[jw7-video]

72- Amelde Fıkhı Ekber Ders 72

Amelde Fıkh-ı Ekber Ders 72

 

Muhterem izleyenler, Amelde Fıkh-ı Ekber’den keşif notlarımız devam ediyor. Yine konumuz küsûf namazı. Küsûf namazı hakkında İmâm-ı Âzama göre, imam gizli okur bu namazı kıldırırken. Tabii buradaki her kıymetli âlimin bir kıymetli, yüksek delili vardır. İmâm-ı Âzam da İbn-i Abbas ile Semüre’den gelen o kıymetli rivayetlere dayanarak böyle demiştir. Sevgili Peygamberimiz (A.S.V.) bakın ne buyurdular: “Şanlı Peygamber ile beraber küsûf namazı kıldım.” diyor. Kim diyor bunu? İbn-i Abbas diyor. “Ve namazda onun kıraatinden bir harf bile duymadım, bir harf bile işitmedim.” diye İbn-i Abbas tan gelen haberde. İmâm-ı Âzam bu haberlere istinaden imam gizli okur demiştir. Yine; “Sevgili Peygamberimiz, bize bir Güneş tutulmasında namaz kıldırdı, sesi hiç işitilmiyordu.” diyordu. Semüre de böyle söyledi. Asıl olan ise gizli okunmasıdır, çünkü gündüz namazıdır denilmiştir. Küsûf namazı ise tek tek ve gizli kıraatle kılınır. İmâm-ı Ebû Yusuf ile İmâm-ı Muhammed de -bakın- ne diyorlar? “Küsûf namazında imam açıktan okur.” Bunların da dayandığı delil; “Şanlı Peygamber -yine- (A.S.V.) küsûf namazında açıktan okumuştur.” Bu da Ayşe-i Sıddıka Validemiz’den gelen haberdir. Kıymetli ve muhterem efendiler, yine bunlarda her kıymetli âlimin kıymetli dayandığı deliller bulunmaktadır. Birine göre bir delil zayıf geliyor, birine göre güçlü geliyor, kuvvetli geliyor. Onun için delillerin birine göre zayıf olup, öbürlerine göre güçlü olup olmadığına dikkat edilmeli. Deliller iyi araştırılmıştır kıymetli âlimlerimiz tarafından. Şafiî ve Mâlikîlere göre imam gizli okur küsûf namazında. Yine Ay tutulması ise açıktan okunur, gece namazıdır diyorlar onlar da. Hanbelilere göre açıktan okunur, burada da yine Peygamberimiz’den gelen biraz önceki delillere dayanılmaktadır. “Yine Hz. Peygamber, küsûf namazı kıldırdı ve bu namazı açıktan okudu.” diye haberler bulunmaktadır. Gelen haberlerde açıktan da olmaktadır, gizli de olmaktadır. Küsûf namazında gizli kıraat, cumhurun görüşüdür.

Dakika 5:03

Hambelilerle İmâm-ı Ebû Yusuf ve İmâm-ı Muhammed’in görüşleri tercih edebilir. Hem küsûf hem de husûf namazlarında kıraat açıktan olmalıdır. Açıktan okumak daha iyidir diye tercih yapan âlimler vardır. Fakat cumhurun çoğunluğu, gizli olmasını tercih etmişlerdir. Bundan da yine anlıyoruz ki, İslam’ın rahmet caddeleri çok geniş. Rahmetler dalgalanıp insanlığın tüm işlerini kolaylaştırmıştır. Yine küsûf ve husûf namazı ile yasaklandığı vakitlerde küsûf ve husûf namazı kılınamaz. Mesela; kerahat vakitlerinde, namaz kılmanın yasak olduğu vakitlerde bu namazlar da kılınamaz. Şafiîlere göre ise kılınabilir. Yasak olduğu beş vakit nafilelere mahsustur, kılınabilir demişler. Kim demiş? Şafiîler demiş. Hanefilere göre mekruh vakitler dışında kalan diğer bütün vakitlerde kılınabilir ve bu namazların vakti mekruh olmayan vakitlerdir demiştir. Hanefiler, mekruh vakitlerde bu namazları da kılmak yine mekruhtur demişlerdir. Mâlikîlere göre küsûf namazının vakti, zeval vaktine kadardır. Yani güneş kerahat vakti çıkınca zevale kadardır demişler. Güneş zevalde tutulursa küsûf namazı kılınmaz demiş Mâlikîler. Müdevvene dışındaki kaynakların, İmâm-ı Mâlik’ten rivayete göre güneşin tutulma durumunda ve ikindiden sonra hemen de kılınabilir (Mâlikîlerde). Yine husûf namazı konusunda ise ay açılıncaya kadar tekrarlamak menduptur demiş Mâlikîler. Şafiîlere göre, husûf ve küsûf namazları bütün vakitlerde kılınabilir. Delil olarak da; “Küsûfu gördüğünüz zaman üzerinizdeki karanlık aydınlanıncaya kadar Allah’a dua edin ve namaz kılın.” diyen bu Hadis-i Şerifi delil getirmişlerdir Şafiîler. Fakat kerahat vakitlerinin delilleri daha önce anlatıldığı gibi daha güçlüdür. Ay tutulması; namazı Ay’ın açılmasıyla kaçırılmış olur. Şafiînin yeni mezhebine göre sabah vaktinin dolması ile husûf namazı kaçırılmış olmaz. Ay’ın tutulmuş olarak bakması ile de husûf namazı yine kaçırılmış olmaz demiştir Şafiîler. Evet, kıymetliler. Hambelilere göre, küsûf namazının vakti güneşin tutulduğu andan itibaren güneş açılıncaya kadar geçen zamandır. “Namaz kılın ve içinde bulunduğunuz karanlık aydınlanıncaya kadar Allah’a dua edin.” diyen Hadis-i Şerifi delil olarak almışlar. Vakti güneş açılıncaya kadardır. Hambelilerde de durum böyle.

Dakika 10:20

Her küsûf olayı namaz kılmanın yasak olduğu bir vakitte vuku bulmuşsa, namaz kılınmadan Allah’a dua edilir demiş Hanbeliler. “Biz Mekke’de iken ikindiden sonra güneş tutulmuştu insanlar ayağa kalkıp dua etmeye başladılar. Bunun sebebini sordum cevaben böyle yaparlardı.” denildi. İşte, kıymetliler. Bu da delil olarak ortaya konulmuştur. Bu Hadis-i Şerif Katâde’nin rivayet ettiği bir Hadis-i Şeriftir; ayrıca yine Esrem de bunu rivayet etmiştir. Bu namazlar kaza edilmez. Şanlı Peygamber’in (A.S.V.); “Güneş açılıncaya kadar namaz kılın.” Hadis-i Şerif-ini de daha önce bildirmiştik. Küsûf namazı için hutbe var mıdır? Güneş ile ay; Allah’ın azâmetini gösteren ayetlerden iki ayettir. Bir kimsenin ölümü yahut hayatı sebebiyle tutulmazlar Peygamberimiz’den gelen haber böyle. Evet, kıymetliler. Kıymetli muhaddislerimiz bunu rivayet etmişlerdir. Hanefi ve Hambelilere göre hutbe yoktur. Bu küsûf namazında, namaz kılmayı emretmiştir Şanlı Peygamber (A.S.V.). Mâlikîlere göre vaazda bulunmak menduptur. Şafiîlere göre küsûf ve husûf namazları için iki hutbe okuması sünnettir demişler. Yine haberde, Şanlı Peygamber (A.S.V.) namazını tamamlayınca insanlara hutbe irade etmek için kalktı, Allah’ı lâyık olduğu şekilde övdü, hamd-ü senada bulundu ve sonra şöyle buyurdu: “Şüphesiz ki güneş ile ay, kimsenin hayatı veya ölümü sebebiyle tutulmazlar.” Yani bu, bunlar Allah’ın iki ayetleridir. Kimsenin ölümü, hayatı sebebiyle tutulmazlar buyurdu ve orada nasihatte bulundu diye haber gelmektedir. Tövbe etme, sadaka vermek, dua ve istiğfarda bulunmak hayırlar işlemeye teşvik eder. Yine kibirden, gururdan, gafletten insanları sakındırır ve hayırlı işlere teşvik eder. Yanlış işler konusunda ikazda bulunurdu Şanlı Peygamberimiz diye haber gelmektedir. İmam, valinin izni olmaksızın hutbe veremez diyor. Kim bunu diyor? Şafiîler diyor. Yani devlet başkanının izniyle olur diyor Şafiîler bu namaz için.

Dakika 15:01

Allah’ı zikretmek, Allah’a dua etmek istiğfar etmek, sadaka vermek, çeşitli ibadetlerle Allahu Teâlâ’ya kullukta bulunmak konusunda ittifak etmişlerdir. Bu durumu görünce Allah’a dua edin, tekbir getirin, sadaka verin, namaz kılın. Yine bu gibi bir şey görünce Allah’a dua ve istiğfara yönelin. İşte Güneş tutulması, Ay tutulması konularında Peygamberimiz böyle öğütlerde bulunmuştur. Dua, namazdan sonra yapılır. İmam dilerse kıbleye karşı ayakta dua eder. Yine küsûf namazı konusunda fakihler şöyle diyorlar: Küsûf namazının mescitte, cemaatle kılınmasının sünnet olması hakkında ittifak hâlindedirler. “Essalâtü camiatün” diye cemaati çağırmak sünnettir. Yine Ayşe-i Sıddıka Validemiz’den; “Şanlı Peygamberimiz mescide çıktı, ayağa kalkıp tekbir getirdi. İnsanlar da onun peşinde saf bağladılar.” Cuma namazını kıldıran imam küsûf namazı gibi namazları da kıldırır dedi kıymetli âlimlerimiz. Hambeliler, Şafiîler yalnız olarak kılınmasını caiz görmüşlerdir. Görüyorsunuz, bunlar cemaatle kılındığı gibi yalnız da kılınabilir demiştir Hambeliler ve Şafiîler. Cemaat şartı yoktur. Hanefiler şöyle derler: “Cuma imamı bulunmazsa, insanlar bu namazı yalnız olarak evlerinde ikişer yahut dörder rekât olarak kılarlar.” Hanefiler böyle demişlerdir. Ay tutulması namazının, cemaatle kılınıp kılınmayacağı konusunda kıymetli âlimlerimizden Hanefi ve Mâlikîler; “Tek başına yani husûf namazı tek başına kılınır.” demişlerdir. Sevgili Peygamberimiz’den cemaatle namaz kıldığı hakkında bir rivayet nakledilmemiştir. “Ay tutulması olayı, Güneş tutulmasından daha sık vuku bulmuştur.” dedi bu kıymetli âlimler. Kim bunlar? Hanefiler, Mâlikîler. O Rahmet Peygamberi (A.S.V.): “Kişinin farz dışındaki namazı evinde kılması daha faziletlidir.” Bu da başka bir Hadis-i Şerif. Kıymetli âlimlerimiz bunu da delil olarak ortaya koymuşlardır. Şafiî ve Hambelilere göre küsûf namazı (Ay tutulması namazı) cemaatle kılınabilir. “Şanlı Peygamber’in bu namazı kıldığını gördüğüm gibi sizlere kıldırdım.” dedi. Bu da İbn-i Abbas’tan gelen bir haber. “Ay tutulmasını gördüğünüz zaman mescitlere koşun.” diye yine İbn-i Lebid’den gelen bir haber. Güneş ile Ay’ın; Allah’ın kudretini gösteren delillerden iki delildir.

Dakika 20:22

“Kimsenin ölümü veya hayatı sebebiyle tutulmazlar, bu olayı gördüğünüz zaman Allah’a dua edin. Tutulma açılıncaya kadar namaz kılın ve sadaka verin.” Peygamberimiz’den gelen haberin biri de budur, daha önce de hatırlatmış idik. Yine bu konuda gelen hadislerden değişik mânâlar çıkartmışlardır kıymetli âlimlerimiz; onlar çeşitli keşifler yaparlar, çeşitli mânâlar çıkarırlar. O değişik mânâlardan değişik hükümlere gidilir. Bu da yalnız başına nafile namaz kılmaktır. Şimdi birinci gurup ulemânın dedikleri; bu Hanefiler ve Mâlikîler. Şimdi küsûf namazı konusunda Hanefilere göre; küsûf namazı aynen nafile namazlarda olduğu gibi evlerde iki yahut dört rekât olarak yalnız başına kılınır. Mâlikîlere göre Ay tutulması için nafile namazlar gibi mutlak şekilde bir namaz kılmak menduptur. Şafiîler ve Hambelilere göre Ay tutulması namazı Güneş tutulması namazı gibidir. Yine Peygamberimiz’den gelen bir haberde de şöyle buyrulur: “Ay tutulması namazında açıktan okudu, iki rekâtta dört rükû ve dört secde yaptı.” Bu, Aişe Annemiz’den gelen bir haberdir. Çok kıymetli ve pek muhterem izleyenle; şimdi istiska namazıyla dersimiz devam ediyor. Fıkıh ekolünde okuyoruz, okutuyoruz. Mezara kadar okuyalım, okutalım. İstiska; Yüce Allah’tan (C.C.) yağmur istemenin adıdır. Namaz kılmak, hutbe okumak, istiğfar etmek, Yüce Allah’a (C.C.) hamd-ü senada bulunmak gibi hikmetleri var. Su ihtiyacının ortaya çıkması sebebiyle gafil günahkârların, gafillerin, günahların yaygınlaşması sebebiyle gaflet derinleşir. Günahlar yayılırsa imtihan etmek için Yüce Allah, kullarını uyarır. Yağmur duaları da haber vermektir. Şimdi şöyle bir bakalım: “Onlara şöyle dedim: -Rabb’inize istiğfar edin ki gökten size bol yağmur indirsin, size çokça mal ve evlatlar, bahçeler versin, nehirler akıtsın-.” Nuh (A.S.), o asi olan kavmine böyle demişti. Cenab-ı Hakk bunu Nuh Suresi’nin 10 ve 12. ayetlerinde biz kullarına duyurmaktadır.

25:20

“Hatırla ki Musa, kavmi için su talep etmişti de kendisine asanı taşa vur demiştik.” Bu da Kur’an-ı Kerimin 60. ayet-i kerimesinde Musa’nın Yüce Allah’tan bir su istemesi, bir mucize gösterilmesidir. Hûd (A.S.) da: “Ey kavmim! Rabb’inize istiğfar edin, sonrada ona tövbe edin ki, gökten size bol miktarda yağmur göndersin ve sizin kuvvetinize kuvvet katsın.” dedi. Yüce Kur’an-ı Kerim’in Hûd Suresi 56. ayet-i kerimesinde bunu görmekteyiz. Yine Şanlı Peygamber Hz. Muhammed ki, âlemlere rahmet peygamberi (A.S.V.): “Bir kavim, ölçü ve tartıyı eksik yaparsa kıtlığa yakalanırlar, geçim sıkıntısına yakalanırlar, devletin zulmüne uğrarlar. Zekâtlarını vermezlerse yağmurdan mahrum olurlar, hayvanlar olmasa onlara hiç yağmur yağdırılmaz.” demiştir. İstiska namazı konusunda, o yüksek âlim Ebû Hanefi İmâm-ı Âzam şöyle der istiska namazı için: “Cemaatle kılınması sünnet olan bir namaz yoktur. Ayrı ayrı namaz kılarlarsa, kerahatsiz caizdir ve nafiledir. İstiska ise dua ve istiğfardan ibarettir. Cemaatsiz ve hutbesiz olarak icrâ edilir.” Yine bakın, gelen yüksek haberde: Ve Nuh Aleyhisselam’dan bahsederek Yüce Allah buyuruyor: “Dedim ki: Rabb’inize karşı istiğfar edin.” Nuh Aleyhisselam söylüyor: “Çünkü Rabb’iniz çok mağfiret sahibidir, gökten size bol yağmur göndersin.” Şanlı Peygamber de yağmur duası yapmış olup namaz kıldırır, kendisinden rivayet edilmiştir. Büyük âlimlerin çoğunluğu İmâm-ı Ebû Yusuf ile İmâm-ı Muhammed de bunların arasındadır ki bunlar şöyle demişlerdir: “Yağmur duasının namazı müekked sünnettir. Şanlı Peygamber (A.S.V.) Efendimiz’in sünneti ve Hulefâ-i Râşidin’in amelleri ile sabittir. Yağmur yağdırıncaya kadar günler boyu birçok defa tekrarlanır. Allahu Teâlâ, duada ısrarlı olanları sever.” İşte, kıymetliler. Buda gelen haberlerdendir, zayıf kabul edilse de bu Hadis-i Şerif -bakın yine- kıymetli muhaddisler bu konuda şöyle rivayet etmişler: “Sizden biriniz acele edip dua ettim de kabul edilmedi demediği müddetçe duası kabul edilir.” diye Peygamberimiz’den bunu, kıymetli muhaddisler rivayet etmişlerdir.

Dakika 30:25

Yine başka bir haberde, Şanlı Peygamber’den (A.S.V.) “İstiskada bayram namazı gibi iki rekât namaz kıldırdı.” diye de rivayet bulunmaktadır. Kütüb-i Sitte’nin dördünde bunu da görmekteyiz. Kıymetliler, yine başka bir haberde Peygamberimiz’den gelen, diyor ki o Şanlı Peygamber (A.S.V.): “Yağmur duasında hutbe okudu, sonra inip iki rekât namaz kıldırdı.” Bunu da rivayet eden Kıymetli Annemiz Ayşe-i Sıddıka’dır; cihan allâmesi olan Annemiz Ayşe-i Sıddıka’dır. Cihan allâmelerindendir ve kadınlar içinde ondan daha allâmesi görülmemiştir. İlim bakımından Muhammedî okulda, genç yaşlarında çok iyi okumuştur. İstiska namazı konusunda dersimiz devam ediyor. İmâm-ı Âzamın dışındakilere göre (cumhur); iki rekât olduğu, açık arazide, cemaatle, ezansız ve kametsiz kılınacağı hususunda ittifak etmişlerdir. Essalatü camiatün diye de cemaat çağrılır demişlerdir. İmam bu namazda kıraati açıktan okur. Şafiî ve Hambelilere göre iftitah tekbirinden sonra Euzu Besmele çekmeden; birinci rekâtta Euzu çekmeden birinci rekâtta yedi kere, ikinci rekâtta beş kere tekbir getirilir. Bu Şafiî ve Hambelilere göre, eller kaldırılır. Yine İbn-i Abbas’tan gelen haberde: “İstiska namazının sünneti bayram namazlarının sünnetidir.” Açık arazide, bayram tekbirleriyle beraber, ezansız ve kametsiz olarak kılınması sünnettir diyor. Kim? İşte o kıymetli Şafiîler ve Hambeliler de böyle diyor. Yine toplanmak ve hutbe okumak meşrû kılınmıştır da dediler. Mâlikîler ve Hanefilerde tekbir yerine istiğfar getirilir, istiska namazında tekbir yoktur. Mâlikîler ve Hanefilere göre istiğfar vardır. İmam, istiska namazında dilediği ayetleri açıktan okur. Mâlikîlere göre ‘’’Sebbihisme Rabbikel a’lâ’’ (سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْأَعْلَى) Al’a Suresi ve (وَالشَّمْسِ) Şems Suresi’ni okuması daha faziletlidir. Hanbelilerle İmâmeyn’e göre A’lâ ve (الْغَاشِيَةِ) Gâşiye sureleri gibi sureler okur. Şimdi yine kişi dilerse Nuh Suresi’ni de okur, uygundur demişlerdir. Yine ikinci rekâtta herhangi bir sure okuyabilir de demişlerdir.

Dakika 35:00

Şafiîlere göre Kâf Suresi’ni, A’lâ ve Gâşiye surelerini, Kamer Suresi’ni de okur. “Sonra Şanlı Peygamber (A.S.V.), iki rekât namaz kıldırdı ve kıraati açıktan okudu.” diye haber bulunmaktadır. Yalnız başına da kılınabilir; -bakın- cemaatle kılınması ise faziletlidir de denilmiştir. Yani fakihlerin -görüyorsunuz ki- delilleri üzerinde çok bir rahmet dolu, delilleri ortada keşif yapmışlar, keşfetmişler ve ortaya koymuşlar ki öyle de olur diyorlar. Açık araziye çıkmak, yağmur duası yapmak, onun için Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevî, Mescid-i Aksa’da toplanmak tabii en eftâlidir. Üç gün, yaya olarak, temiz, eski elbiseleriyle mütevazı, zelil, Allah’a karşı boyun eğmiş, başları eğik, her gün önce sadaka vererek yağmur duası yapmak için sahraya çıkarlar. Tövbe üstüne tövbe ederek zayıf, ihtiyar, kadın ve çocuklar sebebiyle Allah’tan yağmur isterler. O büyük İmâm-ı Âzam Ebû Hanefi’ye göre devlet başkanının izin vermesi şart değildir. Çünkü maksat, dua etmektir. Şafiîlere göre devlet başkanının izin vermesi şarttır. İstiska namazı; bunun vakti yoktur, vakti geniştir. Bayram namazı vaktinde kılınması da sünnettir. O rahmet peygamberi Hz. Muhammed (A.S.V.), güneş doğmaya başlayınca istiska namazına çıkmıştır diye haber vardır. Bayram namazı gibidir, belirli bir gün de yoktur belirli bir vakti de yoktur. Namazların peşinden de yahut Cuma hutbesinin peşinden yağmur duası yaparlarsa sünnete uygun hareket etmiş olurlar, sadece dua ederek yağmur duası yapmak da caizdir. Hz. Ömer’den gelen ve onun uygulamasından gelen haberde; Hz. Ömer, bir gün yağmur duasına giderek minbere çıktı ve şöyle konuştu: “Yüce Rabb’imizden mağfiret isteyin, yardımcı olur.” Hz. Ömer: “Cahiliye devrinde Araplar nasıl mesadih denen yıldızlar sebebiyle, mecadih denen yıldızlar sebebiyle yağmur yağdığına inanıyorlarsa, bende onun yerine bu ayetleri koyarak Allah’tan yardım talep ettim.” dedi. Kıymetliler, mükellef olanlar yürümeye gücü yeten erkeklerdir. Mâlikîlerce çocuklarla kadınlar yağmur duasına çıkmakla mükellef değildirler. Şafiî ve Hanefilere göre çocuklarla yaşlılar

Dakika 40:06

ve kadınların yağmur duasına çıkmaları menduptur. Çocuk ve yaşlıların duaları kabul olunmaya daha yakındır dediler. Kalbi daha incedir küçüklerin, günahı yoktur. “Sizler sadece aranızdaki zayıf kişiler sayesinde yardım edip rızıklanıyorsunuz.” diye Peygamberimiz’den haber vardır. Genç kadınlarla güzel giyinmiş kimselerin çıkmaları fitneye alet olacaksa mekruhtur, olmayacaksa bir sakınca yoktur. Mâlikîlerle ve Hambelilere göre, hayvanlarla delileri çıkarmak müstehap değildir. Hanefilerle Şafiîlerce yavrularıyla birlikte hayvanların da yağmur duasına çıkarılması müstahaktır, rızık müşterektir. İnlemek ve feryad-ı figânda bulunmaları söz konusu olmamaktadır. “Süt emen çocuklar, namaz kılan âbitler, otlayan hayvanlar olmasaydı azap üzerinize boşaltılırdı.” diye haber vardır. Şanlı Peygamber Hz. Muhammed (A.S.V.) bunu hatırlatmıştır. Süleyman (A.S.) yağmur duasına çıktı ve burada sırt üstü yatan bir karınca gördü, karınca şöyle diyordu: “Allah’ım, bizler senin yarattıklarından bir tür yaratıklarız, yaratılmışlarız. Senin rızkından hiçbir zaman müstağni olamayız yani sana muhtacız, Ey Allah’ım!” Bunun üzerine Süleyman (A.S.): “Kavmine geri dön, Allah size sizden başkalarının duası sebebiyle yağmur verecektir.” dedi. Karıncanın duasını Süleyman (A.S.) duydu ve haber verdi. Bu Hadis-i Şerifin, Hz. Muhammed’den gelen bu haberin sahih olduğunu söylediler, isnadının sağlam olduğunu söylediler. Yine tevessül konusuna da şöyle bir bakalım: Dindar ve sâlih kulları da duaya çıkarmak müstahaktır. Yine gelen haberde bunlara işaret edilmiş. Bir gün Hz. Ömer şöyle demiştir: Hz. Ömer, kıtlık yılında Abbas bin Abdulmuttalib ile Allah’tan yağmur yağdırmasını istemiş, şöyle demiştir: “Allah’ım, bu senin peygamberinin amcasıdır, onunla sana yöneliyoruz. Bize yağmur ver.” Daha yerlerinden ayrılmadan Cenab-ı Hakk yağmur yağdırdı diye rivayet var. “Allah’ım, en hayırlımız ve en üstünümüz İbn-i Esvet sebebiyle biz senden şefaat diliyoruz.” dediler.

Dakika 45:05

Bakın: “Ey İbn-i Esvet! Ellerini kaldır.” O da ellerini kaldırıp Allah’a dua etti. Bunun üzerine batı tarafından kalkan bir kalkan gibi bir bulut belirdi. Daha sonra rüzgâr esti ve yağmur yağdı, öyle ki evlerine zorlukla gidebildiler. Meşrû tevessülün caiz olduğu konusunda kıymetli âlemlerimiz bunları işaret etmişlerdir. Huşû içinde boyunlar eğilmiş vaziyette olmalı, Allaha yönelmelidir. İşte Hz. Abbas’tan; “Şanlı Peygamber (A.S.V.) çok yumuşak gönüllü, eski elbiseli, huşû ve tazarrû’ içinde yağmur duasına çıkmıştır.” diye rivayet var. Hanefilere göre zımmîler yağmur duasına çıkmazlar. Çıkmak, dua etmek içindir çünkü inkârcıların duası boşunadır. Münkirlerin duası istidraç yoluyla kabul edilse bile inkârcılar üzerine lanet yağar, Hanefilerin durumu budur. Cumhura göre engel olunmaz, zımmîlerin ayrı bir yerde durmaları emir olunur; bizlerle beraber oturmaları Şafiîye göre mekruhtur. Çünkü inkârcının duası kabul değildir, makbul değildir. Onların da rızık istemelerine, Allah’ın ihsanının geniş olmasına binaendir. İstitrat yolu ile onların dualarını da kabul edebilir. “Ayetlerimizi yalanlayanları bilmedikleri yönden ağır, ağır helâke doğru yaklaştıracağız.” Yüce Allah böyle diyor. Dünyada nimetleri kâfirlere daha çok vermektedir, sebeb-i hikmeti ise bunların âhirette hiç nasipleri, ebedi yoktur. Onların ebediyyû’l ebed nasipleri cehennem ve beladır, azap üstüne azaptır, bunun sebebi inkârlarıdır. İnkârcılar, Allah’ın nimetlerini yediler, mülkünde barındılar, Allah’ın, onun emirlerini kabul etmediler. Allah’u Teâlâ müminlerin rızıklarına kefil olduğu gibi inkârcıların rızıklarına da kefil olduğunu Kur’an-ı Kerim’de açıklamıştır. Bütün canlıların rızıkları Allah’a aittir. Bu Müslüman olsun olmasın, zımmîlere bir azabın gelmesinden emin olunmamasına binaendir. Âd kavmi yağmur duası yapınca Allahu Teâlâ, onlara çok şiddetli bir rüzgâr göndererek hepsini yok etmiştir. Bakın, böyle bir haber de var. Onlar (Âd kavmi) dua etmeye gitmişler, yağmur istemişler ama Allah başlarına bela göndermiş ve hepsi helâk olmuşlar. Çünkü duanın kökünde, kaynağında, temelinde imân olacak, amel-i sâlih olacak, itaat olacak, isyan olmayacak, tövbe istiğfar olacak ve pişmanlık bütün gönülleri kaplayacak.

50: 20

İstiska hutbesi: Ebû Hanefi’ye göre hutbe yoktur. Cemaat de gerekmez, dua ve istiğfardan olup her ikisinde de imam kıbleye döner. “Şanlı Peygamber (A.S.V.) yağmur duasına mütevazı, eski elbiseli, huşû içinde yalvararak çıktı ve bayram namazında olduğu gibi iki rekât namaz kıldırdı. Sizin okuduğunuz gibi, öyle bir hutbe okumadı.” Bu da Peygamberimiz’den gelen bir haberdir, kıymetli muhaddislerimiz bunu rivayet etmişlerdir. İmâm-ı Ebû Yusuf ve İmâm-ı Muhammed: “İmam iki rekât namaz kıldırır, yağmur duasında açıktan okur, hutbe okur, dua ederken kıbleye yönelir.” Yine İmâm-ı Muhammed’i göre iki hutbe okur, Ebû Yusuf’a göre ise tek hutbe okur. Hutbenin büyük bir kısmı da yine istiğfar olur. Cumhura göre ise iki hutbe okur. Şanlı Peygamber yağmur duasında bayramlarda yaptığı gibi yapmıştır. Hambelilere göre ise yağmur duasının tek bir hutbesi vardır. Bunun başka türlüsü rivayet edilmemiştir diyor Hanbeliler. “Bir gün Şanlı Peygamber yağmur duasına çıktı. Bize ezansız ve kametsiz iki rekât namaz kıldırdı. Sonra da hutbe okudu. Yüce Allah’a (C.C.) dua etti ve ellerini yukarıya doğru kaldırarak, yüzünü kıbleye karşı döndürdü. Sonra da ridâsını ters çevirdi. Yani sağını soluna, solunu sağına getirdi.” diye de bir rivayet gelmiştir. Şafiîlere göre; “Şanlı Peygamber’i (A.S.V.) yağmur duasına çıktığı gün görmüştüm.”; bunu da söyleyen İbn-i Zeyd: “Sırtını insanlara doğru çevirdi ve kıbleye yönelerek dua etti. Sonra da ridâsını ters çevirdi, iki rekât namaz kıldırdı ve namazda açıktan okudu.” diye de bir rivayet bulunmaktadır. Evet, kıymetliler. Mâlikî ve Şafiîlere göre yağmur duası hutbesinde tekbir yerine istiğfarda bulunulur, şöyle denilir: ‘’Estağfirullah ellezi lâ ilahe illahu elhayyel kayyum ve etûbu ileyh’’ İttifakla hatip çok istiğfarda bulunur. İstiğfar, rahmetin inmesine sebeptir. “Yağmur duası yaptığını görmedik.” dediklerinde şu cevabı vermiştir: “Ben kendisi sebebiyle yağmur indirilen göğün anahtarlarıyla yağmur istedim.” Sonra Hz. Ömer şu ayeti okudu: “Rabb’inize karşı istiğfarda bulunun, çünkü o çok mağfiret edicidir. Gökten sizlere bol yağmur indirir.” dedi o kıymetli İslam halifesi Hz. Ömer (R.A.).

Dakika 55: 00

Mâlikîlere göre istiğfarın sınırı yoktur. Şafiîlere göre birinci hutbede dokuz, ikinci hutbede yedi kere istiğfar edilir. İstiğfar edilmesi de müstehaptır dedi, Şafiî ekolündeki kıymetli âlimler. “Rabb’inize istiğfar edin, çünkü o çok mağfiret edicidir. Size gökten bol yağmur gönderir.” Bu da Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah’ın ayetidir, daha önce de söylediğimiz gibi. Hanbelilere göre dokuz tekbir alınır. Şanlı Peygamber’e çok salavat-ı şerife getirilir. Salavat-ı şerife getirmek, duaların kabul olmasına vesiledir, yardımcıdır dediler. “Dua yer ve gök arasında bekler. Şanlı Peygamber Hz. Muhammed’e salavat getirilinceye kadar duadan hiçbir şey yukarıya çıkmaz.” diye de bir haber var. Estağfiru rabbeküm innehu kâne gaffara; bu da Kur’an-ı Kerim’de bir ayet-i kerime. Hatip, hutbesinde, bu ayet ve benzer ayetleri okur. Çünkü Yüce Allahu Teâlâ (C.C.), kullarına istiğfar ettikleri müddetçe yağmur göndereceğini vaat etmiştir. İşte, kıymetliler. Görüyorsunuz ki burada bir konu anlatılırken nice konular da anlatılmaktadır. Bakın, Hz. Ömer’in göğün anahtarları dediği neydi biliyor musunuz? İstiğfar idi; iyice istiğfar etmelidir. Yine dua yapılırken ‘’Allahümme esgina ve gaysen mugıysen enien merien merian gadegan mücellilen sahhan tabegan dâimâ’’, bu dua ve emsali dualar okunur. Evet, kıymetliler. ‘’Allahümme esgınal gayse ve lâ tec’anna minelganitîn. Allahümme inne bil biladi vel bida biladi bil ibadi vel biladi vel hâlgi minel lehvai velcehdi veddanki malaneş’û illa ileyke’’. ‘’Allahumme embitlenezzera ve eddirleneddâr’a ve esgina mim berekâtissemaî (mim berekâtissemaî) ve embitlena mimberekâtil ardı. Allahümmerfağ annelcahde vel urye vel cuevvehşif anna minel belâi malâ yekşufuhu gayruke. Allahümme innanestağfiruke inneke künte gaffara fe’ersilissemaî aleyna midrara’’ İşte bunların okunması da tavsiye edilmiştir. Bu dualar tek bir hadisle sabittir.

Dakika 1: 00:00

Kıymetliler, yine İbn-i Ömer hadisi yoluyla rivayet edilmiştir. İmam; gizli, açık olarak; ister gizli ister açık, ısrarlı bir şekilde dua eder. “Rabb’inize yalvararak ve gizli olarak dua edin.” Yüce Kur’an-ı Kerim de Yüce Allah böyle buyurdu. En’âm Suresi 63. ayet-i kerimede ve emsali ayetlerde. Cemaat âmin der, yine imamın yapacağı başka dualar da var. İstediği duaları, rivayet edilen duaları tercih eder. Gizli yaparsa âmin demeyi cemaat gizli yapar, kıbleye dönmesi müstehaptır. İmam hutbede dua ederken kıbleye yönelir. Mâlikîlere göre imam, iki hutbeyi de tamamladıktan sonra ayakta kıbleye yönelir, çokça dua eder. Şafiîler ise; onlar da duada bulunur, itaat etmeye cemaati teşvik eder, Salavat-ı Şerife’ler getirir, bütün müminlere dualar eder ve hutbesini Estağfirullah el li veleküm sözüyle bitirirler. Hanbelilere göre, imam, hutbe esnasında kıbleye doğru yönelir. Duada elleri kaldırmak müstehaptır. Yine; “Şanlı Peygamber (A.S.V.), yağmur duası dışında hiçbir duasında ellerini kaldırmazdı. Yağmur duasında ellerini o derecede kaldırırdı ki koltuk altı beyazlığı görünürdü.” diye de Enes yoluyla bir rivayet vardır. O rahmet peygamberi Muhammed (A.S.V.) ellerini kaldırdılar diye dualarda; ellerin nasıl kaldırılacağı zaten birçok haberde var; kıymetli âlimlerimiz durumu ortaya koymuşlar. Bu da yağmur duası hakkındaki haberlerdir. Elbiseyi ters çevirmek veya döndürmek; Ebû Yusuf ile Muhammed’e göre tersine giyer. “Peygamber (A.S.V.), yağmur duası yapınca sırtını insanlara çevirdi ve ridâsını (üste giydiği elbisesini) ters çevirdi.” diye rivayet bulunmaktadır. Cemaat çevirmezler, cemaat elbiselerini ters çevirmez. İmâm-ı Âzam’a göre elbiseyi ters çevirmek sünnet değildir. İstiska, ona göre sadece duadır. Tersine çevirmek müstehap da değildir İmâm-ı Âzam’a göre. Cumhura göre tersine çevrilir. “Erkekler de tersine çevirirler” diye haberler gelmektedir. “Hz. Peygamber, kıtlık kalksın diye ridâsını ters döndürmüştür.” diye de bir haber bulunmaktadır. Mâlikî ve Hambelilere göre ridâyı tersine çevirmek yoktur. Şafiînin yeni mezhebine göre, “Şanlı Peygamber, o miraç peygamberi (A.S.V.) yağmur duasına çıktı, üzerinde siyah bir elbise ‘hamise’ vardı. Altını üstüne, üstünü altına getirmek istedi, fakat zorlandı. Bunun üzerine sağ tarafını sola, sol tarafını da sağ tarafına getirdi.” diye bir haber bulunmaktadır.

Dakika 1:05:00

Fakat ulemâ bunları inceledikten sonra kanatlarını herkes ortaya koymuştur. “Bizim için yağmur talep etmek üzere duaya çıktığı zaman, Peygamberimiz’i gördüm. Duayı uzattı, Allah’tan çok şey istedi. Sonra kıbleye döndü, elbisesini de çevirdi. Yani elbisenin sırtını yüz, yüzünü sırt yaptı. İnsanlar da onunla beraber elbiselerini ters yüz ettiler.” Hambelilere göre, eve dönüp çıkarılıncaya kadar çevrili olarak kalır. Şanlı Peygamber, o miraç peygamberi (A.S.V.) hayırlı, güzel tefe’ülü severdi. Müstehap olup olmaması konusunda: Yağmur duasında müstehap olan şeyler, onunla ilgili olanlar: Tövbe, istiğfar, iyilik, hayırseverlik, sadakalar, zulmü terk etmek, hakları sahiplerine vermek gibi bu şekilde tavsiyelerde, öğüt ve bazı nasihatlerde bulunmak müstehaptır, kabulü için çok ümit vericidir. “Ey kavmim! Rabb’inize istiğfar edin, sonra yine ona tövbe edin ki size bol yağmur göndersin.” Hûd Suresi’nde ayet-i kerimede Yüce Allah bunu buyurdu. Hûd (A.S.), kavmine böyle dedi. Günah ve zulümler, kıtlığın sebebidir. Takva ise bereketin sebebidir. “Eğer memleketlerin insanları imân edip küfür ve isyandan sakınmış olsalardı, bereketler açardık.” A’râf Suresi 96. ayet-i kerimede Yüce Rabb’imizden gelen bir haber. “İmam yine cemaate önce üç gün oruç tutmalarını emreder; bunlar müstehaptır, oruç da vesiledir. Üç gün kimsenin duası geri çevrilmez. İftar edinceye kadar oruçlunun, adaletle hükmeden devlet başkanının ve zulme uğramış kimselerin duaları kabuldür.” diye haber vardır; buna hasin bir hadistir denmiştir. İmamın emirlerine uymaları gerekir. İmam sadakayı emreder; sadaka acınmasına vesile olacak rahmeti ihtivâ etmektedir. Ve imam, kin ve düşmanlıkları bırakmalarını da emreder. Bakın gelen haberde: “Size kadir gecesini haber vermek için çıktım, falan ile falanca münakaşa ettiler. Kadir gecesinin ne zaman olduğuna dair vereceğim bilgi bana unutturuldu.” dedi Peygamberimiz. İşte, görüyorsunuz. Münakaşa, birçok rahmetin gelmesine engel olmaktır. İmam ne yapar? Önceden insanlara duaya çıkılacağını ilan eder. Bu da Peygamberimiz’den gelen bir haberdir, yine O’na dayanmaktadır.

Dakika 1:10:00

Peş peşe üç gün açık araziye yaya olarak çıkarlar, ancak Mekke, Medine ve Kudüs’teki insanlar Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevî, Mescid-i Aksa’da toplanırlar. Hanefilere göre, imam çıkmasa da cemaat çıkarlar. Şafiî mezhebine göre valinin izni olmaksızın çıkamazlar. Fitne ve onun ihtimali vardır demiştir Şafiîler. Yine guslederek, misvak kullanarak, tırnakları keserek temizlenirler, toplu olarak bir araya geldikleri gündür. Yine mütevazı, yumuşak gönüllü, boyunlar eğri duruşlu, yalvarır vaziyette, eski elbiselerle yağmur duasına toplum katılır. Şanlı Peygamber (A.S.V.) istiska namazı için namaz kılınacak yere giderken boynu bükük, mütevazı ve huşû hâli üzerinde idi. Feryatlar ile ihtiyaçları ortaya dökmek, dindar ve sâlih kimseler ihtiyarlar, takva sahibi âlimler, yaşlı, kadınlar, çocuklar ile tevessülde bulunmak, açık araziye çıkmak. İnsanlar Hz. Peygamber’e kuraklıktan şikâyet ettiler. Bunun üzerine o miraç peygamberi Hz. Muhammed (A.S.V.), bir minber getirilmesini emretti ve onun için musallaya bir minber konuldu. “Dualar dört yerde kabul olunur: Savaş esnasında saflar karşılaşınca, yağmur yağmaya başlayınca, namaz kılınmaya başlayınca ve Kâbe-i Şerif’i görünce dualar kabuldür.” diye Peygamberimiz’den haber vardır. Bunu da Beyhâkî rivayet etmiş. Yine Peygamberimiz (A.S.V.) yağmur yağdığını gördüğü zaman faydalı bir yağmur olsun diye dua ederdi. “Allahumme sayyiben enien ve seyyiben nafian mutırna bifazlillahi ve rahmetihi’’ diye dua ettiğine dair rivayetler bulunmaktadır. Evet, kıymetliler. Yine bunlarla ilgili derslerimiz İnşâAllah devam etmektedir. Cenab-ı Hakk; imânı kâmil, dâim olan, tüm amelleri sâlih olan kullarından eylesin.

Dakika 1:13:54

 

(Visited 126 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}