134- Tefsir Ders 134 hayat veren nurun keşif notları
134- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 134
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
(Nisâ Sûresi 59’uncu Âyet-i Kerime’den 70’inci Âyet-i Kerime’ler)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُمْ فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً ﴿٥٩﴾
Ey îmân edenler! Kur’an-ı Kerim benim kitâbım, dinim İslam, Hz. Muhammed benim Peygamberim Yüce Allah zâtında, sıfatında, efâlinde her şeyde bir olan Allah İslam’ı Hz. Muhammed’e inzâl eyledi. İslam’ın tümüne inandım diyen ey îmânlı kişiler! Ey îmân edenler! Ey mü’minler! Ey Müslümanlar! Allah’a itaat edin. Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah’a ve âhiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Rasûlüne arz ediniz. Yani kitâba, Kur’an’a götürünüz, sünnete, icmaya, kıyasa götürünüz. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir. Yüce Allah’ın bu emirlerini hiç mi hiç unutma hiçbir emrine sakın karşı gelme. Öğren, unutma, amel eyle, itaat ve taatte bulun. Gücün nispetin de aczini itiraf et. Gafletini, cehlini de itiraf et. Daima boynunu Allah’a eğ başkasına küfret başını dik tut, zulme başını dik tut. Ama Cenab-ı Allah’a boynunu eğ, daima doğrudan, hak ve hakîkatten yana ol.
استعيذ بالله
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آمَنُواْ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ يُرِيدُونَ أَن يَتَحَاكَمُواْ إِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ أُمِرُواْ أَن يَكْفُرُواْ بِهِ وَيُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُضِلَّهُمْ ضَلاَلاً بَعِيدًا ﴿٦٠﴾
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْاْ إِلَى مَا أَنزَلَ اللّهُ وَإِلَى الرَّسُولِ رَأَيْتَ الْمُنَافِقِينَ يَصُدُّونَ عَنكَ صُدُودًا ﴿٦١﴾
فَكَيْفَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ ثُمَّ جَآؤُوكَ يَحْلِفُونَ بِاللّهِ إِنْ أَرَدْنَا إِلاَّ إِحْسَانًا وَتَوْفِيقًا ﴿٦٢﴾
أُولَئِكَ الَّذِينَ يَعْلَمُ اللّهُ مَا فِي قُلُوبِهِمْ فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ وَعِظْهُمْ وَقُل لَّهُمْ فِي أَنفُسِهِمْ قَوْلاً بَلِيغًا ﴿٦٣﴾
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ لِيُطَاعَ بِإِذْنِ اللّهِ وَلَوْ أَنَّهُمْ إِذ ظَّلَمُواْ أَنفُسَهُمْ جَآؤُوكَ فَاسْتَغْفَرُواْ اللّهَ وَاسْتَغْفَرَ لَهُمُ الرَّسُولُ لَوَجَدُواْ اللّهَ تَوَّابًا رَّحِيمًا ﴿٦٤﴾
Ey dostum! Yüce Rab ne diyor iyi dinle. Şunları görmüyor musun? Kendilerinin sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını ileri sürüyorlar da tağuta inanmamaları kendilerine emir olunduğu hâlde tağut önünde mahkemeleşmek istiyorlar. Şeytan da onları bir daha dönemeyecekleri kadar iyice sapıklığa düşürmek istiyor. Dikkat et! Bu âyetlere ve her âyete. Onlara: “Allah’ın indirdiğine ve Peygambere gelin!” denince, münâfıkların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün. Gördün mü? Münâfık Müslümanım diyor ama Allah’ın indirdiğine gel dediğin zaman, Peygambere gel dediğin zaman kaçıyor. O zaman tağutlar arıyor, tağut arıyor. İşte tağut arayanların bir defa durumuna bir bakın. Tağutlarla mahşere gelirler. Ya nasıl, elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felaket gelince, hemen sana geldiler de: “biz sadece iyilik etmek ve arayı bulmak istedik.” diye Allah’a yemin ediyorlar. Onlar, Allah’ın kalplerindekini bildiği kimselerdir; Onlara aldırma, onlara öğüt ver ve onların içlerine tesir edecek güzel söz söyle! Yani Münâfığa da nasihat et diyor Cenab-ı Hak. Çünkü herkesin kurtuluşunu istiyor Yüce Allah herkesi rahmetine, mağfiretine cennetine çağırıyor ama münâfık direniyor, münkir, müşrik direniyor. Tabii Allah’ın hidâyet ettikleri ise Müslüman oluyor. Şimdi burada bunu derken Cenab-ı Hak bak ne diyor;
Dakika 6:35
فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لاَ يَجِدُواْ فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجًا مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسْلِيمًا ﴿٦٥﴾
وَلَوْ أَنَّا كَتَبْنَا عَلَيْهِمْ أَنِ اقْتُلُواْ أَنفُسَكُمْ أَوِ اخْرُجُواْ مِن دِيَارِكُم مَّا فَعَلُوهُ إِلاَّ قَلِيلٌ مِّنْهُمْ وَلَوْ أَنَّهُمْ فَعَلُواْ مَا يُوعَظُونَ بِهِ لَكَانَ خَيْرًا لَّهُمْ وَأَشَدَّ تَثْبِيتًا ﴿٦٦﴾
Yüce Rab burada da diyor ki, Biz hangi peygamberi gönderdikse sırf Allah’ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulüm ettikleri zaman sana gelseler de Allah’tan günahlarının bağışlanmasını dileseler ve Rasûl de onların bağışlanmasını dileseydi, elbette Allah’ı affedici, merhametli bulurlardı. Hayır! Rabbine andolsun ki iş bildikleri gibi değil, onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonrada senin verdiğin hükme karşı içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe îmân etmiş olmazlar, olamazlar. Demek ki îmân öyle ucuz değil. Allah’ın, peygamberin ortaya koyduğu hükümlere tamamen içinde bir sıkıntı duymadan tamamına îmân edeceksin. Kalbin bütün varlığıyla tasdik edecek dilin ikrâr edecek. Seve seve de Amel-i Sâlih işlemeye çalışacaksın. İşte o zaman îmân etmiş olurlar yoksa îmân etmiş olamazlar dedi Cenab-ı Hak. Eğer biz onlara: “Kendinizi öldürün veya yurtlarınızdan çıkın.” diye yazmış olsaydık, içlerinden pek azı hariç, bunu yapamazlardı. Fakat kendilerine verilen öğütleri tutsalardı, elbette haklarında hem daha hayırlı, hem de daha sağlam olurdu. Cenab-ı Hak kullarına en güzel nasihatleri, öğütleri, dersleri vermektedir. En güzel şekilde Kur’an insanlığı irşâd eden bir mürşittir. Bunun için,
Dakika 9:44
وَإِذاً لَّآتَيْنَاهُم مِّن لَّدُنَّا أَجْراً عَظِيمًا ﴿٦٧﴾
وَلَهَدَيْنَاهُمْ صِرَاطًا مُّسْتَقِيمًا ﴿٦٨﴾
وَمَن يُطِعِ اللّهَ وَالرَّسُولَ فَأُوْلَئِكَ مَعَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللّهُ عَلَيْهِم مِّنَ النَّبِيِّينَ وَالصِّدِّيقِينَ وَالشُّهَدَاء وَالصَّالِحِينَ وَحَسُنَ أُولَئِكَ رَفِيقًا ﴿٦٩﴾
ذَلِكَ الْفَضْلُ مِنَ اللّهِ وَكَفَى بِاللّهِ عَلِيمًا ﴿٧٠﴾
Cenab-ı Hak ve o zaman elbette kendilerine katımızdan büyük mükâfat verirdik. Ve onları elbette doğru yola iletirdik. Eğer söz dinleselerdi, itaat etselerdi, Allah’u Teâlâ’nın ortaya koyduğu İslami emirlere inansalardı. Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, Sıddıklarla, şehitlerle, iyilerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır! Şu müjdeye bak. Allah’a, Peygambere itaat edenlerin bakın aldığı müjdeye bakın Peygamberle Sıddıklarla, şehitlerle, iyilerle birliktedir bunlar. Bunlar ne güzel arkadaştır! Peygamberle beraber oluyorsun daha ne istiyorsun. Sıddıklarla, şehitlerle beraber oluyorsun, iyilerle beraber oluyorsun. Bunlar ne güzel arkadaştır! Diyor. وَحَسُنَ أُولَئِكَ رَفِيقًا
Diyor. Bu lütuf Allah’tandır bilen olarak Allah yeter (C.C).
Dakika 12:05