Tefsir 281-01

281- Tefsir Ders 281 hayat veren nurun keşif notları

 

281- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 281

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

Kıymetli dostlarımız,

Ben bilmiyordum, anlamıyordum gibi sözler mâzeretler geçerli değildir herkes dininin öğrenecektir. Biz o Kitâb’ın dilini bilmiyoruz diye özür sürmek câiz değildir. Herkesin öğrenmesi mümkündür, mümkünâttandır. Allah mümkün olanı hattâ hayatı kolaylaştırmak için en kolayı, en güzeli, en doğruyu insana teklif etmiştir Kur’an-ı Kerim’i öğrenmek İslami anlaması zor değil hattâ hayatın kolaylaşması için şarttır hakîkattir en kolaydır hayat o bilindikçe kolaylaşır ve mutlu bir hayat ortaya çıkar. Onun için herkesin öğrenmesi mümkündür bilmiyorum özür sayılmıyor kesin olarak öğreneceksin. Allah’u Teâlâ’ya ben yapamam edemem deme şansımız da hiç mi hiç yok. Bizi O yarattı bizim neye gücümüzün yettiğini, yetmediğini O biliyor. İnsanım diyen herkese Allah teklifini yapmıştır emâneti boynumuza bizim isteğimizle yüklenmiştir. Hem de en büyük şan ve şeref, yüklemiştir. Ebedî mutluluğu yüklemiştir, hayat veren nur ile donatmıştır. Bu nurdan kaçarsan kendine ne yaptığını bir defa düşün! En’âm Sûresi’nin 93’üncü âyetinde (أَخْرِجُواْ أَنفُسَكُمُ) melekler ölüm melekleri Azrâil’in orduları geliyor, askerleri Azrâil Aleyhisselâmın diyor ki, melekler: “Çıkarın Canlarınızı” diyor. Can almaya gelmişler vakit saati ecel saati geldi mi herkesin canını alıyorlar. Bak ne diyor burada âyeti kerimede? ((أَخْرِجُواْ أَنفُسَكُمُ)) melekler diyorlar ki, ölüm melekleri: “Çıkarın canlarınızı” ondan çıkarmaya biliyor. Buna can almayı biliyor canını vereceksin canın çıkacak ve dünyadaki ömür sona erecek, berzah hayatı mezarda başlayacak, orada hesap başlayacak, kabir hesabı, kabir azâbı. Eğer îmân ve amelin, Amel-i Sâlih’in yeterli değilse kabir azâbı başlayacak. Berzahın kendine göre azâbı var. Eğer durum ise berzah hayatı da mutlu bir hayata dönüşecek. Onun için Fecr Sûresi’nin 22 ve 23’üncü âyetlerine bir bak! “Yerler, gökler parçalanacak, kıyâmet kopacak”, ölümle yetmeyecek bir de bunun ölümden sonra kişinin şahsi ölümünden sonra bir de “Mevt-i Külli” var, umumun ölümü var herkes ölecek. “Yerler, gökler yıkılacak” İnsanoğlu o zaman da berzah hayatı sona erip mezarından fırlayıp mahşere gelecek. Herkes aklını başına alsın! Enfâl Sûresi’nin 32, İsrâ Sûresi’nin 92 âyetlerinde de îmânsızlar dünyada bir an evvel tepelerine taş yağmasını isterler. Çünkü bunda îmân yoktur bunlar helâk oluncaya kadar akılları başlarına gelmez. Azrâil (AS.) gelip canlarını alırken akılları başlarına gelir iş işten geçer.

Dakika 5:00

Bu dünyada bu şımarık kâfirler bize taş yağdır diyorlardı Cenab-ı Hak’ka, Peygambere taş yağdırsın diyorlardı, parçalar düşürürsün diyorlardı, kâfirde akıl olsa bu duruma düşmez. Onun için bu durumlara düşenlerin işe çok kötü bunlar geberirken uyanırlar ondan sonra iş işten geçer. Mü’min Sûresi’nin de 85’inci âyetinde: “Hışmı görülünce îmân fayda vermez.” Artık öleceğini anlamış ‘’Sekerat-ı Mevt’’ başlamış, gözünden perdeler kalkmış. Kimisi ölürken öleceği zamanda bunları görüyor Allah’ın onu ölürken azâb melekleri canını çeke çeke alıyorlar. İşte o zaman Allah’ın hışmı görülünce, Allah’ın hışmı, azâbı çeşitli her günaha karşı ayrı azâb çeşitleri var. İşte diyor hışmı görünce îmân fayda vermez. Olaylar önceden haber verilmekte hem de kusursuz olarak eksiksiz olaylar önceden haber verilmektedir. O gün îmân fayda vermez. İşte bu haberin kaynağında bu âyette de açıklık getiren kâşiflerden biri de Zemahşeridir. Yine kıymetli dostlarımız, mâtufun aleyhin kaydını mâtufta da göz önüne almak zorunlu değildir demişlerdir bu da bir kâide, kuraldır.

Akaid âlimleri yeis hâlinde îmân sahîh değildir tövbe sahîhtir demişlerdir. Yeis hâli nedir? Eğer îmânında şüphe varsa tereddüt varsa îmân geçerli değildir. Yeis hâli artık öleceğini anladığı anlar ölüm alâmetleri başlamıştır. İşte o zamanlarda îmân sahîh değildir ama tövbe sahîhtir demişlerdir yani o anlarda îmânlı olursan tövbe etme şansı olur demektir. Evet, Zilzâl Sûresi’nin 7’nci âyetine de ve 8’inci âyetine de baktığımız zaman, herkes zerre miskali hayır işlemişse onu da görecek, zerre miskali şer işlediyse onu da görecektir. Ne sevaba kaybolma var hiçbiri zâyî olmuyor nede günahlara kaybolma var hiçbiri zâyî olmuyor. Amel defterine sevaplar günahlar yazılıyor. Îmân varsa böyle îmân yoksa zaten işi bitmiştir.

Kıymetli dostlarımız,

Dinin bazı hükümlerini tanıyıp bazılarını tanımayanlar, parçalayanlar gerçek tevhitte toplamayan çeşitli emeller mâbûdlar, metbular, kendine uyulanlar din insanın iç dünyasına ve ruhuna aittir dışına cismine karışmaz diyenler bunların vay geldi hâline! Din insanın filan işine hâkim ise de filan işine karışmaz diyenler, din başka millet başka diyenlerin vay hâline! Böyle bir tavırla dinlerini birçok işlerinden ayıranlar… Din insanın hiçbir işinden ayrılmaz. Îmânsız bir an yaşayamazsın. Amellerde böyle, ahlâkta böyle, hak, adâlet de böyle dinin karışmadığı bir iş olmaz.

Dakika 10:10

Yatağına yatarken ‘’Eûzu Besmele’’ okumadan yatamazsın kalkarken ‘Eûzu Besmeleyle’ kalkarsın. Yemeğin başına “Besmele” ile oturursun ve dişlerini fırçalarsın bunlar dinin birer birer emirleri. Şimdi dinin hangi emrini sen hayatından koparırsan, sen dinden koparsın. Dinin her emri böyle eğer din Allah tarafından konduğuna inanıyorsan durum böyle inanmıyorsan senin îmânın yoktur îmânlı olanlara zorbalık yapma dayatma. İnanan dininin gereğini yapacak din ve vicdan hürriyeti kişinin din içine de emreder dışına emreder. Dinin emri Allah’ın emridir. Dindeki âmir hükümler Allah’ın âmir hükümleridir. Allah kişinin içine karışır dışına karışamaz göklere karışır yere karışamaz deme şansın var mı? Allah’ı sen mi yarattın Allah seni mi yarattı ki sen Allah’a bana karışma diyorsun? Sen inanmıyorsun inanmayarak bunu diyorsan inanan Allah’ın emrine itaat edecektir. Zorbalıktan vazgeç işte faşist sensin dayatmacı zorba da sensin çağdışı zihniyet de sende. Allah’a saldıranda çağdaşlık medeniyet olmaz. Hakk’a hakîkate, hukûka saldıranda çağdaşlık medeniyet olmaz. İslam’a saldırma, İslam bütün âlemlere Allah’ın rahmetinin tecellîsidir, merhametinin, adâletinin tecellîsidir.

İslam’a, Allah’a, Peygambere ve İslam’a inanan Müslümana saldırma! Sen küfrünle yaşamak istiyorsan tamam özgürsün yaşa onu kendin bilirsin ama inanana müdahale etme! Sen küfrünle dünyanın ebedî haksız adamı sensin o küfür sende olduğu müddetçe. Îmânlı kişi hangi günahın sahibi olursa olsun îmân haklıdır îmân ebedî haklıdır îmân ebedî haktır gerçek îmândan bahsediyoruz. Allah’ı doğru tanıyan emir ve kânûnlarını doğru tanıyan tasdik eden îmândan bahsediyoruz. Bu ebediyyû’l-ebed hak ve hakîkat buradadır. Îmâna saldırma! Ey küfrün ehli! îmân ehline saldırma; çünkü îmân ehli Allah’ın emrindedir Allah’ın safındadır bundan vazgeç. Din başka millet başkadır diyerek böyle bir tavırla dinlerini birçok işlerinden ayıranlar, yanlış yorumlayanlar, yanlış içtihatlar da bulunanlar, hem kendilerini bunlar mahvettiler hem de insanlığı mahvettiler. İnsanlarda dini îmân bırakmamak için, ahlâk adâlet bırakmamak için ve dünyayı soyguncuların, zorbaların elinde bırakmak için ellerinden geleni yaptılar ve yapmaktadırlar. Bunlar artık meydandan kenara çekilmeli meydanı insanlığın hayrına çalışanlar almalıdır. Hamze Kisâî kıraatlerinde “farekû” okunur. Gücünü ayrılık için harcayanlar Hak’tan ayrılmaya kalkışanlar, işte bunlar kendilerine en büyük kötülüğü yapan insanlardır hem de insanlığa. Grup, grup her biri bir lidere başkana taraftarlık ederek liderin önderin sözünü Allah’ın sözünün önüne koyarak bakın dinlerini parçalayanların, bölenlerin, ayrılanların işte çoğu böyle yaptılar.

Dakika 15:30

Ruhbanları rab edinenler rahipleri, papaları rab edinenler de böyle başladı. İslam’ın içinde de böyle kimler varsa bunlar da aynı işte liderlerini, önderlerinin rab edinenler dinlerini parçalayanlardır. Lidere, başkana taraftarlık ederek istek ve duygu içinde ayrılığa düşenler öbürleri müşrikler, Yahûdîler ve Hristiyanlar böyle yaptılar. Ne yazık ki düşüş dönemleri Müslümanlar da böyle olmuşlardır. Şimdi şuanda Müslümanların durumuna dünya da bir bakın Kur’an sapsağlam, İslam sapasağlam bozulma şansı yok ebedî. Ama neden insanlar bu hâle düştü? İşte insanların bilmeyen câhil grupların eline Kur’an adı altın da, din adı altın da din kullanılarak dinsizlik yaşatılıyor. Tabii doğru dürüst olanları böyle bir sözümüz yok. Kur’an’ı, sünneti icmâyı, kıyası Ehl- Sünnet Ve’l-Cemâat yolunu takip edenlere demiyoruz bunu Ehl-i Bid’at ve dalâlet yollarına düşen fırkalardan bahsediyoruz. Tekrar hatırlatmakta büyük fayda var. Efendimiz Aleyhisselâtu Vesselâm Yahûdîler diyor, 71 fırkaya ayrıldı birinden başkası hepsi cehennemdedir. Hristiyanlar 72 fırka oldular birinden başka hepsi ateşteler diyor bir fırka hâriç. Hazreti Muhammed benim ümmetim de diyor, yani Müslümanlar da 73 fırka grup olacaklar birinden başka hepsi ateşteler dedi yani cehennemdedirler dedi. Onlar kimler? Diye soruldu. O bir fırka cennete gidecek fırka hangisidir dediler. Efendimiz Aleyhisselâtu Vesselâm: “Onlar, benim ve Ashâbımın yolunu takip edenlerdir. Yani Fırka-ı Nâciye’dir.” Bu her zaman bir olmuştur diyor. Âdem Aleyhisselâm’dan başlayarak bu hep birdir aynı fırkadır. Mûsâ Müslüman bir peygamberdir onun devrinde doğru inanan o bir fırka cennete gidecek. Îsâ’nın devrinde yine aynı doğru yolu takip eden aynı fırka cennete gidecek. Hz. Muhammed’in zamanında da kıyâmete kadar yine o tek fırka ki, bu bir fırka Âdem ile başlamış peygamberlerle devam eden tek fırkadır. Hiçbir zaman bu üç fırka, iki fırka değildir tek fırka cennete gidecek. Çünkü İslam bütün peygamberler Müslüman bütün peygamberlerin dini İslam’dır. Şeriatları da Cenab-ı Hak kendi yenilemiştir. O Allah’ın yenilediği geçmiş zamanlarda ki peygamberlerin şeriatını doğru yaşayanlar tek fırkanın adamlarıdır, Hakk’ın yolcularıdır. Bu Hz. Muhammed ile kıyâmete kadar devam etmektedir. Bunun adı Fırka-ı Nâciye’dir ve diğer adı da Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat yoludur bu her zaman bir olmuştur, üç olmamıştır.

Dakika 20:03

O bir de Peygamber’e ve Ashâba tâbî olup, Hz. Muhammed dünyaya geleli 14 Asırdan fazla oldu. 14 asır öncesinden kıyâmete kadar dünyada ki bütün milletlerin dini İslam şeriatıdır, Kur’an ve Muhammed’in ortaya koyduğu İslam şeriatıdır yani İslam dinidir. Buna doğru inanan Peygamber’in Ashâbının yaşadığı ve ortaya koyduğu İslam’ı doğru inanıp bu yolu takip eden tek o fırka işte cennete girecektir.

Sırât-ı Müstakîmi tevhîd yolunu yürüyenlerdir onların sana tutunmaya hakları yoktur sende onlara şefaat edemezsin. (لَّسْتَ مِنْهُمْ فِي شَيْءٍ ) Sen onlardan hiçbir şeyde ilgili değilsin. Ne yapacağını Yüce Allah onlar hakkında O her şeyi bilen işte onu da iyiden iyiye bilmektedir. Ne yapacağını Yüce Allah biliyor. Bunun için sevgili dostlar, konuyu, kuralları, hükümleri iyi anladığımız zaman işte o zaman doğru îmân ortaya çıkar yanılmaktan kurtuluruz. Hayat bulmak için yanılgıdan de kurtulmak lazım yanılmamak için İslam ve Kur’an-ı Kerim her gerçeği ortaya koymuş her şeyi önceden haber vermiştir. Ruhları okuyor, yanlış inançları okuyor sana bildiriyor doğruyu ortaya çıkarıp dikiyor gösteriyor. Sevap bir üstünlüktür en az bire 10, 700 ve daha fazla ilâhî rahmet tecellî etmektedir. Kimisine1’e 10 veriyor, kimisine 1’e 700 kimisine daha fazla veriyor. Bu ilâhî rahmetin genişliğinin hikmetidir. Küfür, Allah’ın emrini ret ve inkârdan inkâr din hakkı bir an bile biliyorsunuz ki inkâr Allah’ın hiçbir emri bir an bile inkâr edilemez, tek bir emri bile inkâr edilemez Allah’ın. Bunun için Allah’ın emrini ret ve inkâr nedir? Küfürdür. Küfrün adı nedir? Allah’ın emrini reddetmeye küfür denir ve inkâr denir. İşte Hakk’ı, hakîkati bir an inkâr ebediyyû’l-ebed yalandır. Bir an eğer bir hakkı, hakîkati Allah’a ait olan Kur’an’a, sünnete, İslam’a, Peygambere ait olan bir kesin gerçeği bir an bile inkâr ebedî yalandır. Her küfür küfrün her anı ebedî kötülüktür rahmetten edebî mahrumdur. Hangi emrini inkâr ederse durum böyledir cezâsı ebedî azâptır. Verilen fırsatı sebebi toptan reddetmek rahmetten ebedî yoksun demek olduğu da açıktır. Ümmet-i Muhammed hepsinin geçmiş ümmetlerin hepsinin halefidir. İlâhî hükümleri uygulayacak olan Ümmet-i Muhammed’dir. Dünyada ki bütün milletler Ümmet-i Muhammed’dir inanan da inanmayan da.

Dakika 25:02

İnananlar, Ümmet-i icâbet inanmayanlar ise, Ümmet-i Dâvettir. Onları İslam’a çağrılır dâvet edilir. Onun için insanlığın şu anda hükümleri uygulayacak olan görevli ümmet Muhammed’in ümmetidir. Bu 14 asır öncesinden yani Hazreti Muhammed’in Peygamberliğini ilân ettiği andan itibâren başlamış, kıyâmete kadar devam etmektedir. Ümmet-i Muhammed’in tamamı sorumludur, görevlidir. İşte ey Ümmet-i Muhammed! Görevli ve sorumlu olan sizlersiniz, bizleriz.

Bakara Sûresi’nin 30’uncu âyetinde de, Cenab-ı Hak ne diyor;

(وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً)

‘’Ben yeryüzünde bir halîfe yaratacağım” dedi meleklere söyledi. İşte hilâfet makamı en yüksek makamdır insanlığın makamıdır bu. Tüm insanları Allah halîfe olarak yaratmıştır, işte bu vasıfta yaratılan insanoğlu ilâhî adâleti uygulamak zorundadır. Bu yüksek makam ve şeref ki topyekûn sizi tayin edip emâneti size verdi diyor. Emânet şu anda ümmeti Muhammed’in boynuna bindi herkes yaratılışta halîfe yaratıldı aralarında görev dağılımı yapılır görevi Allah verir İslam verir. Herkes İslam’ın verdiği görevi Allah’ın verdiği görevi severek yapmak zorundadır. Aralarında seçim yaparlar görevlerini yerine getirirler. Emâneti size verdi akıl, ilim, şeref, mevki, makam, mal gibi özellikle derecelerle birini diğerinin üzerine derece farkı da verdi. İmtihan yarışma âlemidir. Bu dünya imtihan âlemi, yarış âlemidir Allah’ın rızâsına, O’nun hüküm ve adâletine uygun olarak bu dünyada imtihan yarışında olacaksın. Çünkü bu âlem yapma âlemi değil yarış âlemidir. Hayırda, doğru da, fayda da yarışacaksın ki İslam A’dan Z’ye ilim, irfân, fayda, rahmet, adâlet olarak tecellî etmiştir âleme. Bugünkü durum dünkü imtihanın sonucudur. Burayı iyi anlayalım! Bugünkü durum dünkü imtihanın sonucudur. Dün nasıl kullandık? Eğer dünü iyi kullanırsak bugün durum iyidir, bugünü eğer iyi kullanırsak yarın durum iyidir. Doğruyu yarış içinde olacağız fayda da yarış ilimde, irfânda yarış içinde olacağız. Yarışı kazanmaktır önemli olan yarışı kazanacağız. Yarışı kazanmanın şartı Allah’ın rızâsına uygun olan Allah’ın emir ve hükümlerini dost doğru yerine getireceğiz. Bu yarış esnasında kimi düşer, kimi kalkar hakkı ile çalışanı kurtulur. Hakkı ile çalışmak gerekiyor. Yüksekten düşmenin acısı büyüktür bunu da ayrıca herkes kulağına küpe etsin. İstidraçlarla kötü yolda adam yükselmiş har vurmuş harman savurmuş o ne kadar çok yükseldi ise oradan aşağı atılacaktır. Onun için yüksekten düşmenin acısı büyüktür, büyük olacaktır ve büyük olmuştur.

Dakika 30:08

Bu âyetler mûcizeler ihtivâ etmektedir geçmişe bak geleceğe hazırlan. İslam’ın doğmasıyla yeni bir tarih açılmıştır. İslam dünyaya doğduktan sonra dünyada gelişmeler olmuştur. Eğer İnsanlar yanılmasaydı sapmasaydı İslam’a saldırmasaydı dünya daha çok ilerleyecekti. Bir taraf saldırılarla, bir tane savunmalarla dünyada çok büyük zararlar ortaya çıktı duraklamalar, gerilemeler ortaya çıktı. İslam değil insanlar zarar gördü. Allah ve onun dini emirleri zarar görmez İslam’a saldıranlar zarar gördü İslam’ı savunanlar da hakkı savundukları için onlar kazandılar ölenler şehit oldu kalanlar gâzî oldu, hiç kaybetmediler hep kazandılar. Ümmet en ileri de olmak zorundadır Ümmet-i Muhammed’in hele hak ve hakîkate inananların en önde olmak zorunluluğu vardır.

Dakika 31:38

 

 

(Visited 47 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}