HadısŞerifKülliyatı 8-01

8- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 8

Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 8

 

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

 

‘’Elhamdülillahi rabbil âlemin vessalatü vesselamü ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve ezvacihi ve ashabihi ecmain Vellhamdüleke ya rabbelalemin. Rabbi euzu bike min hemezatiş şeyatin ve euzu bike rabbi en yahdurun’’

 

 

كُنتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَلَوْ آمَنَ أَهْلُ الْكِتَابِ لَكَانَ خَيْرًا لَّهُم مِّنْهُمُ الْمُؤْمِنُونَ وَأَكْثَرُهُمُ الْفَاسِقُونَ ﴿١١٠﴾

 

‘’Ali İmran Suresi 110. ayeti kerime’’ Çok kıymetli ve muhterem izleyenler; hadisi şerifler külliyatından keşif notları vermeye devam ediyoruz. Tabiki hadisi şerifler deyince 1. derece de hadisi şerifleri zapt eden Ashabı Güzin (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) Hazeratı başta gelmektedir. Çünkü Peygamberimizin (ASV) okulun da önce en iyi şekil de okuyan onlardır. Hadisi şerifleri de Peygamberimizden dinleyenler, kavli olanları, sözlü, fiili takriri olanları anlayıp zapt eden onlardır. Onun için Ashabı Güzin’i (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) öven ayetlerden şimdi bazılarını vermeye çalışalım. Ashap düşmanlığı yapanlar Kur’an-ı Kerim’e karşı koyduklarını bilmiyorlar, Cenabı Hak bu okuduğum ayeti kerime de ‘’Ali İmran Suresi 110. ayeti kerime’’ de buyuruyor; siz insanlar için ortaya çıkarılan doğruluğu emreden, fenalıktan alıkoyan, yüce Allah’a inanan hayırlı bir ümmetsiniz. İşte Muhammed ümmetinin başını Ashabı Güzin böyle çekmektedir. ‘’Bakara Suresinin 143. ayeti kerimesin de’’ Cenabı Hak; böylece sizi insanlara şahit ve örnek olmanız için tam orta da bulunan bir ümmet kıldık. Peygamber de size şahit ve örnektir. Yine Fetih Suresinin 18. Ayeti kerimesin de; Ey Muhammed (A.S.V) Yüce Allah inananlardan ağaç altın da sana baş eğerek, el verirlerken andolsun ki hoşnut olmuştur. Kim idi o ağaç altın da beyat edenler? Ashabı Güzin işte gönüllerin de olanı da bilmiş, onlara güvenlik vermiş onlara yakın bir zafer ve ele geçirecekleri bol ganimetler bahşetmiştir. İşte muhacirlerle Ensar, Ashabı Güzin o ağaç altın da beyat edenler onlar idi Ashabı Güzin idi (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain). ‘’Yine Tevbe Suresinin 100. ayeti kerimesin de’’ iyilik yarışın da önceliği kazanan Muhacirler ve Ensar ile onlara güzelce uyanlardan yüce Allah hoşnut yani razı olmuştur, onlar da Allah’tan razıdırlar hoşnutturlar. Yüce Allah (C.C) onlara için de ebedi kalacakları, içlerinde ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Cenabı Hak Ashabı Güzinden razı olduğunu açıkça ilan ediyor.

 

Dakika 5:02

 

Ey Ashap düşmanlığı yapanlar, Allah’a karşı koyduğunuzu bilmiyorsanız öğrenin. Yine ‘’Vakıa Suresinin 10 ve 12. Ayeti Kerimesin de’’ iyilik işlemekte önde olanlar, karşılıklarını almakta da önde olanlardır. İslam’ın peygambere yardımcı olmak, İslam’ın cihana yayılması bakımından her çileye katlanan, her zahmete katlanan canlarını, mallarını Allah yolunda harcayan Ashabı Güzin’dir. Onun için Cenabı Hak ne buyuruyor; iyilik işlemekte İslam’a hizmet edip cihatta, ilimde irfanda, mallarıyla canlarıyla cihad eden, önde olanlar karşılıklarını almakta da önde olanlardır. Yine ‘’Enfal Suresinin 64. ‘yeti Kerimesin de’’ ey şanlı Peygamber (ASV) Allah’ın yardımı sana ve sana uyan müminlere yeter. O zaman kim idi Peygamberimiz yanında Ashaptı ve kıyamete kadar da Peygambere tabi olanlar bu ayeti kerimenin şümulündedirler. Yine ‘’Haşr Suresi 8 ve 9. Ayeti Kerimelerinde’’ daha önceden Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri severler. Onlara verilen, verilenler karşısın da içlerin de bir çekememezlik hissetmezler. Kendileri zaruret için de bulunsalar bile, onları kendilerinden önce tutarlar. Nefsinin tamahkârlığından korunabilmiş kimseler işte onlar saadete erenlerdir. İşte burada da Ensar ve Muhacirin bu ayeti kerime de övülüyor, Muhacirler yerlerini yurtlarını bırakmışlar hicret etmişler Medine-i Münevvere ’ye. Ensar da onları bağrına basmış. İşte yüce Kur’an bunları sana bildiriyor aklını başına al. Şimdi bunlar ayeti kerimeler efendiler, bir de hadisi şeriflere bakalım; Ümmetimin en hayırlısı benim asrımdakilerdir, sonra bunları takip edenler, sonra da bunları takip eden gelenlerdir. Sonra öyle bir kavim gelir ki şehadetten önce yemin ederler ve şahitlikleri talep edilmeden şehadette bulunurlar. Bu hadisi şerifin işte bakın Peygamberimizin asrında ki Müslümanlar tabiin ve diğer tabiiler bura da hadisi şeriflerle Peygamberimiz tarafından övülmektedir. Yine Peygamberimizden gelen haber de ashabıma dil uzatmayın, nefsimi elin de tutan zaten Zülcelal’e yüce Allah’a yemin ederim ki sizden biriniz Uhud dağı kadar altın tasadduk etseniz yine de onlardan birinin bir müt, hatta yarım müt miktarındaki harcamasına sevapça ulaşamazsınız. Evet, kıymetliler; bir müt takriben 18 litrelik bir ölçüye denmektedir. Uhud dağı nerede bir 18 ölçek nerede?

 

Dakika 10:04

 

Hz. Cabir (R.A) sevgili Peygamberimiz Allah’ın resulü (ASV)’ın şöyle dediğini nakletmiştir; Cenabı Hak Ashabımı Nebiler ve Peygamberler hariç bütün cin ve inse tercih etmiş, üstün tutmuştur buyuruyor. Bakın Ashabı Güzin dediğimiz zaman için de hepsi Peygamberi gören iman eden ve imanla ölen ne kadar insan varsa Peygamberimizin saadet devrin de hepsi sahabedir. (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) Yine Peygamberimizden gelen haber de kitapta size ne gelmişse onunla amel edeceksiniz, onu terk etmekte hiçbir özür kabul edilmez. Kitapta bulunmayan bir şey olursa benden vahiy olan sünnet esastır. Benden vahiy bir sünnet yoksa ashabımın söylediğine uyacaksınız. Ashabım gökteki yıldızlar gibidir onlardan hangisini esas alırsanız hidayete erersiniz. Ashabımın ihtilafı sizin için rahmettir buyurdu sevgili Peygamberimizden gelen bu haberde de. Yine Hz. Ömer’den gelen haber de bakın Peygamberimiz ne buyuruyor;  Peygamberimiz (A.S.V) şöyle buyurduğunu anlatmıştır Hz. Ömer; Ashabımın benden sonra ihtilaf edeceği şeyler hakkın da Rabbime sordum. Yüce Allah Celle Şanuhü şu vahiyde bulundu; Ey Muhammed (A.S.V) senin ashabın benim katım da gökteki yıldızlar gibidir, bazısı bazısından daha parlaktır, kim onların ihtilaf ettikleri şeyden herhangi birini esas alırsa o benim yanım da hidayet üzeredir. İşte görüyorsunuz Ashabı Güzin’in ihtilafı da rahmettir ve kul olarak yanılma şansı da herkeste vardır ama bakın bu yanılma payları bile, hak yolda yarış yolun da bir yanılma olduğu için orada da içtihadın da yanılana yine sevap verilmiştir. Yine Hz. Enes’ten gelen rivayette (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) bakın Peygamberimizden ne rivayet ediyor; yüce Allah beni ve ashabımı seçti Peygamberimiz buyuruyor, onları bana hısım ve yardımcılar kıldı. Bilesiniz ahir zaman da bir güruh çıkıp onların kadrini düşürmeye çalışacak, sakın onlarla evlenmeyin, onlara kız vermeyin, onlarla birlikte namaz kılmayın. Cenazelerine namaz kılmayın, onlara lanet etmeniz helaldir buyuruyor Ashab düşmanlığı yapanlar. Bu haricilerle başladı ashap düşmanlığı bu diğer ehli bidat gruplarıyla devam etmektedir. Şia’nın bazı kolları da ashap düşmanlığı yapmaktadır ve Ashabı Güzin düşmanlığını yapan herkes için böyle, diyeceksiniz ki tarihte işte şöyle ihtilaflar oldu, onların o ihtilafları Allah katın da rahmettir.

 

Dakika 15:03

 

Hepsinin talebi yanılan da yanılmayan da Cenabı Hakk’ın rızasını aramak uğrun da ihtilaf etti onlar. Ashabın hakkın da yüce Allah’tan korkun Peygamberimiz buyuruyor, onları kendinize hedef edinmeyin, kim onları severse bu bana olan sevgisi içindir. Kim de onlara buğuz ederse bu da bana olan buğuzu sebebi iledir. Onları kim incitirse beni incitmiş olur, beni inciten de Yüce Allah’ı incitir. Allah’ı incitenin ise belası yakındır. İşte kıymetliler, Peygamberimizden bunları duyduk. Yine ‘’Neml Suresi ayet 59 da’’ ey Muhammed (A.S.V) deki hamdü sena Allah’a mahsustur, seçtiği kullarına selam olsun. İşte seçtiği kullar başta Ashabı Güzin’dir, evet kıymetliler, bu ayetler ve hadisler, hadisi şerifler neyi gösteriyor bu ayeti kerimeler ve hadisi şerifler Ashabı Güzin’in onların kesinlikle tadilini ifade etmektedir. Onlar her konu da güvenilir şahsiyetlerdir. Hem adalette hem de hadisi şerifleri zapt etmekte, hem de güvenilir olma vasıflarını taşımakta onlar önde gelmektedirler. Ashabı Güzine dil uzatanların zındık olduklarına dair bakın şöyle ilim adamları şöyle demişlerdir; Ebu Züratürrazi’nin şu fetvasını kaydeder. Kim? Bağdadi. Yukarıda kaydettiğimiz açıklamalardan sonra Ebu Züratürrazi’nin şu fetvasını kaydeder bağdadi, bir kimsenin Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’ın ashabı (R.A) kadrini düşürmeye çalıştığını görürsem, bil ki o zındıktır, zira Resulullah (ASV) haktır. Kuran-ı Kerim haktır, bu Kur’an’ı ve sünneti bize Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’ın ashabı (R.A) tebliğ etmiştir, onlara dil uzatanlar şahitlerimizi karalamaya çalışıyorlar. Asıl maksatları da Kuranı Kerim ve sünneti şerif’i iptal etmektir. Cerh edilmek onlara yaraşır çünkü zındıktırlar. İşte Ashap düşmanlığı yapmak sünneti, hadisi şerifleri devreden çıkartmak Kuran’ı Kerim’i de kendi keyiflerine göre yorumlamak için çalışan bir zındık grupları türemiştir, bunlara dikkat edilmesinin bakın çok şart olduğu bura da Ebu Züratürrazi’nin bu fetvasından da anlaşılmaktadır. Evet, kıymetliler; Ashabı Güzin’den hata edenler olmamış mıdır? Olmuştur. Hatasız kul olur mu? Ama onların hataları affa uğramıştır.

 

Dakika 20:00

 

Orada bir kadın bulacaksınız bakın Hatip El Belta, Hatip İbni Ebi Belta ile alakalı bir konuyu size duyuralım. Hatip denilen bu zatı muhterem Ashabı Güzin bakın bir iş yapıyor İslam ordusu Mekke’yi kuşatacak gizli, savaş işleri gizli olur. Peygamberimiz işi gizli tutuyor Mekke’yi putperestlerden müşriklerden kurtarmak için, fakat Mekke’nin için de gizli Müslümanlar var bunların da zarar görmemesi için bakın ne oluyor? Zarar görmemesi için Hatip gizli bir mektup gönderiyor bir kadın ile Peygamberimize bu durum Cebrail (AS.) getirip Allah tarafından haber veriliyor. Peygamberimiz de hemen kadının peşinden süvariler gönderiyor orada bir kadın bulacaksınız beraberin de bir mektup var, mektubu kadından alın dedi Peygamberimiz. Bizim süvariler yolda kadını yolda yakaladılar, kadın mektubu saçlarının arasından çıkarttı, sonuçta verdi bunu da Hatibin gönderdiğini de Peygamberimize zaten Cenabı Hak haber verdi, kadının mektubunda da durum ortadaydı. Netice de Hatibi Peygamberimiz çağırdı, ey hatip bu da ne? Dedi Peygamberimiz. Hatip dedi ki; ey Allah’ın Resulü hakkımda acele hükme gitme, ben Kureyş’e bağlı bir kimseyim, seninle beraber olan Muhacirlerin Mekke’de akrabaları var, orada kalan ailelerini onlar korur, benim onlarla nesep bağım olmadığı için böyle bir himayeden mahrumum, istedim ki böylece onlarla bir irtibatım olsun da oradaki yakınlarım himaye görsün. Bu davranışım küfürden veya dinimden irtidat etmemden ya da İslam’a seçtikten sonra küfre rıza göstermemden dolayı değildir diye özrünü beyan etti. Sevgili Peygamberimiz (A.S.V) Hatibi dinledikten sonra doğru söyledi ona hayırdan başka bir şey söylemeyin diye tasdik etti. Hatibe kızan sahabelere Peygamberimiz hayır o bedir gazvesin de katıldı, ne biliyorsun belki de yüce Allah dilediğinizi yapın sizi affettim buyurmuştur cevabını verdi. İşte Ashabı Güzin’in böyle yanlış yapanları olmamış mıdır? Olmuştur ama bakın Bedir ashabına af var ve sahabeyi güzine işte okuduğumuz ayetlerden onların yaptığı yüksek hizmetlerden dolayı onlara affı mağfiret var, dereceleri çok yüksek onun için Ashabı Güzin’i yargılamaya kimsenin kalkmaması lazım. Ne dedi hata ettin, o cehenneme girmez dedi, birisi dedi ki o cehennemlik dedi sahabeden biri, Peygamberimiz ne dedi? Hata ettin o cehenneme girmez çünkü Bedir ve Hudeybiye kazaların da bulundu dedi. Cenabı Hakk’ın verdiğini kimse alamaz, vermediğini de kimse veremez. Bu gibi delillere dayanan birçok âlim ashaptan hiçbirinin cehenneme gitmeyeceği, hepsinin cennetlik olduğu Cenabı Hakk’ın onların kusurlarını affettiği hükmüne varmışlardır.

 

Dakika 25:16

 

Çünkü onlar yüce İslam’ın yeryüzüne yayılması için canlarını, mallarını feda eden zatı muhteremlerdir. Niceleri şehit olmuştur niceleri de Allah yolun da her şeylerini feda etmişlerdir. Ömür boyu da ilim irfanla çalışmışlardır ilim irfan ile sahabenin o büyük zatı muhteremlerinin dünyaya dağılmasıyla yeryüzüne İslam yayılmıştır. Bir yandan ilmi çalışmalar irşatlar, tebliğler öbür yanda düşman saldırılarına karşı cephe de yapılan cihatlardır. Evet, kıymetliler; işte buradan anladığımıza göre Hanefiler casusluk yapan kişinin Mümin olması halin de idam edilemeyeceği edilmeyeceği hususun da icma eder. İmam tazir cezası verir, mevkii olan birisi ise afta edilebilir derler. Buda o zamanki duruma göre şartların incelenmesine göre devlet başkanın, halifenin durumu inceledikten sonra varacağı kanaate göre, yani Hanefiler İslam’da diğer müçtehitlerimiz de olduğu gibi her konuyu incelemişlerdir. Yine Hz. Ömer bir konu da öfkelenir fakat Resulullah (A.S.V) ile olan sohbeti sebebiyle herhangi bir ceza uygulamaz. Şimdi Peygamberimizle sohbet eden bir sahabeye öfkeleniyor Hz. Ömer ama peygamberin huzurun da oturup sahabe olduğu için de ne yapıyor? Onu cezalandırmıyor. Çünkü her suç cezayı gerektirmez, cihan da kusursuz insan bulunmaz, velakin her kusur teftiş olunmaz diye bunu da iyi bilmekte fayda var. Ben size Resulullah (A.S.V)’dan bir söz edip nakil de bulunduğum zaman yalan söylemektense gökten atılmayı tercih ederim, bunu kim diyor? Hz. Ali söylüyor. Fakat benimle sizin aranız da cereyan eden meseleler de konuştuğum zaman şunu bilin ki harp bir hiledir, savaş anın da söylüyor Hz. Ali bunu. Evet, kıymetliler; yine Allah sizi imtihan ediyor. Kendisine mi, yoksa ona mı itaat edeceksiniz diye. Hz. Ayşe (Radıyallahu Anha) asla tekfir etmediğini gösteriyor, fakat görüşlerin de yanıldığın da Ammar Hazretleri hiç mi hiç tereddüt etmiyor. Ayşe’yi Sıddıka validemiz annemiz allame-i cihandır ama Ammar Hazretleri Cemel olayın da Hz. Ayşe’nin yanıldığını, bu yanılgısının da farkına varıp geri dönmek istediğini fakat yanılanlar bilhassa genç akrabaları yeğenleri buna engel olduğunu.

 

Dakika 30:03

 

Hatta Hevap’tan geçerken Peygamberimizin hadisi şerifini hatırladığını, geri dönmek istediğini söylediği halde ne yapmışlardır? İşi çığırından çıkarmışlar Cemel olayı istemeye, istemeye Ayşe’yi Sıddıka annemiz istemeyerek Zübeyir Avvam sonuçta o da uyanıyor istemiyor, Talha hazretleri o da farkına varıyor işin, o da istemiyor ama iş çığırından çıkınca takdir de ne varsa olacaklar oluyor. Sıffın savaşında da böyle olanlar vardır. Orada Bağiler Tağiler de vardır ve Sıffın meselesin de Hz. Ali’nin haklı olduğu, onun karşısındakilerin de kimisinin müçtehit olanların yanıldığı diğerlerinin de Baği, Taği olduğunu ulema ve ortadaki deliller, belgeler ortaya koymuştur. Fakat bizim onları yargılamak gibi bir durumumuz yoktur. Ulema bu konu da dilini tutmuş Allah’a bırakmışlardır, birçok haberler vardır bu konu da Ashabı Güzin’in arasındaki çıkan ihtilaflar konusun da, yarın mahşer de Cenabı Hak hükmünü verecektir. Ama bize düşen Allah’ın yargılayacağı işte biz yargıç olamayız. Onun için Ashabı Güzin’i rastgele kötüleyenler kendilerinin zındık olduklarını unutmasınlar. Evet, yine Ammar hazretleri bak Ayşe annemize ne diyor? Vakar ile evleriniz de oturun, evvelki cahiliyet yürüyüşü gibi yürümeyin ayetini kastediyor. Şimdi Ayşe validemiz bakın Allah’a kasem olsun sen hakkı söyledin diyor Ammar’a sen beni niye suçluyorsun demedi ki, senin lisanınla hakkım da bu hükmü veren Allah’a da hamdolsun dedi. Cemel olayın da keşke bulunmasaydım da 20 sene önce ölseydim demiştir Ayşe annemiz, bunlar bir fitnenin fırtınasıdır, nicelerini aldı götürdü ama göğsün de imanı olanlar, niyetin de Allah’ın rızasını arayanlar, Allah’ın rahmetine, merhametine, mağfiretine mazhar olurlar. Sahabeyi kimse yargılamasın. Evet, kıymetliler; sevgili Peygamberimizden gelen haber de; içtihadın da isabet edenin iki sevap, içtihat ve isabet sevabı alacaktır, isabet edemeyenin bir sevap alacağına dair hadislerini esas alarak diğer tarafın ittiham edilemeyeceği hükmüne varmışlardır. Burada Hz. Ali de bakın bu haberi o vermiş kendisine silah çeken ashaplara kâfir dememiştir. Çünkü ashabı kiram içtihat yapmakta yetkilidirler, bir insanın içtihatta yetkisi varsa, isabet etme şansı olduğu gibi yanılma şansı da vardır. Sahabelerin tabakaları konusun da Hâkim En Nişaburi’nin taksimine baktığımız zaman 12 tabakaya ayırmışlardır.

 

Dakika 35:00

 

Tabii ki gökteki yıldızların daha parlak olanları olduğu gibi hepsi parlamaktadır ama daha çok parlak olanları vardır sahabe de böyledir. Öne çıkan çok fazla parlayanları olduğu gibi hepsi parlıyor ama parlama dereceleri farklı olan yıldızlar gibidirler Ashabı Güzin. 1. tabakadaki olanlar Mekke’de ilk Müslüman olanlar ve dört halife gibi zati muhteremlerdir. 2. tabaka da Hz. Ömer’in Müslüman olmasından sonra İslam’a giren Daru’n Nedve azalarıdır. Habeşistan’a hicret edenler 3 tabaka, 4. tabaka birinci akabe biatına katılanlar, 5. tabaka ikinci akabe biatına katılanlar ki çoğu Medinelidir, 6. tabaka Hz. Peygamber (A.SV) henüz Medine’ye girmemişken Küba da iken ona gelen muhacirler. 7. tabaka Bedir savaşına katılanlar, 8. tabaka Bedir’den sonra Hudeybiye Sulhuna kadar hicret edenler, Hudeybiye ‘de Bey’atür Rıdvan’a katılanlar, o ağaç altındaki beyat edenler, Hudeybiye ile fethi Mekke arasın da hicret edenler, Halit İbni Velid ve Amr İbnül As bunlar da 10. tabakadalar bunlar, 11. Tabaka fetih günü Müslüman olanlar yani Mekke’nin fethedildiği gün Müslüman olanlar bunlar 11. tabaka, 12.si ise fetih günü Veda haccı ve diğer fırsatlar da Hz. Peygamberi (A.S.V) gören Ashab çocuklarıdır. İşte 12. Tabaka da ashabın çocukları. Fazilete göre taksimleri en eftali sahabenin Hz. Ebubekir, sonra Hz. Ömer, sonra görüyorsunuz Ehlisünnet bu hususta icma ederler (R.A), sonra sırasıyla Osman İbnu Affan, Ali İbnu Ebi Talip, Hz. Osman ve Hz. Ali gelmektedir. (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) ve Aşere-i Mübeşşere’nin geri kalan efradı gelir bu 4 zattan sonra Aşere-i Mübeşşere 10 kişidir, diğer altısı gelir ki o 6’dan birisi Saad İbnu Ebi Vakkas, Saad İbnu Zeyd, Zeyd İbnu Amir, İbni Nüfeyl, Talha İbni Ubeydullah, Zübeyir İbnül Avvam, Abdurrahman İbni Avf ve Ebu Ubeyde Amir İbnü’l Cerrah (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) gelmektedir. Aşere-i Mübeşşereden sonra Bedir ashabı gelir bakın derece bakımından, çünkü İslam’ın ilk savaşı Bedir savaşıdır. Sonra Uhud ashabı gelir bakın Uhud savaşına katılanlar gelir Bedir savaşından sonra, bunları Hudeybiye de Bey’atü’r Rıdvan’a katılanlar takip eder, Ensar’dan 1. ve 2. Akabe bey ’atlarına katılanlar                    (وَالسَّابِقُونَ الأَوَّلُونَ) ile ilgili farklı görüşler vardır. ‘’Essabigun, elevvelün’’ olanlar da ashabın mümtazlarıdırlar.

 

Dakika 40:06

 

Ancak ayet-i kerime de zikri geçen (وَالسَّابِقُونَ الأَوَّلُونَ) ile ilgili farklı görüş var, Said İbnül Müseyyeb’e göre bunlar iki kıbleye de namaz kılanlar, Şabiye göre Bey’atü’r Rıdvan’a katılanlar ve Muhammed İbnu Ka’b göre Bedir ashabıdır, ilk Müslüman olandır denmiştir. Bura da nereden bakarsak bakalım Ashabı Güzin’in işte öne çıkan parlak yıldızları ile birlikte Ashabı Güzin’in tamamı gökyüzün de parlayan yıldızlar gibidir. Onun için âlim olan sahabeler de ayrıdır, mesela çok âlim olanların birçokları Aşere-i Mübeşşere, Hülefa’i Raşidin mesela İbni Abbas tefsiri de Hz. Ömer, Hz. Ali, Ubey İbni Kââb, Zeyd İbni Sabit gibi Ahbabı Güzin’in içerisi âlim doludur. Şimdi Ebu Derda, İbni Mesud, İbni Ömer, Hz Ayşe, Mesrük, ayrıca Mesrük şöyle der; sahabenin ilmi 6 kişi de toplanmıştır. Ömer, Ali, Ubey, Zeyd, Ebu Derda. İbni Mesud sonra bu altının ilmi de Hz Ali ve Abdullah İbni Mesud da toplanmıştır, bak görüyorsunuz. Iraki Hz Ali ile İbni Mesud hususi gayretle öbürlerinin ilmini de kendi ilimlerine katmışlardır diyerek Mesruk’un sözünü açıklığa kavuşturmuştur. Bunlardan sonra şu 20 kişi gelir, bakın Hz. Ali ile bütün ashabın yüksek âlimlerini saydı, o ilimler sonuçta diyor bak Ali ile İbni Mesud da toplandı diyor. O 20 kişi de Hz. Ebubekir, Hz Osman, Ebu Musa, Muaz İbni Cebel, Saad İbni Ebi Vakkas, Ebu Hureyre, Enes, Abdullah İbni Amr, İbni As gibi, Selman, Cabir, Ebu Said, Talha Ez Zübeyir, Abdurrahman İbnu Af, İmran İbnu Husayn, Ebu Bekre, Ubade, İbadetübniz Samit, Muaviye, İbnu Zübeyir, İbnu Seleme Hazeratı gelmektedir ki (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain). Şimdi bir de ashabın içinde ismi Abdullah olan âlimler vardır, bunlara Abdullahlar denir. Sahabenin sayısı konusunda da çeşitli görüşler vardır. En son vefat eden sahabenin de daha önceki dersimizde de geçtiği gibi Ebu Tufeyl, Amir İbnu Vâsile El Leysi (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) Hazretleridir ve bunlardan başka her İslam vilayetin de bir sahabe en son vefat eden sahabeler de kayda alınmışlardır. Yine tabiiler de incelenmiş kayıt altına alınmışlardır.

 

Dakika 45:00

 

Sahabe ile sahabe okulun da okuyanlara da tabiiler denir. Tabiilerin okulun da iyi okuyanlara da Etbeut Tabiin, Tebe-u Tabiin denmektedir. Onun için bu kıymetli 3 asrın, hatta buna 4. asır da ekleyenler vardır, bu asırların önceki saadet devrinden başlayarak gelen asırların Müslümanlarını Ashabı Güzin, Tabiin ve Etbeut tabiin bunların kıymetini bilmeli, yersiz konuşmamalı, yerli yerince hareket etmeye çalışılmalıdır. İnşallahu Teâlâ Tabiinin tabakaları ve muhadramun gibi konularda da sizlere bilgi vermek üzere inşallah dersimiz devam edecektir, bura da dersimizin sonuna gelmiş bulunmaktayız.

 

Dakika 46:16

 

(Visited 114 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}