Tefsir 404-01

404- Tefsir Ders 404 hayat veren nurun keşif notları

TEFSİR DERS 40

(Furkan Suresi 45. Ayeti Kerime’den 60. Ayeti Kerimeler)

 

Hanzale Bin Safvan isimli Peygamberin kavmi olup ANKÂ-İ MUĞRİB batı Anka kuşu denilen ve fetih isimli dağ da oturarak avsız kaldıkça çoluk çocuklarını kapıp götüren ve tüyleri renk, renk olan büyük bir kuş belasına tutulmuşlardı ki bu kuş Hanzale‘nin duasıyla yıldırım isabet edip yok olmuştu. Daha sonra adı geçen Hanzala’yı öldürdüler bu zalim kavim bunun üzerine yok olmuşlardı da denilmiştir. İbni Abbas’tan bir rivayette de Ress Azerbaycan kuyusudur diye nakledilmiştir bir de Ress doğu ülkelerinden birindeki bir nehrin adıdır. Buranın halkına yüce Allah Yehuza Bin Yakup evladından bir Peygamber göndermişti onun kuyuya attılar ve bu yüzden yok oldular denilmiştir başka rivayetler de vardır rivayetlerin sonunda Peygamberlerini öldüren veya kuyuya atan bir topluluk olduğu belirtilmiştir. Mucemü’l-Büldân da derki; Ress kuyu, maden ve bir topluluğun arasını düzeltmektir. Ebu İshak derki; Kuran-ı Kerim Ress kuyu demektir rivayet edilir ki bunlar Peygamberlerini yalanlayıp bir kuyuya atarak üstünü kapatan bir topluluktur. Ress ’in Yemâme de fele denilen bir topluluk ve Semud’dan birtakım insanların beldesi olduğu rivayet olunmaktadır her kuyu resstir. İbni Büreyt demiştir ki Ress ve küçültmesi (ruseys) kuyucuk Necip de iki vadi veya iki mevkidir. Zemahşeri diyor ki; uley Ress kabliyye vadilerindendir başkaları da Beni Eset Kabilesinden Beni Munkız Bin Âyân’ın bir soyudur demiş. Esmai Ress Beni Âyân’ındır, Rusey ise  Beni, Kahilindir demiş diğerleri de ‘’Furkan Suresinde’’                                                 (وَأَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُونًا بَيْنَ ذَلِكَ كَثِيرًا) ayetinde Ress Azerbaycan vadisidir. Azerbaycan’ın sınırı maverayı Ress Ress ‘in arkasıdır demişlerdir. Deniliyor ki; Ress üzerinde Erran da bir şehir vardır yüce Allah onlara Musa adında bir Peygamber gönderdi bu Musa, Musa Bin İmran değildir. Onları Allah’a inanmaya davet etti buda bir başka Musa ki bunu inkâr ettiler ve yalanladılar isyan ettiler. O da beddua etti yüce Allah da taiften Haris ve Hüveyrisi tahvil edip üzerlerine ne yaptı gönderdi bunun için Ress halkı şu iki dağın altında kaldı deniliyor. Bu Ress ‘in kaynağı kali kaleden başlar errana, versana ve mecmaa uğrar orada kür ile birleşir ve ikisinin arasında beylekan şehri vardır Kür ve Ress ikisi birleşir ve Cürcan Denizine dökülürler yani bu ırmaklar.

 

Dakika 5:05

 

Bu Ress vadisi acayip bir vadidir balığın her türlüsü bulunur. Dikkat et! Balığın bunlar da her türlüsü bulunur şuri mahi denilen balık oraya mahsustur derler. MİS’AR b. MÜHELHİL bezbabik şehrini anlatırken demiştir ki; bir tarafında Ress nehri vardır Res nehri Belescan Ovasına doğru çıkar bu ovada deniz sahilince berzaya oradan versan ve beylakaya doğru uzanır. Bu ovada 5000 köy vardır ve çoğu yıkıntı halindedir ancak toprağı iyi ve sağlam olduğu için duvarları ve binaları kalmıştır işte bu köyler Kuran-ı Kerim’de adı geçen Ress halkının idi deniliyor. Bunlar Davut’un Aleyhisselam öldürdüğü Calut’un kavmi idiler de denilmektedir. O fenalık yağmuru yağdıran belde bakın Sedun Kasabası ki oraya da taş yağdırılmıştı Kureyş’liler Şam’a ticarete giderken buraya uğruyorlardı. Kötü duygularını kendilerine tanrı edinen Rab edinen kimseyi gördün mü? Heva bir insan kendi hevasını ne yapıyor? İlah ediniyor ve ona tapıyor farkında değil heva nefsin kendiliğinden yöneldiği istek ve arzusu soyut isteğidir kötü duyguların tanrı kötü duygularını tanrı edinen denilmeyip de 2. mefulün önce anılması kısaltma içindir ki canının istediğinden başkasını tanrı tanımayan demektir. Böyle kimseler de hiç hak severlik yok sadece bir bencillik vardır isteği gerçek bir fayda değil sadece canının istediği kuru kuruntudan ibarettir. Bunlar delil, tanık, hak, hukuk tanımaz yalnız kendi istek ve zevkine taparlar hakkı zevklerine kurban ederler dini de insanın soyut duygularından yani sadece istek arzu ve zevklerinden ibaret sayarlar. Gönülleri neye çekerse ona taparlar gerçeğin zevkini aramaz hakkın hoşnutluğunu düşünmez düşünmek istemezler bilseler bile yine tanımazlar. Taberani ve hilye isimli eserinde Ebi Nuaym, Ebu Ümame (Radıyallahu Anh ‘den) şöylece rivayet etmişlerdir o demiş ki; Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu; yüce Allah’ın yanında sema gölgesi altında Allah’tan başka tapılan tanrılar içinde uyulan heva nefsin kendiliğinden yöneldiği istek ve arzudan daha büyüğü yoktur diyor. Yani kişinin en büyük putu kendi havasıdır diyor buda nefsinin arzu ve istekleridir diyor Peygamberimiz.

 

Dakika 10:05

 

Yüce Allah’ın yanında sema gölgesi altında yani göklerde diyor Allah’tan başka tapılan tanrılar içinde diyor bakın putlar içinde uyulan heva’dan daha büyüğü yoktur. En büyük put gök kubbenin altında insanın kendi nefsinin arzusudur en büyük putu diyor insanlık hak tanıyanlar buna taparlar diyor. Allah muhafaza buyursun böyle durumlara düşürmesin Allah düşenlere de Allah hidayet eylesin kime hidayet edeceğini etmeyeceğini o iyi biliyor. Yoksa sen onların çoğunun gerçekten söz dinleyeceğini yahut akıllanacağını mı sanıyorsun? Diyor. Kim diyor? Cenabı Hak diyor. (أَمْ تَحْسَبُ أَنَّ أَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ أَوْ يَعْقِلُونَ) buyurulmaktadır.  Hayır, ne getirilen bir delili tanır nede söz dinlerler nede akli delili tanırlar akil ile hareket etmezler. (إِنْ هُمْ إِلَّا كَالْأَنْعَامِ) ancak onlar nasıldır? Gerçekten onlar hayvanlar gibidir aklına ve işittiğine göre hareket etmez soyut isteklerine uyarlar. (بَلْ هُمْ أَضَلُّ سَبِيلًا ) Hatta gidişçe bunlar daha sapkındırlar sapık insanlardır çünkü evcil hayvanlar kendilerine bakanlara bağlanırlar kendilerine iyilik edenlerle kötülük edenleri seçerler faydalarına olan şeyleri arar zarar veren şeylerden kaçarlar yediği içtiği yeri tanır öğrettiğin yolu şaşırmazlar. Hayvanlar bile böyledir kendilerine verilen güçlerde tembellik etmezler yaratıldıkları yönde sarf ederler Amma bakın inancı olmayan insanoğluna gelince bunlar Rablarını tanımazlar. Bütün Allah’ın nimetlerine karşı nankörlük ederler, ebedi fayda olan sevabı istemezler, azaptan korunmazlar, hainlik ederler yaratılışı bozmaya haksızlık ve fitne ile yalan dolan ve aldatma ile dünyayı karıştırır dururlar. İşte hayvanlardan adi olan zihniyet budur. Cenabı Mevla insanı en üst biçimde yaratmış bütün kâinatı insan için yaratmış insanı da Allah’a kulluk ibadet için yaratmış. Allah’ı tanıyan ona itaat eden isyan etmeyen ebedi Allah’ın rahmeti fazlı içinde olan bir kulu olmayı nasibi müyesser eylesin. Kime? İsteyen inanan bütün kardeşlerimize.

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 

اَلَمْ تَرَ اِلٰى رَبِّكَ كَيْفَ مَدَّ الظِّلَّۚ وَلَوْ شَٓاءَ لَجَعَلَهُ سَاكِناًۚ ثُمَّ جَعَلْنَا الشَّمْسَ عَلَيْهِ دَل۪يلاًۙ﴿٤٥﴾

  ثُمَّ قَبَضْنَاهُ اِلَيْنَا قَبْضاً يَس۪يراً ﴿٤٦﴾

 وَهُوَ الَّذ۪ي جَعَلَ لَكُمُ الَّيْلَ لِبَاساً وَالنَّوْمَ سُبَاتاً وَجَعَلَ النَّهَارَ نُشُوراً ﴿٤٧﴾

 وَهُوَ الَّـذ۪ٓي اَرْسَلَ الرِّيَاحَ بُشْراً بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِه۪ۚ وَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً طَهُوراًۙ ﴿٤٨﴾

لِنُحْيِيَ بِه۪ بَلْدَةً مَيْتاً وَنُسْقِيَهُ مِمَّا خَلَقْنَٓا اَنْعَاماً وَاَنَاسِيَّ كَث۪يراً﴿٤٩﴾

   وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ بَيْنَهُمْ لِيَذَّكَّرُواۘ فَاَبٰٓى اَكْثَرُ النَّاسِ اِلَّا كُفُوراً ﴿٥٠﴾

وَلَوْ شِئْنَا لَبَعَثْنَا ف۪ي كُلِّ قَرْيَةٍ نَذ۪يراًۘ ﴿٥١﴾

فَلَا تُطِعِ الْكَافِر۪ينَ وَجَاهِدْهُمْ بِه۪ جِهَاداً كَب۪يراً﴿٥٢﴾

  وَهُوَ الَّذ۪ي مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ هٰذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ وَهٰذَا مِلْحٌ اُجَاجٌۚ وَجَعَلَ بَيْنَهُمَا بَرْزَخاً وَحِجْراً مَحْجُوراً ﴿٥٣﴾

 وَهُوَ الَّذ۪ي خَلَقَ مِنَ الْمَٓاءِ بَشَراً فَجَعَلَهُ نَسَباً وَصِهْراًۜ وَكَانَ رَبُّكَ قَد۪يراً ﴿٥٤﴾

وَيَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لَا يَنْفَعُهُمْ وَلَا يَضُرُّهُمْۜ وَكَانَ الْكَافِرُ عَلٰى رَبِّه۪ ظَه۪يراً ﴿٥٥﴾

وَمَٓا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا مُبَشِّراً وَنَذ۪يراً﴿٥٦﴾

  قُلْ مَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍ اِلَّا مَنْ شَٓاءَ اَنْ يَتَّخِذَ اِلٰى رَبِّه۪ سَب۪يلاً﴿٥٧﴾

  وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذ۪ي لَا يَمُوتُ وَسَبِّـحْ بِحَمْدِه۪ۜ وَكَفٰى بِه۪ بِذُنُوبِ عِبَادِه۪ خَب۪يراًۚ﴿٥٨﴾

 

Dakika 17:25

Rabbinin gölgeyi nasıl uzatmakta olduğunu görmedin mi? Dileseydi onu elbet hareketsiz kılardı sonra biz güneşi ona delil kılmışızdır sonra da onu yavaş, yavaş kendimize başka yöne çekmekteyiz. Sizin için geceyi örtü uykuyu istirahat kılan gündüzü yayılıp çalışma zamanı yapan odur. Rüzgârları rahmetinin önünden müjdeci olarak gönderen ve gökten tertemiz bir su indiren odur ki biz o suyla ölü toprağa can verelim yarattığımız nice hayvanlara ve insanlara su sağlayalım diye andolsun bunu insanların öğüt almaları için aralarında çeşit, çeşit şekillerde anlatmışızdır. Ama insanların çoğu ille nankörlük edip diretmiştir habibim şayet dileseydik elbette her şeye bir uyarıcı Peygamber gönderirdik mademki yalnız seni gönderdik öyle ise kâfirlere boyun eğme ve bununla şanlı Kur’an ile onlara karşı olanca gücünle büyük bir savaş ver. Kıymetli dostlarım; bu ayette dikkat edin bu 52. ayete hepsine olduğu gibi ne diyor; Kur’an’ı dünyaya iyice anlat diyor iyice anlatın. Bak olanca gücünle büyük bir savaş ver ilim savaşı, irfan irşat savaşıdır en büyük cihad, cihadı kebir işte ilim de yarış savaştır ki Kuran-ı Kerim’i dünyaya iyice anlatmaktır.

 

Dakika 20:00

 

Cenabı Hak mademki yalnız seni gönderdik habibim Muhammed ey onun ümmeti öyle ise inkârcılara boyun eğme ve bununla yani şanlı Kur’an ile onlara karşı olağanca gücünle büyük bir savaş ver. Ey Muhammed ümmeti bu Kuran-ı Kerimi iyice anlayın iyice anlatın dünyaya işte barışın savaşının altyapısı buradadır üst yapısı da buradadır. Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici diğerin ki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel aşılmaz bir serhat koyan odur. O hakir sudan bir insan yaratıp ona bir nefes bahşeden ve sıhhiyet bağı ile akraba yapan odur Rabbinin her şeye gücü yeter. ‘’Amenna ve Saddakna’’ böyleyken inkârcılar Allah’ı bırakıp kendilerine ne fayda nede zarar veremeyen şeylere kulluk ediyorlar inkârcı olan kimse Rabbine karşı uğraşıp durmaktadır. Hâlbuki biz seni ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Deki; ben buna karşı sizden bir ücret değil ancak Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen kimseler olmanızı istiyorum. Sen ölümsüz ve daima diri olan Allah’a güvenip ona sığın ona dayan onu hamd ile tesbih et kullarının günahlarından haberdar olarak o yeter. (وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذ۪ي لَا يَمُوتُ وَسَبِّـحْ بِحَمْدِه۪ۜ وَكَفٰى بِه۪ بِذُنُوبِ عِبَادِه۪ خَب۪يراًۚ﴿٥٨﴾) buyurdular.

 

استعيذ بالله

اَلَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِۛ اَلرَّحْمٰنُ فَسْـَٔلْ بِه۪ خَب۪يراً ﴿٥٩﴾

 وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اسْجُدُوا لِلرَّحْمٰنِ قَالُوا وَمَا الرَّحْمٰنُۗ اَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُوراً۟ ﴿٦٠﴾

 

 

Gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan sonra arşa hükmeden Rahman’dır, Haydi, ne dileceksen o her şeyden haberdar olan Rahmandan dile. Onlara Rahmana secde edin dendiği zaman Rahman da neymiş senin bize emrettiğine secde eder miyiz hiç? Derler. Bu emir onların nefretini artırır işte inkârcılar böyledir. Allah küfürden, şirkten, nifaktan tüm kötülüklerden uzak eylesin imanlarımızı Ameli Salihlerimizi daim eylesin. Bu ayete de secde edelim secde ayeti olarak sevap alalım Allahu ekber (سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ) duyduk, işittik, itaat eyledik dönüşümüz sanadır ey yüce Rabbimiz.

 

Dakika 25:00

 

Ey yüce Allah’ımız sana aitiz bizi bağışla senin mağfiretini diliyoruz, merhametini diliyoruz, inan ve ihsanını diliyoruz rahmetinin ve fazlının içine al bizi hâlbuki yüce Rabbin zatın bu âlemde göz ile görülmez çokları Rabbinin yarattığına diye değerlendirmişlerdir. Bazıları da baksana gölgeye demişlerdir burada çıkartma veya kalp değiştirme bakıştan gaye eserde kalmayıp o eseri yapana varmak olduğuna ait bir uyarmadır demişlerdir. Göz fiilinden netice olarak kalp fiiline geçmek demektir. Hasfe ne kalbe gerek kalmaksızın Rabbe bakış soyut zati itibariyle değil Rabbim ve işleri ile ilgili şeyler kastedildiği anlaşılır ki Allah’ın nimetleri hakkında düşününüz zatı hakkında düşünmeyiniz oraya gücünüz yetmez sadece onu esması, evsafıyla, kitaplarıyla kitabi ve kevni ayetlerle eserleri ile tanıyın yoksa zatının tülhüne aklınız ulaşmaz, gücünüz yetmez. Kalbi görüş ve biliştir Allah’ın hitabına muhatap olan Peygamberler gibi has kulların sadece gönülleri ile bağlantılı olarak içlerinde yüce Rabba bir bakış vardır fiilden faile geçerek ona ulaşması istenilmektedir. (الظِّلَّۚ)‘’Zıl’’ güneşin öğle vakti en yüksek noktaya gelişinden sonraki gölgeye (الظِّلَّۚ) ’’Zıl’’ yani gölge denmektedir ki Arapçada ‘’Fey’’ denildiği için (الظِّلَّۚ) ’’Zıl’’ kelimesi bazen ona karşılık olarak özellikle sabah gölgesine denirse de esasında geneldir. Gölge ışık ile karanlık arasında hoş bir keyfiyet ve huzur ve istirahatin en önemli şartlarından olan bir nimettir. Dikkat et buraya! Gölge ışık ile karanlık arasında hoş bir keyfiyet ve huzur istirahatin en önemli şartlarından olan bir nimettir. Gölge aydınlığın değil yakıcı ışığın karşıtıdır demek ki gölge aydınlığın değil yakıcı ışığın karşıtıdır. Mesela (الظِّلَّۚ)  ‘’Zillu Arş’’ arşın gölgesi arşın himayesi koruması demektir. Saye endaz oldu sayesinde sayeban olduk demek yani himaye etti demektir nimetlerinden faydalandık demektir. Kuran-ı Kerim’de cennette (الظِّلَّۚ) ’’Zılli Memduh’’ denilmiştir. ‘’Elif Lam’ın’’ ahit veya cins olması ortaya çıkmaktadır.

 

Dakika 30:10

 

Gölgelerin en hoşu olan sabah gölgesi yani tanyelinin ağarıp güneş doğana kadar olan sabah namazı vakti ki bu gölgelerin en hoşudur. Gök kubbe (الظِّلَّۚ) zılli sema tabiri İzafeti Beyaniye ile bu manaya işaret eder. Bütün âlem evren cisimler âlemi yine burada işaret anlamına gelir yüce Allah’ın koruyuculuğu gölge onun görünen bir örneğidir. (مَدَّ)‘’Med’’ çekip uzatmak yerde ve zamanda uzamak ve yayılmak işte anlamları ortadadır kendi arzu ve isteklerine tapanlar gölgenin altında sığınmak olduğunu düşünmezler. O halde gölgeye değil onu uzatan Rabbine kulluk etmen gerekir. ( وَلَوْ شَٓاءَ لَجَعَلَهُ سَاكِناًۚ) dileseydi elbet onu hareketsizde kılardı. Gölge ışığın ters tarafında yer alır gölgeyi güneş yapıyor zannederler gölgenin sebebi ışık sanılır. Hâlbuki ışık gölgenin zıttıdır gölge ışığın eseri değildir gölgeyi Allah uzatmıştır o ışıktan önce vardır fakat görünmez görünüp bilinmesi ışık aracılığıyla olur. Işık olmasaydı gölgenin varlığı bilinmezdi bu şekilde ışık zıttı olan gölgenin varlığına bir delil bir işaret yapılmıştır. Görülenler eşyanın ışık ile çizilen resimleri ışık bile göze uzatılan gölgeleri hayalleridir bu şekilde bütün görülen âlem, âlem de bulunan her şey bir kulutu ve hayaldir yahut aynadaki akisler ya da gölgelerdir. Sonra da onu yavaş, yavaş kendinize başka yöne çekmekteyiz hakikat güneşi görününce gölge söner hakka döner. Dikkat et buraya! Hakikat güneşi görününce gölge söner hakka döner. Sizin için geceyi örtü kılan odur uykuyu bir sübat istirahat yapan odur sübat kesmek rahat ve ölüm istirahat gününe sebat günü denilmiştir. İstirahat eden hastaya mesbut denildiği gibi. Ebu Müslim rahat ile tefsir etmiş, Keşşaf sahibi de Mevt yani ölünme tefsir etmiş bütün bu manaların hepsi bulunmaktadır. Nüşur çünkü karşılığında nüşur geliyor gündüzü de bir nüşur yapılır yayılıp çalışma zamanı kıldı. Gündüzü de yeniden bir hayata kalkış bir öldükten sonra tekrar dirilim yaptı.

 

Dakika 35:05

 

Gündüz her sabah yeniden dirilmenin adıdır (velâ hayâten velâ nüşûrâ) buyurulmuştur. (وَهُوَ الَّذِي يَتَوَفَّاكُم بِاللَّيْلِ) o sizi gece öldürendir uyku bir ölümdür seni uykudan uyandırıyor hayata yeniden döndürüyor yani diriliyorsun. Sabahleyin o gölge yeri çekilirken uyanır harekete veya yayılmaya başlar yeni Bir hayata atılırlar. Rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen odur ‘’büşran’’ müjdeci olmak olan ‘’beşirin’’ çoğuludur. ‘’Nüşran’’ okunur ki ‘’Naşirin’’ çoğuludur mastar olarak ‘’Neşren’’ kıraati de vardır ki ‘’Neşir’’ yaymak için demektir. Fırtınalar her şeyi mahveden şiddetli rüzgârlar gürültülü rüzgârlar vardır ilahi rahmette durgun havada gelmez önünde gönderilen rüzgârların müjdesiyle gelirler. Ümmetimin ihtilafı geniş bir Keşfül Hafa da kayıtlıdır bu haber. Ümmetimin ihtilafı geniş bir rahmettir buyurulmuştur. Bu ihtilaf hangi ihtilaftır? Müçtehitlerin ilmi yarışları başta gelir hayırlı işlerde birbirine hayrı teşvik etmekte ki buna dikkat edelim yoksa haktan ayrılmalar bölünüp parçalanmalar ise ilmi, İrfan’ı olmadan yanlışlı taklit edenlerin ise azap üstüne azap vardır rahmetten mahrumiyet vardır Rahmetle azabı karıştırmayalım birbirine. Andolsun biz bunu insanların arasında öğüt almaları için evirip çevirmekteyiz çeşit, çeşit anlatmaktayız. Kuran’ı Kerim’i Cenabı Hak baştan sona mükemmel şekilde Allah kendi anlatmıştır biz de onun tercümanlığını yapmaya çalışıyoruz. Tasrif türlü şekillere koymaktır ki evirip çevirmektir su ile ilgili olması mesela su donar buz olur, buhar olur, bulut olur, yağmur olur, kar olur dolu şeklinde yağdırılır acılanır tatlanır. Kuran-ı Kerim’in o suya benzetilmesi de söz olarak Allah’ın değişik şekillerde açıklamasıdır. Yalnız seni gönderdik diyor Cenabı Hak âlemlere Rahmet Peygamberi olarak seni gönderdik bütün âlemlere hem müjdeci hem korkutucu kıldık diyor. (فَلَا تُطِعِ الْكَافِر۪ينَ) o halde kâfirlere itaat etmede (وَجَاهِدْهُمْ بِه۪ جِهَاداً كَب۪يراً ) bu Furkan ile yani Kuran-ı Kerim ile onlara karşı olanca gücünle büyük bir cihat yap.

 

Dakika 40:00

 

Bu hakkın tebliğ cihadı ilim, irfan cihadı cehaleti yok edip ilmin, irfanın egemenliğinin cihadı, tüm insanlığın refah ve mutluluğunun cihadı o Peygamberlerin hepsini yapacağı cihada denk bir cihad elbette büyük bir cihattır. Kuran-ı Kerimi cihan anlatmak, anlamak, dinlemek, kendini yetiştirmek, Kuran-ı Kerimin en büyük şanlı üniversitesinde öğrenci olmak, bu dersleri hiç mi hiç kaçırmamak, buraya kayıt olmak kız, oğlan, genç, yaşlı bütün insanlığın Kuran’ı Kerim’e muhtaç olduğunu kurtuluşun burada olduğunu unutmamalıdır. Her cihadın başı olan bir cihattır Kur’an’la cihad etmek yani Kur’an’ı cihana haykırmak Kuran-ı Kerim çağları kuşatan kitap. Yüce Allah kelamı Kur’an mucizesi Kuran-ı Kerim Allah’ın kelamıdır en büyük mucizedir. Mekke’den başlayan bu cihad bütün cihana yayılıyor yayılmalıdır ki insanlık kurtulsun, cehalet yok olsun, ilim irfan güneşi ruhları kalplere dolsun. Nil ve Fırat gibi ki iman sahibi olanlar da böyledir yani tatlı, leziz, şifalı su gibidir içtikçe içilir su tuzludur acıdır şap ve umman gibi. İnkârcılarda böyledir inkârda, küfürde zehir vardır hastalık mikrop vardır. Onun için acı, faydasız, zararlı mikropların ürediği yerler küfrün, şirkin, zulmün, nifakın geliştiği yerlerdir. Aralarında bir berzah koymuştur ve bir                                        (وَحِجْراً مَحْجُوراً) hicri mehcur aşılmaz bir serhat koymuştur birbirlerine karışmaları mümkün değildir tatlı ve tuzlunun birbirine karışmaları mümkün olmadığı gibi.                                      (وَهُوَ الَّذ۪ي خَلَقَ مِنَ الْمَٓاءِ بَشَرا) o ki sudan bir insan yarattı yalnız ‘’mai dafik’’ fırlayan su, mai mehin’’ hakir su denilen insan nutfesinden değil hiç insan tohumu yokken genel olarak hayatın kaynağı olan ve gökten indirildiği bildirilen (وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَاء كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّ) biz her canlıyı sudan yarattık. ‘’Enbiya Suresi 30. ayeti kerime’’ () onu mezhep ve sıhriyet bağı yaptı diyor. Kıymetli dostlar; gölge, hareket, manzaralar öyle bir bak su, hayat hayatın değişik şekillerine şöyle bir bak şöyle insanın yaratılışına bir bak.

 

Dakika 45:00

 

Rabbimin her şeye gücü yeter onun her şeye gücünün yettiğine bir bak. Kurbağanın maymun olduğunu ve maymundan bir insan olduğunu sanmakla yaratan Allah’a gerek kalmazmış gibi ilim namına hakikati yalanlayanlara şöyle bir bak nasıl sapmışlar aldanmışlar. Yalnız sakındırmadan bahsedilmesi müjdeyi dinlemedikleri içindir. İmansız müjdeyi dinlemediği için burada Cenabı Hak bunları uyarıyor ve korkutuyor tehdit ediyor. İnandığı an ona müjde verilecektir en büyük müjde hak müjdedir. Onun için o ölmez ve ebedi diri ki gökleri ve yeri aralarındakileri altı günde yarattı. ‘’Araf Suresi 54’tede’’ konu geçmişti, Fussilet Suresi 9, 12’de de altıncısı insanın yaratıldığı cuma yani toplanma günü Âdem Aleyhisselamın yaratılması ve cisimlerin öğretilmesi ile hilafet tahtı kuruldu. (ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ ) sonra arş üzerine hâkim oldu. (الرَّحْمَنُ ) Rahmandır yüce Allah Rahmandır. (فَسْـَٔلْ بِه۪ خَب۪يراً ) İşte ne dileyecekse o habirden dile Allah her şeyden haberdardır. Rahmana secde edin denildiği vakitte onlara bakın inkârcılar Rahmân nedir dediler, secdeye de kapanmadılar. Sen bize emrediyorsun diye secde mi edeceğiz dediler ve bu emir onların daha fazla nefretlerini vahşetlerini arttırdı. Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Osman bin Mazun, Amr Bin Üneys secde ettiler. Müşrikler bunların secde ettiklerini görünce alay ederek çekilip gittiler. Cenabı Hak küfrün, şirkin, nifakın, zulmün, kötü ahlakın, batıl inançların tümünden uzak eylesin.

 

Dakika 48:39

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(Visited 103 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}