86- Tefsir Ders 86 hayat veren nurun keşif notları
86- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 86
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Kıymetli dostlarımız,
Hayat veren derslerimiz devam etmektedir. Hepimiz hayat bulmak için, gerçek hayatı yaşamak için işte hayat veren dersi tahsil etmek gerekiyor. Bu da tam hayat kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’i iyi bilmekten geçiyor. Şimdi sizlere 78’inci âyeti kerimeyle, 84’üncü âyetlere kadar olan kısa öz anlamını verdiğimiz âyetlerin birde bazı keşiflerinde bulunacağız. Keşif notları vereceğiz size bunlarda hayat notlarıdır.
“Tüm peygamberler Hz. Muhammed’e îmân ve yardım için Allah’a söz verdiler.” Bunu unutmayın bu âyetlerde bu anlatılmaktadır ve emsâli âyetlerde de var. Tekrar ediyorum, “bütün peygamberler Hz. Muhammed’e îmân ve yardım için Allah’a söz verdiler (C.C). Onlarda kavimlerine bildirdiler.” Yani Mûsâ kavmine bildirdi, Îsâ kavmine bildirdi, diğer peygamberler kavimlerine bildirdi. Herkes Muhammed’in dünyaya gelip dünyanın cihan Peygamberi, son peygamber, Âhir Zaman Peygamberi olacağını bütün geçmiş peygamberler biliyordu kavimlerine söylediler idi. Bugün Muhammed’i kabul etmiyorum demek, Kur’an’ı kabul etmiyorum demek, Müslüman olmuyorum demek, kendi peygamberlerini inkâr etmektir, kendi kitaplarını da inkâr etmektir. Bir defa bura da dosdoğru gerçeği ortaya koymak lâzım. Kur’an-ı Kerim bütün doğruları söylüyor. İşte bizde Kur’an-ı Kerimin doğrularını, hayat veren derslerini ne yapıyoruz? Paylaşıyoruz bütün insanlık âlemiyle birlikte hayat bulalım diye bu doğruları paylaşıyoruz. Ben bileyim de başkası bilmesin, ben hayat bulayım da başkası hayat bulmasın diyenlerden değiliz. Biz Allah’ın kullarıyız, biz biziz. Onun için birbirimize merhamet kanatlarımızı açmak, birbirimizi Allah’ın rızâsı, Allah sevgisiyle kucaklamamız gerekiyor. Emir böyle. İslam, Kur’an böyle emrediyor. Ne diyor? Bu Hakk’ı tebliğ edin dünyaya diyor. İşte hayat bulmak bura da. Doğruyu insanlık âleminden gizlerseniz o zaman insanlığın tümüne kötülük etmiş olmaz mısınız? Problemin en büyüğü bura da. İnsanlığın önüne set çekmişler. Muhammed’i düşman göstermişler, Kur’an’ı düşman göstermişler, İslam’ı düşman göstermişler hattâ birileri İslam’ı Varşova’nın yerine koymuş. Bu ne demektir? Kendi kendini intihar etmek, insanlığa ihânet etmek, kendi evini yakmak demektir. Bastığı dalları kesmek demektir. İnsanlığın tümüne en büyük kötülüktür. Allah’ın rahmet dediği rahmeti, hayat veren o ulvî nimetini İslam’ı, Kur’an’ı, Hz. Muhammed’i sen dünyaya düşman ilân ediyorsun.
Dakika 04:48
Bütün insanlığın dostu olanı bütün insanlığa rahmet olanı, ilmi, irfânı gerçek îmânı sen dünyaya birilerine düşman ilân ediyorsun yapma bunu! Allah’a gücün yetmez. Azrâil’in orduları seni alır götürür. Ne senin birleşiğin para eder, ne doğu para eder, ne batı, ne Varşova, ne de NATO. Hiçbirisi Allah’ın ordularının karşısında para etmez. Hepsi değer taşır ne zaman? Hakk’ın emrine hepsi girdiği zaman, Hakk’ın emri nedir? İslam’dır. Hiç olmazsa kabul etmiyorsan düşman bâri olma. Etmeye bilirsin zorbalık yapma. Allah’ın orduları hazır, ensenden tutup canını çeke çeke alır cehenneme atar. Azrâil’in ordularına gücün yetmez, Allah’ın ordularına gücün yetmez. Hangi modelin silâh elinde olursa olsun senin silâhların Allah’a para etmez. Îmâna para etmez. Kişi parçalanır ölür ama îmânı ruhuyla doğru cennete gider. Sende onu öldürdüğün için cehennemin dibini boylarsın. Kâtillikten vazgeç sen eli beratlı kâtilsin bundan vazgeç. Kur’an’ı Kerim “bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmektir” diyor. Sen bu kâtillikten vazgeçersen dünyada terör yok olur veya asgariye iner. Sen bu katliama, bu sömürüye devam ettikçe bu zorbalığa, bu dayatmaya terör artacaktır. Sende belanı bulacaksın. Ama bu arada insanlığı da büyük zararınız dokunuyor yapmayın bunu! Ben Kur’an-ı Kerim’in sosyal ruhuyla, sosyal adâletiyle, merhametiyle sana acıdığım için söylüyorum bunları. Birde Allah emrediyor. Söyle diye emrediyor. Niye? Kur’an-ı Kerim bütün cihana tebliğ edilmelidir. Tebliğ etmeyenlerin ağzına ateşten gem vurulacak. Allah’ın lânetine uğramışlardır komplesi. Tebliğ etmeyenler de, etmeyecek olanlarda lânete uğrayacaklardır. Bizim gayretimiz hem insanlığa faydalı olmak hem de Allah’ın tebliğ emrini yerine getirin dediği emre aczimizle beraber o emri yerine getirmeye çalışmaktır. Yoksa Rabbimizin emirleri çok yüce bizim gibi âciz olanların emri hakkıyla yerine getirmesi tabii mümkün değildir. Biz hakkıyla Allah diyebilsek, hakkıyla îmân edebilsek, hakkıyla Müslüman olabilsek elbette dünya çok farklı olur.
Kıymetli dostlarımız,
İşte ‚yelvun‘ kelimesinde de ne dedi? Dillerini eğip bükerler. İncîl’i doğru anlatmayan, Kur’an-ı Kerim’i, Tevrât’ı, geçmiş Suhuflar’ı doğru anlatmayan onları kendi rantları için eğip bükenler doğruyu söylemeyenler bugün insanlığın önünde işte büyük bir engel teşkil etmektedirler. İşte gerçek hayatın önündeki engeller bunlardır. Küfrün adamı, şirkin adamı daima hakkın, hakîkatin önünde engeldir. Dalâlet hakîkatin önünde engeldir. Cehâlet ilmin, irfânın önünde engeldir. Aklını şehvetine ve başkalarına putların emrine aklını verenlerin bu durumu bu akılları gerçek aklın önünde engeldir. Gerçek akıl tevhitte birleşenlerin aklıdır ki, aklıselimin yolu birdir denir ama o yol Sırât-ı Müstakîm’dir. Tevhîd îmânında olanların aklıdır o da. Gerçek akıl odur işte. Aklın yolu birdir Allah’ın birliğinde birleşen akıllardır. Hem Allah’ın birliğini kabul etmeyeceksin hem de aklıselimden bahsedeceksin, hem de doğru yoldan bahsedeceksin. Sırât-ı Müstakîm’den başka, Allah’u Teâlâ’nın birliğinden başka, ikinci ilâh yok ki, başka yol yok ki Sırât-ı Müstakîm o bir olan Allah’ın Allah’a giden kendi yolu. Allah’tan gelen Allah’a giden yol Sırât-ı Müstakîm bu İslam’ın çizdiği işte İslam’ın kendisidir bu yol. İslam’dır Allah’a götüren seni.
Dakika 11:00
Tam bir selâmetle, bilenle hareket et o yolu biliyor. Kim? Hz. Muhammed o yolu biliyor. İslam kânûnlarını biliyor. O yolun bütün şartlarını, şeriatını, plan ve projesini biliyor. Bilenle yola git. Muhammed’in önderliğinde git Allah’a. Körlerle yola gidersen câhillerle, îmânsızlarla ne yaparlar? Seni o yolu bilmiyorlar ters götürürler. O ateş derelerine, o ateş çukurlarına seni tepetakla hem kendilerini hem seni yuvarlarlar. İşte küfrün kadrosu budur. İnsanlığı buradan kurtarmak hattâ onların kendilerini de kurtarmak bize nedir? Görevdir. Kurtarabilir miyiz? Bir tebliğ ederiz inanırsa kurtulur hidâyet Allah’tan. Bizde dayatma yok ki bizde tebliğ var.
Yine İbn-i Kesîr gibi muhteremlerden bakın İbn-i Abbâs’tan gelen bir haberi İbn-i Kesîr şöyle duyurmaktadır. Cizye ödeyenlerin mallarını rızâları olmadıkça almayın. Şimdi İslam dini kendi hâkimiyetini kurduğu zaman başka inanç sahiplerini vergiye bağlamıştır ve onların artık tamamen can emniyetini, mal emniyetini mülkiyetlerini, hak ve hürriyetlerini İslam dini koruma altına almıştır. Kendi canını bir Müslüman koruduğu gibi onları da koruma altına almıştır. İslam’da dayatma yoktur. İslam’da hak ve hakîkat vardır, tebliğ vardır. O da en güzel şekildedir ciddi ve samimi. Yine Isrî diyor ahdim El-Esbat diyor Yâkup’un soyu Ebdâlun küfür çölünde şaşkınlar işte İslam’ın dışında kalanlar. Ebdâlun küfür çölünde şaşkınlar şaşırmış olanlar. Yine dinden dönen birisi pişman olmuş tekrar Müslüman olmak istiyor. 89’uncu âyet-i kerimesinde ki işaret edilen İbn-i Abbâs’tan gelen bir rivâyettir bu da. Tabii bir mürtedinde derhâl hemen îmâna, İslam’a geri dönmesi o kendinin kurtuluşunun sebebidir. Yoksa kendini helâk eder dünyada da ukbada da. Yine Arap’tan geldi diye kıskandılar. Nedir? Peygamber Efendimizin Arap’tan gelmiş olmasını kıskananlar oldu. İşte bu da 86’ncı âyet-i kerimede Taberî ’den gelen bir rivâyet. Kimden gelirse gelsin hak ve hakîkat haktır, hakîkattir. Bu doğulu olur, bâtılı olur, Arap olur, Acem olur fark etmez. Allah’u Teâlâ peygamberini kendi seçer. Allah’a sen niye böyle yaptın şöyle yaptın deme şansı kimsede olmaz ki! Bu da başka bir serseriliktir. Arap’tan geldi diye bir peygamberi kabul etmemek, sen kimi kabul etmiyorsun? Peygamberi gönderen Allah Göndereni kabul etmiyorsun haberin var mı? Allah’ı kabul etmiyorsun. Elçiyi reddetmek ne demek? O elçiyi göndereni reddetmektir. Bundan daha büyük kâfirlik olur mu? Büyük kâfirlik göndereni reddetmektir. Hz. Muhammed’i, Kur’an-ı Kerim’i Allah gönderdi. Bunda şek ve şüphe yok. Onun için bunun Arap’tan gelmesi başkasından gelmesi diye bir olay yok. Îsâ (AS.) İsrâil peygamberidir. Mûsâ (AS.), Dâvûd, Süleyman bunlar Benî İsrâil kavmi içinde gelmiş peygamberler nereden gelirse gelsin bunlar peygamberdir Allah’ın en kıymetli kullarıdır hepsine bizden selam olsun. Hepsi amentümüzün içinde mevcuttur bütün peygamberler. Netice şu değil midir? Hepsi Allah’ın kulları ve Âdem’in çocukları değil mi bunlar? Şuradan buradan geldi demek faşistlerden başka, ırkçılıktan başka, ayırımdan başka, terörün içine yağ yakmaktan başka, terör yangınına benzin dökmekten başka ne işe yarar bu? İnsanları bölmeye, parçalamaya ne hakkın var? Sadece sınır hak bâtıl o da Allah’ın koyduğu sınırdır yaratanın. Yaratanı tanıyan tanımayan, O’nun hükümranlığını ve kânûnlarını tanıyan tanımayan, inanan inanmayan bu ayrımı biz yapmıyoruz. Kimse de yapamaz. Ya? Allah’u Teâlâ neye hak dediyse o haktır, neye bâtıl dediyse o bâtıldır. Ölçü, belge Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’dir.
Dakika 17:35
Kur’an-ı Kerimden önce, Muhammed’den önce ölçü neydi? İncîl, Tevrât, Îsâ, Mûsâ’ydı. Ondan önce kimdi? Diğer peygamberler. Ondan önce kimdi? Daha önceki peygamberler işte İbrahim’ler, Nuh’lardı (AS.). Bunun için dikkat edelim hak bâtıl îmân, küfür meselesini buradaki ayırım nedir? Hak bâtıl ayırımıdır, doğru yanlış ayırımıdır, kar zarar ayırımıdır ve şifa, hastalık ayırımıdır. Bunu da Cenab-ı Hak kendi ölçüleri, hakkın ölçüsünü koymuş ortaya buna uymak zorundayız. Ben Allah’a bütün varlığımla inanıyorum diyen herkesin hakkı hak olarak kabul etmesi bâtılı da bâtıl olarak ne yapması ona karşı çıkması Hakk’a da tâbî olması onun varlığının gereği zaten kul olmasının gereği. Biz Allah’tan başkasının kulları değiliz olamayız. Bütün insanlığa da biz diyoruz ki, başkasına kul olma, putlardan, tağutlardan kurtulalım Allah’ın emrine girelim. Çabamız gayretimiz bu, hürriyet bu, istiklâl bu, ebedî bağımsızlık bu, ebedî necat kurtuluş da bu, göklere yükseliş bu, gelişme burada, ilerleme, yükselme burada. Küfürde ilerleme istidraçtır, cehenneme doğru gidiştir. İblîs‘in durumu nedir? İblîs çok başarılıdır. Ne diye gidiyor? Cehennemin en dibinden daha dibine gidiyor. Küfürde başarılı. Bütün başarılı kâfirler de böyle. İstidraç üzerinde başarısı olanlar da var kerâmet ve terakkî yükselen îmânda yükselenler var.
Dakika 20.00
Bunların nur ile nârı karıştırma nur gerçeğin ışığıdır hakîkatin, nâr ise ateştir. Nur ile nârı karıştırdılar. Nâra nur diyorlar, Nur’a nâr diyorlar. Bu kadar artık kurdun iziyle diğer kurdun peşinden gidenlerin izleri birbirine karıştı. Ama İslam da bunları kimse karıştıramaz. Kur’an-ı Kerim daha berrak, nurdan daha nurdur. Haktan daha hak olan bütün değerler Kur’an-ı Kerim de Hz. Muhammed’in şahsın da okunmaktadır. (A.S.V) Karanlığı taşlayanlar babalarınız, âilelerini öldürürler. Hz. Muhammed’e dil uzatanlar bunlar ne yapıyorlar? Karanlıkta kendilerini taşlayanlar bunlar. Muhammed Allah’u Teâlâ’nın himâyesinde, Makâm-ı Mahmûd ’da, İslam, Kur’an-ı Kerim Allah’ın himâyesinde, mü’minlerin ruhunda parlayıp durmaktadır. Ebedî sönmeyen ışıktır, parlamaya ebedî devam edecektir. Biz bütün insanlığa işte bu sönmeyen ışığın aydınlığında beraber olalım diyoruz. Yoksa ben yaşayayım da, ben mutlu olayım sen ne olursan ol demiyoruz biz. Bizim îmân ve vicdanımız buna müsaade etmez. Ama sen kabul etmiyorsan zorlukta yoktur, zorla yapamayız. Hikmet sahibi Rabbâni, Rabbâniyyûn dikkat et! Rabbâni, Rabbâniyyûn Hakîm, Alîm, Halîm olun. Rabbâniyyûn ne diyor? Hakîm olun, adâletli olun, hikmet sahibi olun, Alîm olun, Halîm olun. Rabbâniyyûn’dan bahsediyor bu âyet-i kerimeler de Rabbin emrinde hâlis kul işte mesele burada. Rabbâniyyûn Rabbin emrinde hâlis bir kul. Mürebbi ise terbiye edicidir. Münkirlerden bazısı tövbe ile îmân edenler mürtetler, kâfirler, küfür üzere olanlar, ölenlerdir mürtetlerde. Dikkat et! Münkirlerden bazısı tövbe ile îmân edenler mürtetler ise irtidâtından vazgeçmeyen bütün mürtetler, kâfirler, küfür üzere olanlardır, küfür üzere ölenlerdir. Yine Buhârî Müslim’in rivâyetinde: “Cehennemlik birine mahşerde yeryüzü serveti senin olsa kurtuluşun için bugün hepsini verir miydin diye sorarlar?” Dikkat et! “Cehennemlik birine mahşerde yeryüzü serveti senin olsa kurtuluşun için bugün hepsini verir miydin?” Diye sorarlar. Bak ne diyor; Evet der diyor. Allah’u Teâlâ ben senden bundan azını istemiştim. Sen ise şirk koşmayacağım diye söz verdiniz. Tâ Baba Sulbun de (Kâlû Belâ) fakat sen şirkten başka bir şey kabul etmedin. Şimdi gir cehenneme deniyor. Cenab-ı Hak dünya da ne istemişti? Birinciye tevhîd îmânı.
Dakika 25:00
Servetinin de hepsini ver dememişti. Onu fazilete bağlamış, sadece 40’da 1’ini zekât ver demiş ve diğer ömründe bir kere hacca git demiş. Benim yolumda kazan, benim yolumda harca. Neyi? Kendinden arta kalanı aslî haceti asliyenden fazla olanlardan hayır işle demişti. Bak mahşer de
Cehenneme gireceğini anlayınca dünyanın tamamı servet olarak onun olsa gözünü kırpmadan kendini kurtarmak için ora da veriyor. Bugün îmân etmiyor, şirk koşuyor, zekâtını vermiyor, ibadetini yapmıyor, namazdan kaçıyor, ibadetten kaçıyor. Peki, yarın mahşer de ne yapacaksın? Akıllı ol akıllı, aklını başına al! Allah’tan hidâyet iste, biz duyuruyoruz ama Allah’tan hidâyet iste, biz senin adına istiyoruz ama sen de iste, biz senin kurtuluşunu istiyoruz sen de kurtuluşunu iste. De ki: “Allah’ım bana Müslümanlık nasip et de, îmân nasip et de, Kur’an nasip et bana de, bütün îmânınla yaşamayı nasip et de, Tevhîd İmanından ayırma bizi de” böyle başla işe. Altın istersin, para istersin Rabbena dersin, hep bana dersin. Ama îmândan haberin yok, Kur’an’dan haberin yok. Ver Allah’ım, ver Allah’ım, haram helâl bizim çocuklar yer Allah’ım diyen zihniyetten hayır çıkmaz. Helâl iste, îmân iste, İslam iste, Kur’an iste, Tevhîd Îmânını iste, ihlâs iste bütün tehlikelerden seni kurtaran îmânı iste, küfürden, şirkten, nifâktan her gün Allah’a sığın. Aklını başına al! Elçiyi inkâr isterse bir olsun hepsi inkârdır. Dikkat et buraya! Elçiyi inkâr yani peygamberin birini inkâr hepsini inkârdır, o da Allah’ı inkârdır. Peygamberi inkâr ettin mi o elçiyi Allah gönderdi çünkü onu inkâr ettin mi Allah’ı inkârdır diyor. Kim diyor? Müfessirlerimiz söylüyor. Bir isim isterseniz müfessirlerden Kurtubî ’ye bak, Fahrettin Râzî ’ye bak, Elmalı’ya bak. Elmalı’nın da cilt 2 sayfa 398’e bak bunları bulursun. Yine Nisâ Sûresi’nin 18’inci âyetinde: “Ölüm gelince tövbe ettim diyenlere, tövbe yoktur” diyor. Ölürken tövbe olmaz ki gözünden perde kalktı, Sekerat-ı Mevt başladı, Azrâil geldi göründü, artık öleceğini anladın o zamanki tövbe de, îmân da geçerli değil. “Kâfir olarak ölenlere de tövbe yoktur”. Adam kâfir olarak ölmüş ama kâfir olarak ölürken ne yapıyor? Tövbe ediyor. O tövbe geçerli değil, tövbe kapısı açıktır ama ölüm gelmeden önce o fırsat ya doğar ya doğmaz. Kişi yaşadığı gibi ölür Peygamberimiz öyle diyor. Sen hoplayarak, zıplayarak, oynayarak yaşarsan şeytanlar da sen cana kurulunca onlar da hoplayarak, zıplayarak, oynayarak karşına ne yapar? Rakı, şarap masalarını, çırılçıplak hanımları, bayları ora da bayanları getirirler, rakı masasını kurarlar, tam candayken sen öyle yaşadığın için öyle ölür gidersin.
Dakika 30:00
Îmânınla, Kur’an’ınla yaşayan bir Müslüman cana kurulduğu zaman can çıkarken melekler de gelir. Îmânla, Kur’an’la, Allah’ın vaazı nasihatleriyle, hak öğütlerle melekler de gelir. Şeytanlar da gelir ama şeytanlar yaklaşamaz. Çünkü beriki îmânla, İslam’la yaşadı, öyle yaşadığı için öyle ölür, îmânla ölür, İslam’la ölür. İstisnâlar kaideyi bozmaz. İslam’dan başka din kabul değildir. İnsanlık ve yerler, gökler yaratıldığından bu yana Âdem (AS.) ve Havvâ’dan buyana dünyanın dizi sadece İslam’dır. Bütün insanlığın dini İslam’dır, Bütün peygamberler İslam peygamberleridir. Burayı unutma, buraya sık işaret ediyoruz! Allah bir, din bir, Sırât-ı Müstakîm birdir. Sakın ola ki İslam’ın dışında bütün dinler insanların uydurduğu bâtıl inançlardır, bâtıl dinlerdir bunlara din bile denmez. Ama insanların anlayabilmesi için bu ifadeler kullanılıyor. Yoksa İslam’dan başka yeryüzün de din yoktur. Mûsâ da, Îsâ da, İncîl de, Tevrât da, Zebur da, Suhuflar da tâ İbrâhim’lerden, Nuh’tan, Âdem’e kadar bütün peygamberler İslam dinin de görevlidirler. Hepsi İslam’ın peygamberidirler. Müslüman olanlar olmuş, olmayanlar mesele olmamış onlar kendi bilir. Dünya imtihan âlemi dünya A’dan, Z’ye her nefesin de Allah bizi imtihan ediyor her nefes de, her nefes de bize iki lütufta bulunuyor asgari en az daha bilmediğimiz nice lütufları var. Nedir? Biri hayat veriyor, biri ölümden kurtarıyor. Her nefese en asgari iki şükür lâzım…
Dakika 32:42