99- Tefsir Ders 99 hayat veren nurun keşif notları
99- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 99
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Bizim alacağımız dersler şöyle bir düşün! Kemmiyetin, miktarın bakın bir defa az bir İslam askerine karşı kemmiyet bakımından, miktar bakımından düşman çok kalabalık Müslümanlar çok azınlıkta daha önce söylediğim gibi 8 kılıçları var sadece. 6’da zırhlarının olduğu söyleniyor bununla savaştılar. Sonra keyfiyetin, niteliğin durumuna bir bak önemine. Şimdi burada kendini göstermektedir. Hâkimiyet kimindir? Emir kimindir? Yardım kimdendir? Af, rahmet kimdendir? Bunların tamamı Allah’tandır. Hâkimiyet Allah’ındır yeter ki bilesin. Emir O’ndandır, yardım O’ndandır, af, rahmet, hepsi Allah’tandır. Bunu hangi akıl, hangi kalp tasdik eder Allah’ı bilen îmân eden Allah’a inkâr eden kişinin zahirdekini görmekten başka zahire ne yapar? Bakar. Maddeyi görür mânâyı görmez, mahlûku görür Hâlikı görmez. Kulda bir şey görür o kulu yaratanı ve o kula bütün kuldakilerin tamamını Allah’ın verdiğini görmez. Bu bakıp görmeyen körden daha kör bir zihniyettir. İşte irtica burada yatar. Çağdışılık burada yatar, Hakk’a saldırmak, saldırganlık, canavarlık, vahşet burada yatar. Bilim îmânla birleşir Allah’ı görür ve Allah’ın kudretini iyiden iyiye görür, anlar. Hâkimiyetin kayıtsız şartsız Allah’ın olduğunu, emirin Allah’tan olduğunu, yardımın Allah’tan olduğunu, affın Allah’tan olduğunu, rahmetin ve hepsinin Allah’tan olduğunu îmânlı gönüller tasdik eder. Şimdi burada böyle o günkü imkânlar böyleydi. Cenab-ı Hak ne dedi? Düşmandan üstün gelmek için çağın araç ve gereçleri ne gerektiriyorsa hazırlığınızı yapın emrini de verdi Cenab-ı Hak. Yani bunun anlamı hazırlık yapma, yan gel yat da düşmanın karşısına 8 kılıçla çık demiyor burada o günkü imkân öyleydi. Bu gününki çağın şartları ne ise bugünkü çağda en modern kuvvet düşmandan üstün gelecek kuvveti hazırla, hazırlıklı ol, tedbirli ol. İhtiyat tedbirlerinden bir an bile gaflet etme! Ama niçin bu güce sahip olacaksın? O zorbalardan, zalimlerden dünyayı kurtarıp, sulh ve barışı ilâhî adâleti dünyaya yerleştirmek için. Başka gaye ve maksat yok. Allah’ın hâkimiyeti tanınacak. İlâhî adâlet sağlanacak. Bütün dünyada güven, huzur te’min edilecek, gönüllerde küfür yerine, şirk yerine, nifâk yerine îmân parlayacak. Bu zora ki değil. İslam’ın kendi hükümranlığının altında insanlar düşüne düşüne, gerçeği göre göre, özgür, hür irâdesiyle seve seve Hakk’ı kabul edecek ama İslam ilâhî hâkimiyet sağlanma şartı bu olmadan barış olmaz, huzur da olmaz.
Dakika 05:05
Birileri lortlar âleminde yaşar, birilerinin, kitlelerin, milyarların hakkını sömürmüştür. O sömürüden dolayı kanı zehirlenmiş o milletin, insanlığın kanını emenlerin kanları zehirli, mikroplu bunlar insan hakkı yiyor bunlar. Hem de vampirlerden daha beter bunlar. Başka vampir aramayın, başka yamyam aramayın. İlla yamyamların bir kaç insan yemesiyle onunla yamyam değil, milyarların hakkını yiyenler yamyamdan daha yamyam, vampirden daha vampirdir. İnsanlığın hakkını ver, sosyal adâleti sağla, benim olsun başkası ne olursa olsun diyen vicdan, vicdan değildir. Hele elinde gücü bulunduranlar bir araya gelip dünya da ilâhî adâletin sağlanması için çalışmak boyunlarının borcudur. Onlar çalışırken bu ilâhî adâletin tecellîsine bütün dünyanın da onlara yardım etmesi boyunlarına borçtur. Bunun için sabır ey Müslümanlar! Sabırla, ittika ile nefis mücadelesiyle, güzel ahlâk, iç durumun ıslâhı, nefsin terbiyesiyle O’nun yoluna girmelidir. Kimin yoluna? Allah’ın yoluna. Herkes doğru yol diyor. Herkes kendi yılandan eğri yoluna, doğru yol ismini koymuş. Allah bir Allah’ın çizdiği yol doğru oda Kur’an’dan geçen, İslam’ın içinden geçen, önünü Muhammed’in çektiği Allah’a giden yol. Herkes diyor ki benim yolum doğru. Her yılan der eğrim büğrüm yatar bu ne demektir? Her yılan ben yılanım demesidir. Allah’ı tanımadan, Allah’ın yolunu inkâr ederek doğru yol olmaz. Doğru yol Sırât-ı Müstâkim. Bir Müslüman günde 40 defa beş vakit namazında Elhâm okur asgari. 40 defa اهدِنَا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ der. Ne der? “Bizi Sırât-ı Müstâkim’e hidâyet et Allah’ım” diyor. Yüce Allah’ı O’nu yüce isim ve sıfatlarıyla tanıdıktan sonra birlikte biz sana ancak kulluk ederiz ancak senden yardım isteriz deyip kulluk görevini yaptıktan sonra yardım istiyor. Bakın o yardım ile de
اهدِنَا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ diyor. Sırât-ı Müstâkim’i istiyor. Bu yol Allah’ın inam ve ihsân ettiklerinin yolu. ‚Mün’amün Aleyhim‘ işte Sırât-ı Müstâkim Kur’an-ı Kerim’in, İslam’ın ortaya koyduğu yoldur doğru yol bu. Çünkü İslam önceki şeriatların hepsini yenilemiştir. Cenab-ı Hak bir sonra ki peygamberle bir öncekinin şeriatını yenilemiştir. Daha sonra ki peygamber ve kitapla da ne yapmıştır? Bir öncekini yenilemiştir. İslam da en son Kur’an-ı Kerim gelip son Peygamber Hz. Muhammed olduğu için hepsini yenilemiştir. Kim yeniliyor? Allah’u Teâlâ görev veriyor. Allah’ın görevlilerine Allah emir ve kânûnlarını gönderiyor. İşte Hz. Muhammed’i evrensel olarak âlemlere bunun için gönderdi. Geçmişi tamamen yeniledi. Din İslam bir ama şartlar değiştikçe Cenab-ı Hak ne yaptı? Şartlar değiştikçe şeriatları da Allah yenileyerek geldi. Şimdi İslam’ı da öyle bir yenilikle yeniledi ki çağların tamamı içindedir. Hiçbir çağda İslam’ın cevap veremeyeceği bir şey olmaz. Bütün insanlığın problemine çözüm getiren İslam’ın kendisidir. Çünkü son kitaptır, eşsiz mucizedir. Çağlar onun içinde dürüm, dürüm dürülüdür. Hangi çağda hangi yeni şartlar ortaya çıktıysa onun cevabı Kur’an da vardır ve var. Çağlardan daha yeni, ebedî yeni, eskimez yeniler, yücelikler, Kur’an da, Kur’an-ı Kerimde, nurlu İslam’da mevcuttur.
Dakika 10:52
Müçtehitler bir araya gelecek her ortamda ihtiyaç duydukları zaman ne yapacaklardır? Asilden fere içtihatlarını ortaya koyacaklardır. Dünya müçtehitlerini toplayacaksınız bir araya getireceksiniz ve şûrâyı oluşturacaksınız. Bu müçtehitler şûrâsı olacak. İcmâ ümmetin aslı buraya dayanır. O zaman icmâ ümmet tam bir delildir. Üçüncü aslî bir delildir ve buradan çıkan hükümler de kıyası fukaha olarak dördüncü delili teşkil edecektir. İslam’da her hazine bulunmaktadır. Sen, kapısını açmazsan, hazineyi ortaya çıkarmazsan bu sefer hazineyi bilmiyorsun, keşfedemiyorsun, kapısını açamıyorsun, bilmediğin için çağdışı ilan ediyorsun senin beynin çağdışıdır. Îmâna gel, çağdışılıktan kurtul, İslam’ı keşfet. Kur’an-ı Kerim de olmayan bir şey yok. Cenab-ı Hak geçmişte vasıtaları sayarken diyor ki: “Sizin bilmediklerinizi ben yaratacağım” diyor. Aç Kur’an-ı Kerim’i gör bunu! Bak uçakların icadını, bütün karada ve havada ve denizde bütün motorlu vasıtaların tamamının yaratılacağını Kur’an-ı Kerim 14 asır önce bunu haber vermiş. Daha neler… Sen anlamıyorsan Kur’an-ı Kerim’in, İslam’ın suçu ne? Birisi anlatmış sen duymamışsan, bilmiyorsan İslam’ın suçu ne? Kur’an-ı Kerimin suçu ne? Sen İslam’ı çağdışı ilan ediyorsun. Cehâletten kurtarmak için geldi İslam bütün dünyayı. Bilim için geldi, bilimsel hareketi bizzat İslam kendi sağladı. Bilimi harekete geçiren İslam’ın kendisidir. İkrâ‘ diye geldi. Oku diyor oku, okut burada iki tane anlam vardır. Mânâyı nefsine ulaştırmak, Kur’an’ın mânâsını nefse ulaştırmak, okumak ve okutmaktır. Müslümanın görevi okumak ve okutmaktır. O zaman İkrâ‘ yerine gelir ama öncelikle neyi okuyacağını bileceksin. Allah’ı inkâr ederek Allah’ın mülkünde ilim tahsil ediyorum demek nedir? Bu körlüğünü artırır, gerici ve yobazlığını artırır. Allah’ı inkâr ederek Allah’ın mülkünde ben bilimle uğraşıyorum demek ne demektir? Ruhu kaybolmuş cesetle uğraşan bir serseri demektir bu. İlim ruhların esas senin varlığın, ruhun değil mi? Ruhu inkâr ederek, mânâyı inkâr ederek, halikı inkâr ederek mahlûkla uğraşmak bu gerçek bilim midir? Mahlûkla da uğraş, ilimleri keşiflerde bulun ama Hâlikı inkâr etmeden. Madem ediyorsun inananlara dayatma, zorbalık yapma! Bütün problem bura da. İnananlarda inandığı gibi özgürce yaşasınlar. İnanmayana inanan dayatmıyor zaten dayatamaz ama sen dayatıyorsun.
Dakika 15:20
İnanan inandığı gibi yaşamak zorunda Allah öyle emrediyor. Bu ilâhî kimsenin emri değil bu. Yüce Allah ortaya kânûn ve kurallarını koymuş mu inanan bunu yaşamak zorunda. Sen diyorsun ki bana uyacaksın ve bana uyduracaksın. Gece ile gündüz birbirine biri karanlık, birisi aydınlık. Bu şekil zıt olanlar var. Allah sana uymaz sen Allah’a uyacaksın. Allah sana itaat etmez sen Allah’a itaat edeceksin. Allah rahmetiyle zaten bütün âlemleri insan için yaratmış, Allah gerekeni yapmış, merhametiyle kuşatmış ama sen hâlâ diretip Allah’a itaat etmek istemiyorsun Allah bana itaat etsin diyorsun. O zaman Azrâil’e de ki: “Ben seni kabul etmiyorum, ölmeyeceğim.” Yaratılırken de ki: “Allah’a, beni yaratma de.” Ölürken de ki. “Beni öldürme de” öyle bir gücün varsa Azrâil’e söyle ben ölmeyeceğim de. Öleceksin diye Azrâil diretirse hemen çek elinden silahlarını Azrâil’e karşı koy ölme babayiğitsen ölme! Mezardan kalkıp mahşere gelme! Cehenneme götürüyorlar gitmem de nasıl gitmeyeceksen. Var mı böyle babayiğit? Aklını başına al ey, ey aklını başına al! Sen böcekten daha zayıfsın böceğin yerde girecek bazı yerleri var fıtratına göre de o görevini yapıyor o böcek. Ekosistemde herkes görevli zaten, ama sen görevini yapmıyorsun inkâr ediyorsun, inana da zorbalık yapıyorsun. İnandığım için ben şunu yapıyorum diyor, sen hayır, inandığın için yapmıyorsun, şunun için yapıyorsun diyor, diyorsun ve yapıyorsun. Benim kalbimi sen mi biliyorsun, Allah mı biliyor? Benim beynimi ben mi iyi biliyorum, sen mi iyi biliyorsun? Benim adıma nasıl karar veriyorsun? Zorbasın, benin adıma sen karar veremezsin, bende senin adına karar veremem sen ayrı bir kişiliğe sahipsin, ben ayrı kişiliğe sahibim. Benim adıma sen, senin adına ben karar veremem. Akıl baliğ oldu mu benim çocuğum hakkında, ben çocuğumun hakkında da karar veremem. Çocuğum kendi kararını verecek o benim evladım ama ayrı bir kişi. Kızım da öyle oğlum da öyle. Sen kime dayatıyorsun? Hangi bahaneyle olursa olsun insanlığın hak ve özgürlüklerini katleden kâtil sensin. İnsanların haklarını hak ve özgürlüklerini bunun hududunu iyi çiz. Allah’ın hududuna tecavüz etme. Allah’ın hududunu bu İslam’ı bilen İslam müçtehitleri senden benden iyi biliyor bunu. Sen birininkini okumuşsun, Allah’ınkini okumamışsın ve kendine bir gurur biçiyorsun. Ebû Cehil’de Bedir’e gelirken çok gururlu geldi ne dedi? Muhammed’in kellesi gidecek oradaki bir avuç Müslümanlar kılıçtan geçecek. Biz orada şaraplar içeceğiz, kadınlar, kızlar oynatacağız, hoplamadan, zıplamadan, şen, şakrak böyle bir merasim yapmadan Bedir’den gelmeyeceğiz diye Ebû Cehil ant içerek, putuna yalvararak, putları da Allah’la kendi arasında aracı kabul ederek öyle yalvarışlarla gitti Bedir’e.
Dakika 20:05
Gurur, kibir sanki gururdan çatlıyorlardı. Sende böylesin öyle gururlusun, öyle kibirlisin ki Azrâil belini bıkınını kıracak. Bunu da unutma haberin olsun! O an gelmeden Allah’a teslim ol ve Kur’an’a düşmanlıktan vazgeç, inanana dayatmaktan vazgeç. Hiç kimseye dayatma, herkes özgürce yaşasın, inandığı gibi yaşasın. Zaten herkes inandığı gibi yaşadığı zaman ortada problem diye bir şey kalmayacaktır. Ayırım kalmaz, ötekileşme olmaz, bölücülük olmaz, bölücülüğü sen yapıyorsun. Biri inandığı gibi yaşayamazsa o mustariptir. O ıstırap olduğu zaman krizi patladığı gibi bir gün o kitle patlayacaktır. O patladığı zaman o kriz ne olacaktır? Senin kârın mı olacaktır? Birilerinin kârı mı olacaktır? Herkesin zararı olacaktır. İslam hiç kimse zarar görmesin der. İslam’ı kabul ediyorsan İslam’ın kurallarına uy, etmiyorsan inananlara dayatma yapma!
Kıymetli dostlarım,
İşte Bedir’den bahsederken îmânın gücü açığa çıktı. Cenab-ı Hak yardımını yaptı. İnananlar her zaman Allah’ın yardımına mazhâr olmuşlardır. Yalnız gerçek inananlar, gerçek İslâmî ölçülere uyanlardır. Gücünü kullanırsan yeterli, gücünü Allah yolun da kullan. Gücünün yetmediğini Allah zaten senden istemiyor, birde yardım ediyor. Bedir de melekler bizzat işte düşmanla savaştılar diyor Cumhuru Müfessirin İbn-i Abbâs’tan gelen bir rivâyet ki, şimdi bunlardan sonra bakın tefecilik İslam huzur dini olduğu için dünyanın huzuru tefeciliği yasaklıyor, faizi yasaklıyor. Diyor ki; “Tefecilik faizi kat, kat artırmaktır.” Tefecilik bazı konular da değil, faizi kat, kat arttırmakta diyor tam bir tefeciliktir. Faiz için ilk nâzil olan âyet işte bu âyet 130’uncu âyettir. İttika ile ilgili iktisâdî meselelerde de ıslahat ki faizden kurtuluş İslam dini tam iktisat dinidir. İktisâdî meseleler de tam bir ıslahattır ve faizden kurtuluş iktisadın şartlarındandır. Yine faiz hakkında daha önce Bakara Sûresi’nin 275 ve onu takip eden âyetlerde gereken bilgi verilmişti. Tekrar faiz hakkında bil isteyenler olursa oralara müracaat ederler, önceki derslerimiz de bunlar bulunmaktadır. 275’inci âyetten itibaren faizi Cenab-ı Hak AK Bakara Sûresi’nde bu ayetler de açıklamıştır. “Faiz yiyenler şeytan çakmış gibi kalkarlar buyurdu. Alım satım faiz gibidir demeleri yüzündendir” diyor. Alım, satım, ticaret ayrıdır faiz ayrı şeydir. Cenab-ı Hak aynı böyle ikisi de diyenlere karşı bu cezayı veriyor. Ne diyor? “Alım satım faiz gibidir demeleri yüzünden bunlar diyor şeytan çarpmış gibi kalkacaklardır çırpına, çırpına”. Kim bunlar? Faiz yiyenler diyor. Allah faizi mahveder yine âyet-i kerime “inanıyorsanız faizi terk edin” bu da takip eden âyetler de Bakara Sûresi 278 yine 279’da: “Faizi terk etmezseniz Allah ve Rasûlü ile savaşa hazır olun” diyor.
Cenab-ı Hak tam bir îmâna, Allah’a itaate, Peygamberine ve ilâhî emirlerine itaate mazhâr olmuş tam mutî kullarından eylesin.
Dakika 25:40