90- Tefsir Ders 90 hayat veren nurun keşif notları
90- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 90
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Aziz dostlarım!
İnsanlığın iki cihanda mutlu olmasının ön şartı sağlam bir îmâna sahip olmaktır. Bâtıl inançlardan tamamen arınmış olmak, bid ’atlardan da uzaklaşmaktır. Gerçek îmân ile Allah’a îmân etmektir. İşte o zaman temel sağlam atılır. Biliyorsunuz ki din adına, şeriat adına, Tasavvuf adına neler söylenmektedir. İlâhî Hak ölçülere uymayan sözlerin az olmadığını görmekteyiz. Şimdi ehil dillerden, gerçek kaynaklardan, hakîkî kâşiflerden bu işi iyi bilenlerden biz daima faydalanmamız gerekmektedir ki doğruyu bulmak zorundayız. Çünkü dünyaya iki defa gelmeyeceğiz, bir defa gelip dosdoğru îmân ve İslam’ı onun şeriatını yaşamak zorundayız. İbn-i Abidin bak ne diyor o büyük çağımızın büyük âlimi: Tarikat, şeriat yolunu tutmaktır. Şeriat mahdut bir takım şer’i amellerdir. Tarikat, şeriat ve hakîkat birbirinden ayrılmayan üç şeydir. Buraya dikkat lâzım! Bütün değerler İslam’ın şeriatının içinde bulunmaktadır. Çünkü Allah’u Teâlâ (C.C) kendine götüren yolun zahir ve bâtını vardır ki bunu kendisi Kur’an-ı Kerim de, sünnet de, icma da, kıyas da zaten yüksek âlimlerimiz, Hz. Muhammed’i ve sahâbeyi de örnek alarak bu hakîkati anlamış ve kavramışlardır. Zâhiri; tarikatla şeriat, bâtını da hakîkattir. Hakîkatin şeriat ve tarikatın içinde gizliliği sütün içinde ki kaymağın gizliliği gibidir. Süt çalkalanmadan kaymağı çıkmaz. Bu üç şeyden murâd kuldan beklenen kulluk vazifesinin beklendiği şekilde yapılmasıdır. Bunun için bütün gerçekler, hak ve hakîkatlerin tümü İslam’ın şeriatının içinde bulunmaktadır. Şimdi şöyle bir dikkat ettiğimiz zaman ihsân nedir diye Peygamberimize Cebrâil (AS.) bir soru soruyor. Cebrâil (AS.) da bu soruyu sormasının hikmeti bütün insanlık âlemi ihsânı öğrensin, en ehil dilden duysun ki, Hz. Muhammed’den bütün insanlık âlemi gerçeği duysun diye Peygamberimiz ihsânın ne olduğuna cevap veriyor. Diyor ki o Efendimiz (S.A.V): “İhsân Allah’u Teâlâ’yı (C.C) görüyormuşsun gibi ona ibadet etmendir.” Zîrâ sen Allah’u Teâlâ’yı göremiyorsun gücün yetmiyor ama onu seni sürekli görüyor. Onun görmesi işte bura da senin için tam bir ihsândır. Onun gördüğünü unutma, onun huzurun da olduğunu bil, kalbini tamamen ona bağla, işte o zaman onu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir, ihsândır buyurdular.
Dakika 5:00
Şimdi Seyyid Şerif Cürcânî de şöyle diyor: “Tasavvuf şeriatın zâhirini ve bâtınını, ahkâmını ve adâbını bilip yaşamaktır.” Bunu unutma işte! Burası tam bir özü teşkil etmektedir, aslı ifade etmektedir. Ne diyor: “Tasavvuf şeriatın zâhirini ve bâtınını, ahkâmını ve adâbını bilip yaşamaktır.” Demek oluyor ki, asıl olan şeriatı bilmek ve yaşamaktır. Öbürleri de şeriatı sana öğretiyor yaşaman için onun ekolünde yani okulunda seni okutuyor ve teoriden pratiğe tamamen ilim îmâna, îmânda Amel-i Sâlih’e, güzel ahlâka, tam bir adâlete, tam bir sevgiye dönüşerek Allah’a kulluk gayreti içinde bulunuyor. Bunu unutma! “Şeriatın zâhirini ve bâtınını, ahkâmını, adâbını bilip yaşamak işte tasavvuftur.” Şeriatsız hiçbirinin olmadığı, olmayacağı hiç mi hiç unutulmamalıdır. Yine Cüneydi Bağdâdî ne diyor Kuddise Sırruhu Rahmetullâhi Aleyhim Ecmaîn: “Bizim ilmimiz Allah’u Teâlâ’nın kitâbı ve Rasûlü Ekrem Hz. Muhammed’in (S.A.V) sünnetiyle mukayyettir diyor.” Bura da çok önemli! Sülüklünden önce Kur’an-ı Kerim okumayan, hadis-i şerif yazmayan ve fıkıh okumayan kimseye uymak caiz değildir diyor. Burada da Cüneydi Bağdâdî tam bir ilimden, ilim erbâbından bahsediyor. İlim erbâbı olmadan kimse kimseyi irşâd edemez. İşte iki hastanın ve iki körün yolculuğuna benzer. İlmi olmayana intisap etmek ve onu kendine rehber edinmek, İşte orada büyük tehlikeler arz etmektedir. Bunun için bir Evliyâcılar var, Enbiyâcılar var şimdi Evliyâcılar Peygamberler de Evliyâları üstün tutmaya kalkanlardır ki bunlar Ehl-i Bid’at ve delâlet ve sapıktırlar. Şeriat tanımazlar, ölçü tanımazlar, Kur’an, sünnet de tam bilmezler. Bunun için deki; gökler de ve yerde Allah’u Teâlâ’dan başka kimse gaybı bilemez. Kerâmetle mucizelerin arasını da İslam şeriatı inceden inceye tâyin etmiştir. Buna da çok mu çok dikkat etmek gerekiyor! Bakın Pezdevî ne diyor: “Şeriat hakîkattir, hakîkat şeriattan başka bir şey değildir.” Bu da Pezdevî diyor bunu şimdi daima şeriatın hakîkat olduğunu, bütün değerlerin şeriatın içinde olduğunu hiç mi hiç unutmamak gerekmektedir. Bunun için de Kur’an’ı, sünneti, icmayı, kıyası bilmelidir. Bunlar tam bilindiği zaman, ortaya tam bir hak bildiği ilim, irfân gerçek îmân ortaya çıkacaktır. Bunların tamamı Ehl-i Sünnet yolun da tahsil edilmelidir. Ehl-i Bid’at yollarına sapılmamalıdır. Bunun için hayat veren derslerimiz İnşa’Allah hepimizin hayat bulması için devam edecektir. Allah’ın hidâyeti bizlerle beraber olsun ve ebedî hiç eksilmesin.
Dakika 10:27