HadısŞerifKülliyatı 84-01-01

84- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 84

84- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 84

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

‘’Elhamdülillahi rabbil alemin vel akibetü lil müttakin vesselatü vesselamü ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain’’ ‘’estağfirullah bi adedi zünübina hatta tuğfer Allahu Ekber hatta tuğfer’’ ‘’Allahümme inneke afüvvün kerimün tuhibbül afve fa’fu anni ya gaffar ya gafur ya tevvab ya kerim ya halim ya rabbel alemin’’

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Kıymetli dostlarımız sevgili izleyenler, dersimiz esbabı nüzul ile devam ediyor. İsra Suresi ile yine dersimiz başlıyor Kehf Suresi ile devam edecektir. İbnü Abbas (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) Hazretleri ey Muhammed namaz kılarken sesini yükseltme gizli de okuma, ikisi ortasın da bir yol tut buyuran İsra Suresi’nin 110. Ayeti hakkında şu açıklamayı yaptı. Kim? İbnü Abbas Hazretleri. Bu ayeti kerime Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’ın gizli tebligatta bulunduğu sırada nazil olmuştur. O zaman sesini yükseltince müşrikler işitiyor putperestler ve Kur’an-ı Kerim’e, onu indirene, onu getirene küfür ediyorlardı haşa sümme haşa. Allah’u Teâlâ Hazretleri Vetekaddes Hazretleri ki namazını açıktan yapma yani açıktan yüksek sesle okuma, ta ki müşrikler duymasın ashabın iş etmeyecek kadar da kısma buyurarak ikisi arası yani seslilikle sessizlik arası ortası bir yol tutmasını emretti Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai gibi muhaddislerimiz bunu rivayet etmişlerdir. Evet, kıymetliler, bu da dua adabını namaz adabını ayrıca Müslümanlara da öğretmiş olmaktadır. Resulullah (A.S.V) efendimiz Hz. Ebubekir’in namaz da sesini kısarak, Hz. Ömer’in ise cehri şekil de yüksek sesle Kuran-ı Kerim okuduklarını görüyor, ertesi gün sebebini sorunca Hz. Ebubekir Rabbimle fısıldaşıyordum, Hz. Ömer de şeytan şeytanı bastırdım ve bastırıyordum der. Resulullah (A.S.V) Hz. Ebubekir’e sesini biraz yükseltmesini Hz. Ömer’e de birazcık kısmasını emreder. Gündüz namazların da kısın karanlıkta kılınan namazlar da cehri açıktan okuyun kuralı da gerçekleşmiş oluyordu. Hz. Ayşe (R.A) Hazretleri anlatıyor (R.A); şu ayeti kerime dua hakkın da nazil olmuştur ey Muhammed namaz kılarken sesini yükseltme, gizli de okuma, yine bunu da Buhari, Müslim, Muvatta rivayet etmektedir. Dua ve talep adabı ile ilgili olarak bu ayeti kerime inzal edildi denmektedir.

 

Dakika 5:16

 

Araf Suresinin 205. ayetinde de şu tavsiye de bulunmaktadır; Rabbini gönülden ve korkarak içinden hafif bir sesle sabah akşam zikret. Gafillerden olma, Rabbimiz yakın mıdır uzak mıdır yakınsa fısıldaşarak uzaksa bağırarak dua edelim diye sorarlar? Bunun üzerine kullarım senden beri sorarlarsa bildir ki ben pek yakınım dua edenin duasına dua edince cevap veririm buyuran Bakara Suresinin 186. ayeti kerimesi nazil olur. Siz sağır ve gaip birisine hitap etmiyorsunuz, dua ettiğiniz zat işiticidir yakındır, her birinize devenizin boynundan daha yakındır buyurur sevgili Peygamberimiz (A.S.V). İşte kıymetliler, yanındaki insanların anlayacağı şekil de onların akıllarının miktarına göre yüce İslam’ı mükemmel mi mükemmel anlatan bir şanlı Peygamber var (A.S.V) eşi bulunmayan muciz ve mucize olan da bir Kuran’ı Kerim var. Onun için Kuran-ı Kerimi sahih sünneti yani hadisi şerifleri de yerli yerince İslam âlimleri tapu ve senede almışlar iyi anlamışlar, iyi anlatmışlar. Yüce İslam dini hem bilinerek okunarak, okutularak yaşanarak günümüze kadar gelmiş ebediyata kadar gidecektir. Ebu Derda Hazretleri şimdi de Kehf Suresi ile dersimiz devam ediyor. Ebud Derda Hazretleri (R.A) anlatıyor; Resulullah (A.S.V) buyurdu ki kim Kehf Suresinin başından bir rivayette sonundan 10 ayet ezberlerse Mesih Deccal ‘in şerrinden emin olur buyrulmuştur bunu da Müslimi Şerif, Ebu Davud ve Tirmizi rivayet etmektedir. Bu sureyi geceleyin okurken Hüseyin İbnü Hudayl (R.A) Hazretleri atının ürkmüş olduğunu, atını teskin için kalktığı vakit gökten içerisin de kandiller bulunan şemsiye şeklin de bir cismin indiğini görmüş bulunduğunu ertesi gün Resulullah Aleyhisselatu Vesselama gördüklerini anlatınca o sekine idi. Kandil şeklin de gördüklerin de melaike senin tilavetini dinlemek için gelmişlerdi diye açıkladığını daha önce de 427-428. numaralı hadisi şerifler de bunları görmüştük, ancak rivayetin birin de tilavet edilen surenin Bakara suresi olduğu zikredilir. Evet, kıymetli dostlarımız, Kuran-ı Kerim’in hepsi ilahi kelamdır mucizedir.

 

Dakika 10:07

 

Deccal insanları daha çok korku ve sefaletle ifal ederek İslam dininden uzaklaştırmaya çalışacak ahir zaman eş ’asından diridir. Getireceği anti İslam prensipleri din yerine ikameye çalışarak ulûhiyetini ilan edecektir Deccal denilen melun. Kehf Suresi ilk ayetlerin de vahdaniyeti, dünya imtihanı yeryüzü nimetlerinin imtihan olduğunu hatırlatarak yüce Allah’tan başkasına tapanlara uymamak için, dünya nimetlerini terk ederek mağaraya kaçan gençlerin hikâyesine geçiyor, yani mağara da Kehf mağarasın da Ashabı Kehf ‘in 309 sene uyutulan gençlerden bahsediliyor, 309 seneden sonra Cenabı Hak uyandırıyor. Onun için Kehf Suresinin içeriği de diğer sureler gibi dopdoludur. Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’ın bu sure ile Deccal arasın da kurmuş bulunduğu irtibattan şu irşadı anlıyoruz. Ahir zaman Deccalı öncelikle gençler üzerin de durup onları ifal etmeye çalışacak ve silah olarak da bilhassa dünyanın süsünü kadın para mevki vs. kullanacaktır. Dini için bunları tepip Allah’ın rızasını üstün tutan, icabın da mağaraya girme manasın da dünya sefahatinden kaçabilen iradi olarak mahrumiyeti tercih edebilen gençler kendilerini bu fitneden kurtarabileceklerdir. ‘’Allahu Âlem’’ bunun daha açık şekli şudur dünyaya her gün de Deccal’ler gelse bütün orduları dünyayı kuşatsalar kim dini İslam’a sarılır, İslam ile Allah’u Teâlâ’ya bağlanır, Hz. Muhammed’e tabi olursa dünyanın hepsi Deccal olsa bir zarar veremez çünkü Allah himaye etmektedir. Ölürse şehit kalırsa gazi ve aslanlardan daha aslan olarak Allah’ın himayesin de olacaktır. Bunun anlamı yüce İslam’a Kuran-ı Kerim ile beraber İslam’a sarılmaktır. İbnül Müseyyeb (R.A) Hazretleri diyor ki; mal ve oğullar dünya hayatının süsüdür ama baki kalacak faydalı işler sevap olarak da amel olarak da Rabbinin katın da daha hayırlıdır. Bu da Kehf Suresi 46. ayeti kerimesin de geçen baki kalacak faydalı işler kulun sarf ettiği, sarf edeceği (Allahu ekber Subhanallah elhamdülillah lâ ilâhe illallah la havle vela kuvvete illa billah) sözleridir bunu da Muvatta rivayet ediyor. Bu sözlerin de içeriği tabii ki yüce Allah’ı öven bu kelimeler. Mesela Allahu Ekber Allah’tan başka büyük yok büyüklüğün tamamı yüce Allah’tadır, Subhanallah yüce Allah yüce sıfatlarla muttasıf noksan sıfatlardan münezzehtir.

 

Dakika 15:05

 

Elhamdülillah övgünün tamamı övme övülme hakkı, hamiyet Mahmûdiyet yüce övgüler ezeli ebedi Allah’a aittir Allah’ındır. La ilahe illallah Allah’tan başka ilah yoktur, La havle vela kuvvete illa billah kudret ve kuvvetin tamamı Allah’tadır ve Allah’tandır. Onun için bunları içini doldurarak anlamlarını iyi bilerek, bu kelimeleri söyleyen insanlar gerçek anlam da Müslümanlardır. Bu kelimeleri söyleyip de isyan edenler bunun içerisini dolduramayan papağanlardır. Bunu da unutma İbnü’l Müseyyeb Cenabı Hakk’ın marifetin de istiğraka götüren kelimeler demiştir. Cenabı Hakk’ın marifetin de yani Allah’u Teâlâ’yı iyi tanımakta kişiyi istiğraka götüren kelimeler demiştir İbnül Müseyyeb bu kelimeler için. Beş vakit namazdır bu kelimelerden maksat namazla namazın için de bunların hepsi namazla ilgili olduğu için bu beş vakit namazdır demişlerdir. Her çeşit tatlı güzel söz demişlerdir, Allah’ın marifet muhabbet ve hizmetine götüren her çeşit söz ve fiildir. Halkın ahvali ile meşguliyete götüren fiil ve sözlerin hiçbiri buraya girmez. Allah’ın marifet muhabbet ve hizmetine götüren her çeşit söz ve fiildir. İşte buna dikkat et bunların hepsi doğrudur, Allah için olmayan Allah’u Teâlâ’nın şanına yakışmayan hiçbirisi bunlara yaklaşamaz. Evet, sevgili dostlarımız, işte hadisi şerifler de Peygamber diliyle dünyaya nur saçmaya devam ediyor. Kuran-ı Kerimi ve İslam dinini iyi anlaşılması için hadisi şerifler olmadan, bakın İslam’ı anlamanın açıklamanın mümkün yeteri kadar mümkün olmayacağı da aşikârdır Peygambersiz din olmadığı gibi. Said İbnü Cübeyr anlatıyor İbnü Abbas (R.A) Hazretlerine dedim ki Nevfel Bekkali, İsrail oğullarının Peygamberi olan Hz. Musa (AS.) Hızır’ın arkadaşı olan Musa olmadığını zannediyor. Bana şu cevabı verdi, yüce Allah’ın düşmanı yalan söylüyor, ben Übey İbnü Kapa (R.A) Hazretlerini dinledim demişti ki ben Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’dan işittim şunu anlattı; Musa (AS.) Beni İsrail’e hutbe irat etmek üzere ayağa kalktı, kendisine insanların en bilgini kimdir diye soruldu, o benim diye cevap verdi. Cenabı Hak Allahu Âlem yani en iyi bilen Allah’tır demediği için Musa’yı azarladı ve iki denizin birleştiği yerde bulunan bir kulum senden daha âlimdir diye ona vahiy etti. Hz. Musa (ÂS.) ey Rabbim ben onu nasıl bulabilirim? Diye sordu.

 

Dakika 20:10

 

Kendisine bir zembile bir balık koy onu sırtına al, balığı nerede yitirirsen o zat oradadır dendi. Dendiği gibi yaparak yola çıktı, kendisi ile beraber hizmetçisi olan Yuşa İbnü Nûn da (AS.) yola çıktı, beraberce yürüyerek bir kaya’nın yanına geldiler. Hz. Musa ve hizmetçisi dinlenmek üzere orada yattılar. Balık kımıldayarak zembilden çıkıp denize kaydı, yüce Allah ondan suyun akıntısını tuttu ve öyle ki su kemeri gibi oldu balık için bir kanal meydana gelmişti. Hz. Musa (AS.) ve hizmetçisi balık için olduğunu bilmeksizin bu manzaraya şaşırdılar. Günlerinin geri kalan kısmı ile o gece gece boyu da yürüdüler. Musa’nın arkadaşı ona balığın gitmesini haber vermeyi unutmuştu, sabah olunca Hz. Musa (AS.) hizmetçisine hele sabah kahvaltımızı getir, biz bu yolculukta yorulduk dedi. Ama emir olunduğu yere gelinceye kadar yorulmamıştı, hizmetçi hani bir kayanın yanına gelmiş yatmıştık ya ben balığı orada unuttum onu hatırlamayı bana mutlaka şeytan unutturdu, balık denize şaşılacak şekil de sıvışıp gitmişti dedi. Musa (a.s) bizim aradığımız orasıydı dedi ve hemen izlerinin üzerine geri döndüler. İzlerini takiben yürüyerek kayaya kadar geldiler, Musa (AS.) orada örtüsüne bürünmüş bir adam gördü ve ona selam verdi Hızır (As.) ona senin bu yerin de selam ne gezer, ben Musa’yım. Beni İsrail’in Musa’sı mı? Evet, sen Allah’ın sana öğrettiği bir ilmi bilmektesin ki ben onu bilmem, ben de Allah’ın bana öğrettiği bir ilmi bilmekteyim ki onu da sen bilemezsin. Allah’ın sana öğrettiği hakkı bana öğretmen şartıyla sana uymamı kabul eder misin? Sen benimle beraber olmak sabrını gösteremezsin, mahiyet ve hikmetini bilemediğin şeye nasıl sabredeceksin ki? Dedi Hızır (AS.) Musa’ya. Musa da inşallah ben sen beni çok sabırlı bulacaksın hem ben senin hiçbir emrine karşı gelmeyeceğim, öyleyse gel ancak madem bana tabi olacaksın ben sana haber vermedikçe bana hiçbir şey sormayacaksın dedi. Kim dedi? Hızır (AS.). Hz. Musa (AS.) tamam dedi. Hz. Musa ve Hz. Hızır (Aleyhisselam ve Aleyhimisselamlar) beraberce gittiler (AS.). Deniz kıyısın da yürüyorlardı bir gemiye rastladılar, kendilerini gemiye almalarını söylediler gemi sahipleri Hızır (AS.) tanıdılar ve ücret istemeksizin onları gemiye aldılar. Hızır (AS.) gidip geminin tahtalarından birini deldi, Hz. Musa (AS.) ona bak bunlar bizi bedava gemilerine aldılar sen gidip gemilerini deldin adamları boğacaksın hiç de yakışık olmayan bir iş yaptın dedi.

 

Dakika 25:08

 

Hızır (AS.) ben sana benimle bulunmaya sabredemezsin demedim mi? dedi. Hz. Musa unuttuğum şey sebebiyle beni sigaya çekme, bu iş sebebiyle bana zorluk çıkarma ricasın da bulundu. Sonra bunlar gemiden indiler sahil boyu yürürken çocuklarla oynayan, bir çocuk veya bir delikanlı olmaya yaklaşık bir oğlan çocuğu gördüler. Hızır (AS.) o çocuğu yakaladığı gibi eliyle başını kopararak çocuğu öldürdü, Musa (AS.) masum bir çocuğu kısas hakkı hakkın olmaksızın niye öldürdün bu çok yadırganacak bir iş dedi. Yine Hızır (AS.) ben sana demedim mi sen benim beraberliğime sabredemezsin diye Hızır (AS.) Musa’ya çıkıştı Hz. Musa ama bu birinciden de şiddetli idi dedi ve ilave etti bundan sonra sana bir şey sorarsam beni arkadaş etme nazarın da bu hususta haklı sayılacaksın dedi. Yola devam ettiler bir köye geldiler, halktan yiyecek bir şey istediler ama kimse onları misafir etmedi ağırlamadı. Köyde yıkılmak üzere olan bir duvara rastladılar, Hızır (AS.) eli ile şöyle göstererek eğilmiş diyordu onu doğrulttu Hz. Musa (AS.) ona bir cemaati ki kendilerine geliyoruz bize ilgi gösterip ağırlamıyorlar yiyecek vermiyorlar, sen onlara bedava iş yapıyorsun dilesen ücret alabilirdin dedi. Hızır (AS.) Hz. Musa’ya artık birbirimizden ayrılma zamanı geldi, şimdi sana sabır edemediğin şeylerin tevilini haber vereceğim dedi. İşte kıymetliler, görüyorsunuz ki herkesin branşı farklı, Resulullah (A.S.V) bu ara ilave etti Allah Musa’ya rahmet buyursun keşke Hz. Hızır’la beraberliğe sabretseydi de maceralarına bize nakil etseydi. Yani aralarındaki geçen olayları da bize nakletseydi bunu ne kadar isterdim dedi, Ravi devam ediyor Resulullah (A.S.V) buyurdular ki 1. sorusu Musa’nın bir unutması idi. Bir serçe gelerek geminin kenarına kondu sonra denizden gagasıyla su aldı, Hz. Hızır bunu göstererek Hz. Musa’ya bak dedi. benim ve senin ilmin ve diğer mahlûkatın ilmi, Allah’ın ilminden şu kuşun denizden eksilttiği kadar eksiltir yani o ilimden bu kadar ilim alabilir serçenin denizden aldığı kadar. Bunu da Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud rivayet etmektedir. Hızır Aleyhisselamın oturduğu kuru otların yeşermesi sebebiyle yeşil veya manalarına gelen Hızır kelimesinden ismini aldığını belirtilen Hızır (AS.) yine 60 ve 82. ayetleri tam 2 sayfa tutar ki İbnü Hacer Hızır (AS.) başta nesebi olmak üzere Peygamberliği sahabeliği, hayatı, ölüp ölmediği gibi birçok meselesi münakaşa edilen bir zattır.

 

Dakika 30:32

 

Her devir de Hızır’ı gördüğünü dinlediğini söyleyenler kendisinden rivayette bulunanlar olmuştur. Peygamberliği hususun da çoklukla alimler yukarıda kaydedilen kıssa da Cenabı Hakk’ın Hz. Musa’ya Hızır senden daha alimdir şeklin de tanıtmasından hareketle Hızır’ın bir Peygamberdir aksi takdir de veli kulun Peygamberden üstün olduğu ifade edilmiş olur ki bu caiz değildir demişlerdir. Yani Hızır (AS.) de bir Peygamberdir, bizim hayatımızdır hayat bizim hayatımızdır ki çok kayıtlarla mukayyettir.  Hz. Hızır ve İlyas Aleyhisselamın hayatlarıdır ki bir derece serbesttir yani bir vakitte pek çok yerler de bulunabilirler. Bizim gibi beşeriyet levazımatı ile daimi mukayyet değildirler. Bazen istedikleri vakit bizim gibi yerler içerler, fakat bizim gibi mecbur değillerdir mecbur değillerdir. Tevatür derecesinde Ehli Şuhut ve keşif olan evliyanın Hz. Hızır ile maceraları bu tabakayı hayatı tenvir ve ıskât eder ispat eder. Hatta makamat-ı velayette bir makam vardır ki makamı Hızır tabir edilir. O makama gelen bir veli Hızır’dan ders alır ve Hızır ile görüşür. Fakat bazen o makam sahibi yanlış olarak aynı Hızır telakki olunur. Yani ders alanı Hızır zannederler, o Hızır’dan ders almıştır ama Hızır değildir ama onu Hızır zannedenler vardır. Gemi deniz de çalışan birkaç yoksula aitti şimdi Hızır yaptıklarının nedenini sebebini hikmetini anlatıyor. Gemi deniz de çalışan bir kaç yoksula aitti, onu kusurlamak istedim ki arkaların da bir her sağlam gemiyi zorla almakta olan bir hükümdar vardı, onun için gemiyi öyle göze hor ve hakir gösterdim ki ellerinden fakirlerin ellerinden çıkmasın diye. Oğlana gelince başını kopardığı, onun anası babası da iman etmiş kimselerdi, bunun için onları bir azgınlık ve kâfirlik bürümesinden endişe ettik de istedik ki onların Rabbi bunun yerine kendilerine temizlikçe daha hayırlısını merhametçe daha yakınını versin. Duvara gelince bu o şehir de iki yetim oğlancığın idi o duvar. Altında da onlara ait bir define vardı, babaları iyi bir adamdı binaenaleyh Rabbim diledi ki ikisi de rüştlerine ersinler definelerini çıkarsınlar.

 

Dakika 35:04

 

Bu Rabbimden bir merhametti, ben bunları kendi reyimle yapmadım, işte üzerlerine sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur dedi. ‘’Kehf Suresi 79-82 de’’ bunlar önceki derslerimiz de tefsir bölümün de anlatıldı. Onun için burada özetle geçiyoruz, çocuğunun öldürülmesi Elmalı’nın açıklamasından bil istifade aşağıdaki kısa açıklamayı, kısa açıklamayı sunuyoruz. Hızır (AS.) arkadaşlığının sonun da Hz. Musa’ya şöyle açıklar; oğlana gelince onun anne babası inanmış kimselerdi, çocuğun onları azdırmasından ve inkâra sürüklemesinden korkmuştuk, Rablerinin o çocuktan daha temiz ve onlara daha çok merhamet eden birini vermesini istedik. Evet, kıymetliler şeriatın hakikati Allah’ın emridir. Hızır da Hz. Musa’nın sorusu üzerine bunu kendiliğinden değil Allah’ın emri ile yaptığını söylemiştir, yani Hızır yaptıklarını kendi aklına kafasına göre değil, Allah’tan aldığı emre göre yapmaktadır. Nitekim bu izah karşısın da ilmi zahire tabii insanların temsilcisi durumun da olan Hz. Musa ikna olduğu için sükût etmiş itiraz etmemiştir. Hz. Hızır (AS.) ise ilmi ledün, ilmi batın, ilmil gaip gibi değişik isimlerle ifade edilen geçmiş ve geleceğe şamil bir ilme sahiptir. Bu ilim Hz. Musa gibi ilmi zahir ehlince meçhuldür. Bu ilim kesb ile elde edilemez, mevhibe-i ilahidir yani Allah vergisidir. Hızır (AS.) bu ilme sahiptir, kıssa da kaydedilen diğer vakalar da Hz. Hızır’ın hususiyetini göstermiştir. Öyle ise ilmi zahire sahip şeriat tebliğcisi Hz. Musa nazarın da çirkin addedilen bir amel ilmi batına sahip Hızır (AS.) da çirkin değildir. Üstelik öldürmek vakasını anlatan Hızır ben zamiri kullanmıyor, biz diyor yani şahsi bir tasarrufu değildir. Yapılan izahın Hz. Musa’yı ikna etmiş olması da bu iki şeriatın aslın da birbirine muhalif olmadığını ifade eder. Pek çok hikmetler ve hükümler çıkarılmış olan Hz. Musa, Hz. Hızır kıssası ile alakalı teferruat için okuyucularımıza tefsir kitaplarını ve bilhassa Elmalı Hamdi Yazır merhumun Abidevi tefsirini görmelerini tavsiye ederiz ki biz bu konuyla ilgili tefsir bölümün de bilgi verdik. Sevgili dostlarımız sevgili izleyenler, Cenabı Hak yerli yerince yüce İslam’ı anlayan, kavrayan, imanları kâmil, amellerin salih olan iki cihan da felaha ulaşan kullarından eylesin.

 

Dakika 40:12

 

(Visited 63 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}