[jw7-video]

110- Amelde Fıkhı Ekber Ders 110

AMELDE FIKHI EKBER DERS 110

 

 

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler; Amelde Fıkhı Ekber ile derslerimiz devam etmektedir. Şimdi konumuz akika yani yeni doğan çocuğa dair bazı hükümler ortaya konmuştur.  Bu Yüce İslam’ın bu konuda da delillerini inceleyerek yüksek âlimlerimiz Hanefiler,  Malikiler, Şafiiler,  Hanbeliler ve diğer müçtehitlerimizin,  kıymetli âlimlerimizin görüşlerini ortaya koydukları hükümleri, sizlere bildirmeye devam ediyoruz.  Çünkü Ehlisünnetin bu âlimleri, bu ekoller dünyayı okutarak geldiler,  okutarak gidiyorlar.  Dünya Müslümanları bu hak mezheplere yüzde yüz müntesiptirler.  İçinde istisnai olarak birkaç kişinin bunların dışında kalması bu oranımızı etkilemez kıymetliler.  Bunlara Ehlisünnet vel Cemaat ekolü denir ki Yüce İslam’ı delilleriyle bilip hükümlerini açıklayıp insanlığa öğreterek okunarak, okutularak gelen bir ekoldür bu. İşte hak mezheplerin, gerçek müçtehitlerin ortaya koyduğu hükümleri bildirmeye çalışıyoruz. Her dersimizin başında da bunu işaret ediyoruz. Ehli bidat’a dikkat edin.  Ehli bidatin görüşlerinden uzak kalın,  Ehlisünnete sıkı sarılın,  sakın mezhep düşmanlarına aldanmayın.  Bunu hatırlatıyoruz sizlere. Mezhepsizlere de aldanmayın. Kişi âlimsiz ilimsiz olmaz.  Mezhep demek İslam’ın bilen müçtehitlere müntesip olmak demektir.  Fetvaya kendin müçtehit olacaksın, ya müçtehitten öğreneceksin.  İslam’ın bütün dillerini bilen müçtehitlerimiz dinde müçtehittirler.  Kimisi de o ekolde müçtehitlerimiz vardır. Bunların biz tümüyle ilgili bu muhterem âlimlerimizin size ortaya koyduğu hükümleri delillerle anlamaya,  anlatmaya,  okumaya, okutmaya, kendimizi irşat etmeye, insanlara da faydalı olmaya çalışıyoruz.  Onun için tabi buraya da dikkatleri çekiyoruz.  Ehlisünneti dışlamaya çalışan bu devrin naylon müçtehitleri bulunmaktadır bunlara dikkat edin. Bunların kimisi kendisi aldanmış kimisi de düşman kullanıyor.  Müslümanların arasına fitne fesat sokmak için.  Mezhepsizlere şöyle bir bakın ayeti kerimelere doğru dürüst mana da veremiyorlar.  Bilgileri çok cılız ve zayıf.  İyi taraflarını de eğer görürseniz Ehlisünnet hak mezhepleri taklit ediyorlar o taraftan da.  Oradan saptıkları zaman bakıyorsunuz bunlar bocalama ya başlıyorlar.  Onun için bunlara dikkat edin.

 

Dakika 5:01

 

Dünyayı asırlardır okutan bu gerçek âlimlerimize dikkat edin.  Bu gerçek âlimler Hazreti Muhammed’in,  Kuran-ı Kerim’in, sahabe ve tabiinin bu Ehlisünnet yolunu ilim ve İslam’ın ilmi delilleriyle ortaya koyan zati muhteremlerdir.  Bunları iyi anlamaya çalışacağız.  Kuran’ı Kerimi anlayarak,  bunları anlayarak, sünneti anlayarak ve bunların ne türlü yüksek âlim olduklarını anlamak için önce Kuran’ı Kerim’i,  sünneti, icmayı, kıyas-ı da bilmek lazım. Bunlarla hareket edilirse O zaman bu âlimlerin yüksek âlim olduklarını görürsünüz.  Allah(C.C.)  hepsine çok rahmet eylesin. Kıymetliler; şimdi akika konusunda Hanefi ekolünün yüksek şahsiyetleri bakalım ne demişler.  Bu konuda akika, kurban kesme emri, yeni doğan çocukla ilgili, buna akika, recebiyye atira kurban çeşitleri vardı ki neticede bu akika kurbanı recebiyyeyi,  atirayı nesh etti.   Bunlar cahiliye devrinde de vardı.  Şimdi sevgili Peygamberimizden şöyle bir haber var, bunlara dikkat edersek gerçekler daha iyi anlaşılmaktadır.  Kurban kendisinden önceki bütün kesmeleri Allah’a yakınlaşma maksadıyla yapılan kurbanları nesh etmiştir sözüyle bu sabit olmaktadır. Bunu Hazreti Ayşe validemizin rivayetidir.  Ondan da muhaddislerimiz rivayet etmişlerdir.  Akika doğan çocuk için kesilen kurbanın adıdır. Akika aynı zamanda saçtır çocuğun saçı.  Yeni doğan çocuğun saçlarını tıraş ederken kestikleri hayvanın adını akika koymuşlardır. Yeni doğan çocuğun saçlarını tıraş ederken kestikleri hayvanın adını akika koymuşlardır.  Recebiyye, recep ayında kestikleri koyuna isim olarak vermişlerdir. Atira’da yine hayvanın adıdır. Hayvanın kesilen yavrunun adıdır.  Şimdi bunlar nesh edilmiştir.  Cahiliye geleneklerinden idi bunlar.  Yüce İslam hakikati ortaya koyduğu için cahiliyenin yanlış olan neyi varsa ortadan kaldırılmıştır.  Doğruları koymuştur. Çünkü yüce İslam’da ki bütün emirler Allah’tan ve Peygamberdendir.  Hanefiler dışındaki Cumhur ise bakın bakalım o yüksek âlimlerimiz ne dediler?  Bunlar bakın ne diyorlar?  Bu cumhura göre doğan çocuk için akikanın sünnet olduğunu söylerler. İbni Abbas’tan gelen haber de Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin için gider,  koç ile akika kesmiş. Kim?  Cihan Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V)  efendimiz. Yani torunları için koç kestiğini söylüyor.

 

Dakika 10:00

 

Ve şöyle demiştir:  Erkek çocuk ile birlikte bir akika vardır o bakımdan onun için bir kan akıtınız ve çocuğun saçlarını tıraş ediniz.  Her doğan erkek çocuk akikası karşılığında rehinedir. Yedinci günde çocuk için kurban kesilir. O günde ismi konulur ve saçları tıraş edilir.  Şafiiler sünnettir demişlerdir Şafiiler’de.  Çocuğun nafakasını karşılamakla yükümlü olan kimse için sünnet olduğunu söylemiştir Şafii âlimleri ki Allah hepsine çok rahmet eylesin.  Yine Malikilere göre de erkek çocuk olsun,  kız çocuk olsun bir koyundur.  Yani bunlara birer akika kurban kesin koyun cinsinden ki tabi koç olması daha faziletlidir.  Şafilerle,  Hanbeliler erkek çocuk için 2 koyun,  kız çocuk için de bir koyun kesilir demişlerdir.  Bunu da yine bir rivayette Hazreti Ayşe validemiz aracılığıyla rivayet gelmektedir.  Erkek çocuk için birbirine denk 2 koyun,  kız çocuk için de bir koyun kesilir akika diye haber varit olmuştur. Evet, kıymetliler,  kıymetli muhaddislerimiz de bunu rivayet etmişler ve sahih olduğunu da söylemişlerdir. Tirmizi’de bunlardandır.  Böyle sahih olduğunu söyleyenlerden biri de Tirmizi’dir.  Yine şöyle bir baktığımız zaman deve veya bir ineği 7 çocuk için akika olarak keserse caiz olur da demişlerdir. Şimdi ulemamız bir konuyu her yönüyle incelemiştir.  Onun için Amelde Fıkhı Ekber’i de enine boyuna kütüphaneler dolusu âlimlerimiz kitap yazmışlardır, fakihlerimiz bilhassa.  Onun için Yüce İslam’ı gerçek âlimlerden öğrenmelidir.  Şimdi akika 7. günü kesilir.  Çocuk doğduğundan 7. gününde kesilir. Tabii mümkünse ama daha da sonra kesilebilir.  Şafilerle ile Hanbeliler 7. gününden önce ve sonra da kesecek olursa bu da yeterlidir demişlerdir. Yine Hanbeliler ile Malikiler şunu da eklerler.  Babadan başkası akika kesmez demişlerdir.  Şimdi Hanbelilerden yine bir grup kendisi için bir insan akika kesebilir mi?  Evet kesebilir, hem de müstehaptır da demişlerdir.  Ergenlik çağına girdikten sonra dahi olsa kesebilir de demişlerdir. Akikayı keserken ‘’Allahümme minke vel beyke akikate fil anin’’ diyerek kesen kimse bu şekilde Cenabı Hakk’a arzını, duasını ne yapar, zikrini,  niyetini bu şekil ispat etmeye çalışır.

 

Dakika 15:02

 

Allah’ım senden ve sana filanın akikası olarak niyet eder.  Şanlı Peygamber (S.A.V)  efendimiz Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin için akika kesmiş ve Bismillah Allah’ım senin için ve sana filanın akikası olarak deyiniz diye de tembih de bulunmuş,  Böyle buyurmuştur.  Akikanın kanından sürmek mekruhtur, cahiliye döneminde akikanın kanına bir pamuk parçası batırırlar ve onu doğan çocuğun başının üzerine bırakırlardı.  Pamuk veya emsali neyse işte bir şeyler. Onlara kanın yerini zaferan koymalarını emretti.  Kim?  Şanlı Peygamberimiz. Yani kan yerine zaferan yani güzel koku çalın güzel zaferan da güzel kokulardan biridir.  Şimdi bunun delili erkek çocuk ile beraber akika gerekir, onun için bir kan akıtırız ve onun vücudundaki eziyet veren kılları tıraş ediniz diye de haber varit olmuştur. Bu hadis-i şerifi bir cemaat,  rivayet etmiştir.  Yine akika kurbanının etlerinden yenilir,  tasadduk edilir,  fukarayı dağıtılır. Malikilere göre ziyafet vermek mekruhtur. Şafilerle Hanbeliler ise kemiklerinin kırılmaması müstehaptır.  Kemikler eklem yerlerinden ayrılırsa bu müstehap olur demişlerdir. Hz. Ali şöyle bir haber bulunmaktadır.  Sünnet olan erkek çocuk için birbirine denk iki koyundur.  Kız çocuk için ise bir tek koyundur.  Onun organları birbirinden ayrılmış olarak pişirilir, kemiği kırılmaz,  kesilir.  Kendisi yer başkasına da yedirir.  Tasadduk da eder ve bunu çocuğun doğumunun 7. günü mümkünse 7 günü yapar.  Kıymetli efendiler;  Yine sevgili Peygamberimiz (S.A.V)  Hazreti Fatıma‘nın Hz. Hasan ile Hüseyin için kestiği akika ile ilgili olarak ebeye kurbanın bir ayağının gönderilmesini,  yemelerini, yedirmelerini ve onun herhangi bir kemiğini kırmamalarını bildirmiştir diye de rivayet bulunmaktadır.  Bunu da Ebu Davut gibi muhaddislerimizden rivayet edenler bulunmaktadır.  Yine çocuğa dair hükümlere baktığımız zaman babanın doğumundan hemen sonra,  yani çocuk doğduktan sonra baba çocuğun sağ kulağına ezan okur ve sol kulağına kamet okuması müstehaptır. Babanın görevlerinden biri budur. Baba yoksa diğer ilgililer, veliler bunu yaparlar.  Peygamber (S.A.V)  Efendimiz Hazreti Hasan’ın kulağına doğumdan hemen sonra ezan okumuştur.

 

Dakika 20:10

 

Bunlar salih rivayetlerle bildirilmiştir. Kimin bir çocuğu dünyaya gelir de onun sağ kulağına ezan, sol kulağına da kamet okursa,  Ümmü Sübyan diye bilinen ve çocuğun takipçisi olan şeytanın ona zararı olmaz diye de Peygamberimizden rivayet vardır.  Görüyorsunuz ezan ve kametin çocuğun kulağına okunması ile şeytanı uzaklaştırıyor.  Hem de Ümmü Sübyan diye bilinen çocuğun takipçisi olan şeytanın ona zararı dokunmuyor,  oradan da korunuyor.  Onun için Müslümanlar bunlara da dikkat etmelidirler.  Çocuğun duyduğu ilk ses tevhit sesi olmuş olur. Yani çocuk doğar doğmaz Dünya’ya kulağında Allahu Ekber, Allahu Ekber, ezanın bütün içerisindeki yüce kelimeleri duyar.

 

Eşhedü enle İlahe İllallah ve Eşhedü Enle Muhammenden Resulullah

Hayyalesselah Hayyalel Felah

Allahu Ekber Allahu Ekber

La İlahe İllallah.

 

Bak işte burada hem tekbir var tekbirler var ve tevhit var, La İlahe İllallah tevhit cümlesini çocuk duyuyor. Kamette de ’’Kadıgametüsselah, Kadıgametüsselah’’ orda bulunmaktadır bu güzelim cümlede. Şimdi kıymetliler Yüce dinimizin her bir emri mükemmel mi mükemmeldir.  Yüce İslam’ın,  Şanlı Kur’an’ın, nurlu İslam’ın her emrini kaynağından iyice anla o değerlerle kendini,  neslini,  zürriyetini ve insanlığı değerlendir.  İnsanın değeri imanındadır,  emelindedir,  ahlakındadır,  iyi bir Müslüman olmasındadır.  Yoksa insanlar imanını kaybedince insan da değer diye bir şey kalmaz, Esfele safiline doğru,  cehennemin dibine doğru gider. Herkes aklını başına alsın.  Doğulu’yu, Batılıyı, güneyliyi, kuzeyliyi sakın takip etme. Allah ne emrediyorsa, Peygamber ne emrediyorsa,  yüksek âlimler bunları anlamışlar anlatmışlarsa ki hepsi hazır olarak ortaya konmuş,  bunların kıymetini bilin.  Kıymetli efendiler; Dünya’dan ayrıldığında da ona biliyorsunuz telkin veriliyor telkin de tevhittir biliyorsunuz. Ne diyor telkin verirken: Cana kurulduğu zaman insanlar onun yanındaki insanın yapacağı şey onun duyacağı kadar La İlahe İllallah,  Muhammedurresulullah demesi lazım.  Cana kurulan insan duysunda o da söylesin son nefeste imanla gitsin diye. Bak Dünya’ya gelince de tevhit, ölürken tevhit, mezarda da telkin yine tevhittir. Allah’u Teâlâ gerçek tevhit imanından bizleri ebediyülebet ayırmasın,  hem de kâmil ve ebedi daim biri imanla kendisine kul Hz. Muhammed’e ümmet eylesin.  Birbirimize de bu gerçekleri tebliğ edelim kıymetliler. Demek ki burada şeytanı İlahiyi ne yapıyor – uzaklaştırıyor. Ne? Ezan ve kamet şeytanı uzaklaştırır. Hem de ezan okunurken şeytan bütün gücüyle feryat ederek de kaçar.

 

Dakika 25.04

 

Sinekten daha kötü olur.  Onun için iyi bir Müslüman Cihan’a bedeldir.  Bütün şeytan ordularına bedeldir iyi bir Müslüman.  Allah’ın lütfu,  Kerem’i, himayesi ile ve onun yardımıyla. Çünkü iyi bir Müslüman Allah’ın korumasında onun himayesindedir.  Allah’u Teâlâ kuluna verdiği bütün kuvvetleri Allah yolunda kul,  Allah’ın koyduğu kurallara uyarak yaşarsa İşte o zaman bu kişi muttekidir.  Takva ehlidir,  Allah’ın korumasındadır. Ne diyordu bak şimdi çocuk için sağ kulağına şunu da söylemenin sünnet olduğunu söylediler. Ne diyorsun çocuğun sol kulağına,  bunu sağ kulağını da demişlerdir.

‘’İnnî eûzü bike ve zürriyeteha mineşşeytanirracim’’  Ne demiş oluyorsun? ‘’inni’’ diyorsun ben, ‘’ euzu bike’’  yüce Rabbim, yüce sıfatlarla muttasıf olan Rabbim. Bu çocuğu ben sana sığındırıyorum. Senin emanetine,  korumana havale ediyorum ve ‘’zürriyeteha’’ onun zürriyetini de.  Neden korunması isteniyor?  Mineşşeytanirracim. Racim şeytandandır. Kovulmuş olan şeytandan onu ve zürriyetini sana sığındırırım diyor.  Hepimiz Rabbimize sığınmalıyız.  Onun korunmasına himayesine girmeliyiz.  Kendimizi de,  zürriyetimizi de Allah’a emanet etmeliyiz ama ona itaat ederek İsyan etmeyerek,  emirlerini bir, bir yerine getirerek. Hatalarımız için de candan gönülden istiğfar ederek, tövbe ederek. Şanlı Peygamber hurmanın bir kısmını, çiğneyerek karnına ininceye kadar diyor ne yaptı?  Tahnik edilmesini uyguladığı yani bu uygulama sünnettir. Hurma yoksa tatlı bir herhangi bir şey ile onu tahnik eder.  Yani çocuğun ağzına böyle ezilmiş,  çiğnenmiş bir hurmanın tadı çocuğa tattırılır.  Benim bir oğlum oldu onu alıp Hazreti Peygambere diyor (S.A.V)  götürdüm diyor.  Kim diyor bunu? Ebu Musa söylüyor (R.A.) Ona İbrahim adını verdi ve bir hurma ile onu tahnik etti. Yani hurmayı ezdi ve çiğnedi çocuğa onun tadından tattırdı. Ona bereketli olması için dua edip bana verdi. Ebu Talha’nın oğlu Abdullah’ı dünyaya geldiğinde alıp o Cihan Peygamberi Hazreti Muhammed’e götürdüm.  Bana beraberinde hurma var mı diye sordu.  Ben evet deyip ona bir kaç hurma verdim. Onları ağzında çiğnedi sonra çocuğun ağzını açtı ve çiğnediği bu hurmayı onun ağzına koydu çocuk onun tadını almaya başladı. O Şanlı Peygamber (S.A.V)  Rahmet ve merhamet, adalet Peygamberi,  eşi bulunmayan eşsiz önder,  en büyük Peygamber (S.A.V)  Ensar’ın taneli yiyeceği hurmadır.

 

Dakika 30:10

 

Dedi ve ona Abdullah adını koydu.  Şimdi bunlar Peygamberimizin bir, bir uygulamalarıdır.  Bunları biz Ümmeti Muhammed’e duyuralım ki,  insanlar Peygamberinin uyguladığı bu güzelim hükümleri onlar da uygulasınlar ve faydasını görsünler.  Yanlışa düşmekten korunsunlar.  Kıymetliler; şimdi çocuk doğduğu zaman tabii tebrik edilir. Tebrik de de dualar okunur. Bunlardan biri de şudur. ‘’Barakallahu leke fil mevhubi leke ve şekertel vahide ve bela eşikkebu ve ruzitta birrahu’’ diye tebrikler de bulunmakta menduptur dediler. Sana bağışlanan bu çocuğunu Allah mübarek kılsın diyorsun. Yani ‘’Barekallahu leke’’ dediğin zaman ‘’filmevhudi’’ yani bağışlanmış olan bu çocuk için Cenabı Hakk’a dua ediyor.  Bu çocuğunu Allah mübarek kılsın diyor. Sen de bağışlayana şükreden bir kimse olasın.  Bu çocuk gücüne, kuvvetine erişir ve sana da onun iyiliğini görmek nasip olur diye de İnşallahu Teâlâ bu şekillerde duada, tebrikler de bulunursun, Çünkü İslam’da sözler beyhude değildir,  meşru sözler söylenir, ya Kuran-ı Kerime dayanmalı, ya da sünnete dayanmalıdır yahut da kıymetli âlimlerimize ilmine istinat etmelidir.  ‘’Barakallahu leke ve barekallahu aleyke’’  diye de ne yaparız?  Yine tebrikler de ve dualarda bulunuruz. Fatıma-tüz Zehra (R.A)  hakkında da Peygamberimiz bak ne diyor; kızı Fatıma’ya Hüseyin’in saçını tart ve onun ağırlığınca da gümüş tasadduk et buyurdular.  Bu da akika da yapılacak işlerden biridir kurban ile beraber. Saçlarını tıraş et ve onun ağırlığınca gümüş tasadduk et. Buna kıyasen altın tasadduk onu da söylemişlerdir ulemamız kıymetliler. Yine bunlar birer, birer Hanefilere göre erkekler için kuvvetli sünnetlerindendir.  Bu hangisidir?  Doğduğu gün ve 7. gün çocuğun sünnet edilmesi,  bunun hakkında da mekruhtur dediler.  Çünkü bu Yahudilerin uygulamasıdır, sünnet olmak,  İslam’da esastır ama Maliki ve Hanbeliler ne dediler bu konuda, sünnet olmak konusunda,  erkekler için kuvvetli sünnetlerindendir yani terk edilmez. Erkekler sünnet edilmelidir.  Dişilerde ise dediler bu bir ikramdır,   iyi yapılabilir.  Yani kız çocuklarda sünnet edilebilir. Onlar içinde bu ikramdır. Deliler mendup olduğunu da söylediler.  Şafiiler de şöyle dediler:  Sünnet erkekler için de kızlar için de farzdır dedi Şafiiler.  Yine Ahmet Bin Hanbel Hazretleri,  erkekler için vacip, kadınlar içinde bir ikramdır da dediler.

 

Dakika 35:07

 

İşte görüyorsunuz ki bu kıymetli âlimler birbirlerine yakın hükümler beyan ettiler.  Hepsi kendi açısından pek doğrudurlar hepsi doğrudur.  Hepsinin bakış açısı,  delillerden aldıkları manada zengindir ve farklıdır.  O farkta rahmettir. Kıymetli efendiler; güzel bir isim seçmesi de sünnettir yani çocuklara güzel isim verilmelidir. Sakın ola ki çocuklara derme, çatma, uydurma isimler vermeyiniz.  Çocuklarınıza İslam’da, Şanlı Kur’an’da,  sünnette olan isimleri veriniz.  Çok kıymetli ne varsa hepsi İslam’da mevcuttur. Çöpten, çalıdan uydurma isimlerden manasına bakmadan kulağına hoş gelen kelimeleri isim diye koymak akıl kârı değildir. Şimdi buradan baktığımız zaman da isim konusunda da tabii Peygamberimiz Yüce İslam gereken uyarıyı,  insanlara yapmış, neyin güzel olduğunu da ortaya koymuştur.  Sizler kıyamet gününde isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız. İşte görüyorsunuz Peygamberimizden gelen haber bu.  O bakımdan isimlerinizi güzel koyunuz.  Şimdi bunu kim söylüyor,  Peygamberimizden rivayet edilen bir hadisi şerif bu. Ebu Davud gibi de kıymetli muhaddislerin rivayetini görüyoruz.  Şimdi yine en faziletli isimler nelerdir diye sorarsanız,  erkek çocuklar için Abdullah, Abdurrahman gibi isimlerdir.  Daha pek çok bunlar örnek olsun diye en baştaki isimler.  Yüce Allah’ın en sevdiği isimler Abdullah ile Abdurrahman’dır diye de Sahih-i Müslim’de rivayet vardır.  Yine diğer muhaddislerimiz şöyle rivayet etmişlerdir.  Bunlar hep sahih rivayetlerdir.  Bu isimlerin müsemma ya uygunluğu bakımından en doğru olanı halis ile hemmamdır.  En çirkin olanları ise had ve mürredir demişlerdir.  Bu konuda da bu şekilde rivayet etmişlerdir. Tabii ki bunlar şöyle bakınca haris ne demektir?  Haris ilk akla gelen anlamı ekip biçen gibi.  Yani hep hayırlı yolda çalışan,  hayırlı ameller işleyen,  karşılığında da hayırlı amelin karşılığı hayırlı sevaplar, mükâfatlardır.  Şimdi Hemmam ise bu da çok gayretli çalışan çabalayan demektir. Eğer sen bu özelliklere sahipsen,  sana haris demeseler de Allah yolunda çalışan kişi isen, senin o sıfatın sende bulunur. Şimdi had ve mürrenin de niye iyi olmadığını sorarsanız harbi Allah yolunda savaşmayan kişiler için Allah yolunda cihat edenler en yüksek zirvede olanlardır.  Bunları da doğru anlamak gerekmektedir.  İnsanlar dünya da iki yolda çalışır çırpınır dururlar.  Biri Allah yolundadır, Öbürü tağutların yolundadır.

 

Dakika 40:03

 

Mürre ise tatlı olmayan yahut acı demektir.  İblisin bir künyesi de şeytanın da bir künyesi de mürre olduğu söylenmiştir. Şimdi kıymetliler tabii biz ipuçlarını veririz.  Her şeyi A’dan, Z’ye anlatılmaya kalkılırsa buna ne saatler yeter ne ömür yeter.  Benim ismimi ad olarak kullanınız Peygamberimiz böyle buyurdu. Fakat künye olarak benim künyemi kullanmayınız diye sahih rivayet vardır. Aralarında Muhammed adı bulunan her bir aile halkına mutlaka hayırlı bir rızık verilir buyurulmuştur. Yani erkeklere verilecek isimlerden birisi de Muhammed ismidir.  Bakın bu da Peygamberimizden gelen habere dayanmaktadır.  Rastgele biz konuşmamız gerekir.  Yani bir delil olması lazım, hak delil.  Şimdi kötü isimler vardır. Bunlar şeytan,  zalim, Şahap,  Yıldız, Alev, Himar, Kuleyb gibi çirkin isimler vardır.  Bunlar hoşa gitmeyen isimlerdir.  Naci, Bereket gibi İsimlerde bunların da mekruh olduğunu söylemişlerdir.  Çocuğuna Eflah,  Necih,  Yessar diye isim verme. Çünkü sen o buralımıdır diye sorarsan sana hayır diye cevap verilir diye bir de haber gelmiştir. Şimdi kıymetliler çirkin isimler konusunda de Peygamberimizin çirkin isimleri değiştirdiği de rivayet edilmiştir.  Bu mesela Asiye isyankâr anlamına gelen bu ismi değiştirmiştir.  Ona Asiye’ye ismindeki kadına sen Cemile’sin diyerek ismini Cemile koymuştur.  Yine Berre adını Zeynep diye değiştirdiği de sabit olmuştur,  bunun Cahş kızı Zeynep olduğu da söylenmiştir. (Radıyallahu Anhünne ve Erdahüm ecmain) Tek bir isim ile yetinmek evlâdır.  Şimdi sittünnas, sittül ülema, sittül kudat gibi isimler de mekruh olduğu söylenmiştir.  Abdül Kâbe, Abdül Uzza,  bunlar hiç caiz değildir bu isimlerde.  Sonra kötü lakaplar zaten takmak haramdır.  İnsanlara kötü lakap takarsan haram işlemiş olursun ama güzel sıfatlar verilebilir.  Aver,  sonra ameş gibi lakaplar takmak da haramdır demişler.  Aver yani kör demek. Adam kör değilse de kör olsa da böyle bir sıfat takamazsın.  Ameş yani gözleri kısık olanlara bunlara da bu lakaplar da doğru değildir.  Bunların haram olduğu söylenmiştir. Çünkü Müslüman’ın gönlünü incitmek ona kötü sıfat vermek caiz değildir.

 

Dakika 45:00

 

Ona güzel lakaplar caizdir.  Peygamberimiz sahabelere güzel sıfatlar vermiştir.  Mesela Ömer El Faruk (R.A)  Faruk sıfatı lakabı verilmiştir.  Hazreti Hamza’ya Seyfullah,  Allah’ın kılıcı sıfatı verilmiştir.  Şimdi Hz. Ali’ye Esedullah sıfatı, lakabı verilmiştir.  Şimdi nedir Esedullah, Allah’ın Aslanı demektir.  Seyfullah Allah’ın Kılıcı demektir. Halit Bin Veli’de de Seyfullah denmiştir.  Sonra Kuddüs,  Elber,  Halik ve El Rahman gibi ancak Allah’a yakışan isimleri bunları Allah hakkında söylenen bu isimleri sıfatları isim olarak insanlara vermek haramdır dediler.  Ancak nasıl olabilir bunlar? Abdurrahman, Abdül Kuddüs mesela iyi isimler verebilirsin.  O zaman olur.  Başına Abit kelimesini getireceksin. Kıymetli dostlarımız; size akika hakkında kısaca öz olarak vermeye çalıştık ama ne kadar az ve öz desek de çok zaman almaktadır.  Şimdi de ‘’zebahir’’ konusunda, yani hayvanların doğru dürüst İslam’da ki hükmüne göre doğru dürüst hayvan kesimi anlamında kurbanların kesilmesi, hayvanların kesilmesi gibi ‘’zebahir’’ hakkında da bilgiler vermeye çalışacağız inşaAllah.  Hanefi ve Maliki ekolünde ki yüksek âlimlerimize göre kesilecek şeyler dört tanedir. Hayvanın boğazı kesilirken şu dört şeye dikkat etmek lazım. Birisi boğaz,  hayvanın boğazı yerli yerince kesilecek, birisi yemek borusu bu da yerli yerince kesilmesi lazım. Bir de bunların iki tarafında ‘’vedeş’’ diye bilinen iki kalın damar boynun bu sağında ve solunda bulunan iki kalın damarın iyice kesilmesi lazımdır. Şimdi kesim yeri ‘’lebbe’’ diye bilinen hayvanın çene arasıdır yani boynun alt kısmı ile çene arasında ‘’lebbe’’ denilen yerden kesilmesi gerekmektedir.  Her Müslümanın kendi kesimini kendinin yapması makbuldür.  Hele kurbanlarda herkesin kendi kurbanını kendi kesmesi güzeldir,  faziletlidir.  Kesme lebbe ile ‘’lihye’’ arasında olur. Şimdi ‘’lihye’’ hayvanın çenesindeki sakala denmektedir. ‘’Lebbe’’ boynun alt tarafı,  ‘’lefye’’ sakal demek olduğunu söyledikten sonra nahır boyundaki kalın damarların kesilmesidir.  Şimdi ‘’nahır’’ boğazın alt tarafında olur.  Boğazın dibinde bulunur.  Mecburi kesim ise bedenin herhangi bir yerinde yara açmak demektir. Buna ‘’ıstırarı zebih’’ denmektedir.  Normal değil de kaçan bir hayvanı yakalayamıyorsun. Kuyuya düşmüş bir hayvan ölüyor çıkarıp da kesme şansın yok neresini bulursan orasından kan akıtmaya çalışacaksın.

 

Dakika 50:08

 

Şimdi demek oluyor ki Şafiiler ile Hanbelilere göre şöyle bir baktığınız zaman onlar da ‘’lebbe’’,  ‘’nahır’’ adı vermişlerdir, Hanefiler ile Malikilerin dediklerine yakın görüşler beyan etmişlerdir.  Şimdi ‘’zebih’’ konusunda şimdi hayvanın biliyorsunuz kesilmesi ‘’zebih’’ şarttır,  doğru dürüst kesim yapmak şarttır.  Şimdi Yüce Allah şanlı Kur’an’da buyuruyor, ölü eti yenmez,  ölmüş hayvan,  kesmeden ölmüş yenmez. Kan,  akan kan,  akmış kan yenmez. Domuz eti, yenmez. Allah’tan başkası adına boğazlanan ne varsa,  bunların hiçbiri yenmez,  hepsi haramdır.  Boğulmuş olan bir hayvan,  boğularak ölmüş, haramdır yenmez.  Bir şeyler vurulmuş,  ölmüş yenmez haramdır.  Yüksek bir yerden yuvarlanmış,  ölmüş kesilmemiş bunların hiçbiri ölmüş.  Süsülmüş,  ölmüş.  Yırtıcı bir hayvan tarafından yenilmiş hayvanlar,  bunların hiçbirisi yenmez haramdırlar.  Kestikleriniz hariç buyrulmuştur.  Mesela eti yenen bir hayvanı ölmeden önce kesmişsen işte bunlar müstesna, bunlar yenirler.  Üzerinize diyor bu ilk sayılanlar haram kırıldı. Kim diyor?  Yüce Rabbimiz buyuruyor,  Maide suresi 3. ayeti kerime bu kıymetli dostlarımız; Şimdi kanı akıtılan ve üzerinde Allah’ın adı anılan da diş veya tırnak olmadığı sürece yiyiniz.  Bunun sebebini açıklayayım. Diş bir kemiktir,  tırnak ise Habeşliler ’in bıçağıdır diye buyurdu. Kim? Şanlı Peygamberimiz.  Bu haberde Peygamberimizden gelmektedir. İşte Peygamberimiz ayeti kerimeyi bu şekil iyice açıklamış oldular.  Ayetin zaten hükmü açık,  meydanda. Fakat insanlara daha iyi anlasınlar diye en Şanlı bir Peygamberin dili ile İslam hem anlatılmış tebliğ edilmiş, hem uygulanmıştır.  Dünya bu Yüce İslam’ı doğru öğrensin âlimlerle de kıyamete kadar bu İslam daim olsun devam etsin diye. Onun için kanı akıtılan ve üzerinde Allah’ın adı anılan da ne diyor –  kanı akıtılandan maksat kesim yapmak doğru dürüst kesmek ama diyor tırnakla kesmeyin.  Dişle de kesmeyin diyor.  Bunlarla kesilirse kesilmiş sayılmaz buyurdular.  Bunun sebebini açıklayayım dedi Peygamberimiz. Diş bir kemiktir,  tırnak ise Habeşlilerin bıçağıdır diyor. Şimdi bunun hikmetleri dürüm, dürüm kaynamaktadır.  Akıtılmış olan kanın mesela çok zararlı olması.  Niçin akıtılmış kan haramdır yenmiyor.  Çünkü çok zararlıdır. Her zararlıyı Yüce Allah kullarından ne yapmış, zararı uzaklaştırmak için zararlılar haram kılınmıştır.  Bunun içindeki hikmeti bilmeyenler, İmanı olmayanlar,  inançsız insanlar,  Allah’ın kurallarını kanunlarını ilmi olarak bilmeyenler,  kendi hevalarına uyarlar,  zarara saplanırlar cehenneme yuvarlanır giderler.

 

Dakika 55:16

 

Kendilerine yazık ederler.  Çünkü kan birçok mikrop ve bakterinin barınağıdır.  Mikroplar kanda biraz akıtılmış kanda barınırlar. Sonra bunu kan grubu dolayısıyla bunun böyle mikroplu kanların karışması da önlenmiş olur. Kan necis sayılmıştır,  akan kan necistir.  Kanın ayrılmasını sağlamak ve kanın içerisinde kalmış olacağı için meyte,  leşin haramlığına dikkat çekmektedir.  Çünkü kesilmeden ölen hayvanların içinde kan kalıyor,  dışarı akmıyor,  hayvan zehirleniyor komple. Meyteler,  komple insanları o ölü hayvanlar zehirlidirler.  Dolayısıyla insan sağlığına ne kadar zararlı ne varsa yüce İslam onları yasaklamıştır, çünkü yaratan yarattıklarının özelliğini herkesten daha iyi bilmiyor mu?  Yaratan yarattığını bilmez mi? Yarattığı kulun ne ile mutlu olacağını nelerden zarar göreceğini bilmez mi?  Bunun için aklın varsa, imkânın varsa Allah’ı dinle.  Yüce İslam’ın emirleri Allah’ın emirleridir.  Peygamberin emirleridir. Yüce İslam Allah’ın kanun ve kurallarıdır, ulema de bunun hükümlerini ortaya açıklayan zatı muhteremlerdir.  Allah’a hamdolsun Peygamberine salatü selam olsun. Bütün âlimlerimize rahmet üstüne rahmet, nur üstüne nur olsun.  Onların mezarları ve mahşeri hep nur olsun.  Ebedi Allah’ın rahmetine mazhar olsunlar.  Âlimlerin de hakkı ödenmez. Şehitlerin hakkı ödenmez. Kıymetliler hayvanı kesen kimse biliyorsunuz,  buna da ‘’zabih’’ denmektedir.  Bu kişi yani bu işe ehil olacak yoksa ehliyet olmazsa olmaz Kestiği hayvan,  yenilmeyen ve haram olacağı,  kim bu mesela müşrikler.  Dinsizlerin kestikleri yenmez.  Mürtetlerin, zındıkların kestikleri yenmez. Yani her insanın kestiği yenmez.  Şanlı kasap olsun isterse,  dünyanın en ünlü kasabı olsun müşriklerin kestiği yenmez. Mürtetse zındıksa kestiği yenmez.  Müslüman’ın kestiği yenecek.  Burada en yakın bir ehli kitap buna yakın olan da. Ama sen Müslüman olandan ayrılma, Müslüman olanın kestiğini ye aldanma. Develerin nahyedilmesi, inek ve koyun koyunların ‘’zebih’’ edilmesi sünnettir. Evet, kıymetliler; Şimdi tabi bu şekil şema açısından öyledir.  Şanlı Kur’an’da Yüce Rabbimiz bakın ne buyuruyor Maide suresi 5. ayeti kerimede.  Allah’tan başkası adına boğazlanan ne varsa hiçbiri yenmez.  Allah’tan başkası adına kesilmişse bir hayvan onun eti yenmez ve putlar üzerinde boğazlananlar katiyen yenmez.

 

Dakika 1:00:00

 

Keserken Allah’tan başkasına yönelmek haramdır.  Evet kıymetliler.  Mürtetlerin,  dinsizlerin,  putperestlerin,  müşriklerin mesela kestiği yenmez kesin olarak. Bazı devletler vardır Dünya’da.  Bunlar putperest devletlerdir.  Sonra bu komünist, ateist devletler vardır.  Bunlardan et ihracatı,  ithalat yapılamaz ve bunların kestikleri yenmez. Onun için ancak olsa olsa canlı hayvan ithali zaruret ve ihtiyaç duyulduğu zaman olabilir, yoksa et ithali mürtetlerden,  putperestlerden, komünist ülkelerden et alınamaz, kestikleri yenmez.  Batıl inancını terk edenler hariç.  Şimdi insan önce yanlış yollardadır sonra düzelmiş olur.  Onlar hariç Müslüman olduysa. Bir de Bâtıni fırkalar vardır Bâtıniler. Onların kestiği de yenmez.  Kestiği ittifakla helal kabul edilen kişiler kimler?  Müslüman olduğunu kesin ispat edenler.  Kişi Müslüman olduğunu ispat edecek.  Ne ile? Bir kişinin Müslümanlığını ispat eder açıktan bir kelimeyi şahadet getirir,  kelimeyi tevhit okur onu bilirse,  beş vakit namazını yerli yerince kıldığını görürsün.  Bunlar Müslüman olma alametleridir.  Bunun gibi eğer namazına dikkat gösteren,  akıl baliğ olmuş,  Müslümanların kestikleri yenir.  Kestikleriniz müstesna.  Ne diyor Yüce Rabbimiz; Hayvanlar kesmeden ölen hayvanların hiçbiri yenmez, kestikleriniz müstesna,  kestikleriniz derken kimi kastediyor,  Müslümanları kastediyor. Kitap burada kesin Müslümanlaradır.  Ayeti kerimeleri de doğru anlamak gerekir.  Bir de Müslümanların nimetlerden fazla faydalanması için ehli kitabı da Müslümanların Müslümanlara yakın kabul edilmiş ve onların kestiği yenir,  ehli kitabın kızı alınır.  Ama Müslüman’dan başka dünyada kimseye kız verilmez. Ancak kız verirken Müslüman’a verilir.  Niye?  Sen Müslüman olanı Müslüman olmayana onun emrine nasıl verirsin ki İslam azizdir. Aziz olanı zelil olanın emrine mi vereceksin? Buna Kuran’ı Kerim asla müsaade etmemiş,  Şanlı Peygamber asla müsaade etmemiştir. Yani Allah’ın ve Peygamberin buna müsaadesi olmamış, kesin yasaklanmıştır.  Müslümanlar bütün Dünya’yı kurtarabilirler,  Dünya’nın hayrına çalışırlar,  bütün izzet İslam’da, Müslüman’da vardır ama Müslüman olmayana sen Müslüman’ın kızını götürüp veremezsin. Kestiğini de yiyemezsin.  Aklını başına al.  Bütün hak mezheplerinin tamamının görüşleri de böyledir.  Hiçbir müçtehit,  hiçbir âlim dememiştir ki kızımı götür de gayrimüslime, dinsizlere ver.

 

Dakika 1:04:39

 

 

(Visited 89 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}