200 – Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 200
200- Hadis-i Şerif Külliyâtı Ders 200
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
‘’Elhamdülillahi Rabbil-âlemin vesselâtü vesselâmü alâ rasûlina Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ve etbaihi ve etratihi ecmaîn’’
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Çok kıymetli ve muhterem izleyenler,
Dersimiz hadis-i şerifler külliyâtından yine emir olanlar hakkındadır. Miktan İbn-i Madi Kerip (R.A) Hazretleri anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) omuzuma vurdu ve ey Kudeym, ey Miktancık! Emir, Kâtip, Ârif olmadan ölürsem kurtuluşa erdim demektir dedi. Bu Ebû Dâvûd‘un haberidir. Ârif hak hakkında bilgi edinir bu bilgileri Emir’e aktarır. İşte görüyorsunuz doğru görevini yapmayanların vay hâline! Ne buyurdu Peygamberimiz ey Miktancık! Emir, Kâtip, Ârif olmadan ölürsem kurtuluşa erdin demektir dedi. Yani devlet memuru olmalı ama hakkını vermeli, hakkını vermezsen işte tehlikeyi Peygamberimiz haber verdiler. Daha fazla izâhâ gerek görülmemektedir.
Ebû Zer (R.A) anlatıyor; Ey Allah’ın Rasûlü dedim, beni memur tâyin etmez misin?
Bu sözün üzerine elini omzuma vurdu ve sonra da: “Ey Ebû Ze! Sen zayıfsın, memurluk ise bir emânettir. Hakkını veremediğin takdirde kıyâmet günü rüsvalık ve pişmanlıktır. Ancak kim onu hak ederek alır ve onun sebebiyle üzerine düşen vazifeleri eksiksiz edâ ederse o hâriç buyurdu.” Bu da Müslîm, Ebû Dâvûd ve Nesâî’nin haberi. Ebû Dâvûd’da diğer bir haber şöyledir. Ey Ebû Zer! Ben seni zayıf görüyorum, ben kendim için istediğimi senin için de isterim. Sakın iki kişi üzerine âmir olma, yetim malına da velilik yapma! İşte Rasûlullah (A.S.V) buyurdu ki Âriflik haktır, halka Âriflik gereklidir ancak Ârifler ateştedir, görevini doğru yapmayan Ârifler. Ârif’in tarifi yapıldı. Rasûlullah (A.S.V) ona göre memurluk, sorumlulukları olan bir vazifedir, emânettir. Her kez onun hakkını veremez hakkını veremeyenleri âhirette rüsvâlık ve pişmanlık beklemektedir. Zayıf, liyâkatsiz olanlara memurluk verilmemelidir. Memurluğun hakkını ödeyen endişe etmemelidir. Memurluk istenmemelidir. Evet, sevgili dostlarımız yetersizlik, liyâkatsizlik olduğu söylenebilir.
Evet, sevgili dostlar!
Adâletle, hakkâniyetle iş yapmadıklarını bir kısım suistimâllere yer vermek sûretiyle vebâl altına girdiklerini de beyân etmiştir.
Dakika 5:12
Ârifler ateştedir cümlesini önceki hadis-i şerif’te gelen onun memurluğun sebebiyle üzerine düşen vazifeleri eksiksiz edâ ederse o hâriç istisnâsı ile kayıtlamak gerekir. İfâdenin mutlak gelişi çoğunluğun suistimâle yer vermesinden olduğu gibi tergîpte tağliz maksadından olabilir.
Abdurrahman İbn-i Semüre (R.A) anlatıyor, Rasûlullah (A.S.V) buyurdular ki; “Ey Abdurrahman! Emirlik isteme eğer senin talebin üzerine sana emirlik verilirse istediğin şeyin sorumluluğu sana yüklenir. Eğer sen tâlibi olmadan sana emirlik verilirse o işte yardım görürsün. Bir iş için yemin eder sonra da aksini yapmakta hayır görürsen daha hayırlı gördüğün neyse onu yap, ettiğin yemin için de kefarette bulun.” Bu da Buhârî, Müslîm ve diğerlerinin haberidir. Bu meselede hırs gösterenlerin yardımdan mahrum kalacaklarını da ifâde eder. Evet, sevgili dostlarımız, “Yüce Allah yeminlerinizin kefâretler çözülmesini size farz, meşrû kılmıştır.” (Tahrim Sûresi âyet-i kerime )
Ebû Mûsâ (R.A) anlatıyor; Yanımda amcamın evlatlarından iki kişi daha olduğu hâlde Rasûlullah’ın (A.S.V) huzuruna girdim, yanındakilerinden biri, ey Allah’ın Rasûlü! Yüce Allah’ın sana tebliğ ettiği işlerden bazıları üzere bizi Emir tayin et dedi. Diğeri de aynı talepte bulundu. Resulullah’ın (A.S.V) onlara cevabı şu oldu; Biz Allah’a kasem olsun bu işe onu talep eden veya ona hırs gösteren hiç kimseyi tayin etmeyiz. Buhârî, Müslîm ve diğerlerinin haberi bu da. ‘’Benden sonra maddi menfaatler de kendilerini öne alan ümerâdan vâki bencillikler göreceksiniz. O zaman âhirette Havz-ı Kevser’in başında bana kavuşuncaya kadar sabredin’’.
Yine Ebû Dâvûd’un diğer bir rivayetinde: “Benim nazarımda hıyanet de en ileri olanınız iş talep edeninizdir.” Memurluk talebi ne zaman meşru olur? Hz. Yûsuf örneği var (AS.) Yûsuf (AS.) beni memleketin hazînelerine memur et çünkü ben korumasını ve yönetmesini bilirim dedi, Yûsuf (AS.) böyle dedi. Bu da Yûsuf Sûresi âyet 55’de. Orada bu âyet bile bunu bildiriyor. Kezâ Ebû Dâvûd’da gelen bir hadis-i şerifte şöyledir; kim Müslümanların kaza, hâkimlik işlerini talep eder ona nâil olur, sonra da verdiği adilâne hükümler adilâne olmayanlara galebe çalarsa cenneti hak eder. Kimin de adilâne olmayan hükümleri galebe çalarsa cehennemi boylar buyurdu.
Dakika 10:06
Biz hırs gösteren kimseyi tâyin etmeyiz buyurdu Peygamberimiz. Bunun mukâbilinde yardım ile ifade etmiştir. Bu durumda eğer işi hususunda Yüce Allah’tan yardım olmazsa bu işe o kimse yeterli değil demektir, talebine müspet cevap verilmemesi gerekir. Şurası açıktır ki her memuriyette bir kısım meşakkatler vardır. Öyleyse kim Yüce Allah’tan yardıma mazhar değilse girdiği işte büyük bir vartaya telâfisi olmayan zarara düşer. Dünyası da âhireti de hüsrâna uğrar. Şu hâlde aklı olan kimse aslâ talep peşine düşmez. Ancak yeterliyse ve talebi olmadan kendisine verildiyse bu durumda Sâdikul Va’dül Emin olan Rasûlullah (A.S.V) yardım vaad etmiştir. Böylesi bir memuriyette fazilet olduğu izahtan vârestedir. Şu hâlde yasak liyâkatte düğümlenmektedir. Bir işe lâyık olmadan o iş talep edilmemelidir, mü’min bunun mesûliyetini düşünerek talep etmelidir. Tayine yetkili kimselerde lâyık olanı aramalıdır.
Evet, sevgili dostlarımız!
Seleften pek çok kimse birçok sıkıntılara birçok sıkıntıları göze alma pahasına memuriyet almamışlardır, memuriyet almamak için hepsi kırbaçlanmayı ve sonunda ölmeyi bile göze alanların başında İmâm-ı Âzâm Ebû Hanîfe Rahimehullâh’ın geldiğini yeri gelmişken kaydediyoruz.
Dakika 12:38