Tefsir 29-01

29- Tefsir Ders 29 hayat veren nurun keşif notları

29- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 29

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

(Bakara Sûresi 146’ncı Âyet-i Kerime’den 163’üncü Âyet-i Kerime’ler)

Kıymetli ve muhterem dinleyenlerimiz, izleyenlerimiz!

 

الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْرِفُونَهُ كَمَا يَعْرِفُونَ أَبْنَاءهُمْ وَإِنَّ فَرِيقاً مِّنْهُمْ لَيَكْتُمُونَ الْحَقَّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ ﴿١٤٦﴾

 

صَدَقَ اللهُ اْلعَظِيمُ

 

Biliyorsunuz ki daha önce sözünü ettiğimiz birçok keşfinde bulunduğumuz yüce âyetlerin bizzât burada da bak yine metnini ve öz mânâsını size takdîm edelim konumuzla ilgili bütün âyetleri.

Kendilerine kitap verdiğimiz ümmetlerin âlimleri onu yâni Hz. Muhammed’i oğullarını tanır gibi tanırlardı. Nerede? İncîl de Tevrât’ta tanıyorlardı. Böyleyken içlerinden bir takımı gerçeği bile bile gizlerler. İşte bu gerçeği gizlemek var ya bütün insanlığa en büyük kötülüğün her çeşidini yapmaktır. Dünyâda ki birliği bütünlüğü bölüp parçalamak burada, bölücülük burada, parçalamak burada, dalâlet burada haçlı seferleri dahî bu gerçeği gizlemenin içinde, Siyonizm bunun içinde, emperyalizm bunun içinde, vurmalar, çırpmalar, kâtillikler bunun içinde. Küfür, nifâk, şikak bunlar bunun içinde. Niye? Hakîkat gizlenirse ortaya dalâlet çıkıyor, şirk çıkıyor, nifâk çıkıyor. Sulh ve barışın yerini düşmânlık alıyor.

 

Cenab-ı Hak ne diyor;

 

“‘ وَهُمْ يَعْلَمُونَ  Bunlar bile bile diyor “‘ لَيَكْتُمُونَ الْحَقَّ  وَهُمْ يَعْلَمُونَ.“‘ Hakk’ı diyor gizliyorlar.

 

الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِينَ ﴿١٤٧﴾

وَلِكُلٍّ وِجْهَةٌ هُوَ مُوَلِّيهَا فَاسْتَبِقُواْ الْخَيْرَاتِ أَيْنَ مَا تَكُونُواْ يَأْتِ بِكُمُ اللّهُ جَمِيعًا إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ﴿١٤٨﴾

 

O hak Rabbin’dendir. Artık şüpheye düşenlerden olma sakın. Nedir? Kur’an, Kur’an-ı Kerim İslam’ın tümü Rabbinden ortaya konmuştur. Hz. Muhammed bunun için görevli Peygamber’dir.  Ümmetlerden her birinin bir yönü vardır o ona yönelir. Haydin, hep hayırlara koşun, yarışın. Her nerede olsanız Allah sizi toplar bir araya getirir. Şüphesiz ki Allah her şeye kâdirdir. Mahşerde herkesi toplayacak hesâba çekecektir.

 

وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَإِنَّهُ لَلْحَقُّ مِن رَّبِّكَ وَمَا اللّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ ﴿١٤٩﴾

وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَحَيْثُ مَا كُنتُمْ فَوَلُّواْ وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُ لِئَلاَّ يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَيْكُمْ حُجَّةٌ إِلاَّ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنْهُمْ فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِي وَلأُتِمَّ نِعْمَتِي عَلَيْكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ ﴿١٥٠﴾

كَمَا أَرْسَلْنَا فِيكُمْ رَسُولاً مِّنكُمْ يَتْلُو عَلَيْكُمْ آيَاتِنَا وَيُزَكِّيكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُم مَّا لَمْ تَكُونُواْ تَعْلَمُونَ ﴿١٥١﴾

فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ ﴿١٥٢﴾

 

صَدَقَ اللهُ اْلعَظِيمُ

 

 

Hem her nereden yola çıkarsan namazda hemen Mescid-i Harama doğru yüzünü çevir.

 

Dakika 5:00

 

Yâni kıbleniz artık Kâbe’yi Şerif’tir diyor Cenab-ı Hak ve emir şüphesiz hak Rabbinden olduğu gerçektir. Allah yaptıklarınızdan habersiz de değildir. Her nereden yola çıkarsan yüzünü Mescid-i Harama doğru çevir ve her nerede olsanız yüzünüzü ona doğru çevirin ki insanlar için aleyhinizde bir delîl olmasın. Ancak içlerinden haksızlık edenler başka. Sizde onlardan korkmayın benden korkun.

 

Kıymetli dostlarım!

 

İslam’da korku, sevgi tektir, Allah korkusu, Allah sevgisidir. Biz insanlara kötülük yapamayız. Neden? Allah korkusundan dolayı bütün mahlûkatın sevileceğini severiz. Niçin? Allah sevgisinden dolayı.

 

Hem üzerimizdeki nimetimi tamâmlayın. Hem gerek ki doğru yolu bulasınız. Nitekim içinizde sizden bir Peygamber gönderdik yâni Hz. Muhammed’i gönderdik. O size âyetlerimizi okuyor, sizi temizliyor, size kitâb, hikmet öğretiyor, size bilmediğiniz şeyleri öğretiyor. O hâlde beni anın bende sizi anayım. Bana şükredin de nankörlük sakın etmeyin. Kıymetli dostlarım, işte âyet-i kerimeler ve onların size bazı keşif notlarını vermeye çalıştık ve çalışıyoruz ve dersimiz devam ediyor.

 

استعيذ بالله

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَعِينُواْ بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ ﴿١٥٣﴾

وَلاَ تَقُولُواْ لِمَنْ يُقْتَلُ فِي سَبيلِ اللّهِ أَمْوَاتٌ بَلْ أَحْيَاء وَلَكِن لاَّ تَشْعُرُونَ ﴿١٥٤﴾

وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ ﴿١٥٥﴾

الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ ﴿١٥٦﴾

أُولَئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِّن رَّبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُهْتَدُونَ ﴿١٥٧﴾

 

صَدَقَ اللهُ اْلعَظِيمُ

 

Ey îmân edenler! Sabır ve namazla yardım isteyin. Kimden? Allah’tan. Şüphe yok ki Allah sabredenlerle berâberdir. Sabır Allah yolunda güçlüklere tahammülün adıdır her konuda.

 

Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Hayır, onlar diridirler fakat siz sezemezsiniz, fark edemezsiniz onlar diridirler onlar şehitler ve Allah yolunda ölenler. Çâresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, birazda mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihân edeceğiz. Müjdele o sabredenleri. Onlar başlarına bir musîbet geldiği zaman biz Allah’a âitiz ve sonunda ona döneceğiz derler. İşte onlar var ya Rablerinden mağfiretler ve rahmet onlaradır. İşte hidâyete erenlerde onlardır.

Cenab-ı Mevlâ bu uçsuz bucaksız rahmetine hidâyetiyle mazhar eylesin hem de ebedî olarak. Bir an bile îmândan onun îmânın kemâlinden ayırmasın.

 

استعيذ بالله

إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِن شَعَآئِرِ اللّهِ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ أَن يَطَّوَّفَ بِهِمَا وَمَن تَطَوَّعَ خَيْرًا فَإِنَّ اللّهَ شَاكِرٌ عَلِيمٌ ﴿١٥٨﴾

Dakika 10:00

 

Gerçekten Safâ ile Merve Allah’ın alâmetlerindendir. Onun için her kim hac ve umre niyetiyle Kâbe’yi ziyâret ederse bunları tavâf etmesinde ona bir günâh yoktur. Her kimde gönlünden koparak bir hayır işlerse şüphesiz Allah iyiliğin karşılığını verir. O her şeyi bilir. İşte Rabbimizin hac konusunda da âyetlerinden birisi buydu.

 

استعيذ بالله

 

إِنَّ الَّذِينَ يَكْتُمُونَ مَا أَنزَلْنَا مِنَ الْبَيِّنَاتِ وَالْهُدَى مِن بَعْدِ مَا بَيَّنَّاهُ لِلنَّاسِ فِي الْكِتَابِ أُولَئِكَ يَلعَنُهُمُ اللّهُ وَيَلْعَنُهُمُ اللَّاعِنُونَ ﴿١٥٩﴾

إِلاَّ الَّذِينَ تَابُواْ وَأَصْلَحُواْ وَبَيَّنُواْ فَأُوْلَئِكَ أَتُوبُ عَلَيْهِمْ وَأَنَا التَّوَّابُ الرَّحِيمُ ﴿١٦٠﴾

إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَمَاتُوا وَهُمْ كُفَّارٌ أُولَئِكَ عَلَيْهِمْ لَعْنَةُ اللّهِ وَالْمَلآئِكَةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ ﴿١٦١﴾

خَالِدِينَ فِيهَا لاَ يُخَفَّفُ عَنْهُمُ الْعَذَابُ وَلاَ هُمْ يُنظَرُونَ ﴿١٦٢﴾

 

 

İndirdiğimiz apaçık delîlleri ve hidâyetin kendisi olan âyetleri insanlar için biz kitapta açıkladıktan sonra gizleyenler var ya mutlaka onlara Allah lânet eder.

 

Dikkat et buraya! Ey Müslümanlar, Ey İncîl’deki âyetleri gizleyenler, Tevrât’taki âyetleri gizleyenler, Kur’an-ı Kerim’in âyetlerini insanlara doğru açıklamayanlar! İşte sonuçta Allah lânet eder diyor. Lânet edebilecek olanlarda lânet ederler tüm lânetçiler lânet ediyor. Kime? Allah’ın kitâbındaki âyetleri gizleyip doğru anlatmayanlara işte bizim çırpıntımız budur. İncîl’deki âyetler gizlenmeseydi bu dünyâ böyle olmayacaktı. Tevrât’taki âyetler gizlenmeseydi dünyâ da ikilik olmayacaktı. Allah bir İslam bir bütün insanlığın dîni İslam olacak dünyânın tümü Allah’ın kulları, Âdem’in çocukları olarak bir âile gibi bir bütün olacaktı. Kim böldü parçaladı bunları, İblise kim yardım etti? Şeytânlara zâlimlere Tâğutlara kim yardımcı oldu? Tâğutlar taraftar bulmasaydı, şeytân taraftar bulmasaydı, kötülük dünyâda olur muydu yayılır mıydı?

 

Değerli kardeşlerim!

 

Kur’an-ı Kerim hayat veren gerçek doğruları sana söylemeye devam ediyor.

 

Burada Cenab-ı Hak kurtuluş kapısında şöyle bildiriyor. Ancak tövbe edip hâlini düzelterek gerçeği söyleyenler başka. Adam önceden hatâ etmiş açıklamamış ama tövbe ediyor. Tövbenin şartının biri ne? Gerçeği açıklamak, söylemek gizlediğin âyetleri tamâmen açığa vurup onları bir, bir anlatmaktır. Tövbenin burada şartı budur. Kurtuluş kapısını işte böyle açılmıştır. Tövbe kapısıdır ama tövbe kapısının buradaki şartını unutma. Bu lânetten kurtulmak için gizlediğin âyetlerin tamâmını Kur’an’da, İncîl’de, Tevrât’ta ne kadar âyet gizledin doğruyu söylemedin Muhammed’le ilgili (A.S.V) bütün haberleri, âyetleri, Tevrât ve İncîl’de gizledin insanlar Müslüman olmasın diye. Bugünde birilerinden çekinerek veya keyfine onun mevkisine, makâmına, nefsinin saltanatına bir zarar gelecek diye Kur’an-ı Kerimi açıklamayanlar doğru açıklamayanlar. Yalan yanlış açıklayanlar var keyfine göre öyle değil işte bunların tamâmı tövbe istiğfar etmesi lâzım ve doğru açıklamadıklarının hepsini dosdoğru açıklamaları gerekir tövbenin şartlarından biri bu.

 

Dakika 15:08

 

Bunun için ancak tövbe edip hâlini düzelterek gerçeği söyleyenler başka. İşte onları ben bağışlarım. Ben çok merhamet ediciyim, tövbeleri çokça da kabûl ederim diyor Cenab-ı Hak. Ama âyetlerimizi inkâr etmiş ve kâfir olarak can vermiş olanlara gelince işte Allah’ın lâneti, meleklerin lâneti ve insanların lâneti hep onların üzerine olsun diyor Cenab-ı Hak. Bunlara diyor lânet olsun diyor. Kâfir öldüler, âyetleri inkâr ettiler.

 

Ey kardeşim!

 

Kur’an-ı Kerim’den tek bir âyet inkâr edemezsin, tek bir kelime inkâr edemezsin. Dikkat et kendîne yazık edersin. Allah zarar görmez sen zarar görürsün. Allah’u Teâlâ rahmetin uçsuz bucaksız sâhibi ama şiddetli bir azâb sâhibi unutma. Cennet onun rahmetinin tecellîsi ama cehennemde onun adâletinin tecellîsi. Kâfir ölüp de cennete gireceğini mi zannediyorsun? Aman inkâr etme. Allah’ı ve Allah’ın ortaya koyduğu âyetleri Muhammed’in getirdiği İslam’ın tamâmını kabûl et, tasdîk et, ikrâr et ve onu yaşa. Kim olursan ol sen Allah’ın kulusun biz berâber Allah’ın kullarıyız. Birbirimize acımamız lâzım, merhamet etmemiz lâzım. Ben kendime lâyık görmediğim bir şeyi sana lâyık göremem. Ben cennete gideyim de herkes cehenneme gitsin diyemem. Böyle bir İslam anlayışı yok zâten berâber mutlu olalım. Hayat veren bu derslerden berâber hayat bulalım, faydalanalım. Herkese faydalı olalım. Mesele bu.

 

Onlar ebedî olarak onun altında kalırlar. Ne azâpları hafifletilir ne de kendilerine göz açtırılır. İşte Allah’u Teâlâ’nın burada görüyorsunuz nasıl gazaba geldiğini, bunlara acımadığını, acımayacağını bildirmektedir. Allah inkâr edilir mi? Allah’ın âyetleri kitap inkâr edilir mi? İnkâr etmiyorsan, îmân ediyorsan gereğini yap. İtâat et Allah’a isyân etme. Haram ve günâhlardan vazgeç. Birilerinin hoşuna gidecek diye Allah’a âsî olma. Allah’ın hoşuna gidecek olan işi yap kulluk budur. Sen birilerinin kulu değilsin ki birilerinin hoşuna gidecek işi yapıyorsun. Peki, Allah’ın gazabını celb ederek, azâbını celb ederek, birisine kavuk sallanır birinin keyfine göre hareket edilir mi? Yazık olmuyor mu? Birine göre kendini cilâladın süsledin şuraya Allah’ın hoşuna gitmeyecek işi yaptın. Peki, Allah’ın hatırı, rızâsı, emri, fermânı, kânûnları, nerede? Allah’ı yok mu sayıyorsun. O yaptığın işin yasak olduğunu, senin fıtratına aykırı olduğunu, çirkinlik olduğunu bilmiyor musun? Fıtratını bozma. Seni Allah nasıl güzel yaratmışsa o güzelliğini İslam ile geliştir ve Allah’ın hoşuna gidecek olanları yap. Bunlar belirlenmiş. İslam şeriatı bu ölçüleri koymuş. Nelerden Allah hoşlanır, emri nedir, yasakları nelerdir? Bu ölçüler İslam şerîatının içinde bir, bir ortaya konmuş Hz. Muhammed’in uygulamaları ölçü alınmış.

 

Dakika 20:02

 

Kur’an-ı Kerim ölçü, sünnet ölçü, fıkıh âlimlerimiz bu ölçüyü ne yapmışlar en güzel şekilde muhafaza etmişler ve ortaya fıkhî hükümleri getirmişler bu Ehl-i Sünnet yolu bozulmasın diye. Kur’an-ı Kerimin bir harfi bozulmamış Sünneti Seniyye hadis-i şerifler koruma altına alınmış. Müçtehitlerimizin ortaya koyduğu dîn anlayışı, fıkıh kitapları kayıt altına alınmış, koruma altına alınmış, korunarak gelmiş sağlam bir elimizde müessese ve onun delîlleri var. Bütün kaynaklarımız sağlam. Şimdi şuanda yanlış yorumlar getirenlere de itibâr etmeyin. Ehl-i Sünnet yolundan gelen gerçek ilim ehli, hak ilim ehli olanlardan hareket ederek çağın ilerisine doğru tefekkürünüze devam edin. Sakın ola ki Peygamberi, Ashâbını, müçtehit âlimlerimizi, o müçtehit ekolu, müçtehitler ekolü. Nedir o? İmâm-ı Âzâm’ın, Mâlikî’nin, Şâfiî’nin, Hanbelî’nin ekolu müçtehitler ekolüdür. Bunlar yeryüzünün en büyük âlimlerini o kaynaklardan yetiştirerek gelmişlerdir. Bunlara yakın olarak başkaları da bulunmaktadır ama bu dördünü en azından hiç elinden bırakma.

 

وَإِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ لاَّ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ ﴿١٦٣﴾

 

Herhâlde hepinizin İlâh’ı bir tek İlâh’tır. İşte buna dikkat et hepimizin İlâh’ı tek Allah’u Teâlâ’dır. Başka İlâh yok. Ondan başka bir İlâh yoktur. O Rahman ve Rahim’dir diyor Cenab-ı Hak. Buda bir âyeti kerime. İşte sırayla âyetlerin keşfine o keşif notlarına da hayat veren derslerimize devam ediyoruz. Hayat bulan kullarından eylesin.

 

Dakika 22:48

 

(Visited 133 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}