43- Tefsir Ders 43 hayat veren nurun keşif notları
43- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 43
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
(Bakara Sûresi 215’inci Âyet-i Kerime’den 220’nci Âyet-i Kerime’ler)
Hayat veren derslerimiz 45 ve 46. derslerle devam etmektedir.
استعيذ بالله
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ ادْخُلُواْ فِي السِّلْمِ كَآفَّةً Ey îmân edenler! Sulh barışa giriniz, İslam’a geliniz. (وَلاَ تَتَّبِعُواْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ ) Şeytanın adımlarına uymayınız şeytana tâbî olmayınız. (نَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ ) o şeytan sizin apaçık düşmanınızdır. Buyuran Yüce Allah bütün insanlığın tamamını sulha, barışa çağırmaktadır.
Sevgili dostlarımız!
İşte İslam dininin tamamen sulh ve barış olduğunu, bütün insanlığı kucakladığını, bütün insanlığı İslam’ın ebedî saadetin içine çağırdığı, İslam bütün insanlığı Allah’a çağıran yüce değerlerin ve hayat veren, hak ve hakîkatin ta kendisidir. Sevgili Peygamberimiz Müslümanı tarif ederken şöyle buyurdular;
(“ el-müslimü men selimel–müslimûne min lisânihî ve yedihî‚‚ )
Müslüman o kimsedir ki; “Müslümanlar diyor onun dilinden ve elinden daima selamettedir” diyor. Yani Müslüman’ın elinden ve dilinden kimseye kötülük gelmeyen insandır, iyilikte yarışan insandır. İki günü birbirine eşit olmayan, hayırda yarışan, insanların hayrında yarışan ve insanlığa hizmet eden ve burada efendilik rütbesini elde eden Müslüman işte burada tarif edilmektedir. İslam herkesin hayrına bir ilâhî nizam olduğuna göre, ilâhî kânûnların bütünü olduğuna göre Müslümanda işte insanlığın tamamına Yüce Allah’ın bu hayır ve nur saçan değerlerini, hayat veren bu değerleri insanlara takdim ediyor, hayırda hizmet ediyor, hayırda yarışıyor. Genel barış tamamen İslam’dır. İslam doğduğunda tamamen neyi getirmiştir? Barışı getirmiştir. Yeryüzü hazinelerini bütün dünya altın olsa da kalpleri düşman olan birbiriyle yıllardır savaşan, kin güden, birbirini parçalayan kalpleri, milletleri İslam kardeş yapmıştır. Örneği Evs ve Hazreç kabileleri arasında en sert, en katı düşman olan bu kabileler yıllar birbirlerini parçalamışlar, savaşmışlar. Bunları Cenab-ı Hak dost oldu bunlar, Ensâr oldu bunlar, kardeş oldular. Niye? Gönüllere İslam girdi, îmân girdi, Kur’an girdi, Muhammed gibi rahmet Peygamberi geldi.
Dakika 5:00
Buhârî Müslim’in rivâyetinde gerçekten zaman Allah’ın yeri göğü yarattığı günkü şekline dönmüştür dedi Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) Hz. Muhammed’in asrı bütün ölçülere başlangıç olmuş, modern çağların temeli atılmıştır. Ondan sonra dünyada ilerleme keşiflere devam etmiş, hattâ batıdaki Rönesans ve Reformu o hazırlamıştır. Ne yazık ki îmân, hidâyet işi olduğu için her yerde îmân kalplere girememiş ama İslam’ın ilmi, irfânı onun dünyaya getirdiği inkılaptan ve İslam’ın temelini attığı tüm değerlerden dünyada batıda, doğuda nasibini almıştır. Çünkü modern çağların temeli Hz. Muhammed (S.A.V) tarafından atılmıştır. “Tarih azgınlık, tecavüz, ayrılıkla doludur.” Şöyle bir tarihe bakınca; “tarih azgınlık, tecavüz, ayrılıkla doludur, savaşlarla dolup taşar.” Hâlbuki İslam bütün dünyada savaşı, zulmü, küfrü durdurmak için cihâd eder. Onun için farzdır savaş Müslümanın boynuna borçtur. Neden? Farzı Ayındır, barışı sağlamak içindir. İslam hakkın, hakîkatin Allah’ın gerçek barışıdır yeryüzünde. İslam’da ki işte bu barışın sağlanması içim olmuştur. Bütün milletlere hak ve özgürlük tanınmıştır. Bazen de kifaye olur barışa kadar elbette ki cihâd devam eder. Onun için sevgili efendiler, Bedirden 2 ay önce Abdullah Bin Cahş kumandasında 8 kişilik müfreze gönderdi. İki gün git mektubu aç demişti Efendimiz (S.A.V) Mekke ile Taif arasında Batn-ı Nahle ’ye yürü demişti, Kureyşi gözetle demişti. Putperestlere karşı bu barışı yok etmek isteyen zihniyete karşı alınan bunlar birer, birer tedbirdi. Arkadaşlarını zorlama demişti, Recepten bir gün önce idi. Orada gerekeni yaptılar ve zorbaları da esir aldılar ve Peygamberimizin söylediği gibi görevi yerine getirmeye çalıştılar. Bunun için İslam dîni tamamen barışla hayat veren dîndir. Ebedî hayata hazırlayan ilâhî kurallardır.
استعيذ بالله
Cenab-ı Hak;
يَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَ قُلْ مَا أَنفَقْتُم مِّنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالأَقْرَبِينَ وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ ﴿٢١٥﴾
كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تَكْرَهُواْ شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تُحِبُّواْ شَيْئًا وَهُوَ شَرٌّ لَّكُمْ وَاللّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ ﴿٢١٦﴾
يَسْأَلُونَكَ عَنِ الشَّهْرِ الْحَرَامِ قِتَالٍ فِيهِ قُلْ قِتَالٌ فِيهِ كَبِيرٌ وَصَدٌّ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَكُفْرٌ بِهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَإِخْرَاجُ أَهْلِهِ مِنْهُ أَكْبَرُ عِندَ اللّهِ وَالْفِتْنَةُ أَكْبَرُ مِنَ الْقَتْلِ وَلاَ يَزَالُونَ يُقَاتِلُونَكُمْ حَتَّىَ يَرُدُّوكُمْ عَن دِينِكُمْ إِنِ اسْتَطَاعُواْ وَمَن يَرْتَدِدْ مِنكُمْ عَن دِينِهِ فَيَمُتْ وَهُوَ كَافِرٌ فَأُوْلَئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ وَأُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ ﴿٢١٧﴾
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَالَّذِينَ هَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ أُوْلَئِكَ يَرْجُونَ رَحْمَتَ اللّهِ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿٢١٨﴾
Dakika 10:48
Ey Muhammed! Diyor Cenab-ı Hak (A.S.V). Bu âyetlerin öz anlamını verelim keşiflere devam edelim. Sana nereye infâk edeceklerini soruyorlar. Deki; hayır olarak verdiğiniz nafaka anne, baba, yakınlar, öksüzler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Hayır, olarak ne yaparsanız herhâlde Allah (C.C) onu hakkıyla bilir. Savaş size farz kılındı gerçi o size hoş gelmez olabilir ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız. Oysaki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki siz bir şeyi seversiniz. Oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz bilmezsiniz. İyiliği, kötülüğü Allah’ın emirlerinde arayın, Allah neye iyi dediyse o iyidir, neye kötü dediyse o kötüdür. Burada da hak, batıl, iyi, kötü, çirkin, güzel ayırımını yapman için Allah’ın ölçülerine bak. Kur’an-ı Kerim, Sünnet, icma, kıyas işte bunun için kıyâmete kadar nedir? Hakkın ölçüleri bunlardır hak deliller bunlardır. Edille-i Şeriyye bunlardır. Hayat veren bütün deliller buradadır. Ey Muhammed (A.S.V)! Sana haram aydan ve o ayda savaşmaktan soruyorlar. Deki; o ayda savaşmak büyük bir günahtır. Bununla beraber Allah yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, insanları Mescid-i Haram’dan men etmek ve halkını oradan çıkarmak Allah yanında daha büyük bir günahtır ve fitne öldürmekten daha büyük bir vebaldir. Onlar güçleri yeterse sizi dîninizden döndürmek için sizinle savaşmaktan hiçbir zaman geri durmazlar. Sizden de herkim dîninden döner ve kâfir olarak can verirse artık onların bütün amelleri dünyada ve âhirette boşa gitmiştir. İşte onlar cehennemliklerdir, onlar orada ebedî olarak kalacaklardır. Şüphesiz ki îmân edenlere Allah yolunda hicret edip cihâd edenlere gelince işte onlar Allah’ın rahmetini umarlar Allah çok bağışlayıcıdır çok merhamet edicidir.
Kıymetli dostlarımız,
İslam Allah’ın yeryüzünde bütün âlemleri ve insanlığı rahmetiyle, merhametiyle tecellîsidir, bu tecellî İslam ile tecellî etmiştir. Onun için İslam da ne emretmiş ise Yüce Allah o hayır doludur, hayat verir, neyi yasaklamışsa seni korur zararı önler. Birde biliyorsunuz ki İslam dîninin insanları zarardan koruyan yönleri bulunmaktadır.
Dakika 15:08
İslam dîni tamamen koruyucudur, tamamen rahmettir, yoksulu, garibi, fakiri, yetimi İslam kucaklar bağrına basar. Merhamet kanatlarını onun üzerine gerer. Zenginden alır, fakire verir. Cenab-ı Hak zenginin eliyle fakire kendi nimetlerini ulaştırır emir böyledir. İlâhî adâlet İslam kânûnlarıyla yeryüzünde adâlet edilir. Yanlış, zararlıya müsaade edilmez. Bunlar bütün insanlığın hayrınadır. Şimdi Cenab-ı Hak şunları yasaklamış. Bakın yasaklanmış hikmetine, içeriğine bir bakın.
استعيذ بالله
يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ قُلْ فِيهِمَا إِثْمٌ كَبِيرٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَإِثْمُهُمَآ أَكْبَرُ مِن نَّفْعِهِمَا وَيَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَ قُلِ الْعَفْوَ كَذَلِكَ يُبيِّنُ اللّهُ لَكُمُ الآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ ﴿٢١٩﴾
فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْيَتَامَى قُلْ إِصْلاَحٌ لَّهُمْ خَيْرٌ وَإِنْ تُخَالِطُوهُمْ فَإِخْوَانُكُمْ وَاللّهُ يَعْلَمُ الْمُفْسِدَ مِنَ الْمُصْلِحِ وَلَوْ شَاء اللّهُ لأعْنَتَكُمْ إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ ﴿٢٢٠﴾
Ey Muhammed (A.S.V)! Cenab-ı Hak Habîbine hitaben onun şahsında hepimize bütün insanlığa duyuruyor kendi emir ve kânûnlarını. Sana şarap ve kumardan soruyorlar. Deki; Bu ikisinde büyük bir günah birde insanlar için bazı menfaatler vardır. Fakat günahları menfaatlerinden daha büyüktür. Yine sana neyi infâk edeceklerini soruyorlar. Deki; İhtiyaçtan fazlasını infâk edin. İşte böylece Allah size âyetlerini açıklıyor umulur ki siz düşünürsünüz. Dünya ve âhiret hakkında düşünürsünüz. Sana birde yetimlerden soruyorlar. Deki; Onlar hakkında yapacağınız islâh işlerine karışmadıktan daha hayırlıdır. Eğer onlara karışırsanız, ıslahlarına çalışırsanız, koruyup kollarsanız onlar sizin kardeşlerinizdir. Benim kullarım sizin kardeşlerinizdir. Allah bozguncuyla islâh ediciyi bilir, birbirinden ayırt eder. Eğer Allah dileseydi sizi zora koşardı şüphesiz ki Allah çok güçlüdür. O Azizdir, ezelî, ebedî galiptir, hiç mağlup olmayandır. İzzetin, büyüklüğün tamamı ondadır. Hüküm ve hikmet sahibidir. İşte burada da bütün insanlığı ve diğer yüce emirlerinin tamamında Cenab-ı Hak bir yasak koduysa bu yasakların bilin ki insanlık âlemini başta insan olmak üzere bu varlıkları zarardan korumak içindir. Yoksa Cenab-ı Hak kulunun menfaatine olan hiçbir şeyi yasaklamamıştır. Bütün yasaklar insanların menfaatinedir. Çünkü İslam hayat verendir, zararlar hayat alandır. Onun için Cenab-ı Hak hayat veren değerleri bütün insanlığa ebedî ve ezelî rahmetiyle takdim etmiştir.
Dakika 20:05
Şimdi tembeller ve câhiller, korkaklar kumarı kazanç zan ederler, şarabı da kuvvet zannederler. Öyle değil Allah’u Teâlâ bunları yasaklamıştır. (Hamir) bu sarhoşluk veren içkinin adı Kur’an-ı Kerim’de (Hamir)’dir. Kelime anlamı örtmek kafanın dumanlanması gibi anlamları vardır. Üzüm şarabı, sarhoşluk veren her şey hamir ’dir. Yani bu yasaklar arsındadır ki bunların başında üzüm şarabı, buğday, arpa ve darı gelmektedir; bunlardan şarap yapılırdı o zaman da. Kütüb-i Sitte ’de baldan da yapıldığı İmâm-ı Mâlik’ten (Rahmetullâhi Aleyh) rivâyet olunmuştur. Şâfiî ekolünde genel olarak damlası dahi caiz görülmez. Yani bunların damlası bile. Cenab-ı Hak Mâide Sûresinin 90’ıncı âyetinde açıkça buyururlar derler ki;
استعيذ بالله
(يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُو) Ey îmân edenler! (إِنَّمَا الْخَمْر) içkinin sarhoşluk veren maddelerin tamamı (وَالْمَيْسِرُ) kumar çeşitlerinin tamamı (وَالأَنصَابُ) o fal okları, fal taşları, putlar (وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ) o kısmet dağıtmak için kullanılan zarlar bunlar rics’tir şeytanın amelindendir diyor Cenab-ı Hak. Rics demek şeytanın amelinden bir pisliktir. (فَاجْتَنِبُوهُ) bunlardan son derece kaçının diyor. Bunlar haram kılındılar. (لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ ) umulur ki felaha erersiniz, kurtulursunuz diyor.
Şimdi kıymetli dostlarım Yüce Allah’ın ortaya koyduğu Allah’ın ilmiyle, kelâmıyla, emriyle, fermanıyla ortay konmuş bir gerçekler üstü, gerçektir, hakîkat üstü hakîkattir, tam bir hakîkattir çünkü ilâhî’dir. Bilim ne kadar incelese bunların zararlarını bilimde tespit etmiştir. Kimyası incelenmiş bunların bilimde tespit etmiştir. Ama bilim bunları tespit edilinceye kadar ne kadar aradan asırlar geçmektedir. O zamana kadar insanların hâli ne olur? İşte Cenab-ı Hak vahiy ile peygamberlik müessesi ilâhî kitaplarla insanlığa hayat veren değerleri önceden ortaya koyuyor ve zararlardan koruyor. Bilimsel çalışmalarda devam edecektir kıyâmete kadar. Ama hiçbir zaman hiçbir bilim Allah’tan daha iyi bilir denebilir mi? Denemez. Peygamberden iyi bilir denebilir mi? Denemez. İnsanlar hayırlı çalışmalarına devam edeceklerdir. Ama ilâhî ortaya konan eşsiz hükümdar Allah’ın da riâyet edilecektir. Hayat vereni terk edipte insanların hayatını elinden alan, birazı yanlış, birazı doğru, kimisi tamamen yanlış, kimisi biraz doğru, kimisi de bazısı doğru şimdi bunlarla hayat bulunmaz.
Dakika 25:06
Tam doğru, tam gerçek işte ilâhî olanlardır ki Kur’an-ı Kerim’in içindeki âyetlerin tamamı ilâhî’dir. Hz. Muhammed’in ortaya uyguladığı ilâhî kânûnlar, ilâhî şeriat, İslam’ın değerleri tamamen ilâhî’dir. İşte tabiatüstü değerlerdir üstelik tabiatın kânûnları Kur’an-ı Kerim’in içerisinde mevcuttur. Kur’an-ı Kerim iyi keşif edilirse kaynak iyi keşif olmuş olur. Kâinat iyi okunursa Kur’an-ı Kerim iyi anlaşılmış olur.
İmâm-ı Âzâm, sahâbenin çoğu, birçok Fâkihler (Li–aynihî harâm) üzüm şarabıdır. İnkârı, küfrü mucip budur demişlerdir. Yani kim bunu inkâr ederse, bu şaraba helal derse kâfir olur demişlerdir, damlası haram olanda budur. Alımı, satımı haram olanda budur demişlerdir. Diğerlerinin haramlığı sarhoşluk verme niteliği ile bunlar sabit olup içmenin dışında kullanılmaları için, alınıp satıla bilmeleri için onların sarhoşluk verme niteliğiyle bunlar sabit kılınmıştır. Özel anlam kesinlik ifade eder, genel anlamlar kesinlik ifade etmez. Şaraptan başkasını az miktarda bunun içilebilir denmişse de Fethu’l Kadir de üç mezhep ile Hanefî de tercih çoğu sarhoşluk verenin azıda haramdır. Kütüb-i Sitte de böyle mevcuttur. Kimya ilmide bu görüştedir. Yani bir şeyin azı sarhoşluk veriyorsa onun çoğu sarhoşluk verenin azıda haram kılınmıştır. Bu da Hadis-i Şerif’tir ve Kütüb-i Sitte ’dedir. Çoğu sarhoşluk verenin azıda haramdır denmiş, her sarhoşluk veren haramdır da denmiştir. (كُلّ مُسْرِفِينَ الْحَرَامِ ِ) Şarap, rakı, şampanya, konyak dökülen elbise yıkanmalıdır. Mesela bir elbiseye şarap döküldü rakı, şampanya, konyak döküldüğü zaman o elbise yıkanmalıdır. İspirto, bira vesaire gibi olanlar, üzüm şarabından yapılmayanlar uçucu oldukları için yıkanmaya bilir ama yıkanması daha iyidir. Tıpta ise Bakara Sûresi 173’üncü âyet-i kerimede Cenab-ı Hak;
(إِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةَ وَالدَّمَ وَلَحْمَ الْخِنزِيرِ وَمَا أُهِلَّ بِهِ لِغَيْرِ اللّهِ) buyurulmuştur. Burada da üzerinize şunlar haram kılındı diyor: Bunlardan biri ölmüş hayvan, meyte, akmış kan ve domuz eti birde Allah’ın gayrısı için kesilenler. Allah’ın gayrısı için kesiliyor, Allah’ın adı anılıyor, başkası için kesiliyor, Allah için değil başkası için kesiliyor. Bunlar haram kılındı bunlar yenmez diyor. Zaruretler konusuna gelince de kendi miktarınca takdir olunurlar. Müskirat tedrîci, aşamalı olmuştur.
Dakika 30:22
Nahl Sûresi 67’nci âyetinde hurma, üzüm gibilerden içki güzel gıdalar edinirsiniz. Aklını kullanana ibretler vardır buyurulurken diğer bir âyet-i kerimede Cenab-ı Hak ne diyor;
(يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَقْرَبُواْ الصَّلاَةَ وَأَنتُمْ سُكَارَى) Nisâ Sûresi 43’üncü âyet-i kerimede Ey îmân edenler! Siz sarhoş olduğunuz halde namaza yaklaşmayın buyuruyor.
Yine Kurtubî diyor ki; Bazı sarhoşlar vardır ki pisliği ile oynarlar yüzüne sürebilirler kendi pisliğiyle bu hâliyle tövbe ettiği aynı zaman da dua ettiği görülmüştür. Köpek yüzünü yalar ve ona köpeğe dua etmeye başlar çünkü akıl gitmiştir. Akıl gidince geriye bir şey kalmaz. Cenab-ı Hak tedrîci olarak bak diğer bir âyette yine Mâide Sûresi 90, 91’inci âyet-i kerimesinde şeytan içki kumarla aranıza düşmanlık kin sokmak kim ister. Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan alıkoymak ister. Vazgeçtiniz değil mi? Diyor. ( فَهَلْ اَنْتُمْ مُنْتَهُونَ ) Orada Hz. Ömer vardı bu âyet geldiği zaman bakın hemen nasıl cevap verdi Hz. Ömer (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn). Hz. Ömer hemen âyet gelir gelmez Yüce Allah bu haramları duyurur, duyurmaz; (İntehheyna ya Rabbi) vazgeçtik ya Rabbi, vazgeçtik ya Rabbi diye hemen Cenabı Hakk’ın emrine boyun eğdiğini, teslim olduğunu bildirmiştir, ikrârda bulunmuştur derhal.
Bunun için bakın rakı, şarap hakkında Hz. Ali ne diyor; “Bir kuyuya bir damla şarap düşse, kurusa, minare yapılsa ezan okumazdım diyor. Bir damla şarap denize düşse, deniz kurusa, otlar bitse orada koyunlarımı otlatmazdım, hayvan otlatmazdım diyor.” Bir defa Allah’ın yasaklarına karşı sahâbenin Allah’a olan itaatine bakın.
Yine İbn-i Ömer şöyle diyor; “Bir parmağım şaraba batsa keser atardım diyor.” Ashâb-ı Güzin (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) ilâhî emre nedenli bağlı durumdadırlar, düşünülmesi lâzım. Ashâp Allah’a bağlı, emrine bağlı tam itaatkâr zât-ı muhteremlerdir. Allah hepsinden razı olsun.( Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn ve Anhünne)
Meysir: Kumar demektir ki çarpmak, çarpılmak gibi anlamlar taşır.
Mert: Tavla demektir. Satranç Araplar buna satranç derler, Araplarda satranç Frenklerin ki ise piyango.
Ezlam: Oklara derler. 10 adet okları vardı bunların birisinin adı Fezz, Rakib, Tev’em, Hıls, Nâfıs, Müsbil, Mualla, Me-nih, Sefih, Vağd. derlerdi. Me-nih, Sefih, Vağd’den başkasının bir payı olurdu. Piyango için deve kesilirdi, o günkü piyango böylede bir şekli vardı, 28 hisseye ayrılırdı. Oklar “Rebabe” torbasından çekilirdi boş çıkanlar devenin bedelini öder, öbürleri de hisselerini fakirlere verirlerdi.
Dakika 36:42
Dikkat edin! Bu bir ehveni şerdir. Ehveni şeri bile İslam ret etmiştir. Fakirlere veriliyor bu kumarla bu piyangoyla. Mademki fakirlere vereceksiniz niye kumar oynayarak veriyorsunuz? Verin Allah rızası için, Allah için verin. Fakirlere niye piyango yoluyla, kumar yoluyla niye fakire veriyorsunuz? Helal olan oradaki deveyi haram hâle getiriyorsunuz. Haram hâle getirip fakirlere dağıtıyorsunuz. İslam’da cömertlik sırf Allah için Allah’ın verdiği nimetleri Allah yolunda muhtaçlar, yoksullara sırf Allah için verilir. Kesin Allah’ın emridir. Orada fazilet kazanılır, bol sevaplar kazanılır ve daha büyük bereketler, daha büyük kazançlar sağlanır. Ama kumarda ise Allah’ın rızası yoktur, haramlardan Allah razı değildir. Haram yoluyla fukaraya yardım ettiğini zannedenler burada helali pis hâle getirdikten sonra bu durumu icra etmektedirler. Onun için çocukların aşk ve ceviz oynamaları da meysirdendir denilmiştir.
Bir gün Hz. Ali’ye sormuşlar iki kişiden birisinin diğerine şu kadar yumurtayı yiyebilirsen şu senin olsun sözüne kumardır demiştir. Şarap, kumar bir arada Cenab-ı Hak tarafından zikir edilmiştir. Hayır nâmına piyango haram olunca ötesi bellidir. Kumarın her türlüsü yasaklanmıştır, Sarhoşluk veren içkilerin her türlüsü yasaklanmıştır. Çünkü İslam hem biryandan hayat verir o hayatı bir anda koruma altında tutar. Koruyucu hekimliğin en yücesi İslam’ın kendisindedir. İslam aynı zamanda koruyucu hekimliktir, Kâinat bir eczanedir. Bunların yaratanı Yüce Allah’tır. Bu kâinattaki yaratılanların her birinde değer kimisinde kıymetli gıdalar, kıymetli şifalar, devalar bulunmaktadır. Bunların yasak olanlar ise zararlı olanlardır.
Dakika 40:02
Nerede bir haram varsa İslam da bir günah, orada bir zarar vardır. İslam hayat verirken hayat veren tabii ki değerleri zarar verenlere de hayatı koruma atına almıştır. İslam aynı zamanda Allah’ın korumasıdır, himayesidir tam güven ortamıdır. Tam güven ortamı bizzat İslam’ın kendisidir. Allah’a itaat ettikçe kişi korunur, isyan ettikçe zarar eder ve Allah’ın korumasından uzaklaşır. Bunların zararı saymakla bitmez. Eğer Cenab-ı Hak bir şeye haram demişse onun zararını ne bilim sayabilir gücü yetmez. Ancak onun zararını onu yaratan bilir. Onun için haram demiştir kullarını zarardan korumak için. Bir kâr, bin zarar şimdi adam kumardan üter bir kar ettiğini zanneder ama bir kârda binlerce zararın olabileceğini düşünmez. Allah her şeyi bildiği için önceden kesin ve kesin hayat veren kânûn kuralarını koymuştur. Kânûn koyucu Allah’ın kendisidir. Yarattığını bilir, yarattığının faydasını, zararını bilir. Bunun dışında dünyada kim ne yaparsa yapsın Allah’ın bildirdiği kadar bilir fazlasını bilemez.
Mesela Cenab-ı Hak Nisâ Sûresinin 10’uncu âyetinde;
إِنَّ الَّذِينَ يَأْكُلُونَ أَمْوَالَ الْيَتَامَى ظُلْمًا إِنَّمَا يَأْكُلُونَ فِي بُطُونِهِمْ نَارًا وَسَيَصْلَوْنَ سَعِيرًا ﴿١٠﴾
Yetim malını haksız yollarla yiyen ne yapmışlardır? Onlar ateşle karınlarını doldurmuşlardır diyor ve yandın azâbına, ateşine girecekler ateşe yaslanacaklar diyor. O yetimin malını yiyen adam bu bir kâr zannetti, mal elde ediyorum zannetti hâlbuki karnını ateşle doldurdu. Kendini de cehenneme girdirdi, mahvetti kendini ve ateşe diyor. (sair cehennemine ) girecek ateşe yaslanacak.
(إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ) Ey inananlar! Ancak inanlar kardeştirler. Kardeşliği koruyanlar bir Âdem’in bir Havvâ’nın soyundan gelip hepsi Allah’ın kulu olduğu hâlde, hepsi Âdem’in, Havvâ’nın çocukları olduğu hâlde ancak inanalar kardeştir diyor. Kim bunlar? Allah’ın emrine itaat edenler. Öbürleri hem Allah’a isyan etmişler, hem insanlığı paramparça hâle getirmişler, kardeşliği de bozmuşlar. Fıtratta İslam var idi bunu da bozmuşlar. Onun için Cenab-ı Hak fıtratını bozmayan Allah’a itaat eden mü’minler kardeştir diyor.
(إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ) (فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ ) kardeşlerinizin arasını islâh edin, sulhu, barışı sağlayın (اتَّقُوا اللَّهَ) Allah’tan gereği gibi korkun, bütün varlığınızla korkun, bütün varlığınızla Allah’ı sevin (لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ ) umulur ki merhamet olunur, rahmete gark olunursunuz.
Yine Kurtubî o büyük âlim şöyle deniştir; “Yetimin ağlamasından Arş-ı Âlâ titrer demiştir.” Kurtubi’nin rivâyeti.
Dakika 45:10
Dikkat edin! “Yetimin ağlamasından Arş-ı Âlâ titrer diyor.” Ey zâlimler! Yeryüzünde zulmettiğiniz mazlumlar olduğu müddetçe Arz titriyor, Allah gazâba geliyor zâlimlerden intikam almak için Cenab-ı Hak ne yapıyor? Vakti saati geldi mi derhal intikamını alıyor. Yine Buhârî Şerifin rivâyetinde yetime bakanla cennette beraberiz diyor Peygamberimiz. Yetimlere, garibanlara, yoksullara, kimsesizlere bakanlar daima Hz. Muhammed’e yakın olanlar, komşu olanlardır. Peygamberimiz onun için yetime bakanla cennette beraberiz buyurdular şu büyük müjdeye bakın. Onun için Kurtubi’nin rivâyetinde (yehtezyül Arşu min bukail yetim) buyurulmuştur. Cenab-ı Hak merhameti işte böyle kimseye kötülük edilmesini Allah istemez, İslam istemez, Müslüman istemez. İslam Allah’ın yeryüzünde rahmetinin, merhametinin, cömertliğinin, kereminin, adâletinin tecellîsidir. Bunu kim uygular dünyada? Müslüman uygulayacaktır. Cenab-ı Hak Müslümanım diyenlerin tamamına gerçek Müslüman olmayı nasibi müyesser eylesin.
Dakika 47:17