34- Ders 34 Fıkhı Ekber hayat veren hayatveren
Fıkhı Ekber Ders 34
00:01 Dua
00:10 Çok kıymetli ve muhterem izleyenler, sizlere İslam imanının tüm tehlikelerden korunması için, insanoğlunun imanını tehlikeye atan küfür sözleri ile ilgili dersimiz, Fıkhı Ekberin keşif notları devam etmektedir. Şimdi kıymetli eserlerimizde kaynaklarımızda bakın Ebu Hanifenin imamı Azamın menkıbelerinden bahsederken, İbni Ömer kendisine
„sen müminmisin“ diye birine soruyor. İbni Ömer kim biliyormusunuz, bilenler biliyor, Hz. Ömer’in oğlu, ashabın çok yüksek alimlerinden birisi radiAllahu anhüm ve erdahüm ecmain. Ashabın tümünden Allah razı olsun, sevgili Peygamberimize salatü selamlar olsun, Yüce Rabbimizede ebediyyil ebed bitmez tükenmez hamdü senalar olsun. Bakın ibni Ömer sen müminmisin dedi, imamı Azamla bunun ne ilgisi var derseniz konuyu izlerken anlarsınız. O kimsede „inşaAllah müminim“ cevabını verdi. Bunun üzerine ibni Ömer „imanında şüphe bulunan kimse benim kurbanımı kesemez“ buyurdu. Yani tasdik kesin olması gerekiyor, ben kesin müminim, müslümanım demesi gerekiyor, çünki Cenabı Hak bütün insanlığa imanı teklif etmiştir. Ve fıtratada bunu koymuştur, kesin müminim demesi gerekir, imamı Azamın ortaya attığı durum budur. Şimdi ibni Ömer imanında şüphesi bulunan kimse benim kurbanımı kesemez buyurdu. Sonra başka biri geçerken ona „sen müminmisin“ diye sordu, o da istisnada bulunmadan evet cevabını verdi, yani evet müminim dedi. İbni Ömer bu adama kurbanını kestirdi, şimdi kıymetliler imanında tereddütlü olursa bir insan o insan mümin olamaz. Yani burada inşaAllah kelimesinde tereddüt yani kastedilen tereddütü olanlar için bu söz söylenmektedir, yoksa insaAllahı tevazusundan, alışkanlığından, kendi acziyetinden, Allah’ın lutuf ve keremlerini niyet ederek inşsaAllah diyenlerin durumuyla tereddüt içindeki diyenlerin durumu farklıdır. İman kesinlik ister, işaret edilmek istenen nokta burası. Bu kıymetli kaynaklarımızda vardır, El-Muhid’dede bulunmaktadır. Selef alimlerinden bir kısmı „imanlarında istisnada bulunursa insaAllah derlerdi“ tabi onların insaAllah demeleriyle tereddütlü olanlarınki farklıdır. Onların sözü şüpheden dolayı değildir, bir tevazuh mahiyetinde, aynı zamanda kendilerini kusurlu kabul ettiklerinden dolayı söyleyenler vardır. Bu „imanda şüphe anlamına gelmez“ demişlerdir.
05:04 Yine imandaki şüpheden değil üstün vasfı bulunmalarındandır demişlerdir. Çünki imanın birde kemal derecesi vardır. O kemal derecesinde herkes bulunamaz, mesela „Ebu Bekir’in imanıyla o günkü dünyanın imanı tartılsa mesela Ebu Bekir’inki ağır gelirdi“ diyor Peygamberimiz aleyhisselatü vesselam. Demekki imanlar kemal derecesinde farklıdır. İmanda istisna, imanın kemal derecesine raci(ilgilendiren) bir husustur. Dili ile ikrar edip, kalp ile tasdik etmeye raci değildir. Yine inkarcı bir kimseye, bir müslümana mesela adam müslüman değil gayrimüslim birisi, bir müslümana deseki „bana İslamı anlat“ ve o müslümanda kendisine bildiklerini anlatmadan baştan sağmak üzere falan alime git dese küfre girer demişlerdir, niçin, o adamın o zamana kadar kafir olmasına razı olduğu için demişlerdir. Ama kendisi gerçekten bunu izah edecek durumda değilde onu ehline göndermek istemişse o zaman küfre girmez demişlerdir. Kıymetliler çünki hiç kimsede küfrün biraz daha kalmasına razı olmak caiz değildir, bir insan müslüman olmak istiyorsa onu küfür üzerine bir an bile kalması kabul edilemez, hemen onu küfürden kurtarmak gerekir, çünki müslüman olmak istiyor. İslam Kelimeyi Şehadet getirmek sureti ile icmali(fikir birliği) olarak gerçekleştirilir. Bunu ise her mümin yaptırabilir. Mesela biri müslüman olacak, sen hiç bir sey bilmiyorsan ona la ilahe illAllah Muhammedürresulullah ona bunu öğret. Veya Kelimeyi Şehadeti söyle anlat bu kelimelerle adam müslüman olsun bilmediklerini yavaş yavaş imkan dahilinde öğrenmeye başlar ve calışır, müslümanda öğretmeye gayret eder. Şimdi alime göndermişse, Ebul Veys Semerkandi gibi bazı kıymetli alimlerimiz o kendi bunu beceremeyip alime göndermişse kafir olmaz demiştir. Becerdiği halde gönderir onun küfür üzere kalmasına rıza gösterirse o zaman o kişi küfre girer demişlerdir. Müslüman kimsenin küfrüne razı olmaz, olamaz. Hemen küfürden kurtulmak müslüman olmak isteyene İslamiyeti her müslüman hemen tebliğ ve telkin(bir düşünceyi aşılama) etmelidir. İslama girmek isteyen bir gayrimüslime „falan alime git o sana anlatsın, yahut toplantının sonuna kadar sabır et“ derse yine küfre girer, niye, onun biraz daha küfür üzere kalmasına razı gösterdiği için. Küfre rıza küfürdür, kimsenin bir saniye küfür üzere kalmasına rıza gösteremeyiz, gösteremezsin. Ey müslüman buraya dikkat et biri müslüman olmak istiyorsa derhal ona hiç bir sey bilmiyorsan Kelimeyi Şehadeti veya tevhidi öğret. Ve müslüman olsun adam, icmali imanla bir defa mümin müslüman olsun ötesinide yavaş yavaş öğrenir. Onun biraz daha küfür üzerine kalmasına sakın razı olma sen küfre girersin. Burada tehlike gösterilmiştir. Zira
kendi küfrüne razı olmak küfürdür. Başkasının küfrüne razı olmaksa yine küfürdür. Şimdi yine kıymetliler küfre rıza küfürdür. Buradaki tehlikeye dikkat etmeliyiz hep beraber. Şimdi küfre rıza küfürdür, Hamidi’ye göre verilmiştir bu fetva. Hiç bir müslümanı ihtilaf olan meseleden dolayı tekfir etmekte caiz değildir. Eğer bir konuda ihtilaf varsa ona direk kafirdirde denmez, yalnız tehlike haber verilir, ihtilaf haber verilirki o da ayağını denk alsın.
11:45 Şimdi kıymetliler ben İslamın nasıl olduğunu bilmiyorum derse, yani bir kimse, buda küfre girer demişlerdir. Şimdi böyle bir kimse dinsiz namazsız orucsuz taatsız, nikahsızdır, çocuklarıda zina çocuğudur. Bunlar kim, İslamı öğrenmek istemeyen, ben İslam adına bir şey bilmiyorum, bilmekte istemiyorum gibi bir tavır içinde olanlar, şimdi bunların durumlarında İslam ile ilgili taraflarındaki tehlikeler haber verilmektedir. Buda El-Muhid adlı kitapta geçmektedir, efendim ben İslamın nasıl olduğunu bilmiyorum, İslam bilinmeyen bir din değilki, helede müslümanların arasında ise, İslamı bilmiyorum demek, İslama sırt dönmektir. Şimdi böyle kimselerin durumu nikahları ve çocuklarıda tehlike içinde olduğunu söylemişlerdir. Yine kıymetli kaynaklarda şöyle diyor „bir kimse kalbi ile tasdik edip diliyle ikrar ederse“ ittifakla müslümandır. Mesela İslamın inanılması gereken iman esaslarını kalbiyle tasdik diliyle ikrar etmiş, bu ittifakla müslümandır diyor. Çünki imanın asli rükünleri tasdik ve ikrardır. Cahillere böyle sorular sormak mugalatadır(Yanıltacak söz). Şimdi mugalatalardan bizleride yasaklamıştır, kim sevgili Peygamberimiz. Daha öncede geçtiği üzere mümin sayılmak için İslamın hükümlerini bilmek yahut tafsili veya icmali olarak onu anlatmak gerekmez. Beriki imanın gerçekleşmesi için tasdik ve ikrarda bulunmak yeterlidir demişlerdir. İste bir gurupta böyle söylemiştir, çünki tasdik yeteri kadar gerçek tasdik ve ikrar varsa, ilmin tamamını insan bir günde elde edecek değildir, onu tafsili imana ne yapar, icmali imandan tafsili imana terakki eder. Biz hiç bir milletten değiliz deseler, yani sorulsa birine sen hangi millettensin deseler, hiç bir milletten degiliz deseler, yahut hangi milletten olduğumuzu bilmiyoruz deseler, buda küfürdür çünki İslamda millet İslam milletidir. İslam milletinden olduğunu bir insan bilmezmi, o zaman değildir ve neticede bu kişi küfre girer denmiştir. Dünyada millet ikidir, mümin müslüman ve birde gayrimüslimdir. İman açısından dünya iki millettir. Biri inanan müslüman millet, biride gayrimüslimdir.
16:09 Şimdi kıymetli efendiler imamı Muhammed kitabında böylesi kadınlara diyor, İslamı bilmiyor bilmekte istemiyor bilmekten uzak duruyorsa kadınların durumuda böyledir tehlikededir. Yine bir kadı kendisine İslamın hükmü nedir diye sorar kadında cahil olduğu için veya konuşmasını bilmediği için bilmem diyor, bu şekilde kadının küfür üzere olduğuna dolayısıyla nikahınında batıl olduğuna hüküm ediyor ve kendisi için ikinci bir nikah tazeliyor, çoğu kere kadı bu kötü ve şen-i işi sebebiyle burada o diyor kadılar kendileri küfre girerler diyor. Çünki onun tasdiki ve ikrarı olduğu müddetce kadının izah edememedi bir burada suç onun kafir olduğunun alameti değildir. Eskiden hakimlik yapan bu kadılardan kadınlara böyle bir muamelede bulunurlarsa bu kadılar kendileri küfre girerler demişlerdir. Çoğu kere kadı bu kötü ve şen-i işi sebebiyle küfre girer demişlerdir. Çünki bu acayip küfür hükmüne razı olmuştur, kadının kafir olmadığı halde kadın, oradaki hakim kadının küfrüne razı olduğundan dolayı kadı kendisi küfre girer denilmiştir. Buralar ince konulardır, herkesin anlaması kolay değildir, buradan anlayacağınız yalnız şudur „hiç bir müslümanı kafir ilan edemezsin, kafir olmayana küfür damgasını basamazsın, onun kafir olduğunada hüküm edemezsin ve onun küfrünede razı olamazsın, olduğun takdirde sen küfre gidersin. Aklını başına al kafir olmayana kafir denmez.
19:20 Haram olan rüşvete tevessül etmektedir. Şimdi bunu böyle yapmanın kadının, zavallı ifade veremeyen kadınlara böylesi hakimler, şimdi rüşvet almak için bunu yaptıysa, bakın küfre rıza göstermiştir rüşvet sebebiyle. Başka sebeplede olabilir, illa rüşvet sebeplerden birisi olur. Evet kıymetliler kadının hangi milletten olduğunu bilmesi başlangıçta nikahın şartıdır demiştir. Çünki bir kadın kendinin müslüman olup olmadığını İslam milletine ait olup olmadığını bilmesi gerekir, kadın veya erkek. Bu mesele kocanın müslüman olması takdirine binaendir. Yok eğer bu bilmeme kadın tarafindan ise nikahlarının sağlam olması noktasında hiç şüphe yoktur. Erkekte kadın gibi ise o zaman ikisininde nikahıda caiz olmaz ve küfür üzere olduklarına, efendim ömrü boyunca yaptığı taatlarında batıl olmasına hüküm etmesi ondan sonrada her ikisinede İslamı arz etmesi, ikisininde beraber Şehadet getirmeleri, iste İslamın hükümlerini öğrenmeleri gerekmektedir. Şimdi hem kadının durumu İslamdan habersiz, hemde erkek böyleyse nikahları sahih olmamıştır. Ta başta. Çünki müslümanın nikahı İslami kurallara göre kıyılır. Müslüman olmayanların durumu İslami kurallar onlara uygulanmaz.
21:52 Öldükten sonra dirilmek olacakmı, olmayacakmı yahut Peygamberlerin gönderilmesi, kendilerine kitapların indirilmesi olmuşmudur olmamışmıdır, efendim basit bir bilgisizlik yönünden değil. Bu duraklama basit bir bilgisizlik yönünden değil. İnandığını ispatlama yönündendir. Kişi inanıp inanmadığını bilmesi ispatlaması gerekiyor. Şimdi böyle bir soru sorulupta bilmiyorum diyen kimsede oldugu gibi, İslam ülkelerinde bulunduğu halde bu şekilde bilgisiz kalan kişiler çok azdır. Şimdi Muhammed bin Hassen Eş-Şeybaniden,
El-Camiul-Kebir’inden naklen efendim bu gibi kapanık konularda şöyle denmiştir. Bir kadın imanın ve İslamın şeklini bilmezse, imamı Muhammed demiştirki, araları ayrılır. Koca karısına imanı İslami dini anlatsa ve kadın bu şekilde inandım tasdik ettim dese o kadın taklit sınırından çıkar ve onunla evlenmek caiz olur. Eğer anlamadım yahut bilmiyorum, imanla ilgili kadın bilgisi yok, anlatılıyor daha bilimiyorum diyor, bilmiyorsa daha iman gerçekleşmediği için o zaman nikah caiz olmaz. Bunlarada dikkat lazımdır. Buhara alimlerinin çoğunluğu böyle bir kadının küfrü nikahın bozulmasına tesir eder demişlerdir. Kadın kocasıyla yeniden evlenmeye çağrılır demişlerdir. Bu ayrılma tarafsız bir ayrılmadır, fetvada bunun üzerinedir. Yani kadın iman konusunu düzeltince tekrar nikaha çağrılır. Yine kıymetli kaynaklarda buna benzer fetvalar yazılmıştır. Bir kimse başkası için dua edip Allah onu küfür inancı ile alsın dese kendi kafir olur. Bakın başkasının kafir olmasına dua ederse kendisi kafir olur. Çünki bu söz küfrün kendine rıza göstermektir. Küfre rıza küfürdür.
25:30 Muhammed bin Fadil demiştirki „kafir için bu şekilde dua etmek küfür değildir“. Birinci fetva umumidir, ikincisi yani bu fetva hususi bir fetvadır, ki müslümanın küfrüne dua etmenin küfür olduğunu ifade eder. Kafir zaten kafir. Birde islam-müslümanlara zulüm ediyorsa ondan intikam maksadıyla ona söylenilen sözler her ne kadar küfür olmasada, müslüman müslümana kafir olsun derse o zaman kişi küfre girer. Bunlarada çok dikkatler çekilmiştir. Bir kimse bir müslümana Allah senden Müslümanlığı alsın derde biride buna amin derse, ikiside kafir olur. Çünki buradada küfre rıza vardır ikisindede. Allah dünyadan imansız olarak veya kafir olarak çıkarsın yahut imansız veya kafir olarak Allah onu öldürsün, yahut Allah onu cehennemde ebedi olarak bıraksın, cehennemden hiç çıkarmasın dese yine kafir olur. Çünki buradada küfre rıza vardır, küfre rıza küfürdür. Ancak bir zalimden intikam almak için bu sözleri sarf ederse o zaman kafir olmaz. Çünki zalimin zulmünden kurtulmak için yaparsa. Yoksa kimsenin kafir olması bi defa istenemez. Küfre rıza gösterilemez. Kendi küfrüne razı olan kişi kafir olur. Bunda ittifak vardır. Başkasının küfrüne razı olmak hususundada ittifak vardır denmiştir. Fakat tehlike olduğu için bu gibi tehlikelerden uzak kalmak gerekir. Yine cevaz verdiği veya güzel gördüğü zaman küfür olur. Küfre cevaz verilmez, küfür güzel görülmez, eğer böyle bir durum olursa yine küfre gider. Allahu Teala ondan böylece intikamımı alsın derse o zaman bu söz küfür olmaz, buda tabi zulüm altında olan, zalimin zulmüne karşı olduğu zamandır. Cenabı Hak küfrün her çeşidinden müminleri müslümanları bütün insanlığı uzak eylesin. Bütün kafirlere biz iman nasib olmasını istiyoruz, bütün müminlerin imanlılarında iman üzere kalmalarını istiyoruz. Böyle istemek imanımızın şartındandır.
29:15 Yine ey Rabbimiz mallarını mahfet ve kalplerini şiddetle sıkki o acıklı azabı görmedikçe iman etmesinler şeklinde Musa aleyhisselamın firavuna karşı bir duası vardır. Firavun şiddetli bir kafirdir ve çok zalimdir. 10Yunus/88
Bu Ayeti Kerimeyide doğru anlamak gerekir. Ne diyor „Ey Rabbimiz mallarını mahfet ve kalplerini şiddetle sıkki bu acıklı azabı görmedikçe iman etmesinler“ yani bunlar azabı görünce iman ederler veya zulümden vaz geçerler diye düşmanlarına karşı yapılmış bir duadır, firavuna karşı yapılmış bir duadır. Biz Ebu Hanifeden imamı Azamdan rivayet edilen şu söze muttali olduk diyor „başkasının küfrüne razı olmak küfürdür“ bakın ihtilaf vardır diyorlar ama, imamı Azam diyorki, kişi kendi küfrünede başkasının küfrünede razı olmak küfürdür diyor. Onun için tehlikeden korunulmalı. Helede imanla ilgili olan konulardada küfürden şiddetle sakınılmalıdır. Küfür olacak işleri sözleri asla yapmamalıdır. Bilinmeden falancanın öldürülmesi helaldir yahut mübahtır diyen kimsede kafir olur. Çünki katillik haramdır sen harama helal diyebilirmisin. Filancayı öldürün diyorsun, neye dayanarak diyorsun veya helaldir diyorsun. Neye dayanarak diyorsun.
31:37 Çünki bu kimse haram olan bir işi mübah kabul etmiştir, katillik şiddetle en büyük haramlardandır. Yine bunun gibi Şafiiye göre namaz kılmayı terk etmek, Şafii hazretlerine göre bunun cezasıda ağırdır. Imamı Ahmed bin Hambele göre ise namaz kılmayı terk etmek ona görede irtidattır(mürted olmak), namazı terk etmek ihtilaflı meselelerdendir, dolayısıyla namaz kılmayı terk edenin efendim, onunda ağır bir cezaya çarptırılması, helal olduğunu söylemek her ne kadar küfür değilsede, bu gibi durumlarda ihtilaflı konularda müctehid olmayanlar dikkatli olmalıdırlar. Müctehidler onlar ictihad ederler,onlara o hak ve selayet verilmiştir. Haksız yere adam öldüren bir devlet adamı için doğru yaptın diyen yahut bir hırsızı öldüren kisiye iyi yaptın diyen kişi kafir olur. Buradada küfrü haramı desteklemiş olur. Haramı ve zulmü helal görmüş olur. Haksız yere adam öldürene iyi yaptın denirmi. Hırsızın cezası ölüm değildir, o zaman ölüm olmadığına göre öldürene sen iyi yaptın dediğin zaman yine Allah’ın adaletine karşı çıkmış olursun. Şimdi helal kılmadan falan müslümanın malı helaldir, yahut falanın kanı helaldır derse ve bir kimsede onu tasdik ederse ikiside kafir olurlar. Neye dayanarak sen falanın kanı helaldir diyosunki. Sen müctehidmisin, İslam hakimimisin, İslam şeriatinin kanunlarınımı biliyormusun, neye göre söylüyorsun, onun için bunlar kişiyi küfre götürür, bunlara dikkat et. Onun için derslerimiz bütün amentüyü, İslam müslümanın imanına küfür tehlike yaklaşmasın. İman etmek kolay şeydir, ama küfürden korunmak çok dikkat ister bilgi ister ilim irfan ister, bunun için İslamda rastgele diye bir konuşma yoktur, rastgele konuşursan başına gelecekleri düşün. Cenabı Hak imanı kamil ve ebedi daim olan tüm amelleri salih olan kullarından eylesin.