HadısŞerifKülliyatı 144-01

144- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 144

144- Hadis-i Şerif Külliyâtı Ders 144

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

‘’Elhamdülillahi Rabbil-âlemin vesselâtü vesselâmü alâ Rasûlina Muhammedin ve alâ âlihi ve ezvâcihi sahbihî ve etbâihi ve ıtratihi ecmaîn’’

‘’Bismillahi Zişân azimû sultan şedidül burhan kaviyyül erkâm mâşââllahu kân Eûzubillahi min külli şeytani insün ve can’’

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 

Çok sevgili ve muhterem efendiler, dersimiz ganimetler ve fey hakkında devam ediyor.

 

 

İbn-i Ömer (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) Hayber mahsulünden her sene zevcelerine 100 vask veriyordu bunun 80 vask’ı hurma 20 vask’ı arpaydı. Hz. Ömer (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri halîfe olunca Hayber’den Yahûdî’leri çıkardığı zaman orayı taksim etti ve Rasûlullah’ın (A.S.V) zevcelerini muhayyer bıraktı. Dileyene arazi ve sulama suyu verecek dileyene de eskiden olduğu şekilde belli miktardaki vask’ı verecekti. Bazıları arazi ve suyu tercih etti ki, Hz. Âişe ve Hafsâ (Radıyallâhu Anha ve Erdahünne ve Erdahüm Ecmaîn) bu gruptandı, bir kısmı da kendilerine hurma verilmesini tercih ettiler, bunu da Buhârî, İbn-i Mâce ve Ebû Dâvûd, Ebû Müslim rivâyet etmektedirler.

 

Ebû Hûreyre (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) buyurdular ki Peygamberlerden (A.S.V) ve Aleyhimüsselâm biri gazveye çıktı da kavmine nikâhla bağlanıp gerdeğe girmek istediği hâlde henüz gerdek yapmadığı kadını olan benimle gelmesin. Kezâ bina yapıp henüz çatısı atılmamış inşaatı olan da gelmesin. Kezâ gebe koyun veya develer satın alıp doğurmalarını bekleyeniniz varsa o da gelmesin dedi. Bu şekilde gazveye çıktı derken tam ikindi namazı sırasında veya buna yakın bir zamanda fethedeceği beldeye yaklaştı. Güneşe: “Sen bir memursun ancak ben de bir memurum” dedi ve Yüce Allah’a yönelerek: “Ey Rabbim! Şu güneşi bize durdur da namazımız geçmesin” diye dua etti. Güneş o yerlerin fethini Yüce Allah müyesser kılıncaya kadar durduruldu sonra elde edilen ganimetleri topladılar, toplanan ganimetleri yemek üzere ateş geldi fakat ateş takmadı bile. Bunun üzerine Peygamberimiz Peygamber içimiz de ganimetten çalan bir hırsız var. Her kabileden bir kişi bana bîat etsin dedi bu sûretle ona bîat etmeye başladılar derken, bir adamın eli Peygamberin eline yapışıp kaldı. Hırsız bu kabile de, kabilenin her ferdi bana teker teker bîat etsin dedi,  bîat etmeye başladılar, iki veya üç kişinin eli onun eline yapıştı kaldı, ganimet hırsızı sizde dedi. Öküz başı kadar iri bir altın getirdiler, ganimet yığınının içine o da atıldı ateş gelip ganimeti yedi, bilesiniz bizden önce hiçbir ümmete ganimet helâl kılınmıştır. Ganimetleri Allah’u Teâlâ (C.C) Sadece bize helâl kıldı, bu da bizde gördüğü aczimiz ve zaafımız sebebiyledir buyurdu. Bunu da Buhârî, Müslim haber vermektedir.

 

Dakika 05:27

 

Evet, efendiler!

 

İbn-i Hacer’in sunduğu bilgilere göre bu Peygamber Yuşa Aleyhisselâm’dır, fethettiği yerde Filistin’deki Eriha kasabasıdır. İşte görüyorsunuz Ulemâmız hepsini incelemişler. Hz. Dâvûd (AS.) ile Hz. Süleymân (AS.) için de Güneşin durdurulduğuna dair rivâyet mevcut ise de muhaddisler bunların zayıflığına dikkat çekerler. Hz Mûsâ içinde fecrin doğması geciktirilmiştir. Rasûlullah’ın (A.S.V) duasıyla da güneşin batmasına birkaç sefer Cenab-ı Hakk’ın gecikme hâlkettiği muteber rivâyetler de gelmiştir. Esmâ Binti Umeys (Radıyallâhu Anha’nın) rivâyetine göre Rasûlullah (A.S.V) bir gün Hz. Ali Efendimizin dizleri üzerinde uyurken ikindi namazının vakti çıkar, Rasûlullah’ın (A.S.V) duası üzerine güneş geri çıkar (A.S.V) Efendimiz namazlarını kılarlar, sonra tekrar güneş batar. İbnü’l Cevzî ile İbn-i Teymiyye’nin bu konuda hatâ ettikleri de belirtilmiştir. Bunu da İbn-i Hacer bildiriyor. Rasûlullah’ın (A.S.V) duasıyla Hendek Harbi sırasında da ikindi namazını kılması için güneşin tehirine dâir rivâyet mevcuttur. Bu saadette Rasûlullah (A.S.V) ile ilgili üçüncü bir rivâyet daha var; Miraç mûcizesini anlatırken Kureyş’lilere, kervanlarını gördüğünü güneşin doğması ile birlikte geleceğini söyler. Güneş için Yüce Allah’a dua ederler, kervanın gelişine kadar güneşin doğması durdurulur. İşte görüyorsunuz Cenab-ı Hak peygamberlerin şahsında mucizeler ortaya koymaktadır. Bu ateşin insanlar tarafından yakılmayıp gökten indiği hususunda, bu da oradaki mûcizenin kabulü için gerekmekteydi ve bunun da sarih olduğu söylenmiştir. “O zamanlar insanlar bir ganimet elde edince Yüce Allah ateş gönderirdi, o da ganimeti yerdi, elde ettiğiniz ganimetleri temiz ve helâl olarak yiyin.” Bu da Enfâl Sûresi âyet 69’dur. İşte ganimetin helâl kılındığı ümmet Hz. Muhammed’in ümmetidir evet (A.S.V) (Rahmetullâhi Aleyhim Ecmaîn).

 

Hz. Ebû Hûreyre (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) bir gün kalkıp ğulûlü yani ganimet malından çalma konusunu hatırlattı. Bunun kötülüğünü günahının büyüklüğünü belirtti ve bu meyanda şunları buyurdular; “Sakın sizden birini kıyâmet günü boynunda böğürmesi bulunan bir deve olduğu hâlde bana gelmiş, ey Allah’ın Rasûlü! Bana yardım et diye yalvarıyor ve kendimi de cevaben senin için hiçbir şey yapamam ben sana tebliğ etmiştim der bulmayayım.”

 

Dakika 10:11

 

Rasûlullah (A.S.V) bu tarzda hayvanları ve diğer ganimet mallarını teker teker zikretti. Buhârî ve Müslim haber veriyor. Ğulûl hıyânet demektir, ganimet malından çalmak devlet malından kânûnsuz olarak alınan her şey ğulûldür. Tirmizi’nin rivâyetinde Hz. Muaz’ı Yemene gönderirken ona yaptığı talimat meyanında şöyle buyurmuştur; Benim iznim olmadıkça hiçbir şeye dokunmayacaksın, zîrâ bu ğulûldür, kim ğulûl de bulunursa kıyâmet günü çaldığı şeyle birlikte gelir buyurdular. Rasûlullah (A.S.V) şöyle buyurdu ve şöyle anlaşılmıştır; Sakın ganimetten ve devlet malından çalıp da bunun günahından gelecek azaplar sebebiyle kıyâmet günü benden şefaat talep etmeyin. Ben bunun günah olduğunu tebliğ etmiş bulunduğum için bu çeşit günahlarınıza hiçbir şefaatte bulunamam, ganimet hırsızlığından kaçının. Çünkü o kıyâmet günü işleyene büyük bir ark olacaktır. Yine Rasûlullah (A.S.V): Sakın sizden birinizi kıyâmet günü boynunda kişnemekte olan bir at olduğu halde bana gelerek; Ey Allah’ın Rasûlü! Beni kurtar derken ben de kendimi sana hiçbir şey yapamam ben sana tebliğ etmiştim diye cevap verirken bulmayayım. İşte burada Ümmet-i Muhammed komple uyarılıyor. Devlet malından almayın çalmayın! Sakın sizden birinizi kıyâmet günü boynunda meleyici bir koyun olduğu hâlde bana gelip: Ey Allah’ın Rasûlü! Beni kurtar derken kendimi de sana hiçbir şey yapamam ben sana tebliğ etmiştim diye cevap verir bulmayayım. Sakın sizden birini kıyâmet günü boynunda çığlığı olan bir kimse olduğu hâlde gelerek: Ey Allah’ın Rasûlü! Beni kurtar derken kendimi de senin için hiçbir şey yapamam ben sana tebliğ etmiştim diye cevap verir bulmayayım. Sakın sizden birini kıyâmet günü boynunda dalgalanan giyecekler olduğu hâlde gelerek: Ey Allah’ın Rasûlü! Beni kurtar derken kendimi de senin için hiçbir şey yapamam ben sana tebliğ etmiştim diye cevap veririm bulmayayım. Sakın sizden birini kıyâmet günü boynunda altın gümüş gibi cansız mal olduğu hâlde gelip: Ey Allah’ın Rasûlü! Beni kurtar derken kendimi de senin için hiçbir şey yapamam ben sana tebliğ etmiştim diye cevap verir bulmayayım. İşte bazı Ulemâ’lar, Âlim’lerimiz bu hadisin meâlen: “Kim hainlik eder ganimet ve âmmeye ait hasılattan bir şey aşırır ise yani milletin malından bir şey aşırır ise kıyâmet günü hâinlik ettiği o şeyin günahını yüklenerek mahşere gelir.” Bunu da Âli İmrân Sûresi’nin 161’inci âyet-i kerimesinden anlamaktayız. Ganimetten çalan kimsenin cezâsı hususunda âlimler ihtilâf etmişlerdir. Cumhur imamın uygun bulacağı bir tâzir cezâsı verilir demiştir, imam devletin yani devlet başkanının adı imam olarak geçer.

 

Dakika 15:01

 

Rasûlullah (A.S.V) ganimetten bir ayakkabı bağı iğne bile çalan kimsenin şehit olamayacağını açık bir dille mükerreren ifade etmiştir. Semüre İbn-i Cündeb (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri Rasûlullah’ın (A.S.V) şöyle buyurduğunu haber verdi; “Kim ganimet hırsızını gizlerse bu da onun gibi olur” buyurdu. Bunu da Ebû Dâvûd haber vermektedir.

 

Evet, sevgili ve muhterem izleyenler!

 

Görüyorsunuz kul hakları çetin ama bir de milletin malından çalmak daha da çetin görünmektedir. Devletin malı milletin malıdır.

 

Abdullah İbn-i Amr İbnü’l Âs (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) bir ganimet ele geçirilince Hz. Bilâl (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretlerini emrederdi; O da topluma yüksek sesle duyurur askerlerde ganimet olarak ne ele geçirmişse getirip teslim ederdi. Peygamberimiz (A.S.V) de önce beşte birini humus alır, geri kalanını da taksim ederdi. Bir gün Bilâl’in çağırmasından sonra bir adam kıldan mâmul bir yular getirdi ve: “Ey Allah’ın Rasûlü! Ganimet olarak biz de bunu ele geçirmiştik” dedi. Sen dedi üç kere bağırdığı vakit Bilâl’i işitmedin mi? O zaman niye getirmedin? Adam, Rasûlullah’a (A.S.V), gecikmenin sebebi ile ilgili olarak kabul görmeyen özürler beyân etti. Ancak neticede şu cevabı aldı; Hayır, bunu senden kabul etmiyorum “Kıyâmet Günü” sen bununla birlikte geleceksin dedi. Bunu da Ebû Dâvûd haber veriyor. Bu da ümmete uyarıdır. Bir yular bile olsa, bir iğne bile olsa işte görüyorsunuz durum feci, târiz yasağı ifâde ettiği sertliğe kaçmak, yani yasağı ifâde de sertliğe kaçma târiz vermektedir. Ağır bir üsluba ve metoda başvurmaktır. Bazı âlimler bütün askerlerin hissesi vardı, hisselerini onlara ulaştırmak imkânsız hâle gelmişti. Yani iş işten geçtikten sonra milletin malını millete ulaştırmak imkânı fırsatını da kaçırmamak lâzım. İş işten geçince bakın Peygamberimiz geleni getirdiğini almadı. Niye o taksimatın içine o dâhil olmalıydı, olmadığı için o yuları geç getiren adam bakın tehdit edildi, onun şahsında bütün insanlık uyarıldı. Evet, sevgili ve muhterem izleyenler, durum kendini göstermektedir gereken ders alınmak için ne güzel Şanlı Peygamber insanlığa başta ümmetine ne güzel ders vermektedir. Tehlikeleri nasıl da güzel haber vermektedir. Ey dünya! Uyan doğru ol dürüst ol Allah’a kul ol, Peygamber Muhammed’e (A.S.V) tâbî ol! O zaman işte şahlık burada kullukta olduğunu iyi anlarız, Allah’a iyi kul olmaktır şahlık sultanlık. Allah’a kul olmazsan Firavunlaşırsın, Firavunlarda insanların en kötüsüdür bunu da bil! Firavunlaşma nefsine feverân ettirme, nefsine fırsat verme, Allah’a kul ol, Peygambere tâbî ol! İşte sultanlık burada, kurtuluş burada Cenab-ı Hak rahmetinin fazlının içine aldığı kullarından eylesin.

 

Dakika 20:52

 

(Visited 39 times, 1 visits today)