214 – Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 214
214- Hadis-i Şerif Külliyâtı Ders 214
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
‘’Elhamdülillahi Rabbil-âlemin vesselâtü vesselâmü alâ rasûlina Muhammedin ve alâ âli Muhammed’’
‘’Eûzu bi kelimatillahittâmmâti min gadabih ve elimi igâbih ve şerri ibâdih ve min şerri hemezâtiş şeyâtîn ve eûzu bike Rabbi en yahdurûn’’
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Çok kıymetli ve muhterem izleyenler,
Hadis-i şerifler külliyâtından derslerimiz devam ediyor konumuz namaz hakkındadır ve namazın içerisinde Yüce Allah’a yalvarış namaz dışında ve namaz içinde Hakk’a yalvarış namazını zâten kendisi tam amelî bir duadır. Hem amelî duadır hem amelî istiğfardır. Namazın içerisi çok zengindir onun için namaz mirâçtır sevgili dostlarımız.
Ebû Hûreyre (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) namaz için tahrime tekbirini alınca kırâate geçmeden önce bir müddet sükût buyurmuştur. Ben ey Allah’ın Rasûlü dedim! Anam babam sana fedâ olsun, tekbir ile kırâat arasındaki sükût esnâsında ne okuyorsunuz? Bana şu cevabı verdi. Ey Allah’ım! Beni hatâlarımdan öyle temizle ki kirden paklanan beyaz elbise gibi olayım, Allah’ım! Beni hatâlarımdan su, kar ve dolu ile yıka diyorum. Günahsız Peygamber böyle yalvarıyor. Buhârî, Müslîm, Ebû Dâvûd, Nesâî bu haberi vermektedirler. İşte görüyorsunuz ‘’Allâhümme’’ diye Peygamberimiz başlıyor, ne kadar mükemmel bir dua ediyor ve meâlini verdiğimiz duayı okuyor.
Ey kıymetliler!
Ey Allah’ım! Beni hatâlarımdan öyle temizle ki kirden paklanan beyaz bir elbise gibi olayım. Allah’ım! Beni hatalarımdan su, kar ve dolu ile yıka diyorum. İşte bu kelimeler Peygamber dilinden, gönlünden Hakk’a bir yalvarıştır. Ebû Dâvûd, Nesâî ve Buhârî’nin rivâyetlerin başında şu da bulunmaktadır; Ey Yüce Allah’ım! Benimle hatâlarımın arasını doğu ile batının arası gibi uzak kıl diye de bir yalvarışı var. Hatâları ateşe girmeye sebep olmasından dolayı cehenneme benzetmiş ve onun söndürülmesini de yıkamaya teşbih buyurmuş. Söndürme işinde söndürücülerin hepsini sudan başlayarak en soğuğuna varıncaya kadar zikretmekle üslupta mübâlağaya yer vermiştir. İmâm-ı Şâfiî Hazretleri ve başka bazıları bu hadise dayanarak namazda Kur’an-ı Kerim’de olmayan bir şeyle dua etmenin câiz olduğuna hükmederler. Hanefîler bu görüşe katılmazlar. Evet, sevgili dostlarımız işte her mezhep kendi mezhebinin o hak delillerine istinâden kendi mezhebini yaşasın çünkü hepsinin dayandığı deliller vardır.
Dakika 5:28
İbn-i Ömer (Radıyallâhu Anhüma) anlatıyor biz Rasûlullah (A.S.V) ile birlikte namaz kılarken cemâatten biri aniden „Allah’u Ekber Kebîra, Velhamdü Lillâhi Kesîra, Subhanallahi Bükreten ve Esîla’’. Allah büyüktür, büyüktür. Allah’a hamdımız çoktur, sabah akşam tespihimiz Allah’adır dedi.
Rasûlullah (A.S.V) Efendimiz bu sözleri kim söyledi? Diye sordu.
Söyleyen adam ben, ey Allah’ın Rasûlü dedi!
Rasûlullah (A.S.V) Efendimiz, o sözler hoşuma gitti semâ kapıları onlara açıldı buyruldu.
Yine Hazreti Ömer’in oğlu Abdullah (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) der ki; söylediği günden beri o zikri okumayı hiç terk etmedim demektedir. Müslîm, Tirmizî, Nesâî bu haberi vermektedirler.
Evet, sevgili dostlarımız!
Nesâî bu rivâyette şunu da açıklamaktadır. 12 adet meleğin bu sözleri yükseltmek üzere koştuklarını gördüm. Duaların kıblesi semâ, âyet-i kerimede: “Güzel sözler ona yükselir o sözleri de sâlih ameller yükseltir” buyrulmuştur. (Fâtır Sûresi âyet-i kerime 10)
Hazreti Enes (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor Rasûlullah (A.S.V) namaz kılarken nefes nefese bir adam geldi ve („Allah’u ekber, Elhamdülillâhi hamden kesîran, tayyiben, mübâreken fihi.“). Allah büyüktür çok temiz ve mübârek, hamdler Allah’adır dedi.
Peygamber (A.S.V) namazı bitirdikten sonra şu kelimeleri hanginiz söyledi? Diye sordu.
Cemâat bir müddet sessiz kaldı.
Rasûlullah (A.S.V) kim söylediyse çekinmesin, benim desin zîrâ fenâ bir şey söylemiş değil dedi.
Bunun üzerine adam, ben ey Allah’ın Râsulü dedi!
Rasûlullah ’da (A.S.V) ben 12 melek gördüm her biri bu kelimeleri Allah’ın huzuruna kendisi yükseltmek için koşuyorlardı buyurdu. Müslîm, Ebû Dâvûd ve Nesâî’nin haberi bu da. İşte görüyorsunuz efendiler, („Allah’u ekber, Kebîra Elhamdülillâhi hamden kesîran, tayyiben, mübâreken fihi.“) buyurmuş burada da. Evet, sevgili dostlarımız,
(„Allah’u ekber, Elhamdülillâhi hamden kesîran, tayyiben, mübâreken fihi.“), işte Peygamber Efendimizin bu kelimelerle ilgili haberi böyle.
Dakika 10:00
Yine Hazreti Câbir anlatıyor (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Resulullah (A.S.V) namaza başlarken tekbir getirir sonra bazen şunu okurdu;
قُلْ إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿١٦٢﴾
لَا شَر۪يكَ لَهُۚ وَبِذٰلِكَ اُمِرْتُ وَاَنَا۬ اَوَّلُ الْمُسْلِم۪ينَ ﴿١٦٣﴾
‘’Allâhümmehdinî li ahsenil âmâlî ve ahsenil ahlâkî lâ yehdi li ahsenihâ illa ent ve kıni seyyiel âmâlî ve seyyiel ahlâk, la yekini seyyiehâ illâ ent’’.
Namazım, ibâdetim, hayâtım ve ölümüm âlemlerin şeriksiz Rabbi olan Allah içindir, ben bununla emir olundum, ben bu emre teslim olanların ilkiyim. Ey Allah’ım! Beni amellerin ve ahlâkın en iyisine sevk eyle. Bunların en iyisine Senden başka sevk eden yoktur, beni kötü amellerden ve kötü ahlâktan koru, bunların kötülüğünden ancak Sen korursun, diye Peygamberimizden gelen haber ki bunu da Nesâî haber veriyor. Evet, sevgili dostlarımız,
‘’İnne salati ve nusuki ve mehyâya ve memâtî lillâhi rabbil âlemin lâ şerikeleh ve bizâlike ümirtü ve ene evvelül Müslîmîn’’
‘’Allahümmehdini li ehsenil âmâli ve ahsanil ahlâki lâ yehdi li ahsenihâ illa ent ve kınî seyyiel âmâlî ve seyyiel ahlâkî, lâ yâkînî seyyieha illâ ent’’
Evet, sevgili dostlarımız!
İşte dua görüyorsunuz Rasûlullah (A.S.V) namaza başlarken tekbir getirir sonra bazen işte bu duaları okuduğu rivâyeti vardır. İşte her mezhebin mezhebine bu gibi delilleri almaktadır sadece delil bunlar değil başka deliller de bulunmaktadır. Evet, sevgili dostlarımız araya Ezân-ı Muhammedî girdiği için az fâsıla verdik.
Muhammed İbn-i Mesleme (R.A) anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) nâfile namaz kılmak için kalktığı vakit bazen şunu okurdu. Allahu Ekber,
وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَاْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
Allah büyüktür yüzümü hanîf ve Müslüman olarak semâvât ve arzı yaratan Allah’a yönelttim ben müşriklerden değilim derdi. Devamını Hz. Câbir’in (R.A) rivâyetinde olduğu şekilde zikretti. Sonra şunu okudu; (Allahümme entel melik… Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke ve bihamdik) Allah’ım kâinatın gerçek meliki, hükümdarı, muktedir hükümdarı Sensin, Senden başka ilâh yoktur, Seni hamdinle takdis ederim, sonra kırâate geçti. Bu da Nesâi’nin haberidir.
Hazreti Âişe’yi Sıddıka (Radıyallâhu Anha ve Erdahünne ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) namaza iftitah tekbiri ile başlayınca şunu okurdu; Sübhânekellâhümme ve bi hamdik ve tebârakesmük ve teâlâ ceddük (vecelle senâük) ve lâilâhe ğayrük. (vecelle senâük) bölümü sadece cenazede okunuyor biliyorsunuz.
Dakika 15:11
Allah’ım! Seni her çeşit noksan sıfatlardan takdis ederim, hamdim Sanadır, Senin ismin mübârek azametin yücedir, Senden başka İlâh’ta yoktur. Bu da Tirmizî, Ebû Dâvûd, İbn-i Mâce’nin haberidir. Evet, sevgili dostlarımız İşte ‘’Hanefî Mezhebi’’ bunu uygulamaktadır, görüyorsunuz herkesin çok kıymetli delilleri vardır. Kimisi o duayı kimisi bu duayı okumaktadır çünkü hepsi Peygamber Efendimize dayanmaktadır, oraya istinât etmektedir. Evet, sevgili dostlarımız şöyle baktığımız zaman işte dört mezhebin hak olması buradan geliyor. Hanefîler cemâat hâlinde imamın arkasında bir şey okumadıkları için sondaki bu sükût kırâatle rükûnun arasını ayırmaya hamledilmiştir. Kırâat bitince rükûya gitmekten acele etmemekten ibârettir, kasten uzatılması mekrûhtur, yanılarak uzatılırsa farzın tehîrine sebep olduğu için secde-i sehiv gerekir. Hanefîlere göre istiftah duası olarak Sübhâneke’den başka bir dua okunmaz ve okumak câiz de değildir. Bu hususta rivâyet edilen dualar farz namazların tahiyyatlarında teşehhütten sonra namazın nihâyetinde okunabilir. Nâfileler de daha musâmahalı olan Hanefîler bu bapta gelen rivâyetleri gece namazlarına hamlederler. Yani Peygamberimiz geceleri teheccüd kılardı orada okurdu derler. Çünkü herkes bu hadis-i şerifler külliyâtını incelemişler, inceledikten sonra müçtehit âlimlerimiz herkes kendi kanâatine göre bir hükme ulaşmıştır. Onun için herkes mezhebini seve seve yaşasın! Hanefîler göğsünü gere gere biz Hanefî’yiz diye Hanefî mezhebinin bütün ilkelerini yaşasınlar, çünkü hepsi Kur’an-ı Kerime, sahih sünnete, icmâya kıyasa, içtihâda dayanır. Aslî ve Fer-i delillere dayanır, delilsiz hareket etmemişlerdir diğer hak mezheplerimiz de böyle. Mâlîkî, Şâfiî, Hanbelî’de böyledir. Onun için mezhepler zenginliktir, İslam Caddesi’nin genişliğidir, bunu doğru anlayanlar zâten tarih boyunca bu dört mezhebin arasında ihtilâf çıkmamıştır. Onun için düşman burayı vurmak istiyor buradaki birliği, bâtıl mezhepleri düşman destekliyor, iblîs destekliyor, iblîsin orduları destekliyor, nefisler destekliyor onun için Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat yolu İslâm’ı doğru anlamının okuludur bunlar. Hak delillere dayalıdırlar. Öbürlerinin doğruları da var yanlışları da var ama bu dört mezhebin dayandığı ilkeler bunlara yakın gerçekçiler de var ama okulları kapanmış ayrı. Mesela Zâhirîlere, Selefîler’de bunlara yakın idiler veya aynısıydılar çok az farklar vardı. Bunların pek çoğunun ekolü kapanmıştır ama bu dört mezhep dünyayı okutarak geldi, okutarak devam ediyor. Allah’u Âlem bunlar ebedî kapanmazlar.
Dakika 20:08
Çünkü Kur’an-ı Kerim’e dayalı sahîh sünnete dayalı icmâ kıyasa dayalı, bu kapılar sonuna kadar açık, bunların kapanma durumu yok ne zaman bunlar kapanmaz ama insanlık doğrudan saparsa o zaman başına kıyameti kendi kopartmış olur o ayrı mesele.
Evet, sevgili dostlarımız!
Rükû ve secdelerde okunanlar İbn-i Abbâs (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) buyurdular ki haberiniz olsun ben rükû ve secde hâlinde Kur’an okumaktan men edildim. Öyleyse rükûda Rab Teâlâ’yı tâzim edin, secdede ise dua etmeye gayret edin zîrâ secdede iken yaptığınız dua icâbet edilmeye lâyıktır buyurdular. Müslîm, Ebû Dâvûd, Nesâî bunu da haber vermektedir. Evet, sevgili dostlarımız işte kaynaklar, işte hadis-i şerifler, işte haberler.
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor. Rasûlullah (A.S.V) secdelerin de şunları söylerdi; (Allâhümmağfirli zembi küllehâ dikkahu ve cullehu ve evvelehû ve âhirahû sırrahû ve alâ niyetehû). Allah’ım! Büyük küçük birinci, sonuncu gizli açık bütün günahları mağfiret buyur diye yalvardığını Ebû Hûreyre’den Müslîm, Ebû Dâvûd haber veriyor. Evet, sevgili dostlarımız (Allâhümmağfirli zembi küllehâ dikkahu ve cullehu ve evvelehû ve âhirahû sırrahû ve alâ niyetehû) diye dua ettiğini haber veriyor secdelerin de bunlar Hanefîlerde nâfile namazlarında yaptığını haber verirler.
Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anha ve Erdahünne ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor. Rasûlullah (A.S.V) rükûsunda ve secdelerinde şu duayı çokça okurdu; (Subhâneke Allâhümme Rabbena ve bihamdike Allâhümmağfirli). Allah’ım! Seni takdis ve tenzih ederim, Rabbimiz takdisimiz hamdinledir. Ey Allah’ım! Beni mağfiret eyle. Bu duayı okumakla Kur’an-ı Kerim’e yani, “Kur’an’ın Rabbini hamd ile tesbih et.” Nasr Sûresi’nin 3’üncü âyetine uyuyordu. Buhârî, Müslîm, Ebû Dâvûd, Nesâî haber veriyor.
Müslîm, Ebû Dâvûd ve Nesâî’den gelen bir rivâyette de şöyle denmiştir; Rasûlullah (A.S.V) rükû ve secdesinde şöyle derdi: (Subbuhun, kuddûsün, Rabbu’l-melâiketi ve’r-rûh), Münezzehsin, mukaddessin, meleklerin ve ruhun Rabbisin Sen.
Evet, sevgili dostlarımız!
Muvattâ ve Tirmizî ve Ebû Dâvûd’un bir rivâyetinde de şöyle denmiştir. Rasûlullah’ı (A.S.V) yatakta kaybettim ve araştırdım derken elim ayağının altına rastladı, secdede idi ve: ‘’Allâhümme innî eûzu bi-rizake min sahtike ve eûzu bi-muafatike min ukubetike ve eûzu bike minke lâ uhsî senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsike’’. Allah’ım! Senin rızânı şefâatçi kılarak öfkenden Sana sığınıyorum. Affını şefâatçi yaparak cezândan Sana sığınıyorum, Senden de Sana sığınıyorum, Sana lâyık olduğun senâyı yapamam, Sen kendini senâ ettiğin gibisin diye yalvarıyordu, bu da Âişe annemizden gelen haberdir. Yine Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anha) şöyle anlatır; bir gece Rasûlullah’ı (A.S.V) yatakta kaybetmiştim, hanımlarından birinin yanına gitti zannettim, aramaya başladım sonra geri döndüm rükû veya secdede idi (Subhâneke ve bi-hamdike lâ ilâhe ente) diyordu. Ben annem babam sana kurban olsun, ben neyin peşindeyim, sen neyin peşindesin dedim. İşte efendiler, Allah’ın Rasûlü Allah’ın huzurunda O’na kulluk eri yapıyor, Âişe annemiz de başka tarafta arıyor.
Sübbuh, münezzeh olması, Kuddüs ise Allah’ın İlâh’a lâyık olmayan her şeyden temizlenmiş olduğunu ifâde eder tam bir İlâh olduğunu, başka İlâh’ın olmayacağını, ruh için Cumhur Cebrâil’dir demiştir. İhtilâflı meselelerde esas olan Cumhur’un görüşüdür.
Evet, sevgili dostlarımız İnşâ’Allah’u Teâlâ bu konuyla ilgili yeni keşif notlarımız devam edecektir.
Dakika 27:35