Tip 37-01

37- Tıp İlmi Ders 37

HAYAT VEREN TIP DERS 37

 

Kıymetli izleyenler; çağımızın hastalıklarından birisi de sinne denilen bir hastalıktır ki bunun bir adı şişmanlık diğer adı obez gibi isimleri bulunmaktadır. Birçok hastalığın asıl sebebi işte sinne denilen yani şişmanlıktır. Sevgili Peygamberimiz (a.s.v) eğer şu şişmanlığın bir kısmı karnından başka bir yerde olsaydı senin için elbette daha iyi olurdu buyurdu şişman adamın birisine söyledi bunu. Ümmetim üzerine en çok korktuğum şey karınların büyüyüp şişman olmaları, çok uyumaları, tembelleşmeleri ve inançlarında zayıflama meydana gelmesidir buyuruyor şanlı Peygamber. İşte o günden bugünlere bir mucizeli bir haber veriyor. Evet, bu haberler Müsned’de Ramuz da ve emsallerinde yer almaktadır Camiu’s Sağir de bunlardandır. Evet, kıymetliler çok yemek çok içmekten meydana gelen bir hastalık nefislerini tatmin etmek için çokça yemekte ve hareketsiz kalmaktadırlar. İnsan biraz fazla kaçırdığında çok ibadet etmeli hayırlı işlerde çalışmalıdır. Sevgili Peygamberimiz bir mucize olarak esbabına hitaben bir zaman gelecek zengin olacaksınız genç develer başıboş dolaşacak fakat binmek için onlara kimse rağbet etmeyecektir buyuruyor. Sahihi Müslim’de de yer alan bu hadisi şerif bakın tam bir mucizedir Peygamberin hayatı zaten tam bir mucizedir. Ümmetimin sonuna doğru öyle kimseler zuhur edecektir ki binite benzeyen vasıtalara minderler üzerine oturarak mescitlerin kapılarına kadar binekli olarak geleceklerdir. İşte buda bir başka mucize buda Müsnette yer almaktadır. Sizden sonra bir kavim gelecektir ki onlara emanet verilecek hainlik edeceklerdir çağırmadan şahitlik yapacaklar söz verecekler fakat yerine getirmeyecekler sözlerinde durmayacaklar. Onlar çok yemeyi severler ve bu sebeple onlarda şişmanlık ve şişmanlığın sebep olduğu hastalıklar yaygınlaşır buyurdular tam bu zamanı okuyan o günden okuyan Peygamber mucizesidir o hadisi şerif buda Ebu Davud’da ve emsallerinde yer alır Tirmizi de onlardandır. Aişe Sıddık’a annemiz Peygamber (a.s.v) zamanında kadınlar hafif bedenliydiler şişman değillerdi. Bakın az bir şey yiyorlardı kadınlar yiyecek olarak fakat daha sonra kadınlarda şişmanladılar. İbn-i Mesut Hazretleri de bütün hastalıkların asıl sebebi çok yemektir buyurdular. Çünkü onlar Peygamber okulunda iyi okuyan sahabelerden birisi.

Dakika 5:03

Yine İbrahim Nehayi o kıymetli âlim (Rahmetullahi aleyh ve aleyhim ecmain) Ashabı Güzin’in yetiştirdiği güzide âlimlerdendir (Rıdvanullahi Teâlâ aleyh ve aleyhim ecmain) bir yemeği hazmetmeden diğerini yemek şişmanlatır, tembelleştirir ve hasta eder demiştir buda yüksek bir İslam âlemi. İşte İslam ekolünde okuyanlar çok kıymetlidirler doğru okumalı Ehlisünnete göre yüce İslam’ı doğru anlamalıdır. Hz. Aişe Sıddık’a annemiz (Radıyallahu anha ve anhünne ve erdahüm ecmain) Peygamber (a.s.v ) ile yaya olarak koşu yaptık koşuyu ben kazandım şişmanladıktan sonra tekrar bir koşu daha yaptık bu defa sevgili Peygamberimiz bu koşuda Peygamberimiz kazandı bu koşu evvelki koşuya denktir ödeştik buyurdu Aişe annemize. Hz. Ömer (Radıyallahu anhüm ve erdahüm ecmain) yeme içmede aşırılıktan sakınınız çünkü sağlığı bozar, kuvveti azaltıp güçsüz yapar, namaza karşı tembelleştirir. Sizlere normal yemeyi tavsiye ederim çünkü sağlık için böylesi daha iyi ve israftan daha uzaktır. Yüce Allah şişman ilim adamlarını da sevmez demiştir. İşte görüyorsunuz kıymetliler bütün ilimlerin kaynağı ve kaynadığı yer yüce İslam’dır bizde sizlere yüce İslam’ın tıp sahasından keşif notlarını vermeye devam ediyoruz. Tıkanıklığı ansızın ölüm damar tıkanıklığı, ansızın ölüm şeker hastalığı, tansiyon, safra kesesi iltihabı ve safra kesesi taşları, mafsal iltihabı teneffüs zorluğu, şişmanlarda ameliyat güçlüğü, kanser hastalıkları zayıf kimselere ölüm oranının yüksekliği, sinir ve damar sertliği hastalıkları gibi şişmanlığın sebep olduğu hastalıklardır bu sayılanlar. Birde şişmanlatan maddeler nimetler vardır ölçülü yenirse o zarar kâra dönüşür. Üzüm şişmanlatır sirkeli bal şerbeti ile verilirse iyi gelir yine taze süt ile yapılmış hurma macunu şişmanlatır 2 güzel gıda derdi Hz. Aişe şöyle demiştir; Şanlı Peygamber (a.s.v) süt ve hurma hakkında 2 güzel gıda derdi. Altın tozu şişmanlatır güçlendirir büyük sularda yaşayan balıketi şişmanlatır, vücutta güzel bir sıvı meydana getirir ve meniyi spermayı da arttırır taze ve etli olan balığın eti de yağı da vücudu şişmanlatır. Et ve sığır sütü de vücudu şişmanlatır kıymetliler.

Dakika 10:01

Bu haberlerde yine İslam tabiplerin eserlerinde yer aldığını görmekteyiz. Şap hastalığı denilen bir hastalık vardır ki buna tamahta denir katran sürülür ağızlarına ise tuz veya limon tuzu sürülür tabi bugünkü imkânlar bu konuda daha da artmıştır çok kıymetli veterinerlerimiz de inşaAllah mevcuttur. Maharetli hazik ve mütehassıs olan kimselere tabip denilmiştir. Hastaları tedavi etme konusunda maharetli hazik ve mütehassıs olan kimselere tabip denilmiştir kadın tabiplere de tabibe denir. Mütehassıs tabipler İbrahim (As) ey Rabbim hastalık kimdendir? Diye sordu. Cenabı hak bendendir buyurdu. Ya şifa kimdendir? O da bendendir dedi Cenabı Hak. Kıymetli izleyenler; yine İbrahim (AS) mademki hastalık sendendir şifada sendendir peki tabibin arada işi nedir? Diye sordu. Tabip benim verdiğim şifayı kendisi onun eliyle gönderdiğim kimsedir tabip benim verdiğim şifayı kendi eliyle gönderdiğim yani doktorun eliyle gönderdiğim kimsedir. Yani birisini ben tedavi etmişsem doktorun eliyle tedavi eden benim diyor. Hayır, hayır dünya ahirete tercih edilemez ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır yanında bulunanlar tarafından bir çare ve şifa bulunması ümidiyle bu hastayı tedavi edecek bir tabip yok mu? Diye sorulur. Can çekişen kimse ise bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar ve ne yapacağını şaşırır işte o gün sevk edilecek yer sadece Rabbinin huzurudur zamandan mekândan münezzeh olarak. Evet, kıymetliler derdi veren Allah dermanı da vermiştir fakat bu dermanı şifayı mütehassıs olan bilir olmayan bilmez. Müdahale edip tedavi ettiler ve hasta iyileşti. Sevgili Peygamberimizden gelen haberde aç karna kan aldırmak daha faydalıdır kan aldırmakta şifa ve bereket vardır. Vücuttan kan aldırmak aklı ve belleme gücünü de arttırır önce hafif ilaçlardan başlayıp tesirliğe de doğru giderek tedavi etmelidir birden güçlü ilaç verilmemelidir. İlaçla tedavi edilen hastalar için söylendi bu gıda maddeleriyle tedavi imkânı varken ilaçlarla tedavi yoluna başvurulmaz hastalığın sıcaktan veya soğuktan meydana geldiğini iyice teşhis etmeden tedaviye de başvurmaz.

Dakika 15:07

Evet, kıymetliler işte gerçek doktorlar bunlara dikkat ederler uzman ve tecrübesi güçlü doktorlar hazik İslam doktorları. Önce şişlik tedavi edilir bir yerde hastalık şişlik varsa önce hastalığa sebep olan şey parazit giderilir azgın iltihaplı diğeri ise müzmin kronik hastalık gibi iltihaplı hastalık tedavi edilir eğer hastalık ile araz belirti birleşecek olursa önce hastalık tedavi edilir kuvvetli bir ağrı olursa önce ağrı teskin edilir. Evet, hastalığın türü, sebebi, etkenin ne olduğu, hastanın gücü, hastanın mizacı bunlar incelenir yaşına bakılır yaşı kaçtır toprak cinsi hava şartları panzehir tespitini yapmak ilacın kuvvetini derecesini tespit etmek hastanın kuvveti ile ilacın kuvvetini mukayese etmek bunlar gerçek uzman doktorların yapması gerekenlerdir. Zararsız ilaçlarla gıda maddeleri ile tedavi etme imkânı varken ilaç kullanmamak basit müfret ilaçlarla tedavi edilmesi mümkün iken mürekkep gibi birkaç maddeden yapılmış ilaçlarla tedavi etmemek gerekir buda uzman doktorların işidir. Bu işte ehliyeti olan bilgisi olan kimselerin işidir tedavisi mümkün değilse para kazanacağım diye ona faydası olmayan ilaçları tavsiye etmez. İşte imanlı ve vicdanlı doktor para kazanacağım diye faydası olmayan ilaçları hastasına tavsiye etmez edemez ama materyalist doktorlardan bunlar beklenir ve bu tür haberlerde kamuoyunda yok değildir. İnşaAllah o haberlerin aslı yoktur önce hüsnü zanla bakarız ama deliller ortaya çıkınca da ne yapar? Hak tebeyyün eder. Ruha ve kalbe tesir ettiği bilinen bir gerçektir. Yani vücudun ve tabiatın rahatsızlığın ruha ve kalbe de tesiri vardır. Kıymetli izleyenler; hastaya yumuşak davranmak tabii ve ilahi ilaçlar kullanmak moral vermek suretiyle tedavi ederler. Mevcut hastalığı korumak kaybedilen sağlığı geri getirmek en az zararlısına razı olmak konusunda da bakın sevgili Peygamberimizden haber nasıl geliyor. Ey Allah’ın kulları tedavi olunuz zira yüce Allah şifasını vermediği hiçbir hastalık yaratmamıştır fakat bu hastalık ve şifayı mutatsız olan bilir olmayan bilmez buyurmuştur sevgili Peygamberimizden gelen haber. Doktorlar sorumlu mudurlar? Evet, sorumlu olan tarafları vardır.

Dakika 20:00

Sevgili Peygamberimiz (a.s.v) efendimiz herhangi bir tabip yani doktor daha önce tecrübesi görülmemiş bir konuda tedavi yaparak hastaya zarar verirse verdiği zararı ödemek tazminat vermek zorundadır buyurmuştur. Yani yaptığı işi mutlaka bir gerçeğe dayanması lazım doktorun. Hz. Ali’de bakın ne diyor; Ey doktorlar, tabipler ve tabibeler ve baytarlar topluluğu sizlerden her kim bir insanı veya bir hayvanı tedavi etmek isterse icazet diploma alsın. Zira herhangi bir tabip veya baytar icazet almadan tedavi etmeye kalkarda o hastaya zarar verirse verdiği zararı ödemek mecburiyetindedir demiştir o şanlı Halife Hz. Ali (Radıyallahu anhüm ve erdahüm ecmain). Yine Hz. Ömer çocukları sünnet eden bir sünnetçilerin bir sünnetçinin sünnet mahallinden bir miktar fazla kesmesi üzerine verdiği zararı tazmin ettirmiştir. Görüyorsunuz buda Hz. Ömer’in uygulamasıdır. Sünnetçi bir kadın bir kızı sünnet etmişti kız cağız hemen öldü durum Hz. Ömer’e bildirildi Ömer sünnetçi kadına nasıl sünnet ediyordun diye sordu? Kadın evvelki yaptıklarım gibi yaptım dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer az kesip yerinde fazla bıraksaydın olmaz mıydı? Dedi ve ölen kızın diyetini tazminat vermesiyle hükmetti. İşte görüyorsunuz yüce İslam ehliyetliyi korur ama ehliyeti kötüye kullananı da karşılıksız bırakmaz. Meydanı boş bırakırsanız kalpleri imansız ruhları bozarsanız kalpleri imansız bırakırsanız delinin eline tabanca verir gibi sahte etiketleri verirseniz birilerine vicdanlar soyulup alınmış merhamet kalmamış paradan başka gözünde bir şey olmayanların önüne insanlığı götürürde bırakırsanız o insan kasaplarının ne yapacağına bakınız. Onun için doktorluk çok kıymetli bir branştır bunu ehline vermek gerekir ehil insanları ehliyetli insanları iş başında görmek daima güzeldir en iyisidir. Sahte etiketlerle ehliyet olmaz doğru bir ilmi ehliyet imanı vicdanı ehliyet olacaktır materyalist Allah’a inanmayan birisinin doktor olup milletin tedavisini onu görevlendirmek onu iyi kontrol etmekle olur. Evet, ehliyet ve sorumluluk hastanın veya yakınlarının izni olmadan tedavi yaparken hastaya zarar veren doktor tazminat diyet vermekle yükümlüdür. İşte bugün bunlar taklidi olarak uygulanıyor fakat gerçek uygulama görünmüyor. Niçin? Allah’ın hüküm ve kanunları uygulanmadığı için. Allah’ın kanunlarını rafa kaldıranlar milleti kimlerin önüne teslim ettiler işte ona dikkat edin.

Dakika 25:10

Ey kıymetliler; İran’da ‘’Cündüşapur’’ tıp medresesinde tahsil görmüş doktorlarımızdan birisi İbn-i Kelede’dir. Peygamber (a.s.v) hasta olan sahabeleri tedavi için Haris’e gönderirdi diye haber var yani bu Haris İbni Kelede Essekafiye Allah’u Teâlâ’nın şifa vermesini temenni ederim. Sad’ın hastalığını tedavi et dedikten sonra Halis İbn-i Kelede ’ye hitaben işte o zaman Sad’ın hastalığını tedavi et buyurmuştur. Hurma macunu ile süt pişirilerek yenilmesini tavsiye ederim demiştir. Evet, kıymetliler Sad ibn-i Ebi Vakkas’ı ziyarete gittiğinde bunlar bu hadiseler olmuştur. Hurma macunu ve süt ve ile pişirilerek yenilmesini tavsiye ettikten sonra Tabip-ül Arap yani halis meşhur bir doktor idi o zaman Tabip-ül Arap diye de unvan kazanmıştı ve Emevilerin ilk devrelerinde dünyadan göçmüştür. Yine Hz. Ömer Kelede ‘ye bu meşhur doktora sıtma nedir? Diye soruyor o zaman bundan bin beş yüz sene önce yaklaşık. Bakın verilen cevap çok mükemmel bataklık ve sivrisinektir diyor ta o günkü bir doktor sıtmanın bataklıktan ve sivrisinekten geldiğini bin beş yüz sene önce bakın İslami kaynaklarda İslam’ın tıp anlayışına bir bakın her şeyin aslını, esasını, kökünü, merkezini teşkil ediyor yüce İslam’ın ilimleri. Tedavi nedir? Diye sorulduğunda ise perhizdir diye cevap vermiştir. Bak oda güzel bir cevap. Dert nedir? Diye sorulduğunda bakın güzel cevaplara bakın yemek üstüne yemek yemektir yani tok karna yemek yemektir dert budur demiştir. İşte İslam okulunda İslam Peygamberinden aldığı derse bakın ne güzel ders ne güzel öğüt. Evet, tedavi nedir? Diye soruyor. Perhizdir diyor. Dert nedir diyor? Tok karna yemek, yemektir diyor. Perhiz tedavinin başı mide ise hastalıkların evidir her bedene alışık olduğu şeyler veriniz. İşte güzelim öğütler yine İbn-i Kelede bakın ne diyor; gölgede otururdu devamlı olarak sebebi sorulduğunda güneş rüzgârı keser ve bozar elbise yıpratıp eskitir insan vücudundaki gizli hastalıkları da açığa çıkarır derdi.

Dakika 30:00

Her kim ömrünün uzun olmasını istiyorsa günün ilk yemeğini erken yesin. Akşam yemeğini de öne alsın hafif elbise giysin cinci münasebeti de az yapsın. İşte kıymetli efendiler; 4 şey bedeni yıpratır tok karna cinsi münasebette bulunmak, tok karna hamama girmek, kurutulmuş et fazla yemek, yaşlı kadınla cinsi münasebette bulunmak bunlar yıpratıcıdır. Ölüm döşeğine düşünce bu İbn-i Kelede senden sonra tıp’la ilgili olarak ne yapacağımızı bize tavsiyede bulun dediler. O da genç kadınlarla evleniniz, meyveleri tam olgunlaşmadıkça yemeyiniz, ilaç kullanmayınız, mecbur kalmadıkça her ay bir kere midenizi temizleyiniz. Oruç tutmak kusmak veya ishal ile olur. Balgamı eritir safrayı yok eder et bitirir öğle yemeği yediğin zaman sizden biriniz akademinde bir müddet uyusun akşam yemeğini yedikten sonra ise en az 40 adım yürüsün diye tavsiyelerde bulunmuştur bunların bu tavsiyeleri daha güzeli İslam’ı ibadet şekillerinde İslam’ın yaşam şeklinde bunların daha güzeli bulunmaktadır. İbn-i Salabet-ül Ezdi diye ruhu hastalıkların doktoruydu buda Yemenlidir kendisi ruhani bir tabiptir okurdu ve nefeste yapardı. Yine Muhammed’in yanına vardım diyor bu düşünce ile gel sana da nefes yapayım dedim. O şanlı Peygamber (a.s.v) şüphesiz ki hamdü sena Allah’a mahsustur ona hamd eder ondan yardım dileriz ona inanır ona güveniriz. Nefislerimizin şerrinden kötü işlerimizden Allah’a sığınırız bir kimseye Allah hidayet verirse onu kimse saptıramaz birini de Allah şaşırtırsa ona yol gösteren bulunmaz. Ben şahadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur yalnız o vardır eşi ve ortağı da yoktur Muhammed’de onun kulu ve Peygamberidir dedi. Bu sözleri işitince Dımat Peygamber (a.s.v)’a tekrar eder misiniz? Dedi. Peygamberimiz tekrar etti bu kelimeler deniz enginliğinde mana taşıyor dedi Doktor Peygamber Aleyhisselama ver elini de sana biat edeyim Müslüman olayım dedi o doktor derhal Müslüman oldu. Evet, kıymetliler çünkü İslam’ın ilminin yanında diğer ilimler okyanus da bir damladır İslam ise deryadır deryalarında deryasıdır. Nübüvvet mührünü ameliyat etmek isteyen doktorlardan biri de Rifaa Bin Yesrib’dir. Fakat sevgili Peygamberimiz (a.s.v) rıza göstermemiş Müslümanlığı kabul etmek üzere Medine’ye diyor geldim diyor bu Ebu Rimse.

Dakika 35:00

Bizzat kendisi şöyle anlatıyor; Müslümanlığı kabul etmek üzere geldim Medine’ye üzerinde yeşil bir elbise olduğu halde çıka geldi şanlı Peygamber. Bu sırada ben yanımda bulunan oğluma Allah’a yemin ederim ki bu gelen Peygamber Aleyhisselam’dır dedim. Oğlum Resulullah’ın heybetinden korkup titremeye başladı ben hemen ya ResulAllah ben tabip bir kimseyim doğrusu babamda tabiptir. Bilhassa biz tabip bir aileyiz. Peygamber (a.s) ise hayır onun tabibi Allah’tır buyurdu. Yani Peygamberlik mührü için onun tabibi Allah’tır buyurdu. Ebu Rimse cerrah tabip olarak meşhur olmuştur. Yine Şemerden bin Kübap Necranlı bir doktor idi o da. Tedavi konusunda nasıl bir yol takip etmem gerekir? Diye sordu. Şanlı Peygamberimize sordu o doktor. O âlemlerin rahmet Peygamberi sağlığın, sıhhatin, saadet selametin, felahın, refahın önderi kan almak eğer mecbur kalırsan yaraya dağlama yapmak fakat sakın müshil ilaç olarak sütleğen sürprim kullanma zira o zehirlidir. Sana sinamekiyi tavsiye ederim hastalığı teşhis etmedikçe hiç kimseyi tedavi etmeye çalışma. Bakın Peygamberimiz doktorlara bu dersi veriyor. Seni hak Peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki sen tıbbı bendende başkalarından da daha iyi biliyorsun demiştir o Doktor Peygamberimize. Evet, kıymetliler nefes etmek suretiyle tedavi edenlerden birisi de Ebu Mezkûr ve başka isimde taşıyan bir doktor böyle nefes yapmakta bir sakınca yoktur dedi Peygamberimize o da danıştı durumunu da yine Muhammed bin İdris eş Şafi, Şafi Hazretleri Peygamber Aleyhisselamın soyundandır. Onun da kıymetli sözleri vardır ve büyük bir müçtehittir İmam-ı Şafi büyük bir İslam âlemidir. (rahmetullahi aleyh ve aleyhim ecmain ) Birisi din adamları diğeri ise tabiplerdir 2 sınıf insan vardır ki bütün insanlar bunlara muhtaçtır dedi imam-ı Şafi. İlim ikiye ayrılır dini ilimler tıbbı ilimlerdir demiştir. Fıkıh ilminden sonra tıp ilminden daha üstün bir ilim dalı bilmiyorum da demiştir. Fıkıh ilmi bütün ilimlerin aslı esasıdır. Fıkıh ilmi olmadan dünyada ilim olmaz ölçü bulunmaz yüce İslam’ın tamamen ölçüsü fıkıh ilmidir. Bir âlim bir tabibi bulunmayan bir belde de eğleşme diyor. İmam-ı Şafi âlim yoksa tabip yoksa orda diyor durma veba hastalığın için menekşeden daha faydalı bir şey bilmiyorum diyor yine İmam-ı Şafi. Ahmaklık, taun ve ihtiyarlık doktorlar diyor bu üçüne çare bulamazlar.

Dakika 40:10

Ahmaklığa, tauna ve ihtiyarlığa 4 şey bedeni güçlendirir; et güzel koku çok yıkanmak keten elbise giymek bunlar kuvvet verir. 4 şeyde zayıflatır cinsi münasebetin çok olması, aşırı üzüntü, aç karna çok su içmek, fazla ekşi yemek. 4 şey gözü de güçlendirir demiştir yine imam-ı Şafi; Kâbe’nin karşısında oturmak, uyuyacağı zaman göze sürme çekmek, yeşilliğe bakmak, oturup kalktığı her yeri temiz tutmak. 4 şey de gözü zayıflatır demiştir; pis şeylere bakmak, asılmış kimselere bakmak, felce bakmak, kıbleye arkasına dönerek oturmak. 4 şey de cinsi münasebet gücünü artırır demiş kuş eti, su teresi, fıstık ve keçiboynuzu yemek demiştir. 4 şey zekâyı geliştirir buyurmuştur; Lüzumsuz sözleri terk etmek, misvak kullanmak, iyi kimselerle oturup kalkmak, âlimlerle oturup kalkmak bunlar zekâyı geliştirir. 16 yıldan beri doyasıya yemek yemedim diyor bak bunlar imam-ı Şafiye ait. Bir defasında diyor yemiştim doyasıya hemen kustum diyor çünkü çok yemek vücuda ağırlık getirir, kalbi karatır, zekâyı giderir, uyku getirir, sahibini ibadet yapmaktan men eder alı koyar. Tıp ilmini ihmal etmelerine çok üzülürdü imam-ı Şafi Müslümanlar için Müslümanlar ilmin 3’te 1’i demek olan tıp ilmini ihmal ettiler de onu Yahudi ve Hıristiyanlara bıraktılar diye üzüntüsünü dile getirmiştir ve çok mükemmel bir uyarıdır ve sitemdir çokta doğrudur. Yüce İslam güzelim doktorlar yetiştirmiştir onlardan meşhur kadın doktorlarımızda tabibeler de vardır. Aişe annemizin kız kardeşi Esma’nın oğlu Urve teyzesine ey teyzeciğim tabipliği nereden ve kimden öğrendiniz? Diye soruyor teyzesine Aişe annemize. Aişe annemiz meşhur bir İslam tabibe ’si büyük bir doktordur verdiği cevap Peygamber (a.s) ona ilaç tavsiye ederdi bende onu öğrenip diğer insanlara tavsiye ederdim diye cevap verdi. Yine Urve helal ve haram konusundaki bütün ilimlerde edebiyat ve tıp ilminde Aişe’den daha bilgili bir kimse bilmiyorum demiştir işte Urve Hazretleri (r.a) görüyorsunuz Aişe annemizin ilimde fıkıhta allameyi cihandır dünyaya gelen kadınların en allamesi Hz. Aişe’dir. İlimde onun önüne geçecek birisi bilinmemektedir. Değerli kahraman kadınlarımız vardır ama ilimle irfanda Aişe annemiz öndedir. Yine Ulve şöyle der;

Dakika 45:00

Ey teyzeciğim zekânıza şaşmıyorum çünkü Peygamber (a.s.v) eşi ve Ebu Bekir’in kızısınız edebiyata ve geçmiş zamanlara ait bilginize de şaşmıyorum zira Ebu Bekir’in kızısınız çünkü o insanların bilgi bilgilerindendir fakat tıp ilmindeki bilginize şaşıyorum diyor. İşte sorduğu zaman Hz. Aişe Urve’nin omzuna vurdu ve şöyle dedi; ey Ulve Peygamber (a.s.v) son zamanlarda hastalandı etraftan Arap ve Acem doktorlar geldiler bunlar Peygamber (a.s) için ilaç tavsiye ederlerdi bende tavsiye edilen o ilaçları uygulardım. İşte ondan öğrendim diyor fakat esas öğrendiği kaynak Hz. Peygamberdir. Hastalık çok yeme hırsıdır der Aişe annemizde karnı büyür çok yiyenin şişmanlar kalbi zayıflar ve şehveti artar. Allah’ı zikrederek ve namaz kılarak sindirip eritiniz tok karna yatıp uyumayınız kalpleriniz tembelleşir ve yorgun düşer demiştir ki bütün ilmin kaynağı başı Hz. Muhammed’dir (a.s.v) herkes ne öğrendiyse oradan öğrenmiştir. Yine kadınlarımızdan Şifa Binti Abdullah el Kureyşiyye Mekke’de Müslüman olan bir kadındır hicretten önce ilk biat edenlerdendir asıl adı Leyla olmakla beraber pek faydalı ve başarılı olmasından dolayı bu şifa hanım diye meşhur olan bir İslam tabibe ‘si İslam doktorudur bu kadın. Hatta eşi Hafsa ’ya okumayı yazmayı ve egzama nezle hastalığına karşı nefes ederek tedavi etmeyi de öğretmesi için rica etmiştir. Peygamberimiz şifa adına Hafsa ‘ya bunları öğret demiştir. Şifa hanım ve oğlunun oturması için bir de ev vermiştir Peygamberimiz (a.s.v) hatta Hz. Ömer çarşı pazarın denetiminde onu görevlendirmiştir. Cilt hastalıkların tedavisinde meşhur olan şifa hanım hicretin 20. yılında vefat etmiştir. Şifa hanım tedavi sırasında şöyle dua ederdi ey bütün insanların Rabbi olan Allah’ım hastalık ve rahatsızlığı zarar veren ziyanı sen gider derdi işte doktor böyle olur görüyorsunuz. Ümmü Atiye de İslam’ın kadın doktorlarından tabibelerdendir. Asıl adı Nesibe’dir Nuseybe Binti Kab’dır diye bir künyesi de Ümmü Umare’dir. Peygamber (a.s.v) birlikte 7 savaşa katılmıştır. Kız çocuklarını da sünnet etmekle meşhur olan bir tabibedir. Tedavi maksadıyla yağlı bez parçaları ve taş ısıtılıp yaralarımızın üzerine koyduk diyor Hamraül Esed mevkiin de. Ümmü Atiye Uhud, Hayber, Huneyn Yemâme vs. gibi savaşlar ile Hudeybiye de Umretü’l kaza seferlerinde katılmış ve Yemâme savaşında eli kesilmiştir.

Dakika 50:13

Rufeydetül Eslemiyye Sad ibn-i Muaz yaralanmıştı Peygamber (a.s.v) onu mescidin içinde tabip Rufeyde’nin çadırına alınızda böylece onu yakından takip edeyim buyurdular. Nasıl akşamların diye sorar sabah uğradığında ise nasıl sabahladın diye sorardı. Mescide ki bu çadır ilk İslam hastanesi olarak kabul edilmiştir işte Rufeydetül Eslemiyye de bir kadın tabibedir. Küeybe bin Sad El Eslemiyye de Rufeydetül Eslemiyye ile birlikte çalışmışlardır buda bir tabibedir. Zeynep Hanım Elit oğulları tabibe ‘si idi Emevi devri tabiplerindendir. Konuları ve ilaçları gayet iyi bilen birisiydi bu Zeynep Hanım ismindeki doktor. Göz hastalıkları konusunda çok başaralı idi ilaç damlattı gözlerime diyor Elit oğullarından tabibe bir kadının yanına vardım da diyor Hamak bin İshak diyor bunu. İlacın gözlerine iyice girmesi için sırt üzerine bira yat dedi uzaktaki Elit oğulları Zeynep’e kendimi göstermedim muayene ettirmedim diye ölmem mi gerek şiirini okudum diyor yani meşhur bir doktor o da. Kıymetliler; bunların sayısı birkaç taneden ibaret değil tarih boyunca İslam âleminde meşhur Müslüman doktorlar ortaya çıkmış ve dünyaya ne öğrettiyse İslam âlemine öğretmiştir ve İslam dininin dayanağı kaynağı vahyi ilahidir, Allah’u Teâlâ’dır, Peygamberlik müessesidir. Peygamberlik ve İslam Hz. Âdem’den Muhammed’e kadar Peygamberlerle geldi bütün hepsi Muhammed’in deryasında (a.s.v) toplandı bir de kıyamete kadar ne lazımsa onlarda bu Hz. Muhammed’e inzal edildi vahiy ile ne arasanız Allah’ta Peygamberde vahyi ilahi olan yüce İslam’da ve onun Peygamberinde yani kitapta sünnete aramak gerekiyor. Müçtehit âlimlerle beraber olmakla beraber. Kıymetliler; tahnik yeni doğmuş bir çocuğa hurma şeker bal üzüm vs. gibi tatlı bir gıdayı ağızda iyice çiğnedikten sonra çocuğun damağına çalmaya ve damağını iyice ovuşturmaya tahnik denir. Zemzem suyla da yapılır işinin iyi bir insanın yapması bu tahnik işini yavruya hayır duada bulunması ve adını koyması sünnettir. Ebu Bekir’in kızı Esma Hanım Mekke’deyken kocası Zübeyden oğlu Abdullah’a hamile kaldı hadiseyi kendisi şöyle anlatır; Küba da Abdullah’ı orada doğurdum diyor çocuğu Peygamber (a.s) getirip kucağına koydum bunun üzerine Allah‘ın şanlı Peygamberi Hz. Muhammed (a.s.v) bir hurma istedi onu çiğneyip çocuğun ağzına verdi.

Dakika 55:00

Böylece ilk ağzına giren şey Resulullah’ın çiğnediği hurma oldu hurma ile çocuğun damağını iyice ovuşturdu sonra dua edip bereket ve saadet dileğinde bulundu. Böylece Abdullah hicretten sonra muhacirler arasında ilk doğan çocuk oldu dedi esma annemizden gelen haber. (R.A) Enes İbn-i Malik Hazretleri de anlatıyor ki annem Ümmü Süleym bir oğlan doğurmuştu da bana çocuğu alıp Resulullah’ın yanına vardım. Beni görünce Ümmü Süleym mi doğurdu? Diye sordu. Bende evet dedim ve çocuğu getirip kucağına koydum o şanlı Resul Medine’nin acve isimli hurmasından bir hurma istedi onu kendi ağzında eritinceye kadar çiğnedi sonra bunu çocuğun ağzına verdi çocukta dilini yalamaya başladı ResulAllah (s.a.v) sahabelere Ensar’ın Medinelilerin hurmaya olan sevgisine bakınız buyurdu. Elini çocuğun yüzüne sürdü ve ona Abdullah adını verdi. İşte kıymetliler; O şanlı Peygamberin eli neye değiyorsa ora bereketleniyordu nereye bakarsa orası bereketleniyor nurlanıyordu. Yüce Allah’ın lütfu ondan tecelli ediyor yüce İslam ondan doğuyor bu dünyaya. Çocuğum doğdu da diyor Ebu Musa anlatıyor; Peygamber (a.s) götürdüm İbrahim adını koydu sonra bir hurma çiğneyerek çocuğun damağına sürdü ve bereket duası yaptı Peygamber (a.s.v) torunları Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin’i Medine’nin acve isimli hurması ile birlikte zemzem suyu ile tahnik eylemiştir. Sehil bir defasında Yahya diye bir defasında ise Abdul Melik adını koymuş ve hayır duada bulunmuştur getirilen çocuğa yine Peygamberimiz koyuyor bu isimleri de. Evet, kıymetliler Cenabı Hak içi dışı nur ve İslam olan hak ve hakikat olan imanı ebedi olan amelleri Salih olan Allah’ın rızasını kazanıp cemale nail olan kullar zümresine ilhak eylesin. Bütün yaptıklarımızı da rızasına uygun amellerden eylesin razı olmadığı amelleri razı olduğu amellere çevirsin günahlarımızın tümünü geçmişimizi geleceğimizi mağfiret eylesin evet ona ebedi muhtaç ve minnettarız.

Dakika 59:16

 

 

(Visited 222 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}