Tefsir 6-01

6- Tefsir Ders 6 hayat veren nurun keşif notları

6- Kur‘an-ı Kerim Tefsîr Dersi 6

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

5’inci dersle devam ediyoruz. Yüce kitâbın Ümmü’l Kur’an olan Elham’ın içeriğiyle dersimiz devam ediyor.

Şimdi (وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ)’in içeriğini içindeki hazînelerden bahsedeceğiz. Cenab-ı Hak bu yüce kelimesinde (وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ) buyuruyor.  Burada biz diyoruz ki Rabbimize; ancak her türlü yardımı senden dileriz. Tüm yardımlar senin. İstemek bizden diyoruz Cenab-ı Hak. Rahmet ezelî önde, sen rahmetin eserisin ey Allah’ın kulu! Rahmetin içindesin sıra kulluk etmekte. Kulluk ederek yardım dilemek gerekiyor. İşte yardım diliyoruz ama kulluk önce, peşinden yardım gelmektedir. Bunun için (اِيَّاكَ نَعْبُدُ) Ancak sana kulluk ederiz (وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُ) ancak ve ancak her türlü yardımı senden dileriz. Tüm yardımlar senin. İstemek bizden rahmet ezelî önde sen rahmetin eserisin, rahmetin içindesin ey insanoğlu! Ey Allah’ın kulları! Sıra kulluk etmekte, kulluk ederek yardım dilemek gerekiyor. Hadis-i şerifte Cenab-ı Hak; Allah kazayı, kaderi infâz etmek isterse akılları alır ve kaderi infâz eder.  ‘’tehalükü bi ehlagillahi’’  Allah’ın ahlâkı ile ahlâklanın.  İşte İslam ahlâkı Yüce Allah’ın ortaya koyduğu ahlâktır Kur’an ahlâkı.  Canlı Kur’an, canlı İslam ahlâkı ise Hz. Muhammed’dir. Fahrettin Râzî gibi büyük müfessirlerimiz işte böyle dediler. 

‘’tehallagu  bi ehlagilllahi’’  Allah’ın  ahlâkıyla  ahlâklanın  buyurdular.  Bu işte istenilen ahlâk  Kur’an  ahlâkı  Hz. Muhammed’deki  canlı  İslam  ahlâkı budur.  

(اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ) cemâatle ibâdetin fazîleti de  ortaya  çıkıyor,  çünkü  ancak  sana kulluk  ederiz.  Biz, biz sana kulluk ederiz ümmetin tamâmı. (وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُ) Ancak ve  ancak her  türlü  yardımı  senden  dileriz.  Toplu kulluk  toplu  istekler.  Onun  için  mü’min kul  ferdî   kulluk  olduğu  gibi  birde  ictimâî  kulluk  bulunmaktadır. Kuru kalabalıklar  değil, cemâat  birlikte Kur’an’la  hareket   eden  düzenli   bir  kuruldur  bunu  unutma. Cemâat İslam’da o  biz  diyen  cemâatlerin  bütünü  ne  diyorlar?  Birlikte Kur’an’la hareket  eden  düzenli  bir  kuruldur ki,  işte  bu  kurul  cemâattir  Kur’an’la  hareket  eder, birlik  ve  bütünlük   buradadır ki  bu  düzenli  kurulun   oluşması  lâzımdır çünkü Kur’an-ı Kerim’de ben   yok  biz var.  ‘Eşhedülerin’   tamâmı  ‘neşhedüye’  dönüşmüş olması tek bilek tek yürek olması emrediliyor. 

Dakika 5:02

Rûhî, kalbi, sosyal antlaşma lâzımdır.  Biz  diyen  kardeşlik  rûhu lâzım.   Ben  değil,  sen   değil  biz  diyen.  Biz  diyen  kardeşlik  rûhu  lâzım.  Biz   diyen,  biz  diye  konuşan, cemâatle  Kur’an’la  bütünleşen  gerçek  imam lâzım.  Eğer cemâatler  var vicdânlarda  kuvvet  yoksa o toplum  idâre  edilemez.  Toplumda  kuvvet  var  genişleme  yoksa yine  yıkılır  başkaları  tarafından  yutulur.  Burayı  dikkatle  tekrar  ediyorum  iyi  dinle!  Cemâat  birlikte  Kur’an’la  hareket  eden  düzenli  bir  kuruldur, ki  bu  düzenli  kurulun  oluşması  lâzımdır. Rûhî, kalbi,  sosyal antlaşma  lâzımdır.  Biz  diyen  kardeşlik  rûhu  lâzımdır,  biz  diyen  biz diye konuşan  cemâatle  Kur’an’la  bütünleşen  imam  lâzımdır ve  Kur’an’la  imamla  bütünleşen  cemâat  lâzımdır. Eğer  cemâatler  var  vicdânlarda  kuvvet  yoksa  o  toplum  idâre  edilemez.  Toplumda  kuvvet   var genişleme yoksa,  yıkılır  başkaları  tarafından  yutulur.  Fâtihâ’da  her  kişi  yüce  Allah  ile  anlaşma  yapmıştır.  Ezeldeki Bezm-i Âlem ’deki anlaşma Fâtihâ  da  sürekli  tekrar  etmektedir.  Anlaşma cemâatle,  imamla  yapılmıştır  çünkü   imamsız  cemâat  yok.  Cemâatsiz  imam  olmayacağına  göre  bu  yüce  Allah’la  olan  anlaşma,  cemâatle  imamla  yapılmıştır.  İmamsız  cemâat  olmayacağından  buradaki  sosyal  güç imamla  orantılıdır.  İmam  okur  cemâat  tefekkürle  dinler, cemâat  imama uyar  tâbi  olur. İmam cemâat adına Allah’la  konuşur, yani  Kur’an’ı  Kerim  okur. Kur’an okuyan Allah’la (C.C)  konuşandır. Sosyal  rûh,  ferde  cemâate  yerleşir.  İslam cemâati kulluğun birliği, İslam vahdeti oluşur.  İslam cemâati  kulluğun  birliğidir. İslam vahdetidir. Bu üyelerin birliği Farz-ı Ayn’dır, yani Ümmet-i Muhammed’in bir bütün olması, tek  yürek  tek  bilek  olması  Farz-ı Ayn’dır. Şuanda bu farzı terk eden  Müslümanlar  bunun  çilesini, acısını  çekmektedirler.  Hem Müslümanlar  acı  çekiyor, hem  dünya  perim  perişan  devam  ediyor.  Niçin?  İslam  cemâati  kulluğun birliğidir.  İslam vahdeti  oluşması   şarttır.  Bu  üyelerin  birliği  Farz-ı  Ayn’dır. Bu  birlik  olmadan  kuvvet olmaz.  Kuvvet olmadan da  başarı  zafer  olmaz.   İslam’ın rûhunda bu  bütünlük  Farz-ı  Ayn ki, bu  bütünlüğe  gelmeyenler,  ümmeti  parçalayanlar, Kur’an’ın  birlik  olun! Bir olun! Bütün olun!  diyen emrine kulak  asmayan  kulak  tıkayanlar  Farz-ı Ayn’ı  terekedenlerdir.  Birleşeceğin yer  birilerinin  rantında  değil  birilerinin  menfaatında  değil,  birilerinin  sultasında  değil,  birilerinin  sisteminde de  değil.  Birleşeceğin yer nizâmı İslam’dır, Kur’an’ın rûhudur. 

Dakika 10:10

İşte  İslam  birliği  tamâmen  vahdet  birliğidir.  Kulluğun  birliğidir  îmânların  birleşmesidir.  Farz-ı Ayn’ı terekedenler Müslümanın zaferine engel olanlardır.  Bu  bütünlüğe  gelmeyenlerdir, çünkü Müslümanın  zaferi  bu  bütünlüğe  bağlıdır.  İmam   bu  bütünlüğün  adına  Allah’a (C.C)  sürekli  kulluğunu  îlân  eder  Allah’la konuşan  yani  Kur’an’ı  Kerim  okuyan  onun  hükmüyle  hükmeden  emriyle  emreden  olmalıdır.  O zaman imam olabilir. İşte bu imama itâat farzdır bu imamla Kur’an’la hareket şarttır.  Bunsuz olmaz.

Hz. Muhammed’den mervîdir ki:  ‘’Siz nasılsanız başınıza öylesi gelir’’  buyrulmuştur.  Ey Ümmet-i Muhammed!  Kur’an’ın rûhunda  birleş,  Allah’ın  emrine  gir,  Allah’ın  emrinde  hareket  et ki  başına  âdiller  gelsin.  Zâlimlerden kurtulabilesin.  İslam’da bütün vicdânların   birleşmesi, ‘Eşhedülerin’  ‘neşhedüye’  dönüşerek  biz  şehâdet  ederiz  diyerek  yüksek  rûhların  tamâmını  Hz. Muhammed’in  rûhu  temsil  etmektedir.  Dikkat  et!  Vicdânların  birleşmesi,  ‘Eşhedüler’  ‘neşhedüye’  dönüşerek  yani  biz  diyerek  biz  şehadet  ederiz  diyerek  birlikte   yüksek  rûhların  tamâmını  Hz. Muhammed’in  rûhu temsil  etmektedir.  Bu  yüksek  rûhlar  Hz. Muhammed’in  rûhuyla  birleşince  bak  neler  oldu.  Yirmi üç senede bakın Kâbe’deki putlar kırıldı.  Kisrâları,  dünyanın  süper  devletlerini,  kisrâları  kayserleri  devirdi.  Süper güçlere boyun  eğdirdi.  Türkistan Türklerini  kendine  çekti.  İstanbul’lar  fethedildi, Viyanalara  gidildi,  yıldırım  hızıyla bu fetihler,   bu  fetihleri  yapan  rûhu  millidir yani Hz. Muhammed’in rûhuyla birleşen  rûhlardır. Bu Kur’an birliğidir, İslam birliğidir, Muhammed’in önderliğidir.  İşte rûhlar  bu şekilde  rûhu  milli  ile  birleşip  Hz. Muhammed’in  rûhu  ile  birleşince  bakın  dünya kısa  bir  zamanda  dünyada nasıl   en  büyük  devrim  yapıldı. En büyük inkılaplar yapıldı,  en büyük reformlar yapıldı. Bütün gelişmelerin yükselmelerin temeli atıldı.

 ‘Elham’ okunurken biz zamiri ile rûhu milli okunmaktadır.  Ey ‘Elham’ okuyan kardeşlerim! siz Fâtihâ’yı okurken Elham’ı  orada ki (نَعْبُدُ) na’budu’yu  okurken (نَسْتَع۪ينُ)’i okurken  işte  rûhu milliyi  okuyorsun unutma  bunu. Çünkü ‘Elham’  okunurken   biz  zamiriyle rûhu milli  okunmaktadır.  Ey kardeşim!  Okuduğunu kulağın duysun,  kulağının duyduğunu kalbin anlasın,  beynin kontrolden geçirsin,  bütün  rûhun,  bütün  kalbinle  Kur’an  oku,  Kur’an’ı  Kerim’i  anla.  Anlamıyorsan anlayanı  iyi  dinle! İmam bunun için şarttır.  Bilmeyene  Kur’an’ı  okuyacak,  Allah’la  konuşacak  imamın  olsun. Kur’an’ı Kerim’i  sana  dosdoğru  anlatacak  imamın, mürşidin  olsun.  Kur’an-ı bilen ehli zikir olsun, Kur’an ehli olsun.

Dakika 15:10

İşte ondan  öğrenmek  Kur’an’ın  mânâsıyla  rûhunu  nefsini  kuşatmak  zorundasın.  Rûhu  millinin  içinde  cemâatler  var,  melekler  var,  tüm  vahidler  vardır.  Tekrar ediyorum unutma!  Rûhu  millinin  içinde  cemaatler  var,  melekler  var,  tüm  vâhidler  var. Vâhid Allah’ın birliğinde onun  emrine  giren  tek   bilek   tek  yürek  olanlar  var.

Kulluğun  birliği  Kelime-i  Tevhîd ile  başlar.  ‘Eşhedüler’  ‘neşhedüye’  dönüşür. Kulluğun birliği  yani  İslam   birliği  oluşur  bu  birlikte,  bu  cemâatin  içinde  herkese   görev  vardır. kimse ben şu görevi  ben  yapmam  diyemez.  Görevi veren Allah’ın kendisidir ve burada  bir  görev  taksimi  vardır.  nerede sana ne görev takdir edilmişse İslam’ın görevini  seve seve  yapmak  rûhu  millinin  içinde  bulunan,  ümmetin  içinde  bulunan  her  Müslümanın  boynunun borcudur. Müslümanım diyen herkese  bu  birliğin  içindedir,  Müslümanım  diyen  herkes  bu  birliğin  içindedir  olmak  zorundadır.  Îmân ile İslam kişiyi  bu  birliğe  katarak  hakları  görevleri  dağıtır.  Dikkat  et!  Hem  hakları  dağıtır  hem  görevleri  dağıtır. Görevini yap  hakkın görevin  karşılığında  mukadderdir,  muhakkaktır.  Kimse  görev   almam  diyemez.  Görev  verilir,  bu   görevi  veren  İslam’dır.  Hakları veren  adâleti  sağlayan  İslam’dır.  Çünkü  İslam   tamâmen  sosyal  adâlettir.  Kimsenin  hakkını  kimseye  yedirmez.  Yedireyim  desin de  yedirmez.

Çünkü  unutma!  görevleri veren İslam’dır,  hakları veren  adâleti  sağlayan  İslam’dır. İslam  ise  Allah’ın kânûnlarıdır.  Bu  bütünlük  içinde  olmak  Farz-ı Ayn’dır.  Unutma bunu!  İslam birliği İslam bütünlüğü  farzdır,  Farz-ı  Ayn’dır.  Bu bütünlüğün içinde olmak Farz-ı Ayn’dır. Bu  birliği  kimse  bozamaz  bozmaya  hakkı  yoktur.  Bozarsa neler  olacaktır.  Bu  bütünlüğün  itibârını,  genel  düzeni  kapsamlı  bir  şekilde  yerine  getirmek  için  vazifeyi  bu  topluma  yöneltmek, bu  bütünlüğü  korumak  için  toplumsal  görevler  Farz-ı  Kifâyedir.  Yerine  göre de  Farz-ı  Ayn’a  dönüşür.  Görevini yapmayanlar görev  almayanlar  bu  birliği  korumayanlar, İslam birliğinden ayrılanlar,  Farz-ı  Ayn’ı  hem  Farz-ı  Kifâyeyi  terkedenler  olduğu  gibi, bu  birliğe  karşı  olanlarla  berâber  olup  bâtılı  destekleyenler  bu  birliğe  ihânet  eden  hâinlerdir,  zâlimlerdir,  fâsıklardır, âsîlerdir.  Dünya Müslümanları ve cemâatler tevhid-i şühûdî ki ‘neşhedü ‘neşhedü’  biz diyen biz şehadet ederiz diyen  bir  ve  bütün  olan  ümmet  rûhu,  rûhu  milli  ile  birlik   içinde  olmalarının   zarûrî  olduğunu  yine  ‘Elham’ Fâtihâ’yı  Şerif’e bize  günde  kırk  defa  duyuruyor. 

Dakika 20:05

Ey  cemâat!  Ey  cemâat!  Ey  Müslümanım  diyen   kadın,  erkek  herkes!  Ağzınızdan  çıkanı  kulağınız  duyuyor mu?  Yoksa  duymuyor mu?  Eğer  kulağınız  duymuyorsa  anlamıyorsanız  imama  sadece  yatıp  kalkarken  değil  Kur’an’ın  her  sözünde  itâat  etmelisiniz,  sorup  öğrenmelisiniz, gereğini  yapmalısınız.  Bu birlik imamla Kur’an’la sağlanır. Yani İslam’ı bileceksin.  Kur’an’ı bileceksin.  Bilenle  hareket  edeceksin.  Kur’an’ı Kerim’in mesajını veren,  birliğe çağıran bir  imamın  olmalıdır.  Eğer  senin  imamın  liderin  emrinde ise,  birisinin emrindeyse bir  falanın  emrinde, bir filanın emrindeyse,  Kur’an’ı  Kerim’in  mesajını  tam   veren  bir  imamın  yoksa   başkalarının  emrinde  hareket  eden  imam  sandığın  kişiler  varsa,  bunlarla  sen  hedefe  gidemezsin.  Sen Kur’an’ın  mesajını  veren  bir  imamın olması  şarttır. Çünkü Kur’an’ı Kerim’in  mesajını  veren,  birliğe  çağıran,  bir  imamın  olmalıdır.  Birlik içinde  cemâat  olmalıdır. İmamların imamı  Emîru’l   Mü’minîn  cemâatlerin  cemâati ümmetin  bütünlüğüdür.  Buraya dikkat et!  Cemâatlerin cemâati ümmetin bütünlüğüdür.    Bu bütünlüğü  kasten dikkat  et!  bu  bütünlüğü  kasten  bölenler  hâinlerdir, câhillerdir,  müşriklerin  bölük,  bölük  olması farklı  tanrılara  tapmalarındandır. Müslümanların ise hiç mi  hiç  bölünme şansı  yoktur,  hakkı  yoktur.  Müslümanın  bütün  olmak  hakkıdır.  Tekrar ediyorum!  Bu birliği bölenler  hâinlerdir,  câhillerdir. Müşriklerin bölük,  bölük olması  farklı  tanrılara  tapmalarındandır,  amma  mü’minlerin  ve  âlemlerin  İlâhı  sadece  Allah’u Teâlâ’dır.  Allah’tan başka  İlâh  yoktur.  Bölünmeye hiç mi  hiç imkânda  yoktur.  Öyleyse  Kur’an-ı  Kerim  bir, Allah bir, Muhammed’in ortaya koyduğu  şeriat hakîkat  belli.  Onun  için  herkes  bölünür  parçalanır ama Ümmet-i Muhammed bir bütün olmaya  mecburdur.  Dinsizlerde böyle, sapıklarda böyle çünkü onların  çeşitli  tanrıları  vardır.  Onlar bölünür parçalanır müşrikler gibi…  Gazâba Allah’ın hışmına çarpılanlarda böyledir çünkü Allah’ın gazâbına çarpılan bir örnek millet  varsa   oda  ‘Siyon  Yahûdî’sidir.  Tevrât’a ihânet ettiler,  Peygamberlerini katlettiler, gerçek âlimleri hep katlettiler,  paramparça oldular kendi Tevrâtlarına  yanlış  mânâ  verdiler.  İşte Siyon  Yahûdî’si  emperyalistler  böyle  olmasını  istediler. Ama Müslümana  gelince,  Müslümanın  kitâbı  kıyâmete  kadar  bozulmaz.  Hak şeriat, hak kelâm değişmez Allah’ın anayasası  Kur’an-ı  Kerim  şeriatın kuralları,  Ehl-i Sünnet  İslam  anlayışı  ortadadır.  Ehl-i Sünnet İslam anlayışı varken,  Ehl-i Bid’at yollarına sapmakta  kimsenin  hakkı değildir.

Dakika 25:00

Allah’ın gazâbına Allah’ın hışmına çarpılanlarda işte hep bölünüp parçalayanlar ve  Hak’tan  ayrılanlardır.  Fakat Hak bir, Allah birdir.  İşte rûhu milli Allah’la birlik olmaktır unutma  bunu.  İslam seni Allah’la birlikte hareket ettiren, Allah’ın emrine girdiren, Allah’ın kendi düzenidir. Tüm Müslümanlar bu birlikte  bu  bütünlükte  Allah’ın  emrinde  olmak  zorundadırlar. Tekrar  ediyorum!  Rûhu milli Allah’la  birlik  olmaktır.  Emri Allah’tan  Peygamberden yani Kur’an’dan  ve  sünnetten  almaktır ki  işte  hak  hakîkat  budur.  Unutma bunu gel kardeşim bir ve  bütün  olalım,  bu  ümmeti  parçalayanlara  dur  diyelim.  Oyunlarını bozalım gelin rûhu milli  Allah’la  birlik  olmak   emri   Allah’tan  almak  Peygamberden  yani  Kur’an  ve sünnetten  almaktır ki  işte  hak  hakîkat  budur,  bunun  dışındakiler  dalâlettir.  Rûhu milli İslam’ın bizzat kendi birlik  ve  bütünlüğüdür  kendi  ilkeleri  kendi  değerleridir.  Her  Müslümanın   bağrında  bu  değerler  yaşamaktadır  bunun  dışındakilerin  tamâmının  dalâlet  olduğunu  unutma  çünkü   Hak  birdir,  Allah  birdir.  İslam’ın kânûn ve kuralları  ortadadır.  Hak bâtıl ayrımı  burada  ortaya  çıkmaktadır.  İmamlar bütün hak  îmanı  ortaya  koyar  anlatırlar.  Îmânlar tek millettir,  unutma bunu!

Bütün  Müslümanların  îmânları  bir  bütündür  tek  millettir.  Bâtıl küfürde neticede tek  millet  olmuşlardır.  Küfür de tek  millettir,  îmân da  tek  millettir. İslam bir ifâde  ile  müslim  İslamî bir  ifâde  ile  müslim,  gayri  müslim  diye  iki  sınıf vardır.  İslam    geldi  hak  bâtıldan  ayrıldı,  hak  geldi  bâtıl  zâyî  oldu.  Bâtılın hakkı zâyî olmak yıkılıp yok olmaktır.  Bunu yüce Rabbimiz söylüyor;

(وَقُلْ جَاء الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُ إِنَّ الْبَاطِلَ كَانَزَهُوقًا) Allah doğru söyledi.  Her sözü doğrudur Kur’an Allah’ın sözüdür,  kelâmıdır, her kelimesi doğruların en doğrusudur.  Bunun için çünkü Allah ve onunla  berâber  olanlar  galiptir  mağlup olmazlar.  Hak yoldakiler hep galip, ebedî galip  olanlar  kulluk  ve  yardım  ile  (اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ) diyenlerdir. Dikkat et!  Hep galip ebedî  galip  olanlar  kimlerdir?  Allah’a kulluk  ederek  Allah’tan  yardım   isteyen (اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ) bunun  gereğini  yerine  getirerek (اهدِنَا) diyenlerdir.

 (اهدِنَا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ) ne diyorsun bu  (اهدِنَا)’da. Bu emir kipidir  yukardan  aşağı büyükten küçüğe emirdir  kesinlikle  bir  işin  olmasını  istemektir.

Dakika 30:00

Cenab-ı Hak burada   böyle  de  diye  emrediyor.  Aşağıdan yukarıda duâdır,  şimdi  kul da  duâ  ediyor  o  emri  aldı  o   emrin  gereği  kulluğunu  yaparak  yardımını  isteyerek  Cenab-ı  Hak’tan (اهدِنَا)  diyor.  Ne diyor?   (اهدِنَا)  diyor.  Eşit seviyedekiler arasındaki isteme  ricâdır. hidâyet   hedefe  ulaştıracak  şeye  lütuf  ve  nezâketle  kılavuzluk  rehberlik  etmektir ki   tevfik, tatlılık, yumuşaklık, letâfet, incelikle  tam  iyilik  etmek  maddi  ve  manevi   hem  iyilik  hem  başarıdır,  İşte  Allah’tan  bunları   istiyorsun.  Allah’ım  bizi  Sırat-ı  Müstakîmine  hidâyet  eyle… Hidâyetin içeriğinde  neler  var.  Neler  var?  Hedefe  seni  ulaştırması  var, hedefe  ulaştıracak  lütuf  ve nezâketle  kılavuzluk  yapacak  rehberlik  etmeklik  var.  Tevfik ve  tatlılık  var,  yumuşaklık  var  netafet  var, incelikle  tam  iyilik  etme  maddi   manevî  hem  iyilik  hem  başarıyı  sana   nasîb  etmesi  bulunmaktadır.  Onun için   seni   oraya  Sırat-ı  Müstakîme  iletmek  için  eline  kılavuzuda  vermiş  Cenab-ı  Hak,  önderi de  vermiş  önderin  Hz. Muhammed’dir. (S.A.V)

Elindeki hidâyet rehberi  Kur’an’ı  Kerim, birlikte  hareket  edeceğin  toplum  ise   Ümmet-i  Muhammed   ümmet topluluğudur.   (إِنَّ هَذَا الْقُرْآنَ يِهْدِي لِلَّتِي هِيَ أَقْوَمُ )  İsrâ   9’uncu  âyete  bir  bak!  Şüphesiz  bu  Kur’an  en doğru  yola  iletir.  Amel-i Sâlih  işleyen  mü’minleri  müjdeler ki  onlara  büyük  bir  mükâfat  vardır    yine     Enbiyâ  73.’üncü âyet-i  kerimede  (وَجَعَلْنَاهُمْ أَئِمَّةً يَهْدُونَ بِأَمْرِنَا)  onları  emrimiz  gereği  önderler  yaptık ki  doğru  yolu  gösteren  önderler.   Ümmet-i  Muhammed  dünya  milletlerinin  önderidir.  Önderi  olmak  mecburiyetindedir.  ‘Onlara  hayırlı  işler  yapmayı, namaz  kılmayı, zekât  vermeyi  vahyettik   onlar  bize   dâimâ   ibâdet  edenlerdir’  işte  âyetin  devamında  bunlar  bulunmaktadır.   (وَأَمَّا ثَمُودُ فَهَدَيْنَاهُمْ فَاسْتَحَبُّوا الْعَمَى عَلَى الْهُدَى)’’  Burada ne  diyor   Fussilet  17’nci âyetinde  Semud kavmine  gelince  diyor  onlara  doğru  yolu  gösterdik  onlar  doğru  yolu  kabûl  etmediler,  körlüğü  doğru  yola  tercih  ettiler.  Yaptıkları yüzünden   alçaltıcı  azâbın  yıldırımları  onları  çarptı  diyor  tepelerine  yıldırımlar  yağdı.  

(وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِ)   Beled  10’uncu âyetinde de  Cenab-ı  Hak:  ‘’biz  insan  oğluna  ona  doğruyu  eğriyi  göstermedik mi?’’ Diyor.  Hakkı  bâtılı  Cenab-ı  Hak  insanoğluna  gösterdi.   İşte   hak!  Allah’tan  gelen    Sırat-ı  Müstakîm İslam’dır.  Bu  yol  İslam   Allah’tan  gelen   Allah’ın  yolu  Allah’a  seni  götürecek    Allah’ın  tek  yolu  ise  İslam’ın  yoludur.  Dünya âlemler yaratılalı  bütün  Peygamberler  bu  yolda  görevlidirler,  İslam’ın  görevlileridirler  bütün  Peygamberler.  Bu  hidâyet  hak  bâtıl  kavramı  için  Peygamber  gönderiyor  dikkat  et!   Peygamberi  ne için  gönderdi  Cenab-ı  Hak? Hak  bâtıl  kavramı  için  Peygamber  gönderiyor. Ona  kitap  indiriyor, hakkı  bâtılı   sana   gösterecek   hakkı  bâtıldan  ayıracak  elinde  bir  hak   kitap, Furkan   kitap  Kur’an-ı  Kerim  var. Bunu  sana   Allah’tan  aldığı  gibi  Allah’ın  açıkladığı   gibi  anlatan   açıklayanda  bir Peygamberin  Hz.  Muhammed var. 

Dakika 35:45

Dikkat  et!      Enbiyâ Sûresinin  73’üncü âyeti     Fussilet  Sûresinin  17’nci âyeti   ve  diğer    Beled  Sûresinin  10’uncu    İsrâ  Sûresinin  9’uncu âyetinde  ne  buyurdu  diye  bir  bak.  Cenab-ı  Hak  kitap  indiriyor   vahiyler  ilhâmlar  geliyor,  sâdık  rüyalar  görüyor,  Peygamberini    Vahyi  İlâhî  ile  donatıyor  sırlar   keşfediliyor.  Olağanüstü  hâller, mûcizeler, kerâmetler  zuhûr  ediyor.   Bunlar  objektif   sübjektif,  tekvînî   tenzili   olarak veriliyor.  Yani  bunlar   hidâyetin  kapsamında  bulunuyor.

Ey sevgili  dostum! 

İşte bu  (اهدِنَا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ ) ki  Allah’tan  istemek  mecburiyetinde  olduğunu  Sırat-ı  Müstakîm  işte  bizâtihi  önünü Hz. Muhammed’in  çektiği  onunla  berâber  olan, o  yolun  yolcusu  olan   münamin-aleyhim  olan, Allah’ın  kendilerine in’amda  ihsânda  bulunduğu  kullarının  yoludur ki  bu yol  Allah’a giden  yoldur  bunun tamâmen  rehberi  Kur’an-ı  Kerimdir.  Önderi Hz. Muhammed’dir.

Sırat:   Allah’ın yolu  ana yol.  ‘اهدِنَا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ ’   iyi oku  Elham’ı  iyi  anla.  Allah’ın  yolu  ana yol  sırat  köprüsü  düzlü  inişli  yokuşlu, elektrik, hava  hatları, hava  yolları, hak yol  İslam   milleti  tam   şeriat  tam  doğru  yol.   Bunlara  dikkat  et!  Kelime anlamının  içinde  bunların  hepsi  bulunduğu  gibi,  bunun ıstılâhi  anlamı  ise   Allah’tan  gelen  Allah’a  giden  İslam’ın  çizdiği  yoldur.

Usul  ilminde  metodolojide  en  az  on altı  yönde  beyânı  kapsayan  beyân  yönleri  vardır.   İslam da tesâdüf  diye   bir şey  yoktur.  Her şeyde  hikmet  vardır.  Hâkim,  Hâkim-i Mutlakın  her şeyi  hikmettir.  Hikmette  ilimde  tesâdüf  yoktur.   Kelâm  ilminde  şu  bir  kânûndur ki  tesâdüf  sırları  görmeyen  gâfil  ve  câhillerin  görüşüdür.  Âlemlerde tesâdüf diye hiçbir şey  bulunamaz   her şey  hikmetle  her şey  Allah’ın  takdiri  ile  ortaya  konmuştur.   Her şeye  bir  kader  miktar, ölçü, zaman, mekân  biçilmiştir.  Kur’an-ı  Kerimde  bütün  kelimeleri  hikmeti  içerir. Kur’an’da  bitek  harf, nokta  kelime  bulamazsınız ki  hikmetle  dolup  taşmasın.  Hepsi  hikmetle  dolup  taşan  Allah  sözleridir.

‘تَنزِيلُ الْكِتَابِ مِنَ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمُ  Cenab-ı Hak  ne diyor?  ‘’Bu  kitap  izzetin,  hikmetin  sahibi  yani  Allah’tan  indirilmiştir’’. Bu kitap izzetin sahibi hikmetin sahibi Allah’tan  gelen  bir  kitaptır. 

Dakika 40:14

Sırat-ı Müstakîm İslam, İslam  şeriatı  yani  Sırat-ı Müstakîm en doru  yol  demek  bundan  başka  Allah’a giden  bütün  yollar  kapalıdır.  Allah’a giden  işte  gerçek  saâdet  yolu, Sırat-ı Müstakîm   en  doğru  yol, rehberi  Kur’an  önderi  Hz. Muhammed  (S.A.V)  ki  bu yol  Sırat-ı Müstakîm  İslam’dır  İslam  şeriatıdır.  Hz. Muhammed’in  (A.S.V)  ashâbın  yolu,  Allah’ın  kitâbı Kur’an-ı  Kerim  yani  cemâat  yolu, cennet yolu bunlar  muhaddislerin araştırıcı, kritik  tefsîrcileridir. Bütün muhaddislerimiz  araştırıcı  kritikçilerin  tefsiri   budur.  En  doğru  yol ki  İslam  milletidir.  İslam  milletinin  tuttuğu  İslam’ın  bizzat  kendi  yoludur.  Mânâ  hak  yol  ma sadak  mânâya  uygun  düşen İslam  milletidir. İlâhî kânûnlarının  tümünü  vicdâna almaktır.  Dikkat et buraya!  Bu yol,  bu  yolda  ki  yolcunun  bağrında  vicdânında  ne vardır?  İlâhî kânûnların  tümünü  vicdâna  almak  vardır.  Çünkü İslam İlâhî  kânûnlardır.  İslam  şeriatı  İslam  kânûnlarla  yapılan  İlâhî  sistem,  İlâhî  nizâmdır.  İslam  şeriatını  başka  türlü  gösterenler  İslam karşıtı  güçlerdir, çağdışı  zihniyet o  zihniyettir. İslam’ın  nûrundan  mahrum kalan  kara  beyinler  o  beyinler o  beyinlerdir.  Çağdışı  hâinler  o hâinlerdir. Çağdışı  hâinler  o hâinlerdir.  İslam ise  bütün  insanlığın  nûrudur  kurtuluş  yoludur. İşte  Sırat-ı Müstakîm’dir.

Bütün  âlemler  Allah’ındır.  İslam’da  Allah’ın  kurduğu  düzendir.  Îsâ’nın dîni de İslam’dır, Mûsâ’nın dîni de  İslam’dır. İbrâhim’in, Nuh’ların    Hud’ların,  Sâlih’lerin   Âdem’lerin, Dâvûd’ların, Süleyman’ların  bütün  Peygamberlerin  dîni  İslam’dır.  Bunlar  tek  İslam  görevlisidirler ve  son  Peygamber  işte  Hz. Muhammed’dir. Kıyâmete kadar  insanlığın  Peygamberi  tüm  insanlığın,   inansınlar  veya  inanmasınlar  Hz. Muhammed’dir  insanlığın  Peygamberi.  İnsanlığın nizâmı İslam  şeriatıdır.  Başka  şeriatlar  kulların insanların  uydurmasıdır.  Yardım  ve  hidâyet  bu  yoldakine  yani  İslam  yolundakine  yapılmaktadır  başka yoldakine  ne yardım  vardır  ne  hidâyet  vardır. Bu yol Allah’a  ve  rızâsına  götüren  tek  yoldur.  Bunun  dışındakiler,  Tevrât’ı  tahrif  eden  (değiştiren) Yahûdî  İncîl’i  tahrif  eden  Kur’an-ı  Kerime  inanmayan  Yahûdî  ve  Nasrânî  ve  diğer  kim  varsa ki  küfür, şirk, nifak  ehli  bunların  yolu  ise  Allah’ın  gazâbına  Allah’ın  hışmına  dalâlete  sapıklığa  götürmektedir.  Gel ey  benim   Yahûdî  kardeşim!  Ey  benim  Hristiyan  kardeşim!  Ey  İslam’ın  dışında  kalan  bütün  milletler!  Gelin  kardeşim   sizde  Allah’ın  kullarısınız  bizde. 

Dakika 45:00

Hepimiz  Allah  kuluyuz, İslam’a  gelin.  Sırat-ı Müstakîme gelin  hidâyet  yoluna  gelin, Allah’ın  rahmetine  gelin  kurtuluşa  gelin, Allah’ın merhametine  gelin   mağfiretine  gelin.  Geçmiş günahlarınızın  tümünün  af olmasına   gelin.  İslam’a girdiğiniz  gün  geçmişiniz  affedilecektir. 

Ey insan!  Tabiatta Allah’ın kânûnları  işlemektedir.  Ey  insanoğlu!  İnsanım diyen  herkese  bak  ne diyor  Kur’an-ı Kerim?  Tabiatta Allah’ın  kânûnları  işlemektedir.  Kâinat bu  kânûnlara  mahkûmdur.  Allah hakimdir.  Kâinattaki düzen  İlâhî  nizâmdır.  Bu kânûnları  bilmeye  ilim  fen  denir  bakın   tabiattaki İlâhî  kânûnları  yerli  yerince  bir  insan  bilebiliyorsa  bunun  adı ilimdir  ‘Fen’dir’  iyiliğe  götüren  İlâhî  kânûnlara da  dîn  denir.  Fen’de dînin içerisindedir çünkü  Allah’ın  kâinattaki âyetleri  kevni  âyetleridir.  Kur’an’daki âyetler   kitâbî  âyetlerdir.  Din dediğimiz zaman   bunların  bu  kapsamın  içindedir, kevni   âyetlerde  Fen  ilimleri de  tamâmen  Allah’ın  âyetlerinin  tefsîriyle  uğraşmaktadır. Öyle ise  Kur’an  tefsîri  ile   kâinattaki  âyetlerin  tefsîri  ile  uğraşmak  her  ikisi de  dînin  kapsamındadır. Dîn ise Allah’ın  kurduğu  düzendir.  Millet,  şeriat ’ta  denir  buna. Dikkat edin!  Kâinattaki düzen İlâhî  nizâmdır.  Bu kânûnları bilmeye  ilim   fen  denir.  İyiliğe götüren  İlâhî  kânûnlara  din  denir.  Millet denir, şeriat  denir.  İlâhî  kânûnlar  dışında  din  aramak  bâtıldır.  ‘çünkü dîn beşerî değil İlâhî’dir’  beşerî dinler  olarak   uydurma  dinler  İslam’ın  dışında  ne kadar dinler varsa  bâtıldır.  Tekrar söylüyorum,  ey  insanlık  âlemi!    İlâhî olmayan  beşerî  olan  insanların  uydurduğu  ‘İslam’ın  dışında’  ne kadar  kânûnlar  varsa   ki  ‘İslam  İlâhî  kânûnlardır’   İslam’ın  dışındaki  kânûnlar  tamâmen  bâtıldır.   İnsan kânûn koyamaz,  insan  bir şey  yaratamaz  ancak  Allah’ın  verdiği  gücü  kullanır. O kullanmakta irâdeyi de  Allah  vermiş,  seçeneği de  vermiş  azmetmeyi de  vermiş.  Azmettiği  zaman onun  lehine  ve  aleyhine  kazandıklarını  yaratanda  Allah’tır.  Ama  iyilikten veya kötülükten birini  azm  etmek  irâdesini bitarafa  sarf etmek  yeteneği  kula  verilmiştir.  Bunu unutma!   İnsan  kânûn  koyamaz  İlâhî kânûnları  keşfetmeye  çalışır. 

İmâm-ı Âzâm  nedir?  (Rahmetullâhi Aleyh) Arşimet  kimdir?  Newton  kimdir?  Aristo gibiler kimdir?  Bunlar  kânûn   koyucu  değil  bunlar  kâşiftirler, yani  keşfedenlerdir.  İmâm-ı Âzâm   işte  İslam  kânûnlarını  Kur’an’da ki  kânûnları  en  güzel  keşfeden  İslam  filozoflarından  İslam  hukukçularından  bir tanesidir.  En büyük  hukukçularımızdandır.  Kur’an’ı Kerim’i Kur’an’ı Kerimdeki Allah’ın kânûnlarını   âyetlerini    en  güzel  keşfedenlerdendir. 

Dakika 50:10

Çünkü İslam hukukunu mükemmel bilen dünyada en önde  gelen    bir  hukukçularımızdan  biridir  ve  en  önde  gelenlerindendir. Onun için kâşiflerin   keşfini  yaratıcı  görmek  bu da  kulu  ile  yaratanı  bilmemektir.  Allah’tan başkasında  yaratıcılık  yoktur,  kânûn   koymak  yoktur.   Kul koyulmuş  kânûnları  keşfedendir.  İlâhî  kânûnları  tanımadan  kendiliğinden   kânûn  koyanların    kânûnları  kendilerini   bağlar.   Müslümanın  kânûnu  ilahidir, ilahinin  dışında  Müslüman  için  kânûn  olmaz  yer  gök  İlâhî  kânûnlarla  doludur.  Müslüman bunu keşfetmekle  uğraşır.  Bütün insanlıktaki  başarı  burada  Kâşiflik  başarısıdır  yani  burada  başarılı  olanlar  keşfedenlerdir.

  Allah (C.C) iyilik kânûnları  emirleri  kötülükten  koruyan  kânûnlar.  Ne  iyiler   yasaklardır ki  bunlar  şartlara  bağlanmışlardır. Hepsinin ölçüsü  vardır  çünkü  ilâhîdir,  İlâhî  olan  her şey  ölçü  ile  tam  bir  mîzânla  yaratılmıştır  ortaya  konmuştur.  

Sevgili efendiler!   

‘صِرَاطَ الَّذِينَ أَنعَمتَ عَلَيهِمْ’   İşte  buranın   izâhına  çalışıyoruz.  Bu âyetlerin  keşfine  çalışıyoruz, bu  yüce  kelimelerin  keşfine  çalışıyoruz,  bunun  içeriğini  anlatmaya  çalışıyouz.  ‘’Vehbi nîmet’’  yani  Allah’ın  bahşişleri, lütufları  rûhla  cisimle  ilgili  nîmetler  Cenab-ı  Hak  vermiş vehbi  nîmetler.   Sana  rûhunu  kim  verdi?  Birisimi  verdi?  Allah’tan  başka   birinin  sana   ne  bir  rûh  verme   hakkı, cesâreti,  gücü  vardır  nede  bir  beden  sistemi  verebilir.  Rûhla cisimle ilgili   nîmetlere  bir  bak  kendine  bak  kâinata  bak  diğer  canlılara  bak!  Rûhla olan, rûhun bedene  üflenmesi   akıl  zekâ  parlaması…  Kim  verdi  beynine  aklı? Dünya birikse  sana   akıl  verebilecek  biri  varmı?  Ve  akıl, zekâ  parlatacak  biri  var mı?  Cisimle olan  organ  ve  sistemlerine  bak!  Şu vücudunda ki  organlarına  bak!    Vücudunda ki sistemlere bak!    Bu  organ  ve sistemleri  nasıl  buldular  o  hücrelere  bir  bak!  Bunların kuvveti  çalışılarak  kazanılan  nefsi   utanç   verici  şeylerden  temizlemek   ilim, mârifet, üstün  ahlâk, cömertlik, yiğitlik  doğruluk, mertlik, iffetli  namuslu,  mevki  makam  sahibi,  sosyal  onur, mal  servet  gibiler  şöyle  bir  bunlara  bak!  Âhiret ile  ilgili  olan  nîmetlere  bak,  ifrat  ve  tefritlerini  bağışlamak  rızâsına  erdirip  cennet  ve  cemâle   erdirmek  bakın  bunlarda  âhiretle  ilgili  nîmetledir.  Cenab-ı Hak  ‘اهدِنَا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ’  O  doğru  yolu  nice  nîmetlerle  doldurmuş vehbi nîmetler dolu.  Dünyaya  âit  olanlar,  rûh   ve  bedene  âit  olanlar  âhirete  âit  olanlar  uçsuz  bucaksız  nîmetle  var. 

Dakika 55:05

Bunlarda  yine  vehbi  ve  iktisabî  nîmetlerdirler.  Dışı  şer  içi   hayır  olanlar  var,  dışı  hayır  içi  şer  olanlarda  vardır. Sonuç  selâmet  olmalıdır.  Bütün  nîmetlerin  başı  yaşamak, hürriyet,  îman, vicdân  sağlığı  sosyal  düzen  faydalı  ilim   iyi ameldir.  Unutma  bunu!  Dikkat et!   Nîmetlerin  başı  yaşamaktır.  Seni yoktan  yaratıp  yaşatan  kim?  Nîmetin  en  büyüğü  orada  başlamıştır.  Sana bu  hürriyeti  veren  kim?  Özgürlüğü  veren  kim? Hürriyetin  kefilili  kim?  Allah’tan  başka  değildir.  Allah’tan  başka  kimse  hürriyete  kefil  olamaz.  Çünkü  esir  esire  kefil  olabilir mi?  Ancak  hürriyeti  Allah  verir  hürriyetin  kefili  O’dur.  Onun kurduğu  düzenin  dışına  çıktığın  zaman  başkalarının  emrine  girdiğin  zaman  orada  hürriyet  olmaz.  Yaşamak, hürriyet, îman, vicdân sağlığı  sosyal  düzen  faydalı  ilim  iyi  ameldir.  İslam literatüründe hürriyet ‘  kişi tüm haklarına  sahip  olmasıdır.  Dikkat  edin!  İslam’da ki  hürriyet neymiş!  Kişi  tüm  haklarına  sahip  olmasıdır  hürriyet  budur.  Eğer  kişinin  ferdî  ve  ictimâî  hakkı  verilmiyorsa  oda  hürriyetten  bahsetmek  bir  defa  abes  ve  iştigaldir.  Hem adamın inancında  onu  hür  bırakmayacaksın  baskı  altına  alacaksın  hem de hürriyetten  bahsedeceksin  senin  anladığın  hürriyet…

Dakika 57:30

 

 

(Visited 288 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}