86- Hadis i Şerif Külliyatı Ders 86
86- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 86
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
‘’Elhamdülillahi rabbil âlemin vesselatü vesselamü ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain’’ ‘’Rabbi euzu bike min hemezatişşeyatiyn ve euzu bike rabbi en yahdurun’’ ‘’Subhanallah elhamdülillah Allahu Ekber ve minel mizan ve müntehel ilmi ve meblegar-rıza ve ziynet el-arş’’
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Çok kıymetli ve muhterem izleyenler, derslerimiz devam ediyor. 708. hadisi şerife gelmiş bulunmaktayız. Habbab İbnül Eret Hazretleri (Radıyallahu anhüm ve Erdahüm Ecmain) Hazeratı Habbab İbnül Eret Hazretleri anlatıyor. Cahiliyet devrin de demirci idim, As İbnül Vail Es Sehmi ’ye bir kılıç yaptım. Ücretimi almaya gelmiştim, hayır Muhammed’i inkar etmedikçe vermeyeceğim dedi. Kendisine asla sen ölüp Allah seni yeniden diriltinceye kadar ebediyen onu inkar etmeyeceğim dedim. Yani ben öldükten sonra tekrar dirileceğim ha diye alaya aldı, ben bundan ne şüphe deyince, öyleyse bırak beni öleyim de yeniden dirileyim bana bol mal ve evlat verilecek, o zaman sana olan borcumu eda ederim dedi. Bunun üzerine şu ayeti kerime inzal edildi; ey Muhammed (A.S.V) ayetlerimizi inkâr eden ve bana elbette mal ve çocuk verilecektir diyeni gördün mü? O görülmeyeni mi biliyor, yoksa rahman katından bir söz mü almıştır? Hayır, söylediğini yazacağız ve onun azabını uzattıkça uzatacağız. Bahsettikleri şeyler bize kalacaktır, kendisi bize tek başına gelecektir, işte görüyorsunuz ‘’Meryem Suresi ayet 80’’ bunu Buhari, Müslim ve Tirmizi rivayet etmişlerdir bu olayı. Habbab’ın diğerlerinden çok işkence çekmesi, onun Mekke’nin yerlisi olmayışından ileri gelmekteydi. Huzzai veya Temimi oluşu hususun da görüşler vardır, Habbab ilk Müslümanlardandır, hatta ilk 6’dan altıncısı olduğu belirtilir. Demir zırhlar giydirilerek güneşe atmak suretiyle işkenceler yaptıklarını, güneş ve demirin harareti altın da yaktıklarını belirtir. Habbab her şeye sabredip müşriklere boyun eğmeyenlerdendir, sırtına kızgın demirler koyup derisini ve etini yakmışlardır. Habbab şunu anlatır; bir gün Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’ı üzerin de bürdesi, gölgede Kâbe’ye dayalı vaziyette gördük.
Dakika 5:01
Bize yardım etmeyecek misin? Dedik. Hemen oturdu yüzü de kızarmış olarak şu cevabı verdi; sizden önce öyleleri vardı ki inancı sebebiyle yere çukur açılır, sonra bir testere getirilir başının ortasına konulur, vücudu ikiye bölündüğü halde yine de dininden dönmezdi. Öyleleri de vardı ki dininden dönmesi için vücudu demir taraklarla taranır, derisi eti kasları ne varsa taranır, yine de dininden dönmezlerdi. Sabredin kasem olsun yemin olsun, Allah bu dini tamamlayacak hedefine ulaştıracaktır. Öyle ki Sana’dan Hadramevt’e gitmek isteyen bir kimse, yüce Allah’tan başka hiç kimseden korkmamaksızın emniyet içerisin de gidecektir. Koyunu için de sadece kurttan korkacaktır, ne var ki siz acele ediyorsunuz, sabredin. Habbab demirci idi, kılıç yapardı Resulullah (A.S.V) zaman zaman kendisine uğrardı. Bu durum hanımefendisine ihbar edildi, hanımefendisi kızgın demiri alarak onunla başını dağladı, yani Habbab’ın köle olduğu kölesi olduğu kadın Habbab’ın başını dağlıyor. Bu muameleyi Hz. Peygamber’e gidip şikâyet etti, Resulullah (A.S.V) Rabbim Habbab’a yardım et diye dua buyurdu. O Habbab’ın kölesi olduğu kadın, derhal başından ah vah etmeye başladı, ıstırabından köpekler gibi havlıyordu. İşte Habbab’a işkence yapan Habbab’ın hanımefendisi böyle bir belaya saplandı Allah onu çarptı. Kendisine başına dağ vurdur dediler, Habbab (R.A) kızgın demirle, elleriyle zalimenin başını dağladı, bakın Habbab’a yaptığı onun kendi başına nasıl geldi. Habbab İbnü Eret, Bedir, Uhud başta olmak üzere bütün savaşlara gazvelere Hz. Peygamber (A.S.V) ile birlikte katıldı. Hz. Ömer (R.A) müşriklerin kendisine neler yaptığını sorunca Habbab (R.A) sırtını gösterir, Hz. Ömer bakınca şöyle der; bugüne kadar böyle bir insan sırtı görmedim, diye çığlık atar. Habbab açıklar yere ateş yakıldı üzerine beni yatırdılar, ateşi söndüren sırtımdan eriyip akan yağlar olmuştur. Habbab İbnül Eret İslam’ın ilk yılların da çekilen ıstırapları anlatırken öyle sıkıntılı günler yaşadık ki Resulullah (A.S.V) yasaklamasaydı ölmeyi tercih ederdik der.
Dakika 10:01
Bana geçmiş kardeşlerimi hatırlattınız, onlar hizmetlerine çektiklerine mukabil dünya da hiçbir şey görmediler. Biz ise arkada kaldık, çok dünyalıklara mazhar olduk, bize bu gelenlerin önceki hizmetlerimizin dünya da yenen ahirette kalmayan, ücreti olmasından korkuyoruz. Ya hadis rivayet et ya da hayırlar emret derler şu cevabı verir; ne emre deyim onlara olur ki kendi yapmadığım bir şeyi emrederim. Bakın bu kadar takva da ileri zatı muhterem bunlar, Habbab İbnül Eret Kufeya yerleşmiş ve orada 73 yaşında olduğu halde dünyadan göçmüştür. Ölüm yılı hicri 37’dir Habbab’ın vefatına kadar herkes ölüsünü, evinin avlusuna veya yakın bir yerine defnediyorlardı. İlk defa Habbab vasiyet ederek cenazesini Küfenin dışına defnolunmasını söyler. Rivayete göre Hz. Ali (R.A) Sıffın dönüşü uğradığı Küfenin giriş kısmın da sağ kol üzerin de 7 adet kabir görür. Bunlar da ne diye sorar? Kendisine açıklarlar; ey Müminlerin emiri sen Saffına çıktıktan az sonra Habbab vefat etti, Küfenin dışına defnini vasiyet etti. Halk onun buraya gömülmeyi vasiyet ettiğini görünce başkaları da ölülerini buraya defnetti. Hz. Ali bunun üzerine şunları söyler; yüce Allah (C.C) Habbab’a rahmetini bol kılsın, kendi arzusu ile Müslüman oldu, itaat ederek hicret etti. Mücahit olarak yaşadı, bedeni işkenceler çekti, Allah iyi amelde bulunan bulunanın ücretini zayi etmeyecektir. Evet, kıymetliler işte Habbab da bu mücahit büyük kahramanlardan birisi (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain). Ebu Hureyre (R.A) Hazretleri anlatıyor; Resulullah (A.S.V) buyurdu ki yüce Allah bir kulunu sevdi mi Cebrail Aleyhisselama şöyle seslenir; ben falanca kişiyi seviyorum sen de sev, bunun üzerine sema da aynı şekilde nida edilir. Sonra arz ehli arasına onun sevgisi indirilir, bunu şu ayet ifade etmektedir; inanıp hayırlı iş işleyenleri rahman sevgili kılacaktır. ‘’Meryem Suresi Ayet 96’’ yüce Allah (C.C) bir kula buğuz etti mi Cebrail Aleyhisselama seslenir ben falancaya buğuz ediyorum, bu şekilde sema da nida edilir, sonra yeryüzüne onun hakkın da buğuz indirilir, bunu da Tirmizi rivayet etmektedir. Ulema şöyle derler; yüce Allah’ın kulunu sevmesi demek, onun için hayır ve hidayet irade etmesi, ona nimet vermesi ve rahmette bulunmasıdır. Yüce Allah’ın buğuzu da kulunu cezalandırmak istemesi şekavedini irade etmesidir. Cebrail Aleyhisselamın ve meleklerin sevgisi ise iki ihtimal üzeredir.
Dakika 15:20
Onların kula istiğfarları, Cenabı Haktan affedilmesini dilemeleri, övmeleri dua da bulunmaları, kalbin bir şeye meyli, zahiri sevgi ki bu da kalbin bir şeye meyli ona kavuşmak için duyduğu iştiyaktır. Allah’u Teâlâ’ya muti olması ve Allah tarafından sevilmesidir. Muti demek Allah’a itaat eden isyan etmeyen demektir. Sevba’nın rivayetin de geldiğine göre kul Allah’ın rızasını aramaya aralıksız devam eder de yüce Allah sonun da şöyle buyurur; Ey Cibril falan kulum benim rızamı arıyor, bilesin ona benim rahmetim galebe çalmıştır. Cibril Allah’ın rahmeti falancanın üzerine olsun der, bunu Hamele-i Arş da söyler Hamele-i Arş, arşı taşıyan melekler, aynı şeyi onların etrafındakiler de söyler. Böylece halka, halka söyleme sırası 7 sema ehline kadar gelir. En sonun da o kimse için rahmet arza indirilir yeryüzüne, bu hadise Hz. Ayşe Radıyallahu Anha’nın yaptığı şu rivayetle destek olmaktadır. Kulum nafile ibadetlerle bana yaklaşmaya devam eder, öyle ki ben onu severim de bir şey benden istese hemen veririm. Bana dua etse derhal icabet ederim, ben yaptıklarım arasın da en çok bu kimsenin vefatın da tereddüte düşerim. Çünkü o kulum ölümü sevmez, ben de onu incitmeyi sevmem. Nevevi kişiyi insanların sevmesi ve ondan razı olması, kalplerin ona meyil etmesi ve ondan razı olmasıdır. İbni Kesir Cenabı Hak haber veriyor ki şeriatı Muhammedi’ye ye uyuduğu için Allah’ın razı olacağı ameller, işleyen kimse için salihlerin kalbine sevgi ve muhabbet ekecektir. Bu husus vadi ilahiye binaen kesin ve kaçınılmaz bir keyfiyettir. Yüce Allah’ın rızasını aramalı, ona sevgili olmaya çalışmalıdır. Bunda muvaffak olan kimse yeryüzün de gerçek sevgiye mazhar olur. Yüce Allah için birbirini sevenlerin sevgisini hiçbir şey izale edemez. Dindarlıktan geçer, Hz. Peygamber (A.S.V) sünnetine uymaktan geçer, de ki Allah’ı seviyorsanız bana uyun, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın, yüce Allah affeder ve merhamet eder. ‘’Ali İmran Suresi Ayet 31’’ Allah’ı sevmenin en önde gelen şartı Peygamberin şeriatına tabi olmaktır. İlmel yakin o dini bilmek yaşamaktır, aynel yakin hakkal yakine terakki etmektir. Ona nimet vermesi rahmette bulunması demektir.
Dakika 20:02
Buğuz etmesi de cezalandırması, şekavete uğratması demektir. Rabbimiz hayrını diler, buğuzundan rahmetine iltica ederiz. Evet, sevgili dostlarımız, şimdi de Hac Suresine gelmiş bulunmaktayız. İbni Abbas (R.A) Hazretleri anlatıyor; insanlardan bazısı vardır ki yüce Allah’a dininin yalnız bir tarafından tutup, şek ve tereddüt için de ibadet eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa ona yapışır, eğer bir fitne isabet ederse yüz üstü döner. Dünyada da ahirette de hüsrana uğramıştır o, bu ise apaçık hüsranın, ziyanın ta kendisidir. Bu da Hac Suresi Ayet 11’’ bu ayetin iniş sebebi, sebebini açıklamak maksadıyla şöyle buyurdu; bazıları vardı Medine’ye gelir bakardı, bu gelişiyle hanımı oğlan doğurur atı da yavrularsa bu din derdi salih iyi bir dindir. Şayet hanımı oğlan doğurmaz atı da yavrulamazsa bu din haşa kötüdür derdi, bunu da Buhari Şerif rivayet etmektedir. İşte dini gerçek anlam da kavramayan, anlamayan sapmaya daima ayakları cehenneme kayıp yuvarlanmaya müsait insanlar böyledir. Maddi menfaat gayesi ile İslam’a girenlerden bahsetmektedir. İnandık deseler bile kalbine gerçek imanın girmeyeceğini, küfre yakın olacağını muhtelif ayeti kerimeler beyan etmiştir. Maddi anlam da dindarlık olmaz, gerçek dindarlıkta da her nimete Allah onu mazhar kılar. Gerçek dindar olmaya bak. Evet, kıymetliler, Tevbe Suresinin 98, Fetih Suresinin de 14. ayeti kerimelerinde de bildirilmiştir. Kişi Medine’ye hicret eder, bakardı bu gelişiyle vücuda vücutça sıhhate kavuşursa, kişi Medine’ye gelir bolluk yağmur ve evlada rastlarsa memnun kalır, itminan bulur ve bu din de hayır buldum veya bu ne iyi din yahut şu dininiz, dinimiz salih bir din derler ve temessül ederlerdi. Kurak, kıtlık, doğumu kesat bir yıla rastlarlarsa bu dininiz de hayır yok derlerdi haşa. Medine’de başı ağrır veya kadını kız çocuğu doğurur ve de kendisine sadaka gecikecek olursa, şeytan ona gelir bu dinden sana vallahi şerden başka bir şey ulaşmadı bu fitnedir derdi. Ey insanoğlu şeytanı dinlerseniz şeytan seni kendisi gibi cehennemin dibine indir. Allah’ı Peygamber’i, Kuran’ı Kerim’i, sahih sünneti, icmayı, kıyası İslam’ı dinle. İslam’ın asli esaslarından al dersini, hayat verenin işte gayesi budur. Size İslam’ın asli ilimlerini, asli delillerini ortaya koymaktadır.
Dakika 25:22