94- Tefsir Ders 94 hayat veren nurun keşif notları
94- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 94
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Evet, kıymetli dostlarımız dersimiz devam etmektedir. Yüce Rab bütün kullarının mutlu olmasını istediği için bu âlemleri Rahmeti Rahmân ile yaratıyor ve reçeteyi yazıyor ki işte mutluluk reçetesi Kur’an-ı Kerim’dir, reçeteyi uygulayan Hz. Muhammed’dir. Bütün ilkeler hayatın bütün ilkeleri bu İslam’ın içerisinde bulunmaktadır. İbn-i Mes’ûd Hazretleri Peygamberimizden şöyle bir rivâyeti vardır. Buna dikkat edin! “Ömrüm vefa ederse öyle bir zaman gelecek ki vaizleri, hatipleri çok âlimleri az, dilenenleri çok verenleri azdır. İlim nefsin esiridir. Fetvâlar ilme değil, nefsin arzusuna uygun olarak verilecektir ilme uygun olarak hareket edilmeyecektir.” Bunu şimdi bunun için söylüyorum bu zamanın üzerinde bir düşünün, herkes düşünsün. Rant için bir grubun emrinde o gruba yağ yakarak konuşanlara bir bakın ilmin, îmânın ışığında konuşanlara bir bakın, sırf Allah’ın tarafını tutarak konuşanlara bakın, rant için bir yerden konuşarak beslenerek konuşanlara bakın. Peygamberimiz bunu 14 asır önce bu tehlikeleri haber vermiştir. Sordular bu ne zaman ya Rasûlallah dediler de namaz kılanlar az olur veya kılınmaz dedi, rüşvet alınır dedi. Ufak bir dünya karşılığı dini esaslar feda edilir olduğu zaman dedi. İmdat! İmdat! O gün için imdat! İşte İbn-i Mes’ûd (R.A) Peygamberimizden rivâyet eden zati muhterem. İbn-i Mes’ûd kimdir derseniz? Sahâbînin en büyük âlimlerindendir. Din fert ve devlet için şamandıra olarak şöyle bir bakın. “Allah korkusu Allah’ın size hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri ona ortak koşmaktan korkmuyor musunuz da ben nasıl sizin ortak koştuğunuz şeylerden korkarım?” Hz. İbrâhim böyle dedi. Allah’tan korkmayanlara dedi ki: “Siz Allah’tan korkmuyorsunuz, ben putlardan nasıl korkarım ki dedi, tağutlardan nasıl korkarım ki dedi.” Ey Müslüman! Allah’ı sevmeyi bil, yalnız Allah’tan korkmayı bil, başka sakın dikkat et! Kimseden korkma ama Allah sevgisiyle ve Allah korkusuyla bütün mahlûkatın sevileceklerin tamamını sev ve iyilik edilecek herkese iyilik et. İşte sevginin korkunun sonucu nedir? Bütün mahlûkata merhametli olmaktır. Allah’ın sevdiklerini Allah için sevmek, yerdiklerini Allah için yermektir. Âlem de âlimlerin yağcılığı olmasaydı zâlimlerin zulme cesaretleri olmazdı. Dikkat et! Âlem de âlimlerin yağcılığı olmasaydı zâlimlerin zulme cesaretleri olamazdı. İşte Dağıstanlı Ebû’l Fettâh Efendi bu sözü hatırlatmıştır. Okuduğumuz Hadis-i Şerif’le de yakînen ilgili olan bir gerçektir.
Dakika 5:16
Kıymetli dostlarım,
Kâmil hayır yani (الْبِرُّ) hayrın yaygın olanı, gerçek olanı îmân, ilim, amel Allah yolunda harcamak en sevgiliden olanın o kadar kıymeti olur. Yani Allah yolun da harcamak hem de en kıymetlisini, en çok sevdiğini Allah yolunda harcayabilmektir. Onun için kâmil hayır hayrın tam kâmil olanı, mükemmel olanı nedir? Îmân tam olacak, ilim mükemmel olacak, Amel-i Sâlih olacak bunların tümü Allah yolunda olarak bütün servetini de seve, seve en iyisini ve en sevdiğini Allah yolunda harcayacaksın. En sevgiliden olanın o kadar kıymeti olur. Sen beğenmediğini harcarsan Allah yolunda işe yaramayanı o zaman ona göre de karşılık alırsın. Bakara Sûresinin 3’üncü âyeti 44, 177, 189, 215, 219, 261, 264, 267, 270, 272, 273. ve 274’üncü âyetlerinde bu konu da nice, nice hayat veren ilâhî kelâmları, ilâhî emirleri hayatın tamamen yenileyen yüce değerlerini göreceksiniz. Hayat nasıl yenileniyor, büyük hayırlara nasıl eriniyor? Yine îmân, namaz, infâk Müslüman da İman, namaz birde ALLAH yolunda harcama infâk bunlar olacak. İyiliği emreden mutlaka olacak ama kendini unutmadan esas nasihati kendine yaparak başkalarına duyuracaktır. İşte (الْبِرّ), ittika, tam Allah’a itaat harcama, ebeveyn ve yakınlar, yetimler, fakirler ve yolcular ihtiyaç fazlasını harcayabilmektir. İhtiyaç fazlasını kendine âile efradına geçinecek kadar Haceti Asliyeyi temin ettikten sonra fazlasını Allah yolun da harcayabilmektir. Allah yolunda harca her başakta 100 tane, 7 başak bitiren bir tane düşün bir taneye Allah 700 kat katlayıp, arttırıp veriyor ki 1’e 700 veriyor. Riyakârların harcaması emekleri boşadır. Riyakârlık kişiye bir şey kazandırmaz. İhlâsla sırf Allah için harcayacaksın. Malın kötüsünü vermeyin, zâlime yardım etmeyin. Zâlimi zulmünde vazgeçirmeye çalış, sakın zâlime yardım etme. Zâlime yardım onun zulmünden onu vazgeçirmek zâlimin zulmüne karşı koymaktır, yardım etmek değildir. Yardım edersen sen de zâlim olursun. İlâhî rızâyı gözet, her nefesinde, her amelinde Allah’ın rızâsını gözet.
Dakika 10:00
Bundan başka bir gayen olmasın. Mücahitlere, ilim yolcularına harca ve önceliği bunlara tanı ondan sonra diğerlerine Mücahidi ve ilim yolunda ilmi dünyaya yayanları tercih et. Çünkü Mücahitle ilim yolundakiler ticaretle uğraşmaya zaman bulamazlar. Gizli açık harcayana korku, üzüntü yoktur. Bu da Allah’u Teâlâ’nın lütfudur, müjdesidir. Helâl biliyorsunuz mübarek, bereket, çok hayır hep helâldedir. Bunun için helâlle hareket etmek gerekmektedir. Yine Cenab-ı Hak iyiliğe ilâhî sevaba ermek ihsân, geniş hayır, kemâl noktası tam hayır tam faydadır. Yani (الْبِر) ki (الْبِر) birre ulaşmak için işte tam iyiliğe, ilâhî sevaba ermek, tam Muhsinlerden olup ihsân derecesine karışmak geniş hayır ve hayrın kemâl noktası tam hayır (الْبِر) bu da îmânla oluyor tam bir îmânla, tam bir Allah yolunda cihâd, Allah yolunda harcamakla buraya ulaşılıyor. (الْبِر) zıttı ukuk, isyan, hıns, günah bunlar (الْبِر) zıttadır. Hayır, tam fayda zıttı ise şerdir. Bunun için bir hayat yaşamak ki itikâdî, amelî, ahlâkî, cihâdî olarak tüm İslam’ı bir hayat tarzı olarak yaşamaktır. İşte gerçek (الْبِر) hayrın kemâline ulaşmak İslam’ın tümünü yaşamaktır. İslam’ın tümünü yaşamak ise Müslümanın gücü nispetindedir. Bir Müslüman gücü nispetinde İslam’ı yaşıyorsa o tamamını yaşamış sevabını almaktadır.
إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ ﴿١٣﴾
Buyuruluyor, (İnfitar Sûresi 13) işte (أَبْرَارَ), (نَعِيمٍ) cennetindeler, uçsuz bucaksız nimetlerin içindeler. Servetini, mevki makamını, ilmini, irfânını, maddî manevî imkânlarını Allah yolunda kullanmaktır. (إِنَّ اللّهَ لاَ يُخْلِفُ الْمِيعَادَ ) Allah vaadinden dönmez. Buna dikkat et! Allah’a söz vermek “Vaadi İlâhî’ye” nâil olmaktır. Bunun da temeli îmândır. Bir gaye yani (الْبِر) onun gayesidir. Din ise îmân, (الْبِر) bunların tamamıdır. Din dediğimiz zaman eğer îmân varsa (الْبِر) hayrın kemâli de varsa ora da din vardır. Kişi mütedeyyindir, dindardır. Mukaddime başlangıçtır, kişi Kelime-i Tevhîd ile işe başlar. Ondan sonra kemâline, zirveye doğru yükselerek devam eder. (كُلُواْ مِمَّا فِي الأَرْضِ حَلاَلاً طَيِّباً) Cenab-ı Hak ne diyor? “Tertemiz olan helâl olanlardan diyor yeryüzündekilerin helâl mi helâl, temiz mi temiz olanlarından yiyin” diyor.
Dakika 15:00
Çünkü şifa orada, afiyet orada, Rızâyı İlâhî orada, hayat veren gerçek işte gerçek şifa orada, hayat bulmak orada. Yahûdîler neshi inkâr ile başlayıp İslamî hükümleri ret etmek istemişler. Bize haram olanlar Nuh, İbrâhim zamanındandır derler. Hâlbuki öyle değildir. Her ilâhî sonraki gelen ilâhî kitap öncekini hükmünü ortadan kaldırmış ve yenilemiştir. Bunun adı nesihtir. Nesh etmiştir. Yine En’âm Sûresi’nin 146’ncı âyetinde Yahûd’e tırnaklı hayvanları, sığır ve koyunun iç yağını haram kıldık diyor Cenab-ı Hak Yahûdîlere zulümleri sebebiyle. İnsanlar ne kadar zulüm ederse elinden nimetin çımasına kendisi sebep olur. Bunların elinden nimetlerin bir, bir çıkması bağıleri, zulümleri sebebiyledir. Saldırganlıklarının cezasıdır. Tuzaklar, hileler, kâtillikler, tefecilikler, fakiri ezmek ve sömürmek gibi nice bunların azgınlıkları zulümleri vardır. Şöyle bir bakın dünyada ki Emperyalistlerin ve Siyonistlerin durumuna bir bakın! Bunlar hâlâ yanlış yapıyorlar, insanlığa zarar veriyorlar, tuzaklar kuruyorlar, hileler, kâtillikler, tefecilikler, haramı helâl saymaları gibi nice zulüm ve bağılikleri, azgınlıkları devam ediyor, saldırganlıkları devam ediyor. Yâkup (AS.) kendine yasakladığı “urkun neşe siyatiye” yakalanmış Yâkup (AS.) kurtulursam en sevdiğimi yemeyeceğim diye nezirde bulunmuş. En sevdiği de deve eti ve deve sütü imiş Yâkup (AS.) ıstırabı, Züht-ü Takvâsı doktor tavsiyesi nedeniyle nezirde bulunmuş olduğu mervîdir. İşte Yahûdîlere ilk defa yasak edilen deve eti, deve sütüdür. Bu da Yâkup (AS.) kendine yapmıştır. Ondan sonra da onlar onu kendileri değiştirmişlerdir ve azgınlıkları sebebiyle başka yasaklar gelmiştir. Züht zevkleri terk ile ibadete kendini vermektir. Helâl olan zevklere bir yasaklık yoktur haram olanlaradır. Yalnız helâlde de ölçüyü iyi kullanmak, ölçüye uymaktır. Züht-ü Takvâ zevkleri terk ile ibadetlere kendini vermenin adıdır. Kâbe’yi Şerif, Mescid-i Aksâ’dan öncedir. Yani ilk defa dünya yüzüne kurulan mescit Mescid-i Haram’dır. Yani Kâbe-i Şerif’tir. Mescid-i Aksâ’dan öncedir dünyaya kurulması “Bekke” Mekke’nin diğer adıdır, Mekke Mescid-i Haram’dır. İstitaa- İtaat, talep, irâde etmek. Kudret- malî, bedeni gücün yetmesi işte Hac burada ortaya çıkar. Kâbe’yi Hac etmek, ziyaret etmek ne olmaktadır?
Dakika 20:00
Kudret ortaya çıkacak, gücün yetecek bu da malî, bedeni gücün yetmesidir. İtaat, talep, irâde etmek işte İstitaa budur, gücün yetmesidir. İmâm-ı Mâlik bedeni olanı, Şâfiî malî olanı, İmâm-ı Âzâm da hem malî hem bedeni olanı almıştır. Haccın farz olması için bunların gerekli olanı ortaya konmuştur ki, bunu şu âyeti kerime açıklamaktadır.
(لِلّهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلاً)
Ne diyor; “gücü yetenlerin ona yol bulabilenlerin Kâbe’yi haccetmeleri Allah’ın kulları üzerinde hakkıdır” diyor. Farzları terk etmek kâfire yakışır. Farzları terk etmek tam bir isyândır Yüce Allah’a onun için Müslüman hiçbir farzı terk etmemelidir. Terk ettiyse tövbe istiğfar etmeli, kazasını yapmalıdır. Şemmâs Bin Kays bu bir Yahûdî’dir. Küfür, kin, hiddet, haset dolu tam bir azılı İslam, Müslüman düşmanıydı bu vaktiyle. Evis ve Hazreç’i tutuşturup kızdırmak yani Evis Kabilesini Hazreç Kabilesi ki, Medine’nin iki önemli kabilesiydi Peygamberimizin zamanında da. Bu adam bu Şemmâs denilen kişi iki kabileyi birbirine tutuşturup kızdırmak istedi. İslam birliğini bozmak için çalışan işte bir kişiydi. Bugün İslam birliğine karşı çıkanlara bir dikkat edin kimler bunlar? Nice Şemmâs’lar bunlar çağın Şemmâs’larıdırlar. Yevmi buas’ı buas günü 120 sene Evis ve Hazreç’i düşmanlık savaşla geçen yılları 120 sene bu iki kabile birbiriyle savaşmış. İslam öncesi bir durum bu, Evis’ in Hazrec’e üstün geldiği güne (Yevmi Buas) diyorlardı. Buna dikkat et! Bu günleri hatırlatıp İslam kardeşliğini düşmanlığa çevirmek istemişler. Hz. Muhammed (A.S.V) Efendimiz hemen haber almış, müdahale etmiş ve durumu önlemişti. Efendimiz (A.S.V) Allah, Allah diyor. Allah, Allah diyerek ben aranızda iken İslam ile hidâyete ermişken câhiliye devrine, küfre mi dönüyorsunuz? Diyerek nasihat etmiş. Silahları bırakmışlar, ağlaşmışlar, sarılmışlar, helâlleşmişler idi fitne ateşi sönmüş idi. Ey kardeşim! Bu çağın Şemmâs’larına dikkat et! Dünyadaki şuandaki Müslümanlar neden paramparçalar? İşte arada Şemmâs’lar var. Kur’an-ı Kerim’le eğer insanlık âlemine Kur’an penceresinden, Hz. Muhammedin penceresinden, onun irşâdından cihana bakılsaydı bu bölünme, bu parçalanma olmayacaktı. Bu bölünme olmayınca da dünyanın başına bomba yağmayacaktı. Allah yerden sallıyor, gökten bomba yağıyor, neden? Çeşitli âfetler veriliyor dünyada huzur yok, neden?
Dakika 25:00
İşte gönüllere İslam bütün gönüllere sevgiyi, îmânı, ilmi, irfânı, sosyal adâleti, gerçek hayatı getiren İslam’ı Müslümanlar ve dünya insanlık âlemi ihmâl ettiler. Onun için dünyanın başı belâdadır. İnsanlığın tümünün vicdanını ortak merkez olarak bünyesinde toplayan İslam’ı bırakırsanız, ona düşman olursanız, Müslümanları bölüp parçalarsanız o dünyanın artık çekeceği vardır. Birileri fildişi kulelerinde yaşayabilir. Ama iç dünyasında huzur yoktur. Dünyayı sömürürsünüz, huzur bulacağınızı mı zannediyorsunuz? Huzur Allah’ın rızâsını kazanmaktadır. Îmândadır, Kur’an’dadır. Ruhların gıdası ve bütün ruhlara hayat veren İslam’ın, Kur’an’ın kalplere hâkim olmasındadır. Ruhlara hâkim olmasındadır. Bu Allah’ın hükümranlığının tanınmasıdır. Bunun için biz hayat veren derslerimizi devam ettiriyoruz. Cenab-ı Hak hayat bulan kullarından eylesin. Takvâ konusunda da birkaç kelime edelim. Takvâ, mertebelerin en mükemmelidir. İsyânsız itaat demektir. Yüce Allah’a isyânsız itaatin adı takvâdır. Her an zikir Allah’ı anma ile hiç unutmadan küfürsüz her hâlde şükür ki ilâhî şan ve büyüklüğe lâyık olan hak takvâ işte budur İbn-i Mes’ûd’tan da böyle bir rivâyet bulunmaktadır. Yine şanlı Kur’an da Cenab-ı Hak
(„Ma arafnâke Hakk’a marifetike ya Ma’rûf“ Mâ Abetnâke Hakk’a İbâdetike )
İşte hem Kur’an da, hem sünnette takvâ bize tarif ediliyor. Ne diyor? “Biz seni hakkıyla tanıyamadık. Ey Yüce Rabbimiz! Sana hakkıyla kulluk edemedik.” Büyükler hep bu itiraftadır. Câhiller ise hiç bu itirafı bile bilmezler. Hem kulluk etmezler, hem isyâna devam ederler hem de itiraf bile etmezler doğru dürüst. Ashâb-ı Kirâm çok ibadetten ayakları şişmiş, alın derileri soyulmuştur. Teğabün Sûresi 16.’ncı âyete bakıver. (فَاتَّقُوا اللَّهَ مَا اسْتَطَعْتُمْ) Cenab-ı Hak ne diyor? Gücünüzün yettiği kadar Allah’tan korkun diyor. Gücünüzün yetmediğini Allah size teklif etmiyor. Bak Allah, çok ibadet edenlere ne diyor? Gücünüzün yettiği kadar yapın, gücünüzü aşmayın diyor. Gücün yettiği kadar gayret kimsenin kınamasından korkmadan dikkat et burada! Hak’tan, Allah’tan yana olan kişi kimsenin kınamasından korkmaz, korkmamalıdır. Onun için kimsenin kınamasından korkmadan adâlet, doğruluk ki, tam adâlet tam doğruluk ki bu hak vücup, lüzumlu, gerekli ve sabit olmak, Allah’ın ipine toptan sarılmak, tevhîd üzere toplanmak, ayrılmamak, namaz, cemaat, hac ve diğerleri toplanmak ki birliği kalplerin birleşmesi, fiillerin birleşmesi, hak dinin esaslarının en büyüğüdür. Burayı İslam Âlemi unutmuştur.
Dakika 30:00
Unutmayanlar müstesna! Burayı tekrar ediyorum; namaz, cemaat, hac bunlar nedir? Toptan Allah’ın ipine sarılmak, tevhîd üzere toplanmak, ayrılmamak, tam İslam birliği, ümmetin tam birliği, tek yürek, tek bilek olabilmek Kur’an’ın asîl emridir. Bu da tevhîd üzere toplanmak, toptan Allah’ın ipine sarılmak, ayrılmamak. Namaz, cemaat, hac ve diğerleri toplanmak ki bunların tamamı birliği kalplerin birleşmesi, fiillerin birleşmesi, hak dinin esaslarının en büyüğüdür. Birliği dağıtarak başarı olmaz. Kuvvet birliktedir, Allah’ın yardım eli de cemaatle birlikle beraberdir. (Yedullâhe Meâl Cemaati) Tirmizî ve Nesei’nin rivâyet ettiği bu Hadis-i Şerif de Peygamber’imizdendir. Zaten âyet-i kerimede Allah toptan benim ipime sarılın, dağılmayın, parçalanmayın diyor. İşte âyet, işte Hadis Şerif. Allah’ın kudreti toplumla beraberdir, Allah’ın yardımı toplumla ümmetin birliğiyle beraberedir. Toplumdan ayrılan perişandır. (مَنْ أَنصَارِي إِلَى اللّهِ) Îsâ (AS.) 52’nci âyetinde Âli İmrân Sûresi’nin Allah yolunda benim yardımcılarım kim dediği zaman Allah yolunda yardımcılarım kim diyor. Bütün îmân ehli dikkat edin buraya! Bütün îmân ehli tek kelime tevhîd üzerin de fiillerini birleştirmedikçe ittikaya eremez, Allah’tan korkmuş olmaz, Allah’a kavuşamazlar. Tek kelime tevhîdi tevhîd üzerinde fiillerini birleştirmedikçe söz birliği değil tam bir iş birliği, fiil birliği bunu te’min etmedikçe ittikaya eremez. Yani takvâya eremez, Allah’tan korkmuş olmaz, Allah’a da kavuşamazlar. Çünkü İslam’ı, Müslümanları bölerek, parçalayarak Allah’ın rızâsına takvâya erilmez. Hablullah nedir? Hablullah’a dikkat et! Allah’ın ipi, Allah’a ulaştıran delil vasıtadır ki bu Kur’an-ı Kerim’dir, İslam’ın bütün emirleridir ve Hz. Muhammed’dir. Kur’an-ı Kerim emirleri yerine getirme yani sözde değil kitâba inandım diyor. Kitâbın emirlerini yerine getirme, cemaat, ihlâs, İslam ve Allah’a verilen söz, ilâhî tüm emirler işte Hablullah budur. Allah’ın kopmayan ipi budur. Bize Levh-i Mahfuz’dan, Arş-ı Âlâ’dan işte uzatılan bizi cennete çıkaracak olan bir ucu Yüce Allah’ın elinde, bir ucu bizim elimize verilmiş. Sarıl İslam’a çık Arş-ı Âlâ’ya yani cenneti, Allah’ın Cemâline Hablullah işte İslam’dır, Kur’an’dır. Allah’ın rızâsına cennet ve Cemâline böyle yükselme böyle olur. Unutma bunu! Toplum bilim, sosyoloji ile emirdir. Cemaat ictimaiyyet, toplum, bilim, sosyoloji ile emirdir.
Dakika 35:03
Cemaatin Hablullah’a sarılması önemlidir. Ümmet tamamen Hablullah’a Allah’ın ipine, İslam’a sarılacaktır işte önemli olan bu, Allah’ın ipi Hablullah Allah’a kavuşturan delil vasıtadır. Kur’an-ı Kerim emirleri yerine getirme, cemaat, ihlâs, İslam, Allah’a verilen söz, ilâhî tüm emirler Hablullah’ tır ve cemaat ictimaiyyet, toplum, bilim, sosyoloji ile emirdir. Cemaatin Hablullah’a sarılması işte önemlidir. Cemaat kim? İslam, Ümmet-i Muhammed’in tamamı onun için Tirmizî ve Müslim’in ve yine rivâyet ettiği hadis-i şeriflerde bu gerçekler anlatılmaktadır. Ebû Saîd el-Hudrî’den
(Kitabullâhi hüve Hablullâhil memdudu minessemâi minel ardi)
Ne diyor? Peygamberimiz (A.S.V) Allah’ın ipi Kur’an-ı Kerim’dir. Gökten yere uzatılmıştır, tehlikeye düşenlerin çaresi, düşmemenin çaresi, insan toplumunun insanlığın buna sarılmasıdır. Tüm insanlık sarılmalıdır başta Ümmet-i Muhammed olmak kaydıyla. Heyeti İctimaiyye, sosyal kurul Kur’an’a sarıldıkça yükselen İslam cemaatidir ve bunun için de ne diyor; (وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ) (İlâ Âhiri’l Âyeh) “Sizden bir topluluk olsun ki insanlığı hayra çağıran ma’rûfu emreden, kötülükten nehy eden bir topluluk olsun.” İşte kıymetli dostlarım, insanları İslam’a çağıran, İslam’ı doğru anlatan İslam’ın için yeterli toplulukların olması gerekiyor. Hele ki bugünkü çağın bütün imamlarını kullanarak insanlığı nereye çağırmalıdır? Hayat veren ebedî nura İslam’a, Kur’an’a çağırmalıdır, bunu iyiden iyiye anlatan bir topluluk olmalıdır diyor. Kim? Yüce Allah. Nerede? Âyet 104’te diyor.(Âli İmrân Sûresi)
Cenab-ı Mevlâ, kalplerimiz de tevhîd nurunu parlatsın, Ebediyyû’l-ebed söndürmesin. İşte felâh bulacaklar, ebedî felâha ereceklerde insanlığı İslam’a çağıran, doğru çağıran, İslam’ı doğru bilen kişilerde felâha, ebedî saadete kurtuluşa ereceklerdir diyor, bu müjdeyi de Yüce Allah veriyor.
Dakika 38:40