70- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 70
70 Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 70
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
‘’Elhamdülillahi rabbil âlemin vessalatü vesselamü ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain rabbi euzu bike min hemezatişşeyatiyn ve euzu bike rabbi en yahdurun’’
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Çok kıymetli ve muhterem izleyenler, esbabı nüzul hakkındaki derslerimiz devam ediyor. İbni Abbas (R.A) Hazretleri anlatıyor; Beni Sehimden bir kişi Tecim-üd Dari ve Adî İbnü Bedda ile birlikte yola çıktı, Es Sehmi hiç Müslüman bulunmayan bir yerde vefat etti. Terekesini Temin ve Adî getirdiler ancak Sehmin yakınları vasiyette adı geçen gümüş işlemeli bir kapı teslim edilen mallar arasın da bulamadılar. Şikâyet üzerine Resulullah (A.S.V) bu hususta ikisine Temim ve Adî’ye yemin ettirdi, sonra kap Mekke’de bulundu. Kabın yanlarında bulunduğu kişiler biz bunu Temim ve Adi’den aldık diye yemin ettiler. Sehmin yakınlarından iki kişi de kalkıp Allah’a yemin ederek bizim şahitliğimiz o ikisinin şahitliğinden daha doğrudur, kap da arkadaşımıza aittir dediler. İbni Abbas (R.A.) Hazretleri der ki şu ayet onlar hakkında nazil oldu. ‘’Maide Suresi 106 ve 108. Ayeti Kerimeler’’ Ey iman edenler, ölüm birinize geldiği zaman vasiyet ederken içinizden 2 adil kimseyi şayet yoklukta olup başınıza da ölüm musibeti gelmişse namazdan sonra alıkoyacağınız şüpheleniyorsanız akraba bile olsa yeminle hiçbir değeri değiştirmeyeceğiz. Allah’ın şahitliğini gizlemeyeceğiz, yoksa şüphesiz günahkârlardan oluruz diye yemin eden sizden olmayan iki kişiyi şahit tutun, eğer bu şahitlerin günah işlemiş oldukları ortaya çıkarsa ölene kadar yakın hak sahibi diğer kişi bunların yerine geçer ve bizim şahitliğimiz ikisinden de daha doğrudur. Biz aşırı gitmedik yoksa şüphesiz zulmedenlerden oluruz diye Allah’a yemin ederler. Bu şahitliği gerektiği gibi yapmalarını veya yeminlerinden sonra yeminlerin kabul edilmesinden korkmalarını daha iyi sağlar. Allah’tan korkun, Allah’tan sakının dinleyin. Allah fasık kimselere yol göstermez, hidayet etmez. Bunu da bu ayeti kerimenin mealini verdik. Bu haberi Buhari, Tirmizi, Ebu Davud rivayet etmektedir.
Dakika 5:01
Burada tası saklayan kişiler, iki kişiden ikisi de Hıristiyan’dır. Resulullah (A.S.V) Temime yemin ettirince o ihanetini itiraf etmiş, bunun üzerine ona; Ey Temim, Müslüman ol. Allah senin müşrik iken yaptığın günahlarını affetsin teklifinde bulunmuş, o da kabul etmiştir Müslüman olmuştur. İslam’ında da samimi olduğu rivayeti vardır. Evet, kıymetliler bu Müslüman’ın olmadığı yerde durum işte böyle zaruretten böyle oluyor. Ama Müslümanlarda güvenilir insan olmak zorundadırlar, bu güveni sarsmasınlar, dikkat etsinler. Ammar İbni Yasir (R.A) Hazretleri anlatıyor; Resulullah (A.S.V) buyurdular ki Kuran-ı Kerim’de zikri geçen sofra gökten ekmek ve et olarak indirildi. Bu mucizeye mazhar olanlara ihanet etmemeleri ve ertesi gün için o yiyeceklerden ayırmamaları emredildi. Ancak onlar bunu dinlemediler. Hem ihanet ettiler, hem de yemeklerinden ayırıp ertesi gün için sakladılar. Bunun üzerine ceza olarak Cenabı Hak bunları maymun ve hınzır suretine çevirdi, domuza ve maymuna çevrildiler. Bunu da Tirmizi rivayet etmektedir ve ‘’Maide Suresi’’ de zaten ismini buradan almaktadır, maide sofra demektir. Evet, kıymetliler, ‘’Maide suresinin 112. ve 114. Ayetlerin de’’ ben onu size indireceğim, bundan sonra içinizden kim inkâr ederse dünyalar da kimseye azap etmeyeceğim şekilde ona azap edeceğim. Bu da ‘’Maide Suresi 115’’hem ayet hem de bir kısım rivayetler delalet etmektedir. İşte görüyorsunuz Cumhur’un görüşü inmiş olmasında, sofranın inmiş olmasın da ittifak ederler. Fakat sofrayı hem istediler hem sofra indirildi hem de söz tutmadılar, ihanet ettiler. Sonuçta da domuza ve maymuna çevrildiler. İnsanoğlu böyle işte, hem istiyor, hem itaat etmiyor insanoğlu çok gafil, çok cahil, çok zalim, çok nankör bir insanoğlu var. Hepimiz insanoğluyuz aklımızı başımıza alıp Allah’u Teâlâ’ya sığınmak lazım, gece gündüz ya Rabbim sapanlardan sapıtanlardan, gazabına hışmına çarpılanlardan eyleme diye. (غَيرِ المَغضُوبِ عَلَيهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ) anlamını da Fatiha-i Şerif in anlamını da Müslümanlar iyi bilmesi lazım. Günde 40 defa 40 rekât namaz da bu Fatiha’nın niye tekrar okunduğunu Müslümanlar derin derin düşünmeleri lazım. Fatiha’nın içinin anlamını anlamadan anlatmadan cemaatine emekli olan imamların haddi hesabı yok.
Dakika 10:04
Ey gafil ve cahil Müslümanlar, ehil Müslümanlardan faydalanın, o ehillerin ilminden faydalanın. Cahil yaşayıp da cahil ölüp gitmeyin. Gafil yaşayıp da gafil ölüp gitmeyin. Sizlere Maide suresinin esbabı nüzul ile ilgili durumdan bahsettikten sonra Enam suresine gelmiş bulunmaktayız. Enam suresinde de Esbabı Nüzul ile ilgili hadisi şerifleri sizlere vermeye devam edeceğiz. Hz. Ali (R.A) Hazretleri anlatıyor; Ebu Cehil melun, Hz. Peygamber’e (A.S.V) biz seni yalanlamıyoruz, biz senin getirdiğin şeriatı tekzip ediyoruz dedi. Şu gâvurluğa bak. Bunun üzerine Cenabı Hak şu ayeti inzal buyurdu; Ey Muhammed Mustafa (S.A.V), onların söylediklerinin seni üzeceğini elbette biliyoruz. Doğrusu onlar seni yalancı saymıyorlar fakat zalimler Allah’ın ayetlerini bile, bile inkâr ediyorlar. Senden önce nice Peygamberler yalanlandı ve kendilerine yardımcımız gelene kadar yalanlamalarına ve sıkıştırılmalarına katlandılar. Peygamber efendimize Cenabı Hak geçmişi buyururken geçmişin kafirlerinin de Peygamberlere neler yaptığını duyurduktan sonra Peygamberimize ve onun şahsın da ümmetine ne yapıyor sabır tavsiye ediyor Cenabı Hak. Bu da ‘’Enam Suresi’nin 32, 34. Ayeti Kerime’leridir’’ bu haberi de Tirmizi eserine aldığını görüyoruz. Peygamberimizi yalanlamıyorlar. Niçin? Muhammed ’ül Emin olarak kendi aralarında en güvenilir kişi olarak gençliğinde onlar öyle tanıdılar. Şimdi de ne diyor, ey Muhammed biz seni yalanlamıyoruz, senin şeriatını kabul etmiyoruz diyor. Burada gâvurluktan öbür gâvurluğa geçtiğinin farkında değil gâvurlar böyledir. Gerçek fazilet düşmanında itiraf ettiği fazilettir der, Arap atasözüdür bu Ebu Cehil Hz. Muhammed’in en baş düşmanı, baş firavun bu Ebu Cehil. Bak Peygamberin doğruluğunu kabul ettiği halde ona inzal edilen yüce İslam’ı kabul etmiyor. Çünkü azılı firavun baş kâfir bu adam, hem de en şiddetli firavunlardan birisi. Onun için Bedir’de kellesi kesildi cehenneme atıldı. Hz. Hatice (R.A) Hazretleri bakın korkma Peygamber efendimize ilk vahyin gelmesindeki heyecanına karşı Hatice annemiz o büyük annemiz ne diyor korkma.
Dakika 15:00
Allah’a kasem olsun, Allah seni asla rüsva etmez, Peygamberimize diyor Hatice annemiz. Çünkü sen sılayı rahmi ihmal etmezsin, âcizin işini görür, fakirin yerine kazanıverir, misafire ikram eder, hak yolunda musibete uğrayanlara yardım edersin der. İşte Hatice annemiz Peygamberimiz de ki o insanı kâmil olan o zatı muhterem de ki yüksek vasıfları gördü, görüyordu. Onun için Peygamberlik Peygamberimize gelince Peygamberimiz ilk vahyin gelmesinde çok heyecanlıydı, işte o zaman Hatice annemiz böyle söyledi. Size düşmandan haber versem bana inanır mısın diye başlamış Peygamberimiz insanları dine imana davet etmek için bu böyle söylemişti. ‘’Şuara Suresi’nin 214. Ayeti Kerimesin de’’ Safa Tepesi’ne topladığı yakınlarına hitap ederken söze size düşmandan haber versem bana inanır mısın diye başlamıştı. Evet, inanırız çünkü sen Muhammedül Emin’sin, yalan söylemezsin dediler. İşte ne yazık ki Peygamberimiz onları dine imana çağırdığı zaman hidayette nasibi olmayanlar düşmanlıkta direndiler, gâvurlukta direndiler. Resulullah’ın (A.S.V) Kuran-ı Kerim tarafından teyit edilecek olan kemal derecesindeki beşeri ahlakı Cenabı Hak ‘’Kalem Suresi’nin 4. Ayetinde’’ (وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ) buyuruyor Cenabı Hak. Sen büyük bir ahlak üzeresin ey Muhammed diyor Cenabı Hak. Cenabı Hakk’ın övdüğü kişiyi bütün dünya ona düşman olsa ne yazar ne gezer. Güneşe leke dokunur mu? Cenabı Hak habibi Muhammed’i övmüştür, onu âlemlere rahmet kılmıştır. Ey dünya aklınızı başınıza alın da derhal Müslüman olun. Kemal derecesindeki beşeri ahlakı şöyle bir bakın Cenabı Hak bir kuluna (وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ ) buyuruyor ve diğer ayeti kerimelerde de Peygamberimizi övüyor. Allah’ın övdüğü kişiyi, işte övülen kişi rütbesi derecesi yüksek zaptı muhterem odur. (A.S.V) Aklın varsa kendini alkış tutanlara aldanma, Allah’ın razı olacağı amelleri işle aklın varsa. Yine Saad İbni Ebi Vakkas hazretleri anlatıyor (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) biz altı kişi Hazreti Peygamber (A.S.V) ile birlikte oturuyorduk. Müşrikler ona şunları huzurundan kov, bizimle sohbete cüret etmesinler dediler. Saad devam ile diyor ki orada ben vardım. İbni Mesut, Huzeyl kabilesinden bir kişi, Bilal ve ismini hatırlayamadığım 2 kişi daha vardı.
Dakika 20:16
Resulullah’ın Aleyhisselatu Vesselam’ın içine Allah’ın dilediği bir şeyler düşmüştü. Kendi kendine içinden mırıldandı, bunun üzerine Cenabı Hak şu ayeti kerimeyi inzal buyurdu; Sabah akşam Rablerinin rızasını isteyerek ona yalvaranları kovma, onların hesabından sana bir sorumluluk yoktur. Senin hesabından da onlara bir sorumluluk yoktur ki onları kovarak zulmedenlerden olasın. Sakın zulmedenlerden olma diyen ‘’Enam Suresi’nin 52. Ayeti Kerimesi’’ inzal edildi. Çünkü kodaman kâfirler fakir Müslümanları hor görüyorlardı, fakirleri, garipleri, köleleri hor hakir görüyorlardı, tepeden bakıyorlardı. Peygamberin etrafındaki bu garibanlara da bunları kov etrafından diyorlardı. Yüce Allah bak o fakirleri, Mümin Müslüman fakirler orada, o garibanlar o Müminler, Müslümanlar orada övülüyor. Bu haberi de Müslim ve İbni Mace rivayet ediyor. Evet ya gâvur da tekebbür yani kibirlilik, fakirleri, köleleri, azatlıları, yabancıları hakir görüyorlardı bu gâvurlar, putperestler, müşrikler. İslam ne diyordu? Müminler kardeştir diyordu. (إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ ) buyuruyordu. ‘’Hucûrat Suresi Ayeti Kerime 10’’ Resulullah’ın (A.S.V) etrafını ilk saranlar büyük çoğunluğu ile bu cebabire ve bu zengin takımı tarafından horlanan ezilen köleler fakirler kimseler idi. Bunlar Müslüman olmuşlardı. Ayrım yapmayı zulüm olarak vasıflandırması, düşünülmesi gereken bir başka husustur. Zengin ile fakir arasında İslam dengeyi kurmuştur. Amirle memur arasında denge İslam’da kurulmuştur. İmanda hepsi kardeştir. Mareşal ile er arasında dengeler kurulmuştur, imanda hepsi kardeştir. Ondan sonra herkesin görevi Allah’ın emrine itaat etmektir. Zengin zenginliğiyle Allah’a itaat edecek, fakir fakirliği ile itaat edecek, dengeler kurulmuş herkes ne yapacak içinde bulunduğu ortamın imtihanını kazanmak zorundadır. Evet, kıymetliler, bu buradaki kardeşlik, Müslümanlardan başka kimse de bulamazsınız. İşte Müslümanlık zayıfladığı zaman insanlarda, insanların tabii şahsi Müslümanlıkları zayıflayınca ne oluyor, güvenilecek insan kalmıyor. Bu suç gerçek Müslüman olamayanlardadır. Ey Müslümanlar gerçek Müslüman olun güvenin Müslüman’a güven verin. O güvenleri sarsmayın. Müslüman en güvenilir insan olmak zorundadır bu dünya da. Yine Saad İbni Ebi Vakkas (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) Ey Muhammed de ki üstünüzden ve altınızdan size azap göndermeye, sizi fırka, fırka yapıp kiminize kiminizin hıncını taktırmaya kadir olan odur.
Dakika 25:30
Anlasınlar diye ayetleri nasıl yerli yerince açıkladığımıza bak. ‘’Enam Suresi 65. Ayeti Kerime’’ Bu ayet hakkında Resulullah’ın (A.S.V) şöyle dediğini rivayet etmiştir. Kim? Saad İbni Ebi Vakkas Hazretleri. Haber verilen bu durum ileride olacaktır. Henüz olmuş değildir. İşte görüyorsunuz burada da istikbale yönelik bir haber var. Bunu da Peygamberimiz bu ayeti kerimenin nüzulünden anlayarak ümmetine duyurdu. Evet, gökten taş yağdırma, yerin yarılması, azgın milletlere geçmişte verilen cezalardandır. Ayeti kerime bu ümmete de azdığı takdirde aynı belaların gelebileceğini haber vermektedir. İbni Abbas (R.A) Resulullah’tan (A.S.V) rivayetine göre bak ne buyurdu Peygamberimiz; Ümmetimden 4 şeyi kaldırması için yüce Allah’a dua ettim. Rab Teâlâ bunlardan ikisini kaldırdı, diğer ikisini kaldırmadı. Ben ümmetimden gökten taş yağması, yerin yarılması, aralarında ayrılıklara düşüp parçalanmamaları, birbirlerinden sıkıntı azabı çekmeleri şeklinde gelebilecek cezaların kaldırılmasını dilemiştim Cenabı Hak’tan. Yüce Allah taş yağma ve yer yarılma cezalarını kaldırdı. Diğer ikisini kaldırmaktan kaldırmadı imtina etti diyor. Evet, kıymetliler, diğerleri ne idi, bunu hiç unutma. Ayrılıklara düşüp parçalanmamaları, ne diyor Cenabı Hak? Sımsıkı Allah’ın ipine, İslam’a, Kuran-ı Kerim’e sarılın dediği halde bak Müslümanlar parçalanıyor. Birbirlerinden sıkıntı azabı çekmeleri şeklin de gelebilecek cezaların kaldırılmasını dilemiştim. Bak Müslümanlar ne yapıyor, birbirleriyle uğraşıyorlar. Ey Müslümanlar, günahlarınıza tövbe edin de bir ve bütün olun, birbirinize uğraşmayın. O zaman düşmana fırsat kalmıyor ki, sen birbirini ne yapıyorsun, yok etmeye çalışıyorsun, düşman da gelip kullanıyor hepinizi ortadan kaldırmaya çalışıyor, bütün Müslümanları. Aklınızı başınıza alın da siz müminsiniz, kardeşsiniz. Bir olun, bütün olun, Allah’ın emrin de hareket edin, yaptıklarınıza tövbe edin istiğfar edin. Müslim de Seba’n (Radıyallahu Anh ’den) rivayete göre Resulullah (A.S.V) şöyle buyurmuştur;
Dakika 30:00
Yüce Allah bana arzın doğusunu, batısına gülerek gösterdi. Ümmetimin hâkimiyeti bana dürülmüş olan yerlere kadar ulaşacak. Bana kızıl altın veya beyaz gümüş 2 hazine verildi. Ben Rabbimden ümmetimi kıtlıkla helak etmemesini ve kendilerinden başka düşmanın tasallutuna uğrayarak ortadan kaldırmamalarını talep ettim. Rabbim dedi ki; Ey Muhammed (A.S.V). Ben bir şeye hüküm ettim mi artık o geri çevrilmez. Ben ümmetimden umumi bir kıtlıkla helak olmayı kaldırdım. Kendilerinden başka bir düşmanın tasallutu ile yok edilmelerini de kaldırdım. Şu halde bu hadis menzihi şekil de kıtlıkların, mahalli olarak düşman istilalarının olacağını ifade eder ama toptan helak olmak söz konusu değildir ve Müslümanlar bura da birbirlerine zarar vermezlerse bir ve bütün olurlarsa düşmanın gücünün yetmeyeceğinin de haberi vardır bura da. Ayeti kısmı, ayet kısmı belaları kastetmiş olabilir. Hadisi şerifte de zaten kısmi belaların değil umumi belaların gelmeyeceğini haber veriyor. İşte Müslümanlara Allah ve Peygamberden uyarı. Uyan ey İslam âlemi. Bir olun, bütün olun. Birbirinize zarar vermeyin. Düşmanın gücü size yetmeyecektir, Allah’ın yardımı Müminlerle beraber. Doğru Müslüman ol yapacağın şey bu. Bölünüp parçalanma ey Müslümanlar, bölünmeyin parçalanmayın. (وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعًا وَلاَ تَفَرَّقُواْ) .Toptan Allah’ın dinine, İslam’a, Kuran’a, İslam şeriatına toptan sarılın, dağılıp parçalanmayın, bu emir kesin Allah’tandır. Müslüman Müslüman’a zarar verirse sen düşmanın yaptığını yapıyorsun be Müslüman. Düşmanın yapacağını sen birbirine yapıyorsun. Gâvurun yapacağını Müslüman birbirine yapar mı? Aklınızı başınıza alın gerçek Müslüman olun.
Dakika 33:44