HadısŞerifKülliyatı 156-01

156- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 156

156- Hadis-i Şerif Külliyâtı Ders 156

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

 

‘’Elhamdülillahi Rabbi’l-âlemin Vessalâtü Vesselâmü Alâ Rasûlüna Muhammedin ve Alâ Âlihi ve Sahbihî Ecmaîn.”

 

‘’Eûzu bi kelimatillahittâmmâti min şerri mâ haleka ve zerea ve berea’’

‘’ Rabbi eûzu bike m‘in hemezâtiş şeyâtîn ve eûzu bike Rabbi en-yahdurûn’’

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler,

 

Konumuz ‘’Tavaf ve Say’ın’’ durumu hakkındadır. Ebû Dâvûd ‘un haberinde Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) ıztıbâ yaptı, (omuzlara alınan „rida“nın bir ucunu sağ koltuk altından geçirip sol omuz üzerine atıp sağ omuzu ve sağ kolu açık bırakmak demektir.) istilâmda bulundu, tekbir getirdi sonra üç tavafta remel yaptı. Müslümanlar rüknü- yemâni’ye varınca Kureyş’in nazarından gizleniyor gizlenince de normal yürüyüşe geçiyor, sonra tekrar karşılarına çıkınca bu sefer yeniden remel’e geçiyorlardı. Onları böyle remel yaparken canlı ve kıvrak gören Kureyş (yani müşrikler, putperestler) bunlar ceylanlar gibiymiş diyorlardı. Müslümanların zayıf görülmesi tabii doğru değildir düşmanlarına karşı, Müslümanlar güçlü görünsünler düşmanlarına.

 

İbn-i Abbâs (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn): “Remel sünnettir demiştir, bunu da Ebû Dâvûd haber veriyor. Bu hadis-i şerife dayanan âlimler remel yapılan şavtlarda ıztıbânın sünnet olduğunu söylemişlerdir. Diğer zamanlarda yapılmaz.

İstilâm Hacerül-Esvet’i öpmek veya selâmlamaktır. Yine İbn-i Abbâs’ın önceki kanaatinden rücû ederek cemaatin kavline geldiğine delil olarak değerlendirilmiştir.

 

Evet, sevgili dostlarımız!

 

Büyükler dâima durumu incelerler ve ona göre hareket ederler. Ebû’t Tufeyl (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor: İbn-i Abbâs (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) ki Kâbe’nin etrafında tavaf yaparken ilk üç şavt’ın da remel, son 4 şavt ’ında da normal yürüme yapmak sünnet midir değil midir? Senin kavmin buna sünnet diyorlar.

İbn-i Abbâs (Radıyallâhu Anh) Hazretleri buna şu cevabı verdi:

 

-Hem doğru söylemişler hem de isabetsiz tarafı da vardır demiş. Yani hem doğru söylemişler hem de kizbetmişler demekle neyi kastediyorsun diye açıklama istedim diyor.

Anlattı Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) Mekke’ye ‘’Umretü’l Kaza’’ için gelmişti, müşrikler Muhammed ve Ashâb-ı zayıflıktan Kâbe’yi tavaf edemez dediler. Müşrikler onu kıskanıyorlardı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Aleyhissalâtu Vesselâm) Ashâbına 3 şavtta remel yaparak 4 şavtta da normal şekilde yürümelerini emretti. Ben tekrar İbn-i Abbâs (Radıyallâhu Anh) Hazretlerine:

 

Bana Safa ile Merve arasında ki tavafı binerek yapmanın sünnet olup olmadığını haber ver. Zîrâ senin kavmin bunun sünnet olduğunu söylüyorlar dedim. Bana şu cevabı verdi:

 

 

Dakika 5:15

 

Hem doğru söylemişler hem de isabetsiz tarafı da var. Hem doğru söylemeleri hem de kizbetmeleri ne demektir?” diye ben tekrar sorunca açıkladı.

 

Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm), Mekke’ye umre için geldiği zaman Mekkeli ahâli etrafını çokça sarmış “İşte Muhammed! İşte Muhammed!” diye sıkıntı veriyorlardı. Hattâ genç kızlar bile evlerden çıkmışlardı. Rasûlullah’ın (Aleyhissalâtu Vesselâm) huzurunda yol açmak için halka vurulmazdı, halk başına üşüşünce bu sebeple o da hayvana bindi. Aslında Say’ı yayan yapmak, binerek yapmaktan efdâldir. Bunu da Müslim-i Şerif ve Ebû Dâvûd haber veriyor sevgili dostlarımız.

 

(Böcekler gibi ölsünler), bakın tâbiri hakaret maksadı ediyordu. Yani müşrikler Müslümanlara böyle diyorlardı. Böcek diye tercüme ettiğimiz nalaf kelimesi hayvanların burunlarından düşen parazit bir kurtçuktur.

 

İbn-i Ömer (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor; “Rasûlullah’ı (Aleyhissalâtu Vesselâm) 7 şavttan üçünü hızlıca yaptığı ilk tavafta Hacerü’l Esved’e istilâm duyururken gördüm”. Bunu da Buhârî, Müslim ve diğerleri haber vermektedir.

 

Kıymetli izleyenler!

 

İslam âlimleri İbn-i Ömer’in bu müşâhedesini vedâ haccı ile ilgili kabul ederler. Dolayısıyla İbn-i Abbâs’ın (Radıyallâhu Anh) ‘’Umretü’l-Kaza’’ ile alâkalı rivâyetini bunun nesh ettiğine hükmederler. İbn-i Abbâs’ın rivâyetinde temel ilk üç şavtta her bir turun yarısında yapılmıştır. Hâlbuki burada Hacerü’l Esved ’den Hacerü’l Esved’e remel yapılarak ilk üç turun tamamlandığı belirtilmektedir. Yani haberler hepsi güzeldir yalnız incelediğiniz zaman her haberin mahiyetini daha iyi öğrenmiş olursun.

 

Hz. Câbir (Radıyallâhu Anh) Hazretleri anlatıyor: “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) Mekke’ye geldi, doğru Mescid-i Haram’a girdi ve Hacerü’l Esved’e istilâm buyurdu. Sonra sağ kolu üzerinde ilerleyerek üç tur remel yaptı, dört turda yürüdü. Sonra Makam-ı İbrâhim’e geldi ve: “Sizde İbrâhim’in makamından bir namazgâh edinin…” âyet-i kerimesini okudu. (Bakara Sûresi’nin 125’inci âyet-i kerimesi). Ardından makam, Beytullah ile kendi arasında olacak şekilde iki rekât namaz kıldı. Bu namazı bitirince tekrar Hacerü’l Esved’e geldi ve istilâmda bulundu. Sonra Safa ve Merve’ye gitti. Zannedersem orada: “Şüphe yok ki Safa ve Merve Allah’ın şeâirindendir”. (Bakara Sûresi’nin 158’inci) âyet-i kerimesini okudu’’. Bunu da Müslim, Muvattâ ve diğerleri haber vermektedir.

 

Dakika 10:01

 

Bu rivâyet Peygamber’in (Aleyhissalâtu Vesselâm), bir umre tavafını tarif etmektedir. Hacerü’l Esved’e istilâmla tavafa başlamak, ilk üç şavt ‘ta remel yapmak, müteâkip dört turda normal yürüyüşte bulunmak, Makâm-ı İbrahim de iki rekât namaz kılmak. Bazı rivâyetlerde bu namazların birinci rekâtında (Kul yâ eyyühel kâfirûn) ikinci rekâtında (İhlâs-ı Şerif) Sûresi’nin okunduğu belirtilmiştir. Safa ve Merve arasında say bu sayede Safa’dan başlamıştır.

 

İbn-i Abbâs (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor; Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) ve Ashâb-ı (Radıyallâhu Anh) Cîrane’den umre yaptılar. Bu umrede Beytullah’ı remel yaparak tavaf ettiler. Bu tavafta rıdâlarının bir ucunu sağ koltuklarının altına koymuşlar, diğer ucunu da sol omuzlarının üzerine atarak (ıztıbâ yapmışlardı). Bunu da Ebû Dâvûd haber vermektedir.

Iztıbâ remel yapılan tavafların bütün şavtların da gereklidir. Diğer tavaflarda gereksizdir, demişlerdir.

 

Evet, sevgili dostlarımız, İbn-i Abbâs (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor: “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) ifâza tavafının yedi şavtında da remel de bulunmamıştır”. Bunu da Ebû Dâvûd haber veriyor.

İfâza tavafını say takip etmeyeceğine göre onda remel yoktur da demişlerdir.

 

Eslem Mevlâ Ömer İbnü’l Hattâb anlatıyor: Ömer İbnü’l Hattâb’ı (Radıyallâhu Anh) Hazretlerini dinledim. Diyordu ki bugün Yüce Allah İslam’ı hâkim ve güçlü kılmış. Küfrü ve kâfirleri de bertaraf etmiş olduğuna göre remel yapmanın ve omuzu açmanın yani ıztıbâ etmenin ne gereği var. Ancak bununla beraber bizler Rasûlullah ile (Aleyhissalâtu Vesselâm) birlikte yapmış olduğumuz şeylerden hiçbirini bırakmayız. Bunu da Ebû Dâvûd haber veriyor. Biz anlamasak bile, keşfedememiş olsak bile mutlaka bir hikmet, gizli sırlar vardır. Onun korunması gerekir demiştir Hz. Ömer. Yani sünnetlerin de içi gizli hikmetler ile sırlarla dolu olduğuna işaret etmiştir.

 

Hz. Câbir (Radıyallâhu Anh) Hazretleri’nden kaydettiğimiz rivâyette: Remelin veda haccında tatbik edildiğini ifade eder. Ulemânın kahir ekseriyeti, terki herhangi bir şey gerektirmeyen bir sünnet demektir, bu konuda müttefiktirler demişlerdir.

 

Ya’lâ İbn-i Ümeyye (Radıyallâhu Anh) Hazretleri anlatıyor; “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) bir bürde ile ıztıbâ yapmış olarak tavaf etti”. Ebû Dâvûd, Tirmizî haber veriyor bunu da.

 

Dakika 15:00

 

Bürde ’den maksat aba ve hırka demektir. Bürde’nin yeşil olduğu da belirtilmiştir, İmâm-ı Mâlik dışında ulemâ ıztıbâ’ya müstehab demiştir. Şafiler remel olan tavaflarda ıztıbâ sünnettir demişlerdir.

 

Abdurrahman İbn-i Saffân (Radıyallâhu Anh) Hazretleri anlatıyor; “Rasûlullah’ı, (Aleyhissalâtu Vesselâm) Ashâb-ı ile birlikte Kâbe’den çıkarken gördüm. Beytullah’ı kapısından Hatim’e kadar istilâm ettiler ve Beytullah ‘ın üzerine yanaklarını koydular. Bu sırada Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) ortalarında idi.” bunu da Ebû Dâvûd haber veriyor.

Rükün ile kapı arasıdır burası yani mültezem de denmektedir. “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) rükün ile kapı arasında dua eden mültezime Cenab-ı Hakk’ın her dilediğini vereceğini müjde etmiştir” bu da Beyhâkî’den gelen bir haberdir.

 

İnşâ’Allah dersimiz bundan sonra istilâm ile devam edecektir.

 

Dakika 16:51

 

 

(Visited 47 times, 1 visits today)