67- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 67

67  Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 67

 

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

‘’Elhamdülillahi rabbil alemin vessalatü vesselam ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain euzu bi kelimâtillâhi’t-tâmmeti min şerri ma haleka ve zerea ve berea rabbi euzu bike min hemezatişşeyatiyni ve euzu bike rabbi en yahdurun’’

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Çok kıymetli ve muhterem efendiler, 585. hadisi şerife gelmiş bulunmaktayız. Yine dersimiz esbabı nüzul olarak devam ediyor. Hz. Bera (R.A) anlatıyor; sevgili Peygamberimiz (A.S.V) diyor yüzü kömürle karartılmış ve dayak atılmış bir Yahudi getirdiler, bunun üzerine Resulullah (A.S.V) Yahudileri çağırarak kitabınız da zina haddinin cezasını böyle mi buluyorsunuz Tevrat’taki yeri böyle midir? Diye Yahudilere sordu tabii kendisi biliyor ama Yahudilerin bir defa yanlışlarını sapıklıklarını düzeltmek için yapıyor. Onlar evet dediler. Sonra Hz. Peygamber (A.S.V) onların âlimlerinden birini çağırdı ve Musa’ya Tevrat’ı indiren Allah aşkına soruyorum zina edenin haddini kitabınız da böyle mi buluyorsunuz? Dedi. Bu Yahudi âlimi hayır eğer bana böyle yemin vererek sorma idin sana haber vermezdim kitapta recm buluyoruz Tevrat’taki cezası zinanın recm’dir dedi. Fakat zina vakaları eşrafımız arasın da çoğaldı artık şerefli birini bu suçla yakalarsak onu bırakır olduk, ancak biçare birini garibanlardan birini yakalarsak ona haddi tatbik ediyoruz. Kendi aramız da şöyle dedik; gelin aramız da öyle bir ceza şeklin de anlaşalım ki o eşraftan olsun halktan olsun herkese tatbik edilsin sonun da recm yerine suratın kömürle boyanıp dayak atılmasın da ittifak ettik dedi o Yahudi âlimi bakın Tevrat’ın emrini nasıl bozdular. Allah’ın dediğini yapmıyorlar kendi keyiflerine geleni yapıyor bakın işte bu Tevrat aralarından böyle kayboldu bozuldu başlarına belalar, zalimler böyle Musallat oldu, ey İslam âlemi Kur’an-ı Kerim’e sıkı sarılın. Bunun üzerine Resulullah (A.S.V) Allah’ım onların öldürdüğü emri şerifini ilk ihya edip dirilten ben olayım dedi, bakın Tevrat’ın emrini onlara Peygamberimiz uyguladı Yahudiye ve bunun için de Allah’a dua ediyor bakın ve hat cezasının tatbikini emretti. Zani hemen recm edildi bunun üzerine şu ayeti kerime inzal edildi.

 

Dakika 5:00

 

Ey Peygamber (A.S.V) kalpleri inanmışken ağızlarıyla inandık diyenler, Yahudilerden yalana kulak verenler bakın kalpleri inanmamış iken ağızlarıyla inandık diyenler, Yahudilerden yalan yalana kulak verenler ve başka bir topluluk hesabına casusluk edenlerden inkâra koşanlar seni üzmesin. Sözleri asıl yerlerinden değiştirirler de böyle bir fetva size verilirse, alın verilmezse kaçının derler. İşte Yahudi oyununu yüce Allah ‘’Maide Suresinin 41. Ayeti Kerimesi’’ böyle inzal edildi, Yahudilerin Tevrat’a ne yaptıklarını bu ayeti kerime de apaçık bildirmektedir. Dikkat edin Tevrat’taki kelimelerin yerlerini ya değiştiriyorlar ya bozuyorlar kelimeleri, az sonra Allah’u Teâlâ şu ayet indirdi; Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler işte onlar kâfirlerdir. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler işte onlar zalimlerdir, Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler işte onlar fasık’lardır, bu ayeti kerimeler de ‘’Maide Suresinin 44. 45. ve 47. Ayetlerinde’’ de böyle buyruldu. İşte Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenlerin durumu bu ayet-i kerimeler de bakın Tevrat’la hükmetmeyenlerin hali böyle olunca, İncil ile hükmetmeyenlerin hali böyle olunca, Kuran-ı Kerim ile İslam’ın hükümleri ile hükmetmeyenlerin halini siz düşünün ey insanım Müslümanım diyenler. Müslim’in şerif bakın bu ayetlerin hepsi kâfirler hakkın da nazil olmuştur rivayeti vardır Bera Hazretlerinden. Müslimi şerif, Ebu Davut bunu rivayet ettiler bu esbabı nüzul hakkın da bu hadisi şerifi. Ebu Davud’un İbni Abbas (R.A) Hazretlerinden kaydettiği bir başka rivayette şöyle demiştir; bu üç ayet hassaten Kureyza ve En Nadir Yahudileri hakkın da nazil oldu Ebu Davud. Yahudi kendi kitabına ihanet etti ve kendi Tevrat’ın yolundan Musa’nın yolundan İsa’nın İncil’in yolundan saptılar. Şimdi dünyaya bütün dünyaya İslam ve Kuran-ı Kerim Peygamberimiz Muhammed Mustafa (S.A.V) dünyaya gelip Peygamberliğini ilan ettikten kıyamete kadar, dünyanın hükmedeceği ilahi kitap Kur’an’ı Kerim’dir ve İslam hükümleridir, kitap, sünnet, icma, kıyas, aslı deliller ve feri deliller. İster bu dünya buna inansın ister inanmasın hakikat ve gerçek budur. Ey Müslümanlar Allah’ın indirdiği ile hükmetmek için çalışın gayret edin, Tosya’ya pirince giderken elinizdekini de kaybetmeyin, evdeki bulgurları da mahvetmeyin işi doğru yapın.

 

Dakika 10:04

 

Gâvurun karşısın da el pençe durup da Müslümana silah çekmeyin, birlikte ey Müslümanlar birlikte hareket edin. Bir ve beraber olun amiri ile memuru ile önderi ile peşinden gidenleri ile birlikte hareket edin bir bütün olun. Allah’ın emri ile emreden adam ayrı baş çekemez, Müslüman Müslümana da silah çekemez, birlikte bu işi yürütmenin gayretine bakarlar bölünmezler parçalanmazlar, sen sucusun ben bucuyum deme şansı yok. İslam’ın emirleri belli Kuran-ı Kerim, sahih sünnet, icma, kıyas belli olduğu gibi bir de tarihte yaşanan bir İslam var bize kadar gelen uygulanmış bunların delilleri de ortada. Bölünmeye parçalanmaya gerek yok ki ehli bidat mezheplerine sapmayın bağlanmayın, Ehlisünnet yolunu takip edin. Ehlisünnetin yolu Kuran-ı Kerim’in, sahih sünnetin, icma, kıyasın yoludur. Onun için Peygamberimize bağlı kalmak demek bu demek ve Ashabı Güzin Peygamberimize bağlı kaldılar esas selef Peygamberimize bağlı kalan Ashabı Güzin, Tabiin, Tebei Tabiin olarak ve onlara Ehlisünnet yolun da tabii olarak gelenlerdir. Halef olman için selefi, selef olman içinde Peygamberini ve ashabını ve Kuran-ı Kerimi, sahih sünneti iyi bilmen gerekiyor, bunun için de müçtehit âlimlerimize ihtiyaç var, müçtehit âlimlerin kıymetini bilin. Onlar mükemmel çalışmışlar bugün ve sonrakiler de güzel çalışmışlar. Sen de bugün çalışacaksın ve o günün şartlarıyla bugünün şartlarını da kıyas edip gözden geçireceksin. Asil değişmez, naslar değişmez ama hükümler değişen şartlara göre yine Kuran-ı Kerim, yine sahih sünnet, yine icma, kıyas ne yapar için de bulunduğu şartlara göre hükmünü verir. Bu şartların değişmesidir, hükümler şartlara göre hüküm verilir, ama asil yine aynıdır. Kıymetli efendiler, Yahudilerin kitaplarını tahrif etmeleri ile ilgili müşahhas bir örnek sunmaktadır bu rivayet var ya işte Yahudilerin kitaplarına ne yaptıklarını gösteriyor. Sahih-i Müslim’de Abdullah İbni Ömer (R.A) Hazretlerinden yapılan bir rivayette Yahudilerin zina edenlerin yüzünü boyarız şeklindeki cevapları üzerine Hz. Peygamber (A.S.V) doğru söylüyorsanız o halde Tevrat’ı getirin diye emreder Peygamberimiz, recm Tevrat’ı tabii ki getirip ilgili bahsi okumaya başlarlar. Tevrat’tan recm ayetine gelince okuyan genç ki bazı rivayetler adının Abdullah İbni Suriye olduğunu tasrih eder elini recm ayetinin üzerine koyup sonraki ayetleri okumaya devam eder. Cemaatte bulunan Yahudilikten müptedi büyük âlim Abdullah İbni Selam (R.A) elini kaldırıp atladığı ayeti okunmasını söyler, görüyorsunuz Peygamber’in yanın da bile hile yapıp göz boyamaya çalışıyorlar Yahudi işi bu.

 

Dakika 15:11

 

Böylece Tevrat’ta recm ayetinin varlığı anlaşılınca Resulullah (A.S.V) zanilerin recmedilmesini emreder, Yahudilere yapıyor bunu ve Müslümanlar için de aynı hüküm geçerlidir. Abdullah İbni Selam Peygamber Aleyhisselatu Vesselam’ın Medine’ye hicret ettiği zaman veçhi mübarekelerini Peygamberimizin nurlu yüzünü görür görmez bu sima da yalan olamaz diyerek derhal Müslüman olmuş genç bir Yahudi âlimidir Abdullah İbni Selam, derhal Müslüman olmuştur ve âlim bir kişidir. Beni Kaynuka kabilesindendir, İslam’dan önceki adı el Husayn idi Müslüman olunca Abdullah ismini Resulullah (A.S.V) efendimiz ona bu ismi Peygamberimiz vermiştir. Evet, Resulullah (A.S.V) o cennette 10 kişinin onuncusudur, bakın Peygamberimiz Abdullah İbni Selamı böyle müjdelemiştir, o cennette 10 kişinin onuncusudur buyurarak cennetle müjdelemiştir. Muaz İbni Cebel de ilmi 4 kişi nezdin de arayın, Üveymir, Ebud Derda, Selman İbni Mesut ve İbni Selam (Radıyallahu Anhüm Ecmain) buyurmuştur. Hicri 43 yılın da vefat etmiştir Abdullah İbni Selam. Ahmet İbni Hanbel ve İmamı Şafii ve İmamı Ebu Yusuf Hazeratı bu hadisten hareketle muhsan recm cezasının tatbikini gerekli kılan vasıfları taşıyan kimse olmak için kişinin Müslüman olması şartı aranmaz demişlerdir. Malikilere ve çoğunlukla Hanefilere göre ise muhsan olabilmek için gerekli şartlardan biri de İslam’dır, zira Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’dan şu hadisi şerif rivayet edilmiştir, Allah’a şirk koşan kimse muhsan değildir, buradaki tatbikatta delil olamaz, çünkü bu İslam’a göre değil Tevrat’a göredir. Tevrat’ta recm muhsan olana tatbiki edilir diye bir kayıt koymaz demişlerdir. Ancak bu düşünce de olanlara Allah’u Teâlâ (C.C) araların da Allah’ın indirdiği ile hükmet ‘’’Maide 48’’ demişken Resulullah (A.S.V) nasıl olur da şeriatta olmayan bir şeyle hükmetmiş olur demişlerdir. Taberani de Ebu Hureyre Radıyallahu Anh ’den de şu rivayet gelmiştir; muhsan olan kadın ve erkek zina ederler ve yeterli delil de ikame edilirse derhal recm edilirler, kadın hamile ise ona çocuğu doğuruncaya kadar mühlet verilir, İslam memleketlerin de zina cürmünü işleyenlere recm cezasının verilmesi vaciptir. Kâfirlere şeriatın füruğu da tatbik edilir.

 

Dakika 20:01

 

Ancak bu mesele de ulema ihtilaf etmiştir, bazıları gayrimüslimler şeriatın sadece aslına muhataptır, fürudan sorumlu değildir demişlerdir. Diğer bir kısmı da kâfirler şeriatın emirlerine değil, nehiylerine yasaklarına muhataptır demişlerdir. Bazı âlimler küffar müracaat ettiği takdir de Müslüman mahkemeler davaya İslam şeriatına göre bakar demiştir. Bir kısmına göre hâkim davaya bakmak zorun da değildir, İmamı Malik, Ata, Şabi, Nihai bu görüştedir. Bu kavline göre Şafi hazretleri de böyle hükmetmiştir yani bir kavline göre. Zühri (Rahmetullah) sünnet olan zimmileri, hukuk muamelat ve miras işlerin de kendi dinlerine bırakmaktır ancak kendileri müracaat ederek bizim hükmetmemizi talep ederlerse o zaman şeriatımıza göre araların da hüküm veririz demiştir. Bu da Zühri ‘den gelen haber. Bazı âlimler gayrimüslimlerin müracaatı halin de İslam’a göre hüküm etmek mecburiyetin de olduğunu söylemişlerdir. Bunlara göre muhayyerlik nesh edilmiştir Hanefiler bu görüştedir, Şafii Hazretlerinin bir kavli de böyledir, Ömer İbnül Abdülaziz, Ömer İbnül Abdülaziz ve Zühri de bu paralel de görüş beyan etmişlerdir. İmamı Azam şu teferruata da yer vermiştir, Müslüman mahkemesine karı koca beraber gelirse araların da adaletle hüküm vermek icap eder. Yalnız kadın gelir de kocası razı olmazsa hâkim hükmü vermez demiş, İmameyn ise hüküm verilebileceğine kail olmuşlardır, burada da müçtehitlerimizin rahmet olan ihtilaflarını görüyoruz ki bunların hepsi ümmetin faydasınadır. Bunların hangisi ile amel edilirse doğru amel edilmiş olur, bir de için de bulunduğun şartlar göz önün de bulundur, ihtilafın içindeki rahmetin mesela daha yaygın olanı da bulabilirsin, o ihtilaftan içindeki bulunduğun şartlara göre de faydalanabilirsin, çünkü ihtilaf ulema arasın da rahmettir. Yalnız bu ilmi yarış olacak Allah’ın rızasını aramak kaydıyla olacak, yoksa ihtilaf düşmanlığa götüren benim dediğim doğru deyip başkalarınınkini yok sayan zihniyet bunlar bölücüdürler. Bunların ihtilafları da beladır kendileri de, İbni Abbas (R.A) Hazretleri anlatıyor; Kureyza ve En Nadir Medine’de yaşayan Yahudilerden 2 kabile idi, bunlardan En Nadir kabilesi Kureyza kabilesinden daha şerefli kabul ediliyordu. Sözgelimi Kureyza kabilesine mensup birisi En Nadir’den birini öldürecek olsa kısas olarak katil öldürürdü. Ama En Nadirden bir kimse Kureyza’dan birisini öldürecek olsa 100 vask hurma ile fidye ödenirdi katil öldürülmezdi, Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’ın Peygamberliğinden sonra En Nadir’den birisi Kureyza’dan bir adam öldürdü.

 

Dakika 25:19

 

Kureyzalılar katili bize teslim edin onu öldüreceğiz dediler, öbür taraf sizinle bizim aramız da Muhammed (A.S.V) hakem olsun dediler ve Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’a geldiler. Bunun üzerine şu ayeti kerime inzal edildi Allah’tan geldi, eğer hükmedersen araların da adaletle hüküm ver, Allah adil olanları sever buyurdu Cenabı Hak. ‘’Maide Suresi 43. Ayeti Kerime’’ adaletle hükümden maksat cana mukabil candı, yani kısasa kısas daha sonra şu ayeti kerime inzal edildi; cahiliye devri hükmünü mü istiyorlar, yakinen bilen bir millet için Allah’tan daha iyi hüküm veren kim vardır? ‘’Maide Suresi 50. Ayeti Kerime’’ inzal edildi. Ebu Davut ve Nesai de bu haberi rivayet etmektedirler. İbni Abbas Hazretleri adaletle hükmetmeyi cana mukabil can olarak açıklamıştır, yakinen bilen bir millet için Allah’tan daha iyi hüküm veren kim vardır? Ayetinin de tasrih ettiği üzere adaletle hükmetmekten murat arz edilen mesele ne olursa olsun İslam şeriatı ile hükmetmektir bunu unutma. Beni Nadir’in maktulleri için Beni Kureyza tam diyet öderken, Beni Kureyza’nın maktulleri için Beni Nadir diyetin yarısını ödemektedir. Resulullah (A.S.V) nazil olan ayeti kerime üzerine hem Kureyza’nın kanı Nadir’in kanına, Nadir’in kanı Kureyza’nın kanına eşittir diye hükmediyorum birinin diğeri üzerine ne kanda ne diyette ne de yaralama da üstünlüğü yoktur deyip Peygamberimiz böyle buyurunca Beni Nadir öfkelenir ve biz buna razı olamayız diye itiraz eder. Bunun üzerine cahiliye devri hükmünü mü istiyorlar diyen ‘’Maide Suresinin 50. Ayeti Kerimesi’’ bu mealdeki ayet vahyi ilahi onları kınar. Evet, bakın adamlar Yahudiler kendi araların da bile 1. sınıf, 2. sınıf diye sınıflara ayrılmışlar. Bir kısmı biz 1. sınıfız diyor öbürünü 2. sınıf kabul ediyor, işte bu Yahudi Siyon zihniyeti bugün de bakın Tevrat’ın yolundan saptıkları Peygamberimiz onlara gerçek hak yolu gösterdiğini ve burada apaçık görmekteyiz inzal edilen ayeti kerimelerle. Evet, kıymetliler, yüce Allah da sıkıca uyarıyor. Ne diyor? Allah’ın indirdikleriyle hükmedin diyor kesin.

 

Dakika 29:26

 

(Visited 27 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}