33- Ders 33 Fıkhı Ekber hayat veren hayatveren

FIKH-I EKBER DERS 33

00:01-1:19 Arapça Dua

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler, Fıkh-ı Ekber’den keşif notları vermeye lütf-u ilahi, izn-i ilahiyle, Rabbimizin tevfik ve hidayetiyle devam ediyoruz.

Kur’an-ı Kerim öğretenlerle, vaizlerle ve ilim meclisi ile alay etmek. Çünkü Yüce İslâm’ın her şeyi kıymetli ve kutsaldır. Mesela kişi Kur’an-ı Kerim öğretiyor. Bununla biri alay etmeye kalkıyor. Veyahut da biri Kur’an-ı Kerim’i, İslâm’ı anlatıyor. Birisi vaizlerle alay etmeye kalkıyor. Ve ilim meclisiyle alay etmeye teşebbüs edenler hakkında bakalım Fıkh-ı Ekber’de keşif notlarımızla dersimizi açıklayalım. Keşif notlarını sizlere takdim edelim. Bir kimse alay etmek için Kur’an-ı Kerim’i öğreten Kur’an-ı Kerim öğretmenine efendim onun sıfatına girerek eline bir sopa alıp bununla çocukları döverse bakın bu kişi küfre girer. Çünkü İslamiyet’i sopayla temsil etmek, Kur’an-ı Kerim’i sopayla temsil etmek burada din ile, onun ilimleriyle, onun öğreticisi, öğretmeniyle bir alaydır. Kur’an-ı Kerim öğreticisi şeriat âlimleri topluluğundandır. Kur’an-ı Kerim’le ve Kur’an-ı Kerim’i öğreten ile alay etmek ise küfürdür, dediler. Şimdi Fıkh-ı Ekber’imizde olduğu gibi Necmüddin el-Kindi’den de bu durum böyle nakledilmiştir.

Kıymetliler, içki meclisinde bir kimse yüksek bir yere oturup alay maksadı ile vaiz rolüne girer ve hem gülüp hem de etrafındakileri güldürürse hepsi birden küfre girerler. Çünkü Kur’an-ı Kerim’le, onu anlatan vaizlerle alay edilemez. Edilirse burada gülenler, güldürenlerin hepsi küfre girer. Çünkü din hiçbir konuda alay konusu yapılamaz. Çünkü bunlara dikkat et. 5:03 Şeriat âlimleri topluluğundandır. Şeriat ise Şârî’ Teâlâ’nın, Allah-u Teâlâ’nın kanun ve kurallarıdır. Bununla alay edemezsin. Kıymetli efendiler, çünkü vaiz de şeriat âlimlerindendir ve peygamberlerin halifelerindendir. İslamiyet’i anlatabilen insanlar Peygamberin halifesidir. Ve bütün insanlık, insanoğlu Allah’ın halifesi olarak yaratılmış. Bir de vaizler nedirler? Bunlar tamamen şeriat âlimleri topluluğuna aittirler. Bunlarla da alay edemezsin. Kıymetliler, bu da yine Fıkh-ı Ekber’de olduğu gibi, Zahirîyye Fetvasında da bu zikredilmiştir.

Yine bir insan İslami ilimlerin öğretildiği bir toplantıdan dönse ve başka birisi onun için “Kiliseden döndü” dese küfre girer. Çünkü İslam’ın ilim topluluğunu, hatta İslam’ın kutsal saydığı her şeyi kiliseye benzetemezsin. Çünkü kiliseyle İslâm dini arasında tamamen yerle gökten daha fazla bir arada fark vardır. Neden? Kilise haça, şirke dayalıdır. Cami ise, İslami ilimler ise tevhide, vahye dayalıdır. Şimdi yanlışla doğruyu, hakla batılı, haramla helali, şirk ile tevhidi birbirine kıyas edemezsin. Evet, burada da denmiştir. Bu efendim haberin kaynağında da el-Hülâsa adlı kıymetli bir eserimiz bulunmaktadır. Yine bir kaynakta şöyle buyruluyor: “Kalk ilim meclisine git” denilse o kişi de “Onların söylediklerini kim yapacak?” derse, dikkat et, “Onların söylediklerini kim yapacak?” derse yahut “İlim meclisinden bana ne” derse küfre girer. Çünkü onların, ilim adamlarının dedikleri nedir? İslam’ın emirleridir. O meclis, İslami emir meclisidir. Bir Müslüman eğer “Bana ne” der “Onların söylediklerini kim yapacak?” derse yani İslâm dinini yapılmayacak, kimsenin gücü yetmeyecek şeklinde gösteriyor. Halbuki İslâm Allah-u Teâlâ’nın kullarına gücü nispetinde teklif ettiği ve her insana Allah’ın bir teklifi var. İslâm teklifidir Allah’ın. İslâm’da kimseye gücünün yetmediği teklif edilmemiştir. Bu ayetleri yok mu sayacaksın? Evet kıymetliler, burada da böyle dendiği gibi şimdi yine “İlim meclisinden bana ne” derse bu da sanki İslamiyet’le hiç ilgisinin, sanki Allah ona hiçbir emir teklif etmemiş, yani Allah’tan ayrı yaşıyormuş gibi, Allah’sız yaşıyormuş gibi bir mana ortaya çıkar ki bunlar korkunç şeylerdir ki kişi küfre girer, demişlerdir. Bunun da kaynağında Zahirîyye denilen bir kaynağımız bulunmaktadır. 10:08 Birincisinde şeriata güç yetmeyen, işin Allah tarafından teklif edildiği inancı ortaya çıkıyor. Yani burada Allah’a iftira var. Şimdi onun için şeriat ilimlerine ihtiyacım yok, diyor ikincisinde de. Bu kastedilmiş oluyor ki bunların birer birer hepsi de küfürdür. Şeriata, İslam’a ihtiyacı olmayan dinsizdir. Dinsizin imanı olur mu? Olmaz. İşte küfre girer. Müslümanlar bu tehlikelerden kaçınsınlar ve imanlarını korusunlar, kişiyi küfre götürecek her tehlikeden sakınsınlar diye İmâm-ı Âzam ve İslâm âlimleri bu tehlikeleri ortaya koymuşlar ki insanlar önceden uyarılırsa tehlikelerden insanlık alemi, ümmet-i Muhammed kurtulur.

Kıymetli efendiler, “Bu ilim adamlarının söylediklerini yapmaya kimin gücü yeter?” bakın ilim adamları İslâm’da olmayan bir şeyi söyleyemez. Söylerse ilim adamı değildir. İlim adamından bahsediyoruz. Şimdi “Bu ilim adamlarının söylediklerini yapmaya kimin gücü yeter?” diyen küfre girer çünkü İslam’da güç yetmeyen hiçbir şey teklif dilmemiştir. Bunun için biz tehlikeleri haber vermeye devam ediyoruz. Peygamberlere yalan isnat etmeleri lazım gelir. Çünkü Peygamber de Kur’an-ı Kerim de Yüce Allah da hiçbir zaman insanlara gücünün yetmediğini teklif etmemiştir. Şimdi bu peygamberlere yalan isnat etmek, Yüce Allah-u Teâlâ’nın ayetlerine de karşı gelmek gibi bir durum vardır ki bunlar küfürdür. Yine kıymetli kaynaklarımızda yazılmıştır. “İlim meclisine gitme. Eğer gidersen karın boş olur” yahut “Karın sana haram olur” derse yine küfre gider. İlim meclisi kesinkes Allah’ın emridir. Her camide ibadet Allah’ın kesin emridir. Her camide de ilim kürsüleri, bakın kürsüler, mihraplar, minberler kurulmuştur. Bunlar birer birer ilim efendim ilmin şiarları onun kesin alametleridir. Camiler yeryüzünün en büyük fakültelerinden daha büyük fakültelerdir. Çünkü içerisinde Kur’an-ı Kerim anlatılır. Kur’an-ı Kerim tabiatüstü, Allah’ın kitabıdır. Yine kıymetli kaynaklarımızda “Niçin ilim öğreneyim?” dese birisi yine küfre girer. Burada da Allah’ın “Oku” ve Allah’ın tekliflerine karşı çıkıyor. “Oku” emrine bir de tekliflerine karşı çıkıyor. Allah İslâm’ı insanlara teklif etmiştir. İlimsiz olur mu bunlar? Burada da ilmi küçük görmüştür, dolayısıyla küfre girmiştir. En kıymetli değer İslam’da ilimdir. İlimsiz ne dünya, ne mezar, ne mahşer olmaz. İlim, ilim, ilim. Gerçek bilim, gerçek bilim. Şimdi “Tirit yemegi ilimden daha hayırlıdır” derse birisi küfre girer çünkü orada da ilmi küçültmüştür. Allah’ın büyüttüğünü sen küçültemezsin. 15:00 Küçültmeye kalkarsan kendin perişan olursun. Zilletten daha zillete, rezalete ve küfre girersin. Küfür seni cehnennemin dibine alır. Başka yerde yerin bulunmaz. Yine kıymetli kaynaklarımızdan, şeriatın herhangi bir hükmünü açıklasa bir kimse. Buna karşılık hasmı da “Bu adamı âlim yapar” yahut “Bana âlimlik taslama. Böylesi bana geçmez” derse küfre girer çünkü Allah’ın emri her yerde, herkese geçerlidir. Şimdi şeriatı da Allah ortaya koyduğu için, şâri’ Allah’ın kendisidir. Şeriat da İslâm’ın kanunlarıdır, kurallarıdır. Şimdi “Bana âlimlik taslama” dediği zaman, böylesi bana geçmez yani Allah’ın emri onun yanında geçmiyor, geçerli değil, Hâşâ, böyle derse diyor küfre girer, kafir olur, diyor. Bunların, bu haberlerin kaynağında Zahirîyye, Fetâvâ-i Suğrâ, El-Cevâhir, El-Hülâsa gibi kaynaklarımız bulunmaktadır. “İlim meclisi benim ne işime yarar?” diyen bir kimse fetvayı hakaret için yere atarsa efendim “Şeriatın ne kıymeti var?” dese, bu manayı ifade eden bir tavır içine girerse bu hakarettir. Allah’ın ortaya koyduğu yüce değerlere, İslâm’ın, şeriatın kendisine ve değerlerine hakarettir. İşte bunu, bu küfrü kim işlerse bu kişi kafirdir. Küfür kimdeyse o kafirdir kıymetliler. Allah cümlemizi küfürden, şirkten, nifaktan, şigagtan, kötü ahlaktan uzak eylesin. Peygamberimiz sık şu duayı yapardı, geçmiş derslerimizde çok hatırlatmışızdır: “Allahümme inni eûzü bike mines-şirki veş-şekki ven-nifâki ven-nifâki veş-şikâki ve sûil-ahlâki ve sûil-manzari fil-ehli vel-mâli vel-veled” gibi duaları Peygamberimiz çok yapardı. Allah’a sığınırdı. Yine birinde “Allahümme innî eû zubike minel-kufri vel fagri ve min azâbil-kabri ve min fitneti’l decal ve cünudi” diye yine Allah’a sığınmıştır küfürden, şirkten, nifaktan. Biz de o Peygamberin imanı garantilidir. Onlar masum. Bizlerin çok sığınması, yalvarması lazım. Allah’ın korumasına ihtiyacımız ebedidir. Biz Allah’a ebedi muhtacız. Birinci ihtiyacımız imanla yaşamak, küfürden uzak kalmak.

Şimdi, boşanma ve âlimlere hakaretle ilgili sözler. Şimdi biri dese ki “Talak-malak tanımam”, senin talak-malak tanımam dediğin talak Allah’ın kesin, Kur’an-ı Kerim’in emridir. Sen kimi tanımıyorsun? Şimdi “Talak-malak tanımam. Çocuğun anası evde olmalıdır” gibi sözler söylerse ister talak vaki olsun ister olmasın bu kişi küfre girer. Çünkü talakla ilgili Allah’ın emrini ne yapmıştır? Tanımadığı için, inanmadığı, inkar ettiği için burada küfre girer, kafir olur, denmiştir. Bunlar ipuçlarıdır. İslâm’ın kesin emirlerinden. Kur’an-ı Kerim’in ayetlerinden hiç bir tanesi ne hafife alınabilir, ne inkâr edilebilir, ne tekzip edilebilir, ne alay edilebilir. 20:05 Bunlardan birini yapan kişi küfre girer, kafir olur. Allah muhafaza buyursun. Kıymetli efendiler, bir kadın “Âlim koca üzerine Allah’ın laneti olsun” derse o kadın hemen kafiredir, kafir olmuştur. Çünkü ilmi, âlimi Allah-u Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de övmektedir. Peygamberlerden sonra dünyada en üstün şahsiyetler âlim insanlardır. İşte birilerinin işine gelmeyince nefsine, İblisine, hevasına uymayınca Allah-u Teâlâ’nın en yüce, her emri yücedir, en yüce emirlerinden biri de ilim ve âlim meselesidir. İşte bir kadın böyle dese, “Âlim koca üzerine Allah’ın laneti olsun” dese bu kadın kafir olur. Bu kadına kafire denir. Şeriata hakaret etmiştir. Burada âlimden maksat İslami ilimlerdir, şeriatın ilimleridir. Bunlara hakaret eden kişi dinden, imandan çıkar. Küfre girer, kafir olur. Bu da El-Muhît isimli kıymetli eserimizde yer almıştır.

Yine bir gerçek İslâm âlimine hakaret maksadı ile “Âlimcik” derse yine kafir olur. Burada da Allah ilmi yüceltmiş, o küçültmeye, hafife almaya çalışıyor, hakaret ediyor. Allah’ın büyüttüğünü sen küçültemezsin. Kendini mahvedersin. Yine bakın ne buyuruldu: Bir din âlimine “Testereni burada bırakıp gittin” dese birisi yani kitabı bırakmış. Kitabı testereye benzetiyor birisi. Âlimleri de insanları testereyle kesene benzetiyor. Bu da kitaba da âlime de İslâm’a da tam bir hakarettir. Böylesi kimseler derhal küfre gitmişlerdir. Dolayısıyla bu şekilde İslâm’a, İslami değerlere, âlim ve ilme, onun kitabına hakaret edenin işte durumu küfürdür, kendi mürteddir. Mürtedin cezası da ağırdır. Şeriatı da küçük düşürmüştür. Şeriatı da kimsenin küçük düşürme hakkı yoktur. Sana kimse zoraki “Müslüman ol” demez. Zoraki Müslümanlık kabul değil. Zorla sana kimse “İman et” de demez. Senin imanına Allah’ın ezeli, ebedi ihtiyacı yok. Senin ihtiyacın var, benim ihtiyacım var imana, Allah’a itaata, İslâm’a. Bizim ihtiyacımız var, ebedi. Aklını başına al. Tüm kötülükleri kendine yaptığını da unutma. İslâm’a hakaret eden kişi bütün kötülükleri kendine yapmaktadır. Allah’ın adaletinden, kahrından, gazabından ebedi kurtulamazsın. Yine kıymetliler, bir insan ki “Dülger ustası, testere ile tahtayı keser. Sizler ise kitaplar ile insanların boğazını kesiyorsunuz”. Bakın, âlime, ilme, İslam’a bakışı böyle olan kimselerin durumu korkunçtur. O âlim bu durumu İmam-ı Muhammed bin Fadl’a şikayet etmiş. Böyle diyen birini. İmam Fadl da o dükkan sahibinin cezalandırılmasını hemen istemiştir ki çünkü mürted cezasıdır. 25:02 Şeriatla alay ettiği için kişi küfre girmiştir. Kıymetliler, şeriata yahut şeriat için lüzumlu veya şeriatten ayrılmaz önemli meselelere hakaret ederse, küçük görürse küfre girer, kafir olur, demişlerdir. Bunun kaynağında da Tetimme bulunmaktadır. Teyemmüm eden kişiye gülen insan da, bakın teyemmüm kesin Allah’ın emridir. Suyun bulunmadığı yerde Yüce Allah teyemmümü emretmiş. Bak, teyemmüm edene biri gülüyor. Onu hafife alıyor Allah’ın emrini. Eğer hafife alarak, onunla alay ederek gülüyorsa küfre girer. Yine “Helal, haram tanımam”, birisi dese ki “Ben helal, haram tanımam” diyen kimse de derhal kafir olur. Helali, haramı kimse ortaya koyamaz. Helal, Allah’ın helal dedikleridir. Haram, Allah’ın haram dedikleridir. Bunu tanımadığın zaman Allah’ı tanımadığını bil. Allah’ı tanımayan da nedir? Kafirdir.

Kıymetli efendiler, ilmi bir meseleden bahseden sahih bir hadisi rivayet eden bir din âlimine “Bu bir şey değildir” derse, bakın yine Peygambere ve onun sözlerine hakaret maksadıyla bunu dediği zaman kişi küfre girer. Hadis-i şerifler bak sahih, diyor. Bir hadise kişi hakaret edemez. Hatta zayıf bir hadise bile hakaret edemezsin. Zayıf hadisi zayıf olarak kabul edersin ama hakaret edemezsin. Kıymetliler, bunun için tehlikeleri biz önceden, Yüce İslâm tüm insanlığa 1400 seneden beri, daha fazla, insanlara tehlikeleri haber veriyor. Herkes imanla yasaşın, imansız ölmesin, küfre girmesin diye bakın Nurlu İslâm, Şanlı Kur’an, İslâm âlimleri bunun üzerinde mükemmel çalışmalar yapmışlardır, yapmaktadırlar. Allah bütün İslâm âlimlerine çok mu çok rahmet eylesin, mağfiret eylesin, merhamet eylesin. Bakın, yine bir insan bir şey, hadis-i şeriflere böyle hakaret ettiği gibi “Bize para lazım çünkü bugün itibar parayadır. Bize din, iman lazım değil.” gibi bir tavıra girerse yani bu sözler, peygamber sözleri ne işe yarar? Bize para lazım, diyen kişi de bakın yine Yüce İslâm’ın değerlerini küçümsediği veya hakaret ettiği için, parayı da yüce değerlerden üstün tuttuğu için küfre girer, demişlerdir. Bunların kaynağındada El-Muhît adlı kıymetli eserler bulunmaktadır ve emsalleri. “Esteîzübillâh ve lillâhil izzetu ve li resûlihî ve lil mu’minîn- Üstünlük, izzet Allah’ındır, Resulünündür ve bütün müminlerindir.” ayetiyle bakın “Ve kelimetullâhi hiyel ulyâ-Allah’ın sözü en yüce, en yüksektir.” ayetlerine karşı gelmektedir. Yani dinin emirlerine karşı gelenler bu ayetler ve emsali ayetlere karşı geldikleri için küfre girerler, demişlerdir. 30:04 Fıkh-ı Ekber’de de İmâm-ı Âzam’ın kıymetli eserlerinde bunları bulmak mümkündür.

Allahü Teâlâ’nın (celle celaluhu) rahmetinden ümit kesmekle ilgili sözler. Allah’ın rahmetinden kafirler ümit keserler, mümin, Müslümanlar değil. Müslümanlar ebediyyil ebed hiç ümit kesmezler Allah’ın rahmetinden. Azabından da asla ebedi emin olmazlar. Şimdi bakın, bir haberde yine “Neden bilgi, ilim öğreneyim?” yahut “Neden Allah’ı tanıyayım?” gibi sözler sarf eden “Çünkü ben kendimi cehenneme itmişim.” derse yahut “Kendimi cehenneme bıraktım” derse bunlar kafir olurlar. Çünkü Allah’ın rahmetinden ümit kesenler böyle yapar. Çünkü bu kişi, şeriatı küçük düşürmüş yahut Allah’ın rahmetinden ümidini kesmiştir. Her ikisi de küfürdür, dediler. İmâm-ı Âzam’ın Fıkh-ı Ekber’ine baktığımız zaman bunları görmekteyiz. Okuduğum ayet-i kerimeler Münafıkın Suresinin 8. aayeti, Tövbe Suresinin 40. ayetinde bunları görürsünüz.

Kıymetli efendiler, şeriatla ilgili küfür sözleri. Yine bir kimse “Ömrümün sonuna kadar ilim ile meşgul olmayacağım” dese “çünkü ilim beşikten mezara kadardır.” derse ve “Bunu da ben öğrenmeyeceğim” derse burada da ilahi emre, Peygambere karşı çıkmış olur, küfre girer. Allah bu duruma düşenlerden eylemesin. Yine bir kimse bu sözü söyleyen, şeriata ait bütün bilgileri reddettiği için kafir olur, demişlerdir. Falan kimse “Kıble olsa o tarafa yönelmezdim” derse yine küfre girer. Çünkü kıbleyi falan, filan tayin etmez ki. Onu Allah tayin etti. Falanın, filanın elinde değil ki. Allah kıble nereye dediyse Allah’ın dediği doğru. Orası kıbledir. Şu anda Beytullah, Kâbe-i Şerif İslâm aleminin kıblesidir. Bunu şuna, buna mal etme şansın yok. Kesin Allah’ın emridir. Çünkü Yüce Allah ne dediyse o haktır. İblis gibi olmuştur, bakın. Çünkü bu kimse İblis’in durumuna düşmüştür. İblis de Adem’e ne demişti? Secde etmekten kaçtığı için İblis kafir olmuştur. Halbuki secdeyi Âdem emretmiyordu, Allah emrediyordu. Allah’ın emrini kabul etmedi, Adem’in de hilafetini. Ve Âdem kiblegah şeklinde hilafet makamına saygı secdesiydi. Ve ibadet secdeleri Allah’a yapılır. Allah’ın emri de yerine getirilir, kesin. O secdeyi Allah emretmişti. İblis, Adem’i bahane ederek ne yaptı? Secde etmedi. Allah’ın emrine karşı koydu. Bugün de birilerini gerekçe göstererek “Şunu yapmam. Bunu yapmam” diyenler Allah’ın emrine karşı çıkanlar İblis’in durumuna düşenlerdir. Allah’ın iyi kullarından birine “Seninle karşılaşmak bana domuz ile karşılaşmak gibi geliyor” derse bunun da küfre girmesinden korkulur, demişlerdir. 35:09 Yine “Şeriata danışalım” derse birisi öteki de “Gitmem. Ben şeriata danışmam” derse küfre girer çünkü şeriat kesin Allah’ın emridir. Çünkü şeriatı reddetmiş oluyor. Şeriatı reddettiğin zaman Allah’ı ve onun emirlerini reddediyorsun. Haberin olsun. O zaman da küfre giriyorsun. Küfre giren kişi kafir olur. “Şeriat ve benzeri müesseselerin bana bir faydası yoktur. Şeriatın hükmü geçmez” derse yine küfre girer. Çünkü şeriat Allah’ın ebedi emridir. Muhammed-i İslâm şeriatı geçmişi yenilemiş. Ebediyyil ebed, dünyanın sonuna kadar, mahşerde de büyük mahkemede de geçerli olan İslâm şeriatıdır. Aklını başına al. Hz. Muhammed dünyaya geldikten sonra kıyamete kadar insan ve cinlerin tamamı İslâm şeriatından mahşerde, Allah’ın mahkemesinde yargılanacaktır. Bütün devlet adamları da bütün mareşaller de bütün zenginler, fakirler de insin ve cinnin tamamı da sahte ilahiyatçısı, gerçek ilahiyatçısı kim varsa Allah’ın mahkemesinde İslâm şeriatından yargılanacaktır, insanlığın tümü. Ne doğulu ne batılı istisnasız tüm insanlık âlemi üzerinde dünyada, mezar ve mahşerde Allah’ın kanunları, İslâm şeriatının kanunlarıdır. Muhammed’den önce İsa’nın, İsa’dan önce Musa’nın, Musa’dan önce İbrahim’in, İbrahim’den önce Nuh’un, Nuh’tan önce Hz. Adem’e kadar o günkü zaman dilimindeki Allah’ın gönderdiği kitap ve şeriatlerden, onlar da ondan sorulacaklardır. Aklını başına al. Peygamberleri Allah gönderir. Kitapları Allah indirir. Sen şeriata karşı çıkmakla şeriatın bir zararı olmaz. Sen kendini mahvedersin. “Şeriatın hükmü geçmez” dersen işte senin kendi durumun ortaya çıkar, Şeriatın hükmü ebedi geçerlidir, ebedi. Bu dünyada da mezarda da mahşerde de geçerlidir. Senin imansızlığın hiçbir gerçeği değiştirmez ancak senin imansızlığın ve küfrün, şeriat düşmanlığın seni mahveder. Başka kimseye bir şey yapmaz. Ben küfre girersem beni mahvet, ben kendimi mahvetmiş olurum. Onun için ey adam, Allah’ın kulları, Âdem’in, Havva’nın çocukları! Aklınızı başınıza alınız. Hepimiz Allah’ın kullarıyız. Bu çağ, bütün çağlar Hz. Muhammed’in çağlarıdır. Bütün çağlar, bütün zamanlar, mekanlar, yerler ve gökler artık mahşere kadar ve daha da ötesinde Muhammed’in çağlarını yaşıyoruz. Hz. Muhammed geldikten sonra ebedi artık peygamber gelmeyecektir. O son peygamber, hâtem-ül-enbiyâdır. Ahir zaman peygamberidir. Peygamberlik kapısı onunla mühürlenmiştir. İster inan ister inanma. Biz gerçekleri söylüyoruz. İnsanlığa faydamız dokunsun, Allah’ın emrini aczimizle yerine getirelim diye çırpınıyoruz. Bizde dayatma yok. İster inan ister inanma. Senin ağa keyfin, paşa keyfin bilir. Biz gerçeği söylüyoruz. İnanmak, mutlu olmak senin lehine. İnkâr etmek, karşı çıkmak aleyhine. 40:02 Bunun faturası sana bu dünyada, mezarda, mahşerde boynuna takılı olan faturayla, amel defterinle mahşere geleceksin. “Gelmem” de. Azrail Aleyhisselamın ordularına karşı koy. “Ben ölmem. Ölmeyeceğim” de. Böyle bir babayiğit çıkmadı, çıkmayacak. Aklını başına al. Bunları ben kendime söylerken senin de duymanı ve beraber dinlememizi istiyorum çünkü ben kendi canım gibi herkesin canını muhterem biliyorum. Kendime layık görmediğim hiçbir şeyi kimseye layık görmüyorum. Kendim için sevdiğim her şeyi tüm insanlığın da faydalanması için. Benim bunları bütün insanlığın faydasına bir gönül beslemem benim dinimin emri, Peygamberimin emri bu, kesin, Allah’ın emri. Allah’ın emri olmasa Peygamber emredemezdi. Aklımızı başımıza alalım. Şeriattan bahsedilse bakın kıymetliler ve bilerek bu söze karşı gelirse yahut hakaret için çirkin bir ses çıkarsa şeriata karşı, hani bugün “Kahrolsun Şeriat” dedittiriyorlar ya. Kahrolmuş insanlar var. Bunlar çoktan kahrolmuş insanlar. Şeriata “Kahrolsun” diyenler, bunlar kahrolmuşlar. Bunlar küfre boğulmuşlar. İslâm bunları da kurtarmaya geldi. İslâm şeriatı onları da kurtarmaya geldi. O kahrolmuşlar var ya küfre boğulmuşlar, küfür batağına batmışlar, küfür karanlığında beyinleri, ruhları kararmış. Bu kara ruhlular, kararmış beyinler var ya İslâm’a, onun şeriatına saldıranlar, onları da kurtarmaya geldi Yüce İslâm. İslâm’ın rahmeti yerleri, gökleri ezeli-ebedi İslâm’ın rahmeti kucaklamış. Hz. Muhammed âlemlere rahmet peygamberi olarak gönderilmiş, bütün âlemlere, bütün milletlere ve çağlara. Kendine acı ey, “Şeriata kahrolsun” diyenler! Kendinize acıyın. Yazık ediyorsunuz kendinize. Şeriat ebedi kahrolmaz, sana hükmeder. Sen mahkûm, o hâkimdir ebedi. Sen şu anda kahrolmuşsun. Seni o kahrolmuşluktan kurtaracak kimse değil. Yine İslâm şeriatı kurtaracak seni. Allah’ın engin merhameti kurtaracak. İslâm Allah’ın, İslâm şeriatı, Allah’ın merhametinin tecellisi, adaletinin tecellisi, rahmetinin, ilmin, irfanının tecellisidir, evrensel barışın tecellisidir. Sen barışı yok etmeye çalışıyorsun. İslâm ezeli-ebedi evrensel barıştır. “Kahrolsun” dediğin zaman zaman İslâm şeriatına, sen yeryüzüne neyi getirmek istiyorsun? Allah’a rağmen, Allah’ın mülkünde sen başıboş yaratıldığını mı zannediyorsun? Ensende Azrail Aleyhisselam duruyor, canını alacak. Bunu da unutma. Evliyaların, peygamberlerin canını alan, eşkıyaların, zorbaların, zalimlerin, çağdaş kafirlerin canını alan senin de canını alacak. Ölüme hazır ol. İmanla, amel-i salihle, güzel ahlakla ölüme hazırlan. Cenneti bul. Niye cehenneme gidiyorsun ki? Allah’ın cenneti şu an hazır. Cehennem de hazır. İmansızlara, iman etmeyecek kalbi mühürlülere söylemiyoruz bunları. Aklı, izanı, vicdanı, aklı olan, hidayette nasibi olanlara söylüyoruz. Nicelerinin kalbi mühürlenmiş. Onu Allah biliyor biz bilmiyoruz. Biz onlara bir sözümüz yok. Onlar kızıl kafirdirler, kafir öleceklerdir ve cehennemi dolduracaklardır. Allah onlardan eylemesin. 45:14 İslâm herkesi kurtarmaya geldi ama kurtulmak istemeyenler var. Zor da yok İslâm’da, hürriyet var. İslâm, ezeli-ebedi Allah’ın hürriyet yoludur. Çünkü hürriyetin kefili Allah’tır. Allah’ın kurduğu düzenin adı İslâm’dır. Başka adını ne koyarsan koy, onlar beşeridir, beşeri sistemlerdir. Köleler birbirine kefil olmuş. Hiç biri hür değil ki. Şimdi birileri hürriyetten bahsediyor Allah’ı inkar ederek. Bunlar kölelerin, esirlerin birbirine kefil olmasına benzer. Hiç biri hür değil. Kim kime kefil oluyor? İslâm, Allah-u Teâlâ’nın kefil olduğu hürriyet yolunun ta kendisidir. Allah, İslâm ile hürriyete Allah kefildir. Küfrün emrine girmiş adam, İslâm’ı, hürriyeti kabul etmiyor. Küfrün hürriyetini, hürriyet zannediyor. Allah’ın kefil olduğundan başka hürriyet yoktur. O da İslâm ile Allah kefil oluyor. İman ile İslâm ile. Sen Allah’a inanmıyorsun ki. İnanmayanlara söylüyoruz. İslâm’a “Kahrolsun”, onun şeriatına “Kahrolsun” diyenler çoktan esarete mahkum olmuş, kahrolmuş insanlar. Bunlara hürriyet verecek olan yine İslâm ve Allah’ın kendisi (celle celaluhu). Onun için İslâm, evrensel hürriyet ve adalettir. Kimsenin hakkını kimseye yedirmez. İslâm, benim anlattıklarımdan da daha yüce daha güzeldir. Ben güzelini anlatıyorum ama en güzeli Allah’ın dediği gibidir. Biz beşeriz, kuluz. Biz en güzelini anlatıyoruz, burada şüphe yok ama bunun kemâli Allah’ın ortaya koyduğudur. Beşer, gücü kadar anlar ve anlatır. Efendiler, Timur bir gün çok üzülmüş ve kimsenin sorduğu soruya cevap vermemiş. Bu arada onun fıkracılarından, mizahçılarından biri huzuruna girip güldürmek için söyle bir fıkra anlatmış Timur’a. Bak, ne diyor: Falan memleketin kadısının huzuruna girdim, diyor o fıkracı. Ramazan-ı Şerif ayı başlamıştı. Hâkime dedim ki “Falanca Ramazan-ı Şerif orucunu yedi. Benim şahitlerim vardır”. Kadı da şöyle cevap verdi: “Keşke namazı yese de ondan kurtulsak”. Emiri güldürmek için söylediği bu söz karşısında Timur, o fıkracıya “Dini meseleden başka güldürecek bir şey bulamadınız mı?” diyerek bu fıkracının boynunun vurulmasını emredip, bu noktada çok sert davranmış, aşırı gitmiş. Bakın, din ile alay edilemez. Bugün Timur’u güldüreceğim diye sen dinden, dini emirlerden başka bir şey bulamadın mı mizah yapacaksan? Kıymetliler, bakın Timur da din ile alay edilmesini hiç kabullenememiş ve aşırı derecede bir durum ortaya çıkmış.

Açık ve kapalı küfür sözleri hakkında da kıymetli efendiler, bilgiler vermeye inşallah devam edeceğiz.

Cenab-ı Hak küfrün, şirkin, nifakın, tüm kötülüklerin her çeşidinden, gizlisinden, açığından, küçüğünden, büyüğünden cümlemizi uzak eylesin, emin eylesin. İmanlarımızı kâmil ve daim eylesin. Tüm amellerimizi salih eylesin. Bütün amacımız insanlığın tümünün kurtulmasıdır. Onun için tebliğ etmek boynumuzun borcudur, Allah-u Teâlâ’nın kesin emridir. Emr-i bi’l-ma’rûf, nehy-i anil münker yapmayanın duasının bile kabul edilmeyeceğine dair haberler bulunmaktadır. Herkes birbirine faydalı olması için bir yarış içinde. Hayırda yarış, faydalıda yarış ve faydalıyı celb, zararı def konusunda bir gayret içinde olmamız gerekiyor. Sırf Allah için (celle celaluhu).

51:09

 

(Visited 133 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}