Tefsir 504-01

504- Tefsir Ders 504 hayat veren nurun keşif notları

504- Kur’an-ı Kerim Tefsîr Dersi 504

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

Kıymetli izleyenler,

 

Dersimiz Hümeze Sûresi’ne geldi. Hümeze Sûresi de Mekki sûrelerden, âyet sayısı 9, sıra numarası 104’tür.

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

وَيْلٌ لِكُلِّ هُمَزَةٍ لُمَزَةٍۙ ﴿١﴾

اَلَّذ۪ي جَمَعَ مَالاً وَعَدَّدَهُۙ ﴿٢﴾

يَحْسَبُ اَنَّ مَالَـهُٓ اَخْلَدَهُۚ ﴿٣﴾

كَلَّا لَيُنْبَذَنَّ فِي الْحُطَمَةِۘ ﴿٤﴾

وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا الْحُطَمَةُۜ﴿٥﴾

نَارُ اللّٰهِ الْمُوقَدَةُۙ﴿٦﴾

اَلَّت۪ي تَطَّلِعُ عَلَى الْاَفْـِٔدَةِۜ ﴿٧﴾

اِنَّهَا عَلَيْهِمْ مُؤْصَدَةٌۙ ﴿٨﴾

ف۪ي عَمَدٍ مُمَدَّدَةٍ ﴿٩﴾

 

Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş göz hareketleri ile alay edenlerin (hümeze ve lümezenin) vay hâline! Malının, kendisini ebedî yaşatacağını, kurtaracağını sanırdı, öyle sanır. Hayır, andolsun ki, o hutameye yani cehenneme atılacaktır. Hutame’nin ne olduğunu bilir misin? O, kalplerin içine işleyecek, Allah’ın tutuşturulmuş bir ateşidir. O cehennemlikler, dikilmiş direklere bağlı oldukları hâlde, o ateşin kapıları üzerlerine kapatılacaktır.

 

İşte kıymetli dostlarımız, Hümeze Sûresi’nin yüce kelimelerini, yüce anlamını özlü olarak size verdikten sonra şimdi bu âyetlerin bir de keşif notlarına, irşâd notlarına bir bakalım. Bakın, bu konu da Sevgili Peygamberimizden ve onun Ashâplarından rivâyette ve dirâyette en yetkili, yüksek Ulemâ’dan yapılan keşifleri ve irşâd notlarını sizlere vermeye çalışacağız. Bütün derslerimizin kaynağı işte işâret ettiğimiz sağlam kaynaklara dayanarak dersimiz bu kıymetli okul, bu ekolün içindeki yüce dersler ne kadar kıymetli ki bu okulda hep beraber okuyalım, okutalım. Hümeze Sûresi’nin keşif notlarına şöyle bir bakalım. Hemmazlar, gammazların durumlarına bir bakalım. Nâmûs ve şeref ile oynayanlar, bu hemmaz ve gammazlar var ya! Hemmaz, lemmaz, gammazlar, insanlığın nâmûs ve şerefi ile oynayanlar, nemime yani koğuculuk yapanlar, ayıp arayanlar, ara açanlar, Müslümanların arasına fesâd saçanlar… Mücâhit şöyle diyor: Hümeze, insanların etini yiyenler, yani gıybetçiler. Hucûrat Sûresi 11’inci âyette: “Gıybet eden kişi ölmüş kardeşinin etini yiyen insan gibidir.” İşte Hümeze için Mücâhit böyle dedi. Hemmazlar dedi, insanların etini yiyenler, gıybetçiler. İbn-i Abbâs bu konu da ne dedi:  “Hemmazlar, hem gıybetçiler lemmazlar da ayıpçılar, milleti ayıplayanlar ayıp arayanlar, kusur arayanlar.” İbnü Zeyd de: “Hemmazlar eliyle, diliyle insanları incitenler” Ebû’l Aliye’de yine: “Hemmazlar yüze karşı, lemmazlar da arkadan çekiştirenler.”

 

Dakika 5:20

 

Açık ve gizli insanları arkadan çekiştiren, ayıp arayanlar, insanların hoşlanmadığını yapanlar, kızdıranlar, ayıplayanlar. Bu da Hasen ’den gelen bir haber. Fahrettin Râzî de şöyle diyor: Kusur bulmak, ayıbı açıklamak, hasetten, kinden, eğlenceden dolayı din ve taat ile ilgili bir emirle olur veya dünya ile ilgili olur, bunların hepsi yasaktır. Gevezelik, zevzeklik, maskaralık edene hem gülerler hem söverler. Zemahşerî de, bu yine bu açıklamayı yapmış, Fahrettin Râzî de bunu açıklamış. Edepsizler, saldırganlar, işte bu hemmaz gammazlar bunlar. Aşere ve şazlar da dâhil 14 kıraatte bakın mimler, mimler üstünlü olarak okunmuştur. Suyûtî bunları, putperestler yapardı. Putperestlerin yaptığını bir Müslüman bile yapıyorsa putperestliğin şiârını takınmış olur. Ahnes Bin Şüreyk, Ümeyye Bin Halef, Velid Bin Muğire gibiler bunlar Müslümanları ayıplıyorlardı. Bunlar zenginliklerine güveniyorlardı. Şimdi her çağın Ahnes’leri vardır,  Velid’leri vardır, Emsalleri vardır, Ebû Cehilleri vardır. Bunların yaptığını kim yapıyorsa onların şiârını şiâr edinmiş olur. Sebebin özel tehdidin genel olması da câizdir. Yani birkaç kişiyi zikrediyor ama dünyaya Kur’an-ı Kerim ders veriyor. Bunu da böyle açıklayan Zemahşerî ’dir. Genellik içinde özelliği de anlatıyor. İbn-i Âmir, Hamze, Kisâî, Ebû Câfer, Rauf, Halef, Ames mimin şeddesi ile ‘’cemmea’’ tefilden okumuşlardır. ‘’Hammea’’ diye okumuşlardır. Malına güvenenler, Müslüman’ın garibanlarına tepeden bakanlar malına güvenir övünür, dünyaya kazık kakarcasına örümcek ağı kadar bir gücünün olduğunu görmez. Allah’a îmânı olmayan, Allah’ın dostluğuna sığınmayanların ne kadar malı mülkü olsa, devleti, milleti, ordusu olsa bunların gücü örümcek ağı kadardır veya daha da zayıftır. Onun için nebis fırlatıp atıvermek. Burada ‘’Nun’’ tekit Nunu’dur. Hutame kırıp geçirmek, yalayıp yutmak, cehennemin bir hutame tabakası var, bu hemmazlar, gammazlar malına güvenenler buraya atılacaklardır, cehennemin tamusuna, hutameye atılacaklardır. Bu dördüncü, altıncı, ikinci tabakası diyenler olmuştur. Eski Türkçe buna tamu, zindan, hapishane, dam, cezaevi gibi Türkçemiz de bunların böyle tanımları vardır. İsrâ Sûresi’nin 8’inci ayetinde: “Cehennemi zindan yaptık” diyor. İşte hemmazlar, gammazlar, lemmazlar malına güvenip Yüce Allah’u Teâlâ’nın Muhammedî şeriatına tenezzül etmeyen Müslümanlara tepeden bakıp hep Müslümanları ayıklamaya çalışanlar.

 

Dakika 10:44

 

Bunlar ki diyor, işte “Cehennemi bunlara zindan yaptık” ve bunlar hutama tabakasına atılacaklar cehennem de. Hucûrat Sûresi 12’nci âyetinde: “Ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi?” Diyor. Gıybetçiye diyor ki gıybet edene hemmaz lemmaz, gammazlara; “Siz diyor ölmüş kardeşinizin etini yemeyi sever misiniz?” İşte hutamanın ateşi, cehennemdeki hutamanın ateşi Allah’ın belâsı, ebedî sönmeyen bir ateştir. Bu cehennemin bu tabakasına atılacaktır o hemmazlar, gammazlar, lemmazlar ki Müslümanların haysiyet ve şerefi ile insanlığın haysiyet ve şerefi ile oynayanlar ve malına, servetine, milletine, devletine, çokluğuna, bâtıla güvenenler, Hakk’a karşı koyan bunlar. Hz. Ali altından ateş kaynarken Allah’a isyân ediyor insanoğlu diyor, insanoğlunun o Kürre-i Arz’ın içi de ateştir, volkanlar her an patlayabilir. Bugünkü jeologların teorileri yerin içindeki ateşe göre yerin kabuğu yumurtanın içine göre iç zarı gibidir, incedir. Bu ateşin bunlara benzemediği, sadece cisimleri değil canlara, gönüllere, ruhlara saran bir ateş, hutama cehennemi. Kalbin, yüreklerin merkezi olan füatları anlama yerinin üstüne çıkar,  ruhlara sarar, maneviyatın üstüne çıkar, küfrün, şirkin, kötü niyetlerin, çirkin inançların kaynağı onlardır. (لَا يَمُوتُ فِيهَا وَلَا يَحْيَى)Yüce Rab ne diyor? Âlâ Sûresi 13’üncü âyette: (لَا يَمُوتُ فِيهَا) “Orda ölüm yok cehennemde azâb var. (وَلَا يَحْيَى) hayat da yok mutlu hayat yok, azâb var.”

 

Fahrur Râzî efendimizden nakledilen bir haberi bize şöyle ulaştırıyor: “Ateş nar ehlini yer, nihâyet gönüllere gelince son bulur, sonra Allah’u Teâlâ etlerini, kemiklerini yeni yaratılışla yeniden yaratır. Azâbı tatsınlar diye yeni deriler vereceğiz.” Nisâ Sûresi 56’ncı âyette. İşte kıymetli dostlar, üzerine ıttıla, üzerine çıkmak, gönüllerin üzeri beyni de içine alır. Hayatın merkezi kalplerin içini sarar cehennem ateşi, hutama ateşi. Bu Allah’ın yaktığı bir ateştir. Âlûsî işaret erbabı onda rûhânî azâbın şiddetine işâret olduğunu söylerler. Ahmed Bin Hanbel, Ebû Hayyân çoğul ismi diğerleri çoğuldur.

 

Dakika 15:10

 

(Amudun) çoğulu, Ebû Ubeyde (imadın) çoğulu dayanak, dayak, Ebû Bekir, Hamza, Kisâî, Halef umut olarak açıklamışlardır. İbn-i Abbâs ise, ateş sütunları, Tirmizî Ebû Hureyre’den asi Müminleri ateşten çıkarınca en uzunu 7000 sene duracaktır. Bakın, Tirmizî ’den gelen Ebû Hûreyre’den rivâyet edilen bir haber de günahkâr mü’minler, Müslümanlar da 7000 sene cehennem de yanma tehlikesiyle baş başadır. Bakın, Tirmizî Ebû Hûreyre’den âsî mü’minleri ateşten çıkarınca en uzunu 7000 sene duracaktır. Allah’u Teâlâ cehenneme ateşten kapaklar, çiviler ve amutlarla bir kısım melekler gönderir diyor. Kaparlar, çivilerler amutları uzatıp bastırırlar ne bir ruh girecek, ne bir gam çıkacak bir boşluk kalmaz. Cehennem direklerinin içine cehennemlikleri koyarlar, kapılar kitlenir. Azîz, Celîl Cebbâr olan Allah, arşın üzerinde onları unutmuş gibi bırakır. Cennet ehli nimetlerle meşguldür. Ondan sonra cehennem ehli hiçbir yardım dileyemez. Çünkü cehennem direklerinin içine bu sütunların içine cehennemlikler konmuş, üzerleri kitlenmiş. Bunların artık söz kesilir, sözleri nefes alıp vermeden ibârettir, Tirmizî diyor: (Allahümme ecirnâ minen-nâr ve edhilnâ cennete meal Ebrar). Ne diyor; Allah’ım bizi cehennem ateşinden kurtar. İyilerle beraber cennetine kabul et diye bir yalvarış var. Bunu da sık okumalıdır kıymetli dostlarımız. Azâb âyetleri gelince bunları Peygamberimizin okuduğu, rahmet âyetleri gelince de Allah’tan istediğini görüyoruz, azâb âyetleri gelince de Allah’a sığındığını görüyoruz.

 

Taberî ’den gelen haber de: Malını Allah yolun da harcamayanlar, Allah’ın hakkını vermemiş, malı yığmış, toplamış, malının hamalı olmuş, işte bunların malıyla mülküyle bunlar cehennemdeler. Tirmizî, cehennem bin sene yakıldı, kırmızı oldu, 1000 sene yakıldı bembeyaz oldu, 1000 sene yakıldı simsiyah oldu. Şimdi Cehennem simsiyahtır diyor. İşte âyet 6 ve 7’ye de işareten onlar ölmek üzere olanın durumundadırlar ama ölemezler ebedî, azâb çekerler. Yani her gün can çekiştirenin durumu gibidir cehennemdekilerin hâli.

 

Dakika 20:04

 

Tâhâ Sûresi 74’de: “Rabbine günahkâr gelene cehennem var.” Dikkat et! Allah’ın huzuruna günahlarla gitme, aklını başına al! Hemen tövbe istiğfar et gerçek tövbe ile. Tâhâ Sûresi 74’ü de unutma! Rabbine günahkâr gelene cehennem var. Bakın bu âyeti açıklayan Kurtubî ’dir, ayrıca bu haberi de o veriyor ve bu âyeti de delil gösteriyor. Yine âyet 9; “Zincir vurulurlar ebedî cehennemde kalırlar.”

 

Cenab-ı Hak cümlemizi Allah’ın her türlü azâbından muhafaza eylesin, merhametine, rahmetine, mağfiretine, mazhâr olan kullarından eylesin, O’nun lütfu ihsanına, merhametine ebedî muhtaç eylesin.

 

Dersimiz Fil Sûresi’ne gelmiş bulunmaktadır. Fil Sûresi de biliyorsunuz Şanlı Kur’an’ın en büyük mûcizelerinden birisidir. İyi anlamalı, iyi dinlemelidir.

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Kıymetli izleyenler,

Fil Sûresi Mekkî Sûrelerdendir, âyet sayısı 5, sıra numarası da 105’tir.

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 

اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِاَصْحَابِ الْف۪يلِۜ ﴿١﴾

اَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ ف۪ي تَضْل۪يلٍۙ ﴿٢﴾

وَاَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْراً اَبَاب۪يلَۙ ﴿٣﴾

تَرْم۪يهِمْ بِحِجَارَةٍ مِنْ سِجّ۪يلٍۖ﴿٤﴾

فَجَعَلَهُمْ كَعَصْفٍ مَأْكُولٍ ﴿٥﴾

 

‘’Allah’u Ekber Lâ İlâhe İllallah, Allahu Ekber, Allahu Ekber Velillahi’l Hamd.’’

 

Görmedin mi Rabbin fil sahiplerine ne yaptı? Ebrehe ’ye ve Ebrehe’nin Ordusuna, Beytullah’ı, Kâbe-i Şerif’i yıkmaya gelen Haçlı Ordusuna, onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi. Onlara çamurdan taşlaşmış sertleşmiş taşlar atıyorlardı ve onları yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı, köklerini kesti. Gökten Yüce Allah bombardıman etti, kuş orduları ile siccinden alınan işte sertleşmiş taşlar atıyorlardı ki, bombardıman ediyorlardı kuş sürüleri.

 

Şimdi İnşâ’Allah’u Teâlâ bu Sûre-i Celile’nin keşif notlarını, irşâd notlarını vermeye çalışacağız. Cenab-ı Hak rüşte ulaşan Râşidin Zümreye ilhâk eylesin.

 

Dakika 24:09

 

 

 

(Visited 88 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}