hayat veren nurun keşif notları

41- Tefsir Ders 41 hayat veren nurun keşif notları

41- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 41

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

Diyor ki; dünyadaki güzel nimetlerden birisi, güzelliklerden biri sâliha kadındır. Yani bir erkek için sâliha bir kadına sahip olmak dünyanın en güzel nimetlerinden, en başta gelenlerden birine sahip olmaktır. Hz. Ali böyle buyurmuşlardır. Allah ona Fâtıma-tüz Zehrâ’yı nasip eyledi. Bütün kadınlarımızın, kızlarımızın Fâtımalar gibi Haticeler, Ayşeler gibi ve diğer İslam’ın kahraman kadınları içleriyle, dışlarıyla mükemmel kadınları var İslam’ın, İslam’ın kadınları çok mükemmeldir İslam’ın kadınları temizdir, namusludur. Erkekleri çok cesurdur. Bu kadını çok temiz kılan, namuslu kılan İslam’dan aldığı değerlerdir. Erkeği de çok cesur kılan, şecaat sahibi çok kahraman kılanda İslam’dan aldığı değerlerdir. Çünkü hayat veren değerlerin tümü İslam’dan alınan değerlerdir.

Kıymetli dostlarım!

İslam’ı övüyoruz neden övüyoruz? İslam’ı Allah ortaya koymuş şimdi Allah’ın ortaya koyduğu, Allah’ın övdüğü, Allah’ın beğendiğini, sevdiğini, onun övdüğünü biz övmezsek hâlimiz nice olur. Bunu bir düşünelim şöyle şimdi birileri derki yahu bu hocada sürekli İslam’ı övüyor. Allah’ı ne kadar övsek hakkıyla övebilir miyiz? Övemeyiz. Çünkü eşsiz yüce İslam’ı da ne kadar övsek hakkıyla övemeyiz. Çünkü Allah’ın kurduğu düzen bütün hayat veren değerler orada biz söylemiyoruz ki Kur’an-ı Kerimin sahibi Allah söylüyor. Kur’an Allah’ın kelâmı, Allah’ın sözleri, Allah’ın ilminin kelâmının tecellisidir, ebedî saadet, rahmet tecellisidir, mutluluk tecellisidir. Nasıl övmeyelim bunu güneşe karanlık desek yanlış olmaz mı? Karanlığa aydınlık desek yanlış olmaz mı? İslam ebedî bir aydınlık, ebedî bir nur Allah hepimize gönderilen bu İslam’ı hepimizin kurtuluşuna vesile olmasını herkesin buradan nasibini almasını biz candan istiyoruz. Herkes kurtulsun bu güzellikler hepimizin olsun bizim gibi milyarlarca dünyaya yeter sadece bize değil, bizim gibi nice dünyalılara yeter artar. Allah’ın nimetine bitmek tükenmek var mıdır? Cenab-ı Hak sana milyarları verse peşinden sayısız nimetler yaratılmaktadır. Allah her şeye kâdir. Gelin, Ey dostlar! Ey Allah’ın kulları! Hepimiz Âdemin çocuklarıyız insan olma bakımından hep kardeşiz. Ama Allah îmân kardeşliğini istiyor. Îmânda da kardeş olun benim istediğim إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ  îmân kardeşliğidir diyor. Mü’minler kardeştir diyor. Mü’minler Allah’a inan, onun emrine girenler, İslam’ın tümünü kabul edenler bunlar mü’minlerdir hem de Müslümanlardır. Burayı kabul etmeyenler bunlar diyorlar ki ben mü’min kardeşliğini kabul etmiyorum diyorlar. Onlar kabul etmiyor yani bizim burada bir sucumuz yok, İslam’ın hiç yok. Onlar kabul etmiyorsa ne yapalım zoraki aman etme yapma diye gidip de boynuna kulağına sarılacak hâlimiz yok. Biz diyoruz ki inanlar kardeştir, biz kardeşiz, biz inananların kardeşiyiz, inananlar bizim kardeşimiz, hepimiz Âdemin çocuklarıyız.

Dakika 5:30

İnsan olma bakımından kardeşiz diyor, ama biri diyor ki yok ben Âdemin çocuğu da değilim Âdemin neslinden de değilim diyor. Ben Allah’ın kulu da değilim diyorsa, kardeşliği kabul etmiyorsa kendi bilir. Hüsranda var, necat da var, cennet de var, cehennem de var. Hangisi yok ki? Kim nereyi isterse ora var. Onun için Hz. Ali bakın ne dediler; Dünyada ki güzellik, dünyadaki en büyük nimetlerden bahsederken bir diyor sâliha kadın dünyanın en mutlu en güzel nimetidir. Dünyanın en şerefli güzelliğidir. Sâliha kadın bir erkek için. Peki, bir kadın için ne? Mükemmel bir erkek değil mi? Sâlih bir namuslu, içi dışı İslam’la donatılmış, donanmış bir erkek değil mi? işte kadın içinde mükemmel bir erkektir. Dünyanın en baş da gelen güzelliklerinden biri budur. Demek ki erkekle kadın mutlu bir evlilik yaptığı zaman îmânı ile İslam’ı ile dünyanın en büyük güzellikleri hem kadında hem erkek de mevcuttur. İşte İslam böyle bir aile ortaya koyar, mutlu aile budur. Sosyolojik, psikolojik olarak iş de şunlar şöyle olursa, bunlar böyle olursa, şöyle olursa bir sürü bakıyorsunuz ki adam bunalmış stresten sıkılıyor, falcıya gidiyor, cinciye gidiyor, muskacıya gidiyor ve bilimden nasip olmayan bilimin bilimi kullanan, tersine kullanan bilimden nasip almamış gidiyor bilimin falcılığını yapanlara gidiyor. Bilim falcılarına gidiyor, dînin falcılarına gidiyor. Değere gel gerçek ilim, gerçek bilim, gerçek îmân hayat veren değerler önce Kur’an’a gel Muhammed’e gel, Kur’an’dan nasibini al. Ruhun bir defa mutluluğu nerede Kur’an’dan öğren Allah’tan öğren. Kur’an-ı Kerim’den öğrenmek demek Allah’tan bizzat ders almak Yaratıcıdan ruhu kalbi o yarattı onun nasıl mutlu olacağını o biliyor. Yaratmayan bunu yaratan gibi bilemez ki onun için insanlığın en büyük hayrına çalışanlar hayat veren değerleri, hayat veren değerlerin derslerini insanlıkla paylaşabilmektir. İşte hayırlılık gerçek hayırhah olmak buradadır. Peygamberimiz ne demiş; “İnsanlığın efendisi insanlara hizmet edendir.” Hayırlı hizmetlerde bulunacaksın insanlığa kim daha çok insanlığın hayrına hizmet veriyor ise işte bil ki insanlığın en hayırlı kişisi ve efendisi insanlığın hayrına çalışandır. Bunu Hz. Muhammed söylüyor. Bütün insanlığın tümünün Peygamberi söylüyor. Hz. Muhammed, bütün insanlığın tamamının Peygamber’idir. Kabul etsin veya etmesin bütün âlemlere rahmettir. Bu rahmetten kaçsın veya nasibini alsın fark etmez, âlemlere o rahmet Peygamber’idir, bütün herkesin iyiliğine gelmiştir.

Dakika 10:10

Bunun için kıymetli efendiler!

Birbirimize faydalı olmaya çalışalım. Nur saçan bunca mükemmel yüce değerler varken faydalı olmayan malayanilerle ömür geçirilmez, hiçbir nefes israf edilmez. مَن كَانَ يُرِيدُ حَرْثَ الْآخِرَةِ نَزِدْ لَهُ فِي حَرْثِهِ Şûrâ Sûresinin 20’nci âyetinde kim âhiret kazancını istiyorsa onun kazancını artırırız diyor. Kim dünya karını istiyorsa ona da dünyadan veririz. Fakat âhirete inanmayanlar için âhirette hiçbir nasibi yoktur diyor. Çünkü her şeyim dünya deyip âhirete inanmayanların durumu korkunç tehlikedir. Âhirete inanmayan Allah’a da inanmıyor. Onun ortaya koyduğu Kur’an’ın, İslam’ın bütün âyetlerine de ister cüz-i, ister külli inanmadığı zaman îmânlı ölmüyor. Allah’ın âyetleri bir bütündür, peygamberleri bir bütündür, kitaplar bir bütündür tümüne inanmak gerekiyor, âhiretinde bütün muhteviyatına inanmak gerekiyor.

„Ehli hakkın hâli lezzet, kâlî lezzettir bütün: / Böyle bir hüsnün peşinden koş da mağmum kederli olma hiç.“ diyor

Dikkat et! „Ehli hakkın hâli lezzet, kâlî lezzet kâl ne? Sözü de lezzet sözleri hayat verir. Hâli lezzet kâlî lezzettir diyor bütün:/ böyle bir hüsnün peşinden koş da mağmum kederli olma hiç.” diyor.

Bunun için İslam herkesin mutluluğunu istiyor sevgili dostlarımız. Hepimiz Allah’ın dostlarıyız, Âdem ve Havvâ’nın çocuklarıyız. Birbirimizi sevmek aslîdir. Nefret sonradan icat etme, uydurmadır. İnsanlar gitmiş de kötüyü uydurmuş, yazık etmiş kendine îmân aslîdir. Küfür sonradan insanların kazançlarıdır kendileri kazanmışlardır, çok yanlış yapmışlardır, yazık etmişlerdir. Bunun için burada konumuz haccın içerisinde bu derslerde devam etmektedir.

Eyyam-ı malumat zilhiccenin ilk on günü veya Nahr 11, 12’nci günleri.

Eyyamı ma’dudat teşrik günleri arefe sabahından 4’üncü günün akşamına kadar her farzın sonunda 1 defa tekbir almaktır. Birde hacı demek takva ehli demektir. Bir hacı hacıysa ehli takva olmak zorundadır. Cehennem kelimesi “cehm” çirkin, sert çirkin, derin kuyu, müennes gayri münsarif bir kelimedir lügat da bu. Tabii İslam istilahın da Kur’an-ı Kerim’deki cehennemin dîndeki yeri ise tabii inanmayanların münkir, müşrik, münâfık İslam’ı kabul etmeyenlerin veyahut Allah’a itaat etmeyip isyan edenlerin gireceği ceza evidir.

Dakika 15:10

Her suçun karşılığında orada bir ceza, azâb uygulanması vardır. Münâfık diller döken, yeminler eden, Müslümanım diyen, peşinden her kötülüğe cüret eden münâfıklardan da bahsetmektedir. Ahnes Bin Şerik’ten rivâyet olunuyor. Münâfık nedir? Diye sormuşlar da; Diller döken, yeminler eden, Müslümanım diyen, bunun peşinden de her kötülüğe cüret eden yani her kötülüğü yapan bunları söylüyor diliyle ama peşinden her kötülüğü yapıyor. İşte bunların iç dünyalarında îmân olmayan, dış dünyalarını Müslüman gösteren kişiler münâfıklardır. Bunlar için bak ne diyor; وَهُوَ أَلَدُّ الْخِصَام  Allah’ın, İslam’ın ve Müslümanların yaman düşmanıdır bunlar. Müslüman görünürler ama yaman düşmandırlar. Yani her türlü kötü yola, entrikaya, her türlü tuzak kurmaya çalışırlar. Dünyadaki gizli servislerdeki, insanlığa fitne, fesâd ve insanlığa zarar nereden gelecekse orada görev alan, insanlığın zararına çalışan zihniyettir başta bunlar İslam düşmanıdırlar. Fakat İslam düşmanı olmak, Allah’a düşmandır. Allah’a düşman olan kişi kendinin en büyük düşmanıdır, başka düşman aramasına gerek yoktur. Kendini Allah’a satan bahtiyarlarda var. Canını Allah’u Teâlâ’ya, malını Allah’a feda etmekten hiç mi hiç çekinmeyen zevk duyan bahtiyarlarımız var. Rızayı İlâhî için dünyasını da, canını da verir. Kendilerini satın almış, âzâd etmiş olurlar. Çünkü bular canlarını, mallarını verirler ve cenneti, Allah’u Teâlâ’nın cemâlini kazanmak isterler. Kendi rızasını Allah’ın rızasında, kendi iradesini Allah’ın iradesinde fani kılmış, yok etmiş olanlardır. Bunlar nefs-i marziye’ye yüksek dereceye ermiş kişilerdir buralara ererler. Şeriatın aksine olanlar ki İslam kânûn ve kurallarıdır. Allah yolunda ölmek istemezler. Kim bunlar? Şeriatın aksini savunanlar, aksini yaşayanlar. Fakat bunlar Allah yolunda ölmek istemezler ama kolayca bunlar intihar ederler, kötü yollarda kendi ölümlerinin sebebi olurlar, hem de intiharda ederler. Bakın İslam’a karşı olmanın neticesine bakın İslam’a karşı olan kişiler Allah yolunda ölmek istemezler ama intihar edebilirler ve kötü yolda da rahatça kendi ölümlerine sebep de olurlar. Peki, er geç öleceğiz kısa bir ömrümüz var. Allah yolunda Allah’a itaatle geçirseydik de Allah yolunda ölseydik daha iyi olmazıydı? Hayatı veren Allah’tan ölümsüz hayatı kazansaydık, rızasına vasıl olsaydık olmaz mı idi. Dünyada kendimiz bilmiyorsak usul âlimlerine vusulde intisapta bulunsaydık da vuslata erseydik olmaz mı idi?

Dakika 20:00

Yani ilimle bilenle hareket etmek demektir bunun anlamı. İbn-i Abbâs Hazretleri, Süheyb Bin Sinânî Rûmî Hazretlerine işkence etmişler. İbn-i Abbâs’tan bir rivâyet tüm malını vermiş, tevhîdi almış, dînini bakın satın alıyor. Tüm malını veriyor. Kim? Süheyb Bin Sinânî Rûmî Hazretleri. Çünkü bu bir yaşlıydı, bunu müşrikler yakaladılar İslam şeriatının azılı düşmanları. Bu mübarek adam Mekke’den, Medine’ye hicret ediyorlardı önünü kestiler ve yakaladılar müşrikler o da tüm malını vermiş tevhîdi almış. Tevhîd nedir? لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ Allah’ı Muhammedin ortaya koyduğu şeriatı ve Muhammedin Peygamberliğini bütün varlığıyla kabul eden bu zât bakın îmânını alıyor, sadece tevhîdi alıyor, bütün malından, mülkünden vazgeçip, hattâ evinde nerelerde varsa alın diyor düşmana. Dînini satın alıyor ve Medine’ye hicret ediyor. Medine’ye daha bu ulaşmadan âyetler geliyor. İşte ticaretin en hayırlısını yaptı Süheyb Bin Sinânî Rûmî Hazretleri diye Allah’tan âyet geliyor, müjdeler geliyor ona taltifler geliyor, ebedî saadetin ödülü geliyor. Emr-i Bi’l-Ma’rûf kıymetli dostlarım, Emr-i Bi’l-Ma’rûf’u yapanlar hakkında bunlarda ebedî saadeti kazananlardır. Emr-i Bi’l-Ma’rûf Nehyi Ani’l Münker nedir? İşte İslam’ın hayat veren emirlerini insanlığa bir, bir bunları tebliğ etmektir, yanlıştan da insanları sakındırmaktır. Allah’ın bir emreden âmir hükümleri var, birde şunları yapmayın diye nehy ’isi nehy eden sakındıran hükümleri var. Yerli yerince İslam’ı bilmek, yerli yerince İslam’ı tebliğ etmek, Emr-i Bi’l-Ma’rûf Nehyi Ani’l Münker ’dir. Bunu yapanlarda ebedî saadetin adamıdırlar.

Yine Hz. Ali hakkında hicret gecesi Efendimizin yatağında iken Bakara Sûresi 207’nci âyet burada bakın, felâha mutluluğa eren Allah’ın övdüğü zatlardan biriside bu âyetlerin şümûlünde Hz. Ali bulunmaktadır. Daha çocukken Peygamberimizin evi düşman tarafından kuşatıldığı zaman o yatakta çocuk çağda Hz. Ali yatıyordu. Cesurca, kahramanca o yatakta bir îmân dolu bir aslan yatıyordu. Hz. Ali (Kerremallâhu Veche) küfrün belini kıran, belini kıran, îmânın yolunu açan, bu yolda Hz. Muhammedin etrafında elinde kılıç göğsünde îmânla pervaneler gibi cihâd eden yenil kahramanlardan birisi Hz. Ali’dir (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) işte bu âyetlerde ona da işaret edilmektedir. Hz. Ali’nin bütün hayatı, yaşantısı İslam şeriatına uyması İslam’ı müdafaası İ’lâ ’yı Kelimetullah için cihâd etmesidir. Hz. Ali son derece büyük büyük bir kahraman, son derece büyük bir âlimdir ve büyük bir mücahittir, büyük bir halîfedir, Hz. Muhammedin damadıdır, amcasının oğludur. Ebû Talip gibi ömründe Kelime-i Şehâdet getiremeyen bir adamında oğludur.

Dakika 25:28

Kıymetli efendiler!

Allah’ın hidâyetine nihâyet yoktur. Kime hidâyet edeceğini bilende en iyi kendisidir, başkası değil. Şeytan: “Perişan edici, belagatli, açık büyük bir düşmandır.” Dikkat et! Şeytanın diğer bir tarifi de şudur; “Şeytan perişan edici, belagatli, açık bir düşmandır.” Yani düşmanlık etmek için bütün varlığıyla çalışır. Ama îmânın karşında, tevhîdin karşısında, Kur’an-ı Kerim’in karşısında, hakîkî Müslümanların karşısında sinek kadar bir hükmü yoktur. Bu îmânı taşımak lâzım. Yine bu âyetlerden “silm barış” kelimesi geçti İslam’ın baştan sona barış olduğunu söyledi. Barış selâmet barış A’dan Z’ye baştan sona ebedî, ezelî saadet, selâmet Allah’a boyun eğip, barış ve selâmete girmektir silm’in anlamı. Allah’a boyun eğip, barış ve selâmete girmektir. Allah’a teslim olmadan, Allah’ın ilkelerini kabul etmeden dünyada gönüllerde de, ruhlarda da barış olmaz. O zaman kurtların, sırtlanların barışı gibi ortaya barışlar çıkar. Parçalarlar insanların bir kısmını öbür taraf da birbirinin paylarını paylaşırlar ve arda boğuşurlar ondan sonra birbirlerinin artığını yerler ve ondan sonra yan gelip yatarlar. İşte Allah’u Teâlâ’ya isyan edilerek, İslam’ı düşman ilan ederek yapılan barışlar canavarların barışıdır. Bunlar rantlarını paylaşırlar, dünyayı sömürürler, bir tarafı ekmek bulmakta zorlanır bitaraf büyük kitleler milyarlar öbür taraf da mutlu azınlık yaşarlar. Bunun adını da barış koyarlar. Ve gökten bomba yağdırırlar, insan insanları parçalarlar ve bunu da şunun için yapıyoruz derler ve bunun adını da barış koyarlar. Böyle barış sırtlanlar âleminde bile yoktur.

İslam’ın kemâline davet ediliyor. Kıymetli efendiler, yüce ALLAH bütün kullarını İslam’ın kemaline davet ediyor, ebedî rahmetime gelin diyor. Barış İslam’ın barışı ebedî rahmete Allah’ın tükenmeyen ziyafet sofrasına oturmak demektir. Cennet budur Cemâli İlâhî’ye ulaşmaktır. Yine kim iyilik ve ihlas ile kendini Allah’a teslim ederse İslam’ın kemâline işte bu şekilde davet ediliyor. Diyor ki; “İhlaslı ol, Allah’a teslim ol.”

Bakara Sûresinin 112’nci âyet-i kerimesinde muhsinlere Cenab-ı Hak  مَنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ korku yok diyor.

Dakika 30:00

Kim bütün varlığıyla Allah’a yönelmişse işte onlar muhsindir diyor. Muhsinlere korku yoktur, üzüntü yoktur. Çünkü onlar mutluluğun rahmetin içine alınmışlardır.

Hukûkî, ahlâkî kânûnlara riâyet: Allah’ın kânûnlarına riâyet edilmesi lâzım, kimsenin hakkı çiğnenmemesi lâzım, adâlet uygulanması lâzım, Allah’ın taksimine dikkat etmek lâzım, Allah’u Teâlâ’nın onun taksimatına onun adâletine tamamen teslim olup onu uygulamak lâzım, fesada meydan vermemek lâzım. Fesada meydan yok İslam’da yoksa yağmur yerine taş, ateş, belâlarını bulmaları ummadıkları bir anda dünyadan başka isteği olmayanların gökten başlarına yağmur yerine taş yağacağını, ateş yağacağını, belâlarını bulacaklarını unutmasınlar, kendilerine de insanlığı da sebep olmasınlar. Yeryüzü sallanıyor sürekli bir yer batıyor, denizler dalgalanıyor, denizler bulanıyor ve toplu ölümler, felaketler görülüyor. Tsunamiler, ritalar, Marmaralar ve diğerleri bunlar kendiliğinden olanlar değil kâinatın sahibi Allah’u Teâlâ’dır. Mülkün mutlak hükümdarı, muktedir hükümdarı Allah’tır. Yerde, gökte tamamen yaratmak ona, emir ondandır. Yaratmakta ondan, emirde ondandır.

أَلاَ لَهُ الْخَلْقُ وَالأَمْرُ تَبَارَكَ اللّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ

Bu âyet-i kerimeyi de unutma! Allah’ın hiçbir emrini unutma! Unutmamaya çalış. Senin aklını, fikrini, hafızanı, tefekkürünü, tezekkürünü Allah sana niye verdi bunları? Başka şeyleri öğrensinler de Allah’ı inkâr etsinler diye mi verdi? Âyetleri anlamasınlar diye mi verdi yoksa Allah’u Teâlâ kendini ve âyetlerini sana tanıtmak için mi vardı? Bunlar üzerinde de kıymetli dostlar düşünelim, taşınalım hayat veren gerçek hayatı onun değerleriyle donanmış olalım, gerçek hayatı bulalım, mutlu olalım. Allah bizim mutluluğumuzu istiyor. Allah Rahman, Rahim bu rahmeti kabul etmeyen kişiler içinde عَذَابٌ أَلِيمٌ  onun birde şiddetli bir azâbı var, gazabı var, cenneti var, cehennemi var, lütufları var, adâleti var. Zulümden münezzeh kendisi, kimseye zulüm etmez, herkese hak ettiği cezayı verir.

Yine Cenab-ı Hak;

هَلْ يَنظُرُونَ إِلاَّ أَن يَأْتِيَهُمُ اللّهُ فِي ظُلَلٍ مِّنَ الْغَمَامِ وَالْمَلآئِكَةُ وَقُضِيَ الأَمْرُ وَإِلَى اللّهِ تُرْجَعُ الأمُورُ ﴿٢١٠﴾

Cenab-ı Hak ne diyor burada diyor ki; “Meleklerden ve Allah’ın emrinden başka bir şey mi bekliyorlar.” Meleklerin gelmesi veya Allah’ın emrinin gelmesi ne demektir? İşte illa Allah azap mı göndersin, azap ordularını mı göndersin. Sizi kahreden emrini mi göndersin hemen bunu mu bekliyorsunuz?

Dakika 35:02

Gelin rahmetin içine gelin, gelin sulhun barışın içine gelin, belâ istemeyin, belânın gelmesi için çalışmayın, kurtuluşunuza çalışın. Çünkü Habbâb bin Eret denilen sahâbe (Radıyallâhu Anh) bu, Peygamber Efendimize geliyor dertleniyor. Çünkü Müslümanlara ilk Müslümanlara zulmettiler. Bu günde Müslümanlar gerçek Müslüman olduğu için hak ve özgürlükleri birçok yerde ellerinden alınmıştır. O günde öyle idi, bugünde böyle, yarında böyle. İslam Allah’ın hâkimiyeti, İslam kânûnlarının hâkimiyeti, Allah’ın hâkimiyetidir. Bu sağlandığı zaman bütün insanlar hak ve özgürlüklerine karışırlar. Bu sağlanmayınca bakın birileri diyor ki; benim inandığım kadar inanacaksın, benim dediğimi yapacaksın diyor, dayatıyor. İslam dayatmamış hiç kimseye. İşte o gün Habbab Bin Eret’e de o günkü putperestler dayatıyorlardı. Diyorlardı ki; Dîninden dön ateşlerin üzerine yatırıyorlardı, kimisini öldürüyorlardı, kimisini kızgın kumların üzerinde, kimisinin boğazına ip takıp dolaşıyorlardı, kimisini aç bırakıyorlardı çeşitli işkenceler vardı. Peygamberimiz şöyle dedi: Bütün insanlığa bu mesajdır. Öncekiler diyor çukura atılır. Önceki Müslümanlara da o çağın firavunları, tağutları işkence ediyorlardı. Çukurlara atıyorlardı, testere ile kesiyorlardı, ikiye ayırıyorlardı. Demir taraklarla etten, kemikten de öte bir şey bırakmayacak şekilde demir taraklarla ne yapıyorlardı? Sinirleri bile tarıyorlardı demir taraklarla koparıp, koparıp atıyorlardı vücutları parçalanıyordu. Niçin? Dînlerinden dönmeleri için yapıyorlardı, Müslüman olmayın diyorlardı.

Kıymetli efendiler!

Peygamberimiz en buhranlı günlerde en büyük müjdeleri vermiştir. Hiç merak etmeyiniz ölenler şehit olup cennete gidecekler. Güven içinde olacaksınız, Sana’dan Hadramut’a kadar Allah korkusu hariç başka korkunuz olmayacak. Dünya Müslüman olacak ilahi adâlet tecelli edecek diye müjde veriyor.

Dakika 38:40

(Visited 107 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}