HadısŞerifKülliyatı 62-01

62- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 62

62- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 62

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

‘’Elhamdülillahi rabbil âlemin vesselatü vesselamü ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve ezvacihi ve ashabihi ve ıtratihi ecmain. Ya muallime İbrahim’e Aleyhisselam allihni ya nüfeyhine Süleyman (AS.) fehhinni bi hürmeti Muhammed (A.S.V) Mustafa tekabbel minni euzu billahissemiil alim mineşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim euzu billahissemiil alimi mineşşeytanirracim min hemzihi ve nefihi ve nefsih’’

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Sevgili dostlarımız muhterem izleyenler, dersimiz esbabı nüzul hakkında hadisi şerifler külliyatından keşif notları vermeye devam ediyoruz. Ayşe’yi Sıddıka validemiz (R.A) yetimleri evlenme çağına gelene kadar deneyin, onlarda olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler de geri alacaklar o malları diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin. Zengin olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan uygun bir şekilde yesin. ‘’Nisa Suresi Ayeti Kerime 6’’ Bu ayeti kerime hakkın da şu açıklamayı yaptı: Bu ayeti kerime yetime bakan velinin fakir olması halinde bakım hizmetine mukabil yetimin malından uygun şekilde yiyebileceğini beyan için nazil olmuştur. Veli muhtaçsa çocuğun malından malın miktarına göre uygun şekilde alır. Bir başka rivayette böyledir. Buhari ve Müslim bu hadisi şerifi tahriç etmişler, kayda almışlardır. Evet, her konu da bakın Kuran-ı Kerim’in esbabı hakkında da hadisi şerifler ne yapıyor, esbabı nüzulü bize bildiriyor. İbni Abbas Hazretleri (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) taksim de yakınlar, yetimler ve düşkünler bulunursa ondan onlara da verin, güzel sözler söyleyin. ‘’Nisa Suresi 8. Ayeti Kerime’’ hakkında da şu açıklamayı yaptı: Bu ayet muhkemdir ve mensûh da değildir, bazıları bunun mensûh olduğunu zanneder hayır. Allah’a kasem olsun ki mensûh değildir. Ancak bu ayeti kerime halkın hükmüyle amel etmemek, sureti ile takdirini idrak edemediği ayetlerdendir. Terekede tasarrufta bulunan ve tereke ile ilgili işleri üzerine alan veli iki kısımdır; varis olan mutasarrıf veli mesela Asebe gibi. İşte bu veli taksim sırasında hazır bulunan yakınlara, yetimlere ve düşkünlere onların gönüllerini hoş edecek bir şeyler verir. Mala varis olmayan veli yetimin velisi gibi ki taksimde hayır bulunanlara maldan bağışta bulunmak gibi tasarrufta bulunamaz.

 

Dakika 5:09

 

Onlara bazı tatlı sözlü sözü bu veli söyler. Mesela şöyle der; benim sizlere bir şeyler vermeye yetkim yoktur, Buhari Şerif bunu rivayet ediyor. Çünkü yetkim olsaydı verirdim demek istiyor. Hayrın kapısı kıyamete kadar İslam dini komple hayırdır, sonuna kadar kapılar açıktır, hayır kapıları. Onun için İbni Abbas Hazretlerinin işaret ettiği nokta orasıdır. Hz. Cabir (R.A) Hazretleri anlatıyor; hastalanmıştım, geçmiş olsun demek üzere Resulullah (A.S.V) ve Hz. Ebubekir (R.A) yaya olarak bana uğradılar. Bize geldikleri sırada baygınmışım. Resulullah (A.S.V) abdest aldılar ve abdest suyundan üzerime serptiler. Bunun üzerine ayıldım, karşımda Resulullah (A.S.V) görmez miyim, hemen sordum; Ya Resulallah görüyorsunuz ölmek üzereyim malımı ne yapayım? Bana cevap vermede acele etmedi derken miras ayeti kerimesi geldi. Ey Muhammed (A.S.V) senden fetva isterler, de ki; yüce Allah size 2. dereceden mirasçılar hakkın da fetva veriyor. Şayet çocuğu olmayıp bir kız kardeşi bulunan kimse ölürse bıraktığının yarısı kız kardeşe kalır. Fakat kız kardeşinin çocuğu yoksa kendisi ona tamamen varis olur. Eğer kız kardeşi kalmışsa bıraktığının eğer kız kardeşe kalmışsa bıraktığının üçte ikisi onlaradır, yani iki veya ikiden fazla ise kalan kız kardeş. Eğer mirasçılar erkek ve kadın kardeşlerse erkeğe iki kadının hissesi kadar vardır. Doğru yoldan saparsınız diye yüce Allah size açıklıyor, yüce Allah her şeyi bilir. ‘’Nisa Suresi 176. Ayeti Kerimeden’’ bunları öğreniyoruz. Yine başka bir rivayette şöyle denmektedir; Sorun üzerine feraiz ayeti kerimesi indi. Bir başka rivayette de Allah çocuklarınız hakkın da erkeğe iki kızın hissesi kadar tavsiye eder. ‘’Nisa Suresi 11. Ayeti Kerime’’ inzal edildi. Tirmizi’nin rivayetin de Cabir Hazretleri (R.A) şöyle der; Benim 7 tane kız kardeşim vardı diyor. Ebu Davud’un rivayetin de şu ayetin nazil olduğu belirtilir. Senden fetva isterler de ki Allah size 2. derece mirasçılar hakkında fetva veriyor. 2. derecede mirasçılar kendisinin çocuğu olmayıp kız kardeşleri olan kimsedir. Buhari Şerif, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud bunu rivayet ettiğini görüyoruz.

 

Dakika 10:00

 

Yine Cabir Hazretleri (R.A) hadisi bir rivayette de şöyle gelmiştir. Rahatsızlanmıştım. Tam o sırada yedi kız kardeşim vardı, benim yanımda idiler. Resulullah (A.S.V) yanıma girdiler girince ilk iş yüzüme okuyup üfledi, hemen ayıldım. Ayılır ayılmaz; Ey Allah’ın Resulü kız kardeşlerim için malımın üçte ikisini vasiyet edeyim mi dedim? Bana ihsanda bulun dedi. Ben öyle ise yarısını dedim. Resulullah (A.S.V) ihsan da bulun dedi. Sonra beni bıraktı ve çıkarken şöyle dedi; Bu ağrıdan ölmeyeceksin, yüce Allah’u Teâlâ kız kardeşlerine vermen gereken miktar hususun da açıklayıcı ayeti kerime inzal eyledi, ayet indi ayeti indirdi Cenabı Hak. Onların hissesi 2/3 kılındı. Cabir (R.A) Hazretleri şu ayet benim hakkım da inzal edildi dedi; Senden fetva isterler de ki Allah size 2. dereceden mirasçılar hakkın da fetva veriyor diyen bu ayeti kerime ki ‘’Nisa Suresinin 176. Ayeti kerimesi’’ bu vesileyle inzal edildi diye Cabir hazretlerinden gelen rivayet bulunmaktadır. Yine Hz. Cabir (R.A) anlatıyor; Bir kadın 2 kızıyla gelerek ey Allah’ın Resulü bu iki kız Sabit İbni Kaysın kızlarıdır (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain). Babaları Uhud savaşından seninle beraber cihat ederken şehit oldu. Kızların amcası babalarından kalan mallarının ve miraslarının tamamını aldı ve kızlara hiçbir şey bırakmadı. Bu hususta ne dersiniz ey Allah’ın Resulü. Allah’a yemin ederim bunlar malları olmadıkça asla evlenemezler de dedi. Resulullah (A.S.V) bunlar hakkın da Allah hükmeder cevabını verdi. Arkadan ‘’Nisa Suresi’’ nazil oldu. Yüce Allah çocuklarınız hakkında erkeğe iki kızın hissesi kadar tavsiye eder. ‘’Nisa Suresi 11. Ayeti Kerime’’ Resulullah (A.S.V) bana kadını ve sahibini çağırın diye emretti. Çocukların amcasına babalarından kalan malın üçte ikisini kızlara, sekizde birini de kızların annesine ver dedi. Geriye kalan da senindir dedi, bunu da Ebu Davud ve Tirmizi rivayet etmektedir. İşte bunlar da feraiz hakkın da, miras hakkın da inen ayetlerin iniş sebepleri ile ilgilidir. Birbirinin mirasçısı olan akraba, Allah’ın kitabına göre birbirine daha yakındır. ‘’Enfal Suresi Ayeti Kerime 75’’ Bu ayeti kerime ile bütün bu veraset sebepleri nesh edilmiştir. İslam’ın koyduğu veraset sebebi üçtür:

 

Dakika 15:00

 

Nesep sebebiyle, nikâh sebebiyle bir de vela sebebiyle. Bunlar yerlerinde hep ayrı, ayrı anlatılmıştır, yeri geldikçe değinmeye devam ediyoruz. Eşariler herhangi bir gazvede erzakları bitmeye yüz tuttuğu veya Medine’de ki ailelerinin yiyecekleri azaldığı zaman da yanların da mevcut erzakı bir yazgıya toplayıp aralarında bir kapla misafir olarak paylaşırlardı. Binaenaleyh onlar benden ben de onlardanım bu da Buhari Şerif, Müslimi Şerif’in rivayetidir. Hâlbuki prensip İslami sistemin bütünü içerisin de kendi mantığına göre değerlendirilince bu eşitsizlik içinde tam bir adalet olduğu anlaşılacaktır. İslam’ın miras konusundaki adaletini anlamak için İslam’ı bütün olarak ele alman gerekir. O zaman tam bir adaletin olduğunu görürsün, bir de senin göremeyeceğin gizli sırlar, gizli hikmetlerin olduğunu da bilmen lazım. Oraya da inanman gerekir. Evet, prensip İslami sistemin bütünü içerisinde kendi mantığına göre İslam’ın kendi hükümlerine göre değerlendirilince bu eşitsizlik içinde tam bir adalet olduğu anlaşılacaktır. İşleyişini sağlayacak şekil de tanzim edilmiştir, yani İslam’a göre kadının nafakası erkeğin sorumluluğundadır. Cenabı Hak kadına ağır yük yüklememiştir. Kadının nafakasını erkeğe yüklemiştir. Niye? Bu nafaka temini zor bir iştir, ağır işlerdendir. Kadını kadınlığı ile baş başa bırakmış. Kadının çocuğu ile ilgili evi ile ilgili işlerine bakarsanız kadının dışarıyla meşgul olacak ne gücü ne de zamanı kalmayacağı anlaşılır. Şu halde erkek biri kendine biri de kadına olmak üzere iki harcama ile mükelleftir. Kadın evlendiği zaman nafakası için harcamakla mükellef değildir. Evet, kıymetliler biz bunu tefsir bölümün de iyiden iyiye anlattık tekrar orayı size işaret edelim. Elmalı Hazretlerinin (Rahmetullahi aleyhim ve Aleyhim Ecmain) merhumun tefsirine bakıldığı zaman cilt 2 sayfa 1300- 2305 sayfaların da kadının, kadınla erkeğin mirastaki durumunu onun gizli sırlarını ve hikmeti anlatılmaktadır. Şimdi çokları zanneder ki kadına niye öyle erkeğe niye böyle diye. Kadın erkek ve ailenin içinde herkesin konumu farklıdır yaratan bunu herkesten daha iyi bildiği için yaratanın taksimine herkes razı olsun. Bugün dünya da aile yuvası diye yuva bırakmadılar. Kadını erkeğin aleyhine erkeği de kadının aleyhine kışkırta kışkırta kadın hakları diye, diye aile haklarını yok ettiler, aileyi yok ettiler. Yüce Allah’tan daha iyi hakları sahibine verecek kimse yoktur.

 

Dakika 20:13

 

Çünkü El Hak Allah’ın kendisidir, hak Allah’ın kendisi haktır hakları veren de odur. Siz bu dengeyi bozarsanız işte aileler yıkıldı, yuvalar yıkıldı, boşanmaların haddi hesabı yok, siz önce İslam’ı iyi kavrayın, insanların iyi Müslüman olmasına çalışın, o zaman bak sen sevap için yarışa gireceksiniz. Bırak mirastaki durumu sevap işlemek için yarışa sıraya gireceksiniz, herkes zengin olmuş kimisi para verecek zekât verecek kimse bulamayacaksınız İslam böyle, İslam fakir bırakmaz. Adam koynundaki yatan hanımına canını, malını çocuklarla her şeyini emanet eden, ona onu mahrum bırakır mı? Siz böyle bir imanlı evlenmenin temelini atın imana dayalı, gerçek İslami ilimlere, onun adaletine dayalı bir nikâh kıyın, böyle bir evlilik temin edin, imana ahlaka İslam’a dayanmayan nikâhlar bunlar buz üstüne yazılan yazılar gibidir. Nefsani bir evlilik yapıyorlar, nefisleri de birbirinden işte birkaç ay sonra ne yapıyor nefis başkasını arıyor, nefsin önünü açarsan, nefis bir kerhaneden çıkar öbür kerhaneye gitmek ister. İman İslam ile nikâhlar kıyılmalı, İslam bilinmeli itikatta amel de ahlakta hukukta, İslam bilinmeli inanacaksın bilmek de yetmez. İnanacaksın o iman, o ahlak, o adalet, o ameli salihler sende olacak, yaşayarak bunu sen ispat edeceksin, karşılıklı itimat sağlanacak karşılıklı güven sağlanacak, bunu sadece paraya dayarsanız işte o zaman yuvaların çabucak yıkıldığını da görürsünüz. Her şey imana dayanmalı, iman da İslam’a, İslam’da Allah’ın kanun ve kurallarını olduğunu herkes bilmeli. Evet, bizden söylemesi ötesi herkesin kendine kalmıştır. Sevgili dostlarımız, İbadet ibni Samit Hazretleri (R.A) anlatıyor: Resulullah (A.S.V)’a bir vahiy geldiği zaman vahiy sebebiyle onu bir gam ve keder alır, yüzünün rengi uçardı. Bir gün Cenabı Hak yine vahiy indirmişti ki aynı hal onu sardı, kader hali açılınca zina haddi ile ilgili hükmü benden alın, Allah (C.C) onlar hakkın da yol kıldı, yani çok açık şekil de hat beyan etti. Bekâr bekârla zina yapmışsa cezası 100 tane sopa ve bir yıl sürgündür. Dul dulla zina yaparsa 100 tane sopa ve recimdir, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi bu hadisi naklederler, doğrusu biz sana taşıması ağır bir söz vahiy edeceğiz. ‘’Müzemmil Suresi Ayet 5’’ bu ağır söz devenin karnı yere değecek şekil de vahiy geldiği zaman çökerdi işte bu ağır söz vahyin gelmesidir.

 

Dakika 25:02

 

Allah’ın kelamı inzal edilip Peygamberin kalbine yerleştirilirken oradaki ağırlık ve onun verdiği zahmet ama Allah’ın lütfuyla o zahmet atlatılıyor. Evet, sevgili dostlarımız, yine yüce Allah onlar hakkın da yol kıldı sözüyle şu ayete işaret buyurmuştur, kadınlarınızdan fuhşu irtikâp edenlere karşı içinizden dört şahit getirin, eğer şahadet ederlerse onları ölüm alıp götürünceye yahut Allah onlara bir yol açıncaya kadar kendilerini evlerde alıkoyun. İnsanlarla ihtilattan men edin. ‘’Nisa Suresi Ayeti Kerime 15’’ de bunları anlıyoruz. Yol tespit edeceği ceza şeklidir, buradaki yoldan maksat bütün âlimlerimiz bu konular da bakın ne dediler bekâr zaniye 100 sopa vurulması gereği ile muhsan yani bekâr olmayan zaninin recmedilmesi gereğin de icma ederler. Ehli kıble olan bütün âlimler bu prensipte birleşirler, bu icmaya Havaric ve mutezileden Nazzam ve yakınları olmak üzere nadir kişiler katılmamıştır. Evet, hadisi şerifte gelen bekârın bekârla, dulun dulla zinası sözü bu durumu şart kılmıyor, yani bekâr zaninin cezası celde ve sürgündür. Zina fazihasının bekârla da yapsa bekâr olmayanla da yapsa netice değişmez, bekârın tarifine gelince, kadın veya erkek cima yapmamış kimse demektir. Yani sahih bir nikâhla akıl baliğ olduğu halde cima yapmamış kimse demektir. Dulun seyyit tarifi hayatın da bir kere de olsa nikâhı sahihle, akil baliğ hür olduğu halde cima da bulunan kadın veya erkektir. Müslüman kâfir sefihlik sebebiyle hacir konmuş kimselerin hepsi bu mesele de biridir. Evet, kıymetliler, İbni Abbas Hazretlerinden gelen diğer haber de ey iman edenler kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkmanız size helal değildir, apaçık hayasızlık etmedikçe onlara verdiğinizin bir kısmını alıp götürmeniz için onları sıkıştırmayın. ‘’Nisa Suresi Ayeti Kerime 19’’ bu da verilen Mehir ile ilgilidir. Kadın hukuken tamamen kocanın yakınlarına tabiidir, yani dul kadının yapacağı yeni evlilik hususun da ne kendisinin ne de baba tarafının hiçbir söz hakkı yoktur. Evet, kıymetliler yani kadınların akıl baliğ olanların burada özgürlüğü var. Evet, kıymetli efendiler, yine İbni Abbas Hazretleri (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) ey iman edenler birbirinizin mallarını haram sebeplerle yemeyin.

 

Dakika 30:28

 

Meğerki o mallar sizden karşılıklı bir rızadan doğan bir ticaret olmalı, böyle olması başka. ‘’Nisa 29. Ayeti’’ ile ilgili olarak şu açıklamayı yaptı İbni Abbas Hazretleri, bu ayet indiği zaman kişi bir başkasının yanın da yemeyi nefsine haram etti. Sonra Cenabı Hak bu ayeti ‘’Nur Suresinde’’ yer alan şu ayetle nesih etti, evleriniz de veya babalarınızın evlerin de veya annelerinizin evlerin de veya erkek kardeşlerinizin evlerin de veya kız kardeşlerinizin evlerin de veya amcalarınızın evlerin de veya halalarınızın evlerin de veya dayılarınızın evlerin de veya teyzelerinizin evlerin de veya kâhyası olup anahtarlar elin de olan evler de ya da dostlarınızın evlerin de izinsiz yemek yemeniz de bir sorumluluk yoktur. Bir ara veya ayrı ayrı bir arada veya ayrı ayrı yemeniz de bir sorumluluk yoktur. ‘’Nur Suresi 61. Ayeti Kerime’’ bundan önce zengin kişi ehlinden olan kimseyi yemeğe davet ederdi de çağrılan kimse Nisa Suresinde ki ayeti göz önüne alarak, benim bundan yemem günahtır zira fakirin bundan yeme hakkı benden fazladır derdi. Nur Suresinde ki bu ayetle Müslümanlara ayette sayılan kimselere ait olmak üzere üzerine Allah’ın ismi zikredilen yemeklerinden yemeleri helal kılındı. Helal kılındığı gibi ehli kitabın yiyecekleri de helal kılındı bunu da Ebu Davud esbabı nüzul babın da rivayet etmiştir. Birbirinizin mallarını haram sebeplerle yemeyin, şeriatça haram edilmiş olan kumar, riba, gasp, hırsızlık, hıyanet, yalan yeminlerle mal almak yalan şahitliği rüşvet vesaire ile mal elde etmektir haram yoldan. Bunlar ve bunlara benzer yollardan haksız olarak mal elde etmek, haram sebeplerle hak hukuk tecavüzü tecavüzüdür, haram yoldan mal yemenin durumudur, kendi malını batıl yolda yemekten maksat haram yollar da, yani asi olunan yollar da harcamaktır. Sefahate içkiye harcamak gibi, evet fasit akitler de böyledir, evladın evi kendi evi sayılacağı hususun da Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’ın beyan buyurduğu şu hadisi kaydeder. (Ente ve malikel li ebiyk ente ve malike li ebiyk) Sen de malın da babana aittir yani babanın evlat hakkın da evladın her şeyin de hakkı vardır. İbni Abbas Hazretleri kâhyası olup anahtarlar elin de olan tabiriyle kişinin çiftlik veya sürüsüne bakan vekil, kayyım çoban gibi kimselerin kast edildiğini söylemiştir.

 

Dakika 35:07

 

Mesela evin de hizmetlisi vardır evin anahtarı da ondadır, ancak bunlardan harice götüremez biriktiremez. Yani bunlar da adı geçen akrabaların evlerin de yemek yenir ama ne yapar orada yer sadece oradan alıp da götüremez bir şey. Evine göz kulak olmak için vekil olarak Malik İbni Zeyd (R.A) bırakır Peygamber efendimiz gazveye çıkar, dönüşte Maliki bitkin bulur, niye bu halde olduğunu sorunca iznin olmadan malından yemekten çekindim der, bunun üzerine ayeti kerime nazil olur. İbni Abbas Hazretleri bu ayetin El-Hâris İbni Amir hakkın da indiğini belirtir bu zatı muhterem (R.A) Hz. Peygamber (A.S.V) ile birlikte gazveye çıkar, evine göz kulak olmak için vekil olarak Malik İbni Zeyd (R.A) Hazretlerini bırakır. Dönüşte Maliki bitkin bulur, niye bu halde olduğunu sorunca iznin olmadan malından yemekten çekindim der, bunun üzerine ayet nazil olur. Bu sayılanların evine girdiğiniz zaman kendileri olmasalar bile yemeklerinden yemeniz de bir mahsur yoktur. Yeter ki yol azığı almaya taşımaya alıp götürmeye kalkmayın yemek serbest sadece. Bir arada veya ayrı ayrı yemenizde de bir sorumluluk yoktur bu da sofradaki durum. Bir zat bir misafir olmadıkça yemek yemezmiş, hatta bu kişinin önün de sofra öğleden geceye kadar beklediği olurmuş, sürünün yanın da olduğu sırada da kendisi ile içecek biri olmadıkça sütten içmezmiş. İbni Abbas hazretleri şunu da söylemiştir; zengin kişi fakir olan yakınlarının veya dostlarının evlerine gidince yemeğe çağrılsa, vallahi ben sizinle yemeği uygun bulmuyorum, çünkü zenginim siz fakirsiniz zahmet vermiş olurum derdi, işte bu durum üzerine ayeti kerime inzal edildi bu ve bunun gibi konularla ilgili hepsini içine almaktadır. Bu ayet Ensar’dan bazıları hakkın da inzal edildi, onlar kendilerine bir misafir gelince mutlaka misafirle birlikte yiyorlardı. Ayet nazil oldu ve onlara ayrı ayrı veya topluca diledikleri gibi yemeleri hususunda da ruhsat verildi. Misafir kendileriyle yemedikçe sofraya oturmazlardı, onlara ruhsat olmak üzere ayet nazil oldu, işte kıymetliler, yüce İslam güzelin en güzelini ortaya koymuştur, dengeler kurulmuştur, mutedil olan ne varsa ortaya konmuştur ve eski cahiliye adetleri kökünden kaldırılmıştır, alıp atılmıştır. İslam düzeni İslam’ın hayat düzeni kurulmuştur. Yalnız Müslümanlar İslâm’ı bilmekte öğrenmekten geç kalmasınlar mesela bu. Dinimizi iyiden iyiye öğrenmeye çalışmamız gerekiyor, Cenabı Hak İslam’ı bilen gerçek iman ile iman etmiş, ameli salih işlemiş, içi dışı İslam nuruyla nurlanmış, iki cihanda bahtiyar olan kullarından eylesin.

 

Dakika 40:26

 

 

(Visited 47 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}