HadısŞerifKülliyatı 3-01

3- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 3

3- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 3

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

‘’Elhamdülillahi rabbil alemin vesselatu vesselamu ala rasulina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Euzu billahissemiil alimi mineşşeytanirracim min hemzihi ve nefgihi ve nefsihi’’

 

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler; hadis külliyatından keşif notları vermeye devam ediyoruz şuanda da konumuz örf ile başlamaktadır. Beşer kültürün de mevcut olan bir kısım değerler karşısın da yüce İslam’ın tutumunu belirtmemiz gerekiyor. Şanlı Kuran-ı Kerim veya sünneti şerif’te mevcut olana muhalif düşerse merduttur değilse makbuldür. Bu makbul kısım örf adı altın da istihsan edilmiştir. Aynı zaman da fıkıh ilminde de şer’i delillerden biri sayılmıştır. Akılların şehadeti ile iştihar edip tap ’an kabul edilen herhangi müstahsen şey diye tarif edilmiştir örf, bu fıkıh yönüyle böyle tarif edilmiştir. Onun için örf de çeşitli milletlerin dünya da var oluşun da bunların tamamın da insanlığın hedefi faydalı celp zararı def olmalıdır. Çünkü Kuran-ı Kerim’de Cenabı Hak karşılıklı terakki edip yükselme kaydetmeniz için sizi milletler ve kabileler haline koyduk. Şöyle bir baktığımız zaman dünya milletleri İslam’a göre bir biriyle dövüşmek, boğuşmak, düşman olmak yerine herkes kendi sahasın da iyi bir ilmi çalışma yapılarak terakki edilse dünya birbirinden faydalansa, o zaman bu dünya da ilerleme olur, sonuçta iman, İslam kardeşliğine yol açılmış olur. Yüce iman, İslam’ın imanı milli imandır, İslam’ın merhameti de milli ve evrenseldir. İnsanlık insan olma bakımından Hz. Âdem’in, Hz. Havva’nın çocuklarıdırlar, insan olma bakımından insanlık âlemi zaten insan olarak birbirinin kardeşidir ama bu insani kardeşliği iman ve İslam kardeşliğine dönüştürmediğin müddetçe gerçek kardeşlik ortaya çıkmaz, barışta çıkmaz güven de çıkmaz. Onun için cihan Peygamberi Hz. Muhammed (A.S.V) evrensel bütün milletlerin bütün çağların Peygamberi olmuştur. Yüce Allah ona böyle bir Peygamberlik görevi vermiştir, bakın sevgili Peygamberimiz ne buyuruyor; ey Ensar topluluğu, sakallarınızı kızıla veya sarıya boyayan boyayın boyayabilirsiniz, ehli kitaba muhalefet edin dedi.

 

Dakika 5:22

 

Bir de siz şalvar da giyin, onlar dediler ki Ensar; ey Allah’ın Resulü ehli kitap şalvar giyerler izar bağlamazlar dedik, şanlı Peygamber (A.S.V) siz şalvar da giyin, izar da bağlayın, ehli kitaba muhalefet ediniz dedi. Bura da ehli kitap sürekli İncil’e burada da İncil’e davet ediyor gerçek İncil’e Peygamberimiz ehli kitabı, gerçek Musa’ya, gerçek İsa’ya gerçek Tevrat’a davet ediyor. Çünkü Musa’ya, İsa’ya, Tevrat’a, İncil’e inansa idi ehli kitap derhal Müslüman olması gerekiyordu. Onun için doğru yanlışa daima muhaliftir, yanlış da doğruya daima muhaliftir. Yine Peygamberimiz siz mesh de giyin, nalin de giyinin, ehli kitaba muhalefet edin, bıyıklarınızı kısaltın ağzınıza girmeyecek şekil de, sakallarınızı uzatın, ehli kitaba muhalefet ediniz. İşte daima İslam âlemi doğruyu yapmakla yanlışa muhalefet edecektir. Yanlış da zaten doğrunun muhalifidir. Kıymetli ve muhterem izleyenler; acemler büyüklerini zikrederek mektuba başlarlar Peygamberimizden gelen haberler, siz kendi isminizi zikrederek başlayın bıyıklarınızı ağzınıza girmeyecek şekilde kısaltın, sakallarınızı uzak uzun tutun Mecusilere muhalefet ediniz. İşte dünya da hakkın zıttı olan biri de Mecusi’liktir. Hayvanları diş ve tırnak ile kesmeyin, zira diş bir kemiktir, tırnak ise Habeşlilerin bıçağıdır, İranlıların büyüklerine ayağa kalktıkları gibi siz de kalkmayın, imamınız otururken namaz kıldığı vakit siz ayakta kılmayın, aksi halde Rumlara ve İranlılara benzersiniz, onlar kralları otururken ayakta dururlar. Burada da insanoğlunun mahlûkatı olduğundan fazla büyütmemek gerekmektedir. Cebrail (AS.) Kur’an’ı indirdiği gibi Hz. Muhammed’e Peygamber (A.S.V) sünneti de indiriyordu, o sünnet ki kendisine uyulduğu nispette bu ümmete vaat edilen meziyetler üstünlükler elde edilecektir. Onun için sünnet olarak ki fıkıh ve akaid açısından hüküm yönüyle ehemmiyeti farza nazaran tahfif edilir, ifade edilen dinin pek çok harici tezahürlerini İslam medeniyetinin ferdiyet ve şahsiyetini ölmesi hasebiyle Cebrail (AS.) Kur’an’ı Kerim’i indirdiği gibi şanlı Peygamberimize (A.S.V) sünneti de indiriyordu.

 

Dakika 10:26

 

Sünnet düşmanları burayı kavrayamamışlar anlayamamışlar, eğer burayı iyice anlamış kavramış olsalardı herhalde sünnet, hadisi şeriflere düşman olmazlardı, sünnet düşmanlığı yapmazlardı. Özünü Kuran-ı Kerim ve sünneti şerif’te bulan bir metodolojiye uyularak yine ilahilik ve semavilik vasfını taşıması bakımından işte hem Kur’an’ı Kerim hem sünneti şerif bura da esastır ve araların da büyük bir münasebet vardır. Cenabı Hak, ‘’Nahl Suresinin 89. ayeti kerimesin de’’ ey Muhammed (A.S.V) sana her şeyi açıklayan ve Müslümanlara doğruyu gösteren bir rehber rahmet ve müjde olarak şanlı Kuran-ı Kerimi indirdik. Kitapta biz hiçbir şeyi eksik bırakmadık. ‘’Enam Suresi 38’’ İşte kıymetliler; iyi anlamalı iyi dinlemeli vahyi ilahi de iyi kavramalıdır. Vahiy bir sözü gizlice fısıldamak, ıstılah olarak da Yüce Allah’ın insanlara olan tebligatını muhtelif yollarla Peygamberlere bildirmesine vahyi ilahi denir. Bu rüya yoluyla vahiy, ilham yolu ile olan vahiy Cenabı Hak Peygamberler yakaza denilen uyanıklık ve şuur halindeyken tebliğ etmek istediği şeyi kalplerine ne yapar – ilham eder, işte bu ilham yoluyla kalbe gelenlere de ilham yoluyla vahyi ilahi denir. Kuran-ı Kerim dışındaki bütün sözleri bu gruba girmektedir bu çeşit vahiy vahyi gayri metluv denmektedir. Kuran-ı Kerim vahiy metluv ’dur okunan vahyi. Kitap yoluyla melek vasıtasıyla da vahyi ilahiler gelmiştir, işte vahyin yüksek mertebeleri olan Kuran-ı Kerim’in vahyi en yüksek mertebesidir, buna vahyi metluv dediğimiz Kuran-ı Kerim vahyidir. Sünnet kelime olarak yol demektir, kim iyi bir yol açarsa kim de kötü bir yol açarsa tabii o kişinin iyilikler lehine olduğu gibi kötülükler aleyhine olacaktır Peygamber efendimizden gelen haber bu da, hadisi şerif ve sünnet farklı olarak Peygamberimizin sözleri işleri, takrirleri işte Peygamber efendimizin sünneti ortaya böyle çıkmıştır. Sözleri işleri takrirleri olarak.

 

Dakika 15:10

 

Cenabı Hak ‘’Nisa Suresinin 59. ayeti kerimesin de’’ ey iman edenler yüce Allah’a itaat edin, Peygambere ve sizden buyruk sahibi olanlara itaat edin. Eğer bir şey de ihtilafa düşer anlaşamazsanız yüce Allah’a ve ahiret gününe inanmışsanız o meselenin hallini Allah’a ve Peygambere bırakın, bu hayırlı ve netice itibariyle en iyi yol bu yoldur. İşte kıymetliler; yüce Allah emirlerini vahyi metluv olarak Kur’an’ı Kerim’i, bir de gayri metluv olarak hadisi şerifleri Hz. Muhammed’e ilham edilmiştir. Biz her Peygamberi ancak Allah’ın izniyle itaat olunması için gönderdik, hayır Rabbine andolsun ki araların da çıkan anlaşmazlıklar da seni hakem tayin edip sonra da senin verdiğin hükmü içlerin de bir sıkıntı duymadan yani tam bir memnuniyetle olduğu gibi kabul etmedikçe inanmış olmazlar. İşte Peygamber efendimizin hükmünü kabul etme bakımından yüce Allah ‘’Nisa Suresinin 64- 65 ayeti kerimesin de’’ böyle buyuruyor. Kur’an’ı alıp da Peygamberi ve sahih sünneti yok sayanlar bu Kur’an’a da inanmamış olurlar, çünkü bunlar ve bunlar gibi nice ayeti kerimeler ortadadır. Yine ‘’Nisa Suresinin 4. ayeti kerimesin de’’ Peygambere itaat eden, 80. ayeti kerimesin de Peygambere itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. Yüce Allah ve Peygamber’i bir şeye hükmettiği zaman inanan erkek ve kadın, kadına artık işlerin de başka yolu seçmek yakışmaz. Çünkü başka yol yok ki doğru yol bu yol İslam yolu, Kuran-ı Kerim’in sahih sünnetin ortaya koyduğu Peygamberin vahiy ile ortaya koyduğu yoldur. Allah’a ve Peygambere başkaldıran şüphesiz apaçık bir şekil de sapmış olur. Çünkü sahih sünneti inkâr eden insanlar Kur’an’a inandığını söylerler daha sonra Kur’an’ı da inkâr ederler farkın da olurlar veya olmazlar. Niye? Kuran-ı Kerim Peygamberimize vahyolundu. Peygambere vahyolunan kitabı sen kabul ettiğini söylüyorsun Peygamberi devre dışı ve ona mana yolu ile vahyedilen sahih sünneti yok sayıyorsun. Namazı Kuran-ı Kerim emreder, nasıl kılacağını ise Peygamber sünnetli ortaya koyar, diğer emri ilahiler de böyledir. Haccı Kuran-ı Kerim emreder cihadı emreder ama nasıl olacağını sahil sünnetle Peygamber ortaya koyar. Onun buyruğuna aykırı hareket edenler başlarına bir belanın gelmesinden veya can yakıcı bir azaba uğramaktan sakınsınlar.

 

Dakika 20:06

 

İşte bu da ‘’Nur Suresinin 63. ayeti kerimesin de’’ Peygambere muhalefet edenlerin durumu bildiriliyor. O yüce Allah’ın sevgisine mazhar olmayı sünnete uyma şartına bağlar. Ne diyor Cenabı Hak; ‘’Ali İmran Suresi’nin 31. ayeti kerimesin de’’ ey Resulüm Muhammed Mustafa (ASV) Müminlere söyle, şöyle söyle eğer yüce Allah’ı seviyorsanız bana uyun, bana uyun ta ki yüce Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı affetsin mağfiret eylesin. Cenabı Hak görüyorsunuz ki Allah’ı sevdiğini söyleyenlere ne buyuruyor; Peygambere tabi olda geliyor. Yüce Allah açıkça ayeti kerime bu, yine ‘’Ahzap Suresinin 21. ayeti kerimesin de’’ ey iman edenler andolsun ki sizin için yüce Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve yüce Allah’ı çok zikreden kimseler için şanlı Peygamber Muhammed Mustafa da en güzel örnek vardır. Dünyanın örneği önderi Hz. Muhammed’dir. Onun için ey Allah’a inandığını Kur’an-ı Kerim’e inandığını söyleyen adamlar, Peygamberi dışlamaya sahih sünneti dışlamaya kalkanlar, aklınızı başınıza alınız. O hevasından konuşmaz, Cenabı Hak ne diyor; Peygamberimiz (ASV) ‘’Necm Suresi ayet 3-4’de’’ o hevasından konuşmaz onun konuşması kendisine yapılan bir vahiy iledir. (وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى ﴿٣﴾) (إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى ﴿٤﴾)  buyrulmuştur. Cenabı Hak böyle buyuruyor. Peygamber sahih sünneti ortaya koyacak kavli fiili takriri sünnetleri ortaya koyacak sen bunları saf dışı tutacaksın. Cenabı Hak da Peygamber kendiliğinden konuşmaz diyecek, sen Allah’a inandığını zannedeceksin? Peygamberi sahih sünneti dışlayan adam Kur’an-ı Kerim’e inanmış olmaz ki. Resulüm ey Muhammed Mustafa (S.A.V) size her ne getirdiyse onu alın, her ne yasakladı ise onu terk edin. Cenabı Hak ne diyor;  Peygamber sana ne getirdi ise onu alacaksın, neyi yasakladı ise onu bırakacaksın. Evet, yüce Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir ‘’Maide Suresi 44’’ bu da Serahsi’nin açıklamasını da bura da kaydetmiş olmaktayız. Yine hadisi şerifler de hevası benim getirdiklerime tabi olmadıkça sizden hiç kimse inanmış olmaz. Bakın Peygamber efendimiz böyle buyurdular, hiç kimse kendi hevasına göre değil senin kendi hevan Peygamber’in getirdiğine tabii olacaktır.

 

Dakika 25:09

 

Evet, kıymetliler; bugün selef olduğunu söyleyenler selef ile alakası olmadığı hal de biz selefiz diyenler bize Kuran-ı Kerim yeter diyenlere karşı işte sapık ve saptırıcı durumlarını sizlere hem Kuran’ı Kerim, hem sahih sünnet bunların sapıklığını nasıl da saptıklarını sapıttıklarını insanlara nasıl zarar verdiklerini bura da bu ayeti kerimelerden açık seçik sünneti şerif’ten anlamaktayız. Onun için kıymetli efendiler; bir gün Kur’an’ı Kerim’i baştan sona okuduğunu içini de iyi bildiğini bilen bir kadın, İbni Mesud Hazretlerine geliyor. Diyor ki; dövme yapan ve yaptıran peruk takan ve taktıran kadınlara lanet olsun demişsin Peygamber böyle söyledi demişsin diyor kadın. İbni Mesud da diyor ki; sen Kur’an’ı Kerim’i doğru okusaydın elbette ki bunu Kuran-ı Kerim’den anlayabilirdin diyor ve İbni Mesud diyor ki; sen Kuran-ı Kerim’de Haşr Suresinin 7. ayetini hiç okumadın mı?  Ya okudun neden anlamadın? Diyor. Peygamber size yüce Allah buyuruyor. Peygamber size her ne getirmişse onu alın yasakladığı şeyden de kaçının buyurdu buyurmuyor mu? Dedi kadına. İşte kadın Kuran’ı Kerim’i dahi anlamadığı hal de sahih sünneti de hiç bilmiyor veya bilmedikleri çok. Görüldüğü üzere hüküm çıkarma da Kur’an’la yetinmek sünneti dışlamak asla caiz değildir. Mutlaka onun şerhi ve beyanı durumun da olan sünnete de bakmak gereklidir. Kuran-ı Kerim’den sahih sünnetten yani hadis-i şeriflerden hüküm çıkaranlar ise müçtehit âlimlerimiz fakihlerimizdir. İşte ashabı Güzin, tabiin, dört mezhebin bütün müçtehitleri ve diğer müçtehitlerimiz, dünyayı en güzel şekil de okutarak geldiler. İyi okudular iyi okuttular. Çünkü şanlı Peygamber kendi hevasından konuşmaz, onun konuştuğu vahiy iledir. Kıymetli dostlarımız; Allah’ın Resulü Peygamber efendimiz (ASV) içtihada dayanarak yaptıklarının bazıların da hata vukua gelmesinden anlarız ki onun dışındakilerin reyinden hata hususun da asla emin olunmaz. Ümmete öğretici maksatla verilen ve hepsi de bizce bilinen muayyen örnekler dışın da Resulullah (S.A.V) hakkındaki genel hüküm onun (AS.) her çeşit hatadan masum yani korunmuş olmasıdır. Peygamberler masumdur ismet sıfatları vardır.

 

Dakika 30:05

 

Korunurlar onun için yanlış içtihat da yapmazlar, onların yanlışları yanlışa Cenabı Hak Peygamberleri düşürmez, çünkü şeriat doğru olarak ortaya konması için Peygamber yanlış yapamaz, Cenabı Hak yanlışını ortaya koymadan düzeltir, onu korur yanlıştan, ismet sıfatı Peygamberlerin koruma altın da olma sıfatıdır. Onun için şeriat yüce İslam’da eksiksiz kusursuz ortaya konmuştur. Yine Cenabı Hak ‘’Nahl Suresinin 44- 64 ayeti kerimelerin de’’ Habibim biz sana da şanlı Kur’an’ı indirdik ta ki insanlara kendilerine ne indirildiğini beyan edesin, açıkça anlatasın ve ta ki onlar da iyice fikirlerini kullansınlar. İşte Kur’an’ı Peygamber açıklar insanlara, sahih sünnet hadis şerifler Kur’an-ı Kerim’in açıklamasıdır ayrıca, onun izahıdır şerhidir, izhar ve tebliğ manalarına gelmektedir bu beyanın anlamıdır. Onun için kıymetli ve muhterem efendiler; Peygambersiz ne Kur’an’ı anlayabilirsin ne sahih sünneti ne İslam’ı ne şeriatı. Cebrail (AS.) Kuran-ı Kerimi tebliğ ettiği gibi sünneti de taallüm eden Hz. Peygamber (A.S.V) Hazretlerine bakın namazı ben nasıl kılıyorsam benden gördüğünüz gibi kılın. Hacla ilgili menasiki de rukünleri teferruatı benden alın, çünkü namazın nasıl kılınacağı sahih hadisi şerifle sahih sünnetle Peygamberimizin ve Cebrail Aleyhisselamın uygulamasıyla namazın nasıl kılınacağı namazın farzları, vacipleri, sünnetleri, müstehapları, mekruhları, müfsitleri Peygamber efendimize ne yapıldı? Yine Cenabı Hak tarafından Cebrail Aleyhisselamın gelmesi ile bunlar ortaya kondu ki yani sahih sünnetle kondu bunlar. Diğer İslami hükümleri de aynıdır Kuran-ı Kerim emreder bir hükmü ama onun nasıl yapılacağını hadisi şeriflerden Peygamberden sahih sünnetten öğreneceksin. Ey aklı sivri olanlar bu yanlıştan vazgeçtiniz sahih sünneti dışlamaya çalışanlar bu yanlıştan vazgeçtiniz imansız ölürsünüz, kendinizi de Müslüman sanırsınız, kendinizi Mümin sanırsınız, Peygamberi dışlayan sahih sünneti dışlayan Kur’an’ı Kerim’i de dışlamış olur, farkın da ol veya olma bizden söylemesi. Bazı İslam âlimleri bakın ne diyor; şayet muhaddisler sünnetin zapt ve toplama işini yerine getirmemiş kaynaklarından ortaya çıkarmamış hadisi şerifleri intikal ettirilen senet ve turuka itina göstermemiş olsaydı Şeriat-ı Garra-ı Ahmediyye-i Muhammedi’ye yok olurdu.

 

Dakika 35:02

 

Ahkâm ortadan kalkardı çünkü şeriat muhafaza edilen merviyyattan vücuda getirilmiş, nakledilen sünenden tedvin edilmiştir. İslam âlimleri böyle dediler evet, güzel söylediler. Yine bir hadisi şerif’te Cenabı Hak Peygamberi aracılığı ile bakın ne diyor? Ey şanlı Peygamber sana neler verildi neler onu açıkla bana kitap ve beraberin de bir o kadar da sünnet verildi diyor Peygamberimiz. İşte bu da Peygamberimizden gelen bir hadis-i şeriftir. Onun için yine bazı âlimler kitap sünnet, kitap ve sünnete bir yer bırakmıştır sünnette kitaba bir yer bırakmıştır demişlerdir. Çünkü kitabı sünnetten, sünneti de kitaptan ayrı tutamazsın, Peygamberi Kur’an’dan ayrı, Kur’an’ı da Peygamberden ayrı tutamazsın. Çünkü o Kuran-ı Kerim, Allah’ın Peygamberine inzal edilmiştir. Evet, kıymetli efendiler; Kuran-ı Kerim’de olmadığı halde hadisi şerifler de beyan edilen haramlar hükümler vardır. Kadının teyze veya halası üzerine nikâhlanmasının tahrimi, ehli eşek ve parçalayıcı dişleri olan vahşi hayvan etinin tahrimi, kâfire mukabil Müslümanın öldürülmeyeceği, Medine’nin haram kılınması. Müslümanların fakir, zengin, âlim, cahil ayrımı yapılmadan aynı zimmete sahip olmaları gibi sahih sünnette olup Kuran-ı Kerim’de olmayan hükümler bulunmaktadır. Yine sevgili Peygamberimiz Aleyhisselatu Vesselam’dan herhangi bir mesele sabit olmuşsa bununla amel edilir, sünneti amelden önce Kuran’a arz edip onunla mutabakat aramaya hacet yoktur, zira sünnet amel hususun da tek başına hüccettir. Serahsi bu durumu Resulullah’a Aleyhisselatu Vesselam’dan rivayet edilen sahihle amelin terk edilmesi haramdır. Tıpkı hilafı ile amel etmenin haram olması gibi diyerek ifade ettiğini görüyoruz Serahsi’nin de. Evet, kıymetli efendiler; Kuran-ı Kerim lafız yönüyle de ayrıca vahiy metluv ‘dur, sünnet ise gayri metluv olarak gelmiştir yani sünnetin manası Peygamber efendimize bildiriliyor ama lafzı Peygambere ait oluyor, Kuran-ı Kerim ise lafzen manen yüce Allah’tan geliyor Allah kelâmı olmaktadır. Bu nedenledir ki İslam’ın asli delillerini Müslümanların iyi bilmeleri gerekmektedir. Kuran-ı Kerim Mütevatır hadisle sabit olan her şey kesin ilim ifade eder.

 

Dakika 40:10

 

Yani Kur’an’da, Kuran-ı Kerim’de Mütevatır hadisi şerif de eğer bir şey sabitse bu ilim kesinlik ifade eder, inkâr eden kimse ile Mütevatır hadisi şerifleri inkâr eden kimse ile ayetle sabit olan meseleyi inkâr eden aynıdır, her ikisi de tekfir edilir yani kâfir olur. Ne Kur’an’ın hükmünü ne de Mütevatır hadisi şerifin hükmünü inkâr edemezsin. ‘’Haberi Vahit’’ konusuna da gelince Mütevatır dereceye ulaşmamış hadisi şeriflere ’Haberi Vahit’’ denmektedir. Haberi vahidi inkâr eden tekfir edilmezse de günahkâr olur, asi olur fasık olur. Haberi vahidin meşhur denen birçok tarikten gelmiş kısmını inkâr etmenin dalalet olacağı belirtilmiştir. Sahih bir hadisi şerif’i istihfaf etmek hafife almak ve mesela böyle bir düşünce ile çok işittik demek bile küfürdür. Yani hadisi şerifi adam hafife alıyor çok duyduk çok işittik, yani işitmemize gerek yok falan filan, hadisi şerif’i hafife alarak diyorsa bunu işte kişi diyor o zaman da ne yapar ayakları kayar ve küfre girmiş olur. Kıymetli efendiler; zayıf hadisi şeriflerle ilgili konulara da inşallah değinerek dersimiz devam edecektir. Çünkü hadis-i şeriflerin Mütevatır olanı, ahat olanları, zayıf olanları illetli olanların hepsi incelenmiştir. Onun için Müslümanlar seve seve dört mezhebin ortaya koyduğu İslam anlayışına iyi bağlı kalsınlar, İslam’ı yaşasınlar, dört mezhebin ekolü mükemmel ekoldüler hepsi hakikate bağlıdır ve Kur’an’a dayanır sahih sünnete dayanır, icmaya kıyasa dayanır, aslı ve feri delillere dayanır, hevaya dayanmaz. Bugün sünneti dışlayanların konuşmalarını şöyle bir dinliyoruz kendi hevalarından konuşuyorlar, Kuran’ı Kerim’i doğru anlatamıyorlar, sahih sünnetin yanına yaklaşmıyorlar, onun için bunlara hiç mi hiç itibar etmeyiniz. Kıymetli dostlarımız; doğru ve gerçek ilim Peygamberimizin deyimi ile bu milletin kaybolmuş bir malıdır nerede bulursa alır, gerçek ilim işte Kuran-ı Kerim’de sahih sünnette, hadisi şeriflerdedir, icma da kıyas da oradan hareket edeceksin ondan sonra da diğer ilimlere asilden fer’e terakki ederek yükselmeye ilerlemeye devam edeceksin.

 

Dakika 44:39

 

(Visited 282 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}