[jw7-video]

103- Amelde Fıkhı Ekber Ders 103

AMELDE FIKH-I EKBER DERS 103 (1. Kısım)

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler! Ekolümüz, derslerimiz devam ediyor keşif notlarıyla. Dersimizin konusu hac yolculuğu, onun adabı, adab-ı muaşeret kuralları. Burada müşavere (danışma), hac bilgisine güvendiği kimselerle istişareler etmelidir, bu müstehaptır. Yani hac yolculuğuna bilgili hazırlanmalı, bilgili olarak yola çıkmalı. Allahu Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri’ne istihare (danışma) etmelidir. Allah’a (c.c.), biz, daima, ebedî boynumuz eğridir. Yine tövbe istiğfar (af dilemek) etmeli borçlarını ödemelidir. Hac yolculuğuna çıkandan bahsediyoruz. Anne, babanın ve eşinin rızâsını da almalıdır. Kocanın karısıyla hac etmesi de müstehaptır. Baba, evladını ‘farz hacdan’ men edemez. Nafileden men edebilir. Koca da hanımını nafile hacdan alıkoyabilir. Farz hacdan da Şafiîlere göre (men) edebilirken; öbürlerinde ‘farz hacdan’ karısını men edemez. Şafiîlerde men etmesinin sebebi ise, daha sonra gitme ihtimalindendir. Kocanın hakkı daha öncedir. Bakın, görüyorsunuz, Şafiîler de koca hakkı(nın) en önde bulunduğunu söylüyor. Böyle bir, kocasına itaat eden karısını bu şekil seven-sayan aile mutluluğunun bağlarının güçlü olacağı kesindir. Birbirini tanımayan (saymayan) ailelerde mutluluk olmuyor, kopuyor. ‘Nafakanın helâl olması’. Hacca giderken helâl bir nafaka ile yola çıkmalı, eğer şüpheli olursa, bunlar tabii bir hacıya yakışmaz. Mebrur (makbul) bir hac da yapmış olmaz. Hac parası helâl olmalı, Ahmet bin Hanbel Hazretleri, “Haram bir malla yapılan hac kifayet (kâfi) etmez” demişlerdir. Azık hazırlığı yapmak müstehaptır. “Ey imân edenler! Hak yolunda infakı (nafakayı), harcamayı, kazandıklarınızın en güzellerinden ve sizin için yerden çıkardıklarımızdan yapın. Kendinizin göz yummadan alıcısı olmadığınız, pek âdî, bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın”. Bu da Bakara Suresi’ndeki 267. ayet-i kerimede, bu yüce mesajları almaktayız. Alışverişte çekişmeyi terk etmek her konuda en medeni davranış içinde olmak. Yine güzel bir vasıta seçmek. Yine haccın kurallarını öğrenmek farzdır. Kitap alması mütalaa (araştırma) etmesi müstehaptır. Sâlih arkadaş edinmeli, sabretmelidir. Haccın bir özelliği sabırdır, İslam’da olduğu gibi. “Tek kişi, tek kişi(dir)” diyor ve iki kişi; bunlar hakkında Peygamberimiz “İki kişiyle (çıkın), tek kişiyle yola çıkmayın, üç kişi ise kafiledir” buyurmuş. İki kişinin (değil), bir kişinin yanında şeytanın daha güçlü olacağı fakat üç kişinin yanında bir kafilenin oluştuğunu; bu da yolculuk esnasındaki -bakın- zahiri(görünen) bir kuvvet için tedbirdir. “Üç kişi olduklarında, birini başkan seçsinler” buyurur Peygamber Efendimiz (aleyhissalâtu vesselam).

Dakika 6:00

“İbadet ve ihlas, hac mevsiminde, ticarette Rabb’inizden rızık istemenizde bir günah yoktur. Hâlbuki onlar, Allah’a, onun dinine ihlas erbabı kimseler olarak ibadet etmeden başka bir şeyle emrolunmamışlardır” (Beyyine Suresi ayeti kerime 5.). ‘’Ameller niyetlere göredir’’ bu da Peygamberimiz’den gelen bir haberdir. Allah’ın rızâsını gözetip, dâimâ Allah’ın rızâsını kazanmak kişinin hedefi olmalıdır. Yolculuğa perşembe günü, erkence başlamak müstehaptır. Perşembe olmazsa, pazartesi günü çıkmalıdır. “Hicret ederken Mekke’den pazartesi günü çıkmışlardır”. ‘’Allah’ım! Ümmetimin erken vakitlerini bereketli kıl” diyor Şanlı Peygamberimiz. Erken çıkmak da müstehaptır. Sefere çıkma namazı (olan); iki rekât namazı kılmak müstehaptır. Bu namazda Kâfirûn Suresi, İhlas Suresi okunur rekâtlarda. Ayetel Kürsi okunur. Kureyş Suresi, İhlas ve Muhafazateyn yani Felak ve Nas Surelerini okumak, kalp huzuru ve ihlasla, dinî, dünyevî işler için dua etmekitr. Evet efendiler; bunun kaynağında da bu rivayetin “Kim evinden çıkarken Ayetel Kürsi’yi okursa, hacdan dönünceye kadar kendisine hoş olmayan birşey isabet etmez” diye bir rivayet bulunmaktadır, bu rivayet Seleften gelmektedir. Kıymetli efendiler, demek ki selam verdikten sonra Ayetel Kürsi, Kureyş Suresi, İhlas ve Muhafazateyn (Felak-Nas) Surelerini okumak kalp huzuru ve ihlasla dinî dünyevî işler için dua etmek, Yüce Allah’tan yardım dilemek müstehaptır.

‘’Allahümme ileyke teveccehtü ve bike ve bikâğte santü Allahümmekfini mâ ehemmenî ve mâlem ehtemme, bihi Allahümme zevvidnî, Allahümme zevvidnit takva vağfirlî zembî’’

Bunun gibi dualar yapılır. Vedalaşmak, helâlleşmek müstehaptır. Ve o zaman da şöyle dua etmelidir:

‘’Estevdiullahe dîneke ve emaneteke ve havâtime amelike zevvedek Allahuttakva ve ğafera zembeke ve yessera lekel hayra haysü künte’’

Bu ve bunun gibi dualar yapılır. “Hiç kimse ailesi yanında sefere çıkarken kılacağı iki rekâttan daha faziletli birşey bırakmamıştır” diye bir rivayet de bulunmaktadır.

Dakika 10:37

Evden çıkarken dua etmek yine şu dua ve emsâli dualarda bulunmak. ‘’Allahümme inni eûzü bike min en ellûdille’’ (ilâ âhir) bu ve bunun gibi dualar yapılır. Sadaka vermek müstehaptır. Bineğe binerken dua etmek, “bismillah” demek “Elhamdulüllah” demek. Şu ayetteki duayı söylemek; “Bunu bizim emrimize ve hizmetimize veren Allah’ın şanı ne yücedir. Yoksa biz bunlara güç yetiremezdik. Biz her hâlükarda ancak Rabb’imize dönüp gidicileriz”. Zuhruf Suresi 13.-14. ayet-i kerimeler. ‘’Sübhanekâllahümme inni zalemtü nefsi fağfirlî fe innehü lâ yağfiru zünübe ilâ ent’’ yine bu ve emsâli dualar. “Allah’ım bu seferîmizde senden hayır ve takvayı sevdiğin ve hoşnut olduğun ameli yapmayı dileriz”. “Allah’ım yolculuğumuzu kolaylaştır, Uzunluğunu hissettirme. Yolda dostumuz, geriye bıraktığımız aile ve malımız üzerindeki vekilimiz sensin. Yol sıkıntılarından kötü bir şekilde dönmekten aile mal ve evladımız hususunda kötü bir manzara ile karşılaşmaktan sana sığınırız”. Gece yolculuk etmek, iyi davranmak, gece yolculuk etmek müstehaptır. “Gece yolculuk etmenizi tavsiye ederim. Çünkü geceleyin yeryüzünde daha iyi mesafe alınır” diye Peygamberimiz’den rivayet vardır. Dinlendirmeli, ihtiyaç varsa. Şanlı Peygamber’in bineği üzerinde hitabede bulunduğuna dair sahih rivayetler vardır. Tabi vasıtalar değişir, hangi vasıta olursa olsun. Vasıtalara gücünden fazla yük yükleme. Canlıysa bunları aç bırakma, aç bırakmak haramdır. Bir adam, Nebi Ekrem’e (sâllâllahu aleyhi vesellem) “Hacı kimdir, nasıl olur?” diye sorunca, Şanlı Peygamber (aleyhissalâtü vesselâm) “İbadet ve yolculuk sebebiyle saçları dağınık, toz içinde bulunur” buyurmuştur. Bu da Rabb’ine o kadar gönlünü vermiş, hac işlerine dalmış ki zahirini ihmal etmiş, kalp ve ruh hâli ile Allah’a yönelmiştir.

Haccın zorlukları da vardır. İnsanlarla iyi geçinmeli, yumuşak muamele etmeli, çekişme, kavga; bunlardan ve izdihamda başkalarını rahatsız etmekten sakınmalıdır. Dilini de yalan, gıybet, küfür, lanet gibi kötü lafızlardan korumalıdır. “Kim hac eder ve kötü söz söylemez, fasıklıktan kaçınırsa, annesinden doğdugu günki gibi günahlarından temizlenmiş olarak vatanına döner” diye de Peygamberimiz’den haber rivayet edilmiştir.

Dakika 15:00

‘’Zil ve çıngırak bulunan kafileye melekler katılmaz’’.” Beraberinde köpek ve çıngırak bulunan kafileye melekler katılmaz”. “Çıngırak, zil; bunlar şeytanların çalgısıdır” diye bir haber rivayet edilmiştir. Bu rivayetin muhaddislerinden biri Ebû Davud ve başkaları da vardır. Yokuşlarda tekbir getirmek, inişlerde tesbihat okumak sünnettir. Dua etmek, belde gözükünce konaklama yerine giderken, yine dua etmek müstehaptır. ‘’Allahümme inni es’elüke hayrahe ve hayra ehlihâ ve hayra mağfihâ ve eûzü bike min şerrihâ ve şerri ehlihâ ve şerri mağfihâ ‘’ bu ve emsali dualar okunur. Konakladığı zaman, “Eûzü bi kelimatillahit taammati min şerri ma halaga ve zerahe ve derahe’’ duaları okunur. Yine başka rivayetlerde, kıymetli muhaddislerlerimiz rivayet etmiş; bir şeyin zarar vermeyeceği bildirilmiştir. Gerçek ihlas duaları yapıldığı zaman tesbihatta bulunmak da müstehaptır. “Yükümüzü develerden indirinceye kadar tesbihatta bulunurduk” diyor Hz. Enes. Dâimâ gafletten uzak, hakka yalvarış, şükür, zikir içinde olmalı. “Gece yol kenarına inip konaklamayın. Çünkü orası geceleyin haşeratın eğleştiği bir yerdir” buyurmuş Peygamberimiz. Gece başlarken dua etmek; bunlar da yine hacı efendinin, hac yolcusunun adabındandır. Esved, şahıs mânâsına; Sakin-ül Beled ise cin mânâsına gelmektedir, demişlerdir. Yine her konuda, tehlikeli ortamlarda dua okumak; “Allahümme innâ nec’alüke fi nu’urihim ve neûzü bike min şururihim”, “Allahümme innâ nec’alüke fi nu’urihim ve neûzü bike min şururihim”, “Lâ ilahe illâllahül azimül hâlim, Lâ ilahe ilâllahu rabbü’l arşü’l âzim, Lâ ilâhe ilâllâhu rabbüssemavati ve rabbül ard ve rabbü’l arşi’l kerim”, yine bunları okumak, canı sıkıldığında, “Ya hayyü ya gayyüm bi rahmeti yesteıûzü’’. Bunları okumak çeşitli sıkıntılarda; yine ortada huysuz bi ortam çıktığı zaman yine dualar okumak, Âl-i İmrân Suresi’nin 83. ayetini okumak. “Şimdi onlar, Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar? Hâlbuki göklerde ve yerde ne varsa hepsi ister istemez ona boyun eğmiştir. Nihayette de ona döndürülüp, götürüleceklerdir. Onun yüzmesi de durması da Allah’ın adıyladır. Şüphesiz! Rabb’im çok yargılayıcı, mağfiret sahibidir, çok merhametlidir”. Bütün müslümanlar için çok dua etmek müstehaptır. “Üç dua vardır ki kabulü hususunda hiç şüphe yoktur. Mazlumun duası, misafirin, yolcunun duası, babanın evladı için yaptığı dua; bunlar kabuldur” buyurulmuştur.

Dakika 20:00

Bunu da Ebû Davud ve Tirmizî gibi  kıymetli muhaddislerimiz, Ebû Hureyre’den rivayet etmişlerdir. Abdestli olmaya ve namazlara dikkatli (ihtimam göstermek) dâimâ abdestli (bulunmak), abdestli olarak uyumaya eftâl olan, tabii namazları kendi vaktinde kılmak, cem (geciktirmek) etmemektir. Ebû Hanife Hazretleri (Rahmetullahi Aleyh) Arafat ve Müzdelife dışında, namazların cem edilmesini kabul etmemiştir, men etmiştir. Yine dönerken hacı efendi, hac yolculuğunda; bunun yine yolculukta adabı vardır, yine dua okumak sünnnettir. Peygamber Efendimiz (A.S.V.) bir kazada (beldede), hacdan veya umreden dönerken her yokuşta üç kere tekbir getirir ve şöyle derdi: “Lâ ilahe illâllahu vahdehu lâ şerikeleh lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve âlâ külli şey’in kadir’’, “Aibûne taibûne a’bidüne ve sâcidüne li Rabbina hamidun sadakallahu vadeh ve nasara abdeh ve hezzemel âhzâbe vahde”, bunu okurdu Şanlı Peygamber. Yine “Allahümme inni es’elüke hayraha ve hayra ehlihâ ve hayra mağfihâ ve eûzü bike min şerrihâ ve şerri ehlihâ ve şerri mâ fihâ, bunları da her konakladığı yerlerde okumaya gayret et. ‘’Allahümmec’allena bi hâ gararan ev rizgan hâsenâ’’, Allahümmerzugna cenâhâ ve izne min ve bâhâ ve habbibnâ ilâ ehliha ve habbib salâhî ve habbib sâlihi ehlihâ ileynâ”. Sünnet olan, önce mescide gidip iki rekât namaz kılmaktır. Evine girer iki rekât nafile kılar, yine dua eder. “Allah haccını kabul etsin, günahını bağışlasın, harcadıklarının yerine yenisini versin” diye dua eder hac yolcusuna hacıyı yolcu edenler. hacıyı ziyaret edenlerde böyle söyler, “Allah’ım hacıyı ve hacının kendisi için istifar ettiği kişiyi, bağışla” Peygamberimiz’in duası bu da. Hacıya tazim (saygı) niyeti ile kurban kesmek caiz değildir. Aşırı şekilde karşılama; bunlar gösteriştir. İhlasa aykırıdır. Sevgili Peygamberimiz’den (aleyhissalâtü vesselâm), o Şanlı Peygamber seferden dönüp evine girdiğinde şöyle derdi: “Tevben, tevben! Bi Rabbinâ evben lâ yuğadiru habben’’. “Rabb’imizden kâmil mânâda olan ve hiç günah bırakmayan bir tövbe dileriz” diye dua ediyor. Şimdi, (hacı) hâli, daha hayırlı olmalı. Yani hacı efendinin, artık güzel ahlâkı değişmeli, daha güzel olmalı. Her zaman hayır ve hasenatını artırmaya çalışmalıdır.

Dakika 24:48

AMELDE FIKH-I EKBER DERS 103 (2. Kısım)

Kıymetli izleyenler; kıymetli derslerimiz yemin konusunda; şimdi, keşif notları vermeye devam edeceğiz İnşâAllah. Yemin ve adaklar, azim etmek, karar vermek. Kefaret ise, bozulan kararın bir cezasıdır.

AMELDE FIKH-I EKBER DERS 103 (3. Kısım)

Yemin, adak ve kefarette, aziz ve celil olan Allah’a bağlılık; ibadet, tazim ve itaat mânâsı bulunmaktadır. Yemin, güç ve kuvvet demek. Yüce Allah’ın (celle celaluhu ve celle şanühü azze ve celle): ‘’Biz elbette onu kudretimizle alıverirdik’’ Hakka Suresi 45’te olduğu gibi. Burda yeminin, kuvvet mânâsında olduğunu görüyoruz. Sağ el anlamına geliyor. El-yemin adı verilmiştir. Kasem veya yemin etmek anlamınadır. Hanefilerin tarifi ile yapmaya ya da terketmeye azmetmiş olduğu güçlü bir kararlılığın ifadesidir. Azmin güç kazanması demektir, azmin bununla daha da güçlenmesidir. Bunun meşrûyetine gelince “Karanlığıyla örtüp bürdüğü zaman gece hakkı için, -Cenab-ı Hakk-” (Leyl Suresi 1). “Güneş ve kuşluk vaktindeki aydınlığa hakkı için” (Şems 1.). “Battığı zaman yıldıza ant olsun” (Necm Suresi 1.) “Andolsun incire ve zeytine” (Tin Suresi 1).

AMELDE FIKH-I EKBER DERS 103 (4. Kısım)

Bu, eşyanın Rabb’ine yemin olsun demektir. Her şeyin Rabbi çünkü odur. Şanlı Peygamberimiz’den Kur’an-ı Kerim’in 3 yerinde yemin etmesi emredilmiş bulunmaktadır. Peygambere hitaben, (aleyhissalâtü vesselâm) “ ‘O gerçek midir?’ diye senden haber sorarlar”. “De ki; ‘’Evet, Rabb’imin hakkı için. O elbette haktır ve siz, âciz bırakacak değilsiniz”. (Yunus Suresi 50. ayet-i kerime). ‘’Sendeki gaybı bilen, hakkı için elbette kıyamet size gelecektir’’. ‘’De ki, Hayır! Rabb’imin hakkı için elbette diriltileceksiniz, mezarınızdan kaldırılacaksınız’’ (Tegabun Suresi 67.). İşte kıymetliler, bunlar böyle devam ediyor. Sünnette de yeminin teşyii(teslimi) sabittir. Şanlı Peygamberimiz (aleyhissalâtü vesselâm): “Muhakkak ben Allah’ın adına kasem(yemin) olsun, Allah’ın izni ile herhangi bir yemin ettikten sonra, başkasının ondan hayırlı olduğuna da görecek olursam, mutlaka o hayırlı olanı yaparım ve yeminimin kefaretini de yerine getiririm”. Sevgili Peygamberimiz böyle buyurdular. Allah’ın adına açıkça yemin etmek mekruhtur. ‘’O çok yemin eden aşağlık ve değersiz her kişiye de itaat etme’’ Kalem Suresi 10. ayet.

Hz. Şafiî şöyle der: “Yüce Allah’ın adına ne doğru ne de yalan, hiç yemin etmiş değilim”. “Allah’ı, yeminlerinizle iyilik etmenize engel kılmayın”. (Bakara Suresi 224). Yemin bir vacibin ya da mendubun işlenmesi; bir haramın da mekruhun terki gibi bir itaat konusunda olursa yemin, ibadet olur. Mâlikîlerin de görüşüne göre Allah’tan başkasına yemin mekruhtur. Haram olduğu da söylenmiştir. Putlara yemin etmeye gelince, şayet bunların tazimine(saygısına) yemin ederse, bu küfürdür; değilse haramdır, demişlerdir. Vacip yemin, suçsuz bir insanın ölümden kurtulacağı yemindir; mendup yemin, iki hasım arasını düzeltmek, o kin ve düşmanlığı ortadan kaldırmak, kötülüğü defetmek, maslahat ile ilgili yemin etmektir. Mubah yemin, doğru olduğunu zannetmiş olduğu bir şeyi bildirmek maksadıyla yemin etmek gibi. Mekruh olan yemin, mekruh olan bir işi yapmak ve bu konuda yapılan yemindir. Haram olan yemin, yalan yere yemin etmek haramdır. “Bunları bile bile de yalan yere yemin ederler’’ (Mücadele Suresi ayet-i kerime 14.). Yalan, haramdır. Evet kıymetliler, kıymetli derslerimiz İnşâAllahu Teâlâ’nın Allah’ın lütfuyla devam edecektir.

Dakika 32:11

 

(Visited 56 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}