80- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 80

80- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 80

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

‘’Elhamdülillahi rabbil alemin vesselatü vesselamü ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain’’

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler, dersimiz esbabı nüzul ile devam ediyor, hadisi şerif’ten de geldiğimiz numarası 655. hadisi şerife gelmiş bulunmaktayız ve Tevbe Suresi ile dersimiz devam ediyor. İbnü Abbas Hazretleri (R.A) Allah yolun da savaşa çıkmazsanız Allah size can yakıcı azapla azap eder. ‘’Tevbe Suresi Ayeti Kerime 39’’ Bu ayeti kerime ile Medinelilere ve çevrelerin de bulunan bedevilere savaşta yüce Allah’ın Peygamberinden geri kalmak kendilerini ona tercih etmek yaraşmaz bu da Tevbe Suresi 120. ayetini şu ayeti kerime nesh etmiştir. Müminler toptan savaşa çıkmamalıdır, her topluluktan bir taifenin dini iyi öğrenmek ve milletlerini geri döndüklerin de uyarmak üzere geri kalmaları gerekli olmaz mı? Cephe de savaş ne kadar önemli ise ilim irfan okulları da o kadar önemli kıymetliler, bu ayeti kerimeden apaçık bunu anlamaktayız. Ne cepheyi ihmal edebilirsin, ne de eğitim ve öğretimi yüce İslam’ın ilimlerini katiyen ihmal edemezsin. İlim cephesi de devam edecek cehaleti fethetmek üzere cephedeki cihatta yeri gelince katiyen ihmal edilmeyecek orada da düşmanı def etmekle, çünkü sulh ve barışın yolu kalpler de ve ruhlar da zahir de ve batında içte ve dışta, işte cephe ile ilim irfan ekollerini ihmal etmeyeceksin. Yoksa biri zahiri düşman, öbürü gizli düşmanlar fırsatını aramaktadırlar. Sen uyanık olursan düşmanı uyurken yakalarsın, sen uyurken uyursan eğer sen düşman seni yakalar. Uyanık ol, tedbirli ol, tedbirini al, Mevla’ya sıkıca tevekkül et. Tevbe Suresinin 122. ayeti kerimesi ise herkesin savaşa katılmasını emretmiyor, bilakis bazı müminlerin geride kalarak ilim irfan ile meşgul olmasını emretmektedir. Evet, kıymetliler Medinelilere ve çevrelerin de bulunan ve devirlere savaşta Allah’ın Peygamberinden geri kalmak kendilerini ona tercih etmek yaraşmaz mealindeki ayeti kerime Tevbe Suresinin 120. ayeti hakkın da Katade Hz. Peygamber Aleyhisselatu Vesselam’ı bizzat Peygamberimizin kendine hastır, o savaşa çıkınca özrü olanlar dışında herkesin katılması vacipti der.

 

Dakika 5:23

 

Bunların hepsi güzeldir bu haberlerin, yalnız doğru anlamaya bağlı. Evet, kıymetliler Evzai İbnü’l Mübarek İbnü Cabir Said İbnü Abdülaziz gibi bazıları bu ayet bu ümmetin evvel ve ahir her nesline bakmaktadır demişlerdir bu da güzeldir. İbnü Zeyd’in de bu ayet Müslümanların az olduğu devreye aittir, çoğaldıkları zaman Cenabı Hak nesh etmiştir ve dileyenin geride kalmasını mübah kılmıştır demişlerdir bu da güzel. Nasih olduğu belirtilen ve Müminlerin toptan savaşa katılmamalarını emreden ayetin Tevbe Suresi 122. ayet nüzul sebebi ile ilgili olarak İbnü Abbas (R.A) şunu anlatır; Resulullah (A.S.V) savaşa çıkınca Medine’de özür sahipleri ile münafıklardan başka kimse kalmazdı. Tebük seferi dönüşü nazil olan ayetler savaşa katılmayanları çok şiddetli bir dille kınamıştı. Bundan sonra Müminler toptan seferlere katılmaya başladılar ve Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’ı Medine’de yalnız bıraktılar. Bunun üzerine Cenabı Hak Müminler toptan savaşa çıkmamalıdır. Her topluluktan bir taifenin dini iyi öğrenmek ve kavimlerini geri döndüklerin de uyarmak üzere geri kalmaları gerekli olmaz mı? Yani cephenin ön cepheyi de, arka cepheyi de ihmal etmeyin. İlim cephesini de asla ihmal etmeyin buyrulmaktadır. Tevbe Suresi 122. ayeti kerime de Cenabı Hak böyle buyurarak duruma müdahale etti, yani hepsinin sefere katılması caiz değildir çünkü hepsi cepheye gidince bu içinde bulunduğu toplumun savunacak kimse kalmaz, bir de ilim cephesi de ihmal edilmez. Bir kısmı sefere çıkarken bir kısmı Medine’de Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’ın hizmetin de kalmalıydı. Çünkü ulaşılan bu yeni safha da gazve ve cihada ihtiyaç olduğu gibi gelmekte olan vahiyleri ahkâmları sünneti zapt edip öğrenecek sonra da savaştan döneceklere öğretecek kimselere de ihtiyaç vardı ve öyle yapıldı. Kuran-ı Kerim böylece asker sınıfının yanı başın da, ilmiye sınıfının da düşünülmesine dikkat çekmiş olmaktadır. İşe askeri sınıf ne kadar önemli, ilmiye sınıfı da o kadar önemli sevgili dostlarım, hiçbirisi boşluk kabul etmez. Necdet İbnü Vaki diyor ki İbnü Abbas (R.A) Hazretleri, İbnü Abbas’a şu ayet hakkında sordum Allah yolun da cihada çıkmazsanız Allah size can yakıcı azapla azap eder bu da Tevbe Suresi ayet 39. Şu açıklamayı yaptı. Yüce Allah (C.C) onlardan yağmuru kesti böylece kuraklık Allah’ın onlara takdir ettiği azapları oldu, bunu da Ebu Davud rivayet etmektedir.

 

Dakika 10:25

 

Evet, sevgili dostlarımız, cihadı terk etmenin bir cezası da yağmurların kesilmesi olduğu burada duyurulmuş oldu İbnü Abbas Hazretleri vesilesiyle (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain). Ashabı güzinin tamamından Cenabı Hak çok razı olsun, İbadetübniz Samit (R.A) hazretleri anlatıyor; bu da Yunus suresi hakkındadır esbabı nüzul. Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’a Cenabı Hakk’ın şu ayeti hakkın da sordum dünya hayatında da ahirette de müjde onlaradır Yunus suresi ayet 64. Şu cevabı verdi burada kastedilen müjde salih rüyadır, mümin kul onu görür veya kendisine gösterilir. Evet, kıymetliler Peygamberimiz (A.S.V) rüya üç çeşittir; Rüyayı Saliha, bu Allah’tan bir müjdedir. Bir diğer rüya şeytanidir insanı üzer. Üçüncü çeşit rüya kişinin kendi kendine konuşmasıdır. Evet, salih rüya onun nübüvvetin 46. Cüzünden birini teşkil ettiğini söyler, risalet ve Peygamberlik artık bitmiştir. Evet, kıymetliler benden sonra ne nebi ne de resul artık gelmeyecektir buyurdu Peygamber efendimiz (A.S.V). Bu cemaatin üzülmesine sebep olmuştu ki Resulullah (A.S.V) ancak müjde vericiler mübeşşirat var buyurdu. Ey Allah’ın Resulü müjde vericiler de nedir? Diye sorulunca, Müslümanların rüyasıdır. O nübüvvetin cüzlerinden bir cüzdür buyurur. Evet, kıymetliler bunu da rüya bölümün de geldiğimiz zaman inşallah bunu da ayrıca geniş bilgi vermeye çalışacağız. İbnü Abbas (R.A) Hazretleri anlatıyor; Hz. Peygamber (A.S.V) buyurdular ki Cenabı Hak firavunu sudan boğduğu zaman, Beni İsrail’in inandığından başka ilah olmadığına inandım dedi. Yunus (AS.) Yunus suresi ayet 90. ayet, Cebrail (AS.) buyurdu ki ey Muhammed (A.S.V) sen beni denizin çamurundan alıp Allah’ın rahmeti ona ulaşıverir korkusuyla ağzını tıkarken görseydin, Tirmizi bunu da rivayet etmektedir. Evet, tabii buranın içyüzünü buradaki gizli sırları Cenabı Hakka bırakıyoruz. Biz ancak Rabbinin buyruğu ile ineriz, bu da Meryem Suresi 64. ayeti kerime Cebrail (AS.) böyle buyurdu Peygamberimizin bir sorusuna.

 

Dakika 15:00

 

Biz ancak Rabbinin buyruğu ile ineriz buyurdu. Evet, sevgili dostlarımız, Allah’ın kişi ile kalbi arasına girdiğini bilin Enfal Suresi ayet 24. Keza şu ayeti kerime kalplerimiz perdelidir demelerinden dolayı yüce Allah evet inkârlarına karşılık onların kalplerini mühürledi, onun için bunların ancak pek azı inanır. Evet, bu Yahudi ve Yahudiler gibiler için Nisa Suresi 155. ayeti kerime, keza şu ayet-i kerime de onların kalplerini gözlerini buna ilk defa inanmadıkları gibi çeviririz, onları taşkınlıkları içinde şaşkın şaşkın bırakırız. Bu da Enam suresi 110. ayeti kerime, bura da Cenabı Hak onların tıpkı ilk önce bizzat kendilerinin imanı terk etmeleri gibi kalplerini çevirdiğini haber vermektedir. İşte Firavuna da böyle yapmış önceden inanmayı reddettiği için yüce Allah da ceza olarak inanmasına mani olmuştur. Öyleyse Firavun’un ağzına çamur takılması vakası, kalbin mühürlenmesi ve kilitlenmesi derinden bir ameldir. Kâfirin imanına mani olunup hidayetinin önlenmesi ise daha önceki küfrüne bir cezadır, evet bir de bunun gizli iç sırlarına Cenabı Hak’tan başka kimsenin bilemeyeceği gizli sırlar var. Çünkü o an için boğulma korkusu ile iman edip kurtulunca tekrar küfre dönüp dönmeyeceğini Cenabı Hak iyi bilmektedir. Firavunların yaptıkları yanına kalmamıştır kalmayacaktır. Dünya firavunlarla doludur, her zalim her kâfir zalim firavundur. Evet, kıymetliler şimdi de Hud Suresine gelmiş bulunmaktayız. İbnü Abbas Hazretleri yine anlatıyor; Hz. Ebubekir (R.A), ey Allah’ın Resulü saçların ağırdı, saçların ağırdı yaşlandın dedi, Resulullah (A.S.V) beni Hud, Vakıa, Mürselat, Amme Yetesaelun ve İzeşşemsü küvvirat sureleri ihtiyarlattı cevabını verdi Peygamberimiz. İşte kıymetliler, Kuran-ı Kerim’in azap ayetlerini şiddetli azap ayetlerini bildiren ayeti kerimelerini bu sureler ihtiva etmektedir, diğerlerin de olduğu gibi, müjdenin yanında bir de tehlikeler haber veriliyor. Kuran-ı Kerim beşir ve nezir ayetlerle doludur, beni şu sureler ihtiyarlattı, bu sureler eski milletlerin başına gelen belaları ve bilhassa kıyamet ahvalini haber vermekte olan surelerdir ki insanın hakiki istikbal’in de başına gelecek dehşetli hadiseleri safha, safha anlatmaktadır. Gerçek iman sahipleri onları düşündükçe, ehli dünya gibi neşeli eğlenceli olamaz.

 

Dakika 20:02

 

Nitekim Resulullah (A.S.V) benim bildiğimi bilseniz az güler çok ağlardınız buyurmak da, hayatın fani zevklerine olan bağları zayıflatmak, kırmak için ölümü çokça hatırlamayı tavsiye buyurmaktadır. Yine İbnü Abbas (R.A) Hazretlerinin anlattığına göre kendisine Cenabı Hakk’ın şu mealdeki kelamından sual sorulmuştur. Bilin ki onlar Kuran-ı Kerimi okunurken gizlenmek için iki büklüm olurlar. Bilin ki elbiselerine büründüklerin de bile Allah onların gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilir. Çünkü o kalpler de olanı bilendir Hud Suresi ayeti kerime 5. İbnü Abbas (R.A) Hazretleri şu açıklamayı yapmıştır. Bunlar helada soyununca avret mahallerinin açılıp o manzaralarının semaya ulaşmasından keza hanımlarıyla cinsi mukarenet sırasın da soyununca çıplak hallerinin semaya ulaşmasından korkup hayâ duyan bu yüzden kendilerine sıkıntı veren kimseler hakkın da nazil olmuştur da buyurmuştur bunu da Buhari şerif rivayet etmektedir. Ebu Musa El Eş’ ari Hazretleri anlatıyor; Resuli Ekrem (S.A.V) buyurdular ki Allah’u Teâlâ (C.C) zalime biraz fırsat tanır ama bir de yakaladı mı artık paçayı kurtaramaz. Sonra da şu ayeti okudular yüce Allah kasabaların zalim halkını yakalayınca böyle yakalar, yakalaması da şiddetli ve elimdir, bu da Hud suresi ayet 102. Tirmizi rivayetin de fırsat tanır yümni değil mühlet tanır, (Yüm hil) olması muhtemeldir demiştir bunu da Buhari, Müslim, Tirmizi, İbnü Mace rivayet etmişlerdir. Evet, kıymetliler Cenabı Hak mühlet azıcık verir sonunda da yakaladı mı tam yakalar. Herkes aklını başına almalıdır, İbnü Mesut (R.A) Hazretleri anlatıyor; bir adam gelerek ey Allah’ın Resulü ben şehrin öbür tarafın da bir kadına elledim, cima yapmaksızın onunla nefsimi tatmin ettim ve işte ben buradayım istediğin cezayı ver dedi. Hz. Ömer atılarak Allah seni örtmüş keşke sen de kendini örtüp açıklamasaydın dedi, Resulullah (A.S.V) hiçbir cevap vermedi adam kalkıp gitti. Resulullah (A.S.V) peşine bir adam göndererek onu çağırtıp şu ayeti okudu; gündüzün iki ucun da ve gecenin gündüze yakın zamanların da namaz kıl, doğrusu iyilikler kötülükleri giderir, bu öğüt kabul edenlere bir öğüttür. Bunun üzerine bir adam ey Allah’ın Resulü bu hüküm sadece soru sahibi için mi başkasına da şamil mi? Diye sordu. Resulullah (A.S.V) herkes için cevabını verdi Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud. Ey insanoğlu cahilliğinden kendini kurtar, tövbe istiğfar et, o yanlışlara bir daha dönme.

 

Dakika 25:07

 

İyiliklerin kötülüklere kefaret olacağını açıkça ifade etmekte, hasenat nelerdir diye bu hususta ulema farklı görüşler ileri sürmüştür. Hasenat seyyiatı yok eder, ayeti kerimesine istinaden soruldu bunlardan birisi beş vakit namaz (Subhanallahi velhamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber) diyerek Allah’ı zikretmek. İşlenen her hayır hasenattandır, her günahta seyyiattandır, iyilikler kötülükleri yok eder. İyiliklere iyilikte yarış önde olmaya çalış, kötülüklerin tümünden tövbe et istiğfar et vazgeç. Şimdi de Yusuf suresine gelmekteyiz, Yusuf (AS.) ile ilgili ve bütün Peygamberlere selam olsun. Urvet İbni Zübeyr (R.A) Hazretleri anlatıyor; ben diyor Hz. Ayşe (Radıyallahu Anha) annemize şu ayetten sordum öyle ki Peygamberler ümitsizliğe düşüp yalanlandıklarını sandıkları bir sırada onlara yardımımız gelmiştir Yusuf Suresi ayet 110. bu ayette geçen bir kelime (Küzzibü) şeklin de şeddeli mi okunmalı, (كُذِبُواْ) şeklin de şeddesiz mi okumalı dedim, bana onları kavimleri yalanladı diye cevap verdi. Urve eder ki öyleyse yemin olsun onlar kesinlikle bildiler ki kavimleri kendilerini tekzip etmiştir. Böyle okununca tekzip edildikleri zannına düştüler diye bir mana verme ihtimali kalmaz dedim. Hz. Ayşe ey Urvecik öyledir Peygamberler bu hususta kesin kanaate vardılar dedi. Ben tekrar ama ayet belki de (كُذِبُواْ) diye okunmalı dedim, cevaben Allah korusun Peygamberler Rableri hakkın da böyle bir zanna düşmezler dedi. Burada da Ayşe annemizin Kuran-ı Kerimi ne kadar güzel anlamını bildiğini görüyoruz. Ben tekrar bu ayet nedir kimlerden bahsediyor? Diye sordum. Cevaben onlar Peygamberlerin kendilerine tabi olan adamlarıdır bu kimseler Rablerine inanmış Peygamberlerini de tasdik etmişlerdir ancak maruz kaldıkları bela uzamış, Allah’tan onlara gelecek yardım da gecikmiştir. O kadar ki kavimlerinden kendilerini tekzip edenler sebebiyle Peygamberler ümitlerini kestikleri ve artık etbalarının kendilerini tekzip ettiği zannına düştükleri bir anda Allah’ın yardımı onlara ulaşmıştır. İşte ayeti kerime de bu durumdaki Peygamberler ve onların etbaları kastedilmektedir bunu da Buhari Şerif rivayet etmektedir. İbnü Abbas (R.A) Hazretleri şu ayet hakkın da çoğu ortak koşmadan Allah’a inanmazlar. Bu da ‘’Yusuf Suresi Ayet 106’’

 

Dakika 30:03

 

Şu açıklamayı yapmıştır; yani onlara kendilerine kendilerini kim yarattı, semâvât ve arzı kim yarattı? Diye sorarsanız, Allah diye cevap verirler. İşte bu onların imanıdır, ibadet etmeye gelince Allah’tan başkasına taparlar, bu da onların ortak koşmaları şirkleridir evet bunu da Rezin bu şekilde rivayet etmiştir. Rad Suresine gelmiş bulunmaktayız sevgili dostlarımız, Hz. Ebu Hureyre (R.A) anlatıyor; Resulullah (A.S.V) Cenabı Hakk’ın arzda birbirine komşu kıtalar vardır, üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar vardır ki hepsi bir su ile sulanıyor. Böyle iken biz onlardan bazısını yemişlerin de ve tatların da bazısından üstün kılıyoruz, işte bunlarda da aklını kullanacak zümreler için elbette ayetler vardır, alınacak nice dersler vardır. Bu da Rad suresi ayeti kerime 4, kelamı ilahisinde geçen üstünlük şöyle açıkladılar; bu onların kalitesiz farisi çeşitten tatlı ve ekşi oluşlarıdır. Hepsi kalitelidir yalnız kaliteler birbirinden daha üstün kaliteler vardır. Cenabı Hak bir şeyi haram kılmadıysa onların diğerleri helal olanların hepsin de kimsenin fazla bilgisinin olmaması ayrı bir konudur. Hepsi boşuna yaratılmamış bir fayda üzere yaratılmıştır. Yalnız kaliteler birbirinden üstündür, buna itiraz yok. Varlığını idrake götüren bir delil olduğunu beyan ederek bu hususta düşünmeye araştırmaya teşvik ediyor bu ayet-i kerime de. Evet, kıymetliler, aynı su, aynı hava, aynı toprak ama renkler ayrı ayrı, tatlar ayrı ayrı, cinsler ayrı ayrı, türler ayrı ayrı, şu yüce kudrete bak bunu sen tabiatla şununla bununla tarif etme şansın yok. Bu ilimler üstü her şeyi bilen ilmi ile bütün âlemleri kuşatan yaratmanın her türlüsünü bilenin bu bir nimetidir. O kudretin eseridir, aklını başına al. Tabiata takılıp kalanlar Natüristler, Allah’u Teâlâ’yı bir türlü onun yüceliğini kabullenemeyen o büyük puta tapan putperestler, putlarını büyütmüşler tabiata tapıyorlar Natüristler, Animistler ruhlara tapınıyorlar, tabiatı da ruhları da her ne varsa hepsini yaratan Allah’u Teâlâ’yı tanıyamamışlar. Evet, insanların imandan nasibi olmayınca işte kimisi böceklere kurtlara, eliyle yaptığı putlara taparken, bir kısmı da putu büyütüyor büyük putlara tapmaya başlıyor, işte Natüristler tabiatı ilahlaştıranlar da putlarını büyütmüşler.

 

Dakika 35:12

 

Bütün alemlerin Rabbisi yüce Allah’tır. Kudretin hepsi ondandır, tabiat kanunlarını tabiatın üzerine egemen kılan odur. Her şey yerli yerince yaratılmıştır, yaratanı tanı bizim sana diyeceğimiz bu. Evet, kıymetliler, cins yönüyle farklılıklar, tat yönüyle farklılıklar, kalite yönüyle farklılıklar, ekşi tatlı mayhoş buruk kokulu kokusuz bakın su toprak güneş tezgâhından bu çeşitlikleri yaratan yüce kudreti görsene. Yüce kudreti gör, ey insanoğlu yüceyi tanı, her şeyden önce yüceyi tane, halikı tanı ondan sonra mahlûku, onun yarattıklarına bak. Kudret onun yaratan o, nimetler hep onun, geriye ne kaldı ki. Evet, sevgili dostlarımız, inşallah derslerimiz İbrahim Suresi ile devam edecektir. Cenabı Hak imanları kâmil ve daim olan, makbul olan yüce Allah’ın rızasına cemaline mazhar olan o bahtiyar kullar zümresine hepimizi ilhak eylesin. Lütuf ondan, kerem ondan, hidayet ondan, nimet’in hepsi ondan.

 

Dakika 37:30

 

(Visited 88 times, 2 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}