[jw7-video]

46- Amelde Fıkhı Ekber Ders 46

 

AMELDE FIKH-I EKBER DERS 46

 

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler, Yüce İslam’ın fıkıh ekolünde okumak, okutmakla dersimiz devam ediyor. Namazın peşinden yapılan zikirlerle ilgili konumuz ve onun dayandığı deliller şu anda bu derslerle devam ediyor. Ve Sevgili Peygamberimiz’den gelen haberleri sizlere, Şanlı Peygamber’in uygulamalarını sizlere bildirmeye devam ediyoruz. Cenab-ı Hakk her sözü hak olan, nur olan kullarından eylesin. “Kabul olacağına kesin inandığınız hâlde Allah’a dua edin.” İşte, kıymetliler. Sevgili Peygamberimiz’den gelen haberde ne diyor Sevgili Peygamberimiz: “Kabul olacağına kesin inandığınız hâlde Allah’a dua edin.” Kişi acele edip dua ettim de duam kabul olunmadı demesin. Çünkü sahih haberlerde de yine rivayet edilmiştir ki; “Acele etmediği müddetçe sizden birinin duası kabul olunur.” buyurdu Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.). Sahabe: “Ya Resulullah! Kişi nasıl acele eder?” diye sordular. O, Sevgili Efendimiz şöyle buyurdu: “Birçok defa dua ettim fakat kabul olunduğunu hiç görmedim.” der ve bundan dolayı üzüntüsünü belirtir. İşte, duada acele etmek budur diye Peygamberimiz sahabelerin sorusuna bu şekilde cevap verdiği rivayet olunmuştur. Kıymetliler, Hanbelilere göre duaların en faziletlisi kişinin kendisine yaptığı duadır diyen Hadis-i Şerifi Hanbeliler örnek almışlar ve buyuruyor ki -Sevgili Peygamberimiz’den bir haber bu. Ayşe-i Sıddıka Validemiz’den rivayet olunan bir Hadis-i Şeriftir (Radıyallahu Anha ve Erdahüm Ecmain).- “Duaların en faziletlisi, kişinin kendisine yaptığı duadır.” Yine duayı hafif yapması müstehaptır. Kıymetli efendiler, tabii ki dualarını, çeşitli dualar yapmıştır Sevgili Peygamberimiz. O dualardan da insanlar zaman zaman içinde bulunduğu şartlara en uygun dualar yapılmalıdır. Yine Kur’an-ı Kerim veya sünnetten veya sahabe ve Tâbiîn veya meşhur gerçek âlimlerimizden rivayet edilen dualardan biri şudur: ‘’Allahümme inni es’elüke mücibati rahmetik ve azayma mağfiretik. Vesselamte min külli ismin, vel ganimete min külli birrin vel fevze bil cenneti ven necati minen-nar’’. Bu şekil yapılan dualar var. Peşinden; ‘’Allahümme inni eûzü bike minel hemmi vel hazen ve eûzü bike minel aczi vel kesel. Ve euzü bike minel cübni vel buhri vel feşeri ve min galebetitdiyni ve gahrir’rical. Allahümme innî eûzü bike min cehdil bela ve dergiş şega ve suil gada ve şematatil ada ve udaliddai’’.

 

Dakika 5:25

 

Çok kıymetli ve muhterem efendiler, bu duaların içerikleri, zengin mânâları taşımaktadır. Şimdi bunlardan, bunların emsali ve bu dualar tavsiye edilmiştir. Yine Ümmü Seleme’nin

(R.A.) oradan gelen bir haberde: “Sevgili Peygamberimiz (A.S.V.) selam verince selamını bitirinceye kadar kadınlar kalkarlardı. Hz. Peygamber (A.S.V.) ise kalkmadan önce yerinde az müddet eğleşirdi.” Ümmü Seleme şöyle demişti: “Biz bekleyişin kadınların oradan ayrılmalarını ve erkeklerin kendilerine yetişmemeleri için olduğunu zannediyoruz.” demiştir. Evet, farzlar veya namazlar bittikten sonra yapılan dualar, zikirler, teşbihler; konumuz bunlarla devam etmektedir. Yine Hanbelilere göre Hz. Peygamber (A.S.V.) şöyle buyurmuştur: “İmam insanlara namaz kıldırdığı yerde, nafile namaz kılmamalıdır.” Bunlar, farzlara tâbi olan sünnetlerin dışındaki nafile namazlar. Şafiîlere göre kişinin en faziletli namazı, farzlar dışında evinde kıldığı namazdır. Kıymetliler, camide kılınan namazlar vardır. Farzlara tâbi sünnetler bir de fazladan namazlar vardır. Bunların elbette evlerde kılınması, ıssızda kimseye göstermeden kılınması nafileler için daha faziletlidir. Bu mezheplerin buradaki işaret ettiği durum budur ve bu her mezhebin ortak görüşüdür. Namazlarda Kunut, şöyle bir bakalım: Kunut menduptur, kıymetliler. Kunutun anlamı: Dua ve Allah’a yalvarmak, yakarışda bulunmanın adına Kunut denmektedir. Hangi namazlarda Kunut duasının okunacağı konusunda kıymetli âlimlerimiz kıymetli ve zengin keşiflerde bulunmuşlardır. Hanefiler ile Hanbelilere göre sadece vitir namazında Kunut yapılır. Hanefilere göre Kunut rükûdan önce yapılır. Hanbelilere göre ise rükûdan sonra yapılır. Bakın Kunut konusunda hepsi hemfikirler ama nasıl yapılacağı konusunda zengin, değişik görüşler var. Bu da Yüce İslam’ın rahmet deryasının dalgalanmasıdır. Zengin keşiflerdir, zengin ihtilâflar -ki rahmet ihtilâfı bunlar-. Müçtehitler arasındaki bu değişik keşifler zenginliktir. Mâlikîler ile Şafiîlere göre sabah namazında rükûdan sonra Kunut yapılır. Kunutun rükûdan önce yapılması daha faziletlidir. Sabah namazının dışında herhangi bir namazda Kunut yapmak Mâlikîlerle Şafiîlere göre mekruhtur.

 

Dakika 10:09

 

Evet, kıymetliler. Sabah namazında rükûdan sonra Kunut yapılır. Kime göre? Mâlikîler ve Şafiî âlimlerine göre. Yine rükûdan önce yapılması daha faziletlidir. Bakın, burada hem mezhebin uyguladığına hem de faziletli olana işaret edilmiş. Hanefi, Şafiî ve Hanbelilere göre eğer Müslümanların başına bir musibet inerse farz olan namazlarda Kunut’u yapmak müstehaptır. Hanefiler ise bunu açıktan okunan namazlara hasretmişlerdir. Yani Kunutu -ki burayı da unutmamak lazım- Müslümanların başına bir musibet inerse farz olan namazlarda Kunut yapmak müstehaptır demişlerdir. Yine Hanbeliler böyle zamanlarda da Kunutu sadece sabah namazına hasretmişlerdir. Fakat Hanefi, Şafiî gibi kıymetli ekollerin yüksek âlimleri görüşlerini; çok kıymetli görüşlerini bildirmişlerdir. Yalnız Hanefiler bunu böylesi zamanlarda açıktan okunan namazlara hasretmişlerdir. Hanefilere göre Sevgili Peygamberimiz’in bir ay müddetle Kunut yapmış olduğu icmâ ile mensuhtur demiştir Hanefiler. Yani Peygamberimiz bir ay müddetle kunut yapmış fakat bu sonradan icmâ ile mensuhtur diyor; yani nesh olunmuştur. Yine İbn-i Mesut’tan gelen haberde: “Cihan Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V.) bir ay sabah namazında Kunut yaptı fakat sonradan onu bıraktı.” diyor, Kim diyor? İbn-i Mesut Hazretleri, sahabenin en büyük allâme-i cihan olan (R.A.) hazretleri, sahabenin en büyük âlimlerinden birisidir İbn-i Mesut Hazretleri. Hanefilere göre Kunut yapmanın hükmü İmam-ı Âzam’a göre vaciptir. Bakın hükmü diyor, buna dikkat et: Vaciptir. İmâmeyn’e göre İmâmeyn kimdi? İmâm-ı Ebû Yusuf ve İmâm-ı Muhammed’e göre de sünnettir diyor. Kimdir İmâm-ı Ebû Yusuf ve İmâm-ı Muhammed? Bunlar İmâm-ı Âzamdan sonra Hanefi ekolünün en yüksek âlimleridir. Kıymetliler, yine Hazreti Ömer, Hazreti Ali, İbn-i Mesut ve diğer sahabelerden gelen bir haberde: “Cihan Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimi’zin Kunutu vitir namazında rükûya gitmeden öncedir.” İşte Hanefiler bunu almışlardır kıymetli efendiler. Bak, sahabenin birçok kıymetli büyüklerinden de kesin rivayet olduğu ortadadır. Kunutun miktarı İnşikâk Suresi gibi bir sureyi okuyacak kadar bir zamandır.

 

Dakika 15:00

 

İnşikâk Suresi’ni okuyacak kadar bir zamandır Kunutun miktarı, zaman miktarı bakımından. Hanefiler ile Mâlikîlere göre tercih edilen duanın ifadeleri; onlar da rivayet olunmuştur.

 

(Allahümme innâ nesteînüke ve nestehdike ve nestağfirûke ve netubû ileyk. Ve nü’minü bike ve netevekkelü aleyk ve nüsnî aleykel hayra küllehü neşkürüke ve lâ nekfuruk. Ve nahleu ve netrükü menyefçürûk). (Allahümme iyyakena’budu ve leke. Nusalli ve nescüdü ve ileyke nes’a. Ve nahfidü nercü rahmeteke ve nahşa azabeke inne azabeke bil küffari mülhık – inna azabil ceddî bil küffari mülhık)’’ diye de rivayet bulunmaktadır. İşte Hanefiler ve Mâlikîlere göre Kunut’ta bu duaların okunması kabul edilmiştir ve bu ifadelerle dua edilmektedir. Ve Hanefilerde bunlarla dua etmek daha faziletlidir. Kısaca anlamına bir bakalım: “Ey Yüce Allah’ım (C.C.)! Biz muhakkak senden yardım, mağfiret dileriz. Senden hidâyet isteriz. İstiğfar ve tövbe ederiz. Seni tasdik eyler, sana itimat ederiz ve seni bütün hayırlar ile senada, zikirde bulunur nimetlerini itiraf ile sana şükrederiz. Seni inkâr etmeyiz. Sana isyan edip duranları reddeder, terk ederiz. Kendilerinden alâkamızı keseriz. Allah’ım, biz ancak sana ibadet ederiz. Senin için namaz kılar, sana secde ederiz. Senin rızânı ve kulluğunu elde etmek için çalışırız, koşarız. Senin rahmetini umar, azabından korkarız. Şüphe yok ki senin hak olan azabın kâfirlere ulaşır.” İşte, kıymetliler. Hanefilerin ve Mâlikîlerin Kunutta okuduğu dua bunlardır. Yine kıymetli muhaddislerimizin rivayet ettiği Hadis-i Şerifte Resulullah (S.A.V.) Mudar Kabilesi aleyhine dua ederken Cebrail (A.S.) ona geldi ve kendisine sükût et imasında bulundu ve Hazreti Peygamber Efendimiz de sükût etti. Cebrail (A.S.) ona şöyle dedi: “Ey Şanlı Peygamber Muhammed Mustafa (S.A.V.), Allah seni sebbedici ve lanetleyici olarak göndermedi. Seni âlemlere rahmet olarak gönderdi. Bu işten sana bir şey yoktur.” Bundan sonra kendisine Kunutu öğretti. ‘’Allahümme inna nesteînüke’’ işte bu okunan duaları Cebrail (A.S.) Şanlı Peygamberimiz’e öğretti, yani getirdi ona. Sahabe-i Kiram da bu Kunutun üzerinde ittifak etmişlerdir.

 

Dakika 20:05

 

Başka dualar okunsa da caizdir ama bunlar üzerinde ittifak vardır. Hanefiler ve Mâlikîler de bunları almışlardır. Kıymetli ve muhterem efendiler! ‘’Ya Rabbi! Ya Rabbi! Allahümmağfirli! Rabbenâ âtina fid’dünyâ haseneten ve fil‚âhirati haseneten ve gınâ azâbennâr’’. Bunlar; bir şey bilmeyen insanlar bunları söyleyebilirler, bunları okuyabilirler. Kunut dualarını hem imam hem de cemaat gizlice, gizli olarak okurlar. Unutulması durumundaki hüküm; sehiv secdesi yapılır. Unuttuğun zaman unutmanın hükmü sehiv secdesidir. Bu Zâhiru’r-Rivâye’ye göredir. Hanefilerin en son söyledikleri gerçeklerden biri de imam sabah namazında Kunut yaparsa Ebû Hanife ile İmam Muhammed’e göre arkasındaki cemaat sükût eder. Sabah namazındaki Kunut nesih edilmiş olup bu konuda cemaatin imama uymak mecburiyeti yoktur. Ebû Yusuf’a göre ise cemaat imama uyar, cemaat imama bağlıdır. Cemaat imama muhalefet edemez, ona uymak zorundadır. Kunut ise içtihat edilen konulardandır. Kıymetliler, yine Mâlikî mezhebine göre sadece sabah namazında gizli olarak Kunut yapmak müstehaptır, menduptur. Rükûdan önceki zaman da yapılır. Mâlikîlerin ifadeleri aynen Hanefiler gibidir. Aynı zamanda ilave de yapmayın demişlerdir. İmam, cemaat gizli olarak Kunut yaparlar. Şafiî mezhebine göre sabah namazının ikinci rekâtında rükûdan doğrulduktan sonra Kunut yapmak sünnettir. Onlara göre tercih edilen dua ‘’Allahümmeh dini fimen hedeyte’’ diye başlayan duadır ‘’ve afini filmen afeyte’’ diye devam eden duayı okurlar Şafiîler de. Evet, kıymetliler. Yine kıymetli muhaddislerimizin rivayetlerinden geldiği gibi; “Bir kul, bir topluluğa imamlık edip de onlarsız sadece kendisine duada bulunmasın. Eğer böyle yaparsa cemaate karşı ihanet etmiş olur.” diye bir haber bulunmaktadır. Tirmizî buna hasen bir hadistir demiştir. Şimdi dualar şahsî de yapılır, umumî de yapılır ve bilhassa toplumun içinde yapılan dualarda umumî dualar yapılır. Hem umumî dualara hem de husûsi dualara dair deliller bulunmaktadır.

 

Dakika 25:05

 

Kunutun sonunda Sevgili Peygamberimiz’e Salavat-ı Şerife getirmenin sünnet olduğudur. Onun âline de salavat getirmek sünnettir. Kişi Kunutta kaldırdığı ellerini yüzüne sürmez. İmam, Kunut duasını sünnete uymak için açıktan okur. İmama uyanlar ise imamın Kunut duasına âmin derler. Âmin sözü Fatiha’nın sonundaki okuyuşta nasıl açıktan söyleniyorsa burada da açıktan söylenir. Evet, kıymetliler. Cemaat, imamın Kunutunu işitmiyorsa o zaman kendisi Kunut yapar ve duaları da zikirlerde bulunur. Şimdi bu anlattıklarımız da Şafiî mezhebine göre anlattıklarımızdır. Sevgili Peygamberimiz’e salavat getirmek konusunda yine Peygamberimiz buyurur ki: “Yanında benim adım zikredildiği hâlde bana salavat getirmeyen kimsenin burnu sürünsün.” Bu Hadis-i Şerif, namaz dışındaki durum ile ilgilidir. Başka ifadeler ile Kunut duası yapmak da sahihtir. Başka dualar da okunabilir: ‘’Allahümmağfirli ya ğafur. İğfırli verhamni ya Rahim. Ultuf bi ya Latif’’ gibi dualar yapılır. ‘’Allahümmehdini’’ duası ile Hz. Ömer ve İbn-i Ömer’in Kunutu olan ‘’Allahümme inna nesteinüke ve nestehdike’’ duasını birleştirmesi de müstehaptır. Yani bazı dualar birleştirilebilir ve şu dua da ilave edilebilir: ‘’Allahümme Azzi bil kefarete vel müşrikine âda eke ve âdened dini’’ diye başlayan ila âhir bu dua da ilave edilebilir. Kıymetliler, bunda da yine İslam âlemi için, Ümmet-i Muhammed için yapılan dualardır bunlar. Hanbelilere göre yıl boyu vitir namazının tekbir rekâtında rükûdan sonra Kunut yapmak sünnettir. Evet, şimdi Hz. Ömer’in Kunutunda (Bismillahirrahmanirrahim) ‘’Allahümme inna nesteinüke, (ilâ âhir)’’ duasını okuduğu, bu duayı okuduğu yine Sevgili Peygamberimiz’in hâline salavat getirdiği rivayet edilmiştir. Kişinin Kunutunda dilediği gibi dua etmesinde de bir beis yoktur, Kime göre? Hanbelilere göre. Yine cemaat âmin der Hanbelilerde. Cemaat eğer imamının Kunutunu işitirse âmin der, eğer işitmezse kendisi dua eder. Kıymetliler, bunlar Hanbelilerin görüşleridir. Vitir namazı dışında Kunut duası okumak sünnet değildir Hanbelilere göre. Yine Hanbelilerde böyle ifade edilmiştir. Hz. Peygamber’in (A.S.V.) bir ay müddetle Kunut yaptığı ve Arap kabilelerinden birine beddua ettiği, sonra bunu bıraktığı rivayet edilmiştir.

 

Dakika 30:18

 

Şimdi musibet zamanlarında, Kunut konusunda da şöyle bir bakalım: Hanefi, Şafiî ve Hanbelilere göre bu meşrudur, mutlak değildir. Hanefilere göre sadece açıktan okunan namazlara mahsustur. Yine Sevgili Peygamberimiz’den (A.S.V.) gelen bir haberde; “Bir kimse aleyhine beddua etmek isteyince yahut bir kimse lehine duada bulunmak isteyince rükûdan sonra Kunut yapardı.” deniliyor. Bir Hadis-i Şerifte -ki bunu da Buhârî ve Müslim gibi kıymetli muhaddisler rivayet ediyorlar-; “Benim nasıl namaz kıldığımı görüyorsanız öyle namaz kılınız.” şeklinde Peygamberimiz’den gelen haberdir. Biz her konuda Peygamberimiz’e tâbi oluruz, olmak zorundayız. Hz. Ömer’in okuduğu Kunut duasından biri şudur: ‘’Allahümmağfir lil mü’minine vel mü’minat vel müslimine vel müslimat ve ellif beyne kulûbihim ve estehzate beynihim, vensurhum âlâ âdüvvüke ve âdübihim’’ (ilâ âhiril). Bu duayı Hz. Ömer’in okuduğu rivayet olunmaktadır. Mânâsına da şöyle bir baktığımız zaman: “Allah’ım, erkek-kadın, bütün Müslümanlara mağfiret eyle. Onların kalplerini birbirine ısındır. Aralarını ıslah eyle. Senin ve onların düşmanları karşısında onlara yardım eyle. Allah’ım, senin peygamberlerini yalanlayan, senin dostlarına savaş açan, Ehl-i Kitab’ın inkârcılarına lanet eyle. Aralarına ihtilâf ver, ayaklarını kaydır. Günahkâr kavimden geri döndürülmeyen azabını onlar üzerine indir. Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla. Allah’ım, biz senden yardım istiyoruz.” İşte Hz. Ömer’in yaptığı duanın kısa, öz anlamından bir meal vermeye çalıştık kıymetliler. Şimdi dersimiz İnşâAllahu Teâlâ vitir namazı ve onun hükmü ile devam edecektir. Vitir namazı, kılınması istenen bir namazdır. “Ey Kur’an ehli! Vitir namazı kılın, çünkü Allah tektir, teki sever.” Peygamberimiz’den geliyor bu haber. Yine Sevgili Peygamberimiz’den gelen haberde: “Üç şey vardır ki bana farzdır fakat size farz değildir. Kuşluk namazı, kurban ve vitir namazı” diye bir rivayet vardır. Bunun, Hadis-i Şerifin garip olduğu ve münker olduğu rivayeti de vardır. Vitir namazı İmâm-ı Âzam Ebû Hanife’ye göre vacip bir namazdır.

 

Dakika 35:12

 

İmâm-ı Ebû Yusuf ile İmâm-ı Muhammed’e ve diğer fakihlere göre sünnet-i müekkededir. Görüş; İmâm-ı Âzam’ın görüşü önde gelmektedir. İmâm-ı Âzam’ın dayandığı deliller -bak- ne diyor? “Allah size bir namaz daha fazladan ilave etmiştir. Bu namaz da vitirdir. Vitir namazını yatsı ve sabah vakti doluncaya kadar geçen zaman içinde kılınız.” İmâm-ı Âzam, Peygamberimiz’in bu sözünü delil olarak almıştır. Evet, kıymetliler. Ve birçok bunun da ravisi vardır ve sahih olduğu da söylenmiştir. Birçok muhaddisler de bunu rivayet etmişlerdir, İmâm-ı Âzam bu Hadis-i Şerife göre vitir namazının vacip olduğunu söylemiştir. İnkâr eden kimsenin kâfir olmamasının sebebi ahat, sünnet ile sabit olmasıdır. Fakat vacipler amelde farz gibidir, itikatta vaciptirler. Yine vitir haktır, Peygamberimiz’den gelen haberde. Ebû Eyyub (R.A.) rivayet etmiş: “Vitir haktır, beş rekât ile vitir kılmak isteyen kılsın, üç rekât ile kılmak isteyen kılsın, tek rekât ile kılmak isteyen yine kılsın.” diyen haber bulunmaktadır. Yine kıymetli muhaddislerimiz rivayet etmişlerdir. Allah bütün İslam âlimlerinin tamamına bol bol rahmet eylesin. Ulemânın çoğunluğu vitir namazının sünnet olduğuna hadisleri delil getirmişlerdir. Burada da İmâm-ı Âzam onlardan farklı olarak delilini ortaya koymuştur. Yine Peygamberimiz’den gelen haberde: Bir bedevi: “Benim üzerimde farz bir namaz var mıdır?” diye sorduğunda Şanlı Peygamber (A.S.V.): “Beş vakit namaz.” cevabını vermiştir. Bedevi: “Benim üzerimde bundan başka bir borç var mıdır?” diye sorduğu zaman Cihan Peygamberi (A.S.V.): “Hayır, ancak nafile kılarsan müstesna.” buyurmuşlardır. İşte, kıymetliler. Beş vakit namazın dışındakilerin vitri vacip, diğerlerini sünnet bir namaz olarak görmekteyiz. Tabii bayram namazları, cenaze namazı gibiler; kendi konumu içerisinde onları da inceleyeceğiz İnşâAllah. İnceleyerek geliyoruz, inceleyerek, keşif notları vererek gidiyoruz. Şimdi vitir namazı her Müslümana vaciptir İmâm-ı Âzama göre. Vitir namazı her Müslümana hak ve vaciptir. Bu da Hadis-i Şeriftir. “Beş rekât ile vitir kılmak isteyen kılsın, üç rekât ile vitir kılmak isteyen kılsın, bir rekât ile vitir kılmak isteyen kılsın.”; Hadis-i Şerife istinade etmektedir. Vitir namazı cumhura göre her Müslümana sünnet-i müekkededir.

 

Dakika 40:02

 

Bu da İmâm-ı Âzam’ın dışındaki âlimlere göredir. Hanefi ekolünün yüksek şahsiyetlerine göre vitir namazı üç rekât olup selamı sonundadır. Ayşe-i Sıddıka (R.A.) Annemiz’den gelen haberde: “O Şanlı Peygamber (A.S.V.) üç rekât ile vitir namazı kılardı. Ancak üç rekâtının sonunda selam verirdi.” Bu Hadis-i Şerif Ayşe Annemiz’den rivayet edilmektedir ve Peygamberimiz’e istinat etmektedir. Kıymetliler, üç rekâtta, üç rekâtın hepsinde de Fatiha ve sure okunur (vitir namazında). Eller kaldırılır, sonra üçüncü rekâtın rükûundan önce, kıraatten sonra Kunut yapılır. Yani Kunut tekbir alınır, Kunut duaları okunur. Hanefilerde durum böyledir. Mâlikîlere göre vitir namazı tek bir rekâttır, görüyorsunuz. Hanbeliler de aynen Mâlikîler gibi söylemişlerdir. Şafiîlere göre vitir namazının en azı bir rekât, en çoğu on bir rekâttır demişlerdir. İşte, görüyorsunuz. Hepsi Hadis-i Şeriflerden aldıkları mânâları ortaya koymuşlardır ve güzelim keşiflerde bulunmuşlardır. Yine cumhura göre vitrin yatsı namazından önce kılınması sahih olmaz. Hanefilere göre Ebû Hanife, İmâm-ı Âzam gibi yüksek şahsiyete göre vitir namazının vakti, yatsı namazının vaktidir. Yatsı namazının sonrasında vitir namazının kılınmasıdır; yani yatsıdan sonra kılınır. Önce unutarak kılarsa bunu iade de etmez demişlerdir İmam Ebû Yusuf ile İmâm-ı Ebû Muhammed. Ve diğerleri ise bunun yeniden kılınması gerektiğini söylemişlerdir. Şayet yatsıdan önce kılmışsa –diyor-. Yine delil olarak ortaya koydukları bir Hadis-i Şerifte Şanlı Peygamberimiz’den şöyle haber var: “Allah size, sizin için kırmızı deve sürülerinden daha hayırlı olan bir namaz ile yardım etmiştir. Bu namaz da vitir namazıdır. Allah, vitir namazını sizin için yatsı ile sabah namazının yani fecrin doğuşu arasında meşrû kılmıştır.” diye Peygamberimiz’den rivayet edilmiştir ve bunu muhaddislerimizden beş tanesi rivayet etmiştir. Hazreti Ayşe-i Sıddıka Vaidemiz’den gelen haberde, o âlemlere rahmet peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V.) her gece vitir namazı kılmıştır. Bunun vakti; gecenin evveli, ortası ve sonudur. Onun vitrinin vaktinin seher vaktine kadar vardığı olmuştur. O Rahmet Peygamberi şöyle buyurmuştur: “Sabah vaktine ulaşmadan önce vitir namazını kılınız.”

 

Dakika 45:03

 

Yani sabahın vakti girmeden, imsak vakti gelmeden birkaç dakika da olsa önce o bitirilmiş olmalıdır. Mâlikîlere göre vitir namazının ihtiyari vakti gecenin üçte birine kadardır. Zarûrî vakti sabah vaktinin bitimine kadardır. Bakın, bunlar bu işi geniş tutmuşlar Mâlikîler; sabah vaktini de içine almışlar. Şafiîlere göre gece yarısına kadar geçen zamandır. İşte, görüyorsunuz kıymetliler. Hepsi Hadis-i Şeriflerden elde ettikleri mânâyı, o hak mezhebin yüksek âlimleri ortaya koymuşlardır ve Yüce İslam’ın bir kolaylıklar dini olduğunu, rahmet dalgalandığını, geniş caddeleri görmekteyiz. Bunlar yüksek âlimlerdir. Onların hiçbir içtihadi veyahut delillerini hafife alamazsınız. Önce vitir sonra teheccüd kılarsa vitir namazını yeniden kılması gerekmez. İşte, kıymetliler. Şafiîler de böyle söylemişlerdir. “Bir gecede iki vitir de olmaz.” Bu da Peygamberimiz’den gelen haberdir. Hanbelilere göre vitir namazının müstehap olan vakti gecenin sonudur. Yine Ayşe-i Sıddıka Annemiz (R.A.): Şanlı Peygamber’in vitri soruldu da: “Peygamberimiz vitrini nasıl kılıyordu?” diye sordular. O da şöyle buyurdu: “Bazen gecenin başında, bazen de ortasında, bazen ise gecenin sonunda vitir kılardı. Sonra ömrünün sonuna doğru vitri gecenin son kısmında kılmıştır.” buyurdular. İşte Hz. Muhammed’in okulunda küçük yaştan beri okuyan o kıymetli annemiz, olayların bizzat içerisinde bulunuyordu ve o okulda iyi okuyanlardan biri. “Sizden biri ikişer ikişer kılsın. Sabah vaktinin girmesinden korkarsa, tek bir rekât kılsın. Dolayısıyla gece kıldıkları kendisi için vitir kabul edilir.” diye de bir rivayet vardır Sevgili Peygamberimiz’den. Evet, bunu da yine Buhârî, Müslim; Hazreti Ömer’in oğlundan rivayet etmişlerdir. Hanbelilere göre de en faziletlisi, vitir namazının gecenin sonunda kılınmasıdır. Bunun üzerinde ittifak vardır. Yine; “Gecenin sonunda kalkamamaktan korkan kimse, gecenin evvelinde vitir kılsın.” diye de buyrulmuştur. Sevgili Peygamberimiz’den gelen haberdir. Şimdi İnşâAllah dersimiz yine vitir ile ilgili devam edecektir. Her sözü nur olan, hak olan ve bu hak mezheplerin delillerine âşinâ olup o delillere göre mensup olduğu mezhebini iyi yaşayan, rahmet deryasında ebediyyû’l ebed Allah’ın lütfuna mazhar olan kullarından eylesin.

 

Dakika 49:52

 

 

 

(Visited 406 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}