HadısŞerifKülliyatı 131-01

131- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 131

131- Hadis-i Şerif Külliyâtı Ders 131

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ*

وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ*

‘’Eûzu bi kelimatillahittâmmâti min şerri mâ haleka ve zerea ve berea’’

‘’ Rabbi Eûzu bike m‘in hemezâtiş şeyâtîn ve eûzu bike Rabbi en yahdurûn’’

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler,

 

Dersimiz hadis-i şerifler külliyâtından keşif notları, konumuz cihâdın vacip olması. Ebû Hûreyre (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor; Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm)  buyurdular ki; Emiriniz fâzıl veya fâcir her nasıl olursa olsun onun emri altında cihâd etmeniz size farzdır. Kezâ namazı da fâzıl veya fâcir ve hattâ kebâir işlemiş bile olsa her Müslüman’ın arkasında kılması bütün Müslümanlara farzdır. Ebû Dâvûd bu haberi vermektedir.                Ulü’l-Emr’in Müslüman olmasını şart koşar İslam dini. Nisâ Sûresi âyet 4.’üncü âyet-i kerimede: “Dindarlık kişi Müslüman’sa dindarlık aramak şart değildir”. Çünkü Müslüman olması dindarlık olması için zaten bünyesinde bulunan sıfattır. Emir sahiplerinin dindar ve ehli takvâ olmalarıdır. Yani asîl olan, aranan, bir liderde aranan vasıf nedir? Dindar ve ehli takvâ olmasıdır. Şunu da herkes bilsin, ne kadar dindar olursa olsun insanlar da hatâ eksik olmaz insanda hatâ vardır. Günahsız insan olmaz ama bazılarında bu fâsıklık derecesine varır, fâcir olur bazılarında da takvâ ağırlıktadır. Makamın yüksekliği, imkânların genişliği gibi durumlar nefs-i emmâreleri şımartarak emir sahiplerinin kulluk hadlerini aşarak tekebbür ve sefâhate düşmelerine ve hattâ icraatlarından zulme kaçmalarına sebep olabilmektedir. Ümmetin bilhassa dış düşmanlara karşı birliğe, beraberliğe ve dayanışmaya ihtiyacı vardır. Ümmet daima bir ve bütün olmak zorundadır. Ümmet liderin fıskına bakarak cihâd işini hafife alacak olursa umûmî menfaatler, haleldar olacak, yani tehlikeler büyüyecektir. İslam beldesi küfrün istilâsına uğrayabilecektir. Hem Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) Allah bu dini fâcir bir kimse ile de kuvvetlendirir buyurmuşlardır. İslam birliğini bozmamak için başındaki Müslüman olan Ulü’l-Emirlerin yanlışları, eksikleri, kusurları var diye İslam birliğini sakın bozmaya kalkmayın!

 

Dakika 5:12

 

Daha iyisini buluncaya kadar İslam birliğini koruyun. İslam âlimleri fâsık da olsa Ulü’l-Emrin yanında yer alarak samîmîyetle cihâda katılmanın bak bu cihâd hakkında dikkat edin vücubun da ihtilâf etmezler. Fısk ve günahı kendini ilgilendirir derler. Birliğin bozulması, fitneye sebebiyet vermesi endişesiyle fâsık imam arz edilmelidir diye bir kâide konmamıştır. Çünkü günahsız insan olmaz, her günahta teftiş olunmaz. Onun için burada İslam birliğini dağıtacak Müslümanların tümüne zarar verecek, vatanı, milleti, mukaddesâtı elden kaçıracak, fitne, fesatların içine girip de baştakinin bazı suçlarından dolayı vatanı, milleti, mukaddesâtı tehlikeye atmamalıdır. Ama sâlihler olduğu müddetçe sâlihlerin etrafında ümmetin yekvücut toplanması ve zâlimleri, kâfirleri ortadan kaldırması gerekir. Yüce Allah emredecek, kul itaat, İslam’ın özü bu emri, emirlere itaat sırrında, düğümlenmektedir. Allah emredecek, kul itaat edecek. İslam’ın özü bu emirlere itaattedir.

 

Evet, sevgili dostlar!

 

“Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat ederse Allah onun altından ırmaklar akan cennetine koyar”. (Nisâ Sûresi âyet-i kerime 13) “Kimler Allah’a ve Rasûl’e itaat ederlerse Allah’ın kendilerine nimet verdiği kimselerle beraber olur”. (Bu da Nisâ Sûresi 69) “Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat eder ve Allah’tan korkar ve çekinirse işte onlar kurtuluşa erenler, üstün gelenlerdir”. (Nur Sûresi âyet 5) “Yüce Allah’a ve O’nun Rasûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin. Sonra korku ile zaafa düşersiniz, rüzgârınız kesilip gider, gücünüz zayıflar. Bir de sabır ve sebat edin, katlanın çünkü Yüce Allah sabredenlerle beraberdir”. (Bu da Enfâl Sûresi 46) İtaat edilecek bakın makamlar, itaat edilecek 3 makam şunlardır; Yüce Allah’a, Allah’ın Rasûlü ve Ulü’l-Emre itaat edin. İlk ikisine itaati yan yana ve mükerrer seferler bizzat Kur’an-ı Kerim ile getirilir. Zîrâ esas itaat Allah ve Resulüne olan itaattir. Ulül Emre yani otoriteye olan itaat ise onların emirleri Allah ve Resul’ünün emirlerine uyduğu, muvâfık düştüğü takdir de meşrudur, muteberdir. Evet, kıymetliler! “Ey îmân edenler! Allah’a itaat edin Peygambere ve sizden olan emir sahiplerine de itaat edin.

 

Dakika 10:05

 

Eğer bir şey hakkında çekişirseniz onu Allah’a ve Peygambere götürün döndürün. Eğer Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız böyle yapın. Bu hem hayırlı hem netice itibariyle daha güzeldir”. İşte Nisâ Sûresi’nin 59’ubcu âyet-i kerimesinde bunları anlıyoruz. Ulü’l-Emir’den kastedilen kimseler hakkında bakın değişik görüşler ileri sürülmüştür. Ulemânın kast edildiğini söylerken bir kısmı gerçek âlimler Ulül-Emir’dir, diğer bir kısmı Ümerânın kast edildiğini ileri sürmüştür. Esas burada her ikisi de, Ulemâ da, Ümerâ da Ulü’l-Emir’dir. Bunun örneğini istersen eğer 4 halîfenin kendileri yüksek bir âlimdir ama yanlarında ilmi şûrâ bulunmaktadır. Bizim padişahlarımız daima ilmi şûrâyı başında, Şeyhülislamı daima orada tutmuşlardır. Çünkü Ulü’l-Emir Allah’ın emriyle emreden, Allah’ın hükmüyle hükmeden kişidir. Onun için Âmirler, Âlimler, Ümerâlar birlikte ne yaparlar? Allah’ın emrini ortaya koyarlar. Allah’ın emriyle emreder hükmüyle hükmederler. İşte Ulü’l-Emir odur bunlar birbirine daima bağlıdırlar. Nevevî şöyle izâh eder; Ulü’l-Emir Ümerâ ve valilerden itaat edilmesi Allah tarafından vacip kılınmış olan herkestir. Ve bu tarifin Halef ve Selef, müfessir, fâkih vesâire her çeşit âlim zümrelerinin ortak görüşü olduğunu belirtir. Ömer Nasuhi Bilmen fıkıh istilâhi olarak Ulü’l-Emri şöyle tarif eder; ya İslam cemâatinin intihâbı ile veya kendisinin kuvvet ve nüfusu ile hâkimiyet makamını ihraz edip Müslümanların bir emniyet ve selâmet dairesinde yaşamalarına te’mîne muvaffak olan herhangi bir Müslüman zattır. Şu hâlde imam, halîfe, emir, âmil, memur, âmir, sultan vesâire gibi kelimelerin her biri Ulü’l-Emir mefhûmunu ifade eder.

 

Evet, kıymetliler!

 

İmam etrafında ki teşekkül etmesi istenen bu birlik ve beraberlik her şeyden önce imama itaate bağlıdır. Burada imamdan kastedilen halîfe ondan kastedilen devlet başkanıdır. Buhârî’nin Enes (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretlerinden kaydettiği bir haber de: “Üzerinize başı kuru üzüm gibi siyah Habeşli bir köle bile tayin edilse, dinleyin ve itaat edin” denmektedir. Müslim’in kaydettiği bir rivâyette: Ebû Zer (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri; “Halil’im, Hazreti Peygamber (Aleyhissalâtu Vesselâm) bana kolları kesik bir köle bile olsa emiri dinleyip itaat etmemi tavsiye etti” demektedir.

 

Dakika 15:00

 

Evet, sevgili dostlarımız! Bir diğer rivâyette de şöyledir; “Üzerinize emir olarak bir Habeşli köle bile tâyin edilse onu dinleyin ve itaat edin. Sizden biri İslam’ı ile boynunun vurulması arasında muhayyer bırakılmadıkça itaate devam etsin. Öyle bir durumda boynunu uzatsın, anasız kalasıca, dini gittikten sonra onun ne dünyası kalır, ne de âhireti”. Evet, sevgili dostlarımız, yani devletin başkanına ihsân, kıyâmet alâmeti olarak zikredilir. Nefsini elinde tutan zât-ı Zülcelâl’e kasem ederim ki: “İmamınızı yani devletin başkanını, Müslüman başkanı öldürmedikçe, birbirinize kılıç çekmedikçe ve dünyanıza şerirlerin kötülerin reis olmadıkça kıyâmet kopmaz”. Bu da başka bir hadis-i şeriftir. Yine başka bir rivâyette: “Kim bana itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur” Peygamberimizden geliyor. “Kim de bana isyân ederse Allah’a isyân etmiş olur. Emir’ime kim itaat ederse bana itaat etmiş olur. Emir’ime kim isyân ederse bana isyân etmiş olur”. İşte görüyorsunuz bunlar zincirleme birbirlerine bağlıdırlar. Evet, hepsinin başı Allah’a ve Peygambere itaat etmek de toplanır. Ulü’l-Emir’de Allah’a Peygamber’e itaat edecek diğer Müslümanlarda Ulü’l-Emre’de Allah’a ve Peygambere itaat ettiği için ve Ulü’l-Emir’de Allah’ın emriyle emrettiği için, hükmüyle hükmettiği için Ulü’l-Emre de herkes itaat edecektir. Pek çok rivâyette Hz. Peygamberin itaat şartını koşarken verilen emir hoşa gitse de gitmese de, dikkat et! İçinde bulunulan şartlar, bolluk veya darlık her ne olursa olsun imamdan küfrünü gerektiren bir hâl zâhir olmadıkça, yani devlet başkanı kâfir olmadığı müddetçe böyle bir durum açıkça ortaya çıkmadığı müddetçe itaat etmek şartını çok vâzıh olarak duyurduğunu görmekteyiz.

 

Evet, sevgili dostlarımız!

 

Bîat ve itaatin sırf Allah rızâsı için yapılması gerekir. 3 kişi vardır, kıyâmet günü Allah onların ne yüzüne bakar, ne de onlarla konuşur. Onların günahlarını da affetmez, onlara çok elim bir azâb vardır. Biri de dünyevî bir maksatla devlet başkanına Müslüman devlet başkanına bîat eden kimsedir. Dünyevî bir maksatla değil Allah için yapacaksın. Öyle ki istediğinden verilince itaat eder verilmeyince itaati terk eder. İşte bu kişiyi Allah’u Teâlâ’nın sevmediği insandır. Çünkü 3 kişi vardır, burayı iyi anla! Kıyâmet günü Allah onların ne yüzüne bakar ne de Allah onlarla konuşur. Onların günahlarını da affetmez. Onlara çok elim bir azâb vardır. Biri de dünyevî bir maksatla imama bîat eden kimsedir işte konumuzla ilgili olan burası. Devletin başkanına sen rey verirken dünyevî maksatla rey verme Allah için rey ver.

 

Dakika 20:00

 

Onun Müslümanlığına, onun ehil olup olmadığına bakarak reyini ver. Fâsıklığı, fâcirliği hattâ îmânı tehlikede yüce değerlerle savaşan ve sana seni bir delikte binlerce sokan yılanlara rey verme. Öyle ki istediğinden verilince itaat eder, bunu da dünyevî maksatla rey veren kişiler. Ne diyor Sevgili Peygamberimiz; Öyle ki diyor istediğinden verince itaat eder. Beyefendinin işine gelince rant sağlarsa itaat ediyor, verilmeyince rant sağlayamayınca itaati terk ediyor, bunların Allah yüzüne bakmaz diyor. Bunun doğru seçim nasıl yapılır? Bir Kur’an-ı Kerim’e sahîh sünnete, İslamî ilimlere, İslamî kaynaklara bak, rey vereceğin adama bak! Bunların bir geçmişine bak, bu gününe bak, geleceğine bak! Ona göre Müslüman’a reyini ver. Müslüman mı değil mi şüpheli insanlar var bir, bir de dünkü gâvurluğunu bugün üstünü örtmeye çalışan insanlar var. Şu veya bu vesile ile senin yüce değerlerin ile dinin îmânınla, namusunla, haysiyet ve şerefin ile savaşanlar var. Yıllardır savaşanlar var. Gâvuru tercih ediyor Müslüman’a zulmediyor. Gâvurdan yana oluyor Müslüman’a karşı cephe alıyor. Nerede bir Müslüman görse bunu şu veya bu bahâne ile suçlu ilan etmeye, irticacı ilân etmeye kalkışıyor. Bu zulümleri yaşadın ey Müslüman bunları gördün! Gâvura rey verilmez. “Gâvurdan dost olmaz domuzdan post olmaz” diye atalarımız onun için söylemiş. Rey verdiğin insanın kişiliğine iyi bak. Gâvura da rey veren olur. Kim? Gâvurlar da gâvura rey verir. Onların yapacağı iş, biz onların işine karışmayız, onlar da bizim işimize karışamazlar, karıştırma.  Gâvur Müslüman’ın işine karışamaz. Gâvur Müslüman’ı yargılayamaz. Müslüman’ı Müslüman’ın kendi değerleri yargılar. İmama, yani devlet başkanına mâsiyet olmayan, yani Allah’a isyâna götürmeyen, dikkat et buralara da şimdi hükmü açıklıyorlar kıymetli âlimlerimiz. Devletin başına devlet başkanına mâsiyet olmayan, yani Allah’a isyâna götürmeyen hususlarda itaat farzdır. Zîrâ imam düşmanın saldırısına, yani devlet, devletin başı, düşmanı saldırısına insanların birbirlerine zulmüne karşı bir perde gibidir. O şahsında nasıl olursa olsun onun idaresi altında düşmanlara, âsîlere ve her çeşit fesatçılara yani anarşistlere, teröristlere karşı cihâd edilir. Yani sen şu veya bu bahâne ile terörden yana olacaksın, devletin başına karşı koyacaksın. Ondan sonra da dinden îmândan bahsedeceksin. Ondan sonra da vatandan, milletten, sistemden bahsedeceksin. Terörden yana olan teröristtir. Devletin başına devletine sıkıca yüce değerlerine bağlı kal.

 

Dakika 25:00

 

Ey insanlık âlemi, ey Müslümanlar! Ey yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkenin insanları! Müslüman, Müslüman! Müslüman’ı seç, gerçek Müslüman’ı gerçek liderini başa seç, onun kadrosunu başa getir. Sâlihleri başa getir. Hem İslam’dan bahsedeceksin, hem de zâlimler ile beraber olacaksın. Hem içteki düşmanlarla hem dıştaki düşmanlarla beraber olacaksın sonra da ben Müslüman’ım diyeceksin. Bu çeşit ama sahte Müslüman, amma câhil, akşamı sabahı birbirine uymayan insanlara da itibar etmeyin.

 

Evet, sevgili dostlarımız!

 

İnşâ’Allah’u Teâlâ dersimiz bu konuda devam edecektir. Bir sonraki dersimizde bu konuyla ilgilidir. Ulemânın görüşlerini sizlere hadis-i şeriflerle, onların külliyâtından hadis-i şerifler külliyâtından keşif notları vermeye devam ediyoruz. Her zaman hatırlattığımız gibi bu hadis-i şeriflerin hükmünü fâkihler, müçtehitler açıklamışlardır. Bunu da Amel’de Fıkh-ı Ekber kısmında bunlar anlatıldı. Şimdi de hadis-i şeriflerle bunları keşif notları olarak derslerimiz devam ediyor. Evet, sevgili dostlarımız şu andaki açıkladığımız son durum bu konudaki hükümler hakkında idi. Evet Fukahâ’nın buradaki derslerimizde de Fukahâ’nın hükmünü de açıklamaya, oraya da işaret etmeye gayret ediyoruz. Aczimizle, cehlimizle beraber…

 

Dakika 27:29

 

(Visited 43 times, 1 visits today)