim’e kulağını dışardan tıkamaz. Kalp gözü kör olmadan Kur’an-ı Kerim’e karşı görmemezlikten gelmez ve gözünü yummaz Kur’an’dan kaçmaz. Bu kalp körlüğünden ortaya çıkar. Bakara Sûresi 257’nci âyetine de bir bakıver. “Îmân edenlerin dostu olup karanlıklardan nura çıkarır.” İşte ibsar bakmak âmâ kör olmaktır. Esas körlük kalp körlüğü Kur’an’a karşı artık duyarsız hâle gelmesidir Kur’ansız, Muhammed’siz, sünnetsiz bir İslam arayan insanların hepsi kördür. Bunlar başkalarına yönelmişlerdir İncîl’in yolundan Tevrât’ın yolundan sapmalar nasıl başladı? Rahiplere, Ruhbanlara, keşişlere yöneldiler Kur’an’ı, Tevrât’ı, İncîl’i, Îsâ’yı, Mûsâ’yı bıraktılar ve safsatalara yöneldiler. İlimsiz, irfânsız insanlara yöneldiler. Bugün de Kur’an’dan uzaklaşmak Muhammed’den ve müçtehit olan âlimlerin ilminden uzaklaşmak mürşitlerin hakîkî ilminden uzaklaşmak işte sahtelerine saplanıp kalmakla ne oldu? İnsanlar çok büyük zarar gördü yanlışın içinde doğru aramaya başladı. Karanlığın içinde güneş olur mu? Kur’ansız basiret olur mu? İslam olur mu hakîkat olur mu? Peygambersiz kitâbı, sünneti, icmâyı, kıyası bırakarak aslî ve fer-i delilleri bırakarak safsatalarla Sırât-ı Müstakîm bulunur mu? Kur’an’la nurlar saçar basîretler açarız diyor. Cenab-ı Hak Kur’an’la nuru saçıyor basîretleri açıyor Kur’an’la yapıyor bunu. Kur’an’ın mânâsı unutma! Bu hayat veren dersleri A’dan, Z’ye Kur’an’ın başından sonuna kadar tekrar tekrar anla ve dinle!

Dakika 10:20

Kur’an’ın nuru ve ilmiyle kalbini kafanı kuşat. Yedi sülalene, zürriyetine, bütün insanlığa bu ışığı tut Kur’an’la nurlar saçılsın ve basîretler açılsın. “Kimisinin de basîreti bağlanır körlük ve karanlık içinde bırakırız” diyor Cenab-ı Hak. Kimi? İnkâr ediyor adam Kur’an’ı, bunların da basîretleri bağlanıyor. Körlük ve karanlık içinde bırakıyor Cenab-ı Hak suçun cezâsı inkâr ediyor Kur’an’ı kabul etmiyor. Her yanlışın sana çıkan bir faturası vardır her doğrunun da sana dönen bir ilâhî lütfu kazancı vardır, faydası vardır hem de çok büyük. Hakîkati hakîkatin kendinde ara, doğruyu doğrunun kendinde ara, Kur’an’da, sünnette, icmâda yani Allah ve peygamberde ara, Allah ve peygamberde aramak için Kur’an’ı sünneti iyi bilmen gerekiyor yahut bilenle hareket etmen gerekiyor.

İbn-i Kesir Ebû Âmir’e “Dareste” bu Kârilere göre İbn-i Kesîr ve Ebû Âmir’e göre “Dareste” okunur. Ders etmiş, okumuşsun, müzâkere etmişsin gibi anlamlar bulunmaktadır. İbn-i Âmir’e göre bunlar zamanı geçmiş şeyler diyorlar. O bu anlamı vermiş tabii ki bu ‘’Dareste’’ kelimesini ilgili âyet-i kerimede bu işten anlayanlar açarlar bakarlar. İbn-i Abbâs’tan Vâhidî Ebû Cehil, Efendimize (A.S.V) o câhiller babası Ebû Cehil Efendimize pislik attı. Hazreti Hamza avdan dönüşünde Ebû Cehil’in kafasına yayla vurdu: “Sizden beyinsiz kim var?” dedi Hz. Hamza Ebû Cehil’e. Ey beyinsiz adam dedi Ebû Cehil’e! “Sizden beyinsiz kim var?” dedi. Her müşrik beyinsizdir, çağ dışı, kara kafalıdır, yobazdır, Peygamber tanımaz, hak hukûk tanımaz Ebû Cehil gibi. Ebû Cehil, o zamanki Mekke Devleti’nin reisi konumunda biri en ileri gelenlerden bir kodaman, çevresi kalabalık çok cin fikirli çok akıllı görünen ama aklının tamamını şeytanın emrinde Allah’a karşı kötüye kullanan bir adam. Peygamberimize bu pislik atıyor bak âlemlere rahmet Peygamberine şimdi bu Ebû Cehil kendini cehennemin en pis gayya deresine işte attı. Küfründe ısrâr etti, şirkinde ısrâr etti putuna tapıyordu, tağutlarına tapıyordu Putlarıyla, tâğutlarıyla cehennemin dibini buldu. Hz. Hamza’nın önce bir defa ne yaptı – darbesini yedi Bedir’de de kellesi gitti çünkü Peygamber öldürmeye gitmişti güçlü bir orduyla. Peygamber rahmet Peygamberi barıştan hakkı hakîkati insanlara tebliğden başka güzellikten iyilikten başka bir amacı olmayan Peygamberi yok etmeye çalışıyor. Dünyaya kurtarıcı gelen İslam’ı
O’nun önderini, Peygamberini yok etmeye çalışıyor onların hepsi yok oldular ve yok olacaklar. Her çağınki yok oldu bu çağınki de gelecek çağlarınki de yok olacak küfürle giden cehennemin dibini bulacak veya küfrünün karşısında bir cehennem bulacak. Cehennemler derece, derece, tabaka, tabaka…

Dakika 15:30

Onun için kıymetli dostlarım, En’âm Sûresi 108’inci âyet-i kerime de âyet-i kerimeye işareten bu sizlere notu da sunmuş olduk. Yine Fıkıh ’ta kim olursa olsun dinine küfretmek Elfaz-ı Küfür ’dür. Bizim fıkıh kitaplarımızda yazar kimsenin kitaplarına sövmeyin çünkü tek din İslam’dır. Neye söversen söz din İslam’dır. Onun için dine sövülmez kimsenin dinine sövme! Çünkü dünya da başka din yok. Allah bir başka İlâh yok. Allah’ın hak dediğinden başka hak ve hakîkat yok. Bundan dolayı Müslümanlar hele hiç kimseye ne kadar yanlış ne kadar sapık şirkin içinde, küfrün içinde yüzerse yüzsün kimsenin dinine sövme! Çünkü o sapık döner senin hak ve gerçek olan dinine söver bu sefer sende ona sebep olmuş olursun.

Yeri gelmişken şunu hatırlatayım Peygamberimiz ben: “Hiç kimse benim anama sövmedi” demiş. Neden? Demişler de: “Ben kimsenin anasına sövmedim de ondan” demiş. Şimdi biz gerçekleri söyleyeceğiz, ama kimseye sövmeyeceğiz. Biz sövmek için görevli değiliz gerçeği tebliğ için görevliyiz ama hakîkate saldıranlarda vardır şeytan ve onun orduları şeytan dostları pek çok onun kadroları vardır. Her kurumda şeytanın kadrosu olabilir dünyada ve istenilen yerlerde Hakk’a saldıran bütün kurumlar olsun, milletler devletler olsun Hakk’a hakîkate kim saldırıyorsa şeytan ve dostlarıdır bunlar. Müslüman, İslam kendini savunur savunmak zorundadır savunacaktır. “Hak gâlip bâtıl mağluptur.” Şöyle bir an bir mehil müddet içinde ehli küfrün at oynatması sakın seni aldatmasın bunlar geçici istidraçlardır geçicidir bunlar. Bunlar geçecek hak yine egemenliğini sürdürecek ebediyyû’l-ebed hak hâkimdir. Hakk’ın adamı bunu bilecektir. Bâtıl da bilmiyorsa öğrensin ve bâtılı terk etsin Hakk’a bağlansın. Basîretsiz insan kötüyü iyi kabul ederler. Sahte süs ve neşe sona erer nöbet biter Azrâil (AS.) gel der çağırır. Ey nöbeti biten ömrü biten adam! Canını gel bakayım ver şu canını der Azrâil (AS.) gel çağırıyor. Gelmese ya! Yok, ben kodamanım gitmem, hadi gitme! Yok, ben generalim yok gitme! Ben savcıyım, hâkimim gitme hadi gitme Azrail çağırıyor. Ben hacıyım, hocayım hadi gitme gitmesene bakayım gitme de göreyim! Nefsim ey nefsim sana söylüyorum, nefsime söylerken sana söylüyorum kusura bakma çünkü sen benden ben sendenim biz birbirimizdeniz. Hepimiz Allah’ın kullarıyız Muhammed’in ümmetiyiz Âdem’in çocuklarıyız. Kusura bakma! Sen, ben Allah’ın kulu değilim diyorsun o senin bileceğin iş ben herkesin Allah’ın kulu olduğunu biliyorum inanıyorum kesin herkes Muhammed’in ümmetidir ben ona kesin inanıyorum. Yok, ben Muhammed’in ümmeti değilim diyorsan o senin bileceğin iş! Ama kesin biliyorum ki inanan inanmayan herkes Muhammed’in ümmetidir. Ben kesin biliyorum ki herkes Allah’ın kullarıdır. İster kabul et ister etme! Bende bu kesin inancım var sen inanmıyormuşsun sen kendin bilirsin! Azrâil gelip gözünden perde kalkınca sende öğreneceksin ama iş işten geçti verdin canını çekeceksin ceremeyi hak ettiğini bulacaksın ilâhî adâlet kuşatıp tecellî edecek sana da bana da.

Dakika 20:50

Sonra şunu da söyleyeyim hangi daha iyi gerçeği söyleyebilen bilebilen birisi gerçeği bana dönüp de şu âyet şöyledir Muhammed böyledir diye hakîkati kim daha iyi açıklıyorsa bunlar birbirlerine bu dersi versinler. Kimde zerre kadar yanlışlık varsa düzeltsinler ve minnettar kalmak gerekir. Ben minnettar olurum doğruyu doğru olarak katıksız katkısız yansıtabilene minnettar olurum. Îmân ve hidâyetten mahrum olanlar bir defa bunlar… Dikkat edin! Îmân ve hidâyetten mahrum olanlar işte bütün ebedî sermâyesini kaybedenler bunlar. Cenab-ı Hak düşmanla imtihan eder bu daha sevabın büyüklüğünden gelir. Düşmanın ne kadar büyükse ey hakîkatin adamı! Rütben ve sevabın da o kadar büyüktür. Muhammed’e dünya karşı koydu o da âlemler Peygamberi oldu Arş-ı Âlâda ne yaptı? Makâm-ı Mahmûd’un sahibi oldu Allah ona lütfundan o mevki makamı verdi. Hz. Hamza Seyyidi Şühedâ oldu şehitlerin efendisi oldu Câfer-i Tayyar uçarak cennete gitti. Hazreti Ali kahramanlar kahramanı aslanlar aslanı oldu. Ömer-ül Fâruk Fâruklar Fâruk’u oldu. Sıddık Ebû Bekir-i Sıddık Sıddıklar Sıddık’ı oldu. Niye? Hepsi Hakk’ın emrindeydiler Allah’ın Rasûlünün çevresindeydiler. Muhammed’e tâbî oldular Allah’a kul oldular. Muhammed’in getirdiği Allah’tan getirdiği Allah’tan Muhammed’e indirilen bütün değerleri kabul ettiler ve gereğini yerine getirmeye çalıştılar. Ashâb-ı Güzin’in tamamı gökyüzünden parlayan yıldızlar gibi parladılar. Bizim dünyada ecdâdımıza da bakarsan çok kıymetli hizmetler verdiler. Bütün insanlığın hayrına çalışanlar ne kadar güzel rütbeler, mevkiler, makamlar aldılar. İslam bütün insanlığın hayrına bir hayrın tecellîsidir. Ama insanoğlunun bir kısmı bunu bir türlü bilmek istemiyor kendi bilir.

Şeytanlar birbirine ben şöyle, şöyle saptırırım sende şöyle sapıt derler ve şeytanlar birbirine fısıldaşırlar. Ben insanoğlunu şöyle saptırdım başarılı oldum diyor şeytanlar birbirine şöyle, şöyle sende saptır ve başarılı ol derler. İnsan şeytanları da cin şeytanları da gizli örgütlerin hepsi insanların zararına çalışan ne kadar gizli legal ve illegal örgütler varsa insanların zararına çalışan bunlar şeytanın kadrolarıdır. Kimliği kim olursa olsun insanlığın zararına çalışıyor Allah’a da isyân ediyorsa durum bundan ibârettir.

Dakika 25:15

Efendiler,

İslam insanlığın hayrına tecellî eden Allah’ın ezelî ebedî rahmetidir. Muhammed rahmet Peygamberidir. Kur’an-ı Kerim hidâyet rehberidir, nurun ve ruhun kendisidir nurdur aydınlatır ruhtur hayat verir. Aç şu âyetleri hep âyetlerin anlamıyla gidiyoruz. Her kelimemi Kur’an’da bulamazsanız o zaman kabul etmeyin. Kur’an’da fazlası var ben size özünü veriyorum. Azını, özünü, keşif notlarını veriyorum. Rivâyette ve dirâyette en sağlam kaynakları istinâden veriyorum az ve özünü veriyorum tamamını değil daha fazlası var benim anlattıklarımdan daha güzel İslam ve Kur’an hak ve hakîkat. Biz bu kadar güzelliği bize bizi vurdu o kadar güzel ki gözümüzü gönlümüzü bizi kuşattı aczimizle biz böyle ifâde edebiliyoruz. Bu Allah’ın dediği gibi güzel, Kur’an’ın dediği gibi güzel, Muhammed’in dediği gibi güzel bu İslam öyle güzel, öyle güzel, eşsiz güzel. Furkân Sûresi’nin 21’inci âyetine şöyle bir bakıver. Allah’ı görmek isteyenlere Kur’an-ı Kerim ne diyor, Hicr Sûresi’nin 7’nci âyetine de bakıver ne diyor; “Kendilerine özel melek insin diyenler” Kur’an-ı Kerim insanoğluna inmiştir. Cebrâil (AS.) Hz. Muhammed’e gelmiş Kur’an’ı getirmiştir ve bütün insanlığa gelmiştir hem Kur’an-ı Kerim, hem İslam, hem Muhammed bütün insanlığa gelmiştir herkesin keyfine değil öyle. Keyfine birisi melek istiyor keyfine biri kendine şahsına kitap istiyor. Demek Allah’ın gönderdiğini kabul etmiyorsun kendi keyfine göre Allah sana itaat edecek öyle mi? Sen Allah’a değil de Allah sana itaat edecek, o zaman görürsün. Bir damla sudan yaratılmış ölünce leş hâline gelmiş şu insanın Rabbi’sine karşı davranışına bak, şunun yaptığına bak! Seni Allah nereden nereye çıkarıyor seni yükseltip cennetine almak istiyor sen aşağı gitmek istiyorsun. Bu âdî fikrinden vazgeç. Cenab-ı Hak; “Ölü babaların dirilmesini isteyenler” diyor âlemde her gün dirilme ölme dirilme yaşanıyor. Bunu görmeyen gözler göz değil ki zaten birde basîreti sönmüş bunların. Şu âlemde her şey gözünün önünde ölenin dirilenin haddi hesabı yok. Saymaya kalksan sayamazsın. Vücutta yenilenmeler ölenlere bir bak, doğanlara bir bak, kurumuş ağaçların yeşermesine bak! Kuru tanelerin, habbelerin, çekirdeklerin nasıl yeraltına ve yerüstüne doğru göklere doğru nasıl yeşerip kabardığına bir baksana! Bunları her an Cenab-ı Hak yaratma halinde sürekli yaratıyor, sürekli diriltiyor. Sürekli öldürüyor hayat veriyor. Ölümü hayatı yaratıyor. Kâinatta bunları saymakla bitiremezsin. En’âm Sûresi’nin 109’uncu âyetinde de: “إِنَّمَا الآيَاتُ عِندَ اللّهِ mûcizeler Allah katındadır Allah dileyince olur.” Bütün Peygamberlere mûcizeyi Allah verir. Allah dileyince mûcize zuhûr eder. Peygamberler yaratıcı değildir. Yaratanın emrinde sadık, seçkin kullardır. Allah onları desteklemek için, peygamberliklerini desteklemek için getirdikleri şeriatın doğruluğunu ortaya koymak için peygamberleri Yüce Allah mûcizelerle destekler. Mûcizeyi Allah yaratır kul yaratmaz. Peygamber yaratıcı değildir, Allah peygamberin elinde mûcizeyi Allah zuhur ettirir. O’nun emriyle olur O’nun izniyle olur.

Dakika 30:58

Hz. Muhammed’in parmaklarının arasından su akıyor ordusu abdest alıyor su içiyordu. Bunu Muhammed kendi yapar mı yapabilir mi? Allah’ın kulu o en büyük kule en büyük Peygamberi ama kul. Ordusu abdest alıyordu parmağıyla aya işaret edince ay ikiye bölünüyordu. Kelime-i Tevhîd getirerek de birleşiyordu. Bunları Muhammed yapmıyor Allah’ın izniyle emriyle oluyor bunlar. Îsâ (AS.) çocukken konuşuyordu. Nice çocukları küçükken Allah konuşturdu bunları Allah yapıyor Allah’ın emriyle oluyor emir O’ndan yaratmak O’ndan.

أَلاَ لَهُ الْخَلْقُ وَالأَمْرُ تَبَارَكَ اللّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ Onun için İbn-i Abbâs leşlere Allah öldürdü diyenlere için İbn-i Abbâs’tan gelen haberde (Radıyallâhu Anhü ve Erdahüm Ecmaîn) leşlere putperestler ne ediyorlardı? Leşlere Allah öldürdü onu yiyin diyorlar leşleri yiyorlar kendi kestiklerinizi de yemeyin diyorlardı. Bakın, bu işte şirk aklı müşrik aklıdır. Leşi yiyor Allah kesti diyor ve kendi kestiğinizi yemeyin diyorlar. Bu müşriklerin aklı işte Hz. Abbâs’ın rivâyetidir. İbn-i Abbâs Sahâbînin en büyük âlimlerinden biridir. Sevgi ve dostluk ülfeti düşmanlık ve nefreti verende Cenab-ı Hak’tır. Kim neyi hak ederse Allah onu verir. Dostluğu da hak edene sevgiyi hak edene Allah sevgiyi, dostluğu ülfeti lütfeder. Düşmanlığı, nefreti kim hak ederse ona da onları verir. Kalbine bakıyor, yaşantına, sözüne, davranışına, kazanımlarına bakıyor. Sen kötülük ekipte iyilik biçe bilir misin? Şirk ekeceksin tevhîd biçeceksin öyle mi? Öyle dâvâ yok. Onun için insanı aldatmaya mahsus şeytanlar cinini aldatmaya mahsus şeytanlar bulunmaktadır. Buna dikkat et! İnsanı aldatmaya mahsus şeytanlar var cinlileri aldatmaya mahsus şeytanlar var ama yardımcıları daha çok. Allah’tan yana ol Allah’ın yardımını al. Allah’ın sana nice yardımcıları gönderdiğini görürsün. Allah’ın uçsuz bucaksız orduları var, sebepleri de O yaratır. Bunlar ayrı birer cins ve hepsinin iblisin çocuklarıdır demişlerdir yani şeytan ordularının iblîsin çocukları İkrime, Dahhâk, Süddî, Kelbî gibiler bunlar ne diyorlar? Ayrı bir cins ve hepsinin iblîsin çocukları demişlerdir bunlarda ayrı cins şeytanlar diyor. İblîsin çocuklarından meydana gelen özel şeytan grupları da bulunmaktadır diyor. İkrime, Dahhâk, Süddî, Kelbî gibiler bu haberin kaynağında bunlar var.

Dakika 35:35

İbn-i Abbâs Ata, Mücâhit, Hasem, Katâde Beyâniyye’yi tercihen şeytan, insan ve cinden isyâncı ve inatçıdır. Bak şeytan insan ve cinden isyâncı ve inatçıdır. Serkeş, kibirli, fitneci, kaypak, Kur’an dinlemez bunların tamamına şeytan denir hepsine şeytan denir. Dikkat et bunlara! Bu haberin kaynağında da İbn-i Abbâs var, Ata var, Mücâhit var, Hasem var, Katâde var. Beyâniyye’yi tercihen çünkü orada ‘Be’ ins için şeytanları ‘Lam’ ise insanı aldatmaya mahsûs şeytanlar cinini aldatmaya mahsûs şeytanlar için burada ‘be’nin ve ‘Lam’ın bu ilimden anlayanlar bu işi anlarlar onlara işareten söylüyorum bunu. Onun için ne diyor Beyâniyye’yi tercihen şeytan insan ve cinden isyâncı ve inatçıdır. Serkeş, kibirli, fitneci, kaypak, Kur’an dinlemez hepsine bunların şeytan denir.

وَإِذَا خَلَوْاْ إِلَى شَيَاطِينِهِمْ قَالُواْ إِنَّا مَعَكْمْ إِنَّمَا نَحْنُ مُسْتَهْزِؤُونَ ﴿١٤﴾ Cenab-ı Hak Bakara Sûresi’nin 14’üncü âyetine bakıver. “Münâfıklar şeytanlarıyla baş başa kalınca biz sizinle beraberiz, biz mü’minlerle alay ediyoruz derler” işte şeytan oyunu. Müslümana Müslüman görünmeye çalışıyor şeytanların yanında kendi kafadarların yanına gidince münâfıklar biz Müslümanlarla alay ediyoruz biz sizdeniz derler diyor. Kim diyor? Cenab-ı Hak diyor. Hatırla bunu biz Kur’an’da, sünnette olmayanı, icmâda, kıyasta olmayanı dile getiremeyiz. Biz azını özünü size takdim ediyoruz bu hayat veren nurun dersleri içinde. Tamamını iyi anlayan dinleyenler elbette hakîkatin nuruyla kuşatılırlar o nurun içinde kendilerini bulurlar ve ebedî de mutlu olurlar. Amacımız herkesin mutlu olmasıdır. Her ülkede mevkii sahibi ve zenginler inkâra daha yakındır ve fâsıktırlar istisnâlar hâriç. Bunu da İbn-i Cevzî söylüyor. Cinden olan başaramazsa diyor inatçı insan şeytanına gider kim? Cininin şeytanı insan şeytanına gidiyor kendi başaramazsa. Mü’mini aldatmaya teşvik eder şunları yoldan çıkaralım derler. Bugün şer yolda çalışan kim varsa şeytanın emrinde ve onun kadrosundadır. Kadrolaşma esas budur işte şeytânî kadrolaşma. Cinden olan başaramazsa inatçı insan şeytanına gider mü’mini aldatmaya teşvik eder. Efendimiz (A.S.V) Ebû Zer’e: “İnsan ve cin şeytanlarından Allah’a sığındın mı?” dedi bir gün. Bak bak! Peygamberimiz Ebû Zer’e ne dedi? “İnsan ve cin şeytanlarından Allah’a sığındın mı?” dedi. İnsan şeytanı cin şeytanından daha şerlidir daha tehlikelidir dedi. Bu haberin kaynağında kim var? Ahmed Bin Hanbel var. Bütün âlimlerimize Allah bol bol rahmet eylesin.

Dakika 40:30

Fîrûzâbâdî Besair’inde cin duyulardan gizlenmiş rûhânîlerdir. Her melek bu konuda gizli olduğu için cin gibi kabul edilir cindir ama her cin melek değildir. Yine rûhânîlerin bir kısmına cin deniyor. Melekler, şeytanlar, cinler hayırlısı ve şerlisi vardır bunların diyor. Kim diyor? Fîrûzâbâdî Besair’inde diyor bunları, bu haberin kaynağında da o bulunmaktadır. En’âm Sûresi’nin 100’üncü âyetinde: “Cinleri O’na ortak koşanlar” bazıları da cinleri ilâhlaştırmışlar. İblîs cinlerdendir O’nun emrinden çıkmıştır. Kimin? Allah’ın emrinden Kehf Sûresi 50’nci âyete bakarsın bunun kaynağı içinde.

Kıymetli dostlarımız,

Bazıları insanları Allah’a ortak koşmuşlar herkes bir puta tapmışlar kimisi de cinlere tapmışlar Allah’a ortak koşmuşlar. Allah’a kul olmayanın hepsi birine tapar ya ateisttir materyalisttir veyahut da birine tapar. Allah’a kulluk edenden başka kurtuluş yoktur. Allah’a kul olanlar ebedî sultan olanlardır. İşte bütün kurtuluş rütbe ve mevki, makam Allah’a kulluktadır. İns, enis, hâlis dost Âsım Efendi Kamûsunda ins, enis bunlar hâlis dost anlamındadır. Bu Kamûs’ta Âsım Efendi’nin bu anlam verilmiştir. İns, cin toplamına “Segaleyn” denir. Hicr Sûresi’nin 27’nci âyetine baktığımız zaman cinler insandan önce yaratıldılar diyor. Bu kâinat kuruldu ve canlılar yaratıldı dünyada cinler de vardı ama daha insan yoktu. Cinler bunun için insanlardan önce yaratıldılar diyor ve hazırlanmış dünyaya insan cennetten indirildi. Âdem’le Havvâ cennetten indirildiler dünyaya ve insanlık oradan türedi ve çoğaldı. İslam inancı budur, bütün peygamberlerin inancı da budur, bütün ilâhî kitapların ortaya koyduğu gerçek budur. En’âm Sûresi 105’inci âyetinde de: “İçi bozuk dışı süslü aldatıcı sözler sarf ederler.” Kim? İşte içi bozuk dışı süslü olanlar diyor. Bunlar aldatıcı sözler sarf ederler süsüne bakan aldanır. Dikkat et! Şanlı Kur’an’ın her kelimesi hikmet ve nur saçar ve ruhları keşfeder, kalpleri keşfeder. Îmâ, işaretle de yaparlar, yani o içi bozuklar işaret ederler, yazısıyla yaparlar, kalemiyle yaparlar, işaretleriyle yaparlar bunların içi bozuk dışı süslü insanlar diyor. Ne yaparlar? İnsanların aldanması için gerekeni yaparlar aldatmak için. Bunlar çöplük gülleridir çöplük gülünün üstü kızarır altı pislik kokar bunlara aldanma!

Dakika 45:45

İçi dışı hakîkat ehli hakîkat olacak nur parlayacak. Îmân nuru, Kur’an nuru, İslam nuru parlayacak. Onun için hakîkat orada çöplük gülüne aldananlar koklayınca başka koku görürler gül kokusu olmadığını anlarlar gül olmadığını da anlarlar. Vahiy hak ve bâtıl iki çeşittir. Bâtıl olana mecâzî olarak vahiy denir. Karine-i mânia engelleyici karine bunların hikmeti vardır. Şeytanın vesvesine de mecâzî olarak vahiy denir ama vahiy değildir. Gerçek vahiy Allah’ın kullarıyla bilhassa peygamberlerine emirler göndermesi, kitap indirmesi, konuşmasıdır. Mü’minlerin ise nedir? Mübeşşirattır. ‘Bekıyyetil mübeşşirat ru’yel mü’minin’ bu da şeriatla ilgili değil şeriatı beyanla ilgilidir. Onun için bütün fenalıkların başında Allah’tan başka hakem arama vardır. Hâkimlerin Hâkimi Allah’ın kendisidir hüküm koyan kendisidir. Tüm suçlar bu suçun içindedir. Nedir o? Bütün fenâlıkların başında Allah’tan başka hakem arama vardır, tüm suçlar bu suçun içindedir, Hâkimlerin Hâkimi Allah’tır, hüküm koyan Allah’tır, şeriatın Şârî-i Allah’u Teâlâ’dır. O’nu yok sayıp kendini hükümran kabul edenler feverân eden firavunlardır. Allah’ı yok sayıyor, Allah’ın hükümlerini yok sayıyor, kendi hükümleriyle ortaya Allah’ın hükümlerini yok sayarak kendi hükümlerini ortaya koyuyor feverân ediyor işte bu firavunluktur.

Kıymetli dostlarımız,

İlâhî adâlet o Allah’ın adâletini yok sayanları da İslam Allah’ın yüce hükümleri onlarda kurtarmaya gelmiştir kurtulmak isterlerse istemezlerse her firavun helâk olmuştur. Onlar da helâk olacaklardır. Bunlar yine kendi nefsime söyleyerek hepimiz birbirimizdeniz gerçekleri birbirimize tebliğ etmek Şanlı Kur’an’ın bize verdiği görevdir.

Şimdi ‘اقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانشَقَّ الْقَمَرُ’ Efendimiz (A.S.V) parmağıyla işaret etti ay yarıldı buna da büyü dediler. Bazı materyalist gözler bunu kabullenemiyorlar veya gerçeği kavrayamayan kafalar var, gönüller var ki bunları kabullenemiyorlar. Allah ne dilerse ne derse o olur. O cılız aklınla sen Allah’ı tanıyamamışsın. Allah ne dilerse olur, bir şeyin olmasını dileyince ona كُنْ der فَيَكُونُ o da oluverir.

Dakika 50:00

Kâhini hakem yaparlardı, bak kâhini, cinciyi, falcıyı, sihirbazı, safsatacıları hakem yapıyorlardı vaktiyle ihbâr-i, inşâ-i doğruluk, adâlet tamamen Kur’an-ı Kerim’dedir. Doğruların tamamı Kur’an-ı Kerim’dedir. Tamamen doğru ve tam bir adâlettir Kur’an-ı Kerim İslam. Buraya dikkat et! İhbâr-i, inşâ-i doğruluk, adâlet tamamen Kur’an-ı Kerim’dedir tamamen Kur’an-ı Kerim doğru ve tam bir adâlettir söz onun sözüdür kânûn O’nun kânûnudur yani Allah’ın kânûnlarıdır kitâbî ve kevnî kânûnlar. Tabiattaki Kur’an’daki hepsi Allah’ın kânûnlarıdır. Kitap O’nun kitâbıdır Kur’an-ı Kerim kesin Allah’ın kitâbıdır. Hüküm O’nun hükmüdür. Yol yalnız O’nun Allah’ın yoludur o da İslam şeriatıdır ve İslam’ın kendisidir bu Allah’a giden ve Allahtan gelen yolun önderi insanlığı Allah’a götüren rehber Kur’an-ı Kerim önder Hz. Muhammed’dir. Allah’tan gelenin Allah’a gidenin rehberi ve önderi Kur’an-ı Kerim Hz. Muhammed’dir tek kelimeyle İslam’dır. Şeriat O’nun şeriatıdır. Yüce Allah Şârî ’dir İslam şeriatını ortaya Allah koymuştur. Kimsenin bir defa şeriat icâd etme dayatma hakkı yoktur. Çünkü Şârî Allah’ın kendisidir işte İslam dini İslam şeriatı Şârî Teâlâ’nın kânûn ve hükümleridir. Çoğunluğa uyarsan şeriatından saptırırlar. Her yerde çoğunluk doğru ve hakîkatte hak ve hakîkatin mensubu olmayabilir. Eğer çoğunluk bu tarafta diye yanlış tarafa gidersen Hak’tan saparsın hak nerdeyse hakîkat sen orada olacaksın. Hakk’ın hakîkatin bizzat kaynağı nedir? Kur’an-ı Kerim, İslam’dır ve Hz. Muhammed’dir. Onun için gerçeği gerçekte, hakîkati hakîkatte arayacaksın. Azda veya çokta aramayacaksın. Öyle azlar vardır az olmakla illâ hakîkatçi değildir, çok olmakla illâ hakîkatçi değildir. Hakîkate bakacaksın hakîkat Allah’ın hak ve hakîkat dediği neyse hakîkat odur, oraya bağlı kalacaksın. Hakk’ın hakîkatin ortaya koyduğu yüce değerler Allah’ın ortaya koyduğu İslam’ın yüce değerleridir. İslam ilâhî’dir. Leşi helâl sayar, deveyi haram sayar bu işte mantık şirkin mantığı budur. Leşleri helâl sayıyor ama tertemiz kestiği hayvanı deveyi haram sayıyor veya bir başka güzel nimeti haram sayıyor. Şirkin mantığı bu küfrün cehâletin mantığı, Ebû Cehil mantığı bunlar. Her çağda Ebû Cehil mantığı bulunur. Bu çağa iyi bak! Bu çağda neler oluyor kim hakîkatçi, kim delaletçi, kim Allah’tan yana, kim Allah’a saldırıyor ve İslam’a kim saldırıyor? Çağını iyi oku Kur’an-ı keşfet, çağını keşfet, kâinata iyi bak! Çağdaşlık, muasırlık, medeniyet adına ne yapıyorlar şu çağı bir oku. Çağdaşlık, muasırlık, medeniyet adına ne yapıyorlar? Bomba yağdırıyorlar kitleler hâlinde insan öldürüyorlar. Dünyanın bir tarafını aç bırakmak için sömürüyorlar. Hak ve adâleti barışı getirmek için mi birleşiyorlar, yoksa birilerinin rantını arttırmak için mi birleşiyorlar? Dünyaya bak şöyle oku, Kur’an’ı oku, dünyayı oku o zaman doğruyu yanlışı görürsün.

Dakika 55:28

Medeniyet dedikleri o acaba adâlet mi getiriyor, bir canavarlık mı yapıyor tek dişi kalmış canavar mı? Yoksa insanların hak ve özgürlüklerini, insan haklarını ve adâleti barışı mı getiriyor? Şöyle çağını okuyuver. Kur’an-ı Kerim’i okumadan içini anlamadan çağı anlayacağını da tam anlayacağını da zannetme ve imkânsızdır da. Kur’an-ı Kerimi önce iyi kavra akıl ile Vahyi İlâhî’yi birleştir. Aklını Allah’ın emrine irâdesine ver ve Kur’an ile birleştir. Kur’an Allah’ın kitâbı Allah’ın hak ve doğru dediği her şey Kur’an-ı Kerim de, İslam da ve Muhammed’dedir. Orayla aklını, ilmi, bilimi birleştir şu çağı bir oku bu çağı bu medeniyet dedikleri şey nedir. Nur kalbe girince açılır genişler. Alâmeti âhirete dönmek, ölüme hazırlanmak, dünyayı kalpten çıkarmak, dünyanın sırtına binmek, dünyayı sırtına almamak, bütün kalbinle Allah’a bağlanmak, Allah’ın emrinde olmak. Dünyayı da ukbâyı da tamamen Allah’ın emir ve ölçülerine göre fayda olarak kullanabilmek, kazanabilmek ve fayda olarak harcayabilmektir. Bu kendi kârına olan herkesin kârına olmak şartıyla insanlığın zararına bir şey yapmamak şartıyla.

Kıymetli dostlarım, Kur’an-ı Kerim nur saçıyor, ışık tutuyor, basîretleri açıyor bir kısmı da bu nurdan kaçıyor. Allah nura koşanlardan, nurun içinde yaşayanlardan, ebedî mutluluğu tadanlardan Hakk’ın emrinde kul olup kulluktan sultan olanlar cümlesine hepimizi ilhâk eylesin. Nurdan kaçanlardan eylemesin. Aziz dostlarım, biz Allah’ın kullarıyız biz bizdeniz, hepimiz birimizden birimiz hepimizdeniz. Bu Allah’ın kitâbı Kur’an’ı o Nur-i İlâhî’yi birbirimize tebliğ edelim ve hepimizin hayrına çalışalım. İslam hayırdır, barıştır, sevgidir, kardeşliktir.

Dakika 58:03

 

 

 

 

 

(Visited 119 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}