hayat veren

62- Tefsir Ders 62 hayat veren nurun keşif notları

62- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 62

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

          Kıymetli ve muhterem dinleyenlerimiz,

Derslerimiz devam etmektedir, şimdi keşfini yapacağımız âyetler Âli İmrân Sûresinin âyetlerinin 1 ve 2’nci âyetlerinin keşfi üzerinde duracağız. Size öz mânâsı verdikten sonra birde lüzum üzere keşiflerde bulunmaktayız ki Cenab-ı Hak hakkıyla anlamayı nasibi müyesser eylesin.

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

الم ﴿١﴾ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ ﴿٢﴾

İşte bunun tefsiri ki birinci olan (الم) ikinci tefsir etmektedir. Cenab-ı Hak ölümsüz varlığın kendisidir. Ölmez, zeval bulmaz, ezelî, ebedî, hazır, nazır, vacibü’l-vücûd varlığı zarûrîdir. Onun varlığı zâtının iktizasıdır. Her şeyi yöneten, yönlendireni koruyan, kayıran, doyuran, ayakta tutan, büyüten daima (El Hayyü‚l-Kayyûm)’dür. Ondan başkasına ilâh payı vermek Allah’ı inkârdır. Ondan başka ilâh yoktur, ondan başkasına ilâh payı vermek Allah’ı inkârdır, küfürdür. Bunun için kıymetli efendiler, Yüce Allah’ı onun isim ve sıfatlarıyla onun kitâbıyla ve bizzat Hz. Muhammed’le sahâbe ve müçtehitlerimizle dosdoğru Yüce Allah’ı tanımamız gerekiyor. Bir defa İslam bize bunun için gelmiş Allah’ı tanımak ve Yüce Allah kendisini bize doğru tanımak için hem kitâbını hem de o kitâbı dünyaya en güzel açıklayacak olan Hz. Muhammed’i gönderdi. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimize de kendisi açıklamıştır. Kendisi açıkladığı için Peygamberimiz de Yüce Allah’ın murâdı olan onun açıkladığının dosdoğrusunu insanlık âlemine açıklamıştır. Kur’an-ı Kerim ile ilâhî ilim bakın her ilim ilâhî değildir ama Kur’an-ı Kerim’in ilmi ilâhîdir yani Allah’a aittir. Kur’an-ı Kerim ile ilâhî ilim ilâhî saltanat tecellî eder. İlâhî ilim hak ve gerçek ilimdir ve bütün diğer doğru ilimlerinde kaynağıdır anası esasıdır. İlâhî saltanat diyor bakın tecellî eder. Neyle? Kur’an-ı Kerim’le. Yine ilâhî ilim tecellî eder. Neyle? Kur’an-ı Kerim’le. Âyet-el Kürsü onun veciz ifadesidir. Âyet-el Kürsü de Allah’ın hükümranlığı âlemlerin eşsiz muktedir hükümranlığı hem âlemleri ayakta tutuyor hem idare ediyor hem yaratmış. Her şey ona muhtaç o kimseye değil.

Dakika 5:05

Ümmü’l-Kitab: Kur’an-ı Azim bizzat kendisidir Furkân-ı Hakîm’dir. Ümmü’l Kitap Kur’an-ı Kerim Ümmü’l Kitaptır. Kur’an-ı Azim’dir. Furkân-ı Hakîm’dir. Yani Furkân-ı Hakîm ne demektir? Hakk’ı bâtıldan ayıran hak ile hükmeden hikmet dolu bir kitaptır. Muzaffer olmak için şimdi Kur’an-ı Kerim’i iyi anlayıp, iyi dinleyen onun hükmünce îmân ve amel eden insanların muzaffer olması için tevhîd, nezahet, ilimde sağlamlık şimdi tevhîd nedir? Allah’ı gerçek anlamda Allah’ı birlemek Allah’ın birliğini iyi kavramak o bir olan eşsiz muktedir hükümdarın emrinde olmak. Bu hükümdar yaratıcı ve tek eşi benzeri yok. Onun için kalplerde tam bir tevhîd îmânı olacak o tevhîd nuru parlayacak kalpte Allah’tan başka ilâh olmayacak, bütün kalbin onu sevecek, bütün kalbin Allah bir diyecek. Nezahet: İlimde sağlamlık ve metanet şarttır. İşte görüyorsunuz Allah’ın emrinde olduğunuz zaman eşsiz bu hükümdarın emrinde muzaffer olmak için tevhîd, nezahet, ilimde sağlamlık ve metanet şarttır. Îsâ meselesini çözüme Kur’an-ı Kerim kavuşturmuştur. Îsâ meselesinde birileri ifrata gitmiş biri tefrite gitmiş. Birisi Îsâ’ya ilâh derken Allah’ın oğlu derken öbürü veledi zina diyor Meryem’e annesine iftira ediyor. Meryem Îsâ’yı kötü yoldan kazındı diyor Yahûdîler. Hristiyanlar da Allah’ın oğlu diye tapıyor. Burada bu yanlışların iftiraların tamamına, şirk ve küfrün tamamına ne yapıyor? Kur’an-ı Kerim çözüm getiriyor, doğruyu ortaya koyuyor. Ne diyor Kur’an-ı Kerim, Furkân Kur’an-ı Kerim yani Hakk’ı bâtıldan, doğruyu yanlıştan ayıran kitap? Îsâ diyor Meryem’in oğludur ve Meryem tertemiz bir kadındır ve Îsâ Allah’ın kuludur, peygamberidir. Allah’tan başka ilâh olmaz. Îsâ’dan, Mûsâ’dan ilâh olmaz. Kuldan mahlûktan ilâh olmaz. İşte Kur’an-ı Kerim sana hem Allah’ı tanıtıyor hem Allah’ın şerefli kullarını tanıtıyor, peygamberliği tanıtıyor ve peygamberinde görevlerini tanıtıyor. Peygamber olmayanlarında görevlerini bir, bir anlatıyor. Şimdi Îsâ meselesini çözüme kavuşturmuştur Kur’an-ı Kerim. Furkân, Furkân-ı Kerim ile Furkân olan Kur’an-ı Kerim ile Kur’an’ın hakîkati Hz. Muhammed’in Peygamberliği tasdik olunmadıkça, bir defa buraya dikkat edin Kur’an-ı Kerim’in hakîkati Hz. Muhammed’in Peygamberliği tasdik olunmadıkça dalâlet ve sapıklıktan kimse kurtulamaz kurtuluş yoktur. Buraya bütün dünya dikkat edecek.

Dakika 10:00

Kur’an-ı Kerim bütün dünyanın kitâbı bütün milletlerin Hz. Muhammed bütün milletlere kıyâmete kadar bütün insanlığın tümüne peygamber gönderilmiş. Bunun için Kur’an-ı Kerim’in hakîkati Hz. Muhammed’in Peygamberliği tasdik olunmadıkça, kabul edilmedikçe, dalâlet ve sapıklıktan kurtuluş yoktur. Bunu doğru söylemeyenler, bu gerçeği söylemeyenler ne doğuya ne batıya doğruyu söylemiyorlar. Yarın birisi Hristiyan öldü, Kur’an’ı tanımadı, Muhammed’i tanımadı, Îsâ’yı ilâhlaştırdı. Yahûdî de gitti Kur’an’ı tanımadı, Muhammed’i tanımadı iftira ederek Îsâ’ya, Yahûdî de öldü gitti. Bunlara doğru söylemeyenler de suçludur. İnsanlık kim olursa olsun hangi inançta olursa olsun insanlığa doğruyu söylememiz gerekiyor. Doğruyu söyleyelim kabul eder veya etmez o kendi bilir. Ama Kur’an-ı Kerim’i tebliğ ediniz diyen yüce bir emir var. Kur’an A’dan Z’ye dünyaya anlatılmadır. Dosdoğru söylenmeli tebliğ edilmelidir. Önceki tüm kitaplar, peygamberler en büyük Peygamberin geleceğini yani Hz. Muhammed’in geleceğini haber verdiler. İlâhî ferman Bakara Sûresi 253’üncü âyet-i kerimede ( وَرَفَعَ بَعْضَهُمْ دَرَجَاتٍ) derecelerin Peygamberi. Kim bu derecelerin Peygamberi? Hz. Muhammed (S.A.V) Makâm-ı Mahmud ona verilmiş, 7 kat gökleri aşmış Gâbe Gavseyn’e ulaşmış. Bütün zamanların Peygamberi, bütün milletlerin Peygamberi, bütün çağların Peygamberi bütün çağlarda onun şeriatı geçerlidir kıyâmete kadar çünkü son Peygamber’dir. Zamanların, mekânların, milletlerin özelliklerine uygun şerî ayrıntıları yeniden tanzim eden ve tadil ederek hak dini bütün zaman ve mekânlara tüm kitapları süzerek uhdesine alarak Kur’an-ı Kerim’in ve Hz. Muhammed’in şehâdetine, tasdikine sunmuştur. Onların tasdik etmediği geçerli değildir. Buraya dikkat et! Kur’an-ı Kerim’in ve Hz. Muhammed’in şehâdetine, geçmiş çağların tamamı ne yapılmış? Hz. Muhammed’in şehâdetine tasdikine sunmuş Cenab-ı Hak. Onların tasdik etmediği geçerli değildir. Geçmişten bir şeyin doğru olması için şu İncîl’dendir, şu Tevrât’tandır diyebilmek için Kur’an-ı Kerim’in ve Hz. Muhammed’in tasdik etmesi gerekiyor. Neyi tasdik ediyorsa Kur’an-ı Kerim’in içerisindeki âyetlere uygun düşerse ve Kur’an-ı Kerim’in reddetmediği bir durum olursa ve Kur’an tasdik edip Hz. Muhammed tasdik ederse o zaman geçerlidir. Yoksa onların tasdik etmediği geçerli değildir. Kur’an-ı Kerim’in muhkem âyetleri ile sahîh sünnettir burada senet ve delil bunlardır. Buna dikkat et! Kur’an-ı Kerim’in muhkem âyetleri ile sahîh sünnetlerdir, işte delil bunlardır bu ikisi tasdik edecek.

Dakika 15:06

Geçmişten bir şeyin doğru olabilmesi için Kur’an’ın ve sünnetin tasdikinden, Hz. Muhammed’in onayından geçecek.

Usûlü’l-Fıkıh kaidesi öncekilerin şeriatı bizim de şeriatımızdır. Ancak şuna dikkat lâzım! Ne zaman şeriatımızdır? Allah ve Rasûlü tarafından tasdik edilmiş olarak nakledilmek şartıyla. Eğer, Allah’u Teâlâ şu da geçerli geçmiştendir ama geçerlidir diye Allah’u Teâlâ Kur’an-ı Kerim de söylemişse Hz. Muhammed sağlığında ve sünnetinde yani hadis-i şerifler de, sahîh sünnette varsa Müçtehitler bunu incelemişlerdir. Geçerli olanlar geçerlidir ama Allah’ın ve Rasûlünün tasdik etmesi şartıyla. Hem Allah ve Rasûlü tarafından tasdik edilmiş olarak nakledilmek şartıyla. Şimdi Allah’u Teâlâ Peygamberimize, Peygamberimiz de kendinden somakilere nakletmiş şu geçerlidir dediyse o geçerlidir. Demediyse, nesh ettiyse, hükmünü ortadan kaldırdıysa onun hükmü ortadan kaldırılmış, nesh edilmiş onun yerine Allah yeni hükümler koymuştur. İslam’ın kendisi yepyeni şeriattır. Hâsıl-ı Furkân-ı kânûnlarını tayin etmiştir. Kim? Cenab-ı Hak. Yani Hâsıl-ı Furkân-ı, Furkân ne demek? Kur’an-ı Kerim’in kendisi doğruyu yanlışı birbirinden ayıran, hak ölçüyü, hak delilleri Kur’an ile ortaya koymuştur ve kânûnlarını tayin etmiştir. Yine irâdesine karşı gelen izzetinin hududuna tecavüz edenleri, şimdi Kur’an-ı Kerim’e şimdi biri karşı geliyor izzetinin hududuna tecavüz edenleri, izzetine kim tecavüz ediyor Cenab-ı Hakk’ın izzetine? Allah’tan başka birini ilâhlaştırdığın zaman işte bu tecavüz Allah’a iftiradır. Bunları ne yapıyor? Allah bunları tepeler, felaketle perişan eder. Çünkü şirke af yok, inkâra af yok. Ancak şirkinden vazgeçecek, küfründen vazgeçecek, îmân edip Müslüman olacak. İrâdesine karşı gelen izzetinin hududuna tecavüz edenleri tepeler, felaketle perişan eder. Kânûnlarını tanımayanlar hikmete değil, nikmete gazâba mahkûm olurlar. İntikam nikmet buna dikkat et! İntikam nikmet nimetin zıttıdır. Allah işte bunlardan ne yapıyor? İntikam alıyor, nimetlerin hesabını soruyor. Ben seni yarattım bu yaratılmanın karşılığında nimetlerimle donattım bunların karşılığında, mülkümde barındın bunun karşılığında beni küfrettin bana diyor inkâr ettin beni diyor Cenab-ı Hak. Kur’an-ı Kerim’i kabul etmedin, Muhammed’in Peygamberliğini kabul etmedin (A.S.V) şimdi ne oldu o zaman? Allah’ın gazâbına mahkûm olurlar diyor. İntikam nikmet nimetin zıttıdır. Öç almak affın zıttıdır, af var af yok, şirk var af yok, küfür var af yok. Bir de kul haklarına da biliyorsunuz af yoktur.

Dakika 20:06

Hak ile bâtıl eşit tutmak, Hak ile bâtıl eşit olur mu? İyilikle kötülüğü karıştırmak, iyilikle kötülük bir olur mu? Affedildikçe şımarmak, doğru mu? Allah pek çoğunu affediyor kul şımarıyor. Kul kuluna nimet veriyor o zannediyor ki ben doğruyum da, iyiyim de ondan veriyor. Hayır, Cenab-ı Hak nimeti dünya da imtihan için herkese veriyor. Hz. Muhammed’in Peygamberliğine, Şanlı Kur’an’a iyiden iyiye inanıp tasdik etmediği müddetçe bir defa Allah’ın intikamı çetindir, azâbı şiddetlidir, gazâbı her tarafı kuşatmıştır. Bunun için ne yapacaksın? Hak ile bâtıl eşit değil, Hak’tan yana olacaksın, iyilikle kötülük karıştırmayacaksın, tamamen katıksız, katkısız iyilik tarafı olacaksın, affedildikçe şımarmayıp îmân geleceksin. Allah seni ne yapıyor? Suçunun karşılığı birden ceza vermiyor tolerans tanıyor, zaman tanıyor ki îmâna gelsin, Müslüman olsun diye. Af edildikçe şımarmamak, eğer şımarırsa af dışında kalırlar. Cenab- ı Hak birçok kere af eder baktı ki îmâna, İslam’a gelmiyor, tövbe istiğfara yaklaşmıyor tokadı atar indirir cehenneme. Bu duruma düşmemek lâzım. Hristiyanlık çelişkilerle doludur, içinde küfür vardır, saygısızlık vardır. Nedir bu küfür, saygısızlık? Îsâ’ya Allah diyor, Allah’ın oğlu diyor, Allah’a saygısızlık yapıyor. Şirk ve küfür var şirk ve küfrün karşılığında cehennem ebedîdir. Kim küfürle ve şirkle ölürse ebedî cehennemde kalacaktır ve Yüce Allah’a en büyük saygısızlık küfür, şirk, nifâk başta gelir bunlar. Bunun için (Eb) kelimesi baba demek (Validün) gerçek baba, ruhun ölmezliği, Îsâ tanrı, onun bedenine girdiği gibi inançlar tamamen yanlış ve bâtıldır. Ne yaptılar? Valid dediler Îsâ’ya, hem baba Allah’a baba dediler, Îsâ’ya oğlu dediler, gerçek baba dediler Allah’a, ruhun ölmezliğine inandılar, Îsâ tanrı dediler, Allah Îsâ’nın vücuduna, bedenine girdi dediler, birleştiler dediler. Ekanimi selâse, teslise inandılar. Tahrife uğramış ortaya bir Hristiyanlık çıktı. İncîl tercümeleriyle “İznik Konsili’nde” alınan kararlarla müteşâbihâta tâbî olmakla ne yaptılar? Îsâ’nın, İncîl’in yolundan saptılar ve Müslümanda olmadılar. Şimdi hem İncîl’in Îsâ’nın yolundan, hem Mûsâ’nın hem Tevrât’ın yolundan saptıkları gibi birde Müslüman olmadılar, Kur’an’a ve Muhammed’e inanmadılar. Bu inanmayanlar için, bu sapanlar için işte Kur’an-ı Kerim kurtarıcı olarak gelmiştir. Hz. Muhammed bütün insanlığın kurtuluşu için İslam ile âlemlere Allah’ın rahmeti tecellî etmiştir. Kur’an-ı Kerim, İslam ve Hz. Muhammed bütün âlemlere Allah’ın en büyük lütfudur, tükenmez rahmetidir ebedî kurtuluştur.

Dakika 25:15

Ama kişi inanırsa bu mükâfatlara kavuşur, inanmazsa yazık olur gider. Yarın o da ölecek ve herkes ölecek. Birisi îmânla ölürken öbürü küfürle ölecek yazık olur (Hâlikun ve Mükevvinün) yaratan var eden demeleri gerekirdi, Îsâ bu anlam da söylemiş idi. Allah’u Teâlâ Hâlik ’tır, Mukavvin ’dir, yaratan, var eden demişti Îsâ. Ama onlar bu kelimeleri değiştirdiler. Ne yaptılar? Bunlar Îsâ’ya İlâhlaştırdılar, Îsâ’yı yaratıcı Allah yerine koydular ve kendilerine yazık ettiler. Îsâ Meryem’in oğlu Allah’ın kulu ve peygamber kendisi. Bu anlamda söylediği hâlde kendisi Îsâ (AS.) onlar gerçekleri sapıttılar ve müteşâbihâta tâbî oldular, Îsâ’yı tanrı edindiler, Allah Îsâ’nın bedenine girdi dediler, birleştiler dediler. Ekanimi selâse, sâlisü selâse gibi Allah’ı üçlediler. Tahrife uğramış, bozulmuş bir ortaya Hristiyanlık çıktı. İncîl tercümeleri ile İznik Konsül ’ünde alınan karalarla, müteşâbihâta tâbî olmakla büyük bir yanlışın içine düştüler. Kendileri gibi düşünenleri de yanlışın içine düşürdüler. İşte sapmak ve sapıtmak gibi çok kötü bir rol oynadılar. İlâhî intizam, Azîzâne buna dikkat edin! İlâhî intizam, Azîzâne, Hâkîmâne kudretin irâdenin intikamıdır. Hakîkî ve hikmet dolu bir intikamdır. Allah küfürden, küfrün sahibinden intikamını alacaktır, alarak geldi, alarak gidecektir.

Dakika 28:11

 

 

(Visited 176 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}