HadısŞerifKülliyatı 30-01

30-Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 30

30 Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 30

 

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

‘’Elhamdülillahi rabbil alemin vessalatü vesselamü ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain rabbişrahli sadri ve yessirli emri vahlül ukdeten min lisani yefkahu kavli rabbi euzu bike min hemezatişşeyatiyn ve  euzu bike rabbi en yahdurun’’

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Çok kıymetli ve muhterem efendiler; hadis-i şeriflerden hadis külliyatından keşif notlarımız devam ediyor. Konumuz emri bil maruf nehyi anil münker idi. Yine İbni Mesut Hazretlerinden gelen bir haber de sevgili Peygamberimiz buyuruyor; sizler yardım görecek ganimetler elde edecek ve birçok memleketleri fethedeceksiniz. Sizden kim bu vakte ererse yüce Allah’tan korksun, ona itaat etsin isyan etmesin. Marufu emredip münkerden de nehy etsin, kim de bile bile bana yalan nispet ederse benim söylemediğimi söyledi diye yalan bana isnat ederse ateşteki yerini hazırlasın, ateşteki cehennemdeki yerine hazırlansın, Tirmizi’nin rivayet ettiği hadis-i şeriften bunları anlamaktayız. Yine Urs İbni Amire El Kindi Hazretlerinden gelen haber de (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) yine buyuruyor ki sevgili Peygamberimizden geliyor haber; yeryüzün de bir kötülük işlendiği vakit ona şahit olan bunu takbih ederse, kötü olduğunu teyit ederse o kötülüğü görmemiş gibi zararından kurtulur. O kötülüğe şahit olmadığı halde işittiği zaman memnun kalan kimse sanki şahit olmuş gibi manen zarar görür buyurdu Peygamberimiz, bu da Ebu Davud’un kayda aldığı hadisi şeriflerdendir. Yine rivayette Ebu Davud ve Tirmizi, İbni Mace’nin rivayet ettiği hadisi şerifte zalim sultanın yanın da gerçeği söylemek en büyük cihattandır buyurdular Peygamber efendimiz buyurdu bunu da. Evet, kıymetliler; demek ki zalim sultanın yanın da gerçeği söylemek en büyük cihattandır diyor bu dini doğru bir bilmeli doğru anlatmalı bir de Emri bil Maruf Nehyi Anil Münker’i de yeri geldikçe yapmalıdır. Evet, kıymetliler; sevgili Peygamberimiz yine rivayet edildi ki o şanlı Peygamberden (ASV); ya marufu emreder münkerden de nehy edersiniz yahut yüce Allah şerirlerinizi kötülerinizi hayırlılarınıza mutlaka musallat edecektir, yani kötüler iyilere musallat olacaktır diyor. O zaman hayırlılarınız dua etse de duaları kabul edilmez. Burayı unutma! Ne zaman oluyor bu tehlikeler başa ne zaman geliyor? Marufu emretmezsen münkerden nehy etmezsen işte o zaman. İçerisin de iyilerin daha mümtaz daha güçlü ol bulunduğu bir kavim de kötülükler işlendiği halde iyiler müdahale edip ıslah da bulunmazlarsa müdahale edecek güçte bir kimsenin bulunduğu bir kavim de kötülükler işlenir ve fakat o kimse müdahale bulunmazsa yüce Allah Celle Celalühü Celle Şanuhü herkese ulaşacak umumi bir bela ceza gönderir buyurdular.

 

Dakika 6:14

 

Demek ki kötülükler işlenirken iyiler ona gücü yetiyorsa o kötülüğü ortadan kaldırmaları gerekiyor. Toplumu uyarmaları gerekiyor ne fenalığı ortadan kaldırmaya güçleri yeter ne de onun şerrinden kaçıp kurtulabilirler. Ne zaman? Başlarına bela geldiği zaman. Ey müminler yalvar yakar olmanıza rağmen dualarınız kabul olmayacak durumlara düşmezden önce iyiliği marufu emir ve kötülükten de men ediniz. İşte ne kadar Emri bil Maruf’un Nehyi Anil Münker ’in ne kadar önemli olduğu ortadadır. Ümmeti Muhammed’in en üstün özelliklerinden biri marufu emretmek münkerden nehy etmektir bunu unutma. Yüce İslam’ı dünyaya doğru tebliğ edebilmektir. Yaklaşan bir şerden Arapların vay haline ve parmaklarını halkalayarak bugün yecüc ve mecücün duvarından şu kadar delik açıldı buyurdu Peygamber efendimiz. Evet, fenalık artarsa hepiniz birlikte helak olursunuz. Bu ne zaman? Diye sorduğu zaman, Zeynep annemizin sorusuna cevap veriyor Zeynep validemiz (R.A). Aramız da salih kimseler olduğu halde toptan helak mi olacağız? Diye sordu Peygamberimize. Efendimiz (A.S.V) evet, fenalık artarsa hepiniz birlikte helak olursunuz. Fenalığın artmaması önlenmesi için Emri bil Maruf lazım Nehyi Anil Münker lazım bu dini dünyaya doğru tebliğ etmek lazım, yeri gelince gerekeni görevi yapmak lazım. Sizden önceki devirler de insanları yeryüzün de fesat çıkartmaktan vazgeçirmeye çalışacak bu suretle onları helakten kurtaracak fazilet sahipleri bulunmalı değil miydi? ‘’Hud Suresi Ayeti Kerime 116’da’’ da yüce Allah böyle buyurdu, bakın 117’de de ne buyuruyor yine Hud Suresi senin Rabbin ahalisi hem nefisleri hem yekdiğerini ıslah edip dururken de o memleketleri sırf şirk yüzünden helak edecek değildi.

 

Dakika 10:11

 

İşte ıslah için çalışanlar varken diyor bakın, senin Rabbin o memleketleri sırf şirk yüzünden helak edecek değildi diyor değildi ya diyor. Islah ediciler oldukça Allah bela vermiyor umumi bela vermiyor en azından. Beni İsrail’in içine bozulma düştüğü zaman kişi kardeşini günah üzere görür ve onu bundan men ederdi, ancak ertesi gün bir gün önce yasakladığı şeyleri yapan kimselerle yeme de içme de sohbette arkadaşlık yapmadan çekinmezdi. Bunun üzerine yüce Allah onların kalplerini birbirlerine karıştırarak hepsini sapıttı. Onların bu hali hakkın da Kuran-ı Kerim’de şu ayet gelmiştir; İsrail oğullarından olup da küfür edenlere Davud’un da, Meryem oğlu İsa’nın da diliyle lanet olunmuştur. Kendi Peygamberleri onlara lanet ettiler. Hem Davut Aleyhisselamın diliyle hem de Meryem oğlu İsa’nın diliyle lanet olundular. Bunun sebebi isyan etmeleri ve ifrata sapmaları idi. Onlar işledikleri herhangi bir fenalıktan birbirini vazgeçirmeye çalışmazlardı, hakikat yapmakta devam ettikleri o hal ne kötü idi. Eğer yüce Allah’a şanlı Peygambere ve ona indirilene iman etmiş olsalardı, onları dostlar edinmezlerdi. Bu da ‘’Maide Suresi Ayeti Kerime 78- 81’’ Evet, kıymetliler; işte hadisi şeriflerden şanlı Kuran-ı Kerim’den bunları anlamaya anlatmaya devam ediyoruz. Cenabı Hak azınlığın ameliyle çoğunluğa gazap vermez, ancak çoğunluk araların da azınlığın münker yani fena amellerini görürler fakat müdahaleye güçleri yettiği halde seslerini çıkarmazlar, onlar böyle davrandıkları için Cenabı Hak azınlığa da çoğunluğa da birlikte azap gönderir. Muvatta’nın haberinde de fenalık açıktan açığa işlendiği takdir de hepsi cezayı hak eder buyurmuştur Peygamber efendimizden gelen haber. Huzeyfe Hazretleri şöyle dertlenir yakınır; Hz. Peygamber (A.S.V) zamanın da kişi ağzından çıkan bazı kelimeler sebebiyle münafık addedilirdi, ben şimdi o kelimeleri bir sohbet esnasın da tek kişiden 4 defa işitiyorum. Olmaz böyle iş ya marufu emir Münker’i de nehy eder ve hayrı kucaklarsınız ya da Allah hepinizi toptan azabıyla zelil ve hor kılar.

 

Dakika 15:00

 

Yahut da sizin en şerirleriniz en kötüleriniz tepeniz de müstebit olurlar, sonra hayırlılarınız bundan halas olmak için dua ederler de duaları müstecap olmaz yani duaları kabul edilmez. Ey iman edenler siz kendinize bakın, kendiniz doğru yolu bulunca sapanlar size zarar vermez. Bu ayeti kerimeyi de doğru anlamak gerektiğini daha önce anlatmıştık Ebubekir Hazretlerinin dilinden. İnsanlar bir münker görür de müdahale edip önlenmezse Allah’ın hepsine ulaşacak umumi bir ceza göndermesi yakındır. Kendinizi koruyun manasına da gelir, hakiki koruma ise Emri bil Maruf ve Nehyi Anil Münker ile olur. İşte Kuranı da, Kuran’ı Kerim’i de, sahih sünneti şerifleri de doğru anlamak doğru anlatmak gerekiyor. Bir amelde fıkhı ekber orada bu dersleri daha önce işledik bunların hükümleri fıkıh ameli fıkıhta amelde fıkhı ekber de açıklandı. Bütün müçtehitlerimizin görüşlerine yer verilerek ve oradan keşif notları verdik bütün müçtehitlerin ekolünden. Başta dört mezhebin din anlayışını sizlere bu konu da ortaya koydukları hükümleri ayetlerden hadislerden hüküm çıkaranlar müçtehitlerdir. Onun için biz bunları anlatıyoruz ama bunların hükümlerini müçtehitler ortaya koydular. Biz hadisi şeriflerin aslını haber veriyoruz ama hükümlerini müçtehitlere fakihlere havale ediyoruz. Oradan da onların ortaya koydukları fıkıh ilmini de ortaya koyduk sizler için, kıymetliler bunların hepsi bir bütündür, ayeti kerimeleri bilmeli hadisi şerifleri bilinmeli ama hükümleri de bilinmeli, hükümlerini fakihler müçtehitler ortaya koyarlar. Biz fıkıh ilmini de sizlere daha önce verdik. Cihatların en eftali bakın değerce en kıymetlisi zalim sultana karşı hakikati söylemektir. Aman dikkat edin halk korkusu mahlûk korkusu hakkı söylemekten alıkoymasın. Allah’tan korkan adam mahlûktan, halktan korkar mı? Allah’ın emrini gizler mi? Ancak maslahata bakar faydalıyı celb edip zararı def etmenin ortamı ise ora o ortamı değerlendirir. Sizden kimse nefsini hakir görmesin. Ey Allah’ın Resulü kişi nefsini nasıl hakir görür? Diye soruldu. Buyurdu ki şanlı Peygamber (A.S.V) Allah için üzerine söz terettüp eden fena bir durum görür fakat hiç ağzını açmaz. Cenabı Hak kıyamet günü kendisine sorar şu falanca şey hakkın da gerçeği söylemekten seni ne alıkoydu?

 

Dakika 20:00

 

O kul cevap verir halk korkusu, insanlardan korktuğum için sesimi çıkartmadım. Yüce Allah o zaman şöyle der; asil benden korkman gerekirdi buyurur Cenabı Hak, asil korku halk toplum insan mahlûkat korkusu değildir, Allah korkusu olmalıdır. Yine Kuran-ı Kerim Allah yolun da cihad yaparken hiçbir kınayanın kınamasından çekinip korkmayanları Cenabı Hak övmektedir. Çünkü Allah’ın emrine bakar Allah’tan korkar mahlûk korkusu kaybolur. Allah yolundaki çalışmalar da kınayanın kınamasından korkmamak gerekiyor. Eğer ümmetimi zalime sen zalimsin demekten korktuğunu görürsen bil ki onun varlığıyla yokluğu birdir. Ölmüşler gibidir eğer bir zalime kişi zalim diyemiyorsa onun varlığıyla yokluğu eşittir diyor bakın ümmetinin başına bu korkaklık geldiği zaman. Evet, efendiler; korku nedir? Şecaat cesaret nedir? İyi bilmeli korku Allah korkusudur, şecaat Allah’ın emrin de bir kahraman kul olmaktır. Allah’ın emrin de Peygambere tabii olarak kahraman bir kul olacaksın, kahramanlığın birçok yolları var. En başta gelen hakikati gizlemeyeceksin, doğruyu bileceksin, doğruyu söyleyeceksin yeri gelince. Yüce Allah’ın hududuna emir ve yasaklarına giren meseleleri tatbik eden ve yağcılık yaparak müsamaha ve gevşeklik göstermeyen iyi kimse ile yasakları işleyen kimselerin durumları bir gemiye binip kura çekerek geminin alt ve üst katlarına yerleşen yolculara benzer. Öyle ki alt katta oturanlar su ihtiyaçlarını giderirken üsttekilerin yanından geçip onları rahatsız ediyorlardı. Alttakiler bu duruma son vermek için bir balta alarak geminin dibini delmeye başlasalar üsttekiler hemen gelip yahu ne yapıyorsunuz? Diye sorunca, alttakiler biz su ihtiyacımızı görürken sizi rahatsız ediyorduk hâlbuki suya muhtacız, şimdi sizi rahatsız etmeden yerimizi delerek bu şekilde elde edeceğiz deseler ve üsttekiler bu işte onlara mani olsalar hem kendilerini kurtarırlar hem onları kurtarmış olurlar. Eğer yaptıkları işte serbest bıraksalar onlar da gemiyi delseler hem onları helak ederler çünkü gemi su alır ve batar hem de kendilerini helak ederler, gemi toptan batacak içindekilerin hepsi ne yapacak helak olacak. İşte kötülükler diyor işlenirken seyirci kalınırsa geminin battığı gibi o toplum batar başlarına belalar gelir.

 

Dakika 25:00

 

Sizden öyle bir cemaat bulunmalıdır ki onlar herkesi hayra çağırsınlar. İyiliği emretsinler kötülükten vazgeçirmeye çalışsınlar, işte onlar muradına erenlerin ta kendileridir. Evet, kıymetliler; ‘’Ali İmran Suresi 104. Ayeti Kerime’’ de Cenabı Hak böyle buyuruyor, iyiliği emret kötülükten vazgeçir, iyiliği emret kötülüğü nehy et bu yol da gelecek meşakkatlere de sabret. Ya marufu emreder münkerden de nehy edersiniz yahut Allah’u Teâlâ (C.C) şerirlerinizi yani kötülerinizi yani en kötülerinizi hayırlılarınıza musallat edecektir. O zaman hayırlılarınız dua etse de duaları kabul olunmaz. Sizden kim bir münker görürse eliyle düzeltsin, buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin, buna da gücü yetmezse kalbiyle buğuz etsin bu ise imanın en zayıf derecesidir buyurdu Peygamberimiz (ASV). Cimrilik bakın efendimiz maruf emredilmez münkerden nehy edilmez cevaben şöyle buyurdu; cimrilik hayırlılarınızı sarar görüyorsunuz hüküm rezillerinizin eline düşerse yağcılık büyüklerinizin ahlakı olur, mülk küçüklerinizin eline düşerse işte görüyorsunuz o zaman vay geldi halinize. Bura da mana vacipleri eda ve günah olan şeyleri terk etmek, marufu emir Münker’i de nehy etmek suretiyle nefislerinizi ıslah edin, nehiy de bulunduktan sonra asilerin inat ederek günahı işlemekte ısrarları size zarar vermez, keza sapığın delaleti nehy ettiği takdir de hidayette olan kimseye zarar vermez demektir. Eğer sen marufu emrediyor kötülükten de nehy ediyorsan kötüler kötülüğe devam etseler bile o zaman sana zarar veremezler buyuruyor. İşte aklın o zaman başına görevini çünkü yapmış oluyorsun. Din de ikrah zorlama yoktur ayeti ise kıtal emreden ayetlerle mensuhtur, ancak ikrah zorlama suretiyle emir ve nehyin olup olmayacağı münakaşa edilebilir. İşte bunları da nasihi de mensuhu da iyi anlamak gerekmektedir, yasaklanacak şey bir haram mı? Mekruh mu? mendup mu? Farz mı? Emir ve nehiy de bulunmanın da vacip mendup vesaire olarak değişik bir hükme tabi olduğunu emir ve nehiy anın da bilmektir. Eğer marufu emir münkerden nehiy o anda farz ise farz olup vacip olup sünnet olup olmadığını bilmek lazım, bilerek yapmak lazım bunları da, ümmetin birinci ilmektir ikincisi de onu yaşayarak Emri bil Maruf Nehyi Anil Münker yapmaktır.

 

Dakika 30:01

 

Müessir olunacağına dair kanaat olmalıdır yani benim bir faydam olur mu? Burada diye sonun da elde edilecek müspet neticeye bakmalıdır. Ehlisünnete göre bu devlet reisine has bir vazife değildir. Müslümanlar ilk asır da ve sonraki devirler de idarecilere bile marufu emredip münkerden nehiy de bulunuyorlardı. Herkese sözle fiille yapması caizdir becere bilenlere, yapılacak müdahale kıtale girmeyi, silah çekmeyi gerektirecek bir iş ise sultan müdahale eder yani devletin o zaman devlet devreye girer. Cürcani fitnenin uyanıp kaynaşacağına veya maksadın hâsıl olmayacağına zannı galip gelirse emir ve nehyin vacip olmayacağını söylemiştir Cürcani. Anlaşılmasın da havas ve avam eşit ise âlim de cahil de müdahale hakkına sahiptir. Evet, kıymetliler; içtihada bağlı ise bu iş ehli içtihatla terettüp eder, ehli içtihada terettüp eder. İçtihatla ilgili olan iş müçtehidin görevidir bunlar detaylarıdır incelikleridir. Mecelleye içtihat ile içtihat naks olunmaz şeklin de kavaidi külliyenin 16. sı olarak Mecelleye girmiştir. İçtihat ile içtihat naks olunmaz şeklin de kavaidi külliyenin 16. sı olarak Mecellede mevcuttur. Fasık kimse emir ve nehiy de bulunabilir mi? O da mükelleftir fasıklığı bıraksın ve görevinin başına geçsin ve emri bil maruf farzı kifayedir, emri bil maruf için bir kimse tayin edilecek olursa vazife onun üzerine terettüp eder. Ayıp yeri açıksa birinin tedip eder, inatlaşırsa o zaman durum ne yapar hüküm olarak gereken hüküm neyi gerektiriyorsa o hüküm uygulanır. Bu da yine bu işi bilenlerin görevidir sonuçta hâkimin görevidir. Sizden kim bir münker görürse eliyle düzeltsin, buna muktedir olamazsa diliyle, buna da muktedir olamazsa kalbiyle buğuz etsin. Ümeraya müteveccih bir emirdir eliyle düzeltme emri Ümeraya devletin devlete aittir. Bir emirdir ikincisi ulemaya âlimlere aittir üçüncüsü ise bütün Müslümanlara müteveccih bir emirdir. Bu da şahane bir izahlardan biri de budur. Ümeraya karşı emir ve nehiy bunu yaparken fitneye meydan vermeyecek bir tarzın ihtiyar edilmesi gerekmektedir. Gazali bu hususu şöyle ifade etmiştir.

 

Dakika 35:01

 

Amirlere marufu emir tarif ve vaaz şeklin de olmalıdır. Razi Münker’i işleyen amiri bundan vaaz bundan vaaz ve nasihat yoluyla men etmenin Müslümanlara vacip olduğunu söylemiştir. Yani devlet adamlarında da eğer bir yanlışlık görülürse vaazu nasihat etmek diyor vaciptir diyor bakın hem Gazali söyledi hem de Razi söyledi. İki taife arasın da vukua gelecek fitne nevinden bir fitne ortaya çıkarmaması şartıyla der, yani bunları söylerken fitneye de alet olma devlete millete zarar verecek şekle de getirme diyor. Evet, kıymetliler; işte fitne fırsat gözlediği bir zaman da dıştan düşman seninle fırsat aradığı zaman senin hakkın da ey Müslüman akıllı ol aklını başına al fitneye de alet olma. Cenabı Hak lütfu keremi fazlıyla, Avni muaveneti ile görevini tam yapan kullarından eylesin. Onun lütfu ihsanı Avni muaveneti onun hidayeti olmadıkça insanlar başarılı olamaz. İnsanlar sürekli Rabbisinin emrin de olmalı emri Rabbisinden almalı Peygambere sıkıca tabi olmalıdır. Allah’ın emrin de kul Peygambere tabi olan insan Allah’ın lütfuyla görevini yapmaya çalışır. Cenabı Hak rızasına ulaştırdığı cemaline nail eyle diye kullarından eylesin.

 

Dakika 37:42

 

(Visited 96 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}