64- Hadis ve Tasavvuf Ders 64 hayat veren nurun keşif notları
TASAVVUF HADİS DERS 64
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Çok kıymetli ve muhterem efendiler; bir yandan gönüllerin, kalplerin, ruhların fetih hareketleri ile meşgul olurken bir yandan da afaki âlemde hakka hücum eden batıla karşı elbette ki dünyadaki ümmeti Muhammed’in teyakkuz halinde olması birlik ve beraberlik içinde olması ve dünyaya enfüsi âlemde ve afaki âlemde barışın adaletin egemen olması evrensel merhametin ve gerçek kardeşliğin tesis edilmesi için ümmeti Muhammed insanlığın hayrına çıkarılmış en hayırlı ümmettir. Cenabı Hak insanlığın hayrına çalışan en hayırlı ümmet olan kullarından eylesin ki kendine kul Muhammed’e ümmet eylesin ve kendi dostlarının arasına alsın.
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي ﴿٢٩﴾ وَادْخُلِي جَنَّتِي ﴿٣٠﴾
Bu hitaba muhatap kullarından eylesin. Aziz ve muhterem izleyenler; dersimiz evliya okulunun dersleri ile devam ediyor ki bunlar Horasan erenleri Nişabur Bağdat evliya ekolünden okunan dersler. Tek kelimeyle İslam şeriatının İslam’ın içinde kurulmuş yüksekokullar ve oradaki okunan dersler ki bunlardan size yine hayat veren nurun dersleri olarak keşif notları ve irşat notları olarak dersimiz devam etmektedir. Tasavvuf okulunun dersleridir bunlar. Şimdi dersimiz keramet nedir ona geldik. Kıymetli dostlarımız; tabi ki yüce İslam’ın kendisi Allah’ın kurduğu düzendir.
Dakika 5:04
Eşi bulunmayan nizamı ilahidir İslam içinde okunan derslerden biri de keramettir. Allah’u Teâlâ kerameti icat ve hâlk kudretine sahiptir mucize Peygamberden Allah’u Teâlâ tarafından elbette ortaya konur. Mucizeyi de kerameti de Allah’u Teâlâ hâlk eder çünkü onun kudreti bunlara her şeye yeter. Buna da yeter bunun için Allah’ı Teâlâ Vetekaddes Hasretleri kerameti icat ve hâlk kudretine sahiptir Ebu İshak (Kuddise Sırruh). Velilerin duanın kabulü nev’inden kerameti vardır mucize cinsinden kerametleri yoktur evliyada mucize olmaz evliya da keramet olur. Mucize ile kerameti bir birine karıştırılmamalıdır. Şimdi adam konuşuyor şurada bir hadise oldu bu bir mucizedir diyor hayır mucize Nebinin, Resulün doğru söylediğinin delilidir ki mucizeler Peygamberlerden zuhur ederler Allah Peygamberin şahsında hâlk eder mucizeyi kerameti de veli kullarının şahsında onu hâlk eder. Mucize tahatti ile yani mücadele ile izhar keramet tehaddisiz zuhur eder mucizede bir mücadele vardır ve bu bir tehatdidir keramet ise tehaddisiz zuhur eder. Yani evliya kimseyle mücadele etmez mücadele neticesinde keramet falan göstermekte istemez ama onun istemeden ondan o keramet zuhur eder. Fakat mucizeye gelince mucize tahatti ile zuhur eder yani bir mücadele neticesinde Cenabı hak Peygamberin şahsında mucizeyi yüce Allah kendisi hâlk eder ve Peygamberlerin isteğine göre olur. Cenabı Hak Peygamberini hak davasında onu destekler mucize açıklanır keramet gizlidir. Buraya dikkat et! Mucize açıklanır keramet gizlidir İbni Fûrek (Kuddise Sırruh) bunu da o açıklıyor. Evliya okulunun büyüklerinden. Resul mucize iddiasındadır Peygamber mucize iddia edebilir ve eder fakat evliya keramet iddiasında bulunmaz veli keramet iddia etmez. Mekir oyun istihraç olması mümkündür iradesi dışında da zuhur eder. Şimdi bir keramet zannedersin oyun bir İstidraç da olabilir ama vatandaş onu kerametle istitratçı oyun mu, tuzak mı, hile mi olduğunu da kestiremez. Bunun için veli keramet iddia etmez Mekir oyun istihraç olması mümkündür iradesi dışında da velinin bu işler zuhur eder.
Dakika 10: 00
Veli hakka davet eder nebi ise hem hakka davet eder hem de kendine inzal edilen kendi Peygamberliğine kendine inzal edilen indirilen şeriata davet eder nebi hem hakka hem de kendi Peygamberliğine davet eder veli sadece hakka davet eder. Bugün kendine çağıran kendini Rab edinmiş üstatlara şöyle bir bakın ruhbanlara ve liderlere önderlere bakın kime çağırıyorlar kendilerine çağırıyorlar kendine çağıran bir defa lider olamaz. Veli hiç olamaz hakka çağıran veli velidir âlim âlimdir ve keramet orada gizlidir hakka çağıran âlim veli işte keramet orada gizlidir. Veli kendinin veli olduğunu bilir de bilmezde ama nebi bunu kesin bilir, nebi Peygamber olduğunu kesin bilir ya resuldür ya nebidir. Ama veli kendisinin veli olduğunu bilir de bilmez de veli olduğunu bilmesi kendisi için de halk için de vacip değildir hatta büyük evliyalar hiç keramet istemezler. Çünkü kâinatta her şey keramettir her şey harikadır güneşin oraya götürülüp konmasına bir baksana. Burada daha ne arıyorsun sen? İnsanoğlunun gözünü açıp bakmasına şu konuşmasına dinlemesine şöyle bir baksana vücudunu suret ve siretine bütün canlı cansız şu kâinat düzenine baksana harika üstüne harikadır. Tabiatüstü bir kuvvetin varlığı tabiatı bu şekil yaratıp dizayn eylediği böyle bir düzeni kuran yüce kudretin açıkça kendisi görülmektedir onun için veli bunu bilir ve kendisi direk hakka çağırır herkesi ama Peygambere Allah yeni bir şeriat veya da konulmuş bir şeriatın uygulanmasını Peygamberden ister. O Peygamberde kendine indirilen şeriatı insanlara tebliğ eder kendisi Peygamber olduğunu insanların tümünü de o şeriata Allah’ın ortaya koyduğu yeni şeriata tabi olunmasını ister yeni şeriat konmamışsa bir önceki şeriatın uygulanmasını ister. Aziz ve muhterem izleyenler; bu konuda konuları birbirine karıştıranların pek çok olduğunu görüyoruz halk içinde veliler kendilerinin veli olduğunu da söylemek istemezler çoğu da bilmez zaten ‘’Nebe Suresi 40’’ Ayeti kerimede. Bakın orada asef göz açıp yumuncaya kadar sana tahtı ben getireceğim bak kendisine kitaptan ilim verilen bir zatı muhterem ne diyor? Buna Âsaf diyenlerde var ama başkası diyen de var hatta Süleyman (a.s) kendisiydi diyende var. Göz açıp yumuncaya kadar sana tahtı ben getireceğim bu Peygamberden zuhur ettiği zaman mucizedir bir başka Peygamber olmayan bir veli kuldan İslam şeriatına tamamen uygun yaşayan bir kuldan bu zuhur edince de keramettir.
Dakika 15:11
Bu ayeti kerime hem mucizeye hem keramete kendisi ışık tutmaktadır. Hz. Ömer’in Medine’de ta Anadolu’daki savaşan İslam ordusuna ve İslam ordusu başkomutanına ya salih’e cebel dağa ya salih’e cebel dağa, dağa bakın burada keramet mucizenin lahikasıdır. Burada Medine’den bir Ömer’in sesi Türkiye Anadolu’da duyuluyor. Bu nedir? Keramettir işte. Bunu Ömer’in bile kendinin bu sözü söylediğinden haberinin olmadığı bile söyleniyor. Ama cuma hutbesinde Medine’de Hz. Ali dahi cemaatin içindeyken bu keramet açıkça zuhur ediyor ve Ömer’in sesine Anadolu’daki İslam ordusu duyuyor ve oradan aldığı bakın komutaya göre İslam ordusu sırtını dağa veriyor ve zaferi kazanıyor. Bunu dünyadaki bilimlerle izah edemezsiniz bilim üstü bilim İslam’dır bilimler üstü tabiatüstüdür ruhlar üstü akıllar üstüdür. Akıllarında gücü yetmez çünkü akılları yaratan kerameti mucizeyi hâlk eder. Çünkü Cenabı Hakkın kudreti her şeyin üzerindedir kerametin varlığına inanan önce Allah’ın yüce kudretine inanmalıdır mucizeyi kerameti evliya yaratmaz Peygamber yaratmaz Allah yaratır Allah hâlk eder Allah ortaya koyar. Onun için yüce Allah’ı (c.c) şeriki naziri dengi olmadan her şeye kadir olduğunu bir defa dilediğini yapacağını (فَعَّالٌ لِّمَا يُرِيدُ ﴿١٦﴾) olduğunu unutma keramet mucizenin lahikasıdır yani akağacın 2. meyvesi gibidir keramet mucizeye ilhak edilir ama keramet mucize değildir. Beyazid’i Bistâmî şöyle demiştir; (Kuddise Sırruh) Keramet tuluğun içindeki bal mucize dışarı sızanlar keramettir diyor içindeki mucize dışarı sızanlar keramettir diyor. Şimdi demek oluyor ki mucize o şanlı Peygamberden zuhur ederken keramet onu ümmetinden zuhur ediyor bunu dikkat et onun ümmetinden zuhur ediyor. Allah’ı veli demek Allah’ı seven hakka yakın kullar devamlı ibadet eden isyan etmeyen kullara veliler denir veli kullar veli kullardan keramet zuhur eder. Bu günahsız anlamına da gelmez masum anlamına da gelmez bu evliyalar layuhti de değildir mahzunda değildir onlarda Allah’ın kullarıdır ama daha seçkin itaate kulluğa daha dikkat eden görevini ihlâsla daha samimi yapmaya çalışan mutlu bahtiyar kullar bunlar.
Dakika 20:14
İsmi meful olursa Allah tarafından sevilen korunan muhafaza edilen anlamına da gelmektedir. Yani veli feyilden gelmektedir fail muballâlı bir kelimedir aynı zamanda korunan muhafaza edilen anlamına da gelir. Tevelli mütevelli dost edinmek dostun idaresini sağlamak. İşte dostlarım kıymetli efendiler veli tevelli mütevelli dost edinmek dostun idaresini sağlamak Tevfik’ini devam ettirir Cenabı Hak Tevfik’ini veli kullarında devam ettirir. Hızlar ve hizlan yanı hıslaz isyan gücü vermez ve hizlan ki yardımsız bırakmaz bakın evliyaya Cenabı Hak lütufta bulunuyor isyan gücü vermiyor hizlan ki yani yardımsız da bırakmıyor yine de hatırlatıldığı gibi masum da değildir layuhti değildir. Cüneyde sormuşlar veli de günah işler mi? ‘’Ahzap Suresi 38’’ okumuş Allah’ın işi takdir edilen bir kaderdir takdir de varsa günah işler günah veli olmaya engel değildir çünkü veli günaha ısrar etmez tövbe etmesini Allah onu nasip eder gerçek tövbe istiğfarda bulunur. Seriyyüs Sakati her ağaç her kuş sana ey veli dese ağaçlar sana evliyasın sen velisin sen deseler bütün ağaçlar kuşlar sana selam verse bunun bir oyun İstidraç olduğundan korkmasa o Mekir olur keramet olmaz İstidraç olur. Dikkat et! Buna sakın bunlara aldırma aldanma bunu söyleyen Seriyyüs Sakati (Kuddise Sırruh) evliya okulunun en büyüklerinden birisi dikkat et tekrar ediyorum her ağaç ve her kuş sana ey veli dese selam verse oyun İstidraç olduğundan korkmasa o Mekir olur. Dünyada baş göz ile Cenabı Hakkı görmek caiz değildir güçlü görüş budur icma vardır baş göz öyle dikkat et! Buraya kalp gözü ile demiyor bak baş göz ile ilahi cemali temaşa mücahede makamında istiğrak halinde ise hiç şuur kaybolur halim istilasına uğrar gaybet hali burada olduğu gibi korku huzur ve sahif halindekilerin sıfatıdır sahif halindekilerin sıfatıdır.
Dakika 25;07
İlahi cemali temaşa makamında istiğrak halinde ise his şuur kaybolur halin istilasına uğrar buna gaybet hali denir Burada olduğu gibi korku huzur ve sahif halindekilerin bu durum sıfatlarıdır. Kıymetli dostlarımız; dünyada baş göz ile Cenabı Hakkı görmek caiz değildir güçlü görüş icma edilen görüş budur. Yine Fûrek (Kuddise Sırruh) Eşari’nin eserinde Kitâbu fi’r-Rü’yet orada 2 görüş var biri caiz diğeri caiz değil. Sufiler ise kalp gözüyle görüldüğünü kabul ederler. Tasavvuf okulunda baş göz ile değil kalp göz ile görüldüğünü kabul ederler ki bu görme değil göstermedir yani kulun buna gücü yetmez ama Cenabı Hak lütfedince cemalini tecelli eder ettirir ve kulunu gördürür. Kerametin en büyüğü nedir? Kerametin en büyüğü günahtan korumak, ibadete taate sevaba devam etmek. İşte devama Muvaffak kılınmak günahtan sakınıp emre muhalefetten son derece sakınmak korunmaktır ki işte kerametin büyüğü budur. Günahtan korunup isyan etmeyip itaate devam etmek kerametin en büyüğüdür aziz dostum. Sakın ola ki kerameti havada uçmakta su üzerinde yürümekte sakın arama bunlarda deniz üzerinde yürümek havada uçmak bunlar kerametin büyükleri değildir. Kerametin büyüğü iyi bir Müslüman olmak Allah’a itaat taatte bulunmak isyan etmemektir. Havada uçan sineklerde var kerametle ne alakası var. Balıklar hep denizde yüzerler kuşlar suyun üzerinde gezerler onlarda yüzerler kerametle ne alakası var. İblis şarkı garkı dolaşır bunun kerametle değil tam istidraçla küfür ve şirkte çok ilerlemiş olduğundandır. Sen Rabbine iyi kulluk et o sana nice lütuflarda bulunur havada uç derse uçarsın denizde yürü derse yürürsün kerametin büyüğü Allah’a kulluktadır, iyi bir kul olmaktadır. Kıymetli dostlarımız; ‘’Ali İmran Suresini 37. Ayeti Kerimesinde’’ Meryem gelen rızıklar Allah katındandır derdi. Zekeriya (AS.) soruyor bakıyor Meryem’in önünde nimetler var. Rızıklar ya Meryem bunlar nereden? Deyince, Allah tarafından diyordu. Her şey Allah’ın lütfuyla ortaya konmuştur her nimetin sahibi Allah tır nimeti görür görmez Allah’u Teâlâ’yı hemen hatırla ki nimet onundur birisi sana hazine getirse dahi gönderene bak.
Dakika 30;05
Kıymetli dostlarım; kuru dallardan yaş hurmalar düşecektir mevsimde o mevsim değildir. Şimdi kuru dallardan yaş hurmalar tap taze hurma dökülüyor. Bu âlemi yaratan Allah bu tür kerametleri hâlk etmez mi? Bunlar büyük işlerin yanında küçük işlerdir. Büyükler yaratılmış gösterilmiş şimdi küçüğüne takılıp kalmamalıdır sen yoktan yaratılmışsın ruh ve beden yönüyle ortaya konmuşsun senin kendi yaratılışın dahi nedir? Tabiatüstü bilimler üstü akıllar üstü bir kudret tarafından yaratıldığın ortadadır o kudrete hayran ol ona teslim ol ona ihlâsla zevkle iman ve ibadette bulun bütün âlemin insanoğlu için yaratıldığını insanında imtihan etmek için yaratıldığını unutma. Kıtmir’in Ashabı Kehf ile konuşması mesela Kıtmir Ashabı Kehf ile konuşuyor ve birisi öküzün sırtına biniyor öküz ben sırtımda yük taşımak için yaratılmadım diye Cenabı Hak onu konuşturuyor. Bunlar tamamen yüce Rabbin her şeye kadir olduğunu zaman, zaman hatırlatıyor ben her şeye kadirim diyor. Velinin halinin değişmesi caizdir hüsnü hatime ile gideceğinin kendine bildirilmesi bilmesi de caizdir, Cenabı Hak bunları dilediği kullarına lütfeder. Zülkarneyn’e verilen imkânlar, Hızır Aleyhisselamın duvarı düzeltmesi Hızır’ın bilgisi bunlar keramet cinsindendir Hızır (AS.) velidir fakat Zülkarneyn’in de Hızır ‘ında Peygamber olduğunu söyleyenlerde vardır. Diyelim ki Peygamber o zaman mucizedir onlardan zuhur edenler ama veli olduğunda da oda keramettir. Hadisi şeriflerde şöyle bir bakalım efendimiz (a.s.v) Hz. Muhammed beşikte konuşanlardan bakın! Bazılarını şöyle haber vermiş daha nicelerini haber vermiştir de bize ulaşanlar İsa (A.S) beşikte konuşan çocuklardan biri. Bak! Birisi de Cüreyc zamanı bir bebek ve başka bir bebek beşikte konuştular. Şimdi şöyle bir düşünelim bebekte mi bu keramet? Onu konuşturanda mı? Onu konuşturandadır. Şimdi Cüreyc zamanında beni İsrail’den bir kötü kadın kiralanıyor, Cüreyc ibadetle meşgul olan bir Müslüman zatı muhterem. Ona o kadına iftira ettiriyorlar Cüreyc işte bana şöyle yaptı diyor kadın bir çocuk doğuruyor Cüreyc tendir diyor ve Cüreyc’e kötülük yapıyorlar. Onun okulunu Cüreyci’n okuttuğu öğrencileri var buna siz bugün tekke dersiniz şu der bu dersiniz medrese dersiniz fakülte dersiniz veya dersiniz.
Dakika 35;15
Cüreyc de o gün önemli bir ekolün mükemmel hocası Cüreyci’n okulunu yakıp yıkıyorlar o kadına iftira da ettiriyorlar Cüreyc Allah’a sığınıyor dua edip. Şu diyor çocuğa sorun o kötü kadının doğurduğu veledi zina olan çocuğa sorun beşikte daha yeni doğmuş çocuk. Çocuk diyor ki; benim babam falanca çobandır anam beni ondan aldı diyor ve Cüreyci’n bir suçu yoktur diyor Allah çocuğu konuşturuyor. Yine kadının biri kucağında bir küçük yeni doğmuş çocukla yolda otururken oradan güzel bir delikanlı geçiyor. Kadın bakıyor delikanlıya çok güzel yakışıklı, benim bu çocuğumda diyor bu delikanlı gibi olsun. Çocuk dile gelip konuşuyor; hayır diyor Allah beni onun gibi yapmasın diyor. Ondan sonra oradan bir zina suçundan bir kadın geçiyor kadına zina iftirası yapılmış kadın Allah bana kâfidir diyor. İftiraya uğramış bir kadın fakat vatandaş onu o iftirayı gerçek zannediyor kadını suçluyorlar yani fahişe diye suçluyorlar. Kadının yanından o kadın geçiyor kucağında ki çocuğu olan kadının yanından o zinayla suçlanan kadında oradan geçiyor diyor ki Allah’ım benim çocuğumu bu kadın gibi yapma diyor. Çocukta diyor ki; hayır Allah beni bu kadın gibi yapsın bunun gibi yapsın çünkü bu iftiraya uğradı hiçi bir suçu yok Allaha bu teslim oldu Allah bana yeter dedi diyor çocuk yine dile geldi konuştu. Kıymetli dostlarımız; kul bir şey yaratmaz Cenabı Hak mucizeyi de Peygamberin şahsında kerametlide veli kullarının şahsında kendi yaratır. Şimdi Cüreyc Abittir önce ki dönemlerde yaşamış bir zatı muhteremdir. Namazda olup anasına cevap veremedi namazda olduğu için anası da beddua etmiş zanileri göstermeden öldürme diye. Bir fahişede buna işte anlatıldığı gibi iftira ettiriliyor. Cüreyc’e geldi defalarca geldi bu kötü kadın bir şey yapamadı Cüreyc’i kandıramadı bir çobana teslim olup bir çocuğu oldu çocuk Cüreyc’dendir dedi ve Cüreyci’n okulunu tekkesini başına beni İsrail başına yıktı. Cüreyci’n bir suçu yoktu tam iftira ettirilmişti. O kadın iftira etmiş ama arkasında tezgâh vardı ki iyilerin karşısında kötüler bu tuzakları kurarlar. Başına yıktılar sövdüler saydılar Cüreyci’n oda namaz kıldı dua etti. Dedi ki; Cüreyc Allaha yalvararak; ey çocuk baban kimdir? Bebek dedi ki babam falan çobandır. Tabi ki bu kerameti inanan topluluk pişman oldular. Yine vaktiyle bir kadının kucağında bir çocuk vardı kadın oğluna bu genç gibi olsun benim evladım dedi.
Dakika 40;01
Bebek Allah’ım bu genç gibi yapma beni dedi. Yine oradan hırsızlıktan, zinadan ceza gören bir kadın geçti, kadın dedi ki kucağında ki olan kadın bunun gibi yapma dedi bebek bunun gibi yap beni dedi. Kadın bebeğe neden? Dedi. Bebek; o güzel delikanlı gaddarın zalimin biri dedi o kadın ise iftiraya uğramış, hırsızlık etmemiş, zina etmemiş o bunlar karşısında (حَسْبُنَا اللّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ)‘’Hasminallahu ve niğmel vekil’’ Allah bana kâfidir Allah bana yeter demiştir. Bu haberleri Buhari Müslim rivayet etmiştir. Biliyorsunuz ki mağaranın ağzı kapanınca dua edenler birisi anaya babaya itaatten dolayı duası kabul ediliyor biri işçi ücretini yerli yerince veriyor fazlasını. Biride zinadan sakınma konusunda son derece namuslu iffetli dünya güzeli bir kadın kendini teklif ediyor fakat adam hem o kadına para veriyor hem zinadan kendini koruyor sıkıca namuslu davranıyor bu 3kişinin duası bu özelliklerinden dolayı kabul ediliyor. Buhari Müslim’i şerif yine bu haberi de rivayet ediyor. Bir günde öküzün konuşması sırtına yük vurulması üzerine ben eşya taşımak için yaratılmadım diyor öküz dile geliyor. Efendiler konuşana değil konuşturan yüce kudrete bak. Hz. Ömer yine (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) Veysel Karâni, Heren Bin Hayyan’la görüşmeleri isimlerini söylemeleri önce görüşülmemiş oldukları halde hiç tanımadığı Veysel Karâni’yi de yanındakini de Hz. Ömer keramet yoluyla ikisini de tanıyor ve sen falan, falan mısın? Diyor, daha önce hiç tanışmamışlar. İbni Ömer’in yine aslanı kovması bir gün aslanın biri yolu kesmiş insanlar geçemiyor. Hz. Ömer’in oğlu geliyor aslanı kovuyor ve cemaat yolda kalan cemaat bu şekilde yoluna devam ediyor. Dikkat edin! Burada da İbni Ömer’in bu bir kerametidir. Efendimiz (a.s.v) Alâ Bin Hadrami gaziler cemaati ile gönderdi Alâ Bin Hadrami denizden geçmeleri gerekti Alâ Bin Hadrami ismi azamı okudu deniz üzerinde yürüyerek Bahreyn’e ulaştılar. Muhammed ümmetinde (a.s.v) her türlü keramet mevcuttur. Attab Bin Beşir ile Üseyd Bin Hudayr (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain). Karanlıkta efendimizin (a.s.v) yanından ayrılınca birinin asasının ucu ışık vermeye başlıyor bastonunun ucu yanmaya ışık yanıyor ta eve kadar bu devam ediyor. Peygamberimizle sohbetten sonra zifir gece karanlığında evlerine giderken bu keramet zuhur ediyor.
Dakika 45:00
Selman ile Ebu Derda’nın önünde bir sahanın tespih ediyor sahan yemek kabı ve tespih kaptan duyuluyor. Selman ile Ebu Derda’nın önündeki bir yemek kabı Allah’ı tespih ediyor. (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain). Yine efendimiz (a.s.v) üstü başı tos toprak olanlar vardır dileği kabuldür kat ve itikada dikkat çekiyor. Buluttan gelen ses şimdi bazı insanların dış dünyası öyle bir toz toprak olabilir iç dünyası pırıl, pırıl olan vardır bunları da unutmamak lazımdır. O iç dünyası pırıl, pırıl olanların duası kabuldür kerametleri de vardır nicelerinin dışı süslüdür içi berbattır nicelerinde içi pırıl, pırıl dışı tos topraktır. İşte insanoğlu dışa bakıp aldanırsa çok aldanmış olur dışı cilalı süslü içi berbatlara dikkat et kap içinde ne varsa dışarı sızar. Feraset nurun varsa o dışı cilalıların çöplükte biten çöplük gülüne benzer kızarırlar ama altı pislik kokar buna dikkat et nice içi tertemizler vardır dışında tos toprak olabilir. Kıymetli dostlarım; yüce İslam burada durumu izah ediyor İslam’ın kendisinin önerdiği emir nedir? İçi de dışı da tertemiz olmaktır içi de dışı da tertemiz olmaktır bunlar böyle de olabilir diye insanoğlunun durumunu da İslam kendi ölçüsünü koyarken birde insanoğlunun yapısını miraçlarını da ortaya koyuyor. Kıymetli efendiler; kalp ve itikat’a dikkat edilmesi lazım. Buluttan gelen sesin birisi diyor ki; Cenabı Hak’tan emir var bulutu sevk eden meleğe o bulutu diyor falanın bahçesine bağına götür. Falanın diyor bağını bahçesini sula diyor emir böyle falanın bulutu diyor yağmur bulutunun falanın bağına bahçesine götür sula bahçesine. Şimdi sebebi hikmeti bağcığa soruluyor tabi bağcının işten haberi yok olaydan. Bağcı ne yapıyor? O bağının bahçesinin malını 3’çe bölüyor 1’rini komple fukaraya dağıtıyor 1’sini de bağının masraflarına ayırıyor biriyle de geçimini sağlıyor hatta hayır hasenata ayırıyor tekrar. Şimdi 40 da 1’rini zekât veremeyen niceleri var ki burada bu bağ sahibi 3’te 1’rini kesin veriyor hayra hasenata 40’da 1 değil 3’te 1 veriyor. İşte onun içinde Cenabı Hak özel buluta emrediyor veya bulutu sevk eden meleklere emrediyor yağmur bulutu falancanın bağına bahçesine götürün sevk edin oraya yağmur yağsın diye. Bunda bağcığın haberi yok ama bağcı Rabbisine inanmış Rabbisine inanmış o kullukla meşgul hayır hasenatını yapmakla meşgul keramet aramıyor kulluğa devam ediyor.
Dakika 50:10
Sehl Bin Abdullah Horasan evliyaların büyüklerinden aslanları bir odaya alıp et yedirip gönderirdi bunun et yedirdiği yere de Beytü’l Sibâ aslan evi deniyordu. Tüster halkının ittifakı vardır yani bu keramet açıkça o halk bunu görüyordu veya görenler vardı. Bu kim bu aslanları topluyor dikkat et koyun çobanı değil aslanların çobanı. Kim bu zatı muhterem? Sehl Bin Abdullah (Kuddise Sırruh) buda ayrı bir keramettir. İbrahim Rakki (Kuddise Sırruh) Ebul Hayrın yanına gittim diyor bakın! Ebul Hayrın yanına gittim, akşam namazını peşinde kıldım dilinde ucmelik vardı pelteklik vardı diyor Ebul Hayrın dilinde Fatiha’yı şerifi diyor kusurlu okudu peşinde akşam namazını kıldım diyor Fatiha’yı kusurlu okudu diyor. Adamın durumu böyle dedim uzak yoldan gelip ziyaretine geldiğimin durumu bu dedim abdest için dışarı çıktım bir aslan üzerime geldi korktum. Ebul Hayr geldi aslanı kovdu misafirlerime dokunma demedim mi? Dedi. Aslan Ebul Hayırdan korktu kaçtı. Siz dedi bakın! Ebul Hayır şimdi o İbrahim Rakki ’ye bak ders veriyor. Siz dışınızla meşgul oldunuz bak içinizi ihmal ettiniz aslandan korktunuz dedi biz içimizle meşgul olduk dışımızı ihmal etmiş olabiliriz ama aslan bizden korktu dedi. Rakki ‘ye dersini vermiş oldu. Aziz dostum pelteklik ucmelik kişinin kendi elinde olan bir şey değil ki bu Hz. Musa dada var idi biliyorsunuz ama büyük Peygamberlerden birisi Ulül Azim Peygamberlerinden birisi bugün İbrahim Aleyhisselam’dan sonra geliyor derece itibari ile 3. Peygamber. Hz. Muhammed en yüksek mevkide ondan sonra İbrahim (AS.) ondan sonra Musa (AS.) geliyor bak! Onda bile ucmelik vardı sebebi hikmetini çoğunuz bilirsiniz firavunun sarayındaki olaydan dolayı. Şimdi İbrahim Rakki de büyüklerdendir ama bak Ebul Hayırdan dersini alıyor nitekim dersi ilerliyor. Caferi Huldî (Kuddise Sırruh) yitikleri bulan bir dua biliyordu. Dua ey vukuunda şüphe olmayan kıyamet gününde halkı toplayan kaybettiğim şeyle beni bir arada topla diye dua etti yitik hemen bulundu. Bu nedir? Keramettir. Tevhitte yakini artırmaktır keramet nasıl nedir? Derseniz. Tevhitte yakini artırmaktır. Tevhitte yakini artırmak ne demektir? İşte bu dersler sana bu dersi de veriyor. Bu derslerin A’dan Z’ye hiç birini kaçırma ne zaman? Sende yakin güçlenirse işte keramet o zaman sen istesen de istemesen de zuhur eder bilirsin veya bilemesin oda önemli değil.
Dakika 55;17
Şeriat ilmine tabi olanlar af edilirler. Dikkat et! Kişi şeriata uymuşsa o ölçüleri yaşamamışsa af edilirler af ilimdedir. Dikkat et! Şeriatın ilmindedir af o ölçülere uyacaksın yani fakihlerin fıkıh konularına dikkat edeceksin İslam’ı o ölçülere göre yaşayacaksın. Bak bunu diyen Rûzbârî. Fukaha’nın ihtilafından faydalanın diyor. Görüyor musunuz? Müçtehitlerin mezhepler arası ihtilafı rahmettir bundan faydalanın diyor. Kim bunu diyen? Rûzbârî diyor (Kuddise Sırruh) kendisi evliya okulunun büyüklerinden ama şeriatı ne güzel biliyor şeriatı bilmeseydi zaten evliya olamazdı evliya okulunda da ders veremezdi. Ebu Süleyman Havvas bir gün eşeğin kafasına vuruyor eşek dile geldi vur dedi bu yarın senin kafana inecektir dedi. Bak buda ayrı bir keramet. Veli karşılıksız iyilik yapar sırf Allah için Allahtan alır karşılığını kulundan hiç beklemez istemez isterse Allah için olmaz. Aziz dostum; yaptığın işleri karşılıksız katıksız katkısız Allah için yap karşılığını Allahtan bekle sadece. İshak Bin Ahmet (Kuddise Sırruh) bakırı altın yapan kimya ilmini biliyordu kurşunu da gümüşe çeviriyordu buda evliyanın büyüklerindendir. İshak Bin Ahmet (Kuddise Sırruh) fakat bunu yapmıyordu. Parayı yığmak gerekseydi parayı yığacaktı ama Karun korkusu ile dikkat et! Nefisler Karun olmaya da müsaittir. Karun korkusu ile Hakka tevekkülün zayıflama korkusu vardır diye. Bakın! Onu yapmadı hatta borçları bile de vardı borçlu yaşamayı tercih ediyordu. Karun korkusuyla bakın! Eli altın kesen bir evliya ne yapıyordu? Altın yapmıyordu. Şimdi sen diyeceksin ki yahu altın yapsaydı gümüş yapsaydı da fakir fukaraya dağıtsaydı. Tamam, aynı korku karşı tarafta da var insanoğluna fazla verirsen azıyor az verirsen ne yapıyor? Sapıyor. Bunun ortası nedir? Ortası nedir? İslam ölçülerine şeriata uymaktır her kez uymuyor ki bu gün zenginlerin haline bakın! Kaç zengin acaba fakir fukarayı düşünüyor yoksa insanlığı sömürüyor kanını mı emiyor? Zengin oldukça daha çok zengin mi olmak istiyor? Yoksa fukarayı mı düşünüyor yoksulları garibanları yetimleri mi düşünüyor? Kaç tane zengin tam adaletle fukaranın hakkını veriyor? Şöyle bir düşünelim aziz dostlarım kendi düşüncemiz ile hareket edersek yanılabiliriz.
Dakika 1;00:00
Bu büyüklerin fikirleriyle İslam’ın ortaya koyduğu gerçek hak ölçülerle şöyle bir iyi düşünelim hakkı kavrayarak hareket edelim. O zaman bakın! Zenginlikle imtihan edilenlerin çoğu kaybetti imtihanı istisnalar hariç. Aşırı fakirlikle imtihan edilenlerinde çoğu kaybetti orta halliler kazandılar bu cenabı hakkın nimetinin azlığından değil pek çok bitmez tükenmez rahmet onun ama kullarının durumuna göre ayarlanmış. Kulun sapmaması için azmaması için nimeti onun fıtratına, hilkatine, tabiatına göre ayarlamış ki kulum sapmasın diye kul kendini bilmiyor ama yaratan biliyor ayarlamış. İnsanoğlu iradesiyle ayarını kendi bozuyor ya azıyor ya sapıyor suç kendinin artık o kimseye bir diyeceği kalmaz. Ya azıyor ya sapıyor azmayan sapmayan ilahi ölçülere uyarak yaşayanlar ise kurtuluyor ve mutlu oluyorlar. Şöyle bir bakalım; İmamı Azamın ölüme razı olup ta baş hâkimliği kabul etmemesi adalete müdahale korkusu idi. Devletin adalete müdahale etme korkusundan dolayı İmamı Azam baş hâkimliği yani bugünkü anayasa mahkemelerinin başkanı gibi ki daha büyük. Çünkü Allah’ın hükmü ile hükmetmek Allah’ın kanunlarıyla hükmetmek bu İslam nizamının adaletinin baş hâkimi bunu kabul etmedi İmamı Azam ölüme de razı oldu ve öldürdüler işkenceyle. Niye kabul etmedi de ölüme razı oldu İmamı Azam? Devlet adalete müdahale ediyordu bunun korkusuyla adaletin olmayacağından kendisi devletin baskısı altında adalet ettirmeyeceklerinden dolayı İmamı Azam baş kadılığı kabul etmemiştir ölüme razı olmuştur. Buda İmamı Azamın ne kadar adil adaletli bir İslam âlimi olduğu adaletten hiç mi hiç taviz vermediği ölüme razı olup zulme razı olmayan dünyanın en büyük imamlarından Allame-i Cihandan birisidir(Rahmetullahi Aleyh ve Aleyhim Ecmain) . Bu İmamı Azamın gerçekten büyük bir imam olduğunun ispatına yeterlidir. Yani başka hiçbir şey olmasa bu yeterlidir çünkü Allaha, onun adaletine, hukukun üstünlüğüne o kadar güzel inanmış ki bu imam kendisi hukuk âlimi dünyanın en büyük hukuk âlimlerinden dünyanın en büyük filozoflarındandır ve dünyanın en büyük kâşiflerindendir. İmamı Azam ve onun gibi İslam okulunda büyük âlimler çok yetişmiş ve onların yetiştirdiği de nice müçtehitlerimiz vardır. Bugüne dair onlar gerçek İslam hukuku temel esaslarıyla asli delillerle ortada olduğu için ebediyete kadar temelde sarsılmayacak usul ilmi, hukuk ilmi ortaya konmuştur işte bunun adı fıkıhtır. İtikatta, amelde, ahlakta, hukukta muamelatın her yönüyle büyük bir fakihtir İmamı Azam.
Dakika 1;05;10
Kıymetli dostlarımız; her tarafından ilim kaynayan bir imam bu firaset nurları dolup taşan Hızır Aleyhisselamın dahi onun halkasına oturup ders aldığı haberleri vardır. Keramet yüksek halde zuhur etmez gevşeklik ve fütur halinde çakıllar mücevher oluverdi. Çünkü Cenabı Hak kuluna nerde yardım edeceğini Allah kendi biliyor onun için keramet kulun isteğinin dışında Allah’ın lütfuyla zuhur eder. Marifet şeriatın ahkâmını tatbik etmektir keramet göstermek değildir. Bak Beyazid’i Bestami öyle diyor (Kuddise Sırruh) diyor. Marifet şeriatın ahkâmını tatbik etmektir keramet göstermek değildir diyor eğer şeriata sıkıca bağlıysan en büyük keramet sende vardır. Bilsen de bilmesen de görülse de görülmese de şeriatı tamamen ölçülerine uygun olarak uygulayan şeriata tabi olan kişi en büyük keramete ulaşmıştır görse de görmese de. İşte Beyazid’i Bestami büyük evliyalardandır (Kuddise Sırruh)böyle diyor. Keramet zühdün neticesidir seyir ve sülükün başındakilere yakini takviye için verilir. Dikkat et! Keramet zühdün neticesidir seyir ve sülükün başındakilere yakini takviye için verilir. Kâmil evliyanın ona ihtiyacı yoktur yani büyük evliyaların keramet istemezler ihtiyaçta duymazlar. Bunu kim söylüyor? Sehl söylüyor( Kuddise Sırruh). Şeriata uymayan her hakikat küfürdür dikkat et bunu da veliler söylüyor ve Ebu Ali Dekkak Kuşeyri’nin hocası evliya yetiştiren evliyalar bunlar. Şeriata uymayan her hakikat küfürdür. Şimdi Ebu Ali Dekkak şöyle anlatıyor; Bir ses geldi diyor Ebu Bekir Dekkak bir ses geldi ve bu ses böyle diyordu hakikat şeriata uymaz diye gönlüne gelmişti. İşte o zaman gönlüne gelen bu vesveseye nasıl bir cevap geliyor. Ne diyor? Şeriata uymayan her hakikat küfürdür diyor kendini şeriata uydur. İslam ölçülerine uydur yoksa keramet zannettiğin şeylerin istihraç ve neticede küfre gideceğini de hiç unutma Allaha sıkı sarıl ve şeriata uy. İşte bunu da yine evliya okulunun evliya yetiştiren evliyaları söylüyor (Kaddesallahu Esrarehüm). Şeyh âlim huzuruna rast gele girilmez âlimlerin huzuruna saygı edeple girin çünkü onlar ilahi huzurda dururlar Allaha saygı içindedirler sende onlara saygı göster edep ve terbiyende kusur etme.
Dakika 1;10;04
Harraz (Kuddise Sırruh)şöyle diyor; sebebi mi? Kuvveti mi istersin? Dediler. Ben kuvveti dedim 12 gün gittim yemeden içmeden diyor hiç zayıflamadım. Buda Allah’ın bir lütfudur. Bakın! Buda ayrı bir keramettir. İbrahim Havvas da şöyle diyor; İbrahim Havasla bir Hıristiyan yolculuk yapmışlar acıkınca Hıristiyan havasa kerametini göster azığını çıkar demiş. Tabi keramet göstermek evliyanın elinde değildir ama o öyle söylemiş fakat evliya dua eder Allah kabul eder o başka. Şimdi tepsi ile gelen İbrahim Havvas dua etmiş Cenabı Hakka bir tepsi ile gelen gelmiş sonra acıkmışlar. Sonrada Hıristiyan dua etmiş fazlası gelmiş sebebi sorulmuş diyor ki Havvas’ın hürmetine diye dua etmiş ve Müslüman olmuş. Buda Müslüman olduğu için duası kabul edilmiş. Müslüman oluyor Havva’sın kerametini görüyor onun büyük bir şahsiyetini görüyor İslam’ı ondan öğreniyor yüce İslam’ın yüce olduğunu anlıyor hakkın dini hak tek din olduğunu anlıyor Hıristiyan Müslüman oluyor. Onun duası da kabul ediliyor. Ama yaptığı duaya bakarsanız Havvas’ın yaptığı duayı Allaha arz ediyor. Yarabbi bu kulunun duasını kabul ettin diyor bunun yaptığı duayla diyor sana dua ediyorum bunun sana arz ettiği büyük kelimelerle bende diyor sana arz ediyorum duamı kabul et diyor Müslüman olup bu duayı yapınca duası kabul ediliyor. Sehil şöyle diyor; (Kuddise Sırruh) 70 gün yemez içmezdi yerse zayıflardı acıkınca kuvvetlenirdi. Sehl adına birisi bu haberi veriyor Sehl böyleydi diyor yani 70 gün yemez içmezdi yerse zayıfladı acıkınca kuvvetlenirdi buda Allah’ın bir lutfu buda ayrı keramettir. Ebu Haris Evlîsi (Kuddise Sırruh) 30 sene dilim kalbimden dinlediğini diyor söyledi 30 senede kalbim Rabbimden geleni hitabı dinledi diyor. Buda artık Rabbine nasıl bağlandığını oradan nasıl ilham aldığını söylüyor ki bu 2 türlüdür. Kuran-ı Kerimi Allah’ın kelamı olduğu için onu anlıyor kalbi kurandan alacağını alıyor birde kalbine ilhamlar geliyor o istikamette. İbrahim Bin Ethem’in müridi (Kuddise Sırruh) la havle yi okuyor yine la havle okuyarak iner okuyarak çıkardı ona da o keramet verilmişti. Habibi Acemi tayyi mekân, tayyi mekân basti zamanla telviye günü Basra’da Arefe günü Arafat ta görülürdü.
Dakika 1;15;05
Dikkat edin Basra nere? Arafat nere? Tayyi mekân basti zaman telviye günü Basra’da Arefe günü Arafat ta görülürdü. Habibi acemi (Kuddise Sırruh)dada bu keramet vardı. Tayaran fil Hâva Ebu Asımı Haccac yakalamak isteyince Ebu Asımda büyüklerdendir bunu Haccacı zalim yakalamak istemiş bu büyük âlimi evliyayı Basra’dan Ebu Kubeysi biliyorsunuz, Ebu Kubeysi bir anda diyor geldim tabi keramet kendinden değil Cenabı hak onu oraya getiriyor. Bir anda geldim diyor Basra da yediğim iki somunu da bir koca karı bana orada getiriyordu diyor Ebu Kubeys dağında bakın Ebu Kubeys. Şimdi nasip rızıkta yanında geliyor hem keramet o şekil Haccacı zalimden kurtarıyor cenabı hak hem de rızkı da yanında geliyor orada ki koca karının görüntüsü zahirde dünya ona koca karı şeklinde hizmet ediyor. Herkesin bir hizmetçisi her velinin peşinden gelen bir hizmetçisi vardır dünyaya hizmet eden velilere buna da bu şekil görünmüş. Zücaci (Kuddise Sırruh) ’’ Ebû Amr ez-Zücâcî’’ şöyle diyor; Cüneydi bana bir dirhem verdi Cüneydi Bağdadi için diyor (Kuddise Sırruh) ve dua etti onunla hacca gittim geldim. Yine bir dirhem duruyordu geri teslim ettim emir nafizdir duan tesirlidir dedim buda başka bir keramet. ‘’Zariyat Suresi 22. Ayeti kerimede’’ rızkınız ve size vaat olunan şeyler semadadır. Vasıl ahdet ve kardeşine her 3 günde 2 sepet hurma geldi gelirdi ölünceye denk böyle oldular. Bakın her 3 günde bunlara 2 sepet hurma geliyor ve ölünceye kadar diyor böyle devam etti diyor. Buda başka bir keramet. Zünnuni Mısri (Kuddüse Sırruh) kuru ağacı salladı taze hurmalar döküldü sonra biz salladık diken döküldü diyor. İşte keramet yüce Allah’ın lutfu ile veli kullarından zuhur ediyor. Harraz’a bir delikanlı Allah’a giden yollar umumi ve hususidir seninki umumidir düş peşime hususi olanı gör dedi su üstüne yürümeye başladı gözden kayboldu buda başka bir keramet. Yine Cüneydi Bağdadi (Kuddise Sırruh) bir fakir tanıdım ki, bir sütüne yarısı altın yarısı gümüş olsun dese olur derken baktım ki diyor olmuş. Bir fakir diyor dikkat et! Ama hâlâ fakir bakın! Bir sütüne yarısı altın yarısı gümüş olsun dese hemen o altın oluyordu diyor buda başka keramet ama o yine fakir yaşıyordu. Niye? Nefsin azmasına müsaade etmemek için.
Dakika 1:20:02
Burayı herkesin anlaması kolay değildir herkes zengin olmak istediği için nefsin nasıl kuduracağını feveran edeceğini karunlaşacağını insanoğlu pek hesap edemiyor. Süfyani Sevri (Kuddise Sırruh) Şeyban Rahi (Kuddise Sırruh) hacca giderken önlerine bir aslan geçmiş Şeyban aslanın kulağından tutmuş oradan uzaklaşmış. Şöhret olmaktan korkmasam demiş azığını dair aslanın sırtına vurur taşıttırırdım demiş buda başka bir keramet. Evet, bunu Şeyban yapıyor Süfyani Sevri de yanında 2’side büyüklerden. Gut Betül Gulam (Kuddise Sırruh) Ey kumru diyor oda eğer aziz ve celil olan Allah’a benden daha çok itaat ediyorsan gel ve elime kon derdi oda gelirdi diyor buda başka bir keramet. Sicistâni bakın! Diyor ki (Kaddesallahu Esrarehüm) susuz bir cemaate bir çizgi çizdi su fışkırmaya başladı sırrı saklayın dedi. Buda Sicistâni’nin kerameti. Hamid Esvet (Kuddise Sırruh) Havvas ile giderken çölde ağacın altında idik aslan geldi Havvas yattı uyudu ben ağaca çıktım aslan tepeden tırnağa Havvas’ı kokladı çekti gitti. Sonra Havvas’ı sivrisinek soktu Havvas inledi aslan seni rahatsız etmedi de sivrisinekte nara atıyorsun dedi. Bak! Burada da bir ders verdi yine Havvas dedi ki o zaman hakla beraber olma halindeydim şimdi ise nefsimle beraberim onun için nefsimle beraber olduğum anda sivrisinek beni perişan etti diyor. Hak ile beraber olunca aslan bir şey yapmıyor yapamıyor ama nefsinle beraber olunca sineğin bile elinden kurtulamıyorsun verilen ders bu. Vahit Bin Zeyd (Kaddesallahu Esrarehüm) onun da duası Sait Bin Yahya Basri’ye anlatıyor. Allah’ım yüce ismin hürmetine ki sen bu isminle velilerinden dilediğine ikramda âşıklarında safderun olanlara ilhamda bulunursun, Senin nezdinden bize bir rızık ihsan eyle bu ihsanınla şeytanın kalbimizle ve arkadaşlarımızın kalpleriyle olan bağlarını ve ilgisini kes sen hannansın sen Mennansın sen ihsanı kadim olansın. Allah’ım isteklerimizi hemen lütfet dedi. Tavan çatırdadı dinarlar dirhemler saçıldı cemaat topladı o almadı aziz celil olana muhtaç olunuz başkasına değil ona inanan kendini zengin bilsin dedi ve ehli muhabbet ölmez dedi.
Dakika 1:25:00
Havvas (Kaddesallahu Esrarehüm) çok susamış o anda kıratlı birisi su serpip terkisini almış atlı ne istersin demiş oda Medine’yi demiş Medine de indirmiş. Efendimize kardeşin Hızır’ın selamı var de demiş. İşte buda başka bir keramet yüce Allah (C.C) evliyanın kerametini gizlemek için bazen evliyaları çaresiz zavallı olarak da gösterir. Sehl Bin Abdullah bir gün havuza düşmüş müezzin kurtarmış. Sehl Bin Abdullah büyük keramet ehlidir bunu Ebu Ali Dekkak anlatıyor ama havuza düşüyor bu büyük evliya ve müezzin kurtarıyor. Niçin? Bazen kerametini de Cenabı Hak evliya kullarından kerametleri gizlemek istiyor bazen de böyle gizliyor. Bunun çeşitli hikmetleri var. Ebu Süleyman’ın yitik duası ey yitiği iade eden ey delaletten hidayete erdiren yitirdiğimiz şeyi iade ile der demez yitik geldi. Bunlara yitik geliyor zatı birisi de soğuk havada biz üşüyorduk eski elbisesi ile terleyen kimse zahitlik taslıyorsun hem de üşüyorsun dedi. Kıymetli dostlarımız; Allah’u Teâlâ soğuk havalarda muhabbetinden sıcak bir elbise giydirmektedir yazın ise muhabbetinin serinliğini takma elbisesini giydirmektedir dedi. Serinleten muhabbet elbisesi işte odur dedi geçti gitti buda başka keramet ve dersi de verildi onun. Kıymetli dostlarımız; dersimiz kerametle ilgili dersimiz devam etmektedir. Yine bir gün Havvas’a aslan gelip ayağını tedavi ettiriyor ve sonra somun getiriyor aslan buda başka keramet. Yine Semmak’dan şöyle aktarılıyor; hastalanmış idrarını Hristiyan tabibe götürürken Hızır (AS.) geliyor onu atın diyor. Veli için nereye böyle? Diyor. Hiç Gayri Müslim’e bir evliya için gidilir mi? Diyor Hızır (AS.) elini ağrıyan yere koy ve biz onu hak ile indirdik ve o hak ile indi diyen İsra suresinin 105. Ayetini okuyunuz dedi aynısı yapıldı hasta iyi oldu. Evet, kıymetliler Zünnuni Mısri de (Rahmetullahi Aleyhim Ecmain ) yolda uyudum diyor uyanınca ağaçtan kör bir tarla kargasının düştüğünü gördüm yer yarıldı yerden susam ve su dolu 2 kap çıktı diyor. Ve gümüşten altın ve gümüşten diyor kaplar diyor karga yedi ve içti kör karga bakın buda başka bir keramet. Burada da ‘’Kudreti Rabbani Rezzakul Âlemin’’ kör karganın bile rızkını imal etmediğini gösteriyor. Halisin evine Hızır girmiş ona duası Allah’ım taatte bulunmasını buna kolaylaştır. Allah’ım teatini gizli kalmasını nasip eyle diye Hızır ona dua etmiş Hızır’ın duası da ona nasip olmuş buda başka keramet. Hasani Basri (Kuddise Sırruh) Bedevinin yüklü devesi düştü öldü diyor. Bedevi bakın şöyle Allah’a yalvardı; ey her sebebin sebebi ey sebepleri yaratan ey arama halinde olanların efendisi ve ümidi dedi deve dirildi ve deve ayağa kalktı buda başka bir keramet. Şimdi dersimiz tasavvuf okulunda evliya okulunda okunan derslerden biri de rüya nedir? Şimdi keramet hakkında bunları sizlere duyurduktan sonra şimdi rüya nedir? Dersimiz inşallah onunla devam edecektir.
Dakika 1:31:50