Tefsir 184-01

184- Tefsir Ders 184 hayat veren nurun keşif notları

184- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 184

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

Kıymetli dinleyenlerimiz,

 

Müslümanım diyen ve Müslümanın zimmetinde olan Müslümanın zimmînin canına, malına, ırzına kasteden sosyal, siyasi sapıklar büyük hırsızlar işte bunlara af yoktur. Bunlar için gereken ilâhî adâlet Kur’an-ı Kerim’de gösterilmiştir. Bunlar cezalandırılır ve teşhir de edilirler. Bunlar kimler? Müslümanın zimmînin, zimmî kim? Müslüman olmayanlar Müslümanın zimmetinde olanlar himâyesinde İslam devleti tarih boyunca kendi egemenliği altında ki gayrimüslimlerin tamamını Müslüman olmayanları himâyesinde koruyarak gelmiştir. Canı gibi onların canını da korumuştur. Bunun için Müslüman olan olmayan kim olursa olsun, haksız yere kimin canına, malına, ırzına kasteden sosyal, siyasi sapıklar, büyük hırsızlar cezalandırılmalı ilâhî adâlet burada tecellî etmelidir. Bunlara af yoktur. Çünkü bunları af ettiğiniz zaman işte o zaman insanlığın tamamen güven ortamını tehlikeye atmış olursunuz. Cenab-ı Hak neyin affedileceğini, neyin edilmeyeceğini de ortaya koymuştur. Büyük hırsızlara İslam ceza verir. Küçük hırsızlar eğer hırsızlık açlıktan, yoksulluktan yapıyorsa hırsızlığı onları aç bırakanlar hesaba çekilir. Hangi sosyal devlet ki, devletin imkânlarını çarçur eder de yoksulun hakkını vermezse, sosyal adâlet eğer uygulanmazsa, bir taraf aç bırakılıyorsa orada cezalandırılacak kişi aç bırakılanlar değil, garibanlar değil o milletin hakkını sömürenler cezalandırılmalıdır. İslam dinini, Şanlı Kur’an’ı iyi anlarsanız iyi anlayanlar bu işi iyi biliyorlar. Anlamayanlar ve dünyayı sömürmekten yana olanlar ise İslam adâletine karşı çıkıyorlar. Niye? Sömürelim, milletin kanını emmeye devam edelim diyorlar. Milletin kalbinden vicdanını, îmânını, ahlâkını söküp alırsanız, bir de aç bırakırsanız, bunların hakkında sömürürseniz ondan sonra da eline almışsın zorba, eline aldığın zorbalıklarla, balyozlarla da milletin kafasına vurmaya da devam ederseniz. Bu balyozların tamamı karşıya zâlime geri dönecektir. Dünya da dönecektir, mezar da, mahşer de dönecektir. Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmayacaktır. Haramdan milletin hakkını yiyerek etlenmişsin, sütlenmişsin, kilonu artırmışsın bu cehenneme yarar. Haramdan meydana gelen vücut cennete girmez ve girmeyecektir. Yağcıların sözüne bakmayın îmânın olduğu yerde Amel-i Sâlih olur, Amel-i Sâlih’in olduğu yerde güzel ahlâk ve helal kazanç ortaya çıkar. Kimsenin hakkı yenmez. İşte bu vücutlar helalden meydana gelen ruh ve beden cennete girecektir. Siz gördünüz mü? Leşleri götürüp de vitrinlere konduğunu gördünüz mü?

Dakika 5:00

Mezbahane ayrı ve vitrindekiler kıymetli eşyalar ayrı cennet tariflere sığmayan güzelliğin âlemi, mutluluğun âlemi. Haram vücutlarla sen dünya da ruhunu kirletmişsin, kalbini kirletmişsin îmânın yerine küfrü, adâletin yerine zulmü koymuşsun. Sen, o ruh o bedenle cennete gireceğini mi zannediyorsun? Yağcıların sözüne mi aldanıyorsun? Îmân ve Amel-i Sâlih asgari şart bunlar cennete girmek için. Bu zihniyet îmân Amel-i Sâlih zihniyeti de hak yemez, yedirmez, adâletten yanadır. İslam’ı doğru tanıyalım, doğru tanıtalım. İslam’ın namazı miraçtır deniyor. Neden miraçtır? Allah’ın huzurunda Allah’a tekmil veriyorsun, huzurun emrindeyim diyorsun. İslam’ın her şeyi güzel orucu güzel, haccı güzel, cihadı güzel, zekâtı güzel yani İslam güzelliklerin ta kendisi benim tarif ettiğimden başkalarının tarif ettiğinden daha güzel, Allah’ın dediği gibi güzel. Bütün mahlûkatı, akılların tamamını toplasanız, Allah’ın yüceliğini anlatmaya kalksanız kimse hakkıyla Allah’ın büyüklüğünü, yüceliğini anlatamaz. Allah, Allah’ın dediği gibi kendisi yücedir, İslam da Allah’ın nizamıdır. Allah’ın dediği gibi güzelliklerle donatılmış bir İslam’dır. Bunun iyisini tarif eden Hz. Muhammed’dir ve bizim gerçek Müslüman müçtehit âlimlerimizdir. Ashâb-ı Güzin’den sonra ki devam eden gerçek âlimlerimizdir ve gerçek bu işi bilenlerdir. Yoksa kendi liderine takılmış onu övüyor, öteki bilmem neye takılmış onu övüyor, beriki üstadına takılmış onu övüyor. Allah’ı övmeyi bilmiyor. Allah’ı, Allah’ın övdüğü gibi öv. Allah’ı öven Kur’an-ı Kerim’dir, Allah’ı tanıtan Kur’an-ı Kerim’dir, Hz. Muhammed’dir. Allah ile Kur’an ile Muhammed ile arana birilerini sokmuşsun gözüne perde olmuş gerçeği göremiyorsun. Niye Kur’an ile konuşmuyorsun? Niye sünnet ile konuşmuyorsun? Niye müçtehit ile hareket etmiyorsun? Neden Peygamberin ile hareket etmiyorsun? Neden icma ümmet ile hareket etmiyorsun da bunları dışlayıp birisiyle hareket ediyorsun? O birisinin doğruları var, eğrileri de var. O birisi bağlayıcı bir birisi değil ki o, bağlayıcı olan “Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed, İcma Ümmet, Kıyası Fukaha, aslî deliller bağlar. Ve bu işi ilen ulemâ ile neden hareket etmiyorsun da birilerine takılmışsın gözüne perde olmuş, başkasını görmüyorsun? Fâkihleri yok sayıyorsun, müçtehitleri yok sayıyorsun, müçtehitler ekollerini yok sayıyorsun. Birine takılmışsın, ne oldu Îsâ (AS.) doğru tanımayanlar ne hâle getirdi. Bak Îsâ’yı (AS.) ne hâle getirdiler. Îsâ (AS.) Allah’ın seçkin bir peygamberi, Meryem’in oğlu, Allah’ın kulu bak tapınıyorlar. Sende o birilerini ortaya koydun, gözünü ona diktin onunla meşgul oluyorsun. Senin de burada onların düştüğü hatanın bir kısmına düştüğün farkında mısın? Kur’an devre dışı, sünnet devre dışı, müçtehitler devre dışı, icma ümmet devre dışı bırakılınca geriye ne kalıyor? Senin putun kalıyor. Senin için ama bu insanlara yazık etmeyin, yanlış bilgi vermeyin. Kendi kafandakinden başkasını bilgi saymıyorsun.

Dakika 10:00

Çünkü serçeden başka kuş görmemişsin serçeyi şahin diye dünyaya ilan edip duruyorsun. Bunun için kıymetli efendiler, tehdit edenler hapsedilir veya sürülür, sürgün edilir. Şimdi İslam dini cezanın durumunu cezayı suça göre ayarlar. İslam dini atam bir adâlettir. Büyük suça, büyük ceza verir. Suç küçüldükçe ceza küçülür. Bu İslam hukûkçularımızın Kur’an-ı Kerim’i güzel anlayan Fâkihlerimiz bu işi çok güzel anlamışlardır ve anlatmışlardır. Bunlar dünyanın büyük filozoflarıdırlar. Hattâ hak filozoflardır sıradan mütefekkir falan değil bunlar. Hakk’ın ortaya koyduğu kânûnları keşif eden zatı muhteremdirler. Peygamberimiz sahabilerden sonra işte o İmâm-ı Âzâm’ın ekolünden yetişenler, İmâm-ı Mâlik’in ekolünden yetişenler, İmâm-ı Şâfiî ve Hanbelî ekolünde yetişen bütün müçtehitlerimiz bunlar hak müçtehittirler. Bunlara dil uzatanlar gerçeği bilmemiş, öğrenmemişlerdir. Bunları dışlayanlar onlar o çağı da bu çağı da güzel keşfetmişler ve bütün kâide ve kuralları da iyi anlamışlar, ortaya da koymuşlardır. Sende bu çağı iyi keşfet, temeli o temel üzerinde kıyâmete kadar gelecek çağları da zaten Kur’an-ı Kerim keşfetmiş ve bünyesine almış kuşatmıştır. İslam da geri ile eski ile yakından uzaktan bir şey bulamazsınız. İslam hep yüksek hep ileri, o geri İslam’ı bilmeyenin zihniyeti geridir ve karşı koyan îmândan nasibini alamamış küfrü savunanların zihniyetidir. Zulmü adâletin yerine koyanların zihniyetidir. Atâ, Katâde, Hasen ev edatı içinde bunlar tahyir için demişlerdir. Âmir, 4 cezadan biri verilir demiştir. Şimdi burada ki, hukûk âyetleridir bu âyetler bunların size anlamlarını verdikten sonra bu konuda ki yüksek âlimlerin görüşleriyle ilgili bazı notlar vermeye çalışıyoruz. Cumhur ise suça göre ceza vermeye mecburdur. Kim? Devlet, suça göre ceza vermeye mecburdur. Kim? Burada tabii ki yetkili olanlar, burada Veliyyü’l-Emir, amir Veliyyü’l-Emir devletin yetkili, bu işin ehli olan kişiler ne yaparlar? Cumhur’a göre suça göre ceza vermeye mecburdurlar. İşte Cumhur görüşü, Cumhur ne demektir? Ulemânın çoğunluğu demektir. Cezayı hafifletmek için bir seçme mümkün müdür? O da mümkündür. Mesela cezalar şüphelerle düşer. Bir konu da açık net eğer durum meydanda değilse şüphe üzerine kimseye ceza verilemez. Bugün bu hatâlar, bu cinâyetler işleniyor. Adam orta da delil yokken, kanıt yokken ceza veriliyor, cezalar uygulanıyor.

Dakika 15:00

Tabii ki bu suçu işlemeyenler konumuzun dışında istisnalar hariç.(El hududu tenderiü bişşübühâti) Hz. Muhammed (A.S.V) diyor ki: “Cezalar şüphelerle düşer.” Kimseye şüphe üzerine ceza verilemez. Bir defa dünya hukûkçuları kim olursa olsun doğulusu, batılısı öyle, birde, hele de kendi felsefesine uygun bulmadığı insanları ceza vermek için fırsat elime geçti diye hiçbir hâkim böyle ceza da veremez. Şahsi kin ve düşmanlığını, şahsi ideolojisini de hukûk da kullanamaz. Suç ne ise o suça göre suç tamamen açığa çıkmadıkça, teşhis ve tespit edilmedikçe şüphe üzere kimseye ceza verilemez. İslam bunu emreder, Kur’an-ı Kerim ve sünnet bunu emreder. Hâl ve zamanın değişmesiyle hafifletme ihtimâli var mıdır? Vardır, şartlar değişmiştir, zamanın içinde ki şartlar değişmiştir. O zaman o şartlara göre İslam yine ne yapmıştır? İçtihâdını geliştirmiştir ve o içtihâdı la o hâl ve zamanın değişen şartları tamamen incelenir ve ona göre hafifletmek gerekiyorsa ile hafifletir ve o ihtimâli de yok saymaz. Ceza vermesi gerekiyorsa cezayı verir ama adâleti uygular.

Dakika 17:08

 

 

 

 

 

 

 

(Visited 56 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}