hayat veren Tefsir 58-01

58- Tefsir Ders 58 hayat veren nurun keşif notları

 

58- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 58

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

(Bakara Sûresi 275’inci Âyet-i Kerime’den 281’inci Âyet-i Kerime’ler)

 

Bütün insanlığın kurtuluşuna gelen hayat veren ilâhî emirleri sizlere tebliğe devam ediyoruz. Cenab-ı Hak Bakara Sûresinin 159’uncu âyetinde buyururlar ki konumuzla ilgili;

 

أَنزَلْنَا مِنَ الْبَيِّنَاتِ وَالْهُدَى إِنَّ الَّذِينَ يَكْتُمُونَ مَا

 

“İLÂ-ÂHİRİL AYEH’’

 

Cenab-ı Hak kitapta indirdiğimiz açık delilleri insanlara hidâyet yolunu gizleyenlere karşı yani bu Kur’an’ı doğru açıklamayanlara  أُولَئِكَ يَلعَنُهُمُ اللّهُ bu hayat veren ilâhî nizamın kânûnları tamamıyla İslam’da, Kur’an’da bulunmaktadır. Bu kitâbın âyetlerini doğru açıklamayanlara, gizleyenlere Allah lânet eder diyor. Bunu bilenler dosdoğru insanlık âlemine yüce Kur’an’ı kıyâmete kadar herkes açıklamak, bilmek zorundadır. Çünkü Allah’a kulluk İslam’ı bilmekten geçer. Onun kânûnlarını bileceksin, riâyet edeceksin itaat edeceksin, taatte ibadette bulunacaksın. Yerli yerince İslam’ın kurallarını uygulayacaksın ilâhî ölçülere bağlı kalacaksın. Gayri meşru yollarda harcayanlar malını, mülkünü, ömrünü, bilgisini, gayrı meşru yollarda harcayanlar iflas etmişlerdir. Allah yolunda harcayıp da iflas eden görülmemiştir görülmez. Çünkü Allah yolundaki Allah’ın korumasındadır. Allah yoluna harcadıkça Allah’tan ona daha fazlası bol miktarda dönmektedir. Fukaranın gözü önünde süslü, velveleler, çığlıklar, gümbürtüler, kahkahalar, isrâfların sonu nedir? Hüsrandır. Toplumun dengelerini alt üst işte eden bunlardır. Dikkat et buraya! Birisi aç yatarken öbürü tok yatarsa birisi yerken öbürü aç bakarsa bir defa orada kıyâmet kopar sözü nereden gelmiştir? Bizim atalarımız gerçeği kaynağından duymuşlarda onun için söylemişlerdir. Dikkat et buraya! Fukaranın gözü önünde süslü, velveleli, çığlıklar atarak, gümbürtüler, kahkahalarla, isrâfların sonu nedir? Bu hüsrandır. Toplumun dengelerini alt üst edende budur. Fukaranın gözü önünde sen ne yapacaksın? Oynayıp, zıplayacaksın ve isrâf edeceksin ve fukarayı da aç bırakacaksın bir taraf aç bakacak umduğunu bulamayacak bir tarafta isrâfın içinde yüzecek bu hüsrandır.

 

Dakika 5:05

 

İslam bunu katiyyen kabul etmez. Biri yer biri bakar yarın kıyâmet kopar kelimesi buradan gelmiştir. İşte komşusu aç yatarken kendisi tok yatan bizden değildir Peygamberin sözüne (A.S.V) dikkat et. Cenab-ı Hak ne diyor? Bir yoksulu eğer yedirseydin, giydirseydin beni yedirmiş, giydirmiş gibi ben sevinecektim diyor. Bir hastayı ziyaret etseydin, bir yetimin başını okşasaydın, onun ihtiyaçlarını giderseydin bana yapmış gibi bunlardan ben sevinir seni memnun ederdim diyor Cenab-ı Hak. Buda hadisi kutsidir. Kur’an-ı Kerim’in âyetlerine dikkat et. Evet, “Kuvvet nedir bilmezsin ey gurura aldanan sen! Ezer bir kudret tokadı beynini sevinç gününde.” Şunu unutma! Birilerinin eğer kanını emerek, sömürerek, birilerinin sırtından geçiniyor, gözyaşlarının üzerinde sen saltanat sürüyorsan işte öyle bir tokat yiyeceksin ki ne zaman ‘’Ezer bir tokadı beynini sevinç gününde’’ diyor. En sevinçli gününde bir tokat yiyeceksin. Kimin tokadı bu? Hakk’ın hakîkatin tokatlını yiyeceksin. Evet, “kuvvet nedir bilmezsin ey gurura aldanan sen! Ezer bir kudret tokadı beynini sevinç gününde.” Diyor. Bunu unutma! Bu ilâhî adâlet tecellî etmedikçe ne yeryüzünde rahat olur ne gökler rahat olur. İlâhî adâlet tecellî edecek ki bütün ruhlar, kalpler, yeryüzü, karada, havada, denizde bir huzur olacak. Garibanların sırtından geçinen zâlimler, o sırtlanlar onlar yeryüzünde oldukça ne karada, ne denizde, ne havada huzur olmayacaktır hele gönüllerde zâlimlerin huzuru hiç olmayacaktır. Ne kadar hoplarsa hoplasınlar, ne kadar zıplarlarsa zıplasınlar ve ne yerlerse yesinler onların içinde kurt kaynayacaktır, fırtına esecektir onların ruhları terör doludur. Kalpleri tamamen savaş meydanıdır. Niye? Sen o kalbe îmânı Allah’a teslimiyeti Allah sevgisini yerleştirmen görevinken başka şeyler koydun da onun için. Hayat defterinin sayfalarına iyi bak. Her nefesin bir hayatın bir bölümüdür. Her nefesin ömürden bir parçadır. Oraya her nefeste bir mühür basılıyor ömrünün bu kadarını yaşadı diyor iki nefesin arasındaysa Allah’ı zikredebilirsin ve hayırlı işler yapabilirsin. Bunun için her nefeste Allah sana iki nimet bahşediyor. En azından biri seni ölümden kurtarıyor birinde hayat veriyor. Her nefese iki şükür gerekir unutma. Kurduğun sofrada kimlerin hakkı var hiç düşündün mü? Zengine Allah malı, serveti verdi fakirin bunda hakkı var dedi.

 

Dakika 10:00

 

Kurduğun sofrada kimlerin hakkı var hiç düşündün mü? Hakkıyla zekâtını vermemişsen, hakkıyla hayır hasenatını yapmamışsan, har vurup harman savurup, hoplayıp zıplayıp, keyfine zevkine baktığın zaman kimlerin hangi garibanların hakkını yiyorsun ve garibanlar sırtında saltanat sürüyorsun. Bunun hesabını vereceksin. Kime? İlâhî adâlete. Dünyada belki bu adâlet tecellî etmeyebilir ama Mahkeme-i Kübrâ da mutlaka tecellî edip zebaniler ensene bineceklerdir. Perçeminden tutacaklardır. Malın ateş olup seni kendi kazandığın ateşin içine atılacaksın. Eğer Kur’an-ı Kerimin gerçeklerine safsata gözüyle bakıyorsan safsata senin bütün ruhun safsatayla dolmuş, kafan safsatayla dolmuş. Safsata sende İslam’da safsata olmaz, hurâfe olmaz, İslam, Kur’an-ı Kerim, Allah ve onun kânûnları Hakk’ın hakîkatin ta kendisidir. Hayatın çarkları dönerken kimin kime hakkı geçiyor ona da dikkat et. Hayatın çarkları dönüyor ama kimin kime hakkı geçiyor ona dikkat et kimsenin hakkını yeme. Sakın hak hukûk boynana geçmiş olarak mahşere gelme. Büyük mahkemede hâkimler hâkimi hükümdarlar hükümdarının huzurunda Allah’ın orduları mahşeri kaplamış bütün orduları orada ne yapmış? Hesaba çekiyor, bütün hâkimleri hesaba çekiyor, zengin, fakir hesaba çekiyor. İlmi olan olmayan herkes hesap veriyor. İnsin, cininin hesaba çekildiğini çekileceğini unutma. Yoktan yaratıldığın gibi öleceksin öldüğün gibi dirileceksin dirildiğin gibi mahşere fırlayacaksın. İki tane askerin arasında mahşere geleceksin. Îmânın ve Amel-i Sâlih’in varsa seve seve geleceksin. Eğer küfrünle, şirkin, zulmünle geliyorsan mahşere ki geleceksin sabıkalı kaçarken yakalanan eşkıya gibi getirileceksin belin bıkkının zincire vurulmuş olarak. Allah’tan kaçamazsın. Şunu unutma! Her lokmada bir fakirin kanı ve canıyla elde eden şehit yavrularının, şehit babalarının hakkının varlığını unutma. Her lokmada bir fakirin hakkının olduğunu unutma, her lokmada kanı ve canıyla elde eden şehit yavrularının hakkının olduğunu unutma, şehit babalarının hakkının olduğunu unutma, şehit anaların hakkının olduğunu unutma, şehit yavrularını hiç unutma. Bunların kurduğun sofrada hakkı var her fakirin hakkı var her lokmada hakkı var bunların hakkını ver. Dünyada huzur olsun diyorsan mazlum ve mağdurlara tamamen hakları verildiği zaman huzur olur. Zâlimlere dur diyeceksin, zorbalara dur diyeceksin, ilâhî adâletin tecellîsinden yana tavır koyacaksın ve Yüce Allah’ın emrine gireceksin onun hükümranlığını tanıyacaksın.

 

Dakika 15:10

Uyumlu toplum infâkı külli ile olur. İnfâkı külli nedir? Milletin tümünün hakları eşit ve âdil bir şekilde taksim yapılır. Millî gelir millete âdil bir şekilde yansır. İşte uyumlu toplum infâkı külli ile olacağını unutma. Bir tarafın hakkını bir taraf yediği müddetçe işte orada terör olur, irtica olur, orada kargaşa olur, orada mafyalar olur, yeraltı illegal örgütler olur, bunların sebebi bu milletin hakkını yiyenlerdir, dayatanlar zorbalardır. Birde ne diyor istihlâk. İstihlâk: Tüketim, konsomasyon, infâk harcama meselesi, meşru ve gayri meşru diye ikiye ayrılmaktadır. Meşru harcamalar olacak helâl kazanç, haram yoldan kazanç bir defa orada da haram yoldan kazanç milleti harama teşviktir. Milleti harama teşvik edersen, milletin ahlâkını bozarsan işte o zaman hak yiyenler o dürüst insanlara kötü örnek olmaya devam ettiği müddetçe dengeler yine bozulacaktır. Ekonomi ve iktisat bunlar birer birer denge kânûnuyla dengede tutulacaktır. Ekonomi, iktisat birlikte tam bir adâlet ölçüleriyle topluma yansıyacaktır. Bunlardan biriside ribâ artık değer sözleşmede karşılıksız kalan fazlalıktır ki bunun ölçüsü cins ve miktardadır. Alış verişteki ise karşılıklıdır. Ribâ’nın karşılığı yoktur haksız bir kazançtır. Zengini zengin eder, fakiri daha fakir eder. Bunun adı Kur’an’da ribâ’dır. Toplumda bilinen adı faizdir. Basit ve mürekkep faiz diye de ikiye ayrılıyor. Şimdi mürekkep faiz faizinde faizi ki tam batıran faiz, fakiri tamamen ortadan silen faiz, zengini daha çok zengin eden faiz nesih, vadeli satış, nesildeki de kesinlikle ribâ’dır yani faizdir. (İnnemel ribâ finnesieti) Buhârî, Müslim ve Kütübü Sitte de böyle geçmektedir. Aynı cinsler arasındaki fazlalık ribâ’dır. Yine Buhârî Müslim. Buğday, arpa, altın, gümüş, hurma, tuz gibi peşin olan (yeden bi yedin) yani miktarı eşit (mislen bi mislin) onlarla ribâ değildir. Hz. Ömer selem ribâ’dır buyurdular. Peşin para ile veresiye mal almaktır ki ucuza kapatmak. Ribâ şüphesi olan ne varsa bırakın. Bunu bu şekil ribâ şüphesi olanları bırakmak vaciptir. Hz. Ömer’den gelen bir rivâyettir bu.

 

Dakika 20:10

 

Her konuda şüpheliyi bırak bu da tam bir takvâdır mendup takvâdır. Yine Buhârî, Müslim ve Kütübü Sitte de bulunmaktadır. Ribâ hükümleri en son zamanlarda nâzil olmuş veda haccı ile duyurulmuştur. Bütün İslam âlemine ve duyurulan haberin ulaşabildiği her yere.

 

Cenab-ı Hak Mâide Sûresinin 3’üncü âyetinde

 

حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالْدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللّهِ بِهِ

 

Burada üzerinize diyor مَيْتَ akan kan domuz eti ve Allah’ın gayrsisi için kesilenler haram kılındı diyor. İnkârcılardan korkmayın benden korkun. Size İslam’ı seçtim diyor Cenab-ı Hak. Din olarak ben İslam’ı seçtim diyor. Aynı zamanda kesme işlemi doğru yapılmayan ve ölü olan her şeyin ölü olarak ortaya çıkan مَيْتَ cinsinden ne varsa bunlar haram kılınmıştır. Yine Âli İmrân Sûresinin 130’uncu âyetinde faizi kat kat yemeyin, tefecilikte yasaklanmıştır. Son ribâ âyeti ise işte şimdi dersimiz oraya gelmektedir 275 Bakara âyetiyle artık faiz tamamen yeryüzünden kaldırılmasını Cenab-ı Hak istemiştir. Yani ribâ eşittir faiz, faiz eşittir ribâ. Ribâ olan ne varsa Cenab-ı Hak kesin yasaklamıştır. Şimdi o âyetlerle dersimiz devam etmektedir.

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 

الَّذِينَ يَأْكُلُونَ الرِّبَا لاَ يَقُومُونَ إِلاَّ كَمَا يَقُومُ الَّذِي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُواْ إِنَّمَا الْبَيْعُ مِثْلُ الرِّبَا وَأَحَلَّ اللّهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا فَمَن جَاءهُ مَوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّهِ فَانتَهَىَ فَلَهُ مَا سَلَفَ وَأَمْرُهُ إِلَى اللّهِ وَمَنْ عَادَ فَأُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ ﴿٢٧٥﴾

يَمْحَقُ اللّهُ الْرِّبَا وَيُرْبِي الصَّدَقَاتِ وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ أَثِيمٍ ﴿٢٧٦﴾

 

Çok kıymetli muhterem efendiler!

 

Rabbimiz Yüce Allah bu âyetlerinde ribâ, faiz yiyen kimseler, şeytan çarpan kimse nasıl diyor kalkarsa ancak öyle kalkarlar. Bu ceza onlara alışverişte faiz gibidir demeleri yüzündendir diyor. Oysa Allah alışverişi helâl faizi de haram kılmıştır. Bundan böyle her kim Rabbinden kendisine gelen bir öğüt üzerine faizciliğe son verirse geçmişte olanlar kendisine ve hakkındaki hükümde Allah’a kalmıştır. Her kimde yeniden faize dönerse, faiz yemeğe devam ederse işte onlar cehennem ehlidirler ve orada süresiz kalacaklardır. Hele faize helâl diyenlerin vay geldi hâline bunlar cehennemde ebedî kalacaklardır. Allah faizi mahveder. Oysa sadakaları meşru kazancı bereketlendirir. Allah günahta ve inkârda direnen hiç kimseyi sevmez.

 

Dakika 25:15

 

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ وَأَقَامُواْ الصَّلاَةَ وَآتَوُاْ الزَّكَاةَ لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ ﴿٢٧٧﴾

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَذَرُواْ مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبَا إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ ﴿٢٧٨﴾

 

Bak Cenab-ı Hak burada da îmân edip iyi işler yapan namazı dosdoğru kılıp zekâtı verenlerin Rableri katında ebette ki mükâfatları vardır. Onlara hiçbir korku olmadığı gibi mahzunda olmazlar. Ey îmân Edenler! Allah’tan korkun ve artık faiz işini bırakın eğer gerçekten mü’minlerseniz.

 

Cenab-ı Hak bu âyet-i kerimede de bunu bildirdikten sonra ne diyor;

 

فَإِن لَّمْ تَفْعَلُواْ فَأْذَنُواْ بِحَرْبٍ مِّنَ اللّهِ وَرَسُولِهِ وَإِن تُبْتُمْ فَلَكُمْ رُؤُوسُ أَمْوَالِكُمْ لاَ تَظْلِمُونَ وَلاَ تُظْلَمُونَ ﴿٢٧٩﴾

وَإِن كَانَ ذُو عُسْرَةٍ فَنَظِرَةٌ إِلَى مَيْسَرَةٍ وَأَن تَصَدَّقُواْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ ﴿٢٨٠

وَاتَّقُواْ يَوْمًا تُرْجَعُونَ فِيهِ إِلَى اللّهِ ثُمَّ تُوَفَّى كُلُّ نَفْسٍ مَّا كَسَبَتْ وَهُمْ لاَ يُظْلَمُونَ ﴿٢٨١﴾

 

Ne diyor Yüce Rabbimiz; Eğer böyle yapmazsanız yani faiz işini bırakmazsanız o zaman Allah ve Rasûlü tarafından size savaş açılmış olduğunu bilin. Eğer tövbe ederseniz sermayeleriniz sizindir. Haksızlık etmezsiniz haksızlığa da uğramazsınız. İslam’da hak yedirmekte yok kimsenin hakkını yemekte yok. Eğer borçlu darlık içindeyse ona ödeme kolaylığına kadar bir süre tanıyın. Darlık içinde olan fukara, yoksullar vardır. Bunlara kolaylık tanıyın ve bu gibi borçlulara alacağınızı bağışlayıp sadaka etmeniz sizin için eğer bilirseniz daha hayırlıdır. Adam ödeyemiyor gücü yetmiyor olsa ödeyecek bunlara diyor imkânınız varsa bağışlayın ve onları daha çok zora zorlatmayın. Böyle yaparsanız daha hayırlıdır. Kim diyor bunu? Yüce Allah diyor çünkü o yaptığın hayırlar sana öyle hayır olarak geri dönecek. Her nimeti Allah verir. Vesileleri de o yaratır. Öyle bir günden korkunuz ki o gün Allah’a döndürüleceksiniz. Sonrada herkese kazancı tamamıyla ödenecek ve hiç kimse haksızlığa uğramayacaktır. İşte Kur’an-ı Kerim’in hayat veren nur saçan âyetleri insanlığa bu konuda da hayat vermektedir. Çünkü faiz mahveden ve Allah’la savaşa kalkan, Peygamberle savaşa kalkan, fukaranın hakkını yiyen, zengini daha zengin eden, fakir eden bir korkunç haramdır ribâ eşittir faiz. Bunun için kıymetli efendiler, ilâhî nizamın içinde haramlara, yanlışlara, sömürülere ve insanlığı mahveden ne varsa bunlara müsaade edilemez.

 

Dakika 30:10

 

Bunun için bu âyetlerin keşfi üzerinde devam ediyoruz. Bu âyetlerin keşfi üzerinde ki iyice anlaşılsın bu konuda Rabbimizin âyetlerini daha iyi anlamak için Peygamberimizin ve hadis-i şeriflerin, müçtehitlerimizin görüşleriyle keşfe de devam ediyoruz. Kardeşçe toplum düzeni kurmalı, kimseyi sömürmemeli, kardeşçe toplum düzeni kurmalı. İslam’ın düzeni bu kardeşçe düzen, rahmet düzeni, merhamet düzeni, ilâhî adâletin tecellîsidir İslam. İslam şeriatı budur. Câhiliye düzenin câhiliye düzeninin faiz düzeni yani o câhiliyet düzeninden kurtulmalı faiz düzeni toplumu kendine çalıştırır fakirlik artar. Dikkat et! Faiz düzeninde birileri toplumu soyar, sömürür, kendine çalıştırır, fakirlik artar, çarkın dişleri arasında fukara ezilmeye devam eder. İhtilâllere zemin hazırlar. Fakir ezildikçe ihtilâller nedir zemin bulur kargaşalar artar. Niye? Ezilenlerin sırtında saltanat süren sırtlanlar varda ondan. Miraç’ta Peygamberi Zîşân Efendimiz Miraç’ta ribâcıları görmüş. Cibril’i Emin (AS.) bu âyeti okumuştur. Dikkat et! Cebrâil (AS.) Peygamberimize Miraç’ta bu âyeti okumuştur. Faizcileri görmüş Peygamberimiz. Şahsî menfaat millî olanı toplumu içinden çökertir. İşte eğer şahısların menfaatini ön plana alırda millî menfaati yok sayarsanız toplumu içinden çökertir diyor. Haram ile helâl karışınca haram öne geçer. Pislik karışan nesne gibidir. Bir şeye pislik karıştı miktarı pisliğin ne olursa olsun ne oldu? Artık o kullanılmaz hâle gelir. Helâlin içine haram karışınca da haram öne geçer. Onun için ne yapıp yapmalıdır toplumu zarardan kurtarmalıdır. Neticede o madde pislik karışan madde ne olur? Fâsid olur. Bunun için zararı ‚hurmetü mâlil insâni kehurmeti demihi‘ “insanın malının hürmeti haramlığı kanının haramlığı gibidir.” Bir kişinin canının nasıl dokunulmazlığı yaşam hakkı varsa malının dokunulmazlığı da vardır, mülkiyet hakkı vardır. İslam bu hakları 14 asır önce bütün insanlığa bu hakkı vermiştir. Kadınları mirasçı olarak mirastan hakkını kadına vermiştir ve kadına haklar 14 asır önce İslam tarafından verilmiştir. Bütün insanlığa haklar ilâhî taksimatla mirasta miras taksiminde belirlenmiştir.

 

Dakika 35:02

 

Ahmet Bin Hanbeli’n rivâyet ettiği hadis-i şerifidir. Ahlâksızlık, sahtekârlığı da içerir. Birinde ahlâksızlık varsa onda sahtekârlıkta ortaya çıkar. Üretimi, çalışmayı engeller. Faiz sisteminde üretim engellenir. Çalışmayı da engeller ve istihdam hayatı da engellenir. Farzı kâsem yani yardımlaşmaya da engel olur. Yardımlaşmaya da engel olunca yerini ne alır? Kin ve öfkeye bırakır. O zaman fukara ne yapar? O yattığı yerden para yığan, göbek şişirenlere karşı ortaya bir kin ve öfke çıkar. İşte orada bir kargaşa kendini gösterir. İhtilâllere zemin hazırlar. O hakkı yenen insanlara biri der ki; Bak sizin hakkınız yeniyor der ve onlar örgütlenir. Bu örgütlenme hak ve özgürlüklerinin alınması demokratik haklarda eğer özgürce verilmiyorsa illegal örgütler ortaya çıkar. Bu zemini kim hazırlıyor? Milletin hakkını yiyenler. 2001 krizine bakın temelinde neler var? Bu ülke neden bir asırdır ilerlemedi? 50 senede başkaları ilerlerdi de 40-50 senede neden acaba yüzde 99’u Müslüman olan ülke ve diğer İslam ülkeleri neden ilerlemedi? Bu İslam ülkelerinin içeriğinde bir illet var. İslam’ı dışlayan, İslam adâletini dışlayan, inanç, hak ve özgürlükleri dışlayan dayatmacılar var olduğu müddetçe, ahlâk tahrip olduğu müddetçe, o güzel ahlâk rencide olup o yok edilip ahlâk çürüdüğü müddetçe insanlar ne olacaktır? Artık orada insan unsuru istismar edilmiştir. Gerçek görevinden uzaklaştırılmıştır. Ehil olmayan zihniyet banka soymak için oraya gelmiş hortumlar gelmiştir ve mafyalar türemiştir. Milletin hakkı yenmiştir. Eğer âdil bir taksimat hak ve özgürlükler yeteri kadar olduğu zaman herkese hak payına düşen ona âdilce eşit şekilde yansıdığı zaman o milletin kardeşliği güçlenir ve sevgi birbirine olan sevgisi güçlenir. Millî birlik ve bütünlük kendini orada ortaya çıkarır. Sırtlanlar meydan aldığı müddetçe, vampirler milletin kanını emdiği müddetçe, siz dengeleri, millî bütünlüğü sağlayamazsınız. Hem içte insanların ahlâkını din ve îmânını koruyacaksınız iç dünyasını hem de dış dünyasındaki refâhı hazırlayacaksınız. Enfüsî ve âfâkî âlemin tam adâlet düzeni Allah’ın düzenidir. Demek ki farzı kâseme yardımlaşmaya da engel olur. Farzı kâsem nedir? Ödünç vermektir birbirine. Bunlar olmazsa ne olur? İşte yerini kin ve öfkeye bırakır. Bu kamuya terstir.

 

Dakika 40:00

 

Aynı zamanda kesin ilâhî bir yasaktır. Yani faizi Allah şiddetle yasaklamıştır. Hakk’ın ölçüsüne uymayanların saradan yani epilepsiden ve tik hastalığından aynı zamanda krizden felç hastalığından bunlar kurtulamayacaklardır. İşte faiz yiyenler şeytan çarpan ve sarası tutan gibi çırpına çırpına kalkarlar diyor. Kim diyor? Kur’an-ı Kerim. Bunlar saradan kurtulamayacağı kesindir.

 

الَّذِينَ يَأْكُلُونَ الرِّبَا لاَ يَقُومُونَ إِلاَّ كَمَا يَقُومُ الَّذِي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّ

 

İşte bu âyet bunu anlatıyor. Şeytan çarpmış gibi kalkarlar diyor kalktıkları yerden. Hem kâfire hem fâsıka dikkat edin 281’inci âyet-i kerimede hem fâsık, hem kâfire, hem fâsıka, mü’mine harp ilan edilmiştir. Kâfire de, fâsıka da, mü’mine de harp ilan edilmiştir. Ya mürtet, ya âsî, ya bağidirler. Dikkat et’ Bu faiz meselesinde ya mürtet, ya âsî, ya bağidirler. Hem Müslüman hem de âsî olmaya devam ediyorsa bunlar hem âsî hem bağidirler. Eğer Kur’an’ı reddediyorlarsa Kur’an’ın âyetini bunlar mürteddiler. Önceden de inanmamışlarsa Kur’an’a zaten İslam’ın dışındadırlar. Küfür diyarında Müslim ile gayrimüslim arasında ribâ’nın haramlığı sakıt olur. Küfür diyarında Müslim ile gayrimüslim arasında ribâ’nın haramlığı sakıt olur. Hanefîler, Elmalı’nın cilt 2 sayfa 252 ve âyet 275 Bakara Sûresi “Hikmettir ki Müslümanlar savaşır hâle gelmedikçe ribâ ilan edilmemiştir.” Bakın, “hikmettir ki Müslümanlar savaşır hâle gelmedikçe ribâ ilan edilmemiştir.” Buna buraya da dikkat lâzım. “Ribâ yiyeni de yedireni de lânetledi.” Buhârî Şerifte, Kütübü Sitte de var olan bir hadis-i şerif. “Ribâ yiyeni de yedireni de lânetledi.” Kim? İslam dini lânetledi. İslam’daki lânet kimin? Allah ve Rasûlü’nündür. Ribâ yiyenler lânetlendiler. Faiz isteyenlere Efendimiz (A.S.V) Valiye yani Mekke Valisine Attab Bin Esîd’e bu âyeti yazdı ve kabul etmezlerse savaş ilan et dedi. Kurtubî ve İbn-i Kesîr ‘in rivâyetidir. Faize devam etmek isteyenler oldu Mekke’de vaktiyle peygamberimizin saadet devrinde o zaman da Attab Bin Esîd Mekke Valisiydi. Ona peygamberimiz faiz âyetini yazdı ve gönderdi dedi ki; “Kabul etmezlerse savaş ilan et.” Dedi.

 

Dakika 45:03

 

Çünkü İslam dini milletini sömürtmez. Domuzları besleyip milletini aç bırakmaz. Devletini zayıf duruma getirmez ve adâletini bozdurmaz harama müsaade etmez. Fukaranın ezilmesine müsaade etmez. Krizlere ve felç olmasına milletinin müsaade edemez. Hristiyanlardan ribâ yemeyin diye söz almış. Aksi takdirde harbe hazır olun demişti Efendimiz (A.S.V) Çünkü İncîl’de de Tevrât’ta bu da vardı. Bu bir cerb’i olan bir şey değildi. Necranlılar gelmişlerdi İslam’ın zimmetini kabul eden zimmîler ibadet ile yükümlü değiller muamelat ile yükümlüdürler. İbadetini yapar veya yapmaz gayrimüslim zimmîler ama muamelat ile hükümlüdürler. Muamelat çünkü toplumu ilgilendiriyor. Toplumun sömürülmesine gayrimüslim de olsa, Hristiyan, Yahûdî olsa onlarında ezilmesine İslam müsaade etmemiştir, etmez. İslam bütün insanlığın refâhını ister.

 

Bunun için Câbir (R.A.) Hazretleri faizi alana, verene, yazana, şahidine, kâtibine Allah’ın Rasûlü lânet etti. Ebû Hûreyre’den gelen bir rivâyettir ki borçlusu darlık içinde olanı görünce ondan almayanı Allah bağışladı buyurdu. Yani bu da birine sen ödünç verdin adam ödeyemiyor gücü yetmiyor sende onu bağışladın ona. Allah diyor onu affeyledi bu bağışlayanı diyor. Herkesin affa ihtiyacı yok mu? Rahmete, sevaba ihtiyacı yok mu? Hepimizin ebedî ihtiyacı var. Biz Allah’a ebedî muhtacız. Onun için biz daima cömert ve merhametten yana, sevaptan yana, veren el olmaktan yana olacağız. Alan el değil veren el, yardım olunan değil yardım eden olacağız, yardım olunmak birde aczin ifadesidir. Müslüman güçlü olmak zorundadır. En son nâzil olan âyetler Nisâ Sûresinin 176’ncı âyeti “Kelâle” âyetidir. Birde Mâide Sûresinin 3’üncü âyeti ne diyor;

 

الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الإِسْلاَمَ دِينًا

 

Ne diyor Cenab-ı Hak; “Bugün diyor size dininizi tamamladım.” Bu İslam dini tastamamdır beyefendiler. Bütün insanlığın kadını, erkeği, beyefendisi, hanımefendisi şunu bilmedir ki İslam dini tastamam bir dindir. Eksiği kusuru yoktur. Niye? Allah’u Teâlâ;

 

الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ

 

Ben dininizi tamamladım diyor. Bugün dininiz tamamlandı.

 

وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي

 

 

Nimetimi de üzerinize ikmâl ettim diyor. Din kemâle erdi nimet tamamlandı ve din olarak size İslam’ı seçtim diyor. Ben din olarak İslam’dan razıyım diyor. İslam’ın gayri bir din arayandan kabul etmem diyor. Bunu kim diyor? Yüce Kur’an diyor.

 

Dakika 50:00

 

وَمَن يَبْتَغِ غَيْرَ الإِسْلاَمِ   “İLÂ-ÂHİRİL AYEH’’

Bu da diyor başka âyet. Onun için “nimetimi tamamladım din olarak İslam’ı seçtim ve dinimizi kemale erdirdim.” Diyor. Bakara Sûresi 282’nci âyetinin başı فِيهِ إِلَى اللّهِ kadar 281’inci âyetin sonu bunlar en son nâzil olan âyetlerdir. Bunun için Müslümanların bu faiz âyetlerinin en sonra gelen âyetler olduğunu ribâ hakkındaki âyetler İmrân Sûresi 130, Bakara 275-276-278-279’uncu âyetler hep faizle ilgili âyetlerdir. Yine diyor bakın 279’da; فَإِن لَّمْ تَفْعَلُواْ فَأْذَنُواْ بِحَرْبٍ مِّنَ اللّهِ eğer faizle ilgili olanları yapmazsanız Allah ve Rasûlü ile savaşa girdiğinizi bilin diyor. Faiz Allah’la, Peygamberle savaştır. Çünkü Allah ve resulü milletin sömürülmesini, ezilmesini katiyyen istemiyor Allah kullarının adâlet üzere olmasını istiyor. Bir taraf zengin olacak bir taraf fakir olacak olmaz öyle şey. Allah’ın merhametine, adâletine bu katiyyen uymamaktadır. Bunun için faizden vazgeçmeyenler Allah’la, Peygamberle savaştıklarının farkında olsunlar ve âyet 282, âyet 283 bunlara dikkat et.

 

Yine borç meselesi borcu yazmak, yazı bilenlere Farz-ı Kifaye ’dir. Onun için görevlendirilmiş ise Farz-ı Ayn olur görevi oysa. Mesela kâtiplik, noterlik bunlardan birisidir. Adam kâtiptir bu işle görevli o görevini yapmak Farz-ı Ayn’dır noterdir. Bunlardan sorumludur ve görevini yapmak üzerine Farz-ı Ayn’dır. Senedi borçlu taraf vermelidir. Bak buraya dikkat senedi borçlu taraf vermelidir. Borçlu senedi imla ettirirken eksik bir şey söylemeden yazdırsın. Kim diyor bunu? Yüce Allah söylüyor. Şimdi âyetlerini okuyacağımız bu Şanlı Kur’an’ın kendisi söylüyor. Senedi acizlerin senedini yine diyor eksiksiz olarak velileri ilgili kimseler yazdırsın diyor. Yetimlerin, gariplerin, âcizlerin senetlerini diyor ilgili olanlar doğru yazdırsınlar. Kimsenin hakkı zâyî olmasın diyor. Şahitleri sizden, mü’minlerden güvenilir kimselerden iki erkek veya bir erkek, iki kadın şahit tutun. Unutmamak gerekir diyor. Burada kadının yükünü hafifletmek için Cenab-ı Hak kadının birisi unutursa öbürü hatırlar diye iki kadını şahit tutun diyor.

 

Talak boşarken de iki şahit huzurunda boşayın. Âdil olarak Allah (C.C) için şahit tutun. Boşarken de iki şahit huzurunda boşayın. Yine (وَمَنْ يَتَّقِ اللهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجًا) Burada ki âyet-i kerimede de bakın ne diyor: “Eğer boşanmaktan başka çare kalmamışsa orada da hiç çekinmeden boşanın.” Diyor.

 

Dakika 55:00

 

Kim ki diyor Allah’tan ittika eder, Allah’tan korkar, takvâdan ayrılmaz, takvâ yolunu tutarsa, muttakilerden olursa Allah diyor ona çıkacak bir yol halk eder ve ummadığı yerden onu rızıklandırır. وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ ilim nurdur. Allah’ın nuru âsîlere verilmez. Gerçek ilim âsî de bulunmaz. Onların ilmi gırtlaktan yukarı da papağandır. Papağanlıktan öte gitmez. Birçok insanlar etiketli âlimler görürsünüz. Eğer fasıksa bilin ki onun ilmi nur değildir. Papağan ilmidir kendine de faydası yoktur başkalarına da faydası olmaz. Çünkü ilim nurdur Allah’ın nuru âsîlere verilmez bu gerçek ilim. Vekiye, Şafiye söyledi. İlim kesbî, vehbî yoldan elde edilir. İlimin elde edilmesinin iki kaynağı vardır. Biri kesbîdir eğitim, öğrenim işte milli eğitim yoluyla okumakla, okullara devam etmekle, kitap okumakla elde edilen iktisâbî, kesbî ilimler vardır. İşte dünyadaki bütün okullar bu kesbi ilimler için kurulmuşlardır. Birde vehbî ilim vardır. Vehbî ilim: Allah’u Teâlâ’nın kalbe ilhâm yoluyla gönderdiği ilimlerdir. Hepsinin kaynağı Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an-ı Kerim hem vehbî hem iktisâbî yoldan, kesbî yoldan, en iyi şekilde, en iyi bilenlerle tahsil edilmelidir.

 

Kehf Sûresi 65înci âyet-i kerimesinde de rahmet ve ilim verilen Hızır’dan (AS.) bahsediliyor. Yine Mûsâ’dan (AS.)  bahsediliyor. Kadın cinsi, duygusallık, unutkanlık, heyecan, etkilenme bunlar diyor unutma sebepleridir. Zekâ, hafıza meselesi değildir. Yani kadında bir naziklik vardır. Nazik olan bir kadına yük daima erkeğin yarısı kadar teklif edilir veya daha az teklif edilir. Kadının kendine göre çok önemli kıymetli vazifeleri vardır. Annelik en yüksek mevkidir. Babalık olduğu gibi annelikte öyledir. Kadında enfüsîyyet, sübjektiflik daha ileridir. Genelde dışarı işleri daha çok erkek işidir. Onun için dışarı işleri zor işlerdir. Zor işlere kadını erkeğin yapacağı işleri kadına yaptırırsanız o kadına zulümdür kadın hakkı değildir. Kadında hayâ, utanma duygusu kuvvetlidir. Merhametine yüklen, gücünü kaybeder. Çünkü çok merhametlidir, çünkü bağrında bir yavru gelişir. Merhametiyle o yavruyu bağrına basar. İnsanlığın annesidir merhamet dolar taşar. İstisnalar kaideyi bozmaz. Bizim kadınımız İslam kadını, bütün insanlığın kadını çok güzeldi merhamet doluydu. Kadını mahveden işte Rabi’sinin ona verdiği değerlerden mahrum edenlerdir. Kadını onlar mahvetmiştir. Soyulmuş soğana çevrilmiş, çöplüğe atmış yenmez bir kesilmiş çürümüş karpuza çevirmek isteyenler var kadını her konuda ama kadın çok kıymetli bir yaratıktır.

 

Dakika 1:00:15

 

İnsan dendiği zaman kadın erkek ikisi bir bütündür. Mahlûkatın en şereflisi bu ikisidir. Kadını erkeğe, erkeği kadına karşı kışkırtanlar, kadın hakkı deyip erkek demeyenler, erkek deyip kadın demeyenler ne erkeğin dostu bunlar ne kadının dostudurlar. Kadın da Allah’ın kulu şerefli bir kulu erkek de yüce değerlerle kadını da erkeği donattığın zaman işte mutlu bir yuva, mutlu bir çift ortaya, mutlu eşler ortaya çıkacaktır. Mutlu eşlerden mutlu aileler, mutlu milletler, büyük devletler kurmuş benim ecdadım. Kadından iffeti, namusu almak isteyenler, erkekten şecaati almak isteyenler bu milletin hayrına çalışmıyorlar. Bu milleti içinden çökertip çürütmek istiyorlar. Ey insanlık âlemi! Rabbinden ayrı kalma Rabbinin hükümranlığını tanı. Onun kânûnlarını kitâbı Kur’an’ı iyi anla. Rabbine kul ol oyunları boz. Yeniden büyük millet, yeniden büyük devlet ol insanlık senden faydalansın. İnsanlığın önünde, çağların önünde yürü senin görevin budur. Sen yüce değerlerin adamısın onun namzedisin. Yüce değerlerin yükselmesi senin de yüce değerlerle yükselmen elbette ki senin görevindir. Sana bu büyük devleti, büyük nimeti Cenab-ı Hak nasip eylemiştir. İnsan olmak büyük bir değerdir. Onun için şahitlik bir yüktür. Onu da tedirgin eder. Kadın fıtratı erkeğin zıttıdır. Onu erkekleştirmek bir düşüş dejenerasyondur. Kadın erkekleşemez, erkek de kadınlaşamaz. Çünkü ikisi de nedir? Kadın kadınlığı ile çok şereflidir onun fizyolojisi, biyolojisi kadıncadır. Erkeğin ki erkekçedir. Sen bunların yaratılış fıtratını bozmaya çalışırsan işte o zaman kadında kadınlık erkekte erkeklik kalmaz. Bu kimin işine yarar? İblîsin işine yarar. İblîs Âdem’in ve Âdem neslinin tüm insanlığın düşmanıdır. Fıtratların bozulmasını o istemektedir. Kadını erkek olmaya erkeği kadın olmaya zorlamaktadır. Dejenerasyon demektir. Onu erkekleştirmeye çalışma. Buna dikkat et çünkü karşında şecaatli erkekleri ve şahsiyetli kadınları göreceksin. Bunlar buna müsaade etmezler. Kadınlaşmış, hünsalaşmış erkeklerin şahitliği kabul değildir. Buna da dikkat et çünkü erkekte erkek gerektir. Erkekleşmiş yarı yarıya erkekleşmiş kadınlarında şahitliği kabul değildir. Nerede? İslam’da. Bizim kaşiflerimiz metodoloji alimlerimiz, hukûk alimlerimizin ortaya koyduğu o hukûk anlayışına bir bak şöyle. Çünkü insanlığın fıtratını önce insan koruma altındadır.

 

Dakika 1:05:00

 

İnsan bozdurulamaz, bozulamaz insan en iyi şekilde insan korunmalıdır. İslam koruyucudur ve kurtarıcıdır. Koruyucu hekimlik İslam’ın kendisidir. Önce temizliği bütün mikropları bir defa senden uzaklaştırır. Hasta olsun da tedavi edeyim demez. Önce senin hasta olmaman, sağlıklı olmanın garantisini ortaya alır ve şâyet hasta olmuşsa o zaman tedavi eder. Bunun için her ikisi de kendi nev’inin özelliklerini kaybetmiştir. Ne zaman? Kadın erkekleşince, erkek kadınlaşınca Düşüştür bu düşüş göstermişlerdir. İslam hukûku kadının mükemmelliği ile erkeğin mükemmelliğini ayrı ayrı özelliğe bağlamıştır. Kadın, kadın özellikleriyle mükemmeldir. Erkek, erkek özellikleriyle mükemmeldir. Kadının dışarıda olan olaylar genelde ilgi alanı değildir. İstisnâi durumlar müstesnâdır. Kadını bunlara mecbur etmek haksızlık olur. Zorlamak, tek kadına yüklemek, hakkaniyete uymaz. Bir taraftan kadının fıtratının haklarını ve insanların haklarının korunması açısından kadın, erkek fıtratıyla fıtratlarıyla iyi bilinmelidir. Kadın kadınca keşfedilmeli, erkek erkekliğiyle keşfedilmeli ona göre hareket edilmelidir. En iyi bilende kadını kimdir? Yaratandır. Kadını kim yarattı? Allah yarattı. İslam’da kadına hangi görevleri verdi? Erkeğe hangi yükümlülükleri verdi? Ağır görevler erkeğe verilmiştir erkekçedir o görevler. Kadına verilen görevler kadıncadır. Çünkü yaratan kimin hangi görevi güzel yapacağını kolayca yapacağını bilmektedir. Yaratan bilmez mi yarattığını? Yerine göre bir kadının şahitliği de geçerlidir. Bu da yerine göredir. Kadınlar hamamı gibi. Orada kadın şahidi yeterlidir çünkü orada erkek bulunmaz. Bir çocuğun doğumuna o kadının kabilesi şahittir. Şartlar değişince hükümlerde değişir. İslam dini değişen şartlara göre hükümleri geliştirir. Kendi içinde bu mevcuttur. Zaruretler kendi miktarıyla ölçülür. Kadını erkekleştirmek kadına ihânettir, erkeği kadınlaştırmak erkeğe ihânettir. Her ikisi de kendi özelliği ile mükemmeldirler. Şahitliğe çağırılanın şahitlik etmesi Farz-ı Kifâye ’dir. Hiç kimse gitmezse herkese Farz-ı Ayn olur. Gitmeyenlerin tamamı günahkâr olur. Farzı hepsi terk etmiş olur. Şahitliğine kesin ihtiyaç duyulursa o kimseye kesin Farz-ı Ayn olur. Senedi de ayrıntıları ile yazınız. Senet taraflarda ve şahitlerde de bulunsun. Yani iki tarafta da senet bulunsun. Peşin olanlar hariç. Zaten peşin olanda senede gerek kalmaz ama peşin olanda da yine bir sakınca ortaya çıkarda senet gerekirse o da ihtimâller arasında varsa o da yazılabilir.

 

Dakika 1:10:15

 

Satış akdi, icap ve kabul ile tamam olur. Satışta bir akit vardır o da icap ve kabul ile tamam olur. İcap kabul iki tarafın rızasına dayalı bir alışveriştir. Pazarlığı gizli değil açık şahitler huzurunda yapınız. Kimse zarara uğramasın. Adâlete uygun bu yazışmalar takvâya da en uygun olanlardır diyor ve bunlar temel kaidelerdir. Rehin almakta belgelendirmenin şartıdır. Yazışma imkânı yoksa diyor. Bakın her şey İslam garantiye almıştır. Yazışma imkânı olmadığı zaman birde rehin hükmünü ortaya koymuştur. Mesela belge, yazı, şahit, rehin bunlar hep takvâ ile ilgilidir. Güvenmişte belge yoksa güveni sağlayın diyor. İtimatları sarsmayın. Güvenmiş adam senet yapmamış, yazmamış güveni sağla diyor Cenab-ı Hak. Şahitliği gizleyenin kalbi günahkârdır diyor hem de kalbi günahkârdır diyor. Kötü kalpli olduğu açıktır. Müslüman şahitliği doğru yapar ve gizleyemez. En büyük günahlardandır. Nedir? Şahitliği doğru yapmamak ve gizlemek en büyük günahlardandır. Şirk, yalancı şahitlik, şahitliği gizlemek bu büyük günahların arasındadır. Onun için kıymetli dostlarımız, Cenab-ı Mevlâ içi dışı doğru kullarından eylesin.

 

Dakika 1:12:50

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(Visited 187 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}