hayat veren

66- Tefsir Ders 66 hayat veren nurun keşif notları

66- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 66

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

(Âli İmrân Sûresi 12’nci Âyet-i Kerime’den 19’uncu Âyet-i Kerime’ler)

 

قُل لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ سَتُغْلَبُونَ وَتُحْشَرُونَ إِلَى جَهَنَّمَ وَبِئْسَ الْمِهَادُ ﴿١٢﴾

قَدْ كَانَ لَكُمْ آيَةٌ فِي فِئَتَيْنِ الْتَقَتَا فِئَةٌ تُقَاتِلُ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَأُخْرَى كَافِرَةٌ يَرَوْنَهُم مِّثْلَيْهِمْ رَأْيَ الْعَيْنِ وَاللّهُ يُؤَيِّدُ بِنَصْرِهِ مَن يَشَاء إِنَّ فِي ذَلِكَ لَعِبْرَةً لَّأُوْلِي الأَبْصَارِ ﴿١٣﴾

İnkârcı kâfirlere deki; Siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Kimdir kâfir? Kâfir: Allah’ı ve onun kitâbını, Peygamberini, Allah’ın kânûn ve nizamını kabul etmeyenlerdir. Bunun için bunların tamamı derlenip, toplanıp cehenneme doldurulacağını Yüce Allah kendisi söylüyor bu âyet-i kerime de. Hiç şüphesiz karşı karşıya gelen iki toplulukta size bir âyet, bir işaret ve ibret vardır. Onlardan bir Allah yolun da savaşıyordu, öbürü de kâfirdi ve karşılarındakini göz kararıyla kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah’ta gönderdiği yardımla dileğini destekliyordu. Gören gözleri olanlar için elbette bunda apaçık bir ibret vardır.

Bedir savaşında mucize üstüne mucizeler zuhur etti. Nefsinin uşağı olanlar, putun uşağı olanlar, şehvetine tapanlar işte orada tamamen Allah’a karşı koyuyor, Peygambere karşı çıkıyor îmânlı orduyu ortadan yok etmek istiyorlardı. Allah ise inananlara gereken yardımı yaptı, nice mucizeler gösterildi. Bu ebediyyû’l-ebed Allah inanmış kullarına desteklemeye yardım etmeye, uçsuz bucaksız lütuf ve keremde bulunmaya devam edeceğini de vaad etmiştir. Çünkü bitmez, tükenmez nimetleri eksilmez göz aydınlığı inanan mü’minler içindir işte mutlu hayat buradadır. Hayat veren değerler ise Allah’ın ortaya koyduğu İslamî değerlerdir.

Bakın insan için tehlikeli olanların cazip olan kişiyi celp eden, aldatan durumlara bir bakın;

(استعيذ بالله)

زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاء وَالْبَنِينَ وَالْقَنَاطِيرِ الْمُقَنطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالأَنْعَامِ وَالْحَرْثِ ذَلِكَ مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَاللّهُ عِندَهُ حُسْنُ الْمَآبِ ﴿١٤﴾

İnsanlara kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığını, salma atlar, vasıtalar, çağın vasıtaları, servetler, davarlar, ekinden kâbilinden aşırı sevgiyle bağlanılan bu gibi şeyler çok süslü gösterilmiştir. Dikkat edin! İşte bu süslere cilalara dikkat edin. Hâlbuki bunlar dünya hayatının geçimini sağlayan geçici şeylerdir. Oysa varılacak yerin ebedî hayatın bütün güzellikleri Allah katındadır ve öbür âleme hazırlanmıştır. Burası ekme, ora biçme âlemidir. Dünya da ekeceksin bol bol hayır hasenatları herkesten çok çalışacaksın.

Dakika 5:00

Bu sayılanların tamamını Allah yolunda, tamamen Allah yolunda, ilâhî ölçülere uygun olarak bu sayılanlar sana dünya da faydalı olacaktır. Eğer bunların cilasına aldanır da Allah’ın ilâhî kânûnları onun ölçülerine uymaz da sadece bunlara takılır kalırsan ve bunlara da iyilik etmiş olmazsın. Kadın mükemmeldir ama ilâhî ölçüler dâhilinde onu korumak, onun hakkını vermek ve onun konumunu koruyabilmek. Ne diyor? Evlat Allah yolunda olursa evlatlar ne kadar hayırlı evlatlar ne kadar güzeldir. Ama Allah yolunda değil ise bunlarla mağrur ise ve kantarlar dolusu senin servetin altınların var, başka servetlerin var, başka malların var, mülklerin var bunlar Allah yolun da değil sadece dünyalık için bunların esiri hâline gelmişsen işte vay geldi hâline o zaman. Ebedî hayata çalışmıyorsun, dünyaya takılmış kalmışsın, dünyayı âhirete harcayamıyorsun, kendini dünyaya harcıyorsun. Dünya seni harcıyor sen dünyayı değil dünyayı Allah yolunda kullan diye verildi sana dünya seni kullansın diye verilmedi. Para seni kullanmayacak sen parayı Allah yolunda kullanacaksın. Dünya senin kalbine ve sırtına binmeyecek, kalbine girmeyecek sen dünyanın sırtına bineceksin ve dünyayı Allah yolun da kullanacaksın, tüm insanlığın menfaatine kullanacaksın, kendi egolarına değil, şehvetine değil. Eğer şehvetin gereğini yaparsan şehvetin emrine girersin, dünyanın da kölesi olursun, perişan olursun. Bunlara dikkat et!

(استعيذ بالله)

قُلْ أَؤُنَبِّئُكُم بِخَيْرٍ مِّن ذَلِكُمْ لِلَّذِينَ اتَّقَوْا عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَأَزْوَاجٌ مُّطَهَّرَةٌ وَرِضْوَانٌ مِّنَ اللّهِ وَاللّهُ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ ﴿١٥﴾

الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا إِنَّنَا آمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ ﴿١٦﴾

الصَّابِرِينَ وَالصَّادِقِينَ وَالْقَانِتِينَ وَالْمُنفِقِينَ وَالْمُسْتَغْفِرِينَ بِالأَسْحَارِ ﴿١٧﴾

Deki; Size o isteklerinizden daha hayırlısını haber vereyim mi? Korunan kullar. Kim bu korunan kullar? Muttakiler, Allah’a itaat edenler, isyan etmeyenler. İşte bu korunanlar Rablerinin yanında cennetler var ki altlarından ırmaklar akar. İçlerinde ebedî kalmak üzere onlara hem tertemiz eşler var, hem de Allah’tan bir rıdvan vardır. Allah o kulları görür. Onlar ki; Ey Rabbimiz! Biz îmân ettik, inandık, îmân getirdik artık bizim suçlarımızı bağışla ve bizi ateş azâbından koru derler. O sabredenleri o doğruluktan şaşmayanları dosdoğru. Müslüman odur zaten. Doğruluktan şaşmayanları o el pençe divan duranları. Kime? Allah’a divan duranları, kimin karşısında el pençe duruyor? Hazır ol vaziyette Allah’a duruyor.

Dakika 10:01

Beş vakit namazlar da saflarda bulunuyor. Birlikte hepimiz senin emrindeyiz Allah’ım diyor Eşhedüler, neşhedüye dönüşüyor, ben demiyor biz diyor birlikte Allah’a bir itaat ortaya çıkıyor. İşte görüyorsunuz ki artık bizim suçlarımızı bağışla, bizi ateş azâbından koru derken ne yapıyorlar? Sabırla Allah yolunda bulunuyorlar ve doğruluktan şaşmıyorlar. El pençe divan duruyorlar Allah’u Teâlâ’ya. O nafaka verenleri ve seher vaktinde o istiğfar edenleri, yalvaranları diyor. İşte Cenab-ı Hak burada övdüğü kullar var, bunlar Cenab-ı Hakk’ın övdüğü kullardır. Sabır olacak ey Müslüman! Sende doğruluk olacak, Allah’a el pençe divan duracaksın. Allah senden iyi, sana senden daha yakın, seni o yaşatıyor sana sürekli bakıyor ve kalbinin bütün derinliklerini duyuyor ve görüyor. Sana senden yakın. Yüce Rabbinin sürekli seni gördüğünü unutma o yaşatıyor el pençe duracaksın Rabbine. İşte el pençe durup divan duranlar o nafaka verenleri, kim nafaka veriyor? Allah bana diyor nimetleri verdi, bende muhtaçlara vereyim diye zevkle, sevgiyle Allah’ın rızasını sırf onu düşünerek ne yapıyor? Allah’ın verdiği nimetleri Allah yolunda harcıyor. Seher vakitlerinde ne yapıyor? İstiğfar ediyor. Seher vakti ne zaman? İşte gece yarısının bira sonrası imsak’la gece yarısı arası o vakitlerde istiğfar ediyor. Cenab-ı Hakk’ın huzurun da o ıssız vakitlerde bütün dünya ya uyku da, ya gaflete iken sen Allah’ın huzurun da divan duruyor. Alnın secdelerde istiğfar ediyorsun (استغفرالله) diyorsun, mağfiret dilerim beni affet diye yalvarıyorsun. İşte Allah bu kullarını övüyor ve büyük şehâdet geliyor. Büyük şehâdet Allah’ın şahitliği ne diyor;

شَهِدَ اللّهُ أَنَّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ وَالْمَلاَئِكَةُ وَأُوْلُواْ الْعِلْمِ قَآئِمَاً بِالْقِسْطِ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ﴿١٨﴾

إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذِينَ أُوْتُواْ الْكِتَابَ إِلاَّ مِن بَعْدِ مَا جَاءهُمُ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ وَمَن يَكْفُرْ بِآيَاتِ اللّهِ فَإِنَّ اللّهِ سَرِيعُ الْحِسَابِ ﴿١٩﴾

Allah (C.C) şehâdet eyledi şu gerçeğe ki; (لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ) Allah’tan başka ilâh yok sadece Allah var. Buna Allah’ın kendisi şahit. Bakın, Allah kendi kendine ne diyor; Benden başka ilâh yok ben şahidim diyor. Başka kimler şahit? Bütün melekler Allah’tan başka ilâh olmadığına, Allah’ın birliğine bütün meleklerde şahitlik ediyor ve ilim uluları büyük âlimlerin tamamı da şahitlik ediyor. Hem de dosdoğru olarak şahittir ki bunlar başka ilâh yok. Ancak o Azîz Hakîm olan Allah var.

Dakika (15:15)

Aklını başına al kıymetli dostlarım! Doğrusu Allah katında din sadece İslam’dır. Bunu bilenler biliyor, bilmeyenler bilsin. (إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ) bunu unutma! Yine Mâide Sûresinin, Âli İmrân Sûresinin âyetlerinde ne diyor; “Ben din olarak İslam’ı seçtim, o din olarak İslam’dan razıyım.” Yine başka âyette ne diyor; “İslam’dan başka din arayandan kabul etmem diyor.” Hem de istikbâle yönelik kabul etmeyeceğim diyor, etmedim, etmem diyor. Çünkü İslam’dan başka din yok. Bütün peygamberler İslam dini için görevlendirilmiş Rasûller ve Nebîlerdir. Rasûller İslam içindeki şeriatları yenilerek gelmişler, Nebîler onlar destekleyerek gelmişlerdir. Onun için o kitap verilenlerin anlaşmazlıkları ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki taşkınlık ve ihtirastan dolayıdır. Her kim Allah’ın âyetlerini inkâr ederse şüphe yok ki Allah hesabı çabuk görendir. İşte ehli kitap dediği Hristiyan ve Yahûdî’lerdir. Ne diyor: O kitap verilenler anlaşmazlıkları ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra Kur’an geldi, İslam yerleşti, hakîkat ortaya çıktı. Buna rağmen yine taşkınlık içinde ve ihtiraslarından dolayı ne yaptılar? Bir türlü hakîkati kabullenemediler. İhtirasları, taşkınlıkları engel oldu. Her kim Allah’ın âyetlerini Kur’an-ı Kerim’i onun âyetlerini kim inkâr ederse şüphe yok ki Allah hesabı çabuk görendir. Allah’ın şiddetli azâbına, hesabına tabii ki mazhar olacaklardır bunu hiç mi hiç unutmamaları gerekmektedir. Şimdi bu âyetler üzerinde de bazı keşiflerde bulunmaya çalışalım. Cenab-ı Hak hakkıyla Kur’an-ı Kerim’i anlayan ve hakkıyla îmân eden Amel-i Sâlih işleyen mutlu bir hayata kavuşan ebedî mutlu olan kullarından eylesin bizleri ve bizi kendi yolunda gerçekleri anlamaktan biran bile mahrum eylemesin.

Şimdi Cenab-ı Hak okumuş olduğumuz âyet-i kerimelerde kadınlardan bahsetti. Kadın kıymetli bir varlık ama kadını istismar edip onun iffetini korumayan, şehvetine tâbî olanların vay geldi hâline. Kadın sevilmek mevkiinde gösterilmiştir. Çünkü kadın erkek için bu dünyada en üstün nimetlerinden biridir. Hattâ dünya nimetlerinin en birincisidir ve kadın sevilmeye lâyıktır ve ilâhî kurallara bağlı kalarak kötü yollara teşebbüs etmeden ölçüyü taşırmadan ilâhî ölçülere göre Allah sevgisi Allah’adır. Allah içinde mahlûkat sevilir ki kadın sevilir. Bunun için bu âyet-i kerimede kadın sevgi mevkiinde gösterilmişti Cenab-ı Hak tarafından. Erkeklere tamamen diyor ki; Hanımlarınızı seviniz. Hem de Allah için köklü sevgiyle seviniz. Kapıdan girdiği zaman bir erkek Peygamberimizin de işaret ettiği gibi hanımına şefkatle, sevgiyle bakacak hanım da ona tam bir şefkat ve sevgiyle karşılık verecek. O evdeki mutluluğa, tatlılığa bir bak sen o zaman. Çocuklara da bu evdeki bütün aile bireylerine bu sevgi yanşayacak. Atışmalar, tartışmalar bunlar Müslüman ailelere yakışmıyor. Müslümanın şiârı ilimdir, akıldır, sevgidir, saygıdır, merhamettir. Kötülüğe hiç mi hiç yer yoktur. Kur’an-ı Kerim’i eğer iyi anlarsa Müslümanlar iyi bir ailenin sahibi olurlar. Birbirinin kıymetini bilirler. İyi bir kadın içinde iyi bir erkek dünyanın bulunmaz nimetidir. Dünya nimetlerinin başında gelir. Hattâ onun devlet başkanıdır. Aile bir devlettir. İşte kadının mutlu beyi, mutlu erkeğin mutlu hanımı olmak zorundadır. İslam bunu emreder.

Dakika (22:12)

Evlenirken fiziksel yapısına, sırf parasına, ütülü elbisesine bakarsanız aldanırsınız. Uzun sakalına, cübbesine bakarsanız yine aldanırsınız. İslam ile kişinin iç dünyasının donanıp donanmadığına bakacaksınız. İslam’ın, Kur’an’ın, kişinin mânâsıyla iç dünyasına yerleşmiş mi veya yerleşmesi için bir gayreti çabası var mı? Veyahut da Kur’an’a sırt mı dönmüş, keyfine göre mi hareket ediyor? Bunlara dikkat et! O güzellikte bakarsın ki bir ay sonra tadı tuzu kalmaz fiziki güzelliğin, paranın pulun da tadı kalmaz. Gönüller birbirini sevince acı soğan kebaptan üstün olur. Saraylardan samanlıklar daha güzel görünmeye başlar. Sevenler için bu ama birbirini sevmeyenleri saraylara götürdünüz, paralarını verdiniz her şeyleri var ama sevgi yok içeri de îmân yok, merhamet yok, ilâhî yüce değerlerden eser yok. Üstelik birde inkâr varsa o zaman siz o saraylar da ne besliyorsunuz? İşte birbirini tepişenleri görürsünüz, birbiriyle çekişenleri görürsünüz, birbiriyle atışanları görürsünüz, rûhî bunalımdan stresten dolayı intihar edenleri görürsünüz ve hır gürle dünyası berbat olarak gider. Mezarı berbat olur ve mahşeri perişan olur. Îmânla yaşayalım ey efendiler! Kur’an-ı Kerim ile yaşayalım ve bize hayat veren değerleri kalbimize nakşedelim. İşte Şâh-ı Nakşibend bu ismi oradan almış. Nereden almış? Kur’an-ı Kerim’i, İslam’ı bağrına ruhuna, kalbine, sırlarına nakşetmiş, Allah’a derin bir saygıyı öğrenmiş. İmâm-ı Âzâm ilmi, irfânı nakşetmiş. Bunlar nereden almışlar bu irfânı? Hz. Muhammed’in getirdiği Yüce İslam’dan almış.

Dakika (25:06)

Ömerler Fâruk olmuş ve Bekirler Sıddık olmuş, Osmanlar Zinnureyn olmuş, Aliler Murtaza olmuş (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn). Onun için Buhârî Şerifte benden sonra en büyük fitne kadındır diyor Peygamberimiz. Hangi kadın bu? Kadını istismar ederseniz kadını olduğu kıymetli mevki sinden alıp onun lâyık olmadığı, müstahak olmadığı mevki makamlarda kullanırsanız ve kadını kadınlıktan çıkarırsanız işte Peygamberimizin bu işaretine dikkat edin. Erkekler için benden sonra en büyük fitne kadındır demiştir. Kadın hakları derken, kadının haklarını elinden alıp, iffetini namusunu elinden alıp, kadını tamamen kadından başka her şeye benzeyen duruma çeviren zihniyete bir bakın kadına en büyük kötülük yapılmıştır. Dini, îmânı onun içteki, dıştaki haysiyet ve şerefi, iffeti ve namusu elinden alınan ve onun dini, îmânı elinden alınan ne kadar kadınlarımız varsa bunlar dünyadaki şehvet perestler, kadını sırtından rant sağlayan vampirler işte kadına ihânet etmişlerdir. Kadının hakkını önce içte ve dışta iffetini, namusunu, dinini, îmânını Yüce Allah’u Teâlâ’nın ona yaratmış olduğu fıtratını bir defa koyacaksın kadına kadının haklarını vereceksin. Fıtrî yaratılış haklarını vereceksin. Kadını Allah kadın olarak yarattı. Kadını Yüce Allah yarattığı kadını senden iyi biliyor. Ne yapacağını iyi biliyor. Kadının görevlerini ve onun bulunacağı mevki makamı Yüce İslam göstermiş. İnsanlığın annesi kadın, evlat için nedir? Filozoftur evladının filozofu olacak, dünyayı idare edecek hükümdarları anne yetiştirecek, kadın yetiştirecek ve kadının ilk defa okulu, evladın okulu annenin okuludur. Anneden aldığını kimseden alamaz. Ondan sonra dünyanın bütün okullarını okutacaksın ama önce o evlada iyi bir anne vereceksin. Anneyi yetiştireceksin ki dünyaya hayırlı evlatlar dünyayı idare edecek hayırlı evlatlar yetiştirilsin. Kadını mahvedersen bu evladı kim yetiştirecek.

Bunun için kantardan bahsediyor âyet-i kerime. Büyük bir ağırlık birimidir. 1200 okka ukiye, 12000 okka, 1200 dinar diye üç rivâyet vardır. Efendimizden (A.S.V) yer gök arası mal demektir. İnsanoğlu işte buna dikkat etmelidir. Mal bulunsun bütün insanlık zengin olsun, adâlet ve taksimat yerli yerince olsun ama mal kalbe girmesin, dünya kalbe girmesin. Kalbin görevi Allah’a îmân ve Allah’a bağlılıktır. Mal dışında, dünya dışında kalbin îmânla dolu Allah’a bağlı olacaktır. Allah’ın emrinde olacaktır. Allah sevgisiyle dolup taşacaktır. Mal, mülk, dünya hiçbir şey kalbe girmeyecektir. O zaman senin gemin fırtınalı okyanusta batıyor demektir veya batmış demektir. Gemini batırma buna dikkat et.

Dakika 30:17

(Visited 132 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}