Tefsir 182-01

182- Tefsir Ders 182 hayat veren nurun keşif notları

182- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 182

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

Kıymetli dinleyenlerimiz,

Sizlere kısa öz anlamlarını verdiğimiz âyetlerin ileride onların biraz açıklama getirmek üzere tefsir keşif notlarından bazı notlar vermeye de devam ediyoruz. Bunlar birer, birer hakîkat hayat notlarıdır. Çünkü bütün yanlışlardan korumak, doğrularla donanmak ve seni mutlu yapmak işte İslam’ın mutlu sonuca ulaştırmak gâyesi budur. İslam bu ilâhî olduğu için İslam’a sarılan ebedî pişman olmaz. İslam’sızlık ebedî pişmanlıktır bunu söyleyelim. Şimdi şeriatsız biliyorsunuz İslam nizâmını kabul etmeyen doğu da, batı da kimler varsa bu felsefe suçları arttırmıştır. İlâhî adâleti kabul etmeyenler ne yapmış? Suçları arttırmışlardır. Terör çoğalmıştır huzur, sükûn, emniyet tehdit altındadır. Bunun sebebi ilâhî adâletin önce îmânın ve Amel-i Sâlih’in güzel ahlâkın ruhlara, ilâhî adâletin kalplere, ruhlara kişinin kendine egemen olması ondan sonrada bütün dünya milletlerine adâletle, sosyal adâletle, merhametle, Allah’ın rahmetiyle tecellî eden İslam’ın ve O’nun adâletinin uygulanası şimdi reçete bu. Bu ilâhî, adam bunu uygulamıyor diyor ki ben bunu uygulamam ben kendi yaptıklarımız var işte, yazdığımız çizdiklerimiz var onları uygulayacağım bunlar çağdaş diyorlar, muasır diyorlar, çağdaş medeniyet diyorlar muasırlık diyorlar, diyorlar da diyorlar. Allah’tan daha ebedî, Allah’tan daha iyi bilen, çağdaşlık, muasırlık Allah’ın ilminin yanında nedir? En geridir. Allah ezelî, ebedîdir. Allah’a rağmen, Allah’ı dışlayarak ben muasırım diyen kişiler Allah’ın ilminin yanında en geride olduklarını hiç mi hiç unutmasınlar. Onlarda ne varsa Allah verdi. Allah’ın kudret ve kuvvetiyle onlar ne yapıyorlar? Hareket ediyorlar ne iş yapıyorlarsa Allah’ın verdikleriyle yapmaya çalışıyorlar. Onlar kesp ediyor, Allah hâlk ediyor. Özgürlüklerine, hürriyetlerine Allah müdahale etmiyor. Onun için onlar şımardılar. Bu şımarıklığın bak, neticesinde bu fatura acı fatura insanlığa çıkarılıyor ve yazık oluyor. Şöyle bir bakın cezâ evleri doldu. Kimle? Teröristlerle doldu, hırsız orada beslenir oldu ve hırsızlığı yaptıran sebepler bir defa ortadan kaldırılmıyor. Hırsızlığı büyük hırsızlar hırsızlık yapıyor cezâ verilmiyor ve küçük hırsızlara cezâ veriliyor. Bu da zulmün büyüğüdür, adâletin olmamasıdır bu da başka bir meseledir. İstisnâlar kaideyi bozmaz. Şimdi hırsız orada besleniyor veya hiç girmiyor büyük hırsızlar. Çıkıyor çıkanlar da cezâ almışsa eğer cezâ evinden çıkıyor tekrar yapıyor. Niye? Suçlar caydırıcı değil. Islâhat ortamı yok, suça iten sebepler daha çok.

Dakika 5:00

Suç ortamı hazırlanmış denge yok, adâlet yok dengeler bozuk fakirle zengin arsında ki dengeyi Allah dengeyi kurmuş ilâhî adâletle ama kulu bu dengeyi bozmuş. Suçlar artmaya devam ediyor. İslam da caydırıcılık vardır, hikmetler vardır. Suç ve suçlu ne yapar? Silinir yani suç diye bir şey kalmaz, suçlu kalmaz. Çünkü suça iten sebepleri ortadan kaldırırsanız suç olmaz, suçluda olmaz. Suça iten sebeplerin maddî ve manevî, zâhirî ve bâtınî, enfüsî ve âfâkî sebepleri üzerinde duracaksın bu yok materyalist bir eğitim sistemi ahlâkı yok sayıyor. Sonra ahlâkın istinatgâhı yok orta da Allah inancının kalbin ve ruhun tanınmadığı yerde, Allah inancının olmadığı yerde siz hangi ahlâktan bahsediyorsunuz? Öteki de başka ahlâk kavramını ortaya koyuyor beriki başka eğer felsefî ahlâkla ortaya çıkarsanız felsefeler çeşitlidir. Birinin ak dediğine öbürü kara diyebiliyor, birinin ahlâk diye kabul ettiğini, öbürü ahlâksız kabul edebiliyor. Ama ilâhî olan bu işin gerçeğidir. Kulu yaratan kulundan bir ahlâk istiyor Allah’ın istediği ahlâk, ahlâktır. Bu, bu kadar açıktır buda ilâhîdir. İşte Hz. Muhammed’in ahlâkını Allah Kur’an-ı Kerim de (وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ ) diyor. Sen, ey Muhammed! Muhakkak ki sen en büyük ahlâk üzeresin diyor, Allah diyor. Kur’an’dan ibâret Muhammed’in ahlâkı, İslam ahlâkı işte Muhammed’in ahlâkıdır. Müslümanların tümünde başka milletlerde Muhammed’in Ümmeti ’dir, hem de icâbet ümmetidir. (Ümmet-i İcabiye) onlar daha bunu tatmamışlarsa tabii onlara da İslam dini onları da kucaklamıştır. Gel diyor İslam cennetine saadetine gel mutlu ol diyor. Herkesi çağıyor Müslümanım diyen öncelikle bu güzelim İslam ahlâkıyla ahlâklanmış ve Muhammed’in ahlâkını taşımış olması gerekiyor ve başka milletlere de örnek olması gerekiyor. Şimdi başkalarına telkini, kendisinin de salkımı yutar hâlde olmaması gerekiyor. Kur’an-ı Kerim’de (لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ) yapmadığını niçin söylüyorsun diyor yapmadığınızı niçin söylüyorsunuz? Onun için bir şey söylemek için onun o ahlâkın bizde de olması gerekiyor. Mutlaka gerekiyor, örnek olunması da gerekiyor. Çünkü bütün insanlığın huzuru, rahatı gerçek bir îmânda, Amel-i Sâlih’te, güzel ahlâkta, sosyal adâlette, merhamette ve deryâlar gibi sevgiyle dolup taşmaktadır. Bu sevgi Allah sevgisidir. Allah için mahlûkat sevildiği zaman ortaya güzellikten, sevgiden, kardeşlikten, mutluluktan başka geriye bir şey kalmaz ki! İnsanlığı bundan siz soydunuz soğana çevirdiniz ve insanlığı perişan ettiniz. Bunun da adına insan hakları dediniz. Öbür taraftan ruhları, kalpleri ihmâl ettiniz, yazık ettiniz. Bu zararın yarısından hemen dönmeli kâra yönelmelidir.

Dakika 10:05

Söylemesi bizden İslam dini sosyal düzendir, hırsızlığa zemin hazırlamaz, fakirin hakkını önceden verir. Fakirin hakkını verir, “komşusu aç yatarken tok yatan bizden değildir” der. Kim diyor bunu? Hz. Muhammed diyor. Cenab-ı Hak: “Bir hastayı ziyaret eden beni ziyaret etmiş gibi olur” diyor. “Bir fakiri, bir garibi, bir yetimi yediren giydiren bana yedirmiş, ziyafet çekmiş, beni giydirmiş gibi olur” diyor. Ey Müslüman! Allah’ın seveceği işleri yap O’nun rızâsını kazanmaya bak! Ey insanlık âlemi! Bu güzel merhameti insanlardan esirgeme! İslam insanlığı kucaklayan ilâhî merhamettir, İslam insanlığı kucaklayan ilâhî rahmettir. İslam bütün insanlığın hakkını koruyan gerçek sosyal adâlettir. Gel bunu insanlardan esirgemeyin, yazık ediyorsunuz! İslam kadar insanlığı seven, insanlığı koruyan, insanlığa merhamet eden her şeyi hak ve doğru olan bir nizâm bulamazsınız. Çünkü İslam ilâhî nizâmdır. Ve kimseye dayatmaz sadece Allah’ın dediğini yapmaya çalışır. Bütün Allah’ın da ortaya koydukları tüm güzelliklerin tecellîsidir. Bunun için kıymetli dostlarımız, kısır çekişmelerden yüzeysel basit hareketlerden uzak kalmalı en faydalı işlerle uğraşılmalıdır. Üstü kapalı da olsa, açık da olsa hep faydalıyla uğraşılmalıdır. Allah’ın rızâsı aranmalıdır. Şimdi gerçek mürşit olmadan yani ilim ehli, ilim irfân bunları başarmak zordur. Dâima her işi ehline vermeli, nefisler tezkiye edilmelidir. Yani nefis temizliği İslam da esastır. Tezhibi Ahlâk, ahlâk terbiyesi İslam da esastır, güzel ahlâk İslam dini bir yönüyle tamamen güzel ahlâktır. Her yönüyle her güzelliktir, her hakîkattir eksiği bulunmaz, insanlık için ne lâzımsa İslam da vardır ve insanlık içinde ahlâk güzelliği kaçınılmaz lâzımdır. Bu güzel ahlâk İslam’dır. Şimdi tasavvuf ahlâkı dedikleri ahlâk işte İslam’ın, şeriatın ruhudur, İslam şeriatının ruhudur. Ruh disiplini, ahlâk eğitimi üç tane fıkıh, bunlara dikkat et! Nedir bu? Ruh disiplini, ahlâk eğitimi, üç fıkıh, Fıkh-ı Ekber, Fıkh-ı Zâhirî, Fıkh-ı Bâtınî şimdi bunların bir tanesini dahi ihmâl edemezsin. İhmâl edersen bid’at vadisine düşersin, ora da çırpınırsın, bunların bir tanesini ihmâl edersen bidat vadisinde çırpınır durursun. Fısk vadisinde iflâs vadisine sürüklenir gidersin insanlığa yazık olur. Ne yazık ki bazı örnekler verelim;

Dakika 15:00

Mesela Hâricîler, Mücesseme, Müşebbehe bid’at vadisindedirler. Doğru tarifleri hâriç yanlışları vardır. Bâtınî’ler bunlarda fısk vadisinde bulunurlar. Yine Vahhâbiler içinde bazıları müstesnâ bu Selefi’lik adında bunlar da iflâs vadisindedirler. İstisnâlar dâima hariçtir her konu da hâriçtir. Bugün Ehl-i Sünnetin içinde olanlarında yanlışları varsa onlar da tabii ki bu konunun içindedir onlarda bütün yanlışlarından vazgeçmelidir. Bu çağrı herkesedir doğrular hepimizin ortak müşterek ebedî, ezelî değerleridir. Yanlışlar hep beraber el ele, gönül, gönüle ortadan kaldırılmalıdır. İslam doğrunun adresidir, Kur’an-ı Kerim bunun kaynağıdır, Hz. Muhammed de bunu uygulayandır bizâtihi Kur’an-ı Kerim Arapçadır ama Hz. Muhammed Arap’a Kur’an’ı kendi açıklamıştır. Yani Arap’ta olsan, Türk’te olsan Muhammed gibi birine ihtiyacın var. Eğer Hz. Muhammed Arapçayı millet Araplar biliyor diye işte Kur’an açın okuyun işte anlarsınız deseydi ne olurdu? Her bir kafadan ayrı bir ses çıkacaktır. Murâdı İlâhî Kur’an’da ki gerçek mânâyı Allah Muhammed’e ve Cebrâil açıkladı. Hz. Muhammed de Arap’a ayrıca Kur’an’ı tefsir etti, İslam’ı açıkladı, uyguladı ve ortaya sünnet çıktı. Hadis-i şerifler, sahîh hadisler Kur’an-ı Kerimi açıkça uygulayan, anlatan metot ve sisteme bağlayan Hz. Muhammed’dir, onun sünnetidir. Yani kavlî, fiili, takrîrî sünnettir. Bunları göz ardı ederek sen Kur’an-ı Kerimi Muhammed ’siz Kur’an’ı, sünnet ’siz Kur’an’ı, hadisi şerif ’siz, Fâkih ’siz, Müfessir ’siz, Müçtehit ’siz icmâ ümmet olmadan sen Kur’an-ı Kerim’i doğru anlayacağını mı zannediyorsun? Doğru anlarsın nasıl, keyfine göre öyle değil Murâdı İlâhî’yi Hz. Muhammed açıkladı. Kitap, sünnet, icmâ, ümmet, kıyas-ı fukahâ ile ortaya güçlü sağlam delil çıktı. Bu dört delili iyi bilmemiz gerekiyor. Hele de müçtehitlerimize iyi değer vermemiz gerekiyor, Fâkihlerimize dikkat etmemiz gerekiyor. Yoksa yanılan yanılana, keyfine göre hareket eden edene ortaya bir başıbozukluğun çıkacağını hiç unutma! Zaten böyle bir şey isteniyor. Başıbozuk olsunlar da dağıldılar, parçalandılar ve yan yana gelmesinler diye adam hem çalıyor, hem oynuyor ve buna şeytanlar bayram ediyor, düşmanlar bayram ediyor. Ama bu bayram insanlığın kârine değil, bütün insanlığın zararına bu çalıp oynamalar şeytanın bayramları insanlığın zararına hakta hakîkatte dünya birleşirse bütün insanlığın kârinedir.

Evet, dünya da şöyle bir bakın gerçek Furkân adlı bir kitap peşinde koşanlar var. Düşman böyle bir işin peşinde şeytanlar, insan şeytanları ve bu işin başını çeken Emperyalistler var. Gerçek Furkân adlı bir kitap peşindeler. İslam’ı bölmek, parçalamak için uydurma bir İslam ve Şiî’lerin yanında yer almak gibi böyle görüntü veriliyor Şiî dostluğundan değil fitne ve fesâd peşinde koşmalar var.

Dakika 20:18

Her konu da, her ortam da, her çağ da uyanık olmak zorundasın. Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat kanalından gelen o sağlam bir zinciri iyi muhafaza etmek zorundasın. Çünkü Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat, Fırka-ı Naciye bu sağlam yoldan geliyor ve kıyâmete kadar gidecek. Burayı sıkı tut. Bu kıyâmete kadar Fırka-ı Naciye ne yapacak? Bunlar bu hak yolda devam edecekler, Hz. Muhammedin uyguladığı doğru İslam’ı takip edip gideceklerdir. İşte Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat budur. Müftü kimdir? Ehliyetli niyet ve ameli sağlam olan Allah’ın ve Rasûlün (A.S.V) Allah (C.C.) işte Allah ve Rasûlünün hükmünü nakledebilen müftüdür. Şahsî kanaatler fetvâ değildir. Adam benim kanaatime göre şöyle diyor; bunlar fetvâ değildir dini bir değeri de yoktur. Bunun için ehliyet lâzım bir, niyeti ve ameli sağlam olacak iki, Allah ve resulünün hükmünü nakledebilecek ve aynı zamanda da müçtehit istimbat âlimi olacak veya onun fetvâsını bilecek. Birde onu bugünkü çağın ve ortama taşıyabilecektir hem de kaidelerle beraber. Usül ilmini de iyi bilerek. Usül ilminde kânûn ve kuralların nedir? Kaideleri ortadadır. Bunları bugünkü ortama bugünkü çağın şartlarına taşımayı bilecek. Vasıta Kur’an-ı Kerim vasıta dediği zaman İslam’ın ilk doğduğu günkü vasıtalar neydi bugünkü vasıtalar nedir? Vasıta dediğin zaman hemen bugünkü çağın vasıtalarına taşıyabileceksin. Hâlâ deveden ve ötekinden bahsetmeyeceksin. Deve kendi ortamında vasıtadır ama birde çağın içinde bulunduğu havada, karada, denizdeki vasıtalar vardır. İslam çağları kuşatmıştır. İslam’ı, Kur’an’ı doğru anlamayan kişi hiçbir zaman Kur’an’ı doğru anlatamaz. Kendi bilgisi çağdışıdır Kur’an’ı da öyle zanneder öyle anlatmaya kalkar. Kur’an-ı Kerim sana ana esasları, gerçek anayasayı ne yapmış? Ortaya koymuştur. Sünnetle de bunları sana iyice uygulanır hâle getirmiştir, kurallarını koymuştur. Kur’an-ı Kerim aslî bir anayasadır. Nasıl öbür kânûnlar anayasaya göre düzenlenirler anayasaya aykırı olmazlar işte Kur‘an-ı Kerim‘de hayatın bütün anayasasıdır, kıyâmeti de öte aşan bir anayasadır, çağları öte aşan bir anayasadır, çağları kuşatmıştır çünkü ilâhîdir, Allah’ın düzeni kurduğu, ortaya koyduğu anayasadır. Onun içinde sünnette bunun uygulanmasıdır. Bunları Hz. Muhammed de Kur’an-ı Kerim de yani bütün doğruları İslam da aramalısın. Bu benim anlatabildiğim bu dediklerimden daha güzeli İslam da var ben bu kadarını söyleyebiliyorum.

Dakika 25:08

Onun için İslam seni koruma altına almış korumak istiyor, mutlu olmak istiyor, hayat veriyor. Çünkü sen ise bundan kaçıyorsan artık bunun kaçtığın için sonucunda bütün ıstıraplara katlanmak zorunda kalırsın. Çünkü adâlet ilâhîdir, Allah adâletini tecellî ettirecektir. Adâlet yerini bulacaktır küfür ekerek îmân biçilmez, hastalık mikrop ekerek sıhhat, afiyet biçilmez. Hem îmândan kaçacaksın hem küfür ekeceksin, hem de îmân biçeceksin mutlu olacağını buradan tasarlayacaksın bu bir hayaldir, evhamdır. Gerçekçi olmak lâzım, tam gerçekçi işte o gerçekler hakîkat Allah’ın ortaya koyduğu değerlerdir. Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’i ve İslam’ı hiç mi hiç ihmâl etme!

Evet, kıymetli dostlarımız!

Tüm zararlılar neden haram kılınmıştır? Tüm zararlıların tamamı haramdır. Neden? Kulunu Allah zarardan kurtarmak için kulunu seviyor âlemler onun rahmetinin tecellîsi, bütün âlemleri senin için yarattı. Onun için zararlıları da sana yasakladı ki kulum hem imtihanı kazansın hem mutlu olsun diye, hem de cenneti bulsun diye sen tersine zorluyorsun. Küçücük az Allah’ın verdiği aklı da Allah’ı ret etmeye kullanıyorsun. Allah sana İslam’ı anlasın, kavrasın Rabbisiyle tanısın diye sana aklı verdi ilk yarattığı akıldır, kalemdir ve Nur-i Muhammedî’dir. Unutma bunları! Neden ilk defa kalemi, aklı, Nur-i Muhammedî’yeyi yaratıyor. İşte aklın ve kalemin kalem ilmi irfânı temsil ediyor. Nur-i Muhammedî de Hakk’ın tamamını temsil ediyor hakîkati, Hak tecellîsi, rahmetin tecellîsi niçin Hz. Muhammed (وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ) diye Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim de: “Ey Muhammed seni biz âlemlere rahmet olarak gönderdik” diyor. Bunu şöyle bir düşün, iyice düşün, iyi anla! “Zarar ve zarara mukabil zarar da yoktur.” Bak mecellede de bu ayrı bir kânûndur kuraldır. Yani onun için Müslüman şüpheliden de sakınmalıdır. Şüpheliden de sakınırsa işi garanti olur hem dinini, hem de ırzını namusunu da burada korumuş olur.

Size bir de birleşmiş milletlerin vardığı kanaatten bahsedeyim birleşmiş milletlerin iktisâdî ve sosyal meseleler bölümünün raporu, bakın ne diyor: Terörün kaynağı diyor bu rapor da gazetenin birisinin 12 Eylül ne zaman olmuş bu? Onu da söyleyeyim 2005 de, 12 Eylül 2005 de bakın bu rapor da şöyle denmiş, birleşmiş milletlerin raporu bu terörün kaynağı diyor 1milyar gelişmiş ülkelerdir. Gelirin %80’nini onlar alıyor. Gelirin %80’nini, 5 milyar ise % 20’si ile zulmün altında inliyor. Dikkat et! Dünyada ki Gelirin 1 milyar %80’nini alıyor, 5 milyara da % 20’sini veriyor.

Dakika 30:00

Bu dünya da huzur olacağını mı zannediyorsunuz? Hani sosyal adâlet? Hani insan hakları? Kâğıtta ne yazarsanız yazın uygulama da olacak, uygulama da, vicdanlarda olacak, bütün ruhlar da kalplerde olacak bu merhamet. Bu adâletin tecellîsini adâleti uygulayacak bütün kalpler ve ruhlar bura da ittifâk hâlinde olacak bu adâlet uygulanacak. Kâğıt üzerinde sen ne yaparsan yap. İşte birleşmiş milletlerin raporudur diyor bu orada ki bilgi. Ve yine tam direktörün yine açıklamasında Türkiye araştırmalar merkezinin bak araştırmasında ne diyor? Bu da Türklerin % 30’u Avrupa da fakir diyor. Şimdi sosyal adâletin olduğu yerde bu kadar dünya da böyle bir uçurum ve dengesizlik katiyyen olmaz. Dünyanın her yerinde hem küresellikten bahsediliyor hem de bakın, dengeler kurulmuyor ve ilâhî adâlet dengeleri bir türlü sağlanmıyor. Yine zengin daha çok zengin ediliyor, fakir daha çok fakir ediliyor, daha çok sömürü devam ediyor. Bunlara dur demek gerekmektedir. Hz. Muhammed tüm insanlığın Peygamber’idir. Tüm insanlığın mutluluğuna saadeti için gönderilmiş bir Peygamberdir. İster kabul edilsin, ister edilmesin gerçek bu hakîkat budur. “Tüm insanlığa gönderdik” diyor Cenab-ı Hak Sebe Sûresi 28 aç bak, A’râf Sûresi 158 aç bak, “O Hz. Muhammed beşîr ve nezîr olarak gönderdik” diyor. Enbiyâ Sûresi 107’nci âyete bak, “Âlemlere rahmet olarak gönderdik” diyor. Efendimiz Kur’an-ı Kerim de bakın Cenab-ı Hak nasıl övüyor. Âli İmrân Sûresi 144, Ahzâb Sûresi 40’ıncı âyet, yine Muhammed Sûresi’nin 2’nci âyeti, Fetih Sûresi’nin 29, ne diyor bunlarda da Cenab-ı Hak Muhammed ismiyle Saff Sûresi’nde Ahmet ismiyle anılır. Meryem Sûresi’nin 59’uncu âyetinde: “Namazı terk eden ve şehvetlerine tâbî olan bir grup ortaya çıktı” diyor bu âyet-i kerimede de.

Buhârî bu her devir de çıkmıştır bu dedire dikkat et seni ilgilendiren bu devirdir. Buhârî şerifte: “Camiye her gelişte cennette özel bir mükâfat hazırlanır” diyor. Bu da her atılan adımın Allah’ın huzuruna Allah yolunda Allah’ın huzuruna O’na itaat ve hizmet için, ibadet taat için atılan her adıma mükâfat veriliyor. İşte Şanlı İslam’ın, Şanlı Kur’an’ın, Sevgili Peygamberimizin ortaya koyduğu gerçekler ki, bunları Yüce Allah’ın kendi kânûn ve kurallarıdır. Hz. Muhammed de bunun kendi görevlisidir. Görevi veren Allah’u Teâlâ’dır.

Dakika 34:28

 

 

 

 

(Visited 68 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}