42- Tefsir Ders 42 hayat veren nurun keşif notları
42- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 42
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
(Bakara Sûresi 213’üncü Âyet-i Kerime’den 214^üncü Âyet-i Kerime’ler)
Dersimiz 43’üncü, 44’üncü derslerle hayat veren derslerimiz devam etmektedir.
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
كَانَ النَّاسُ أُمَّةً وَاحِدَةً فَبَعَثَ اللّهُ النَّبِيِّينَ مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ وَأَنزَلَ مَعَهُمُ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فِيمَا اخْتَلَفُواْ فِيهِ وَمَا اخْتَلَفَ فِيهِ إِلاَّ الَّذِينَ أُوتُوهُ مِن بَعْدِ مَا جَاءتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ فَهَدَى اللّهُ الَّذِينَ آمَنُواْ لِمَا اخْتَلَفُواْ فِيهِ مِنَ الْحَقِّ بِإِذْنِهِ وَاللّهُ يَهْدِي مَن يَشَاء إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ ﴿٢١٣﴾
أَمْ حَسِبْتُمْ أَن تَدْخُلُواْ الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُم مَّثَلُ الَّذِينَ خَلَوْاْ مِن قَبْلِكُم مَّسَّتْهُمُ الْبَأْسَاء وَالضَّرَّاء وَزُلْزِلُواْ حَتَّى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ مَعَهُ مَتَى نَصْرُ اللّهِ أَلا إِنَّ نَصْرَ اللّهِ قَرِيبٌ ﴿٢١٤﴾
صَدَقَ اللهُ اْلعَظِيمُ
Çok kıymetli efendiler,
Cenab-ı Hak insanlar tek bir ümmetti ayrılmaları üzerine Allah rahmetinin müjdecileri ve azâbının habercileri olmak üzere peygamberler gönderdi ve beraberlerinde hak ile ilgili kitap indirdi ki insanların aralarında ihtilâf ettikleri şeyler arasında hakem olsun. Bunda da o sırf kitap verilenler kendilerine bunca deliller geldikten sonra tuttular aralarındaki hırs ve kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Kim bunlar? Yahûdîler ve Nâsranîler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle îmân edenleri onların hakkında anlaşmazlıklara düştüğü hakka ulaştırdı. Allah dilediğini doğru yola iletir. İşte doğru hüküm veren kânûnlar İslam’da ki Allah’ın kânûnlarıdır. Geçmişin, geleceğin bütün doğruları içinde bulunmaktadır. Geçmişin şahididir ve Mûsâddiktir, Müheymin’dir ve geleceğin bütün belgeleri kendinde mevcuttur. Yoksa siz kendinizden önce gelip geçenlerin hâli, uğradıkları sıkıntılar başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluklar, öyle sıkıntılar dokundu ve öyle sarsıldılar ki hattâ peygamber ve beraberinde îmân edenler Allah’ın yardımı ne zaman derlerdi. Bak işte gerçekten Allah’ın yardımı yakındır.
Hayat bir imtihandır. Hakkı yaşamak bâtıla karşı koymak esastır. Bin kere ölsen de, binlerce öldürülsen de haktan taviz veremez. İşte Sevgili Peygamberimiz ne dediler? Öncekileri ateşten çukura atıyorlardı, testere ile ortadan kesip biçiyorlardı, etlerini demir taraklarla tarıyorlardı ta kemiklere kadar. Dîninizden dönün diyorlardı. Ama yine de onlar dînlerinden dönmediler. Kahramanca îmânlarını hakkı, İslam’ı savundular. Günün Müslümanı budur, bugünün Müslümanı budur, yarının Müslümanı da budur. Dünya, dünyaya varis olacak Müslümanlardır. Yani hakkın, hakikatin adamlarıdır.
Dakika 5:03
Eğer kötülerin, zalimlerin, müşriklerin, münkirlerin eline dünya geçerse tabii ki dünyada Müslümanlara ilk hedefte zulüm yapılmaktadır. Geçmişte büyük imtihanlardan geçildi, bugünde geçilmektedir, yarında geçilecektir. Müslümanın görevi bu imtihanları kazanmak, îmânla yaşayıp îmânla ölmek, İslam’la yaşayıp İslam’la ölmek. Allah’ın hükümranlığını kabul edip onun emrinde olmaktır. Sakın ola ki birilerinin emrinde yaşayıp, birilerinin emrinde ölmeyin. Kim Allah’a itaat ediyorsa işte onlarla beraber olun. Allah’a itaat etmeyen onun nizamını, onun mizanını tanımayanlarla elbette işbirliği yaparsan dünyadaki tüm insanlara karşı kötülük etmiş, zalime yardım etmiş olursun. Ölümden razı ol küfürden yana zulümden yana olma.
Şimdi bu âyetlerden anlatacağımız, anlayacağımız nice keşif nurları parlamaktadır. Tevhitte tek din, tek ümmet idiler. Bütün insanlık böyle idi Hz. Âdem ve Havvâ (لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ) diyorlardı ve Muhammedin de ilerde Peygamber geleceğini biliyordu ona da bildirilmişti. Ta Cenneti Âlâ ’da iken bile cennetin birçok yerinde (مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ) yazılıydı, hattâ Arş-ı Âlâ ‘da yazılıydı, Levhi Mahfuz’da yazılıydı. Bunun için bütün peygamberlerin peygamberliğinde tevhîd vardır. Tevhitte tek din, tek ümmet idiler tüm insanlık böyleydi. İnsanlığa yazık ettiler, hala yazık ediyorlar. Tevhîd temel kural şirk, küfür, ihtilâf, görüş ayrılığı kural dışıdır bunlar. Tevhîd temel kural idi, fıtratın gereğiydi, yaratılışın gereği tevhittir. Kuraldışı olan ise küfürdür, şirktir, bölünüp parçalananlar kural dışıdır, birlik esastır, tevhîd esastır. Tevhîd nedir? Allah’ın birliği ve Muhammed’in Peygamberliği bugünkü tevhîd kıyâmete kadar budur. Muhammed’den önceki neydi? Allah bir Îsâ onun kulu ve resûlüydü. Ondan önceki Tevhîd neydi? Allah bir, Mûsâ Allah’ın kulu ve resulüydü. Bundan önceki tevhitlerde böyleydi. Allah bir peygamberlere de Cenab-ı Hak ne yapmıştır? Bir peygamberin getirdiği şeriat bozulduğu zaman ikinci bir peygamberle onu yenilemiştir. En sonunda Hz. Muhammed ile kıyâmete kadar yepyeni bir şeriatı Allah ortaya koymuştur. Son ve evrensel Peygamber Hz. Muhammed’dir. Birlik esastır, birliğin dışındaki ihtilâflar, bölünmeler, parçalanmalar kural dışıdır. Şirk kural dışıdır, küfür kural dışıdır, îmân esastır, tevhîd îmânı esastır. Doğan İslam fıtratı üzere doğar. Allah yaratırken her milletin çocuğunu kim olursa olsun Müslüman olsun, Müslüman olmasın, Yahûdî olsun, Nasrânî olsun, Putperest olsun veya başkası olsun her doğan çocuk İslam fıtratı üzere doğar. Allah o fıtratla yaratır, İslam’la o fıtratı geliştirir, yükseltir.
Dakika 10:25
Kötülükler sonradan öğrenilir. Bu fıtrat İslam fıtratını sen bozar da iyilikleri öğreteceğin yerde kötülükleri öğretirsen fıtratı bozuyorsun işte. Yaratılış fıtratın İslam idi. Kur’an’la İslam’ın değerleriyle İslam fıtratıyla hayat bulur, gelişir, yükselir ve Allah’ın cennetine cemâline ulaşır. Dünyası da bu fıtratla geliştirerek kemâle ulaşır. İnsanlık kemâl derecesine doğru terakkî eder. Yunus Sûresinin 19’uncu âyetinde insanlar tek ümmet idiler, sonradan ayrılığa düştüler. (تَخْتَلِفُون) ihtilâf ettiler. Nahl Sûresinde yine 120’inci âyetinde İbrâhim (AS.) Hanif’ti diyor yani tek tevhîd inancındaydı. “Âdemle Havvâ, ruh sulbünde ki Âdemoğulları tek ümmettir.” Dikkat et! “Âdemle Havva, ruh sulbünde ki Âdemoğulları tek ümmettir.” Bunların tümünün tanığı bir Allah’tır. Hiç birisi iki Allah demedi. Ne oldu sonradan? İnsanlar kuraldışı, asli olmayan, gerçek olmayan sapıklıklara, bâtıl inançlara saptandılar. Âdem Nuh arası on asırlık bir dönem (Aleyhimisselâmlar) birlik düşüncesi bunu hissetmesi, Allah’ın gerekli kılması fıtrîdir. Yani aslî olan bütün insanlarda birlik düşüncesi aslîdir. Bunu hissetmesi de hem gerekli, hem de hissidir ve Allah’ın gerekli kılması budur. Çünkü Cenab-ı Hak bu fıtratla yaratmıştır. Fiili tatbiki gelişmesi ise insanın seçimi, tercihidir. Bu birliğin bakın Fiili tatbiki gelişmesi ise insanın seçimi, tercihidir insan yanlışı seçmiş, yanlışı tercih etmiş. Neyi tercih etmiş? Tevhîd îmânı yerine kimisi Allah’ı ikilemiş, üçlemiş, kimisi Allah’ı inkâr etmiş, kânûnlarını şeriatlarını inkâr etmiş, Peygamberleri tanımamış. Yani insanın seçimi, tercihi ne olmuştur? Fiili, tatbiki işte neticede de ihtilâf ortaya çıkmıştır, kural dışı olan ortaya çıkmıştır. Aslî olan, fıtrî olan ne idi? Allah’ın birliği idi.
Âraf Sûresi 172’nci âyetinde Cenab-ı Hak ne diyor?
وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ
“Cennetteki yasak olana yaklaşma zalimlerden olursun” edikten sonra bakın birde başka bir âyet-i kerimede Cenab-ı Hak şöyle diyor:
Dakika 15:05
Onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı şimdi okuduğum âyet bu, onları kendilerine şahit tuttu Rabbiniz değil miyim? Dedi. Hepsi (قَالُو) dediler ki ( بَلَى) evet, Rabbimizsin dediler. Rabbi tanıdılar bir olarak, tevhîd inancıyla tanıdılar. İşte fıtratın içine yerleştirilen fıtrat budur. Tevhîd fıtrattır. İslam fıtratının temelinde bu vardır.
Yine Cenab-ı Hak insanoğlundan bu misâkı aldık ta sonra Îsâ (Aleyhisselâm’a) tembihte bulundu, ağaçtan yerseniz zalimlerden olursunuz. Yani Cenab-ı Hak bunca uçsuz, bucaksız nimetleri serbest bıraktı bir tanesini yasakladı. Bu da imtihan yine imtihan için yapıldı. O bir tane yaklaşma zalimlerden olursun dedi. Bu Allah’ın yasağıydı. Nitekim Âdem (AS.) bir vesileyle Cenab-ı Hakk’ın bu yasağına karşı gaflette unutmada bulundu şeytanın vesvesesiyle de kandı, aldandı. Şimdi neticede insanlık doğru îmân üzerinde yürüyüp gelen bir insan sınıfı var birde bu doğru inancın dışında kalan birçok sınıflar var, insan grupları var. Neticede bunlar iki millet hâline gelmişlerdir îmân ve küfür. Ya kişi mü’mindir veya değildir. Peygamberlik ilâhî bir kuvvettir, vahyi ilâhî’dir. Peygamberler vahiy alırlar Allah’tan ve ilâhî bir kuvvettir. Allah’ın desteğinde, himayesinde emrindedir peygamber. Peygamber Allah’ın emrinin dışında hareket edemez. Onun için peygamberler masumdur ismet sıfatı vardır günah işleyemezler. Sadece zerreden küçük zelleler zuhur edebilir. Yoksa bir büyük veya küçük günah peygamberlerde olmaz. Peygamberlere yanlış isnatta bulunanlar, iftira edenlerin hepsinin iftiraları kendilerine aittir. Peygamberlerin hepsi tertemizdir hepsi yüksek şahsiyetlerdir dereceleri farklıdır. Birbirinden faziletleri üstün olan peygamberler vardır. Ama neticede hepsi peygamberdir.
Sapıklık konusuna gelince aklın şehvet için kullanılmasıdır. Kişi aklını şehvetinin emrinde kullanıyor işte sapıklık budur. Fuhşiyat ve çirkin ameller, çirkin fiiliyatlar, haram ve günahların nedeni buraya dayanmaktadır. Bir akıl şehvetin emrine girdi mi sapıklık başlar, fuhşiyat başlar. Fahşâdan Yüce Allah şiddetle men eder, münkerden men eder. Yapmayın bunları sakın, sakın ola ki der. Nahl Sûresi 68’inci âyetinde (وَأَوْحَى رَبُّكَ إِلَى النَّحْل) Cenab-ı Hak burada da ne diyor? “Evler edin, her çiçek meyveden al, araştır diye ilham etti. Karınlarından çeşitli renkte bal çıkar. Düşünene ibret vardır.
Dakika 20:05
(فِيهِ شِفَآءٌ ) insanlar için onda şifa vardır buyuruluyor.” Cenab-ı Hak arıya bal yapmayı öğreten ve onu Rububiyyetiyle bal yapma sanatıyla yaratıyor. Bak ona diyor biz vahyettik diyorlar. Burada da ona fıtratının emrini veriyorlar. Fıtratında niçin yaratıldığının emrini veriyor. O emre itaat ediyor, o emrin dâhilinde kalıyor. Arının görevi bal yapmak olarak yaratılıyor, o sanatla yaratılıyor. Bütün mahlûkatın tamamında niçin yaratıldı ise onun fıtratı her mahlûkta vardır o onun görevini yapar. Solucanın görevi de, böceklerin görevi de vardır bu ekosistemde bütün mikroplarında görevi vardır. Canlı cansız her şey bir gaye için yaratılmıştır bir hikmete dayalıdır. Hepsine Allah bir görev vermiştir. Herkes görevini yapar ama inkârcı insan bunun tersini yapmaya çalışır. En şerefli iken en kötü duruma düşen inkârcı insandır. Neyi inkâr ediyor? Allah’ı ve onun nizamının kânûnlarını. Bu da nedir? Kesin İslam kânûnlarıdır. Allah’u Teâlâ’nın hükümranlığının dünyadaki kânûnları İslam’ın kânûnlarıdır. Bütün âlemdeki hükümranlık tek olarak Allah’a aittir.
Kişisel görüş ayrılıkları olmasaydı insanlar hâkime, cezaya gerek duymazdı. Çeşitli milletler ortaya çıkmazdı. Dikkat et buraya! İnsanları bölen, parçalayan kişisel görüş ayrılıklarıdır. Eğer bu olmasaydı. İnsanlar hâkime, hükme, cezaya gerek duymazdı, çeşitli milletler ortaya çıkmazdı. Dünyada çeşitli ordular, Jandarmalar, polisler kol gezmezdi. Niye? Suçlulardan, suç işleyenlerden insanların korunması, kânûn tanımayanların yakasına yapışılması, hukûk tanımayanların yakasına yapışılması, güvenliğin sağlanması, adâletin tecellî etmesi gibi nedenlerle bunlar ortaya çıktı. Ama gerçek güvenlik insanların içerisine îmân ve vicdan olarak İslam’ın hükümleri Allah sevgisi ve Allah korkusu, Allah’a itaat olarak eğer insanların içine yerleştirmezseniz bunun hayat veren derslerini, değerlerini insanlara vermezseniz polisin başına da bir polis dikmek zorunda kalırsınız, Jandarmanın başına da bir Jandarma dikmek zorunda kalırsınız. Bir generalin başına bir general mi dikeceksiniz? Dikseniz o generalin başına da bir general dikmek zorunda kalacaksınız. Bir hâkimin başına bir hâkim dikmek zorunda kalacaksınız, o hâkiminde başına başka hâkim gerekecek ve bunun sonu gelmeyecek, netice alınamayacak, huzur sağlanamayacaktır. Ne zamana kadar sağlanamayacak? Hak hâkim olacak Hak. Kalplere hâkim olacak, ruhlara hâkim olacak. Allah kalbin hâkimi eşsiz hükümdarı önce kalpler Allah’ı tanıyacak, yaratanı tanıyacak. Kalbi, ruhu sana Allah vermedi mi? Bunu tanımadan sen bu dünyada güven içinde olacağını mı zannediyorsun ve bunu tanımada dünyada adâletin sağlanacağını mı zannediyorsun? Allah’ın mülkünde, Allah’ın verdiği hayatı yaşayarak, Allah inkâr edilmez.
Dakika 25:10
Kıymetli muhterem efendiler!
Hak bâtıl mücadelesi işte bundan ortaya çıktı. Biri Hakk’ı tanıyor, biri tanımıyor. Biri Allah’ı tanıyor onun ilkelerini biri tanımıyor başka ilke tanıyor. Herkesin ayrı ilkesi var, lideri var, önderi var. Şimdi birçok önderler, liderler, ortaya çıktığı zaman herkes kendi liderinin ilkelerine bağlandığı zaman bölünme, parçalanma ortaya çıkar. O zaman ne oluyor? Liderler, sultalar, tanrılar savaşı başlıyor, nefisler savaşı, rantlar savaşı başlıyor. Senlik benlik, bölmeler parçalanmalar ki şeytan köşkünde oturup dünyanın hâline gülüyor. Şu Âdemoğlunun hâline bak diyor, babalarını diyor cennetten çıkarttım o diyor akıllı davrandı tövbe istiğfar etti cennete tekrar döndü. Ama Âdemoğullarını diyor bakın ne hale getirdin diyor. Liderleri, endatları tanrı edindiler, kulu tanrılaştırdılar, her birisi bir diyor endadın emrinde Allah’ı tanımıyorlar, Allah’ın kânûnlarını tanımıyorlar. Şu Âdemoğullarının hâline bak diye şeytanlar gülüyor, bayram ediyor. Ey insanoğlu, ey insanoğulları! Allah’a bu yapılmaz, Allah’a bu yapılmaz kimseye yapılmaz ama Allah’a hiç yapılmaz. Allah’ı tanı yanılmışsındır. Hemen tövbe et yanlış yollara gitmişsindir tövbe et istiğfar et hemen İslam’ın bütün değerlerini tasdik et, kabul et, îmân eyle, ikrâr eyle, zararın hemen neresindeysen oradan dön ve gerçek mânâda Müslüman ol. Benim dediğim gibi falanın dediği gibi değil. Allah’ın, Peygamberin, Kur’an’ın dediği gibi, İslam’ın dediği gibi Müslüman ol. Hiç kimse benim gibi ol deme hakkına sahip değildir. Ancak Kur’an-ı Kerim’i en iyi bilenlerle hareket edilir, İslam’ı en iyi bilenlerle hareket edilir. Bunlar da bizim başta mürşitlerimizdir, Müçtehitlerimizdir. Yani ilim ehlidir, îmân ehlidir ve bu yüce emanetleri koruyabilen ehliyet sahipleridir. İslam Hakk’a çağırıyor, hayat veren değerlere çağırıyor, ebedî mutlu hayata çağırıyor çünkü hayat veriyor. İslam Hakk’a çağırıyor. Her şey Hak’ta değil mi? Her şey Allah’ta değil mi? İslam Allah’a çağırıyor. Liderlere, önderlere, putlara, endatlara, tağutlara, kişilere çağırmaz İslam. Gerçek İslam âlimleri de kendine çağırmazlar Allah’a çağırırlar. Bunun için gelin İslam Hakk’a çağırıyor, hayatı Allah veriyor. İslam’ı ortaya koyan Allah’u Teâlâ (C.C), uygulayan en büyük Peygamber Hz. Muhammed (S.A.V) insanlığa öğreten o. İslam’ın bütün değerleri tapularla, senetlerle, tam bir güven ortamında, tam bir tevâtür ile bize kadar geldi, kıyâmete kadar gidecektir. Yani İslam’ın bozulma şansıda yoktur. Çünkü son din, son şeriattır.
Dakika 30:04
İslam ilk ve son dindir ama şeriatlar değişerek geldiği için İslam’ın şuandaki şeriatı son şeriattır yepyenidir. Eski olanlar bunu kavramayan eskimiş kafalardır. İslam tam bir aydınlıktır. İslam’ın aydınlığından kaçanlar karanlık kafalardır. Çağdışı bunlardır, sakın aldanma. Bir Müslüman, bir insan yanlış yapar onun yanlış tarafları düzeltilir ve düzeltmek görevimizdir. Tenkit edip onun yanlışını yaymak görevimiz değildir. Islahat Müslümanların görevidir. İslam ıslahatçıdır kurtarıcıdır her hastayı hastalıktan, her belâyı belâlardan, her yoksulu yoksulluktan, her mazlumu zulümden, her mağduru o mazeretlerden kurtarmaya gelmiştir İslam. İslam tam bir kurtarıcıdır. Birini tenkit etmek onu ayıplarını, kusurlarını, hatâlarını yaymak İslam da yoktur. İslam ıslah edicidir. Onun için bir adam Müslüman olunca geçmiş günahlarının tamamını İslam siler atar. İslam böyle bir dindir. Birisi Müslüman oldu geçmiş günahlarının tamamı silinir. Ondan sonra gerçek Müslümanlığı yaşar. Dârül İslam olan İslam’dan, Dârüsselama cennete Allah’ın cemâline ulaşır. Bunun için İslam hakka çağırıyor. Ali’ye, Veli’ye, Ahmet’e, Mehmet’e, Osman’a, Bekir’e çağırmıyor. Allah’a çağırıyor, hakka çağırıyor hepimizi, hep beraber Allah’ın kullarıyız. Onun için bu çağrıya dikkat et, kendine çağıranları, benim dediğim doğru diyenlere dikkat et, benden başkası doğru değil diyenlere de dikkat et. O ben diyenler var ya şeytanın uşakları onlar. Müslümanlarda bende yoktur. Müslümanlar biz der birde Allah der Allah’a çağırırlar. Neyle çağırırlar? Kendi sözleriyle de çağırmazlar. Hakk’a çağırmanın bir yolu vardır, Hakk’ın sözüyle çağırılır. Hakk’ın sözü bilinir, bileceksin A’dan Z’ye Hakk’ın sözüyle insanlığı Hakk’a çağıracaksın. Birilerinin sözüyle de Hakk’a da çağırılmaz. Benim üstadım bunu dedi, benim liderim şunu söyledi, Ali bunu yazdı, Veli bunu çizdi. Böyle Hakk’a çağırma olmaz. Hakk’a Hakk’ın sözleriyle çağırılır. Hak, Hakk’ın kelimeleriyle tanınır. Hak övülür, Hakkı’n sözleriyle övülür. Hakk’a ibadet edilir, Hakk’ın Kelâmıyla ibadet edilir. Birilerinin sözüyle Hakk’a kulluk edilmez. Hakk’a da çağırılmaz. Kur’an-ı Kerim’i, sünneti, Hz. Muhammed’i, icmayı, kıyası bir defa Hakk’a çağıranlar hak bilgi sahibi olmalı bildiği kadar sağlam bilgilerini burada ne yapmalıdır? Tebliğ etmeli, Hakka çağırmalı, bilmediklerini de öğrenme yarışında olmalıdır. Beşikten mezara kadar İslam da ilim tahsili vardır farzdır. Çünkü insanlar kendini sürekli yenilemek, sürekli terakkî etmek, iki günü birbirine eşit olmamak, sürekli yükselmeyi İslam emreder. Bugün bir milyon bilgin varsa yarın bu bir milyon en az bir olarak üzerine 2 olarak takviye etmen lâzım en az.
Dakika 35:02
Bunu 2 milyona çıkarman lâzım. 2 milyonsa 3’e çıkar, milyarsa diğer milyarlara ulaştır. Ama sürekli kazan. Beşikten mezara kadar oku, oku, Hakk’ı oku, hak hayat veren değerleri oku ve hayat bul insanları da hayat veren değerlere davet et birlikte hepimiz hayat bulalım, mutlu olalım mesele bu. Ölülerin üzerinde sofra kurup da üzerlerinde rakı içen zihniyet sırtlanlardan adidir, vicdansızdır, merhametsizdir, zalimdir. Bugün insanlar parçalanıyor oradan zevk duyan zihniyet nedir. Sırtlanlar âleminden beterdir. Sırtlanlar onu yapmaz. Onlar birer sırtlandır insan değil ki insan olan hiç yapar mı onların yaptığını veya onların yapmadığını hiç yapabilir mi? İnsanlığı bu hâle getiren kim? Hayat veren bu değerlerden bu insanları mahrum edenler. Hem mahrumlar kendileri hem başkalarını mahrum etmeye çalışıyorlar.
Birde ıttırat kânûnu diye kânûn var biliyorsunuz. Olayların birbirini izlemesi buna ıttırat kânûnu denmektedir. Gereğince bir takım durumlarla karşı karşıya gelecek. İşte olayların birbirini izleme kânûnu olduğu için gereğince bu kânûnun gereğince bir takım durumlarla karşı karşıya gelecek. Ne oldu? Hicret ortaya çıktı, ‘’Asr-ı Saadet’’ ortaya çıktı ve sonrası ortaya çıktı, ‘’Fırka-i Nâciye’’ ortaya çıktı. Fırka-i Nâciye nedir? İslam’ı iyi bilen Hz. Muhammed’in ekolünde, okulunda okumuş sahâbenin yolunu, Muhammed’in yolunu Kur’an-ı Kerim’i Allah’tan nasıl öğrendiyse Hz. Muhammed, sahâbeye nasıl öğrettiyse işte böylece sağlam bir İslam anlayışı, İslam bilgisi, İslam yaşantısı bu yerleştirildi. İşte Fırka-i Nâciye budur. İslam’ı doğru anlamak, doğru bilmek, Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat yolcusu olabilmektir. Şunun bunun anladığı İslam değil Allah’ın Hz. Muhammed’e anlattığı, öğrettiği, Muhammed’in ortaya koyup bizzat yaşandığı Hz. Muhammed ve sahâbeler tarafından yaşanan İslam, anlaşılan Kur’an, Ehl-i Sünnet ve Müçtehitlerimiz işte bu yolu koruyarak geldiler. Bu yolun dışında Ehl-i Bid’at, dalâlet yolları türedi İslam’ı yanlış anlayanlar onlar da Müslüman. Ama onların yanlışları var. Ehl-i Sünnete Ve’l-Cemâatin İslam anlayışına uymayan tarafları var. 4 mezhep burada Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat olarak kabul edilmiş, İtikatta Mâturîdî ve Eş’arî Ehl-Sünnet anlayışı olarak kabul edilmiştir. Fırka-i Nâciye bunlardır. 4 mezhep Amel’de Hanefî, Şâfiî, Mâlikî, Hanbelî ve bunlara yakın olanlar vardır. Ehl-i Sünnet anlayışı içinde olanların tamamı Fırka-i Nâciye’dir. Yani İslam’ı doğru anlayanlardır. Müçtehit derecesinde kişiler taklit edilir. Yoksa başkaları taklit edilmez, sana fetvâ veren bir müftü veya bir din adamı yani din bilgini, İslam bilgini, İslam’ı bilen bir kişi, bir hoca Kur’an-ı Kerim’in ya aslını bilecek veyahut da bilenin o konu da bilgisini bir müçtehidin bilgisini ortaya koyabilecektir. Bu derecede bilgisi olmayanların bilgileri zaten asla dayanmaz.
Dakika 40:27
Ama sağlam yazılmış ilmihal kitaplarımız vardır. Oradan ön bilgiyi, zaruri bilgileri herkes öğrenmeye mecburdur o da ayrı mesele ama hak bilgileri sürekli öğreneceğimiz kişiler İslam’ı iyi bilen insanlar olmalıdır. En azından bir Müçtehidin olması gerekir. İşte 4 mezhep Müçtehitlerle dolu olduğu için birer Müçtehitler ekolü, Müçtehitler okulu olduğu için mezheplerin durumu bundan ortaya çıkmıştır. Mezhepler İslam’ı iyi bilen Müçtehitlerin ortaya koyduğu din anlayışıdır. Yoksa kimse kendi kafasına göre bir din ortaya koymamıştır. Sonra değişik ortamlarda değişik içtihatların yapılması bunlarda şartların değişmesiyle içtihatlarda değişir. Çünkü İslam her yenilikten daha yenidir, her yeni çıkan bir olaya İslam cevap verir. Burada da müçtehit yine görev başındadır, olmak zorundadır. Allah’ın rızasını kazanmak için nefsini, malını feda ederler. Allah (C.C) kullarına çok şefkatlidir. (وَاللّهُ رَؤُوفٌ بِالْعِبَادِ ) bunlar (مَن يَشْرِي نَفْسَهُ) kedilerini Allah’ın yoluna adayan insanlardır. İslam genel barışın adıdır. Bu genel barış biliyorsunuz ki İslam’ın kendisidir. İslam dini dünyaya doğduğunda tam bir barış olarak doğmuştur. Bu barışı yok etmek isteyenler buna karşı koymuşlardır. Buhârî Müslim’in rivâyetinde de gerçekten zaman diyor. Allah’ın yeri göğü yarattığı günkü şeklinde doğmuştur. Hz. Muhammed’in asrı bütün ölçülere başlangıç olmuştur, modern çağların temeli atılmıştır. Dikkat et buraya! Hz. Muhammed’in asrı bütün ölçülere hak ölçülere başlangıç olmuştur, modern çağların temeli atılmıştır, modern ilimlerin hamlesi, ipuçları ortaya konmuştur. Modern çağların, modern medeniyeti ne yapmıştır? Onun temelini ortaya atılmıştır. Bütün modern çağların tamamı İslam’ın içinde dürüm, dürüm dürülüdür. Yaşandıkça İslam’ın içinden o çağ açılır. İslam onu kuşatır ve cevap verir. İslam yeniden daha yenidir İslam’ı tanımak için önce Allah’ı tanıyacaksın. Allah’ın eskisi yenisi olur mu eski Allah yeni Allah olur mu? Olmaz. Allah yüce sıfatların tamamıyla muttasıf mıdır? Muttasıftır. Noksan sıfatların tamamından münezzeh midir? Münezzehtir. İslam’ı Allah ortaya koymuştur onun için çağlar, mekânlar, zamanlar İslam’ın içinde dürüm, dürüm dürülüdür yaşandıkça açığa çıkar.
Dakika 44:38