75- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 75
75- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 75
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
‘’Elhamdülillahi rabbil âlemin vesselatü vesselamü ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain’’ ‘’Rabbi euzu bike min hemezatişşeyatiyn ve euzu bike rabbi en yahdurun’’
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Çok kıymetli ve muhterem efendiler, esbabı nüzul ile ilgili derslerimiz devam ediyor. Ebu Hureyre (R.A) Hazretleri anlatıyor; Hz. Ebubekir (R.A), Resulullah (A.S.V) tarafından veda Haccından önceki Hac mevsimin de Hac emiri olarak tayin edildiği Hac da bu yıldan sonra müşriklere Hac etmek yasaktır. Çıplak olarak Beytullah’ı Şerif’i tavaf edilemez diye ilan etmek üzere vazifelendirdiği bir grupla beni de gönderdi. Ancak bilahare Hz. Peygamber (A.S.V) Hz. Ebubekir Radıyallahu Anh’ın arkasından Hz. Ali’yi gönderdi ve Berâet Suresini halka ilan etmeyi ona emretti. Hz. Ali (R.A) Hazretleri bizimle birlikte Mina’da halka Beraeti ilan etti, bu yıldan sonra hiçbir müşrik Hac yapamayacak ve çıplak olarak Beytullah tavaf edilmeyecek bu hadisi şerif bunu rivayet etmektedir Müslim, Ebu Davud ve Nesai ’de de rivayet edilmiştir. Evet, kıymetliler yine başka bir rivayette Hacc ’ül Ekber günü kurban bayramı günüdür. Yine Hz. Ebubekir’in müşriklere ilan da bulunduğu sene Cenabı Hak şu ayeti kerimeyi de inzal eyledi; ey iman edenler doğrusu puta tapanlar necistirler, pistirler, bu sebeple bu yıldan sonra Mescidi Harama yaklaşmasınlar. Eğer fakirlikten korkarsanız bilin ki yüce Allah dilerse sizi bol nimeti ile zenginleştirecektir. Yüce Allah şüphesiz her şeyi bilendir hâkimdir Tevbe Suresi 28. Ayeti kerime. Müşrikler ticaret yapıyorlar, Müslümanlarda bundan faydalanıyorlardı. Yüce Allah’u Teâlâ müşriklerin Mescidi Harama yasaklanmalarını yaklaşmalarını yasaklayınca Müslümanlar müşriklerin yaptıkları ticaretin kesilmesi ile ondan elde ettikleri menfaatin kesileceği endişesine düştüler. Bunun üzerine Cenabı Hak şu vahyi indirdi; eğer fakirlikten korkarsanız bilin ki yüce Allah dilerse sizi bol nimetiyle zenginleştirecektir. Sonra bunu takip eden ayeti kerime de Cenabı Hak cizyeyi helal kıldı.
Dakika 5:04
Bu daha önce alınmıyordu, bunu müşriklerin ticareti ile elde edilen menfaate bir karşılık ivaz yaptı. Cenabı Hak şöyle buyurdu; kitap verilenlerden yüce Allah’a Ahiret gününe inanmayan Allah’ın ve Peygamberinin haram kıldığını haram saymayan, hak dinini de din edilmeyenler ile boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın. ‘’Tevbe Suresi Ayeti Kerime 29’’ Yüce Allah Müslümanlara bunu helal kılınca anladılar ki yüce Allah kendilerine müşriklerle olan ticaretin kesilmesi sebebiyle, kaybından korkup üzüldükleri menfaatten daha fazlasını vermektedir bunu da Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai rivayet etmişlerdir. Saldırıya uğramış Müminlere, muhacirlere mukabele etme izni vermiştir Hac suresi 39-40. Evet kıymetliler, Müslümanlara harp açanlarla savaşmak muhacir ve Ensar’a artık emredilmektedir. ‘’Bakara Suresi 190-191. Ayeti Kerime’’ Evet efendiler daha önce cihat izin için yoktu sonradan cihat ayetleri geldi, kim olursa olsun kâfir ve münafıklarla savaşmak emredilir. Bu da ‘’Tahrim Suresi ayet 8’’ Yeryüzün de fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar savaş emredilir. ‘’Enfal Suresi Ayet 39’’ işte bunlar birer birer cihat ayetleridirler kıymetliler. Cenabı Hak Meydanı gâvura artık boş bırakmayacaktır ta kıyamete kadar. Ey Müslümanlar bir ve bütün olun, hep hazırlıklı olun dünyada barışı koruyun. İşte Müslümanın güçlü olması İslam’ın cihana hâkim olması dünya da barış’ın sulhun egemenliği demektir. Ey Müslüman sen yatıp uyursan, dağılıp parçalanırsan önce senin elinden huzuru barışı alırlar. Başına gelmedik kalmadı gelmedik kalmaz, ey Müslümanlar bir ve bütün olun uyanık olun ve İslam’ı cihana hâkim kalın ki dünyaya barış hak ve adalet egemen olsun. Bu Müslümanın gayretine birlik ve beraberliğine bağlıdır. Düşman bunu iyi bildiği için düşman seni bölüyor parçalıyor, düşmanın elinde piyon olma. Düşmana maşalık yapma, Allah’ın emrin de müminlerle kardeş olarak bir bütün ol. Birlik ve beraberliği kuru, en günahkâr Müslüman bütün kâfirlerden üstündür. Müslümandaki günahı görüp de gâvurdaki kâfirliği görmezsen, Müslümanı bırakır gider kâfire uşak olursun. Günahsız insan mı olur, günahsız insan olmaz, hatasız insan olmaz ama küfre şirke nifaka da katiyen müsaade olmaz, taviz verilemez.
Dakika 10:08
Küfre şirke nifaka taviz verilemez, zalimin zulmüne razı oluyorsun da, kâfirin zulmüne Müslümanın kusurlarını görüp gâvurdan yana oluyorsun. Bu Müslümanlıkla bağdaşmaz işte seni alırlar localara götürürler, işte seni alırlar Vatikan’a götürürler, seni alırlar işte misyonerler âleminin ortasın da bulursun kendini ve İslam âlemine de bayrak açan en büyük hainlerden olursun. Yapma bunu, bu kötülüğü kendine de peşindekilere de Müslümanlara da bu kötülüğü yapma, bu kötülük seni cehennemin dibine kadar götürür. Müslümana da zarar verirsin, işte veriyorlar tarih boyunca düşmanın piyonu olanlar düşmanın emrin de hareket eden batıl mezhepler meşrepler düşmanla beraber hareket ettiler, şu anda da körüklüyor düşman burayı nerede bir ehli bidat varsa, sapık zihniyet onu düşman destekliyor. Doğru İslam anlayışını ehlisünnetin adı doğru İslam anlayışıdır. Ehlisünnetin müdafaası demek İslam’ı doğru anlama ekolu ve okulu demektir. Bunu da bilmeyenler bilsin, mezhep meşrep ekol bunlar İslamiyet’i okumanın doğru okumanın adresidir. Müçtehit fakih müfessir bunlar ehlisünnet müfessirleri, ehlisünnet fakih ve müçtehitleri İslamiyet’i doğru okuyan doğru okutan okullar ekoller. Niye çekiniyorsunuz ehlisünnet demeye, ehlisünnet demek yani suç mu? Ehli bidat demeye niye çekiniyorsunuz, ehli bidat İslamiyet’i doğru anlamayan doğru okumayan doğru okutmayan sapık zihniyetin adıdır. Onları da düzeltmeye bizim düzeltmek için çalışmamız gerekiyor. İnanır inanmaz alır almaz o kendi bilir, ama sen ehli bidatten korkacağım diye ehlisünneti ağzına almıyorsun, ehlisünnet İslamiyet’i doğru okuyan doğru okutan okulların adıdır. Bu da müçtehit okuludur, bunların da tarih boyunca adresi bellidir. Evet, kıymetli dostlarımız, Nesâî’den gelen diğer bir rivayette şöyledir; Ebu Hureyre (R.A) Hazretleri dedi ki Resulullah (A.S.V), Ali İbnü Ebi Talip (R.A) Hazretlerini Berâet Suresi ile beraber Mekke ahalisine gönderdiği zaman onunla beraber ben de geldim, kendisine ne ilan ediyorsunuz? Diye soruldu. Şu cevabı verdi; biz şunları ilan ediyorduk. Kâbe-i Şerife ancak Müminler girer, Beytullah çıplak tavaf edilemez, kimin Resulullah Aleyhisselatu Vesselam ile bir antlaşması varsa bunun müddeti 4 ayın hitamıdır, 4 ay geçtikten sonra yüce Allah ve Resulü müşriklerden beridir.
Dakika 15:06
Bu seneden sonra hiçbir müşrik haccetmeyecek, ben bunları böyle yüksek sesle ve tekrarla bağırarak söylüyorum ki o gün sesim kısıldı, Nesai bunu rivayet etmektedir. Berâet Suresi müşriklere bir ültimatom ciddi bir uyarı idi, Hz. Ebubekir vazifeyi alıp yola çıktıktan sonra Cebrail Aleyhisselamın arkadan Berae suresini senden biri ilan etmeli diye ihtarı üzerine Resulullah (A.S.V) arkadan Hz. Ali (R.A) Hazretlerini gönderir ve böylece ilan edilir. Evet, kıymetli dostlarımız, ey iman edenler doğrusu puta tapanlar necistirler, pistirler bu sebeple bu yıldan sonra Mescidi Harama yaklaşmasınlar. Evet, sevgili dostlarımız Hanefiler Allah’ın arzını hiçbir şey kirletmez cevabını vererek onları susturmuştur. Müşrikler Mescidi Harama istila maksadıyla yahut adetleri veçhile çıplak olarak tavaf etmek için giremezler. Evet, Hanefiler meseleyi farklı olarak bunlara göre zimmilerin Mescidi Harama veya bir başka mescide girmelerinin de bir beis yoktur çünkü Peygamberimiz (A.S.V) Sakif heyetini henüz kâfirken mescitte misafir etmiş, bunlar necistir nasıl olur diyenlere de Allah’ın arzını hiçbir şey kirletmez cevabını vererek onları susturmuştur. Hanefiler yasak ayetini müşrikler Mescidi Harama istilâ maksadıyla yahut adetleri veçhile çıplak olarak tavaf etmek için giremezler şeklin de tevil edildiğini görmekteyiz. Bunların hepsi doğrudur daha doğru olan da yüce Allah’ın Kuran-ı Kerim’de, sahih sünnette Peygamberinin duyurduklarıdır. Onun için kıymetliler, konuları detayına iyice inceleyerek, kişi konuyu anlamak isterse gerçeği bulmaktadır. Hz. Ali İbnü Ebi Talip (R.A) Hazretleri anlatıyor; ben Haccı Ekber günü hangi gündür diye sordum bana kurban günü diye cevap verdi bunu da Tirmizi rivayet ediyor. İbni Ömer (R.A) hazretleri anlatıyor; Resulullah (A.S.V) haccettiği Hacı sırasın da cemreler arasın da kurban günü durarak sordu cemreler arasın da, bugün hangi gündür? Halk kurban günüdür dediler. Resulullah (A.S.V) bugün Haccı Ekber günüdür buyurdu bunu da Ebu Davud, İbnü Mace rivayet etmişlerdir. İbnü Ebi Evfa (R.A) Hazretleri anlatıyor; Resulullah (A.S.V) şöyle diyordu.
Dakika 20:06
Kurban günü büyük Hac, El Hacc ‘ül Ekber günüdür o gün kadınlar o gün kanlar yani kurbanlar kesilir kanlar akıtılır, başlar tıraş edilir. Kirler paslar giderilir, haramlar helal olur yani ihram yasakları ortadan kalkar demek anlamın da. Evet, kıymetli dostlarımız, derslerimiz esbabı nüzul ile devam ediyor. 640. hadisi şerife gelmiş bulunmaktayız. Hz. Radıyallahu Anh’ı Haccın başın da emir olarak yolladı. Onunla birlikte bizde beraberdik, El Ac mevkiinde iken (الصلاة خير من النوم) diye çağrıda bulundu, bir müddet sonra da tekbir getirerek getirmek üzere doğrulduğu sırada arka tarafından kulağına bir deve sesi geldi. Bunun üzerinde tekbiri bıraktı ve bu ses dedi Resulullah (A.S.V) devesi Cabanın sesi, bu muhakkak ki Hac konusun da Resulullah (A.S.V) yeni bir karara varmıştır, belki de bu Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’ın kendisidir bu durum da namazı birlikte kılarız dedi. Devenin sırtındaki zatı muhterem Hz. Ali (R.A) idi, Hz. Ebubekir (R.A) ona Hac emiri olarak mı geldin elçi olarak mı? Diye sordu. Hz. Ali (R.A) elçi olarak geldim, Resulullah (ASV) beni Berâe Suresi ile gönderdi onu Hac mahallerin de halka okuyup tebliğ edeceğim dedi. Sonra Mekke’ye geldik tevriye gününden zilhiccenin 8. Günü ki bir gün önce Hz. Ebubekir (R.A) kalktı halka hitap etti, Mina’dan Mekke’ye nasıl sükûn edeceklerini sükûn edeceklerini, taşlamayı nasıl yapacaklarını birer, birer tarif ederek halka Haccın farzlarını, emirlerini usul ve adabını öğretti. Hz. Ebubekir Radıyallahu Anh’ın konuşması bitince sözü Hz. Ali Kerremallahu Veche aldı Berâe Suresini okudu, son ayetine kadar okudu. Sonra kurban günü geldi Arafat’ı terk etti, Hz. Ebubekir (R.A) dönünce tekrar halka hitap etti, onlara Arafat’ı terk etme adabından kesimlerinden vesair haccın kurallarından söz etti. Sözü bitince yine Hz. Ali Kerremallahu Veche ayağa kalktı halka Berâe Suresini sonuna kadar okudu. Nefrul evvel günü Mina’dan Mekke’ye hareket günü Hz. Ebubekir (R.A) kalktı ve halka bir hitabe de daha bulundu, Mina’yı nasıl terk edeceklerini nasıl taşlama yapacaklarını tarif etti. Haccın yine kurallarını öğretti.
Dakika 25:01
Konuşmasını bitirince fecirden Hz. Ali (R.A) kalktı halka Berâe Suresini sonuna kadar bir kere daha okudu bunu da Nesai Hac konusun da rivayet etmektedir. Evet, sevgili dostlarımız, tabiinden Zeyd İbnü Vehb anlatıyor; (R.A) biz Huzeyfe (R.A) Hazretlerinin yanında idik bize dedi ki şu ayetin kast ettiklerinden hayatta sadece 3 kişi kaldı. Eğer anlaşmalarından sonra yeminlerini bozarlar, dinimize yüce İslam’a dil uzatırlarsa inkâr da önde gidenler ile savaşın çünkü onların yeminleri sayılmaz, belki vazgeçerler, Tevbe Suresi ayeti kerime 12’de münafıklardan da sadece 4 kişi kaldı. Bu söz üzerine bir bedevi kalkarak siz Muhammed Aleyhisselatu Vesselam’ın arkadaşlarısınız bize bir kısım haberler de bulunuyorsunuz ama bunların mahiyeti nedir ne değildir biz anlamıyoruz, sözgelimi sadece 4 tane münafık kaldığını söylediniz. Pekâlâ, şu evlerimizi yarıp işe yarayan şeylerimizi çalanlara ne demeli dedi. Huzeyfe (R.A) onlar fasık’lardır ben tekrar ediyorum münafıklardan sadece 4 tanesi kalmıştır, bunlardan biri yaşlı, biri ihtiyardır öyle ki soğuk suyu içse soğukluğunu hissedecek halde değildir Buhari Şerif rivayet etmektedir bu haberi de. Evet, kıymetliler Bedevinin sorduğu soru da çok önemlidir şimdi birisi öbürü münafık, biri hırsız bunlar arasındaki fark nedir deyince bak Huzeyfe Hazretleri hırsız için onlar fasık’lardır dedi. Fasıklar iki kısımdır diğer derslerimiz de bunlar ayrıntılı geçmiştir, hatırlatalım yeri gelmişken birisi itikatta fasıktır onlar kâfirlerdir. Bir de amel de fasıklar vardır günahkâr olanlardır, şimdi günahkâr olan sınıfından fasık’ın günahkâr sınıfından saydı hırsızları Ebu Huzeyfe Hazretleri. Şimdi sevgili dostlarımız, mümine münafık denemez, istilahi manada münafık kalben inanmadığı halde mümin görünen mümin bilinen kimsedir ama bu gizli kâfirdir münafıklar ama Müslüman görünürler. Bir mümin olduğunu Müslüman olduğunu biliyorsunuz buna münafık demeyin, ama münafıklık alametleri taşıyorsa münafıklık alametleri var deyin, doğrudan münafık demeyin. Bunlar binlerce idiler, önceden ne diyor Huzeyfe Hazretleri (R.A) zamanın da sadece 4 münafığın hayatta kalmıştır hâlbuki bunlar Hz. Peygamber (A.S.V) Medine’ye hicret ettiği zaman binlerce idiler. Uhud Savaşı sırasın da reisleri Abdullah İbnü Übey İbnü Selül ile birlikte yarı yolda ayrılıp dönen münafıkların sayısı 300’den fazla idi.
Dakika 30:18
Ashabın sağlığın da sayıları dörde inecek kadar eriyip gitmişlerdir. İslam’ın olduğu yerde ne münafık barınabilir, ne kâfir ne de putperest, ne de başka kötü yoldakiler çünkü güneşin ortasın da karanlık olmaz. Onun için güneşin için de aydınlığın için de karanlık olmaz. İslam dışı ne kadar kötü şeyler varsa bunlar karanlık gibidirler, İslam güneşinin için de onlar barınamazlar. Çünkü onlar karanlık güçlerdir, kara beyinlerdir, hep karanlığa sığınanlardır. Ama İslam tam bir aydınlıktır, dolayısıyla münafık nereye giderse gitsin İslam onun ensesindedir. Kâfir nereye giderse gitsin İslam onun ensesindedir. Zalim nereye giderse gitsin İslam adaleti onun ensesindedir. Bunu bilenler biliyor bilmeyenler bilsinler. Evet, sevgili dostlarımız, ashabın sağlığın da sayıları dörde inecek kadar bakın münafıkları eritti attı, Peygamberin (A.S.V) münafıklara karşı takip ettiği siyasetin esasları, bakın münafıkları Müslüman olsunlar diye Peygamberimiz onlara ne yaptı bir siyasi taktik uyguladı. Bir serbestiyet, Müslüman statüsüne tabidirler, bütün haklardan istifade ediyorlardı münafıklar, Müslüman gibi göründükleri için. Özürlerini kabul ediyordu zaman zaman Peygamberimiz. İhtiyat onlar hakkında da gayet tedbirli idi, bakın hem onları idare ediyor hem de onlara karşı tedbirli idi, onlar hür bırakılmakla birlikte takip edildiler. Tedbirler alındı münafıklara karşı, psikolojik baskı, suçları yüzlerine vuruluyordu. Özür dilemeye çağırdılar cezalandırılmadılar tedirgin edildiler, teşkilatlanmalarına da müsaade edilmedi. Kendi araların da gizli teşkilatlar kurmak istiyorlardı, işte mescidi dırar bunlardan bir tanesidir. Fakat vahyi ilahi geliyor onların oyunları bozuluyordu. Onlar da sürekli çözülüyorlar eriyorlardı, sonuçta işte 4 kişiye kadar kalmışlardı Ashabı Güzin devrin de. Evet, sevgili dostlarımız, kalbi ile kâfir olduğu halde dili ile Müslüman gözüken kimseye ıtlak olunur yani münafık denilen kişiyi kalben kâfirdir. Fakat dili ile Müslüman görünüyorlar, bunlar ikiyüzlü insanlardı. Düşmana karşı gidiyorlar sizdeniz diyorlardı, düşmanlarla işbirliği yapıyorlar, Müslümanlara geliyorlar biz de Müslümanız diyorlardı.
Dakika 35:00
Medine’ye geldiği zaman şanlı Peygamberimiz orada başlıca 3 grup insan vardı, Müslüman Araplar, müşrik Araplar, ehli kitap olan Yahudiler ve az miktarda da Hıristiyanlar vardı, bu sonuncu grup münafıklardır. Evet, kıymetliler ve esas konumuzu teşkil etmektedirler. Abdullah İbnü Übey İbnü Selûl’ü Medine’ye kral yapmaya karar vermişler, başına koyacakları altından mamul kraliyet tacını da kuyumculara sipariş etmişlerdi. Münafıkların reisi olan kişiyi Medine’ye kral yapmış yapmak istiyorlardı. İşte Peygamber düşmanlığının münafıklığın temelin de yatan buydu, ancak Abdullah’ın tahta geçme hayalleri Hz. Peygamber (A.S.V) hicreti ile ebedi olarak suya düştü. İstemeye istemeye o da Müslüman göründü, Müslüman olduğunu söyledi, Buhari’nin bir rivayetin de Abdullah İbnü Übey ve adamlarının ihtidası Bedir harbinden sonra vukua gelmiştir. Bedir savaşın da koca kâfirlerin kelleleri kesildikten sonra münafıkların da putları da kırılmaya başlamıştır. Akrabalık müttefiklik mevlalık gibi çeşitli sebeplerle körü körüne bunlara uyan sıradan kimseler vardı. Kötüler taraftar bulmasalar hiçbir şey yapamazlar ama kötülerin etrafın da kötü uşaklar bulunuyor. Münafıkların büyük kısmını bunlar teşkil etmeye etmekle beraber Yahudiler ve Bedeviler arasında da münafıklar mevcuttur. Müşriklerin ihtidalarını önlemek gayesiyle sabahleyin Müslüman olup, biz bunu beğenmedik iş yokmuş vesaire diyerek akşama tekrar eski dinlerine dönüp rücu ettiklerini bildirir. Sabah Müslüman akşam kâfirlik yapıyorlardı, küfre dönüyorlardı mürtetlik yapıyorlardı. Bedevi yani göçebe hayatı yaşayan çöl Arapları arasındaki münafıklardan da Kuran-ı Kerim söz etmektedir. Çevrenizdeki Bedevilerden bir takım münafıklar vardır ki onlar nifak üzerin de idman yapmışlardır. Sen bunları bilmezsin onları biz biliriz diyen Tevbe Suresinin 101. Ayeti kerimesi inzal edildi. Ağızlarıyla kalplerin de olmayanı söyleyen münafıklar Ali İmran Suresi 167, Müslümanlarla birlikte olunca Mümin olduklarını beyan edip, şeytanları ile baş başa kalınca da onlara emin olun biz sizinle beraberiz biz Müslümanlarla alay edicileriz diyen ayeti kerime de bunları haber veriyordu. ‘’Bakara Suresi 14. Ayeti Kerime’’ Evet sevgili dostlarımız, inşaAllah bu konuda bilgi vermeye devam edeceğiz, Cenabı Hak cümlemizi küfürden şirkten nifaktan kötü ahlaktan kötü bakışlardan muhafaza eylesin. ,
‘’Allahümme inni euzü bike mineşşirki veş şekki vel küfri ven nifakı veş şikak ve süil ahlaki ve süil menzali fil ehli vel mali vel beled ya rabbel alemin velhamdüleke ya ilahel alemin Allahümme salli ve sellim ve barik ala Muhammed Estağfirullah bi adedi zünübina hatta tuğfer Allahu ekber hattat tuğfer’’
Dakika 40:23