AmeldeFıkhı 36-01

36- Amelde Fıkhı Ekber Ders 36

AMELDE FIKH-I EKBER DERS 36

 

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler; Amelde Fıkh-ı Ekber okulundaki derslerimiz devam etmektedir. Konumuz: Namazın sünnetleri. Cemaatin iftitah tekbirinin, imamın tekbirine yakın olması: Şimdi bu konuda da şöyle bir bakalım: Hanefilere göre bu yakınlık sünnettir kıymetliler. Yani cemaatin iftitah tekbirini, imamın tekbirine yakın olarak alması Hanefilerde sünnettir. O Cihan Peygamberi, Rahmet Peygamberi, Hazreti Muhammed (A.S.V.): “İmam tekbir alınca sen de tekbir al” buyurmuştur. İşte, kıymetliler. Yalnız cemaat imamdan önce asla almamalıdır, alırsa cemaatle namaz kılmış, imama uymuş olmaz. Şimdi diğeri de: Sağ eli sol el üzerine koymak da sünnettir. Mâlikîlerin dışında, diğer mezhep âlimlerine göre sağ elini, sol eli ve bileği üzerine koyması sünnettir. Bu konuda da Cihan Peygamberi (A.S.V.) Efendimiz ondan gelen haberde bakın şöyle buyruldu: İbn-i Hult diyor bunu da: “Sevgili Peygamberimiz bize imam olurdu. Namazda sol elini, sağ eliyle tutardı.” Yine başka bir haberde insanlar sağ ellerini, namaz kılarken sol kolları üzerine koymakla emir olundular. Yine İbn-i Mesut’tan gelen bir haberde de Sevgili Peygamberimiz (A.S.V.) birine uğramış, o da sol elini, sağ eli üzerine koymuş olarak namaz kılıyordu. Adamın sağ elini alıp sol eli üzerine koydu, diyor. Peygamberimiz kendi eliyle adamın yanlışını düzeltti. Hanefilere göre sağ elin iç kısmı, sol elin üst kısmı üzerine konur. Başparmak ile küçük parmak bilek üzerinde halka yapılır. Kadınlara gelince: İki elini göğsünün üzerine, halka yapmaksızın üst üste koyarlar. Bu da ahenk teşkil etmektedir. İşte Hanefilerin erkeklerde ve kadınlarda, namazda ellerin bağlanması durumu böyledir ve pek güzeldir. Kıymetliler, bütün âlimlerimize Allah rahmet eylesin (R.A.). Hanefiler ile Hanbelilere göre iki elini göbeğin altına koymak da sünnettir. Âli Kerremallahu Veche! O cihan kahramanı! O büyük allâme-i cihan! Hazreti Ali ondan gelen haberde (R.A.) sağ elin sol el üzerine göbeğin altına konması, sünnettendir. İşte bu haber, Hz. Ali’den Peygamberimiz’e gelen haberdir.

 

Dakika 5:29

 

Şafiîlerde, kadınlarda göğüs üzerine ve erkeklerde göbeğin üstüne konmasıdır Şafiîler’de de.  Mâlikîlere göre iki elin vakarlı bir biçimde salıverilmesi menduptur. Farz namazlarda kabız, mekruhtur. Bir yere dayanmak gibidir, demişler Mâlikîler. Evet, kıymetliler bunlar da böyle anlamışlar. Allah (C.C.) hepsine rahmet eylesin. Hepsi de güzel, pek güzel. Secde yerine bakmak da sünnettir ve buna Şafiîler müstehap demişlerdir. İbn-i Abbas’tan gelen bir haberde de Sevgili Peygamberimiz (A.S.V.) namaza başlayınca, sadece secde edeceği yere bakardı diyor. Bu haber de İbn-i Abbas’tan geliyor. Namazda en önemlilerinden birisi huşû içinde namaz kılmaktır kıymetliler. Yine namazda Sena, İstiftat duası; bunlar da sünnettir. Hanefiler ile Hanbelilerce tercih edileni şudur: (سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ وَتَبَارَكَ اسْمُكَ وَتَعَالَى جَدُّكَ وَلاَ اِلهَ غَيْرُكَ)

‘’Sübhaneke allahümme ve bihamdik ve tebare kesmük ve teâlâ ceddük ve lâ ilahe gayruke’’. İşte bu namazlarda, 5 vakit namazda okunan istfitat duası, Sena duası. Bu da Hanefiler ile Hanbelilerde Sübhaneke tercih edilmiş, bu da sünnettir. Bu allâme-i cihan olan Ayşe Validemiz ’den gelen haberde Sevgili Peygamberimiz (A.S.V.) namaza başladığı zaman, (سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ وَتَبَارَكَ اسْمُكَ وَتَعَالَى جَدُّكَ وَلاَ اِلهَ غَيْرُكَ)

Sübhaneke Allahümme ve bihamdike ve tebare kesmüke ve teâlâ ceddüke ve lâ ilahe gayruke, bunu okurdu diyor. Kim? Ayşe Annemiz diyor. Evet, kıymetliler. Şöyle bir bakalım: Sübhaneke, tesbihten gelmektedir, tenzih etmektir. Allah’ı tesbih etmek, tenzih etmek. وَتَبَارَكَ اسْمُكَ Tebare kesmüke, bereketten gelir. İlâhî hayrın sabit olmasıdır. Yani Yüce Allah’tan bitmez, tükenmez hayırların sübûtudur. جَدُّكَ ‘’Ceddüke’’. ‘Ced’, azâmet demektir. Teâlâ uluvden, tefeüldendir. Senin büyüklüğün, her şeyin büyüklüğünden yüce ve üstündür. Eşsiz, büyük. O’ndan başka büyük ve yüce yok zaten. Onun için celalin ve azâmetin eşsiz, yücedir diye Yüce Rabb’imizi ne yapıyoruz? Yüce kelimelerle tesbih ediyoruz. Ya Rabbi! Seni noksanlıklardan tenzih ederim. Yüce sıfatlarla seni tavsif ederim, sen eksikliklerden münezzehsin, yüce sıfatlarla muttasıfsın.

 

Dakika 10:23

 

Ben seni ancak sana hamd ederek tenzih ederim. Senin isminin hayrı her şeyde devam etsin, senin celalin yücelsin, senden başka bir mâbud yoktur. Kıymetli dostlarım, O’nun ismi zaten her şeyde devam etmektedir. O’nun hayrı, rahmeti. Rahman her şeyi kaplamıştır. O’nun celali ezelî, ebedî, her şeyi kuşatmıştır. Ondan başka ilah yoktur. Şafiîlerce de tercih edilen İstiftah duası şudur;

 

وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّـمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفاً وَمَا أَنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ، إِنَّ صَلاَتِي،

وَنُسُكِي، وَمَحْيَايَ، وَمَمَاتِي لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ، لاَ شَرِيكَ لَهُ وَبِذَلِكَ أُمِرْتُ وَأَنَا مِنَ الْمَسْلِمِينَ.

Bu da Şafiîlerin, Sübhaneke yerine okudukları istiftah tesbih dualarıdır ve bu da mükemmeldir; hepsi mükemmeldir. Evet, kıymetliler: “Ben ibadetim ile hak din olan İslam’a meyil ederek, Allah’a her türlü eş koşmaktan uzak olarak, her şeyi Allah’a tahsis ederek, göklerin ve yerin yaratıcısını kastettim. Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm Allah’a aittir. Ben Müslümanım.” diyor. İşte Şafiîlerin istiftah duaları da; bunun da kısaca anlamında böylece göz atmış olduk. Hanefiler nafile namazlarda, Sübhaneke duası ile yukarıda zikredilen teveccüh duasını birleştirmeyi caiz görmüşlerdir. Evet, kıymetliler. Bakın, burada nafileler de diyor -buraya da dikkat et-. Kur’an-ı Kerim’i dinlemek farz, gizli okunan namazlarda Kur’an-ı Kerim’e tazim dolayısıyla sünnettir. Evet, imamın okuyuşunun, kendi okuyuşu yerine de geçmiş olmasından dolayıdır. Evet, kıymetliler. Yine Şafiîlere göre şu dua da şunu okumak da caizdir. Bakın, “Allahümme bâid beynî ve beyne hatâyâyâ kemâ bâadte beyne‚l-meşrıkı ve‘-mağribi ila ahir’’. Bu duayı ve diğer bir dua daha var ilave edilecek: ‘’Allâhümme entel melikül la ilahe illa ente’’ diye başlayan dua; Şafiîler bunları da ilave edebilirler demişlerdir. Bunlar teveccüh duaları ki müstehaptır. Yine namazın sünnetlerinden biri kıraatten önce teavvüz Eûzu Besmele okumak. “ ‘’Euzübillahimineşşeytânîrracîm’’ bu teavvüzdür.

 

Dakika 15:00

 

Mâlikîlere göre, bakın: Mekruhtur. Hz. Peygamber (A.S.V.), Ebûbekir ve Ömer namaza (الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿٢﴾) ‘’Elhamdülillahi Rabb’il âlemin’ ile başlarlardı. Hanefi mezhebine göre ise sadece birinci rekâtta teavvüz okunur. Diğerlerinde artık besmele devam eder. Şafiî ve Hanbelilere göre her rekâtın başında, Euzübillahimineşşeytânîrracîm demek sünnettir. Bak; Şafiî ve Hanbelilerde Ahmed Bin Hanbel’in şöyle dediği de mervîdir. „Euzu billahissemiûl alimi mineşşeytanirracim„. Bu da Ahmet Bin Hanbel ’den gelen bir haberdir. Hanefiler ile Hanbelilere göre gizli olarak şöyle der: Bismillahirrahmanirrahim. Şafiîlerce bu açıktan okunan namazlarda, besmele açıktan okunur. “Kur’an-ı Kerim okuduğun zaman Allah’a kovulmuş Şeytan’dan sığın. “Tabii bu da ayet-i kerimedir (Nahl Suresi 98. ayet-i kerime). Yine namazın sünnetlerinden biri âmin demektir. Âmin denmesi müstehaptır. Hanefiler ile Mâlikîlere göre gizlice söylenir âmin. Şafiîler ile Hanbelilere göre ise açıktan okunan namazlarda açıktan okunur, demişlerdir. “İmam “âmin” dediği zaman sizler de âmin deyin. Çünkü kimin âmin demesi, meleklerin Âmin demesine rast gelirse geçmiş günahları bağışlanır.” Peygamberimiz’den gelen haberdir. Ebû Hureyre yoluyla rivayet edilmiştir. Şanlı Peygamber (A.S.V.) âmin derdi diyor. Bunu da başka haber. Bunu da bir cemaatin rivayet ettiği, güçlü Hadis-i Şeriflerden olduğu da rivayet edilmiştir. Mâlikîler ile Hanefilere göre dört şey vardır ki mam onları gizli yapar Mâlikîler ile Hanefilere göre. ‘’Eûzu’’ çekmek, besmele okumak, âmin okumak, tahmidde bulunmak. Yani Rabbena lekel hamd demek. Bunlar Mâlikîler ile Hanefilere göre gizli yapılır. Şafiî ve Hanbelilere göre -bakın- okuduğun zaman diyor, Hz. Peygamber (A.S.V.) غَيرِ المَغضُوبِ عَلَيهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ okuduğu zaman âmin derdi. Bu sözü birinci safta olanlar işitirdi, diyor. Şimdi Hz. Peygamberin غَيرِ المَغضُوبِ عَلَيهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ, dedikten sonra âmin dediğini işittim. Sesini yükselterek bunu söylerdi, diyor. Şimdi kıymetliler, bu şekilde de kıymetli yüksek âlimlerimiz delilleri incelemişler. Şafiî ve Hanbeliler bu kanaate, bu delillere dayanarak varmışlar. Hanefiler ve Mâlikîler de o delillere dayanarak, o kanaate varmışlardır.

 

Dakika 20:05

 

Hepsinin dayandığı deliller mükemmeldir. Bize düşen bu değişik keşifler, değişik delillerin bulunması, rahmet üstüne rahmettir, nur üstüne nurdur, kolaylık üstüne kolaylıktır. İslam dininin caddesi geniş mi geniştir. Yalnız bu gerçek âlimlerin ortaya koyduğu delillere göre hareket etmemiz gerekiyor. Şeriatın bu ölçülerine uymamız gerekiyor. Fıkıh ilmi onun için şarttır. Dünya Müslümanlarının fıkıh ilmini öncelikle bilmesi lazım. Bu ilmihal ile başlar. Bu da Zarûrât-ı Dinîyye ile başlar. Zarûrât-ı Dinîyye ilmihalini ve fıkıh ilmini Müslümanların içinde yeteri kadar bilenler olmalıdır. Yine kısa bir süre beklemek, Şafiîlerce altı yerde namazda Subhanallah diyecek kadar kısa bir süre beklemek sünnettir. Fatiha’yı okumadan önce üç, Fatiha’yı okuduktan sonra da üç yerdedir. Bu Şafiîlere göre. Hanbelilere göre imamın Fatiha’yı okuduktan sonra bir müddet dinlenmek üzere, sükût etmesi müstehaptır. Bu esnada cemaat Fatiha’yı okurlar, bu Hanbelilere göre. Hz. Peygamber (A.S.V.) namaza başladığı zaman iki kere sükût eder, beklerdi. Biri iftitah tekbirini alınca, diğeri ise kıraati bitirince. Dirsekte tekbir getirince diğeri de غَيرِ المَغضُوبِ عَلَيهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ okumayı tamamlayınca, diye haber bulunmaktadır. Tekbirden sonra, Fatiha’dan sonra kıraati tamamladıktan sonraki duruşlardır. Bakın, bunlar da birer birer sünnettir. Hanefiler ile Mâlikîlere göre sekte yapmak mekruhtur; yani bunu sekte şeklinde yapmak mekruhtur. Şöyle bir bakalım: Yine Hanefilere göre farz namazlarda dört rekâtlı farzların son iki rekâtında namaz kılan kişi Fatiha’yı okuyor üç tespih getirme ile üç tespih miktarı sükût etmek arasında serbest bırakılır. Namaz kılan kişi bu esnada sükût etmekle kötü bir şey yapmış olmaz. Burayı tekrar edeyim, hem daha iyi anlaşılsın: Farz namazlarda dört rekâtlık farzların son iki rekâtında namaz kılan kişi, Fatiha’yı okuyup üç tespih getirmek ile üç tespih miktarı sükût etmek arasında serbest bırakılır demişlerdir. Ayakları aralamak; namazda sünnet olandan biri de. Namazda ayakların arası ne kadar olmalıdır? Dikelirken iki ayağın arasını Hanefilere göre dört parmak miktarı açmak sünnettir. Şafiîlere göre bir karış kadar açılır, bitiştirmek mekruhtur demişlerdir. Mâlikîler ile Hanbelilere göre açmak menduptur.

 

Dakika 25:01

 

Ne bitişik ne de örfen aşırı bir şekilde açık olmamak kaydıyla, vasat bir şekilde bulunmaktır demişler. Hepsi de güzel söylemişlerdir. Fatiha’dan sonra bir sure Hanefilere göre bu vaciptir. Cumhura göre yani Hanefilerin dışındakilere göre bu, birinci ve ikinci rekâtlarda sünnettir. Evet, kıymetliler. Sevgili Peygamberimiz (A.S.V.), Efendimiz öğle namazının ilk iki rekâtında Fatiha ile iki sure okurdu. Birincisini uzun okur, diğerini kısa okurdu. Bazı zamanlarda ayetleri işittirirdi. İkindi namazının ilk iki rekâtında Fatiha ile birlikte iki sure okur. Birincisini uzun, ikincisini kısa yapardı. Sabah namazının ilk rekâtında ise, sureyi uzun okurdu, ikinci rekâtında kısa okurdu. Yine Sevgili Peygamberimiz’den gelen birer haberdir bunlar. Sabah namazında 60 ile 100 ayet arasında okurdu, diye de rivayetler bulunmaktadır. Bunlar Peygamberimiz’den gelen muhaddislerimizin verdikleri, ittifak edilmiş, güçlü haberlerdirler. Yine Sevgili Peygamberimiz, ‘’Veşşemsi Vedduha, Sebbihisme Rabb’ikel âlâ, velleyli iza yağşa’’ surelerini okurdu, diyor burada. Açıktan okunan namazlarda diyor, okudu diyor. Bu haber de Muâz bin Cebel, bizatihi ona Peygamberimiz’in böyle emirlerde buyurduğunu, tavsiyelerde bulunduğunu rivayet etmektedir. Okunacak surelerde tertip: Hanefilere göre kısa bir süre ile ara vermek mekruhtur. Yani kısa bir süre atlıyor, öteki sureye geçiyor, bu mekruhtur. Hanefilerde tersine okumak da mekruhtur. Kur’an-ı Kerim sondan başa doğru okunmaz, baştan sona doğru sırasıyla tertibi ile okunur. İkinci rekâtta, birinci rekâtta okunan sureden daha yukarıdaki bir sure okumak gibi; ki bunlar mekruhtur. Çünkü kıraatte, tertibe riâyet etmek tilavetin vaciplerindendir. Tilavet ne demek? Kur’an-ı Kerim okumanın adı. Açıktan ve gizli okumak, okunacak yerler, sünnet olduğunda ittifak etmişlerdir. İşte; açıktan ve gizli okunacak yerlerdeki durum. Evet, kıymetliler, kıymetli izleyenler. Hanefilere göre namazda Ramazan-ı Şerif’te iki bayram namazı ile vitir namazının her rekâtında, imamın açıktan okuması vaciptir. Güneş ve Ay tutulması namazı ile yağmur duası namazı ve gündüzün nafilelerinde ise imamla yahut yalnız başına namaz kılanların gizli okumaları vaciptir. Gece nafilelerinde ise serbestlik vardır.

 

Dakika 30:02

 

Kimseyi rahatsız etmemek kaydıyla kişi serbesttir. Yalnız başına namaz kılanlar serbesttirler bunlar; gece namazlarında gizli okunan namazlarda gizli okumak vaciptir. İmama uyan sükût etmesi vaciptir yine Hanefilerde.  Mâlikîlere göre, gece nafilelerinin hepsini de açıktan okumak, gündüzün nafilelerinin hepsinde de gizli okumak menduptur. Ancak bayram namazı ile yağmur namazı gibi hutbesi bulunan namazlarda açıktan kıraatte bulunmak menduptur. İmama uyan kimsenin gizli okuması menduptur. Bu da Mâlikîlere göre yine. Şafiîlere göre iki bayram namazı ile ay tutulması, yağmur namazı, teravih namazı, Ramazan-ı Şerifteki vitir namazı, gece vakti yahut sabah vaktinde, tavafın iki rekât namazı gibi namazlarda açıktan okumak sünnettir. Bu da Şafiîlere göre. Bunların dışında gizli okumak sünnettir. Bunların dışındaki namazlarda gizli okumak sünnettir demişlerdir. Kadınların hafif sesle okumaları: Yabancı erkeklerin bulunmadığı yerlerde kadınlar hafif sesle okuyabilir demiştir Şafiîler. Hanbelilere göre de sünnettir bu izah edilen durumlar. Kıraat esnasında duada bulunmak: Bu da müstehaptır. Sevgili Peygamberimiz (A.S.V.) şöyle cennet ve cehennem ayetleri geldiğinde, onlar zikredilince: “Cehennem ateşinden Allah’a sığınırım. Cehennem ehli için azap vardır.” buyururdu. Yine Sevgili Peygamberimiz, içinde korkutma mânâsı bulunan bir ayet geçince mutlaka Allah’a dua eder ve ona sığınırdı. İçinde müjde mânâsı bulunan bir ayet geçince, Allah’a dua ederek ondan talepte bulunurdu. Bunları yaratan, ölüleri diriltmeye kadir değil midir? Diğer ayet-i kerime ki (Kıyamet Suresi 40. ayet) ‘Sübhaneke fe bela’; yani seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Evet, kadirsin demektir. Böyle cevap verirdi, ayetin anlamına göre. فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ ﴿٩٦﴾ gibi vettini Suresi’nin sonunda ( ve Kıyamet Suresi’nin sonunda, ‘’Bela ve ene âla zalike mineşşahidin, bela ve ene ala zalike mineşşahidin’’.) “Evet, evet, ben buna şahitlik edenlerdenim.” diye cevap verirdi okuduğu ayetlerin anlamına göre. Mürselat Suresi’nin sonunda da amenna billahi demek de sünnettir. Tabii bunları becerebilenler mânâdan anlayanlar; yapabilenler yapabilir. Herkesin yapabilecekleri şeyler yapılır, yapamayacakları onlardan istenmez. Ama herkes öğrenmeye çalışmalıdır.

 

Dakika 35:05

 

Sure ne zaman ve nasıl okunmalıdır? Bu da yine kıymetli müçtehitlerimize göre, bunlardan Şafiî ekolündekilere göre imama uyan, açıktan okunan namazlarda -diyor- ne yaparlar? İmama uyan cemaat, okunan Kur’an’ı dinler Şafiîlere göre. Gizli okunan namazlarda, cemaat de okur demişlerdir. Şafiîler dışındaki yüksek âlimler de imama uyan kimselere sure okumak mecburiyeti yoktur demişlerdir; Şafiîlerin dışındakiler. Mâlikî ve Hanbeli ekolünün yüksek âlimlerine göre gizli okunan namazlarda imamın arkasında okumak menduptur demişler. Bu da Mâlikî ve Hanbeliler. Yine diğer âlimlere göre, bunların dışında kalanlara göre sureyi tekrarlamak mekruhtur. Hanefilere göre bir beis yoktur. Ebû Hanife, İmâm-ı Âzam (R.A.) ile İmâm-ı Ebû Yusuf’a göre, sadece namaz sabah namazında birinci rekâtı uzatmak menduptur. Fetva ise çoğunluğun görüşünde olduğu gibi İmâm-ı Muhammed’in görüşüne göredir. Bütün namazlarda birinci rekâttaki kıraat, ikinci rekâta göre uzun okunur. Yine kıymetli muhaddislerimizin rivayet ettiğine göre -öğle namazı ile ikindi namazları için rivayet etmişler-. Yine ayrıca Müslim, sabah namazı için de rivayette bulunmuştur. Diğer namazlar da buna kıyas edilir demişler. Bütün fakihlerin, kıymetli yüksek âlimlerin ittifakı ile iki rekâttaki surelerin tertibinin Mushaf üzerine göre, yani Kur’an-ı Kerim düzenine göre olması menduptur. Aşağıdan yukarıya doğru, sondan başa doğru okumak ise mekruhtur. Yine Peygamberimiz’den gelen bir habere göre, namazda Fatiha ile kolayınıza gelen sure ve ayetleri okumakla emir olunduk diyor. Bu haberi verenlerden biri Ebû Sait (R.A.). Kıymetliler, namazlardaki surelerde, müstehap olan miktar nasıldır? Şimdi bir de bunlara bakalım: Sabah namazında Tıval-i Mufassal’dan okunması sünnettir. Şimdi Tıval-i Mufassal olan sureler hangileridir? Hucurât Suresi ile Burûc Suresi arasındakilere Tıval-i Mufassal denmiştir. Evet, kıymetliler. Sabah namazında dikkat ettiğimiz zaman, Tıval-i Mufassaldan okunması sünnettir. Tıval-i Mufassal; Hucurât Suresi ile Burûc Sureleri arasındaki surelerdir. Şimdi Mâlikî, Hanefi ve Şafiîlere göre öğle namazında da durum böyledir.

 

Dakika 40:02

 

Hanbelilere göre ise Evsat-ı Mufassal, Burûc ile Beyyine sureleri arasındaki surelerden okunur demişlerdir Hanbeliler. İkindi ile yatsı namazlarında Evsat-ı Mufassal gibi Evsat-ı Mufassal tabir edilen orta uzunluktaki surelerden okunur; ikindi ile yatsı. Akşam namazında ise kısa surelerden okunur. Mâlikîlere göre ikindi namazı akşam namazı gibi olup, bu namazda da aynı surelerden okur demişlerdir. Bu da Mâlikîlere göre. Buradaki Kur’an-ı Kerim’deki müstehap olan ve sünnet olan durumlar da, kıymetli yüksek âlimlerimizin ekollerine göre böyle açıklanmışlardır. Hepsi mükemmeldir. Kıldığı namazı Resulullah’ın namazına falancadan daha çok benzeyen birini görmedim. Süleyman bin Yesâr dedi ki: “O kişinin arkasında namaz kıldım, sabah namazında uzun surelerden Tıval-i Mufassal olan surelerden okuyordu. Akşam namazında kısa surelerden okuyordu. Yatsı namazında ise orta derecede uzun olan surelerden okuyordu.” diye rivayet edilmiştir. Bu da Ebû Hureyre tarikiyle gelmiştir. Kıymetiler, Cihan Peygamberi (A.S.V.) Hz. Muhammed’den gelen haberde sabah namazında ق وَالْقُرْآنِ الْمَجِيدِ ﴿١﴾ ve benzeri surelerini okurdu. Onun kıldırdığı namazlar hafif olurdu diyor. Bu da İbn-i Semure‘den gelen bir haberdir. Öğle namazında وَاللَّيْلِ إِذَا يَغْشَى ikindi namazında benzer bir sureyi, sabah namazında bundan daha uzun bir sure okurdu. Bu da başka bir rivayette, Peygamberimiz’den gelen haberler. Yine güneş meyil ettiği zaman Hz. Peygamber (A.S.V.) öğle namazını kılar ve وَاللَّيْلِ إِذَا يَغْشَى gibi bir sure okurdu. İkindide de bunun kadar okurdu, sabah namazı dışındaki bütün namazlarda da böyle okurdu. Sabah namazını ise uzatırdı diye haberler bulunmaktadır ve bunların hepsi kıymetli muhaddislerin rivayet ettikleri haberlerdir. Yine Sevgili Peygamberimiz (A.S.V.) ve akşam namazında Kâfirûn ve İhlas surelerini okurdu. İmamın genel olarak hafif kıldırması menduptur. Hz. Muaz’a: “Ey Muaz! (R.A.) Yoksa sen fitneci misin? ‘’Sebbihisme Rabbikel ala veşşemsi vedduha, velleyli iza yağşa’’ surelerini okusaydın, böyle yapsaydın ya! Her kim insanlara imamlık ederse hafif kıldırsın. Çünkü cemaat arasında zayıflar vardır, hastalar vardır, ihtiyaç sahibi kimseler vardır.”

 

45:01

 

Peygamberimiz böyle buyurdu. Hazreti Muaz’ın şahsında bütün ümmete ders veriyordu. Bakın, bu derslere bugün 10 asırlardır okuyarak gelindi, okuyarak gidiyoruz ve okuyarak gideceğiz. Bütün dünyanın, insanlığın peygamberi, hocası, mürşidi, eşi bulunmayan ilimler üstü ilimlerin hocası Hz. Peygamberimiz Hz. Muhammed’dir. Dünyaya okutmuştur ve dünya bu İslam ekolünde ebedî okumalıdır. Cenab-ı Hakk, hakkı ile İslam’ı iyi anlayan kullarından eylesin. Her sözü nur ve hak olanlardan eylesin.

 

46:08

 

 

 

 

(Visited 200 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}