Tefsir 254-01

254- Tefsir Ders 254 hayat veren nurun keşif notları

254- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 254

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

Bunu sık hatırlatmamın sebebi şudur; Biz İslam şeriatının ortaya konduğu çağda yaşıyoruz da onun için. Geçmişi bize Kur’an-ı Kerim, İslam anlatıyor. Ama geçmişi yenileyen tamamen İslam şeriatı olduğu için kıyâmete kadar bütün insanlığın işte şeriatı, İslam şeriatı Kur’an ve Hz. Muhammed’in uyguladığı İslam’dır. Bunun için dünya bunu bilmelidir. Bu kendi menfaatinedir herkesin bunu kabul etmezse herkesin kendi zararınadır. Allah her ortamda bir kurtarıcı ortaya koymuştur. Kıyâmete kadar İslam insanlığı kurtarmaya gelmiştir. Bunun için İslam’ı ret etmek demek kişinin kendini helâk etmesi demektir. Bunun başka ifâdesi olursa yanıltıcı olur.

Zekeriya (AS.), Yahyâ (AS.), Îsâ ve İlyâs ’da (AS.) züht ve fedakârlıkta seçkin ve örnek olmuşlardır çünkü Zekeriya’da, Yahyâ’da şehit edilmişlerdir. Îsâ’da çarmıha gerilmek istenmiştir öldürülmek istenmiştir. Bunlar da İlyâs (AS.)’da züht ve fedakârlıkta çok seçkin ve örnek peygamber olmuşlardır. İlyâs’a İdrîs diyenler vardır İlyâs Aleyhisselâm’a İdrîs diyenler vardır. Hârun’un soyundan da denmiştir. Hızır olduğu da söylenmiştir. Hızır  (AS.) için İlyâs’a Hızır diyenlerde olmuştur. Îsâ (AS.) Hızır gibi İlyâs’ta hayatta diyen eserler vardır. Îsâ Hızır gibi İlyâs’ta hayatta diyenler vardır. İlyâs Îsâ’ya yakın zikredilmiştir. Ebû Hayyân ölmemiş olmakta ortaktırlar demiştir Ebû Hayyân yani Îsâ, Hızır, İlyâs bunlar ölmemiş olmakta ortaktırlar diyor. Kim? Ebû Hayyân diyor. Kim Ebû Hayyân?  İslam’ın büyük âlimlerinden birisi. Yine Rafızılar da şöyle derler ilyâ, ilyâ ’yı İlyâs olarak Ali ismine tatbik etmişlerdir Rafızılar. Elyasa, Yuşâ Bin Nun diyenler varsa da Elyasa Bin el-Acüzdür diye tasih edilmiştir. Hamza ve Kisâî Halefül Âşir, Âşir kıraatlerinde ‘Elleysea’ olarak okunmaktadır. Onun için hidâyet yolunu tut anlamındaki iktedip buradakine oradaki ‘h’ ye zamir değil ha-i sekit olarak sekte ‘h’ si olarak ‘dal’ın’ harekesini muhafaza eden mücerret bir harftir orada. Sakin harekesiz okunur. İbn-i Âmir kıraatinde zamirdir. Hüdâ kelimesine Râci ’dir demişlerdir. Hamze ve Kisâî Yakup Halefül Âşir kıraatinde de vasıl hâlinde hasfedilir okunmaz denmiştir. Bunlarda En’âm Sûresi’nin içerisinde bu çeşitli kıraat şekilleri de bulunmaktadır. Bunlardan da kısa not hâlinde burada değinmekteyiz ki tefsirimizin Kur’an’ın keşfiyle ilgili bunlara da işaret edilmekte fayda vardır.

Dakika 5:15

Celâl ve Cemâl sıfatlarını tanı, Yüce Allah’ı tanımak için önce bütün insanlığın yüce Allah’ın Celâl ve Cemâl sıfatlarını da iyiden iyiye tanıması gerekmektedir. Tam îmân ile Celâl ve Cemâl sıfatlarını tanıyacaksın tam îmân ile nimet ve rahmetinin kadrini bileceksin. Onun için Kur’an-ı Kerim birinci derecede Allah’la tanışmayı ortaya koyar. Onun içinde nimet ve rahmetinin kadrini bilmeli şanına hürmet etmeli ki, O’nun şânına hürmet Allah’u Teâlâ’nın şânına hürmet nasıl olur? Gerçek îmân ve gerçek Amel-i Sâlih O’nun şer-i kurallarına uymak dışına çıkmamakla olur. Sofestailer ve diğerleri ki, “Allah bize karışmaz derler” bakın sofestailer ve diğerleri ona benzeyenler “Allah bize karışmaz.” Kitâbı, peygamberi de inkâr ederler. Allah bir şey indirmedi de diyenleri bulunmaktadır. Bunlar tam bir inkârcıdır ve sapıktırlar. Onun için Allah’u Teâlâ’nın kitâbını ve peygamberini kabul etmediğin zaman Kur’an-ı kabul etmeyen Hz. Muhammed’in Peygamberliğini, İslam’ı, İslam şeriatını kabul etmediği zaman zaten geçmişi de geleceği de inkâr etmiş olmaktadır. Bundan vazgeçmeden bu inkârla ölenler kendilerini mahvetmişlerdir. Allah bütün insanlığa biz hidâyetini nasîb etmesini dileriz. Bütün konumuzun içeriği, şümulü, hedefi budur. İnsanlığın Yüce Allah’ın rahmet tecellîsi olan İslam’la herkesin kurtulması murâd edilmiştir. Peygamberi inkâr Allah bir şey indirmedi diyenler mahvettiler îmânlarını yok ettiler. Îmânı yok olan kişiler ebedî cehennemde kalacaklardır, ebedî cennete de girmeyeceklerdir. Aynı yanlışı Yahûdî Haham başı Mâlik Bin Sayf, bir gün Peygamberimiz huzurunda konuşurken bu adam bu Haham Yahûdî Hahamı Mâlik Bin Sayf iri, şişman bir kişi bu Haham. Peygamber Efendimiz buna dedi ki; ona yemin verdi yani bu Hahama yemin verdi. Mûsâ’ya Tevrât’ı indiren Allah’a ant vererek soruyorum dedi Peygamberimiz Allah (C.C) “şişman bilginlere buğuz eder” diye Tevrât’ta yazıyor değil mi? Diye sordu Peygamberimiz. Bakın, Tevrât’ta yazıyor ki: “Şişman bilginlere Allah lânet eder” diye yazıyor ve: “Buğuz eder” diye yazıyor. Dikkat edin! “Buğuz eder” diye yazıyor. Bunu sordu hem de yemin vererek bu Hahama sordu Peygamberimiz, doğru söyle diye yemin verdi. Bakın o da yine ona dedi ki Peygamberimiz; Bak! Sen, çok şişman bir bilginsin Yahûdîlerin yedirdiğinden şişmanlamışsın dedi. Bu Haham öyle bir küfre saplandı ki, Allah muhafaza buyursun bütün insanlığı küfürden Allah korusun! Bu Haham, Haham başı hem de Allah bir şey indirmemiştir dedi. Yani Mûsâ’yı da Tevrât’ı da hepsini inkâr etti.

Dakika 10:55

Yahûdîler de, yazıklar olsun sana dediler bunun yerine Kâ’b Bin Eşrefi geçirmişlerdir. Nüzûl sebeplerinden birisi de budur. Her âyetin nüzûl sebebi bulunmaktadır. Çoğunluğun görüşü de budur. Tevrât kuru evrak gibi Tevrât-ı Şerif’i bunlar ne yapıyorlardı? Kuru evrak gibi bozuyorlar ve gizliyorsunuz, bozuyorsunuz diye bunlarında yaptıkları bu Tevrât’a karşı ki cinâyetleri yine Kur’an-ı Kerim tarafından haber verilmiştir. Kendi kitâbına onu yapan insan elbette ki hiç Müslüman olmak ister mi? Bu büyük bir tâlihsizlik ve kendini hüsrâna atmak demektir. En büyük dalâlettir, en büyük mahrumiyettir.

İbn-i Kesîr Ebû Âmir’e göre يَجْعَلُنَ üçüncü şahıs kipiyle okunmaktadır. Kur’an-ı Kerim’in feyzi, nuru, ruhu, hayat veren ruhu cihânı tutmuştur. İnkâr etseler de inkâr etmeseler de Kur’an-ı Kerim öyle bir yüce kitaptır ki, onun feyzi, onun nuru, onun hayat veren ruhu cihânı tutmuştur tam bir ezelî kelâm ve hayat rehberidir. Hakîkî geçmişteki ilâhî olan ne kadar kitaplar varsa Suhuflar ve kitaplar ve bütün geçmişin peygamberlerini hem Musaddik hem de Müheymin’dir. Onun için Kur’an-ı Kerim’i inkâr etmek demek geçmişin bütün değerlerini inkâr etmek demektir, geleceğin belgelerini de inkâr etmek demektir. Ümmül Kura Mekke’nin Mekke-i Mükerreme’nin ismidir. Cihânın merkezi Beytullâh yani Kâbe-i Şerif’tir. Bu cihân merkezidir cihânın hem merkezi hem de kıblesidir. Bunun için Ümmül Kura diye Kur’an-ı Kerim’de geçen bu âyeti de bu açıklığı getirmiş olmaktayız ki, Sebe Sûresi’nin 28’inci âyetine de baktığımız zaman gerçekleri görmekteyiz. Yahud’tan bir grup Arapların Peygamberi demişler Peygamber efendimize Hz. Muhammed’e Arap’ın Peygamberi demişler. Bunlara Îsevîyye mezhebi denmektedir bunu böyle diyenlere. Hz. Muhammed bütün insanlığın Peygamberidir, bütün çağların, bütün milletlerin kıyâmete kadar ebedî Peygamberidir son Peygamberdir. İslam şeriatı son Kur’an şeriatı son İslam şeriatıdır.

Dakika 15:05

Bütün çağları peşinden çağırır bütün çağları da kuşatmıştır. Her çağın yeniliklerinden daha yeni hükümler içinde bulunmaktadır. Yalnız müçtehitlerimize tabii ki değer verip onların içtihatlarıyla aydınlanmak gerekmektedir. Îsevîyye mezhebi işte Peygamberimiz Muhammed’e Arap’ın Peygamberi demiş bunlar Avrupa’da bunu yaymaya çalışmışlardır ve yaymaya çalışanların olduğu bilinmektedir. Bu bir yanlış kanaattir tamamen sapıktır bu görüş Hz. Muhammed bütün milletlerin ebedî Peygamberidir. Geçmiş şeriatların hepsini yenilemiştir. Geçmişteki din dünyada İslam’dır yalnız zamanın şartları değiştikçe yeni şeriatları Allah ortaya koymuştur. İslam ile de Kur’an şeriatı Muhammed’le de hepsini yenilemiştir. Yine âyet-i kerimelerde geçen ‘’Bedi’’ kelimesi benzersizi yaratan Cenab-ı Hak yoktan ve benzersizden yaratmıştır bütün âlemi. Her şeyin yaratıcısı Allah’ın kendisidir. Nusarrif hâlden hâle çeviriyoruz diyor. Allah yaratmanın her türlüsünü bildiği için çeşitli mahlûkat yaratmıştır. Yalnız tabii ki her çağda sahtekârlar hakkın önüne geçip insanları Hak’tan çevirmeye çalışan sahtekârlar çıkmıştır Müseylemet-ül Kezzâb bunlardandır. Esved-i Ansî, Amr Bin Luhay ve benzerleri her ortamda yalancı kişiler sahtekârlar yalancı peygamberler ortaya çıkmıştır. Kur’an-ı Kerim İslam şeriatı Hz. Muhammed son Peygamber olduğu için bütün yalancı ve sahtekârların oyununu İslam, Kur’an bozmuştur bozmaya devam edecektir. İslam bir hakîkattir onun yanında dalâlet barınamaz.

Taif’li Nadr Bin Haris’te saçmalayanlardandır o da saçma sapan konuşmuşlardır. Her çağın Nadr Bin Hâris’leri bulunur. Her çağın Kezzâb’ları bulunur, her çağın Amr Bin Luhay’leri ve benzerleri bulunabilir ama her zifiri küfür karanlığının sapıklık ve dalaletin karşısında İslam hakîkati ebediyyû’l-ebed insanlığın tümünü aydınlatmaya devam edecektir ve etmektedir. İnsanlar İslam’a sırt dönerlerse bunun zararı kendilerinedir. Allaha da İslam’a da kimse zarar veremez. Müslümanı öldürseniz o Müslüman şehit olur kalırsa gâzî olur hakîkî Müslümanın da bir zararı olmaz, kaybı olmaz çünkü ölüm yaşamak kadar gerçek kânûndur. Erde öleceksin geç de öleceksin ölüm vakti ecel saati gelmeden katiyyen ölüm olmaz. Ölüm olmuşsa hangi sebeple olursa olsun o eceldir. Artık o mukadder olan ecel yerini bulmuş ömür o kadardır. Bunun aksisini iddia edenler bir defa eceli Kur’an’daki ecel anlayışını anlamış olmamaktadırlar. Ömür süresi bitmeden kimse bir defa ecel saati gelmeden ölmez. Allah nasıl olursa olsun eğer ölüm vâki olmuşsa vukua gelmişse onun ömrü orada bitmiştir. Sebep ne olursa olsun bu vukuat ortaya çıkmadan önce tedbirler geçerliydi eğer vukuat ölüm vâki olmuşsa o iş orada bitmiştir.

Dakika 20:35

Ecel saati gelmiştir bunun için eğer insanların tedbirleri o ecel saatini etkileyebilselerdi dünyada bütün doktorlar, tabipler, sosyologlar, devlet adamları ve elinde imkânı olanlar ne yaparlardı? Her tedbiri alanlar ölmediler mi? Ecel saati gelen ölür onun ecel saati öyle gelmiştir ötekinin başka gelmiştir ama gelmiştir. Herkes ölmüştür ölecektir. Dolayısıyla, Enfâl Sûresi’nin 31 ve 32’nci âyetinde de Cenab-ı Hak, îmânsızların bozuk ruh hallerini anlatmaktadır. Kur’an-ı Kerim’e karşı direniyorlar benzerini getiririz diyorlar uydurma diyorlar ve taş yağdır diyorlar ve Allah’tan biran evvel belâ gelip helâk olmalarını istiyorlar. Şunu da herkes iyi bilsin ki kâinatta işleyen Allah’ın kânûnlarıdır. Helâk olma zamanı da bir kânûna ayarlanmıştır. Ezelden ebede Allah her şeyi takdirle belirlemiştir. İnkârcıların kendine göre bir Allah’ın kânûnlarına çarpılma durumları vardır inananların kendilerine göre o kânûnlara göre onlarında o adâlet süzgecinden geçmek zorunluluğu vardır. Herkesi ilâhî takdir kapsamına almıştır. Kimsenin yaptığı yanına katiyyen kalmaz kim olursan ol yaptığın yanına kalmaz. İyilik yapmışsan karşılığını alacaksın kötülük yapmışsan karşılığını mutlaka alacaksın. İlâhî kânûnlar böyle düzenlenmiştir. Kâinatta işleyen bütün kânûnlar ilâhî kânûnlardır. Sen ne yaparsan yap ilâhî kânûnları bozamazsın. Hadi boz sana Allah diyor ki, ben sana 50 sene ömür verdim veya 100 sene ömür verdim bunu 101 yapsana yiğit isen? O saat geldi Azrâil (AS.) canını alıyor. Hadi ölmeyeceğim de ölme, karşı koy, koyamazsın. O kânûna karşı çıkamazsın. Şimdi sen irâdeni Allah sana özgür irâde vermiş imtihan salonuna koymuş dilediğin gibi doğruda yazıyorsun yanlış da yazıyorsun özgür bırakmış Cenab-ı Hak seni. Ama Allah’ın takdir ettiğidir kânûnlar manzûmesi var Allah’ın bir dizaynı var O sana verdiği ömür süresi geldi mi artık dünya bir tarafa karşı koysa bunu öldürmeyeceğiz Azrâil Aleyhisselâm’a vermeyeceğiz diye dünya dirense kimsenin gücü yetmez. Bunun için kimse kendini aldatmasın!

Nâfi, Havs ve Kisâî Ebû Câfer bunların dışındakilerde ‘Nun’un ötresiyle ‘beynüküm’ okumuşlardır. Yine âyet 94’te: „Şirkiniz fayda beklediğin her şeyle aranız sonsuza dek açıldı.” Şimdi insanoğlu Allah’ı bırakıp kime ümit bağladıysa ağasına, paşasına, mevkisine, makamına, liderine, önderine kime ümit bağladıysa ne diyor: “Şerikiniz ve fayda beklediğin her şeyle aranız sonsuza dek açıldı.” Aran açılacak. Sen kimin izindeydin? Oradan seni koparacak Azrâil (AS.) seni oradan alıp götürecek ve senin o ümit bağladığın ne kadar kimler varsa Allah’tan başka aran ebediyyû’l-ebed açılacak üstelik yanlış yoldaki önderlerle peşinden gidenler cehennem kapılarında birbirine atışma orada münâkaşalar başlayacak.

Dakika 25:58

Öndere diyecekler o peşinden gidenler sen bizi sapıtmışsın. Ötekiler de sizde kendi isteğinizle benim peşimden geldiniz diyecek. Cenab-ı Hak onlara ne yapacak? Azapta müştereksiniz hiç boşa şey yapmayın deyip kapıları açılır cehenneme herkes sürülecektir. Onun için dünyada hak ve hakîkatçi ol Allah inkâr edilerek Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed onun ortaya koyduğu ilâhî nizâm Allah’ın kânûnları inkâr edilip Allaha saldırılarak bir defa kimsenin paçasının kurtulma şansı olmadığı gibi ebedî kendi helâkini hazırlamış olmaktadır. Yazık değil mi! Onun için “şirkiniz ve fayda beklediğin her şeyle aranız sonsuza dek açıldı” diyor târumar oldular. Şöyle bir baksana! Âlemi Cenabı Hak ne kadar güzel yaratmış bu âlemi yaratan Allah senide imtihan meydanına dünyaya koymuş nimetlerinin içine seni yerleştirmiş. Kulumla tanışayım diye de peygamberler göndermiş, akıl vermiş, ruh beden vermiş, irâde vermiş, özgürlük vermiş, kitap indirmiş yüce katında, ezelî kelâmını göndermiş. Sen bunların tamamını ret ediyorsun inkâr ediyorsun. Bir kısmına bir kısmı da ne yapıyor bazıları da? Bir kısmına inanıyor, bir kısmına inanmıyor. Senin babanın defteri değil Kur’an-ı Kerim. Ağa, paşanın defteri de değil, birini yazboz tahtası da değil Allah’ın kitâbı buna doğru inan doğru! Doğru inan ki kendine de başkalarına da faydan dokunsun. Azrâil’e îmân ile İslam ile can ver. Yusuf peygamberler ve bütün Peygamberler ne diyorlar: “Allah’ım! Bizi Müslüman yaşat ve Müslüman öldür diyorlar”. Müslümanlık laf ile mi oluyor? Allah’ın ortaya koyduğu İslam nizâmına itikatta, amelde, ahlâkta, hukûkta bunun tamamına inanıp yaşadığın zaman işte Müslümansın. Onun için bütün peygamberlerin duasına bir bakın: “Allah’ım! Bizi Müslüman olarak yaşat Müslüman olarak öldür” diyorlar. Herkes kesin öleceğini biliyor. Bütün peygamberler Müslüman olarak yaşamayıp Müslüman olarak ölmeyi istiyor.

(‘’Fâtırassemâvâti velardı ente veliyyü fiddünyâ vel âhiratü teveffenî müslimen ve elhıknî bis-sâlihin’’ ) bu bir peygamber duası.

Onun için Cenab-ı Hak İbrâhim’i tanıtırken ne diyor? O hanîf bir Müslüman’dır diyor. Bakıyoruz diğer peygamberlere hepsi Müslüman ve hepsi de İslam’ı yaşayıp, İslam üzere ölmek için Allah’a dua ediyorlar. Bugünde birileri çıkmış kendilerine vaktiyle bir ortam da geçmiş bir çağ da geçmiş bir zaman diliminde gelmiş bir kıymetli peygamberi yanlış tanıyor yanlış tanıtıyor. Allah’ın kuluna tapıyor, Allah diyor. Olur, mu öyle şey?  Allah o peygamberi dosdoğru gönderdi peygamber görevini dosdoğru yaptı sen ise o peygamberi yanlış tanıyorsun.

Dakika 30:30

Kim Hakk’ın yolundan sapar yanlışa giderse hem kendini mahvetmiş olur. Hem de yanlış tanıttığı o peygambere iftirâ ediyor Allah’a şirk koşuyor. En büyük iftirâlardan biri Allah’a şirk koşmaktır. Allah’tan başka İlâh yok ki! Allah’ın yarattığı bir kulu, sevgili bir kulunu sen ilâhlaştırıyorsun, tapıyorsun ona bu Allah’a iftirâdır o peygambere iftirâdır kendini de hüsrâna alıp atmaktır başka bir şey değil. Kendine yazık etmek hem de ebedî, çünkü şirke af yok, küfre af yok. Şirkin sahibi, küfrün nifakın sahibi cehennemden çıkmayacaktır. Çünkü Allah inkâr edilir mi? Allah’a şirk koşulur mu? Allah’ın eşi benzeri yok tek varlık her şeyinde tek. Bunun için Şanlı Kur’an’ı iyi anladığımız zaman geçmişi de iyi anlamış oluruz. Çünkü İslam’ın amentüsünde geçmişin bütün peygamberleri var, İslam’ın amentüsünde geçmişin bütün ilâhî kitapları var, melekler var, âhirete inançlar, ölünce dirilme var, kaza var, kader var. Yaratıcının kim olduğunu sana, hayrı şerri sana kim olduğunu anlatan gerçek inanç değerlerinin tamamı İslam’ın amentüsündedir. Evrensel îmândır ezelî îmân, ebedî îmân İslam’ın îmânıdır. Îsâ, Mûsâ, İbrâhim’ler İslam’ın amentüsünde bunlar. Doğru bunları doğru tanıyan, doğru tanıtan İslam’dır. Bunları yanlış tanıyanlar İslam dışı kavramlardır bunlar da gerçekle alâkası yoktur. 95 ve 101’inci âyetler arasında ki bazı notları da vermeye devam ediyoruz.

İbn-i Kesîr, Ebû Amr Yâkup’tan “Ravh” kıraatlerin de ismi fail ile (فَمُسْتَقَرٌّ) (Femüstegırrün) okunur. Bu notumuzda En’âm Sûresi 98’inci âyet işle ilgilidir. Yine kıymetli dostlarımız, (Elfelku) bu da yarmak, çatlatmak demektir. (Elhabbü) tane tohum, ot tohumları demektir. (Ennevatü) ağaç tohumları çekirdek (Nüveyye) buna nuvayya diye batılılar batıya İslam’dan bu şekil geçmiştir bunlar ve batılılar da buradan almışlardır. Şimdi bilinmeyen üstü örtülü bir gerçek var. Bütün batıya giden gerçek ilimlerin aslı esası Kur’an ‘da ki ipuçlarıdır ve İslam âlimlerinin keşif notlarıdır. Batıya İslam’dan geçmiştir. Bu Nuvayya ’ya varıncaya kadar. Onun için (Ennevatü) bugün ağaç tohumları, ağaç çekirdeklere (Ennevatü) diyor Kur’an-ı Kerim (Nüveyye) batılılarda buradan alarak buna (Nuvayya) diyorlar.

Dakika 35:00

Bir tane çekirdek bir yere düşer çekirdeğin aslını tohumların aslını kim yarattı? Şöyle bir düşün! Her şeyin aslını bir yaratan var ki O Allah’u Teâlâ işte her şeyi yoktan yaratan bir taneye bak şöyle! Bir tane çekirdek bir yere düşer içinden hareket basınç filizlenme olur kendi içinde alttan üstten yarar ve çatlatır. Dikkat et! O çekirdek alttan çatlıyor üstten çatlıyor ve üsteki çatlaktan bir çenekli iki çenekliler olarak havaya yükselmeye başlıyorlar. Yükselen ağaçlara bir bak altta ki çatlaktan ne yapıyor, toprağa geçen ve saçak denen ağaçlar çıkıyor. Kökler bu sefer aşağıya gidiyor. Yukarı gidiyor göğe doğru yükseliyor bir kısmı topraktan yukarı bir kısmı topraktan aşağı doğru gidiyor. İnce yumuşak o saçaklar bir düşün orada o çatlayan nâzik mi nâzik o çekirdeğin, o habbenin, o tohumun içinden çatlayan nâzik olan o yeşil mi yeşil, nâzik mi nâzik o çatlağa şöyle bir bak. O saçaklar sert yerleri kaskatı taşları bile çatlatır. O nâzik o çiller o çekirdeğin içinden çıkan o nâzik o çatlaklara bir bak şöyle. Aşağıya sert kayalara doğru nasıl gidiyor, göğe doğru nasıl uzanıyor. Bir ahenk ve nizâm ile şöyle bir bak ne yapıyor bunlar? İşlevlerini sürdürüyor ve bu ahenkli nizâm işlemi devam diyor. Yarılıp çıkan kabuk, ağaç, öz, damar, kök, gövde, dallar, yapraklar, çiçekler, ışıklar, renkler, kokular, tatlar, meyveler daha neler, neler hepsi tabiat kuvvetlerinin üstünde bir kudreti gösteriyor. Tabiat kuvvetleri üzerinde hüküm süren tesir icrâ eden yaratıcı kudretin işte âciz bırakan delillerinden birer âlemdirler. Yüce Kudretin açık delilleridir bunların hepsi bir tek o taneden alında bir çekirdekten tutunda tâ kürre-i arzın derinliklerine ve gökteki gezegenlere galaksilere doğru şöyle bir gidin. Bunların tamamı Yüce Kudretin açık belgeleridir. Hepsi yaratılmış yaratanı ispat için ne yapıyorlar? Biz yaratıldık Yaratanın eseri belgesiyiz diyorlar. Kâinatın hepsi Allah diyor ve herkes her zerre Allah’a çağırıyor. Biz yaratıldık, Yaratanı tanı emrine gir diye kâinatta mânânın sesi çınlayıp durmaktadır. Anatomisini, dokularını incelesinler tüm özellikleriyle meyve ortaya çıkar. Dikkat et! Bir tek çekirdeği inceleyebilirsen incele tek bir taneyi onun anatomisini bir incele, dokularını bir incele bunları incelendiğin zaman ne olur? Tüm özellikler ve meyve ortaya çıkar.

Dakika 40:00

Ama buna insanoğlunun gücü yetmiyor işte gücünün yettiği kadar bir şey yapmaya çalışıyor. İnanarak yapsa bunu kâri olur ama inanmadan inkâr ederek “Yaratıcının” mülkünde nimetini yiyor mülkünde barınıyor “Yaratanı” inkâr ediyor. Bunun faturası ağır olacaktır ve ağır olmuştur ve ağır olacaktır. Meyve doğar bunlar şüphesiz ki Allah’ın takdirdir.

Kıymetli dostlarımız,

Yine Kıyâmet Sûresinde 22’nci 23üncü âyet-i kerimesinde, bugün Allah’u Teâlâ’nın özlemini Cemâl özlemini duyanlar bir gün Rabbin Cemâlini de göreceklerdir. Şimdi nimetlerini, yarattığı eserlerini, kitâbını, Peygamber’ini, ortaya koyduğu kurduğu nizamı, dizayn ettiği şu âlemi açıkça görüyoruz. Başta kendimizi yaratıldığımızı görüyoruz birde O’nun Cemâlini göreceğiz. Ayı gündüz gördüğünüz gibi Cenab-ı Hakk’ın Cemâline de nâil olanlar olacaktır. Onun için bu müjdeyi de burada ara not olarak verelim. Âsım Hamze Kisâî Halef-ül Aşir’den başkaları da (Vecailülleyli sekenen) diye okumuşlardır bunu da. Onun için burada kıraatin tabii ki değişik kıraatlere de işaret ediyoruz ki hatırda bunlar not olarak kalsınlar. Allah (C.C) hem kâdir şerik ’siz, nazir ’siz hem eşsiz âlimdir, her şeyi bilendir. Her şeyi bilmeseydi bu âlemi nasıl yaratacaktı? Her şeyi biliyor, yaratmanın her türlüsünü biliyor bir de her şeye gücü yetiyor. Bunlar kör bir tabiat olayı ve tesadüf değil. Eğer bu yaratılışı, bu âlemi, bu nizamı, bu olayı kör bir tabiat olayı ve tesadüf olarak görüyorsan kendi gözlerin elinden gitmiş, kulakların gitmiş, aklın gitmiş senin yeniden bu ruhi ve bedeni kuvvetlerini harekete geçir Allah’ı tanımaya çalış. Allah’tan hidâyet iste. Sakın ola ki ruhi ve bedeni kuvvetlerini yok eder de Allah’ı inkâr edersen ebedîyülebet kendini işte kör, sağır, dilsiz yaparsın ve kendini atarsın aşağıya yazık olur. Botanik zooloji, aritmetik astronomi, meteoroloji ve diğerlerine şöyle bir bak ve öğrenin. Kâinat ilimle dolu bir saç telinde nice kitaplar dolusu bilgi var. Bir saç telinde, bir tanede, bir çekirdekte, bir yaprakta nice İlahi kitaplar var orada okuyabilirsen bilimsel çalışmalar yapabilirsen. Orada bir saç telinde nasıl bir İlahi bilgeler var biliyor musun? O kadar içerisinde bilgiler var ki bir saç telinin yaratılışını şöyle bir hesap etmeye gücün yetse onun içeriğini anlatmak için şarktan kalbe sayfaları açsanız öyle kitaplar ortaya çıkar. Şarka uzanan sayfaları kalbe uzanan kitaplar çıkar.

Dakika 45:00

Onun için botanik zooloji, aritmetik astronomi, meteoroloji ve diğerlerini iyi öğrenin bilim de yarışın. İslam dini insanlara Kuran-ı Kerim bilim yarışına davet ediyor. Bilimle yarışın diyor. Ama Allah’ı inkâr ederek değil, Allah’a itaat ederek tam bir îmânla materyalist eğitim sistemi değil, Allah ile tanışmış Allah’ın emrine girmiş bir eğitim sistemiyle. Dünya bir millettir milli eğitim burada nedir? Allah’ı tanıyarak eğitim görmektir ve Allah’ın ortaya koyduğu kitâbını da baş tacı etmek en yüksek mevkie koymaktır. Allah’tan gelen kitâbı yok saymak işte o zaman şeninde boşa uğraşman olacaktır. Uğraşıların, faydaların dünya da kalacaktır. Mezara mahşere yansımayacaktır mahşere küfrün inkârın yansıyacaktır. Allah’ın huzuruna küfür inkârla geldiğin için dünyada ki çalışmaların bütün fayda dünya da kalacaktır. İnkâr edenin her şeyi yok olmuştur. Bunun için bizden hatırlatması ( فَمُسْتَقَرٌّ وَمُسْتَوْدَعٌ) istikrâr: yerleşme, istida: emânet bırakma, sebep mâlûlün aslı değil yaratanıdır. Her şeyi her sebebi yaratan Allah’u Teâlâ’dır. Sebeplerin ilk sebebi Allah’ın kendisidir çünkü her sebebi O yaratmıştır. Bunu unutma sebep mâlûlün aslı değil yaratanıdır! Onun için bütün âlemin yaratıcısı sadece ve sadece Allah’u Teâlâ’dır. Ne şeriki vardır, ne naziri, ne veziri vardır. Şerik ‘siz, nazir ‘siz, vezir ’siz o tek yaratıcıdır. Bizi kendisi böyle tanıtıyor O’nun dediği gibi tanımak zorundayız. Birinin uydurukça kitaplarını açıp da Allah iki demek mahlûku ilâhlaştırmak bunlar Allah’a iftirâdır. Allah’tan başka kim ne varsa Allah’ın yarattıklarıdır bunlar mahlûktur. Mahlûkta ilâhlık payı olmaz, cüzi de olmaz, başka türlüsü de olmaz. Mahlûk yaratılmıştır o kadar, yaratan ise birdir. Onun için ilâhî kânûnları iyi anlamanın adına da ‘’Fıkıh’’ denir. Kıymetli dostlarım, ilâhî kânûnları iyi anlamalıdır. Fıkıh, bir şeyi sebep ve hikmetiyle anlamak nefsi bilmek… Ey vatandaş! Ey Allah’ın kulları! Ey insanoğlu! Bir şeyi sebep ve hikmetiyle anlamak için bir defa Allah’ın anlattıklarını dinlemen lâzım, anlaman lâzım. Kur’an-ı Kerim’i Allah kendi anlatıyor kendi göndermiş kendi kelâmı hem de ezelî ve ebedî kelâm. Kur’an-ı Kerim’i iyi anla iyi dinle ki sende fıkıhtan nasibini alasın. Peygamberimizi en iyi anlayan ve anlatan, tebliğ eden, İslam’ı uygulayan, yerleştirendir. Allah’u Teâlâ’dan aldığı emir üzere yapmıştır. Yeryüzünde insanlara bu her şeyin sebep ve hikmetini birinci derece de anlayan ve anlatan Hz. Muhammed’dir. Kendini de iyi tanıdığı için nefsini de yüzü yerde Allah’a hep kulluk anında anlı secde de Rabbe ne yapmıştır? Bütün varlığıyla O’na kulluk yaparak en fakir yaşadığı ortamı da yaşayarak, bütün insanlığında hayrına çalışarak gerçek adâleti yeryüzünde tüm insanlara ve tüm mahlûkata gerçek adâleti de uygulayarak, O’nun ilkelerini de ortaya yerleştirerek ne yapmıştır? Dünya da ki o ulvî değerini tamamlamış Yüce Hak’ka yürümüştür.

Dakika 50:40

Onun için peygamberi inkâr ederek, onu dışlayarak kişi Allah’ın (C.C) ortaya koyduğu yüce kânûn ve kitâbını inkâr ederek kimsenin bir arpa boyu hak tarafında hak yolda ilerlemesi mümkün değildir. Dünyaya göre bir şeyler yaparsın, dünyaya göre bazı faydalı işler yaparsın zararlıların olduğu gibi ama mezar ve mahşer de îmân ve Amel-i Sâlih olmadan hiçbir şeyin işe yaramaz. (حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ) hepsi boşa gitmiştir. Allah’ın ortaya koyduğu yüce değerleri sakın inkâr etme. Onun için fıkıh denilen lehine ve aleyhine ne varsa Allah’u Teâlâ’nın nizâmı içinde kânûnları içinde teklifleri içinde lehine aleyhine ne varsa bunları dosdoğru bilmelisin veya bilenle hareket etmelisin. Tetkik ve tahlil anahtarı analizler, sentezler bunların bütün anahtarları verilmiştir. Tetkik anahtarları, tahlil anahtarları verilmiştir. Kur’an-ı Kerim, İslam ipuçlarını hep vermiştir. Analiz ortadadır, sentez ortadadır ve insanoğluna îmânla, Amel-i Sâlih ile tam adâletle çalışmak düşmektedir. İnsanoğlu dosdoğru dürüst çalışmalıdır. Keşiften keşfe, terakkiden terakkiye, gelişmeden daha gelişmeye, yükselişten daha yükselişe ne yapmalıdır? Hamle üstüne hamle yaparak dinamizm ile tam bir dinamizmle çalışmalıdır. Bilimsel çalışmalara hız vermeli bilim adamlarına en büyük değer verilmelidir ve bilim adamlarını katiyyen zorbacıların, dayatmacıların tesiri altın da bırakmamalıdır. Bilim adamları tarafsız yerli yerince çalışmalıdır, onlara o zemin hazırlanmalıdır.

Dakika 53:27

 

 

 

 

(Visited 82 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}