AmeldeFıkhı-8-01

8- Amelde Fıkhı Ekber Ders 8

AMEL’DE FIKHI EKBER DERS 8

 

 

(Elhamdülillahi Rabbi’l alemîn. Velakibetü lil müttakin. Vessalâtü vesselamu âlâ Rasulina Muhammedin ve âlâ alihi ve sahbihî ecmain, estağfirullah bi adedi zünübina hatta tufer Allahu Ekber hatta tufer. Allahümmeeslih ümmete Muhammed’in verham ümmete Muhammed Allahümmağfirli cemian ümmete Muhammed. Allahümme salli ve sellim ve Bârik âlâ Muhammedin ve âlâ ali Muhammed. Elhamdülillahi Rabbi’l alemin bi adedi halgih ve mil’el-mîzân ve müntehe’l-ilm ve meblâr-rıdâ ve zinete’l-Arş.)

 

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler, Amelde Fıkh-ı Ekber’in keşif notlarıyla fıkıh okulundaki derslerimiz devam etmektedir. Yüce İslam ilahî bir okuldur. Hepimiz mezara kadar okumalıyız. İmân ve amel-i sâlih diplomasını almalı, Allah’ın huzuruna; imân ve amel-i sâlih ile yüce huzura gelmelidir. O zamandan, mekândan münezzeh olan Sübhanehü ve Teâlâ olan Yüce Allah’a büyük mahkemede hesap vereceğiz. Okuyalım, okutalım, hazırlanalım o büyük mahkemeye. Yüce İslam’ın her şeyiyle yüce okul, okullar üstü okul, ilimler üstü ilim, tabiatüstüYüce’nin kurduğu ilahî nizam olduğu için yüce İslam’ı iyi tanıyalım. En ednadan en yüksek zirveye yüce İslam insanlığı çıkarmak için gelmiştir. Şimdi kıymetliler, İslam dini temizlik dinidir, temizlik üzere bina olunmuş bir yüce ilahî kurumdur, ilahî kanunlardır. Sizlere -Hanefilere göre Hanefi okulunda çok güzel keşifler yapılmış ve temizlenme metotları ortaya konmuş- onlardan biraz bahsettikten sonra dersimizde Mâlikîlerin, Mâlikî ekolündekilerin de temizleme konusundaki metotlarından bazı keşif notları vermeye çalışacağız. Mâlikîlere göre temizleyiciler şunlardır, necasetin kendisi ve eseri mutlaka giderilmelidir. Necaset su dışındaki başka bir sıvı ile giderilemez. İşte güzel okullardan biri de Mâlikî ekolüdür. Yıkama ile bozulabilecek şeylerde bez parçası veya emsali şeylerle silme yapılır. Kılıç, nalın, mesh gibiler yani yıkanınca bozulacaksa, silmeyle temizlenecekse diyor o zaman bu metotla uygulanır. Necaset bulaştığından şüphe edildiğinde elbise ve hasıra su serpme, serpme yoluyla temizlenecek diyor; bu da bir metottur. Beden üzerinde ise o zaman su serpme yetmez; yıkaması gerekir demişlerdir Mâlikî ekolündekiler.

 

5:00

 

Temizleme metotlarında bunları da bildirmişler, yine temiz toprak konusunda teyemmüm halinde hükmî temizliği sağlar demişlerdir. Mest ve nalin haricinde sürtme, temizlik için bir ruhsat değildir demişler. Elbise ve vücuda bulaşanlar için de bu ruhsat yoktur demişlerdir. Devamlı yürüme ile temizleme metodu: Ortada necaset olmadıkça yağmurdan oluşan çamur bağışlanmıştır demişlerdir. Fakat necaset olmaması şartıyla, görünmemesi şartı ile. Yine çıkarıp atmak katıların temizliği içindir. Bu da bir metottur. Boşaltma yoluyla temizleme; ki necis bir hayvan bir kuyuya düştüğü zaman o suyun özellikleri değişirse, kuyunun suyunun tamamen boşaltılması gerekir demişlerdir. Necaset mahallinin yıkanması: Yine değişme yoluyla metotlar -temizleme metotları- ölünün derisi tabaklama ile temizlenmez demişlerdir. İçki kendiliğinden veya başka bir yolla sirkeleşirse temiz olur demişlerdir. Yani kendiliğinden veya başka bir yolla sirkeleşirse temiz olur demişlerdir. Ölünün derisi tabaklama ile temizlenmez. Mutemet görüşte necisin duman ve külü temizdir demişlerdir. Şer’i boğazlama kesim: Bu insan ve domuz hariç eti yenmeyeni temizler demişler. Derdir’in görüşüne göre mezhepte meşhur olan boğazlamanın at, katır, eşek, köpek ve domuz gibi yenmesi haram olanları temizlemediğidir. Yani mezhebin esas, muteber görüşü; meşhur olan görüş budur diyor. Yani bunlar şer’i boğazlama ile temiz olmazlar, kesim yoluyla temiz olmazlar demişlerdir meşhur görüşlerinde de. Şafilere göre temizleme metotlarına da şöyle bir bakalım: Mutlak su tabii ki temizleyicidir. Sütten başka gıda almayan, iki yılı doldurmuş erkek ve kız çocuğu durumunda Hanefilerin dışındakiler de değişik görüşler ortaya koymuşlar. Fakat tabii ortak görüş yıkamakla temizlenmelidir. Hanefiler gibi iki durumda da yıkamak gerektiğini söylerler; kız çocuğuyla oğlan çocuğu arasında Hanefiler ayrım yapmamışlardır. İki yılı dolmamış kız ve oğlan çocuğu hakkında Hanefiler ayrım yapmamış fakat öbürleri kızın sidiği yıkanır ötekine su serpilir demişler. Fakat Hanefiler sidik konusunda da kız-oğlan arasında ayrım yapmamışlar ve yıkamak gerektiğini söylemişlerdir.

 

10:06

 

Bunların kaynaklarında kıymetli eserler bulunmaktadır. Neydü’l Evfar bunlardandır ve diğerleri de kıymetli kaynaklarımızdır. Temiz bir toprakla teyemmüm edin. Bu da yine teyemmüm için bir temizleme yoludur. Tabaklama aleti; yine sirkeleşmek yoluyla temizlenme metotları. Onlar da bunları ortaya koymuşlardır. Hanbeliler de tabaklama dışında, genelde Şafiîler gibi düşünmüşlerdir. Fakat tabaklamada Hanbeliler farklı düşünmüşlerdir. Onlara göre tabaklama temizleyici değildir; necaset değişim yoluyla temizlenmez demişlerdir. Hanbeliler tuz haline gelse temiz olmaz demişlerdir. Necaset yiyen hayvanın etini yemeyi ve sütünü içmeyi yasakladı demişler. Bu konuda rivayette de bulunmuşlardır. Tirmizi’nin ve diğerlerinin hasen ve garip dedikleri rivayet bulunmaktadır. Ateşle de temizlenmez demişlerdir. Necis yağdan yapılmış; yani kirli yağlardan yapılmış sabunlar necasetin dumanı ve tozu da, bunlar da necistir demişlerdir Hanbeliler. Değişme ile temizlenme esasında şunları istisna edilmiştir: İnsanın yaratıldığı meni ve kendiliğinden sirkeleşen veya sirkeleştirme kastı olmadan bir yerden başka bir yere nakledildikten sonra sirkeleşen içkinin sirkeleştirilmesi haramdır demişlerdir. İşte bakıyoruz; delillere bakıldığı zaman bizim kâşif âlimlerimiz neticede bu değişik, çok kıymetli görüşlere varmışlardır; ki bu görüşlerin her birisi ayrı ayrı çok değerlidir. Resulullah (S.A.V.)’den de bu konu hakkında rivayetlerde bulunmuşlardır. Necis olmuş hamur yıkanamayacağı için temizlenmez demişlerdir. Necis olmuş et, necaseti emmiş bir kap veya çeliğine necis bir su verilmiş bıçak da temizlenmez demişlerdir. Sıvıların içindeki necaset temizlenemez demişlerdir. İşte kıymetliler, yıkanmakla temizlenmesi mümkün olanları illa yıkamak gerekir demişler. Dişi ve insanın sidiği ise muhakkak yıkanır demişler. Nalin sürtme ile temiz olmaz, yıkanması icap eder demişlerdir ve yıkanır demişlerdir. Meshlerine kirlendiği zaman toprak onların temizliğidir şeklindeki bir Hadis-i Şerif de bulunmaktadır. Bunları özetlediğimiz zaman şunları görmekteyiz:

 

15:04

 

Şafi ve Hanbeliler temizleyici şeyler konusunda şariin muradının en kâmil surette hâsıl olacağı şekli göz önüne almışlardır. Hanefiler meseleyi biraz daha geniş tutmuşlardır. Çünkü Yüce İslam geniş bir caddedir; daraltılmaya gelmez. Mâlikîler ise bazen Hanefilere yakın görüş belirtmişlerdir. Zaten insanların ihtiyaçları ve örfleri de Hanefilerin görüşünü destekler mahiyette görünmektedir. Çünkü Hanefi mezhebi bütün çağları, bütün insanların ihtiyaçlarını, örflerini de hesaba katarak; hayatın gerektirdiği zarûretleri de, hayatın gereklerini de ve aynı zamanda maslahatı da; faydayı celp edip, zararı def etmeyi de göz önünde tutmayı Hanefiler biraz daha buraya geniş yer vermişlerdir ve olayı geniş tutmaya çalışmışlardır ki her çağda bu görüşler kabul görmüştür. Hanefi mezhebine Dünyada intisap edenlerin çoğunlukta olmasının sebeb-i hikmetlerinden birisi de budur. Tabii bunlar; bütün müçtehitlerimiz, fakihlerimiz çok kıymetli keşiflerde bulunmuşlar. Bunların hepsi bize lazımdır. Sakın ola ki hiçbirini kimse ihmal etmesin. Öyle anlar gelir ki öbürü çok lazım olur. Yine öyle anlar gelir ki daha öbürü çok lazım olur. Bunların hepsi lazımdır, ümmetin kârınadır ve rahmettir. Allah İslam âlimlerine ebediyyû’l ebed rahmet eylesin, mağfiret eylesin, merhamet eylesin. Bunların yolunda giden samimi, mümin Müslümanlara da Allah çok mu çok rahmet eylesin. Çünkü bu Muhammedî şeriatın keşif yollarıdır bunlar, ne kadar mükemmel çalışmışlardır. Kıymetliler, şimdi de sular hakkında İslam dini, fıtrat dini olduğu için kâinattaki bütün maddelerin temiz olup olmayanlarını incelenmiştir. Bu vahyin ışığında İslam’ın ortaya koyduğu keşiflerle yapılmaktadır. Bilimsel çalışmaların bir kısmı bunları destekler ama bilimsel çalışmaların pek çoğu buralara ulaşamaz. Mesela vahy-i ilahî İslam vahiydir, Allah’tan gelmiştir. Bir defa bilim aklın mahsulü deneylerin, çalışmaların mahsulüdür. Din ise AllahuTeâlâ’nın ortaya koymasıdır. Onun için yüce İslam’ı iyi keşfeden dünya bilimde çok ilerler. Dünya geri kalmışsa İslam’ı ihmal ettiğinden geri kalmıştır. Dünyada başarılar varsa İslam’dan faydalandığı kadardır. Bu gerçeği göz ardı edemez kimse. Akılları Allah verir. Kâinatı Allah yaratmıştır, dini ortaya Allah koymuştur, peygamberleri Allah göndermiştir. Âlimlerimize ilmi, irfanı Allah vermiştir. İnsanlığa Allah’ın bir lütfudur. Değerli kardeşlerimiz gözünüzü açınız.

 

20:08

 

Allah’ın lütfuna bakınız, çok şükrediniz. Şimdi suların durumuna bakalım: Cenab-ı Hakk’ın ne kadar kıymetli nimetlerinden biri de -hayat için ne kadar çok lazım- sudur. Tahur, mutlak su. Bunlar rengi, tadı, kokusu bozulmamış sulardır. Bunlar yağmur suları, dere, pınar, kuyu, deniz, kar, dolu suyu ve benzerleri tatlı ve tuzlu sular. Bunlar mutlak sulardır. Kıymetliler, Hanefiler dediler ki: Tuzun oluşturduğu su, oluşundan önce tahurdur. Ama oluşumundan ve erimeden sonra tahur değil tahirdir. Hadesi gidermez, necaseti giderir dediler Hanefi ekolünün o yüksek kâşifleri öyle dediler. Ne kadar mükemmel keşifte bulundular, diğerleri de böyle. Bu mutlak su temiz ve temizleyicidir. Yani adı geçen bu mutlak sular; rengi, tadı, kokusu, aslî yapısı, yaratılış yapısı, fıtratı bozulmamış sular temizdir ve temizleyicidir. Onunla necaset giderilir, abdest alınır ve gusül yapılır. Bunlar için kullanılır. Yüce Rabb’imiz şanlı Kur’an’da bakın ne diyor: “Gökten tahur su indirdik” diyor. Gökten onunla sizi temizlemek için su indirir diyor şanlı Kur’an bize. Kâinatı keşfeden yüce ayetleriyle kitabî ayetler bize ilmin ışıklarını tutmaktadır ve keşif yollarını da göstermektedir. Deniz suyu ile ilgili bakın ne diyor Şanlı Peygamber (A.S.V.), âlemlere rahmet olarak gönderilen o rahmet peygamberi ve bütün âlemleri ilimle kuşatan İslam’ın peygamberi, bütün milletlerin, çağların peygamberi bakın ne diyor deniz için. Diyor ki: “Onun suyu temiz, meytesi, ölüsü helaldir. Su temizdir. Koku, tat ve rengini değiştirenden başkası onu kirletmez.” Bakın koku, tat ve rengini değiştirenden başkası onu kirletmez buyurdular. Bunun da kaynağında kıymetli muhaddislerimiz vardır. Bu Hadis-i Şerife Tirmizi “hasen” demiştir. Buna zayıf diyenler de vardır ve sahih diyenler de bulunmaktadır. Herkes eline geçtiği belge kadar konuşmaktadırlar. Kimisinin eline sahih belgeleri geçmiş, kimisine hasen belgeler geçmiş, kimisine de zayıf belgeler ulaşmış. Güçlü belgeler olunca zayıflar ortadan kalkar. Kıymetli efendiler, bu gerçekleri okumaya, fıkıh ekolünde okumaya devam ediyoruz.

 

25:11

 

Şimdi temizleyici vasfını etkilemeyen değişme: Bazı değişmeler vardır ama temizleyici vasfını etkilemez. Mesela temiz toprak, yosun, ağaç ve yağ, koku da böyledir, güzel kokular. Selam ağacı yaprağı gibi şeyler, tuz ve kükürt suyu gibi bazı madenler, saman ve ağaç yaprağı gibi sakınmak mümkün olmayan şeyler zarar vermez. Şimdi bu konuda yine Hanefilerin keşiflerine bir bakıyoruz ki bunlarla taharet caizdir demişlerdir. Tabiatından çıkar veya yeni bir ismi olursa; yani suyun aslı bozulur, başka bir isim alırsa, işte o zaman onunla taharet caiz olmaz demişlerdir; ki bu da suyun özelliğinin bozulduğunu göstermektedir. Hanefi kâşifleri, yüksek âlimleri (rahmetullahi aleyhim ecmain) böyle demişlerdir. Mâlikîler de yine aynı görüşe yakın veya aynısını belirtmişlerdir. Onlar da renk, tat, koku olarak vasıflarından biri değişirse onunla temizlenme caiz olmaz demişlerdir. Ne kadar kıymetli görüşler belirtmişlerdir. Suya temiz bir şey karışır ve rengini, tadını ya da kokusunu değiştirmezse o mutlak ve tahur, temizleyici bir sudur demişlerdir. Neticede hepsinin ortak görüşü bu da. Üç vasıftan birini değiştirirse Mâlikîler, Şafii ve Hanbelilere göre temiz; fakat temizleyici değildir. Hanefilere göre kaynatılmadıkça ve suyun yoğunluğunun ekserisi haline gelmedikçe temiz ve temizleyicidir demişlerdir. Kıymetliler, bu keşiflerin hepsi mükemmeldir (rahmetullahi aleyhim ecmain). Mâlikîler topraktan çıkanların tamamı suyun temizleme özelliğini kaldırmaz demişlerdir; tabii içinde istisnalar hariç. Şafiler az bir değişme zarar vermez demişlerdir. Yine insanoğlu tabii ki dünyada değişik şartlar ortamında bulunduğu zaman bu keşiflerin hepsinin ne kadar önemli ve çok lazım olduğunu ve olacağını unutmamak gerekmektedir. Temiz bir şeyle değişen su da temizdir demişlerdir Şafiiler. Hanbeliler de yine çok kıymetli görüşler beyan etmişlerdir. Onlar da tat, renk ve çokça kokusu olmazsa onunla abdest caizdir demişler ve Sevgili Peygamberimiz ve hanımı hamur lekeleri bulunan bir çanaktan yıkandı rivayetini de bu arada ortaya koymuşlardır. Bu da yine, içinde bulunan şartların durumuna göre hayatın tamamen İslam tarafından kolay bir metot uygulandığını, hayatı kolaylaştırdığını görüyoruz.

 

29:58

 

İnsanlara gücünün yetmediğini Yüce Allah teklif etmiyor. Yüce İslam’ın kendisi ise hayatın en mutlu hayat tarzını ortaya koyuyor. Ey insanoğlu! Seni yaratan Allah hayat tarzı olarak İslam’ın hayat tarzını ortaya koydu. Bunu iyi anla, iyi kavra. Bu okulda iyi okuyalım, iyi okuyalım, iyi de okutalım. Hiç bunu ihmal etmeyelim. Tamam, mezara kadar yine Hanefilere göre tahur fakat kullanılması tenzihen mekruh olan sular. Şimdi temiz ama kullanılması tenzihen mekruh olan sular: Bunlar, kedi gibi ehil bir hayvanın kendisinden içtiği az bir su. Bunlar tenzihen mekruhtur. Kedi insanın etrafında fazla dolaşır, o necis değildir, etrafınızda çok dolaşanlardandır. Bakın Peygamberimiz’den bu rivayet yapılmıştır. Dört tane sünen sahibi bunu rivayet etmişler. Bu Hadisi başkaları da rivayet etmişlerdir ve hasen sahih olduğunu da söylemişlerdir. Yine Ayşe annemiz ( Radıyallahu anha ve anhünne) -Allah onların hepsinden çok razı olsun- o allâme-i cihan olan annemiz, Ayşe annemiz bakın Peygamberimiz’den nice Hadis-i Şerifler rivayet etmiştir. Nur Suresi, Ayşe annemiz için inzâl edilmiştir, bakın Nur. Kadın Ayşe annemiz de diğer annelerimiz, Cenab-ı Hakk ona iftira edenlere karşı Nur Suresi’ni göndermiş. Allâme-i cihandır. Ayşe annemiz bak ne diyor (Radıyallahu anha): “Resulullah (A.S.V.) içmesi için su kabını kedinin önüne uzatır, artanı ile de abdest alırdı’’ diyor. Burada da abdest almaya kedinin artığının zarar vermediğini görmekteyiz. Bunu da Dara Kutni’nin rivayet ettiğini görüyoruz. Evet kıymetliler, eğer bu sudan başkası yoksa o zaman kerahat kalkar. Görüyorsunuz, yüce İslam en kolaydan en faziletli olana seni teşvik ediyor. Bakın başkası yoksa diyor; mesela kedi içmiş bir su ağzı dokunmuş, başkası yoksa kerahat kalkar diyor. Bakın başka temiz su varsa kerahat kalkmıyor, tenzihen mekruhtur diyor. Yüce İslam’ı güzel anlamak gerekiyor. Yüce İslam’da kusur yok, kusur onu bilmeyenlerde, veyahut eksik bilenlerde, veyahut yanlış bilenlerde. Eksiklik insanoğlunda. Yüce İslam’da kusur, eksiklik yok. Onu Yüce Allah: “Ben tamamladım’’diyor. (الْيَوْمَأَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ) buyuruyor ilahiler. Şafiler ise ağız ve artığının temiz olduğunu söylemişlerdir.  Onlar da aslında aynı görüşü savunmuşlardır. Dört mezhebin arasındaki farklar, bunlar her cepheden keşif yapılmasıdır.

 

35:07

 

Yani eğer işin aslına girebilirsiniz farkın olmadığını, hepsinin mükemmel keşif yaptığını görürsünüz. Temiz fakat temizleyici olmayan sular; suyun kendi temiz ama temizleyici değil. Şimdi bu konuda da yine Hanefi ekolünün yüksek âlimleri diyorlar ki elbise yani bu su, elbise ve bedenden habes yani necaseti giderir, hadesi gidermez. Bakın habesi gideriyor, hadesi gidermiyor. Şimdi katı, kaba necasetleri gideriyor ama o suyla abdest alamıyorsun, gusül edemiyorsun. Çünkü temiz ama temizleyici değil. Kaba necasetleri temizliyor ama abdest ve gusülde temizleyici vasfına ulaşamıyor. İşte Hanefiler böyle dediler. Bu su, elbise ve bedenden habesi yani necaseti giderir ama hadesi; yani namaz için abdest almak, cünüplük için gusletmek için bu su kullanılmaz, abdest alınmaz, gusül edilmez bu su ile dediler ve abdest-gusül caiz olmaz dediler. Temiz bir şeyin karışıp suda gâlib olması: Mesela yaprakların, suyun içerisinde temiz yaprakların fazla görünmesi gibi durumlarda. Yine Hanefilere göre şüpheli su vardır ki bu da eşek ve katırın içtiği sudur. Bunlar şüpheli sulardır. ashabın (Radıyallahuanhum ve arzahüm ecmain ve arzahünne) ihtilâfı sebebiyle bundan başka su bulamayan bununla abdest alır. Mesela bunlardan başka su bulamadı o zaman bununla abdest alır ve teyemmüm eder demişlerdir. Evet kıymetler, şimdi Mâlikî âlimlerinin görüşlerine bakıyoruz; bakıyoruz ki eğer suyun bir vasfını değiştirmişse, su temiz fakat temizleyici olmayan bir su hâline getirir demişlerdir. Şafilere bakıyoruz: Vasıflarından birini fazla değiştirir ve sebep de toprak ve su  tuzu olmazsa; safran, ağaç suyu, meni, dağ tuzu, hurma, un ve yosun, keten ve kök ucu gibi suda bekletilmiş tabaklama haricinde katran, sidir veya sabun gibi bir şeyler karışmış su ile et ve bakla suyunda olduğu gibi bunlarla abdest sahih olmaz demişlerdir. Evet, demek ki vasıflarından birisi fazlaca değiştiği zaman artık onunla abdest sahih olmaz demişlerdir (Şafi âlimlerine göre) (rahmetullahi aleyhim ecmain). Hanbeliler de suya galip olacak şekilde bulunan gül, çiçek ve emsalleri gibiler suya gâlib olmuşsa onunla abdest alınmaz demişlerdir.

 

40:04

 

Kıymetliler, ne kadar güzel incelemişler. Bundan yaklaşık kimisi İmâm-ı Âzam 14 asır önce onun ekolündeki âlimler ne kadar güzel keşiflerde, ilmî içtihatlarda, ilmî çalışmalarda bulunmuşlar. Onları takip eden diğerleri de çok kıymetli çalışmalar yapmışlar. Hanefilere göre müstamel yani kullanılmış su abdestte kullanılan sudur. Mesela adam abdest almış, abdest alınan su kullanılmış bir sudur diyor. Müstamel su: Su vücuttan ayrılmakla müstamel olmuşsa temizdir, fakat temizleyici değildir. Hanefiler öyle diyor: Abdest ve gusülde kullanılmaz, hakikî necasetin giderilmesinde kullanılabilir. Mesela kaba necasetler var, onların giderilmesinde kullanılabilir. Çünkü kendisi temiz ama temizleyici değil. Necasetleri temizler ama abdest ve gusül bununla caiz olmaz diyor. Bakın burada da, su bulunmadığı zaman,  hayatın ne kadar kolaylaştırıldığını, o yüksek âlimler tarafından bunların nasıl ortaya koyulduklarını görmekteyiz. Mâlikîlere göre müstamel (kullanılmış) su: Şöyle bir bakalım temiz ve temizleyicidir demiş onlar. Kerahette yoktur demişler, hadesin giderilmesi ya da mendup gusüller için kullanılması mekruhtur demişler, hadesin giderilmesi ya da mendup gusüller için kullanılması mekruhtur demişler. Bunun mekruh olması da kullanılmış bir su; temiz ama kullanılmış bir su. Ondan insan tiksinir; onun için mekruhtur demişlerdir. Burada da onlar yine hayatın en normal durumundan en müsait durumundan tut da insanların bazı ortamlarda her istediğini bulamadığı durumlara söyle doğru bir bakarsak, bunların hepsinin hayatı ne kadar kolaylaştırdığını görmekteyiz. Şafilere göre müstamel su: Kıymetliler onlar da mezheb-i cedîde göre temiz fakat temizleyici değildir; Hanefiler gibi söyledi. Bunlar da abdest veya gusül için kullanılmaz, fakat Hanefiler de şurada ayrılıyorlar: Necasette onunla giderilmez demişlerdir. Evet, Şafilerin görüşüne göre verilen hüküm budur. Kıymetli efendiler, Sahîhayn’da Buharî ve Müslim-i Şeriflerde Resulullah’ın ölüm döşeğindeki Cabir’i ziyaret ettiği ve abdest alıp suyundan üzerine serptiği kayıtlıdır. Ashab-ı Gûzin suları az olmasına rağmen iki defa kullanmak üzere müstamelleri biriktirmiyorlardı ve teyemmüm ediyorlardı. Yani bir su ile abdest alındı; aynı abdest almış, kullanılmış olan su ile abdest almıyorlardı ve bunları da biriktirmiyorlardı. Üsteliksuları da azdı.

 

45:04

 

Ve su bulamayınca da teyemmüm ediyorlardı; yani sudan maksat temiz su, temiz ve temizleyici su. Hanbelilere göre müstamel (kullanılmış) su temizleme, için kullanılan suyun temiz ve temizleyici gayri mekruh olduğunda ihtilâf yoktur. Şimdi serinleme ve temizleme için kullanılan suyun temiz ve temizleyici, gayri mekruh olduğunda ihtilâf yoktur. Efendiler, şimdi suyu sağ eli ile avuçladı, sağ koluna döktü, dirseklere kadar üç defa yıkadı. Müstamelin hükmü Şafilerde olduğu gibi hadesi gidermez, pisliği temizlemez. Yani Hanbeliler de Şafiiler gibi düşündüler, o kanaati ortaya koydular. Su kılleteyn oldu mu pislik taşımaz; bu da yine bir haberde. Abdestte dördüncü yıkayıştaki necaset giderildikten sonra sekizinci yıkayıştaki su temizdir; bu Hanbelilerin görüşüdür. Aslında bu, neshe uğramış bir haberdir. Çünkü üç defa yıkamak yeterlidir. 7 ve 8 de nesih edilmişlerdir, bu haberler neshe uğramışlardır. Sevgili efendiler, necis su, bir de kirli sudan, temiz olmayan suda nbahsetmeye çalışacağız İnşâAllahu Teâlâ. Şimdi Hanefilere göre az olan, az alan olarak umumî zirâ; zirâ ile 10 çarpı 10’dan az olan yere necaset bulaşırsa o su kirlenir. Necasetin eseri görülmese de o su necistir demişlerdir. Kare bir havuzda 10 çarpı 10, yuvarlakta 36 metre olur. Derinliği de esah olana göre avuçlama ile zemini açılamayacak kadar olursa ancak necaset vasfının ortaya çıkmasıyla necis olur. Yani necaset bu gibi geniş havuzlarda görülmüyorsa temizdir diyor. Necaset eseri varsa o zaman durum değişiyor. Necaset eseri tat, renk ve yağ kokusudur. Bunlardan biri görülüyorsa, bozulmuşsa -bu vasıflardan- o zaman durum değişir, temizlikten çıkar diyor. Bir necasetin bulaştığı su necis olduğunda müttefiktir -Şafiler ve Hanbeliler- birinci bölüm de Hanefilerle görüş birliğindedirler. Mâlikîler ihtilâftan ötürü mekruhtur demişlerdir. Fakihlerin çoğunluğuna göre necasetlenmiş sudan artık kullanılmaz. Dolayısıyla ancak zarûret halinde kullanılabilir, yoksa kullanılmaz demişlerdir. Suyun az veya çok oluşu -biraz önce de Hanefilerin durumunu bildirdiğimiz gibi- Ebû Hanife’ye göre çokluk elini çırpınca hareket öbür tarafına ulaşmamalıdır.

 

50:10

 

Yani bir havuzda beri taraftan elini çırpınca dalgalar öbür tarafa ulaşamamalıdır, geniş havuz olması gerekir ki bunun da ölçüsü 10 çarpı 10’dur. Yani çevresi 10 kere 10, 100 metrekare yapar. Mâlikî mezhebinde az su ise abdest ve gusül kabul miktarı az bir necaset düşer ve onu değiştirmezse mekruhtur demişler. Adaletle ilgili yani adetle işlerde kullanılmasında ise kerahat yoktur demişler. Mesela bir kap, katı necaseti, kirli bir eşyayı ön temizlik için yıkamakta kullanılabilir demişlerdir. Şafiiler ve Hanbelilere göre su iki kulleye ulaştıktan sonra içine katı veya sıvı bir necaset düşer ama tat, renk ve kokusunu değişmezse o su temiz ve temizleyicidir. Yani o kirlilik kaybolmuş, görünmez duruma gelmiş, suyun da durumu iki kulleye ulaştıktan sonra tat, renk veya kokusunu değiştirmezse o su temiz ve temizleyicidir dediler Şafiiler ve Hanbeliler. Su kulleteyne, iki kulleye ulaştı mı necaset taşımaz; yani onu yok eder. SevgiliPeygamberimiz’den bu haber verilmiştir. Hakim, bu hadis Buhârî ve Müslim’in şartlarına göredir demiştir. Yani pisliği atar, içine almaz demektir. Kıymetliler, bundan 14 asır önceki şu keşiflere bakın. Ne kadar mükemmeldir. İbn-i Münzir diyor ki ehl-i ilim: “Az veya çok suya necaset düşerse ve suyun tat ve renk ya da kokusunu değiştirirse necis olduğunda icmâ etmişlerdir”. Yani o su artık temiz değildir, kullanılmaz demişlerdir. Yine SevgiliPeygamberimiz’den şöyle bir haber vardır: “Su temizdir onu hiçbir şeyi değiştirmez. Ancak o şey tat ve rengine gâlib olursa o başka” demiştir. SevgiliPeygamberimiz’in de suyun kimyasal yapısını ne kadar mükemmel bildiğini görmekteyiz (A.S.V.). Artıkların hükümleri: Sevgili dostlar, ıstılahta artık, “geriye kalan” anlamına gelmektedir. Tabii konumuz artıklar ve su konusu olduğu için artık sular meselesidir ve kuyuların durumuna da bakmaya çalışacağız. Kıymetli âlimlerimiz, Müslümanların ve ortak dünyadaki bütün insanlığın ihtiyacı olan su üzerinde şöyle baktığımız zaman suyun önemi ortaya çıkmaktadır. Müslümanların ve otlak hayvanlarının artığının temiz olduğunda müttefiktirler.

 

55:00

 

Otlayan, eti yenen hayvanlar. Geri kalan artıklarda ise ihtilâf vardır. Suya içenin tükürüğünün karışması durumunda burada da çeşitli fakihlerimizin, kâşiflerimizin görüşü vardır. Köpeğin artığı Hanefilere göre kesinkespistir, necistir. Artık, mekruh ve şüpheli de olabilir. Artıklar çeşitlidir. Temiz olanlar, mekruh olanlar, şüpheli ve necis olanlar diye Hanefi kâşifleri bu kısımlara ayırmışlardır. Temiz ve temizleyici olan artık insanın artığıdır; tabii ağzında bir haram madde, temiz olmayan madde olmadıkça insanoğlu temizdir. İnsanın artığı deve, inek koyun ve esas olan görüşe göre at ve bunun gibi eti yenen hayvanların içtiğidir. Bunlar temizdir demişlerdir. Geviş getirme anında olmamalıdır. Bakın bu istisnayı da koymuşlardır.  Çünkü geviş getirme anında hayvanın iç dünyasından ağzına getiriliyor o madde. Orada geviş yapılıyor. Yine içki içerek ağzını kirletenlerin durumları da tabii müstesnadır. İçki bir suya karışırsa o ağız artık temiz değildir, bunlar müstesnadır. Bakın Sevgili Peygamberimiz’den Ebû Hureyre’nin rivayet ettiği bir Hadis-i Şerifte şöyle denildi: “Ya Resulullah! Seninle karşılaştığımda ben cünüptüm, o halde seninle oturmak istemedim”. Resulullah (A.S.V.) buyurdu ki: (Suphanallah) “Mümin necis olmaz”. Dikkat edin! Yani cünüp insan yıkanıncaya kadar da temizdir, insan temizdir, mümin temizdir diyor Peygamberimiz; mümin necis olmaz. Bir defa İslam kişinin içini dışını nasıl temiz bir hâle getiriyor. Gerçek müminsen sen, sen temizsin, mümin necis olmaz diyor. Kim? Sevgili Peygamberimiz. Hayızlı iken su içtiğim kabı, -dikkat et Ayşe annemiz diyor ki- ben hayızlı iken su içtiğim kabı Peygamber (A.S.V.)’a uzatırdım. O da ağzımın değdiği yerden içerdi. Bu da bakın hayızlı bir kadının her ne kadar mânen öyle olsa da, hayızlı olsa da, bir mümine kadının yine de mânen ve maddeten temiz olduğu ortaya çıkıyor. Ki burada bir de bakın benim içtiğim yerden diyordu. Bu da Müslümanların mutlu aile örneğidir. Müslümanlar, erkekler hanımlarını, hanımlar beylerini, sevmeyi sevilmeyi bilmelidir. Dikkat et hayızlı iken bile Ayşe annemizin içtiği yerden içiyordu Peygamberimiz, diğer annelerimiz de böyle. Yine Buhârî’nin rivayetine göre Sevgili Peygamberimiz (A.S.V.) süt içerken sağında bir bedevi ve solunda da Ebûbekir vardı. Kendisi içtikten sonra verdi ve sağdan sırayla içiniz dedi.

 

1:00:04

 

Bakın müminin artığı mümine temiz olduğu gibi bir de şifadır. Mekruh olan artık kedinin, başıboş tavukların, pislik yiyebilen develerin, inek, doğan, şahin, karga ve bunların emsali hayvanların, yine evlerde yaşayan yılan, fare gibilerin. Bunların da -bakın- artığı bu sınıfa dahildir. Resulullah (A.S.V.) kabı kediye veriyordu. Kedi ondan içtikten sonra o kaptan abdest alıyordu. Bakın kedinin artığını içmiyor ama abdest alabiliyor, abdest alıyordu. Şüphe olan artık: Mesela şüpheli olanlar; katır ve ehil eşeklerin artığı şüphelidir. Onunla abdest alır veya gusleder, sonra da teyemmüm eder yahut teyemmümü önce yapıp abdest veya guslü sonra bu suyla alır. Tekbir namaz için ihtiyaten böyle yapılır. Şüphenin sebebi etinin haram veya helal olmasındaki delillerin taarruzu, çakışması veya Ashab-ı Gûzin’in (Radıyallahuanhüm) ihtilâf etmeleridir. Zarûretin yeterli ölçüde bulunup bulunmadığı hususundaki tereddüttür. Hanefi mezhebinin görüşü katır ve eşeğin tükürüğünün temiz olduğu şeklindedir. Şüphe temizleyici olup olmadığındadır. Şimdi bu temizleyici midir, değil midir? Şüphe buradadır, şüpheli olan artıklar işte bunlardır. Yine bir haberde Ebû Davud’un rivayetinde şöyle deniyor: “Ya Resulullah! Bize kuraklık isabet etti. Malımın arasında aileme yedireceğim semiz eşeklerden başka bir şeyim yok. Sen ise ehil eşekleri haram ettin” buyurdu. Ki; “Ailene besililerden yedir” dedi. Bakın burada bir zarûret ortaya çıktığı görülüyor; zarûretten dolayı. Onun için eşek etinin zarûret olmadığı müddetçe yenmeyeceğine burada işaret vardır. Yine Buhârî’nin bir haberinde Enes Hazretleri’nin rivayetinde şöyle diyor: Resulullah’a bir adam gelerek; “Ya Resulullah! Eşek eti yedim bir mahsuru var mı?” dedi. Resulullah (A.S.V.) sustu. Aynı adam ikinci defa gelerek aynı sözü söyledi. Resulullah (A.S.V.)’a. Yine üçüncü defa geldi ve bütün eşekleri kesip yedik dedi. Resulullah bir münâdî çıkarttı ve halka şöyle nida etti: “Allah ve Resulü sizi ehil eşeklerin etinden nehyediyor, yasaklıyor”. Diğer başka bir haber de necistir, eşek eti yenmez diye bakın ilave yapılarak ilan edildi. Bu da Buhârî’nin haberidir. Ashabın ihtilâfına gelince: Şimdi bu haberler böyleyken başka haberler de bulunmakta. Çünkü hayatın şartları; normal şartlarla zarûretin olduğu şartlar birbirine karıştırılmamalıdır.

 

1:05:12

 

Ashab-ı Gûzin’in ihtilâfına gelince; İbn-i Ömer’den necisliği, İbn-i Abbas’tan da temizliği nakledilmiştir. Bakın haberler çelişkili. Necisin artığı da necaseti galîzadır. Köpek, domuz, aslan, kaplan, kurt, maymun, panter ve sırtlan gibi yırtıcı hayvanların içtiği sudur; ki bunlar necistir. Necisin artığı da necistir. Köpek sizden birinin kabından içerse onu yedi defa yıkasın. Şimdi bu Hadis-i Şerifi, sonra üç defa yıkamakla yeterli olacağına dair Hadisler bunu neshetmiş, hükmünü ortadan kaldırmıştır. Hanefilere göre domuz ise Allah Teâlâ’nın -o necistir ayet-i kerimede bu açıkça beyan edilmiş- domuz necistir ayeti kerimesine binaen bizatihi necistir. Yırtıcı hayvanlar ise etleri necis olduğundan ve suya karışan tükürüğü ve o etten oluştuğundan ötürü suyu necis hale getirir demişlerdir. Evet kıymetliler, Mâlikîlere göre insan artığı eğer ehl-i küfür veya içki içen bir Müslüman ise ağzında da necaset varsa onun artığı necaset karışmış su gibidir demişlerdir. Mâlikîler -ve doğrudur- içki içmeyen bir Müslümansa artığı icmâ ile temiz ve temizleyicidir demişlerdir. Mâlikîlere göre içki içen Müslüman ve inkârcının artığı mekruhtur, elini soktuğu da mekruhtur demişlerdir. Kedi ve fare gibilerin de artıkları mekruhtur. Binek hayvanları ve yırtıcı hayvanların artığı temizdir demişlerdir. Ve Şafiilere göre ise; bakın onlar da değişik kanaatler ortaya koymuşlardır. Ebû Hanife kedinin artığı ile abdest almada kerahat görmüş, buna rağmen abdest alınırsa sahih olur demiştir. At, katır, eşek eti, eti yenen ve yenmeyen yırtıcı hayvanların tamamının artığı temizdir; bakın Şafiiler böyle diyor. At, katır, eşek, eti yenen ve yenmeyen yırtıcı hayvanların tamamının artığı temizdir. Câbir Hadisine binaen Hanbelilerde racih rivayet de budur; yani Hanbeliler de burada Şafiler gibi düşünmektedirler. Bakın rivayette Resulullah’a; “Eşeklerin artığı su ile abdest alalım mı?” diye soruldu. “Evet, ve pençelilerin hepsinin artığı su ile” de dedi.

 

1:10:00

 

Şimdi işte biraz önce de ihtilâf sebeplerini ortaya koydular -ki şüpheli- Hanefiler de onların neden şüpheli olduğunu ortaya koydular ve bu Hadisi Şeriflerin zarûrete dayalı mı yoksa normal ortamda mı olduğu konusunda şüphe olduğu için ihtilâf edilmiştir. Fakat Hanefi, Şafiler ve Hanbeliler böyle düşünmüşlerdir. Bu yönden kediye benzemektedirler demişler eşekler için; o necistir demesinden murat yenmesinin haram olmasıdır demişlerdir. Köpek ağzını kaba sokarsa, birincisi toprakla olmak üzere kabı yedi defa yıkayın demişlerdir; ki bu Hadiste biraz önce dediğim gibi Hanefilerce üç defa yıkamak da yeterlidir. Çünkü üç defa ile ilgili Hadis-i Şerif bunların neshettiğini söylemişlerdir Hanefiler. Kıymetli dostlarımız, fıkıh ekolündeki keşif notlarımız İnşâAllah devam edecektir.Cenab-ı Hakk İslam okulunda iyi okuyan, iyi okutan, imân ve amel-i sâlih diplomasını alan, en mutlu hayatı yaşayan -ki o da İslam’ın hayat tarzıdır- ve Allah’ın rızâsına, cemaline ulaşan, vuslata eren, bahtiyar o zümreye hepimizi ilhak eylesin.

 

1:12:12

(Visited 169 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}