hayat veren

67- Tefsir Ders 67 hayat veren nurun keşif notları

67- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 67

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

           Sevgili dinleyenlerimiz,

İşte Cenab-ı Hak insanoğlunun mala düşkünlüğünü bize anlattı ve insan hepsini bırakır hini seferinde. Hini seferi ne demek? Ecel saati geldi hepsini bıraktı, Azrâil (AS.) aldı götürdü, mezara indirdi, mezardan kaldırdı mahşere getirdi. Şimdi insanoğlu dikkat etmelidir. Araçlara amaçlar fedâ edilemez. Dünya araçtır amaç değildir, bunu herkes kulağına küpe etmelidir. Şimdi araçlara amaçlar fedâ edilemez. Allah’ın rızâsı amaç, gayedir. Allah’ı, onun dinini, İslam’ını bırakıp da dünyaya takılıp kalan insan ne yapmıştır?  Amaçları araçlara, Allah’ı, peygamberi, Kur’an’ı, âhireti, cenneti dünyaya fedâ etmiş olur ve yazık olur. Allah (C.C) yanındaki güzel mevki bunlara fedâ edilemez. Çünkü bütün mevki makam Allah indindedir. Allah’u Teâlâ’nın yanında ki katında ki güzel mevki, makamlar, cennet ve cemâli bunlara fedâ edilebilir mi? Bunlara fedâ edipte cehenneme gidilir mi? Allah’ın bir rızâsı ise hepsinden büyük, her lezzetten yüksektir. Korunma ittika doğru dürüst olan, infâk eden, seher vakitlerinde istiğfar eden takvâ ve ibadet ehline âittir. Buhârî Şerifte rıdvan size Cenab-ı Hak kızmam ebedî diyor. Allah bir kuluna ben sana râzıyım dediği zaman, rıdvan eğer kuluna lütuf edilmişse diyor ki Cenab-ı Hak size kızmam hem de ebedî kızmam sizden râzıyım diyor. Kime? Ehli takvâya diyor. Bu bir Kutsî Hadistir. Yine Şanlı Kur’an da (أَيُّهُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا) hem Tebareke’nin başında Fil Sûresinin 7’nci âyetinde: “Dünyadaki her şeyi dünyaya ait ziynet yaptık” diyor. Niçin? İnsanı denemek için, insan dünya da tamamen imtihan meydanındadır. Her nefesinde her hâlinde imtihanla baş başa olduğunu unutmamalıdır. Hz. Ömer Cenab-ı Hakk’a şöyle yalvarıyor. Sabrı sen lütfet Allah’ım diyor. Bak, lütuflu sabır istiyor. Ey Müslüman! Lütuflu sabır iste, Hz. Ömer gibi akıllı olmaya çalış. Yine Sahâbî (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) seher vakitlerinde bunlar istiğfar ederlerdi, cephelerde cihâd ederler, ilim irfânla uğraşırlar, İslami tebliğ ederler. Cephelerde kahramanca îmâna saldıran küfre ve zorbalara Hakk’ı savunurlar ve Hakk’ı tebliğ ederler, gece seher vakitlerinde de istiğfar ederlerdi.

Dakika 5:01

İmâm-ı Âzâm’ın şöyle bir Ulemânın tümünün ittifakı vardır büyük âlimlerin. İmâm-ı Âzâm 40 sene yatsı abdestiyle sabah namazı kılmıştır. 2 rekât namaz da Kur’an’ı hatmedebildiği hatmettiği rivâyetleri vardır. Daha neler vardır. Bu işin tadını, lezzetini alınca artık Cenab-ı Hakk’ın sevgisi içeri yerleşince şevk ve muhabbet kazanı kalpte Allah sevgisi kalpte ateşlenince sevgi kazanından daha muhteşem kaynamaya başlar. Ey Müslüman! Rabbini sev seni O yarattı bütün varlığınla sev, emrinde ol. O’nun rahmet kapısından hiç ayrılma, kalbini uzat O’na hep O’ndan iste. Birde en büyük şahitlikten bahsedilmektedir. Bu konuda kısa öz mânâyı size duyurduktan sonra bazı keşifler de, haberler de bulunmaya devam ediyoruz. Allah’ın birliği, Kayyumiyeti üç türlü şehâdetle sabittir. Birincisi şahâdet- görmek, hazır olmak, Hakk’ın yerini bulması ispat edilmesidir. Allah’ın şahitliği hakîkati bildirmek, açıklamak, delillerle ispat etmektir hükmetmektir, Allah’ın hükümranlığıdır. İlmi yakîn de budur. İlmi, Aynî, Hakkı, yakîn birbirine dayanır. İlmel yakîn, kişiyi Aynel yakîne götürür o da hak olan yakîne götürür. Bunlar birbirine istinat ederler. Bahçe de bülbül var mı derken bülbülün ötmesi ilmi yakîndir. Bülbülü gördüğün zaman da aynî yakîn olur, bülbül eline konup gelse konup gelse işte o zaman işte bu da nedir haddi olan gerçek yakınlık ortaya çıkar. Bunlar yakınların dereceleri açısındandır. (هُـو هُـوَ) O, O’dur ne diyor? ( إِلاَّ هُوَ)

(شَهِدَ اللّهُ أَنَّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ ) O, O’dur diyor başkası değil O, O’dur. Ondan başka İlâh yoktur. Ne İlim varsa, delil varsa hepsi Hak Teâlâ’nın kendini bilmesine, bildirmesine, şehâdetine dayalıdır. Unutma! Ne ilim varsa, ne delil varsa hepsi Hak Teâlâ’nın kendini bilmesine, bildirmesine, şehâdetine dayalıdır. (كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ بشر) ne diyor? Her şey yok olur O’nun zâtî Bâkî’dir diyor. Hüküm O’nun dönüş O’nadır, bunu nefsine anlat! Ey insanoğlu, ey Müslüman! Hüküm O’nun yani Yüce Allah’ın, dönüş Allah’a bunu nefsine söyle de nefsin Allah’a itaat etsin. Kur’an’ın, îmânın emrine girsin, Allah’a itaat ’ta taatte bulunsun, isyân etmesin nefsine söyle bunları. İrâdeni, nefsini, aklını, fikrini, bütün kuvvetlerini Allah’ın emrine ver. O zaman Müslümansın

Dakika 10:23

Hüküm O’nun dönüş O’nadır. Dış âlem âfâkî âlemdir buna büyük âlem işte dışımızdaki bütün ufuklar, bütün gökler bunlar dış âlem âfâkî âlemdir. Birde iç âlem vardır, iç âlem insanoğlunun bizzat kendisidir, insanın enfüsî âlemidir. Bu da o büyük âlem insanın iç dünyasın da dürülmüş dürüm, dürüm insanın içinde dürülmüştür. İnsanda âlemdir ve küçük bir âlemdir ama o büyük âlem insan içine dürüm, dürüm dürülmüş, yerleştirilmiştir.

(„سَنُرِيهِمْ آيَاتِنَا فِي الْآفَاقِ وَفِي أَنفُسِهِمْ  „) Ne diyor? Kur’an-ı Kerim’in gerçek olduğu iyice anlaşılsın diye Rabbinin her şeye şahit olması yetmez mi? Ve Cenab-ı Hak bu âyet-i kerime de bu güne kadar Kur’an-ı Kerim’in doğru olduğunu tanıyanlar tanıdığı gibi tanımayanlara da enfüsî ve âfâkî âlem de Allah âyetlerini gösterecektir. Bu dünya da İslam’ın hak ve gerçek olduğunu anlamayan kimse kalmayacaktır kalanlar ise cehennemi dolduracaktır. Ben benim diyen insanın beden ve ruhu varlığında daha bilmediği, şehâdet edemediği izafetlerle dolu nice yönleri vardır. Daha insanoğlu iyice keşfedilmemiştir. Gökler âfâkî âlem, enfüsî âlem yeteri kadar keşif edilmemiştir. Yeteri kadar keşif edilince Allah’u Teâlâ Kur’an’ın, İslam’ın ve peygamberin hak ve gerçek olduğunu dünyaya ne yapacaktır? Âyetleriyle inanmayan çağdaş îmânsızlara da gösterecektir. Hangi çağ olursa olsun. İlim ehlinin dereceleri bu şahitliğe yakınlığı ve uzaklığı ile orantılıdır. Kim Allah’u Teâlâ’nın varlığına, birliğine, emir ve kânûnlarına, kitâbına, peygamberine bütün varlığıyla şahitlik yapabiliyorsa işte ilim ehlinin derecesi buradadır. İlim ehlinin dereceleri bu şahitliğe yakınlığı ve uzaklığıyla orantılıdır. Ne kadar İlmel yakınsa ilmel, Aynel yakınsa Aynel, Hakkal yakınsa Hakkal derece alırlar. Üçü de yoksa durumları, durumları zayıfsa o zayıf durum da kalırlar. Kur’an-ı Kerim’i biz sizlere hayat veren bu âyetlerin keşfine, onunla hayat bulmaya niçin çalışıyoruz? İşte şahitlikler güçlensin. Her Müslüman yeryüzünde Allah’ın, İslam’ın, Kur’an’ın, Peygamberin şahidi olsunlar. Gerçek ‘’Eşhedü’’ okusunlar (اَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ) derken bunun içini doldurarak ve anlayarak söylesinler. Bunun içeriği İslam dolu. Allah’a şehâdet, Peygamberin Peygamberliğine, Kur’an’ın hak kitap olduğuna, İslam’ın hak din olduğuna şehâdettir bu.

Dakika 15:06

Kelime-i Tevhîd’in içeriğini doldur. (لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ) bunun içeriği de tamamen İslam dolu. İslam’ın bir kısmı eğer kabul edilmiyorsa, inkâr ediliyorsa Kelime-i Tevhîd’in içi boştur, hatta inkâr vardır. Dışında kalıp olarak tevhîd görünüyor içinde inkâr vardır. İslam’ın bir tarafına inanıp bir tarafına inanmamak, Kur’an-ı Kerim’in bazı âyetlerini kabul edip bazılarını etmemek, bunlar tam diyor kâfirdir. Kur’an-ı Kerim’in bir âyetinde İsrâ’ya, Âli İmrân’a bir bak şöyle! Bunun için kendi içinde Hak Teâlâ’nın şahitliğini sezemeyenler bir insan kalbinde Allah’ın şahitliğin eğer sezemiyorsa gerçek âlimlerden olamazlar, gerçek Müslümanlardan olamazlar. Allah’ın şahitliğini sezeceksin birde O’nun bizzat kemâl sıfatlarla muttasıf hak varlık olduğuna sen şahitlik edeceksin. O’nun şahitliği de açıkta sende bütün varlığınla O’na şahitlik edeceksin, doğru Eşhedü okuyacaksın. Bilgiyi inkâr eden sofistler, şüpheci inkârcılar vardır. Biraz, bir şeyler bilen Hakk’ı Münkir inkâr eden, inatçı kâfirler de vardır. Tüm Melekler, ruhlar Hakk’a şahittirler. Tüm peygamberler, büyük âlimler, gerçek filozoflar şahitlik ettiler. (لاَ اِلهَ اِلاَّهُ), (لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ),

(اَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ) Allah’tan başka ilâh yok Muhammed O’nun hak Peygamberi, son Peygamberi bütün âlemlere rahmet Peygamberi, insin cininin Peygamberidir. Bütün millerin çağların Peygamberidir. Muhammed’e gönderilen İslam dininin tamamına ben inandım kalbimle tasdik, dilimle ikrâr eyledim. Ben şehâdet ederim ki, bütün varlığımla Allah’tan başka ilâh yoktur, Hz. Muhammed Allah’ın en büyük kulu, en büyük Peygamber’idir ve son Peygamber’idir.

Şam rahiplerinden Medine’ye gelenler olmuştu. Medine-i Münevvere de Peygamber Efendimizi ve Medine’yi görünce Âhir zaman Nebî’sinin şehrine ne kadar benziyor sonra Efendimizin (A.S.V) huzuruna girince onu özelliklerinden tanıdılar. İncîl’deki sıfatlarını gördüler. Tevrât’taki özelliklerini gördüler. Sen Muhammed’sin hem de Ahmet’sin dediler. Çünkü İncîl’de öyle yazıyordu. Tevrât’ta da yazıyordu. Bak rahipler öyle diyorlar sen Muhammed’sin hem de Ahmet’sin dediler. Efendimiz (A.S.V) ben Muhammed’im ve ben Ahmet’im dedi. Rahipler bize Allah’u Teâlâ kitâbında en büyük şahitliği haber ver dediler. En büyük şahitliği de sordular. O zaman,

(شَهِدَ اللّهُ أَنَّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ وَالْمَلاَئِكَةُ وَأُوْلُواْ الْعِلْمِ قَآئِمَاً بِالْقِسْطِ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ﴿١٨﴾)

(إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ) bu âyetler bu yüce kelimeler en büyük şahitliği bildiren bu âyet nâzil oldu. Müslüman oldular rahipler  (إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ) bu da Allah katında ki din sadece İslam’dır diyen âyeti de okudu. Bu âyetin anlamı üzerinde “Kisai Kıraatinde (اَنَّ) diğerlerinde (إِنَّ) okunursa Allah’u Teâlâ (C.C) hak dinin İslam olduğuna da şehâdet eylemiştir”.

Dakika 21.32

Cenab-ı Hak hem kendinin birliğine, kendinden başka ilâh olmadığına şahitlik ediyor hem de kendi katında dinin sadece İslam olduğuna da şahitlik ediyor. Hak din, Dini İslam’dır. Hakkal Yakîn, İlmel Yakîn, Aynel Yakîn Peygamber gönderdiği, Evliyâyı yönlendirdiği Sırât-ı Müstakîm olan din sadece İslam’dır. Diyanet dindarlık demektir, diyanet dindarlıktır. Din nedir? Akıl sahiplerini kendi irâdeleriyle hayra, nimete sevk eden ilâhî kânûndur. Bakın dikkat et buraya! Din ilâhî kânûndur. Akıl sahiplerini kendi irâdeleriyle hayra, nimete sevk eden ilâhî kânûndur. Demek ki din ilâhî kânûn, diyanet ise dindarlıktır. Ne kadar dindar? İlâhî kânûnlara ne kadar uyuyorsa, uyabiliyorsa o kadar dindardır. Demek ki din ile diyanet yani eşittir din, eşittir diyanet değil. Din eşittir Allah’ın kânûnları, diyanet eşittir kişinin yaşayabildiği dindarlık neyse o kadardır diyanet budur. Onun için dini iyi anlamalı birde gerçek dindar olmalı gerçek dindarlar işte diyanet ehli bunlardır. Ama din Allah’ın kânûnlarının tamamıdır. İslam adına Allah’tan Muhammed’e ne geldiyse hepsi din ve dinin bütün kânûnları ki, bunlar ilâhî’dir. Aynı zaman da ilâhî kânûndur ve bir ilâhî kurumdur. Yani bu kurumun kurucusu Allah’u Teâlâ’dır Peygamberi elçisi aracılığıyla din ilâhî nizâm sistemdir, ilâhî kurumdur. Şeriat ve millette denir buna dinin bir adı da şeriat ve millettir. Yol Sırât-ı Müstakîm kânûn ve kuvvettir. Aynı zamanda din hem, şeriat hem millet, hem yol Sırât-ı Müstakîm hem de kânûn ve kuvvettir. Çünkü din tamamen ilâhî’dir, ilâhî kuvvettir. İtaat edilmeyip din uygulanmadığı zaman tersi ortaya çıkar, kuvvet elden gider, sahte devletler çıkar, gerçek devlet elden gider. Din kuvvettir, kuvvetli bir millettir kuvvetli bir devlettir din. Aynı zamanda ilâhî cezaya da çarpılır. Çünkü din ilâhî kânûnlar olduğuna itaat etmediğin zaman ilâhî ceza ensende artık ilâhî adâleti hissedersin, ilâhî adâlete çarpılırsın, neyi hak ettiysen onu bulursun. Allah zulümden münezzehtir, adâleti tam tecellî edecektir, etmiştir ve edecektir.

Dakika 26:35

Dindarlık ilâhî kânûnlara, Hâkime, Allah’a teslim olmaktır. Dikkat et! Diyanet dindarlık ilâhî kânûnlara, Hâkime yani, Allah’a tam teslim olmaktır. Şimdi buradan şöyle bir bakın bu anlamalara göre dindarlığa ve diyanete ve bunun anlamına şöyle bir bakın bugünkü Müslümanlar da dindarlık, diyanet yeteri kadar Allah’u Teâlâ’ya tam bir teslimiyet var mı? İlahi kânûnlara tam bir teslimiyet var mı? Yoksa ilâhî kânûnlar yok mu sayılıyor veya var diyen cezalanıyor mu? İşte dikkat et! Kulluk dindarlıktır, dindarlık diyanettir, diyanet ilâhî kânûnlara, Hâkime yani Allah’a teslim olmaktır. Bunun adı kulluktur. Yoksa ben Müslümanım deyip Allah’a teslimiyetim yok. Allah’ın kânûnlarına teslimiyetin yok da, bu çağda Allah’ın kânûnu mu olurmuş, işte başka kânûnlar var dediğin zaman ne yaptığını iyi düşün! Başına geleceği de düşün ve Allah’ın hangi cezasına çarpılacağını düşün, Azrâil’in ensende ecel saatini beklediğini düşün! Senin ecel saatini bekliyor. İster îmânlı ol, ister îmânsız ol. Îmânsızı îmânsız olarak götürecek, îmânlıyı da îmânıyla götürecek. Birisi beraat ederken birisi îmânsızlığın cezasına çarptırılacak. Aklını başına al! Ağaların, paşaların değil tesiri altında kalıpta Allah’a isyân etme, itaat et. Basklarının hükümranlığını tanıyıp da Allah’ın hâkimiyetini inkâr etme, Allah’ın hâkimiyetine, hükümranlığına, kânûnlarına teslim ol.

Dakika 29:37

İslam “silm”, barış anlamı var İslam kelimesinde “selm”-selâmet kökünden gelmektedir. İslam tamamen barış, tamamen selâmettir. İslam’ın dışı tamamen savaş ve felakettir. Çünkü İslam Allah’ın hâkimiyetin de O’nun emrinde, O’nun kendine ve kânûnlarına teslimiyettir. Allah’ın hâkimiyetine, hükümranlığına teslim oluyorsun kânûnlarına teslim olup itaat ediyorsun. Peki, İslam’sızlık ne, onun zıttı savaş ve felaket. İşte şu anda dünyada eğer Allah’ın hükümranlığı tanınsaydı, Allah’ın kânûnları uygulansaydı barıştan ve selâmetten başka bir şey düşünülemez mümkünde değildir. Ama insanoğlu kendi kazdığı kuyuya düşmeye devam ediyor. Yuvarlanıyor, doğru cehennemin dibine doğru. Kim bunlar; Allah’ı tanımayanlar, Allah’ın hükümranlığını tanımayanlar, Allah’ın kânûnlarını tanımayıp Allah’a teslim olmayanlar. Kendilerine kuyu kazıyorlar. Yuvarlandıkça yuvarlanıyorlar. Nereye? Kimisi savaşa kimisi felakete. İslam ise barış ve selâmettir.

 

Kıymetli dinleyenler,

 

Mesajımız bütün insanlığadır. Bütün insanlık Allah’ın kullarıdır. Biz hepimiz Allah’ın kullarıyız, Âdem’in evlatlarıyız. Babamız Âdem, annemiz Havvâ’dır. Gel bütün dünyaya, İslam ile kardeş olalım, barışa girelim, selâmeti yaşayalım, felaketlerden ve savaşlardan kurtulalım, Allah’ın nimetleri hepimize yeter. Dünyada da yeter, Ukba’da da yeter.

Dakika 32:28

Aziz dostlar barışa, selâmete girmek, onun içinde bulunmak ve teslimiyet toplumsal barışı sağlayan kânûnlardır din. Dikkat et! Toplumsal barışı sağlayan kânûnlardır. Dinin, İslam’ın kânûnları ki bizzat Allah’ın kendi kânûnlarıdır ve Allah’ın hükümranlığıdır, Allah’la kul arasında uyum sözleşmesidir. Çünkü kul Allah’a söz vermiştir. Müslüman oldun mu Allah’a söz veriyorsun. Yaratılışın da zaten İslam fıtratı var ta Bezmi Âlem de, Kâlû Belâ da herkes Allah’a söz verdi. Şimdi bu dünyaya gelip sözünden cayanlar Müslüman olmak istemiyorlar. Doğru Müslüman olmayanlar da bu sınıfın içinde, îmân kalbine girmemiş münâfıklar da bu sınıfın içinde, müşrikler bu sınıfın içinde Allah’a verdikleri sözden caymışlar. Sözünde duranlar gerçek Müslüman olanlardır. İşte toplumsal barışı sağlayan kânûnlar İslam’ın kânûnlarıdır. Bütün dünya da barış böyle sağlanır. Din Allah’la kul arasında uyum sözleşmesidir. Uyumsuzluk, isyan değil uyum sözleşmesidir. Kul Allah’ın dilediği gibi ister, Allah da kulun dilediği gibi yapar. Dikkat et buraya! Kul Allah’ın dilediği gibi ister yani rızâsına uygun olarak ister, kânûnlarına uyar. Allah da kulun dilediği gibi yapar. Allah’a ebedî vuslat hâsıl olur. Yani rızâsına tüm nimetlerine vâsıl olursun vuslata erersin. Barış medeniyet hâsıl olur. Dikkat et! Barış medeniyet hâsıl olur nimet ve felâh bulur. (لَا اِلَهَ اِلَّا هو) itaat, teslimiyet, ihlâs, bağlılık Allah’adır. Çünkü ondan başka ilâh yok, Mâbud yok. Hak Mâbud sadece Allah’ın kendisidir. (İslam ‘ün İlallâhi) Allah’a teslimiyet. İslam ne imiş? (İslam ‘ün İlallâhi) Allah’a teslimiyet, din, dindarlık, bağlılık, selâmet. Buna dikkat et! Din dindarlığa seni götürüyor, dindarlık itaate götürüyor ve seni Allah’ın emrine bağlıyor netice selâmet oluyor. Sulh burada, barış burada bunun tersi savaş ve felakettir. Dünya da ve Ukba da tam din içiyle, dışıyla hakîkî İslam’dır. İslam’ın içi de tam dindir, dışı da tam dindir hem de hak dindir.    (إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ) Allah’ın İslam’ı dikkat et! Allah’ın İslam’ı (C.C) îmân, ihlâs ehlini rahmetiyle selâmete çıkarmak. Allah’ın İslam’ı budur. Kulun İslam’ı Allah’a teslimiyettir. Dikkat et? Kulun İslam’ı Allah’a teslim olup selâmet yoluna girmektir. Din hakkı bilmek, hakîkî İlmin başı ise yine dindir. (إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ) Unutma! Allah katında din İslam’dır diyor Kur’an-ı Kerim unutma! Yani Allah’u Teâlâ’nın kitâbı söylüyor ki Allah söylüyor unutma!

Cenab-ı Hak gâfillerden, câhillerden, münkirlerden, münâfık ve müşriklerden, bâğîlerden, tâğîlerden, âsîlerden, fâcirlerden, fâsıklardan eylemesin.

Dakika 38:42

 

 

(Visited 103 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}