[jw7-video]

121- Amelde Fıkhı Ekber Ders 121

AMELDE FIKIH EKBER DERS 121

 

Kıymetli izleyenler; satış türlerinin özelliklerini anlatarak derslerimiz devam ediyor.  Amelde Fıkıh Ekber derslerimiz ki dünyayı okutan ekoller Ehlisünnet vel Cemaat mezhepleri başta onların bütün kıymetli âlimlerinin görüşleri ile diğer bunlara yakın olan diğer fakihlerin de görüşlerine yer vererek derslerimiz akışı içerisinde devam ediyor. Cenabı Hak şanlı Peygamberine salatü selam eyledi biz de ona salatü selam okuyoruz.  O şanlı Peygamberin Ashaplarına bizde onlara dua ediyoruz Allah onlardan razı olsun diyoruz. Bütün âlimlerimiz için, tabiin için rahmet okuyoruz o gününden bu güne kadar bugünden ta dünyanın sonuna kadar bütün Ehlisünnet yolunda insanlığın hayrına çalışan bütün mümin âlimlerin tamamına biz rahmet okuyoruz. Cenabı Hak hepsine bol, bol rahmet eylesin. Şimdi tahmini üzerine satışlar konusunda da şanlı Peygamberimizin sözüyle işe başlayalım o Allah’ın Resulü (a.s.v) efendimiz ölçüsü bilinmeyen bir hurma yığınının miktarı belli hurma karşılığında satılmasını yasaklamıştır, Nehy etmiştir. Birinin miktarı belli öbürününkinin belli değil yine yiyecek şeylerin pazarın en üst yerinde cüzafen yani götürü olarak götürü usulü ile alışveriş yapıyorlardı. O bütün hak ve adaletin önderi olan, doğruluğun önderi olan şanlı Peygamber (a.s.v) de onu aradan yani onları oradan taşımadan satmalarını yasakladı. Şimdi bu konuda bakalım bu hadis-i şeriflerle ilgili ve diğer delillere dayanarak Hanefi ekolünün o kâşif âlimleri ne dediler bunlara bir bakalım şöyle onlar bu satış caizdir dediler. Ebu Yusuf ile Muhammed satış bütün yığında sahihtir buyurdular şimdi misliyat konusunda da mekilat yani misliyat misli olan şeyler mekilat ölçekle ölçülenler mevzumat ağırlık ölçüsü ile tartılabilenler mütekari adediyat birbirine yakın büyüklükte tane ile satılan şeylerdir. Bir de zerriyat yani zira ölçüsü ile satılanlar kiyamıyyat ise farklılık olan şeylerdir bunların tümü üzerinde bu kıymetli âlimler bütün nasları da keşfederek hükümleri ortaya koydular.

Dakika 5:15

Şimdi Maliki ulemasının görüşü de Hanefiler gibi onlarda caizdir dediler. Hanbelilerde caiz kabul etmişler yani hepsi Hanefilerle beraber düşünmüşlerdir. Hanefiler şöyle derler; süs eşyaları konusunda götürü usul fazlalıklı olarak caiz olan şeyin mücasefe yoluyla da satışı caizdir demişlerdir. Nakitlerin ve benzerlerinin cüzafen yani götürü usulle satılmasında genel esası böyle açıklamışlardır. Kıymetli ve muhterem izleyenler; sakın ola ki hadis-i şerif öyle diyor hükümler böyledir diye zannetmeyin o hadisi şerifleri onları enine, boyuna ve başka kaynaklara delillere de bakarak bunlar hüküm ortaya koymaktadırlar.  Şimdi cüzaf yoluyla olan satışlar onların şeriatı konusunda malikiler gözle görülür olmasını miktarının olmasını ve miktarını bilmeleri konusunda da görüşlerini beyan etmişlerdir. Çokluk konusunu da dile getirmişler kuvvetli ehil kimseler tarafından tahmin edilmelidir demişler. Yani bilirkişiler bunu keşif yoluyla orda ki örfte ki fiyatını revaiç konusunu da göz önünde tutarak satılan şeyin aşırı olmak üzere çok olması,  arazinin düz olduğunun bilinmesi,  yani altında tümsek ne olup aldatıcı bir durum olmaması gibi her şeyi hesap ederek bilirkişiler tarafından fiyatı tespit edilir dediler. Şimdi konumuz,  İnşaAllahu Teâlâ faize bu hak mezheplerin tüm fakihlerin bakışlarını şanlı Kur’an’ı, nurlu İslam’ı, sahih sünneti, icma ve kıyası nasıl değerlendirdiklerine şöyle bir bakalım. Faizi müçtehitlerimizin İslam anlayışıyla ortaya koydukları hükümlerle faize bir bakalım.  Faiz nedir?  Evet, kıymetliler; ona suyu indirdiğimizde sarsılır ve kabarır yani veret Hac Suresi 5. Ayeti Kerimede artar ve gelişir bir cemaat diğer bir cemaatten daha çoktur bu da Erbaa diye Nahl Suresi 93 üstün ve fazla olduğu zaman Erbaa, fülanın ala fülan gibi ortaya manalar arz edilir. Bunlar riba’nın anlamı sözlük anlamı konusunda bize ışık tutmaktadır bu ayetlerden gerçeği anlamaktayız hem sözlük anlamına hem de Kur’an’daki yerine bakarak kıymetli âlimlerimiz bunları incelemişler yani çok iyi keşfetmişler.

Dakika 10:10

İslam şeriatında riba bir fazlalıktır. Hanefilerin tarifi El Kenz gibi kıymetli kaynaklarda görüyoruz ki riba malın mal ile ivazlı bedeli olarak değiştirilmesi halinde bedelsiz olarak bir mal fazlalığıdır. Yani burada riba’nın bedelsiz olarak bir mal fazlalığı ortaya çıkmaktadır. Misie riba ’sının ve fasit satışları da kapsamına aldığını görüyoruz. İvaz karşılığında olmayan hükmü bir fazlalıktır ve vade sebebiyle adeta fazladan bir ivaz yani bedel verilir. İşte kökünden dalından gövdesinden her şeyinden ulema konuları inceliyor rast gele bir şeye şöyledir demiyor. Faiz yani riba diğer adı faiz şanlı Kur’an, sahih sünnet ve icma ile haram kılındığı kesindir faiz haramdır diğer adı Kur’an’da ki adı Riva’dır. Evet, kıymetliler Allah alışverişi helal, riba’yı faizi haram kılmıştır. ‘’ve ehelallahu riba ve ehellallahu beya ve harrenülriba’’  Şanlı Kuran-ı Kerim de açıkça böyle beyan edildiğini görüyoruz. ‘’Ve ehellallahu beya ve harrenülriba’’ .  Satış bedelin bedelidir semen semenin müsemmenin bedelidir, faiz ise vadede ki gecikme dolayısıyla bedelsiz bir fazlalık yahut cinste ki bir artıştır dediler. Şimdi riba yani faiz yiyenler yine şanlı Kur’an da okumuş olduğunuz Ayeti Kerimenin başında Cenabı Hak bu faiz hakkında buyuruyor. Yani faiz yiyenler kabirlerinden kalkarken ancak kendilerini şeytan çarpmış bir kişi gibi kalkarlar. Yani bunlar çarpılmışlardır,  çarpılmış olarak kalkarlar. Ey iman edenler Allahtan korkunuz ve eğer gerçekten müminlerseniz faizden henüz alınmamış olup da kalanı bırakınız. Eğer böyle yapmayacak olursanız Allah  (C.C) ve şanlı Peygamberle savaş halinde olduğunuzu biliniz şayet tövbe ederseniz ana mallarınız yine sizindir. Böylelikle ne zulüm etmiş ne de uğratılmış olursunuz. Buda yine aynı ayetleri devamında ki 278 ve 279. Ayeti Kerimeler de rabbimiz faiz hakkında işte böyle buyuruyor. Riba hicretin 8 yahut 9. Yılında haram kılınmış olduğu da kaynaklarımızda

Dakika 15:01

Belirtilmiştir. Sünnetten sahih sünnetten hadisi şerifler de faizin haram olması konusunda da şanlı Peygamber bakın ne buyuruyor; Helak edici 7 günahtan uzak durunuz. İşte bunlardan birisi de faiz yiyeni Peygamberimiz dile getirmiş 7 büyük günahtan birinin de faiz olduğunu bildirmiştir. Yine şanlı peygamber (a.s.v) faiz yiyeni, yedireni, şahidini ve kâtipliğini yapanı lanetlemiştir. Yani riba faiz 73 türlüdür bunun en hafifi kişinin annesini nikâhlamasıdır riba’nın en ağır olanı ise Müslüman adamın ırzıdır. Şimdi kıymetliler bu haberlere şöyle bir bakalım kaynaklarına şimdi 1. hadisi şerifin Sahihi Müslim sahabeden rivayet etmiş bunlardan birisi de Ebu Hureyre’dir. Yine 2. hadisi şerife bakıyoruz Ebu Davut ve başkaları da rivayet etmişler, şimdi 3. sünede bakıyoruz yine Kütüb-ü Sitte ’den bunu rivayet eden muhaddisleri görüyoruz. Burada ağır mı ağır, korkunç mu korkunç haberler var faizin haram olması konusunda sonra bu konuda ümmeti Muhammed (a.s.v) icma etmiştir. Yani faizin haramlığı konusunda hepsi ittifak halindedir riba hiçbir şeriatta helal kılınmış değildir diye de kıymetli âlimlerimiz bunu dile getirmişlerdir. Yine Nisa Suresinde ki Ayeti Kerimede ki 161. Ayeti Kerime ve kendilerine haram kılındığı halde riba’yı yani faizi almaları halinde Cenabı Hak ne yapıyor burada da faizin yasaklığını haramlığını duyuruyor ve önceki kitaplarda da faizin haram kılınmıştı bunu da bildiriyor. Şimdi kıymetliler; yedi helak edici şeylerden uzak durunuz kim diyor bunu Peygamberimiz diyor buyuruyor bizi ey Allah’ın Resulü bunlar hangileridir diye sorduk şöyle buyurdular; Allah’a şirk koşmak en büyük günahlardandır affı da yoktur. Ancak şirkten vazgeçip tevhit imanına gelmek kaydıyla yine büyü yapmak yani sihir yapmak büyü yapmak hak ile olması müstesna.  Allah’ın haram kıldığı canı öldürmek yani katillik, faiz yemek, yetim malı yemek, savaş günleri savaştan geri kaçmak, bir şeyden haberi olmayan mümin ve iffetli hanımlara zina iftirasında bulunmak diye Peygamberimiz bu günahları saydı.

20:05

Ve en başta da şirki ve bunların içinde faizi de dile getirdi. Yine diğer hadisi şerifte Allah faiz yiyeni, yedireni ve şahidini lanetlemiştir. Yine şanlı Peygamber faiz yiyeni, yedireni, onu yazanı, yani kâtibini ve 2 şahidini lanetlemiştir bunlar günahta birbirine eşittirler diye buyurmuştur. Şanlı Peygamber (a.s.v) şarap hususunda 10 kişiyi lanetlemiştir ve bu konu da lanetlenen biride faiz yiyendir. Bu hadisi şeriflerin sahih olduğu da söylenmiştir faiz 70 türlüdür diye de bazısında faiz 72 türlüdür diye de buyrulmaktadır. Bunların hakkında da kıymetli kaynaklar bulunmakta ve bu kaynaklarda bunlar zikredilmektedir. Mecmauz Zevaid de bu kaynaklardan biridir, El Mefsud bu kaynaklardan biridir, Fethu’l Kadir bu kaynaklardan biri ve daha başka çok kıymetli kaynaklar sahih kaynaklar bulunmaktadır. Riba yani faiz şimdi İslam’dan önce haram kılınmış olan faiz 2 kısma ayrılıyordu tek faiz çeşidi olan riba ennesie’dir. Yeni bir vadeye ertelenmesi dolayısıyla alınırdı 2. tür riba ise altın, gümüş, buğday, arpa, tuz, hurma ki bunları riba el fadıl diye bilinir bunlarda. Seddül Zerai yani zarara giden yolları kapatmak harama giden, faize giden yolları kapatmak altın alıp altın satıp sonra faize olacak şekilde onun yerine gümüş ödemesi buna örnektir. 1. tür faiz şanlı Kur’an da Kuran-ı Kerimin nassı ile haram kılınan cahilliğe dönemi faizidir 2. ise onun da haram oluşu sünnette ona kıyasen tabir sabit olmuştur sünnet 3. bir türü daha haram kılmıştır. Sınıfların değişmesi halinde bey ’en nesadiye bilinen satış şekline bu isim verilmiş. Nes’a, vade bu fazlalığı demektir menfaat elde edilerek verilen kalp demektir. Evet, kıymetliler şimdi bunun türlerine baktığımız zamanda birisi riba el fadıl fazlalık faizi diğeri de riba ennesie vade faizidir biri fazlalık biri vade faizidir. Hanefi âlimleri bakın ne diyorlar fazlalık faizini tarif ederken şeri miar yani ölçülen ve tartılan şeyler üzerinden bir malın aynını olanını fazla olarak vermek demektir

Dakika 25.14

Yani fazlalık tarifi böyle yapılırken yine şart koşulsun, ister koşulmasın fazlalık olunca faiz gerçekleşir dediler. Faize giden yolları tıkamak, Seddi Zerai onun için haram kılınmıştır. Bir dirhemi iki dirheme karşılık satmayanız çünkü ben sizin için faizden korkuyorum buyurdu. Kim?  Şanlı Peygamberimiz ümmetimi bütün merhametiyle kucaklayan insanlığın merhamet Peygamberidir. Tüm insanlığın kurtuluşuna gelen hidayet önderi Peygamber(a.s.v) böyle buyurdular.  Bir malın aynını fazladan vermek işte bu da nedir? Fazlalık faizi riba el fadıl denilen faizdir. Kıymete değil, miktar ve kemiyete bakılır. Yani bu fazlalık faizde kıymete değil miktar ve kemiyete bakılır. Şer-i miar kaydı ile de arşın ile ölçülen ve tane ile sayılan şeyler tarifin dışında bırakılmıştır. Faiz tahakkuk etmez bunlara. Kim onlar? Yani şer-i miar kaydı ile ve arşın ile ölçülen ve tane ile sayılan şeyler tarifin dışında kalmıştır. Bunlarda faiz tahakkuk etmez hayvan mesela hayvan halı, kilim, ev eşyası, arazi, ağaç ve ev türleri gibi kıyemî mallarda da faiz olmaz. Kıyemî şeyler takdir edilen şeylerden değildir keyli yahut vezni yani ölçülen ve tartılan miktarlarla ölçülmeleri söz konusu değildir. Faiz her türlü ölçülen ve tartılan şeylere hastır burayı unutma. Muayyen bir kumaşın 5 arşının yine ondan 6 arşına yahut 1 yumurtayı 2 yumurtaya yahut 1 koyuna 2 koyuna satsa mecliste karşılıklı kabzetmek şartı ile caizdir. Ama bunlardan birisi vadeli yani nesie olursa satış caiz olmaz. Çünkü nesie faizinin haram kılınması için sadece cinsin varlığı yani 2 bedelden birisinin ertelenmesi yeterlidir. Fazlalık faizini riba el fadıl denilen faizi fazlalık ile birlikte ribeli olan bir malı misli olan şey ile satmaktır. Miktarında eşitlik olması icab eder işte mesela burada miktarlarında eşitlik olması gerekir bu şarttır örfi ölçeği ile muteberdir. Örfen keyli olan yani ölçek ile ölçülen şeyde ise ölçeklerinin eşit olması icap eder yani buda şarttır bir ölçek miktarı fazla öbürünün az olursa yine olmaz.

Dakika 30:03

Tartıda da ölçüde de tam eşitlik gereklidir. Nesie riba’sını yani vade faizini ise Hanefi yüksek âlimleri şöyle tarif etmişlerdir: Onların keşifleri fazlalık ile keyli olan yahut vezni olan 2 şeyde cinslerin farklı olması halinde aynın deyine fazlalığı yahut cinslerin bir olması halinde keyli yahut vezni olmayan şeylerde ki fazlalıktır dediler. Keyli de veya vezinde yani ölçü veya tartıda bir fazlalık alınmamasıdır ölçerken de tartarken de fazlalık olmayacak olursa işte o faize geçmektedir. Keyli veya vezni olmayan şeylerin cinslerin bir olmasına 1 elmayı 2 elmaya, 1 ayvaya 2 ayvaya mesela bir aylığına satmak bu konuda örnek teşkil eder ki bütün bu misallerde nesie faizi bulunmaktadır. Yani vade faizi ama peşin olarak alış veriş yapsalardı bu faiz olmuyordu miktar itibarıyla eşit olmaları halinde haram kılınmasının sebebi kıymetteki fazlalıktır. Yine kıymetli sahabelerden gelen haberde haram kılınan faizin sadece nesie vadeli faizi olduğu kanaatinde olanlar vardır. Bunlardan bazıları olduğu gibi İbn-i Zübeyir,  Zeyd Bin Erkâm, Usame Bin Zeyd Bin Erkâm ve İbn-i Abbas gibi zatı muhteremlerde bu görüşlerde oldukları rivayet edilmiştir. Nesie ’den başkasında faiz yoktur nesie neydi vadeli faiz bunlara fazlalık faizi riba el fadıl da haram kılındığı sabit olan hadislerle cevap verilir. Yani zatı muhteremlere tabiî ki sahih kaynaklarla cevap verilmişti zaten.  Yine İbn-i Abbas’ın görüşünden vazgeçtiği de söylenmiştir. O görüşünden vazgeçince,  öbürlerinin de vazgeçme ihtimalinin büyük olduğu vazgeçmesellerde bile kaynaklar ve diğer sahabeler bunlara cevap vermişlerdir delillerle. Riba’nın her türünün de haramlığı üzerinde icma oluşmuştur görüş ayrılığı da ortadan kalkmıştır şimdi bunların bir tarafını bilip bir tarafını bilmeyenler yanlış fetva verirler kaynağın birisini araştırmış kaynağa bakmış öbür kaynaklardan haberi yok o zaman ne yapacaktır? Bak bu görüşünden vaaz geçen sahabelerin o görüşlü olduğu kaynağı okuduysa fetvayı yanlış verecektir. Bak bunlar bu görüşlerden vazgeçmişler öbür sahabelere katılmışlar icma oluşmuştur.

Dakika 35: 00

Görüş ayrılıkları ortadan kalkmıştır buğdayın arpa ile altının gümüş ile vadeli olarak vadeli olarak mübadelesi sorulmuş da mesie’den başkasında faiz yoktur buyurmuş. Kim buyurmuş? Şanlı Peygamber işte delil (a.s.v). Şimdi bunlara topyekûn umuma bakarak fetvalar hükümler çıkarılmıştır umuma bakılmadan olmaz müçtehitlerin tümünün görüşleri ne kadar güzel keşifleri ortaya koymaktadır en ileri büyük tehlikeli ve en çok gerçekleşen cezası da en ağır olan faizi kastetmiş gibidir. Birçok ilim adamı bulunmakla birlikte şehirde filandan başka âlim yoktur derler. Yani bunun anlamı daha âlim bir kişinin bulunmadığını söylemektir âlim çok da fakat onlardan bu daha âlim çıkmaktadır işte Peygamberimiz de bu tür faizleri böyle açıkladığını söylemiştir kıymetli fakihlerimiz. Şafi ulemasına bakalım fazlalık faizi konusun da yan el fadıl konusunda 2 bedelden birisinin daha fazla olması halinde ki satıştır diye tarif ettiler. Yine Hanefilerin nesie faizini tarif ederken ayn malın kendisinin borca fazlalığı şeklinde cinslerin farklı olan buğdayın arpa ile olmasın da bunların faiz olacağı konusunu açıkladılar. Yine vade faizi riba en nesie ’de de bir menfaat getirmesi şart koşulan kaz riba’sı da faiz türlerindendir. Bu konuda fazlalık faizi kapsamına getirmek mümkündür demişlerdir. Nesie riba’sı asli miktara yapılan fazlalık karşılığında borcun ertelenmesidir cahilliğe devrinin işte faizi de budur. İslam’dan önce ki en çok kullanılan faiz türü buydu. Şimdi zerai birde faiz şüphesi konusunda da kıymetli âlimlerimiz bakın ne demişlerdir? Muhabere ve henüz dallarında bulunan taze hurmanın yerine üzerinde bulunan kuru hurma karşılığında satın alınması demek olan muzabele, muhakale haram kılınması sadece faizin kökünü kurutmak içindir demişlerdir. Bu konularda da mümaseletin bilinmemesi burada şüpheyi ortaya getirmektedir şüpheli mallarda da faiz ağır basar. Eğer bir şeyin haram olması şüpheliyse o haram kabul edilir.

Dakika 40: 00

Riba’nın illeti bakımından da nas ile sabit 7 türde fazlalık faizinin yani riba el fadıl haram olduğu üzerinde kıymetli fakihlerimiz ittifak etmişlerdir bunlar altın, gümüş, buğday, arpa, hurma, kuru üzüm ve tuzdur. Cinslerinin bir olması halinde bunlarda fazlalık haramdır. Şimdi bunların dışında kilerde de ihtilaf vardır,  bunlardan bazıları sadece bunların haram olduğu söylemişler. Bunlar zahiriye yani sadece bunları diyenler zahirelerdir. Bir başka kitle ise kile ile ölçülen ağırlık ile tartılan her şeyi kendi cinsi ile mübadelesin de riba’yı haram kabul etmiştir bu İmam-ı Ahmet ve Ebu Hanefi’ye göredir bu 2. Side.  Bir diğerleri ise altın ve gümüşe,  yine yiyeceklere tahsis etmişlerdir kile ile ölçülen ve tartılan olmasa dahi yiyeceklere tahsis etmişlerdir bu da İmam-ı Şafinin görüşüdür. İmam-ı Ahmet’ten gelen bir rivayette böyledir. Değişik rivayetler bulunmaktır imam-ı Ahmet’inde 1 görüşü imam-ı Şafi’ye göre uygundur. Gıda meyve veya tedavi olarak kullanılan yenen şeylerdir yani yiyecek cinsi bir diğer gurup ise bunu ölçülen ve tartılan yiyeceklere tahsis etmişlerdir. Buda kıymetli âlimlerimizden Said Bin El Müseyyeb ve yine İmam-ı Ahmet’ten gelen bir haber yine İmam-ı Şafi’nin bir diğer görüşüdür görüyorsunuz bir müçtehidin değişik görüşleri de bulunmaktadır. İmam-ı Şafinin bilhassa da yeni mezhebi diye kabul edilen bir durumu vardır o mezhebini önceki görüşlerinden sonra ne yapmış vazgeçmiş daha sonra yeni görüşler ortaya koyduğu için yeni mezhebi diye dile getirilmiştir. Bir diğer gurup da kuvt gıdalara tahsis etmişlerdir ki bu da imam-ı malikin görüşüdür bunların hangisine nerden bakarsanız bakın bu İslam da ki yaygınlığını görürsünüz bu değişik açılardan güzel bakış ve güzel keşiftir bunlar bu âlimler çok büyük kâşiftirler. Şimdi Hanefilerin o derya ilimlerine ve dünyayı aydınlatan ilmi görüşlerine bakalım şöyle fazlalık faizinin illeti Hanefilerde nedir? Kile ile ölçmek yahut tartmak ve cinsin bir olmasıdır.

Dakika 45.01

İşte Hanefiler burada ne dediler? Burada illet dediler. Faizin faiz olma illetli kile ile ölçmek yahut da tartmak ve cinsin bir olması dediler ne kadar güzel keşfettiler mesela fazlalık da mesat da haram olur bu tarif çok mükemmeldir. Nasta mesela açıklanan 4 şey buğday, arpa hurma ve tuzdaki illet haram kılınma sebebi cins ile birlikte ölçüdür dediler. Burada hem cins birliği hem de ölçü ile ölçülür tartı ile tartılır olması. Altın ve gümüşte ise illet cins ile beraber vezir yani ağırlıktır dediler. Bu 2 nitelik fazlalık faizinin illeti bir arada bulunduğu zaman tahakkuk eder dediler. Bunlar miktar ve cinstir yani bu 2 nitelik neymiş miktar ve cinstir ölçülmesi veyahut tartılması ile birlikte cins birliğidir bir şey ölçülebiliyorsa bir şey tartılabiliyorsa cins birliği varsa faiz bunlardadır dediler. Altının altın ile satılıp eğer fazlalık varsa o faizdir dediler. Misli mallar kile ile ölçülen ve ağırlık ile tartılan faizin cereyan ettiği mallardır dediler. Mesela hayvan ev çeşitli halı ve kilimler mücevherat,  inci gibi kıyemî mallarda ise faiz ceyaran etmez dediler. 1 koyunun 2 koyuna değiştirilmesi caizdir dediler. İşte kıymetliler; bu kâşif âlimler caddeyi iyi keşfettiler iyide genişlettiler rahmetin yaygınlığını Cenabı Hak bunların şahsında rahmet yayılmaktadır. İslam şeriatı kolaylaştırmaktadır ve kolaylaşmıştır. İslamsız hayat zor bir hayattır cehenneme götürür İslam’ı hayat mutlu bir hayattır ki Allahın istediği bir hayat tarzıdır cennete götürür kendin bilirsin. Altın ile misli, misline ve peşinen satılır buna dikkat et! Altın, altın ile misli, misline peşinen satılır fazlalık varsa kesin faizdir. Gümüş, gümüş ile misli, misline peşine satılır fazlalık varsa kesin faizdir. Buğday, buğday misli, misline peşinen satılır fazlası faizdir arpa, arpa ile misli, misline peşinen satılır fazlalık faizdir. Hurma, hurma ile misli, misline elden ele satılır fazlalık varsa faizdir tuz, tuz ile misli, misline peşinen satılır fazlalık ise faizdir diye ne yaptılar? Bu gerçekler açıklandı hem de kim söyledi bunları cihan Peygamberi, Allah’ın rahmet Peygamberi, tüm insanların kurtuluş önderi Hz. Muhammed söyledi bunları kulana küpe et kalbine yazda unutma.

Dakika 50:18

Kıymetli mevzun ağırlık ile tartılan mekil ile ölçülen yani mekil kile ile ölçülenlere denmektedir onun için bu terimleri de bilmekte de fayda var en azından duymakta bile fayda var. Tartı Mekke halkının tartısı ölçüde Medine halkının ölçüsüdür diye Peygamberimizden haber vardır. Ebu Yusuf şöyle demiştir! O günkü hali hazırdaki ölçü öyleydi ama hani hazır çağda tabi çağlar zamanlar şartlar değişince ölçülerde değişebilir o zaman ne olur? Hali hazır içinde bulunduğun çağda örfün kabul ettiği mikyastır ve ona göre her zaman ve mekânda örfün değişmesi ile ölçüde değişiklik gösterebilir dedi. Kim dedi? Hanefilerin o dahi büyük âlimi İmam-ı Azam’ın baş talebesi İmam-ı Ebu Yusuf söyledi bunu da ve ne güzel söyledi. Fazlalık faizi riba el fadıl sadece kileyle ölçülen yahut ağırlık ile tartılan yani misli takdiri şeylere tahsis edilmiştir arşın ile ölçülen yahut sayılan âdeti şeylerde faiz yoktur dediler. Yine hayvan hali, arazi, ev, ağaç gibi kıyemî mallarda fazlalık faizi cereyan etmez dedi Hanefiler. Kıyami şeyler ise miktar ile bilinen şeylerden değildir. Evet; haram kılınmasının sebebi hikmetleri dürüm, dürümdür kıymetliler çünkü her haram dürüm, dürüm hikmete bağlıdır. Helaller hikmet taşmaktadır çünkü haram kılınmasının hikmetinin en başta bilinen yönü aldanışa ve zarar verilmeye önlemeye yöneliktir. Ne yapıyor? İnsanları aldanmaktan kurtarıyor zarardan koruyup kolluyor zararı def ediyor çünkü yüce İslam faydalıyı celp eder zarları defeder. İşte burada da bu hikmet dalgaları dürüm, dürüm ne yapıyor – bize kendini gösteriyor denizlerden, ummanlardan daha derin hikmetler görünüyor Seddi Zerai yine ortada görünüyor ki harama giden yolları kapatıyor nesie vade faizinin ta kendisidir. Cinslerin farklı olması halinde haram kılınmasının sebebi yine Seddi Zerai kabilinden kabul edilmiştir kolay bir ölçüyü hikmeti sonsuz şeriat kolay bir ölçü vermiş şanlı şeriat, Muhammed’i şeriat bütün çağları kuşatan bir şeriattır. Emsali yoktur fazla fakat kalitesiz olan az fakat kaliteli olan bu da haramdır.

Dakika 55:09

Bilinmeyen büyük ölçüde bir garar yani aldanma bulunmaktadır.  Şimdi sen kalitesiz diye çok veriyorsun, kaliteli diye az alıyorsun ama yine ölçü tam belli değil ölçü ve belli olmadığı için yine bu caiz görülmemiştir. Buğdayı trampa usulü ile satın alır ve satıcıda müşteride mallarını teslim alırsa böyle bir faiz söz konusudur. Çünkü ölçek ile ölçüleni ölçeceksin, tartı ile tartılanı tartacaksın, fazlalık olmayacak eşitlik olacak cins birliği olacak. Yiyeceklerde fazlalık faizinin gerçekleşeceği miktar yarım sa ve daha fazlasıdır dediler bak miktarda belirlendi yiyeceklerde ne kadara ulaşırsa faize ulaşır konusunda şimdi bakın yarım sa ne demektir 1350 grama yarım sağ denmiştir. Yaklaşık olarak 1350 gramdır. 1350 gramdan fazlası ve bu kadarı işte bir fazlalık varsa bu miktarlarda işte faize ulaşıyor o zaman bundan azı yiyeceklerde bundan azına faiz girmiyor ve yahut da yüce Rahman ne yapıyor? Bundan azında insanlar aldana bilirler diye affediyor kasıt olmadığı müddetçe. Mevzun yani tartılan şeylerde tahakkuk ettiği miktara gelince bu altın ve gümüşte bir habbeden daha aşağı olan miktardır dikkat et! Altın gümüşte ise bak zerre bile hesap edilmiş zerre fazlalığa dikkat et altın ve gümüşte. Ama yiyeceklerde bakın fazlalık faizinin miktarı yarım sağ idi oda 1350 gramdı ama altın ve gümüşte durum böyle değil nedir orda bir habbeden daha aşağı olan miktardır dediler. Habbe nedir? Bir arpa tanesi arpa tanesi kadar bir fazlalık ağırlık varsa faiz olur nerede?  Altın ve gümüş de. Herkes aklını başına alsın. Yine bir dirhemin 50 habbe ve 5’de 2 habbe yani 2975 gram olduğunu bilelim. Evet, kıymetliler bunları iyi anlayalım, iyi dinleyelim. Yine mikyas konusuna da gelince şari tarafından buğday, arpa, hurma ve tuz gibi keyli olduğu altın ve gümüş ile tartılan olduğu nas ile tespit edilen şeyler ebediyen bu şekilde devam eder değişmemek üzere bu şekilde devam eder. Hanefilerin cumhuru bütün âlimleri şafilerin ve Hanbelîlerin de görüşüdür.

Dakika 1:00:05

Bakın ulemanın pek çoğu aynı görüşte birleşmişlerdir. Ölçek Medinelerin ölçeğidir, tartı da Mekkelerin tartısıdır. Buna göre buğdayın buğday ile eşit tartı ile satılması altının altın ile yahut gümüşün gümüş ile eşit ölçek ile satılması sahih olmaz. Nas örften daha kuvvetlidir daha kuvvetli olan ise terk edilmez İmam-ı Ebu Yusuf’un Nas ile tespit edilen ribevi mallarda ve başkalarında muteber olan ölçünün örfü olduğu ölçü olduğu kanaatinde olduğuna ve aynı zaman da Ebu Yusuf’un görüşünün delili daha güçlü görünmektedir. Görüyorsunuz İmam-ı Ebu Yusuf’un görüşü çünkü çağlar şartlar değişince örf değişir örf değişince Medine de ki ölçüyü Mekke de ki tartıyı sen bu gün gelip uygulama durumu olmadığına göre örfte ki ölçü ve tartıları uygulamak zorundasın. Malikilerin şu sözü de onu desteklemektedir. Kile ile ölçme yahut tartı adetleri değişecek olursa beldenin âdetine itibar edilir. Şairin Nassa bağlamadığı hususlar ise insanların pazarlarda ki örf ve adetlerine ham edilir dediler. Evet, zaten hiç birisinin buna itirazları yoktur fakat her birisi kıymetli görüşlerini keşiflerini kanaatleri ve elde edilen hükümleri ortaya koymuşlardır kalite konusuna da gelince kalite olanını kalitesize misline misil ile olmadıkça satmak caiz değildir. Ribebi mallarda kalite itibar edilmez faize giden yolları kapamak Seddi Zerai bunu dikkat etmektir. Malikiler kalitede tarafların altınların arasında farlı olması halinde satış demek olan ve muratala olarak bilinen satışı haram kabul etmişlerdir. İşte böyle baktığımız zaman kıymetli efendiler; böyle yapma fakat bunu sat ve onun semeni ile bundan al hadisi şerifin de olduğu gibi yani kaliteli güzel hurmanın kalitesiz hal hurması ile değiştirilmesine dair söylenmiştir bu söz de kıymetliler. Onun için yüce İslam her şeyi sağlama gerçek adalete bağlamış haksızlığı zararı aldanmayı aldatmayı önleyen tedbirler almıştır. Şimdi nesie faizinin vasıfları konusunda da cahilliye devrinde ki o devriğinin faizi olan nesie faizinin şöyle vasfına illetine bir bakalım. Kile ile ölçmektir vezin tahtıdır yahut aynı cinstir

Dakika 1:05:06

1 kilo buğdayı yazın ödemek üzere 1 buçuk kileye satın alırsa semende fazlalık olan yarım kilenin karşılığı yoktur bu yarı kileye sadece vade karşılığındadır işte buna nesie faizi ismi verilmiştir ve faizdir. Borcun vadesi gelmişse ya ödemeyi yaparsın veya miktarı arttırırsın derdi İslam önceki faizciler. Borç onun servetinin tümünü alır götürür iflas eder bugün de dünyayı batıran nedenlerden biri yine faizdir, faizdir faiz dünyadan yok edilmelidir. Çünkü faiz fakiri daha çok fakir eder zengini de eti yenmez yağlıya çevirir perişan eder faizden dünyada adı bilinmeyen hastalıklar, belalar, husumetler verir her günah belaları yıldırım hızı ile tepene indirir, aklını başına al. Bir müt buğdayın peşin olarak 2 müt arpa karşılığında satılmasının caiz olmasının 2. durumda ise satış daha çok kabza benzemektedir. Muhtacın ihtiyacını sömürmek kanaatinde ihtimali vardır bunlara da dikkatler çekilmiştir. 1 avuç buğdayı vadeli olarak 2 avuca satmak caiz olmaz. Yine 1 elmayı 2 elmaya, 1 kavunu 2 kavuna ve benzerlerini vadeli olarak satmak caiz değildir. Bak vadeli diyor buraya dikkat et! Çünkü nesie faizi vadeli faizdir cinsler arsında birlik vardır 1 avuç buğdayın 2 avuç arpa karşılığında satılması yani peşin olsun veya vadeli olsun helaldir. Yani buraya dikkat et! Bir avuç buğdayın 2 avuç arpa karşılığında satılması peşin olsun vadeli olsun helaldir dediler çünkü burada cins birliği yok. İmam-ı Muhammed’den bütün bunları haram kabul ettiği nakledilmiştir. Şöyle demiştir; Çok olduğunda haram olan her bir şeyin azı da haramdır denmiştir burada aldanma konularına dikkati çekmiştir o kıymetli âlim imam-ı Muhammet imam-ı Aza’mın talebelerinden biride imam-ı Muhammed’dir. Allah hepsine çok rahmet eylesin. Evet, kıymetliler nesie faizinin haram kılmasının hikmetlerine şöyle bir bakalım bunlar ihtiyaç sahipleri zor durumda bırakılıyor ihtiyaç sahibini zora sokmamak için şefkat ve merhamet yolları yok ediliyor. İnsanlığı yüce İslam şefkat merhametle kucaklamıştır hikmet kaynamaktadır yine dayanışma ve yardımlaşma fazileti ortadan kaldırılıyor bunu da İslam önlemiştir. Güçlü olan kişi zayıfın durumunu istismar etmektedir.

Dakika 1:10:07

Sömürmektedir İslam bunu da önlemiştir çok büyük şartta zararlar verilir bu zararları önlemek için hikmetler kaynayan tedbirler alınmıştır. Peşin paraya yiyecek bulmak oldukça zorlaşır faizcilik ortaya gelince temel gıda ihtiyaçlarında büyük zararlar baş gösterir.  İşte kıymetliler; hikmet İslam’ın her emrinde bir hikmet kaynar ve insanların menfaatinedir zararları yok etmek önlemektir. Onun için yüce İslam iyi keşfedilmeli iyi anlaşılmalıdır. Kıymetli izleyenler banka faizleri konusunda da nesie yani vadeli faiz türündendir banka faizleri. Yıllık yahut aylık olarak faizlerle verilmesi karz edilmesi işleri batıl yollarla yemektir. Faizin bütün zararları ortadadır haram oluşları arasında hiçbir fark da yoktur. Nesie faizdir bunun delili nerde derseniz Cenabı Hak eğer tövbe ederseniz ana malları sizindir Bakara Suresinin 279. Ayeti Kerimesinde günümüzde insanların örfün de faiz malın ödenmesinin geciktirilmesi halindeki karlar faizler hakkında anlaşılır olmuştur. Cahiliye dönemi nesie faizi de budur bugün insanlık birçok konuda cahilliye dönemine geri dönmüştür. Faiz ancak nesie vade halinde olur hadisi şerifine de dikkat edin. Bu faizin ne kadar tehlikeli olduğuna dikkati çekmiştir şanlı Peygamber (a.s.v). Aynı ve farklı cinsler cinsleri birbirinden fazlalık Hanefilere göre caizdir kuş etleri bundan müstesnadır demişlerdir. Tavuk ve ördek etleri istisna edilir, tartılarak satılırlar fazlalık olarak haram olur dediler. Çünkü faiz Hanefilerde neydi? Tartılan, ölçülen ve cins birliği bunlarda fazlalıklar faizdir. Yine Hanefi ekolünün o büyük kâşifleri aslının farklı olmasına göredir hurmadan yapılmış olan sirkenin üzüm sirkesiyle birlikte inek etinin koyun etiyle birlikte keçi kıllarıyla koyunyünü gibi buğday ile birlikte ekmeğin satışı da böyledir koyun deve inek etleriyle bunların sütleri farklı cinsler kabul edilir fazlalık caiz olur. Buğday arpa mısır ve benzeri şeyler de farklı cinsler kabul edilir.

Dakika 1:15:04

Kaideye diğer şeyler de kıyas edilir cinsler ayrı ise fazlalıklar faiz olmuyor. Mesela buğday aldın mısır verdin birisi fazla birisi noksan burada faiz olmaz çünkü cinsleri ayrıdır cinsler ayrılınca fiyatlar değişmektedir aynı cinsten olanlarda ki fazlalık faizdir ölçü ve tartıyla olanlarda ki fazlalık faizdir. Dikkat et bunlara! O kıymetli Hanefi ekolündeki yüksek müçtehitleri bakın ne diyorlar keyl ile ölçmek vezin ağırlığı ile tartmak bedelde eşitliğin veya misliyetin satışın sıhhatinde şart koşulmasını delil göstermişlerdir. Haram oluşu da fazlalığın varlığına bağlıdır kimisi ise manen benzerliği tahakkuk ettirir. Cinsi ile satılan bütün keyliler de yani kile ile satılanlarda ve misli ile değiştirilen bütün mevzun yani ağılık ile satılan şeylerde söz konusudur dediler. Keyl ölçme niteliği sabit bir nitelik olur cihan Peygamberi efendimiz (a.s.v) Hz Muhammed ağırlık eden tartılan altın, altın ile kile ile ölçülen buğday, buğday ile alınıp satılır burada fazlalık varsa faizdir. 1 avuç tek bir elmada ise musameleri söz konusu değildir yani musamelet çünkü burada da 1 avuç görüyorsunuz ki muaf tutuluyor buğdayın tümü 1 tek cinstir arpada böyledir. Hurma tuz üzüm kuru üzüm altın gümüş de böyledir fazlalıklı olarak satış caiz değildir. Maliki âlimlerimiz ise altın ve gümüşte illeti nakdilik yani semen oluşudur. Bunlar nakdili illet olarak almışlardır faizin illeti Malikilerde nakdiliktir altın ve gümüşte. Şimdi nesie faizinde ise illet sadece yiyecek oluşudur. Sebzeler ile elma ve muz gibi yaş meyve türlerinde olduğu gibi fazlalık faizin haram kılınış illeti gıda olarak kullanılması diğeri de saklana bilmeleridir eğer bir madde saklana biliyorsa ve gıda görevi yapıyorsa Malikilerde bunlar faiz kapsamındadırlar tahıllar, hurma, kuru üzüm, et, süt ve bunlardan yapılan şeyler böyledir. Tuz ve buna benzeyen çeşitli baharatlar sirke, soğan,  sarımsak,  zeytinyağı gibi tadını ıslah eden şeyler maddelerin tadını bir de besleyici maddeler kapsamına girer.

Dakika 1:20:00

Saklana bilmeye elverişli olması da sürenin sınırı yoktur bu konuda da örfe başvurulur dediler. Bunların da delilleri, aldatmamaları ve mallarının korunması hayatın ve yaşamanın esaslarında buğday, arpa,  pirinç, kara, mısır, burçak, hurma, kuru üzüm, yumurta, zeytinyağı ve yedi baklagiller diye bilinen mercimek, börülce, nohut, acı bakla yine bakla, burçak ve bezelye gibi tahılları da dile getirmişlerdir. Cinslerin aynı ve farklı olmasına bakış açıları ise İmam-ı Malik buğday arpa süt yani kabuksuz bir çeşit arpa tek bir sınıf olarak kabul etmekte mısır, ak akdarı ve pirinci de tek bir sınıf kabul etmektedir. Pişirilen taneler yahut bakla, mercimek, nohut ve buna benzer baklagillerin hepsi tek bir sınıftır buğday ile arpa arasında fazlalık caiz olmamakla birlikte buğday ile mısır arasında fazlalık caizdir. Yine İmam-ı Malik Hazretleri 4 ayaklıların etleri 1 sınıf, kuşların etleri 1 sınıf, balıkların etleri de 1 sınıftır demiştir. Evet, kıymetliler bu kâşif âlimlerimiz müçtehitlerimiz bu kıymetli Fakihlerimiz çeşitli açılardan bakmışlar hükümleri ortaya koymuşlardır onun için bütün mezheplerin bu güzel çalışmaları rahmetin yaygınlığını ortaya koymuştur. İnşallah Şafilerin keşifleriyle dersimiz devam edecektir. Çok kıymetli ve muhterem izleyenler; Amelde Fıkıh Ekber’le derslerimiz devam ediyor. Konumuz tabi riba’dır yani faiz hakkında Hanefi ulemasının görüşünden keşif notları verdikten sonra şimdi Şafi ekolünün kıymetli âlimlerinin burada faiz hakkında neler ortaya koyduklarını ve onların ortaya koyduğu hükümleri İnşallah birlikte izlemiş olacağız. Altın ve gümüş, gümüşte illet konusunda da nakit yahut semen yani Şafilerde illet nakittir veya semendir demişlerdir bunların eşyaya değer olmalarıdır. Yani eşyanın değerin bu altın ve gümüş açısından ortaya konmuştur altın ve gümüşte faizin şöyle baktığımız zaman illetinden maksat semenlerin cins oluşlarıdır. Fes yani nitel bronz bakır gibi altın dışında kalan bunlara fes denmektedir ki feslerde riba olmaz

Dakika 1:25:05

Altın ve gümüşlerde işçiliğin kıymeti yoktur demişlerdir. Fakat tabi Hanefilerinde ortaya koyduğu gibi artık bugün fesler içerisinde durum değişince artık faiz olanlar bulunmaktadır. Fesler ve günümüzde kullanılan kâğıt nakitler çoğunlukla eşyanın semenleri yani değeri haline geldiğini görüyoruz onlarda faizi cereyan ettiğinde artık açık olarak görünüyor ve Hanefiler de zaten bunu çağları keşfetmiş görünüyorlar. Kendi çağlarına göre fetva vermemişler ve bütün delillerin kapsamında gelecek çağlardaki değişen şartları da göz önüne almışlardır. 4 sınıfta faizin illeti ise yiyecek şeyler olmalıdır demiştir Şafiler. Yani onlarda nakit veya semenden sonra yiyecek şeyler faizin kapsamındadır demiş Şafi uleması. Yine Şafiler de faizin illeti yiyecek yahut nakit oluşu konusunda onlar bunları ortaya koymuşlar bu durumu keşfetmişlerdir. Delilleri mesela şanlı Kur’an’ın ayeti kerimesine istinaden hırsız erkek ve hırsız kadının cezasını veriniz yani ellerini kesiniz. Maide suresinin 38. Ayeti Kerimesine istinaden yiyecek karşılığında yiyecek şeyler misli misline alınır verilir. Yani burada da misli misline olmazsa faiz karışır hüküm illetinin yiyecek oluşu yine hadisi şerifte et taam tatmak anlamına gelen bu et taam kelimesinden türediğini de söylemişler bütün yiyecek şeyleri kapsar demişlerdir. Nakit’e gelince yani altın ve gümüşe bunların yerlerini tutan kâğıt paralara ne derece ihtiyaç duyduklarını göstermektedir. Çünkü artık kâğıt paralar altın gümüş paralar onların yerine kullanılmaktadır. Cisimlerinin bir olmaları halinde vadeden söz edilmemelidir. Ölçüye yani miyane göre bir birlerinin misli olmalıdırlar. Şer-i miyar tartıdır ölçektir dolayısıyla bunlara dikkat edilmelidir. Şanlı Peygamber (a.s.v) efendimizin zamanında hicaz ehlinin âdeti muteberdir diğer hususlarda beldenin âdeti muteberdir. Karşılıklı kabzetmekte diğer bir şarttır dediler. Şimdi şanlı Peygamberin her iki durumda da peşin olarak ifadesini buyurmuş olduğunu görüyoruz.

Dakika 1:30:08

Cinsler ayrı olurlarsa buğday ve arpa gibi aralarındaki fazlalık caiz olur. Altın, altın ile gümüş, gümüş ile buğday, buğday ile arpa, arpa ile hurma, hurma ile tuz, tuz ile misli misline eşiti, eşitine ve peşin olarak alınıp satılır. Bu cinsler bir birlerinden farklı olurlarsa elden ele olması şartı ile dilediğiniz gibi alıp satınız. Yani bunlar taraflar arasında peşin olarak elden ele geçirilmesine de kabzetmek denilmektedir. Bunları kim söylüyor? Cihan Peygamberi âlemlerin rahmet Peygamberi Allah sevgilisi Hz. Muhammed söylüyor (a.s.v). Yine İbn-i Ömer’den gelen haberde,  İbn-i Ömer Peygamber (a.s.v)’ın emriyle bir deveyi iki deve karşılığında satın almıştır diye haber var. İşte burada bu adı geçenlerin nakit ve yiyeceklerin dışındakilerin faiz kapsamında olmadıklarını dile getirmek için bu hadisi delil göstermektedirler. Cinsin aynı veya farklı olma konusunda da iki ayrı türden hurma ve incir Şafilere göre aynı cinstendir. Buğday, arpa, hurma, kuru üzüm gibiler ise farklı cinstendirler demişlerdir. İnek eti ile koyun eti ayrı bir cinstir fazlalıkla satılması caizdir. Yürek, ciğer, dalak, işkembe gibilerde değişik cinslerdir dediler. Kavun, karpuz, salatalık bunlarda değişik cinslerdir dediler, uçan kuşlar bir cins, perdeli ayaklılarda bir cinstir güvercin türleri de bir cinstir dediler. Şafi ekolünün kâşif âlimleri bu şekilde riba’nın konusunu incelediler. Hanefi uleması ise bakın ne diyorlar burada Hanbelîler Hanefilerin görüşünün hemen,  hemen aynısını ortaya koymuşlardır yani Hanbelîler Hanefiler gibi düşünmüşler o görüşü kabullenmişlerdir. Cins birliği kiley yani kileyle ölçmek yani vezin tartmak ki Hanefilerinde neydi illeti ölçmek ve tartmak ve cins birliği idi Hanbelîlerde aynı illeti ortaya koydular faiz kile ile ölçülmeyen allık ile tartılmayan yiyeceklerde cereyan etmez demişti Hanefiler Hanbelîlerde aynısını söylüyorlar. Yine şanlı Peygamber (a.s.v) efendimiz bir dinarı iki dinara, bir dirhemi iki dirheme, bir sayı iki saya satmayınız.

Dakika 1:35:06

Çünkü burada cins birliği var. Çünkü ben sizin faize düşmenizden korkarım buyurmuştur Allah’ın şanlı Peygamberi. Ey Allah’ın Resulü (a.s.v) eğer bir kişi bir atı atlar karşılığında ve henüz yeni doğmuş deve yavrusunu yaşlı deve karşılığında satarsa bunun hükmü hakkında ne buyurursun diye sahabe sordu? Peşin olması yani hemen teslim edilmesi şartıyla bir mahsur yoktur dedi şanlı Peygamber (a.s.v). İşte Hanbelîlerde, Hanefiler gibi bu hadisi şerifi de delil olarak ortaya koydular. Yine başka bir haberde cihan Peygamberi efendimiz (a.s.v) tartılan şey aynı türden olur ise misli, misline kile ile ölçülen şeyde aynı şekilde alınır satılır. Eğer türleri farklı olursa bunda mahsur yoktur buyurmuşlardır. İşte bu hadisi şerifte yine Enes Hazretleri mervidir. Hanbelîler bir hurmaya karşılık bir hurma olsun altın yahut gümüş nakitler pirinç tanesinden küçük dahi olsa dediler faiz olur dediler. Nerde? Altın ve gümüşte pirinç tanesinden küçük bile olsa orda teraziye tam dikkat edin yoksa faiz olacağını söyledi Hanbelîler de. Zaten Hanefilerde habbe demişlerdi habbede bir arpa tanesinin ağırlığı miktarında onlarda öyle söylemişlerdi, bunlarda pirinç tanesinden küçük dahi olsa dediler. Ve hepside çok güzel işi sağlam tuttular delilleri güzel keşfettiler hükümleri koydular. Yüce rabbimiz bu âlimlerimizin hepsine çok, çok rahmet eylesin. Yine Hanbelîlerin başka bir rivayetine vardır ki oda o görüşleri de Şafilere yakındır. Faiz ancak yenen yahut içilen ve kile ile ölçülen yahut ağırlık ile tartılan şeylerde olur bu hadisi şerife de istinaden yine diğer görüşlerini de ortaya koydular. Cinsin aynı olması veya farklı olması konusun dada Hanbelîler Şafiler gibi düşünmüşlerdir. Hurma,  hurma karşılığında misli misline diyen hadis-i şeriflere de istinat ederek eğer bu sınıflar değişik olurlarsa istediğiniz gibi alıp satınız. Eğer iki cins farklı olursa diğer bir hadis-i şerifte de farklı kelime değişikliği ile aynı anlamlar ortaya çıkmaktadır. Renkleri değişik olmaları hali müstesna diyen haber de bulunmaktadır. Hanefi ulemasının hilafına bütün hurmalar bir tek cinstir gül yağı menekşe yağı ve onların emsalleri bir tek cins kabul edilmiştir.

Dakika 1:40:05

Unlar, sirkeler, ekmekli unlar, sirkeler, peynir, süt, et, yağlar, tereyağı farklı cinslerdir dediler. Buğday unu ile arpa unu 2 ayrı cinstir dediler balık yağı susam yağı ve benzerleri de değişik cinstirler dediler. Şimdi bu güzel keşiflerden sonra zahiri mezhebin inde görüşlerine baktığımız zaman faizin illeti belirtilmemiş dedi zahirelerden bazıları nas ile belirtilen şeylerde söz konusudur çünkü zahiriler kıyası kabul etmemişlerdir yani kıyas kabul etmez zahiriler. Bunların dışında kalan şeyler bakınca sonuca asılları üzerine kalır ki buda mubahlıktır demişlerdir zahiriler şöyle yiyecek şeylerde fazlalığın haram oluşu illeti Hanefiler Hanbeliler gibi kıymetli ulemanın durumuna göre kile ile ölçülür. Ve ağırlık ile tartılır İmam-ı Malik’e göre ise gıdalanıp beslenmek ve saklana bilme özelliklerin bulunması İmam-ı Malik de, Şafiler ise yenilebilir olmalarını illet olarak ortaya koymuşlardır. Maliki ve Şafiler nakit yani altın ve gümüş ve yiyecek şeylerin dışında kalanlar da Hanefilerle Hanbeliler ise kile ile ölçülüp ağırlık ile ölçülen şeylerin dışında fazlalığın caiz oluşunun sebebi zaruri ihtiyaçları ile alakadar olmalarını ileri sürdüler. Şimdi burada İbn-i Rüşt gibi kıymetli âlimler ki İbn-i âlimler ki ibn-i Rüşt Malikilerdendir diyor. Hanefilerin gösterdiği illet en uygun olanıdır diyor bak Malikilerin en yüksek âlimlerimden biri Hanefilerin diyor gösterdiği illet ve onların ortaya koyduğu hükümler en uygun olanıdır dedi. Şeriatta faizin haram kılınış gayesine bakınca sebebi aldatmadır keyli ve bezli olmayan şeylerde adalet ancak nispetin varlığı ile olur dediler. Keyli ve bezli olan şeylerde adalet ise ölçü yahut tartıda eşitliğin varlığı ile ortaya çıkar dediler. Evet, kıymetliler burada bazıları da İmam-ı Malikin görüşünü tercih edenlerden Vahhabi’lerden İbn-i Kayyım ve bunların Hanbelîlerden olduklarından da kabul edilmiştir Malikin görüşünü tercih etmişlerdir hâlbuki Hanbelîler Hanefi mezhebine daha yakın Görüşlerini ortaya koymuşlardır ki ibn-i kayyım da gıdanın saklanabilir konusunda Malikin tercihini kabul etmiştir. Altın ve gümüşte illet ise Şafilerin dediği gibi semen oluşur. Yine nes’a cinsi faklı olursa geciktirme ki buna nisa denmektedir caiz olur dediler cins farklılığından dolayı.

Dakika 1:45:45

Şimdi dirhem ve dinarlar satılan şeylerin semenleridir, semen ise miyar yani ölçüdür.  Kıymetli efendiler,  yine kıymetli âlimlerimizde değişik görüşlerle değişik tercihlerde olduğunu görmekteyiz. Faizin esas konularına şöyle bakınca yine İbn-i Rüşt şöyle der: bunun esasları konusunda vade faizleri ki bana vade ver bende sana fazlasını vereyim eksik ve vadesinden önce al gibi satışlar bunlar faizdir dedi. Fazlalık nes’a kabzından önce yiyecek satışı bunlarda faizdir faizin esaslarındandır dediler bunu İbn-i Rüşt söyledi. Bana vade ver ben de sana fazlasını vereyim kaidesi ittifakla haramdır yani sadece İbn-i Rüşte göre değil bütün mezheplerde bu ittifakla haramdır tam faizdir. Yine değim yani alacak ister yiyecek ister nakit olsun ister selen ister satış olsun isterse başka bir şey olsun fark etmez alacaklı borçluya belli bir zamana kadar vadeli fiyat ile bir mal satar bu fiyatta nakit fiyatından daha fazlasını ihtiva eder. İşte kıymetliler bunlar vadeli faizlerdir ki haramdır indir ve vadesinden önce al konusunda da 4 mezhep buna da haramdır demişlerdir. Zimmetteki alacağın eskitilmesi fazla vermeye benzer yani adam fareyi yiyecek kuşa benzetmeye çalışıyor bunun gibi faize gizli yol yaptırıyor adını da faiz koymuyor başka bir şey koyuyor ulema bu keşifleri çok güzel yapmışlar delilleri iyi incelemişler hükümler ortaya konmuştur. 4 mezhebin 4’ü de bunlara haram demiştir. Vadesi gelmemiş bir alacağı bulunur bir miktar eskitmek üzere daha erken ister işte kıymetliler şöyle bakınca illetinde ki görüş ayrılıkları konusunda fazlalık faizi ile bir kısmı da nesie faizi ile alakalı olduğunu görüyoruz. Fazlalık faizi Hanefi ulemasına göre şöyle bakıyoruz yarım sa’dan daha aşağı takdir yoktur.

Dakika 1:50:00

Mevzu tartılan olan altın ve gümüş ise bir habbeden daha aşağısı için takdir olunmaktadır. Hanefiler fazlalık konusunda yarım sa’dan daha aşağı takdir yoktur demişlerdir bunlar. Şimdi diğer altın ve gümüşte de bir habbeden daha aşağısı için bir takdir yoktur dediler kim? Hanefiler çünkü bundan daha aşağısının kıymeti yoktur dediler. Şafilerde faizin illeti olan yenir olma özelliğini ortaya koyarak bunlar caiz değil dediler yiyecek karşılığında misli misline satılır. Eşitlik haramdan kurtarır eşitlik sabit olmadığı takdirde haram sabit olur dediler yani haram olmuş olur dediler. 1 avuç buğdayın 2 avuç karşılığında ve benzeri şekilde ki satışlar caiz değildir dedi Şafiler. Hanefiler ise buğday, buğday karşılığında misli misline hadisinin nas’ının tahsis edilmesini gerektirir o bakımdan onlara göre 1 avuç şey 2 avuç karşılığında ve benzeri şekilde satışı caizdir. Buda yarım sa’dan az olmasından dolayıdır işte görüyorsunuz yarı sa’dan az olanlar da Hanefiler toplumun bu gibi durumlardan paçasını zor kurtaracağından dolayı böyle bir ruhsatı, kolaylığı, böyle bir güzelim keşfi de ortaya koydular çünkü toplumda bunların milimi milimine incelenmesinde bir zorluk olacağı ortadadır. Şafiler bunun tamı tamına olmasına dikkate çekerken Hanefilerde insanların gücünün yetmeyeceği çok az miktardakilerden dolayı buna insanların bundan kolay, kolaya paçasını kurtaramayacağı durumunu da göz önüne alarak ne kadar güzel hükümler keşifler koydular hepside doğruyu söylediler.  Yine riba’nın illeti bulunduğundan dolayı Hanefilere göre bu caiz değildir çünkü illet kirecin satışında cins ile birlikte keyl ölçme yahut da demirin satışında cins ile birlikte vezin ağırlıktır dediler. Şafiler ise faizin illeti bulunmadığından dolayı böyle bir satış caizdir dediler bakın burada da Şafiler işi daha geniş tutarken Hanefiler ölçü ve tartıda daha sıkı tuttular nerde? Yiyeceklerin dışında ki mesela kireç, demir gibi konularda illet ise yenecek yahut semen oluşur. Hanefiler Şafilerle şu hususta ittifak hallerindedirler bir kafîz pirinci iki kafîz pirince karşılık satacak olursa caiz olmaz çünkü Hanefilere göre keyl ile birlikte cins Şafilere göre ise yiyecek olması ile birlikte cins birliği vardır.  Yine şu husus da ittifak etmişlerdir.

Dakika 1: 55: 00

1 rıtıl safranı 2 rıtıl karşılığında satsa Hanefilere göre caiz değildir. Şafilere göre ise yiyecek olması ve cins birliği dolayısıyla caiz değildir demişlerdir burada da ittifak etmişlerdir. Yine Hanefiler un konusunda da bir cinsten yapılmış bir unun aslı ile satılması sahih değildir dediler. Malikiler ise tane ve ununun ağırlıkları birbirine eşit olması halinde sahih olur mu? Olur dediler. Mısır unu buğday tanesi ile satılacak olursa kabzetmek şartı ile sahih olur dedi Malikilerde. Ekmeğin buğday karşılığında satışı da sahihtir yine Malikilerde. Şafiler ise Hanbelîler, Şafiler bunlarda kıymetli görüşlerini ileri sürdüler gereken hükümleri ortaya koydular. Yine hayvanın et karşılığında satışı Ebu Hanife imam-ı Azam gibi şanlı âlim ve Ebu Yusuf bu konuda caizdir dediler. Hayvan et karşılığında satışı hayvanın. Şimdi hayvanın et karşılığında satışının nehy edildiğine dair rivayetler bulunmaktadır. Canlının ölü karşılığında satışını nehyetmiş diyen haberler bulunmaktadır. bunun mürsel bir haber olduğu da söylenmiştir. Kıymetliler tabi herkes delillerini inceliyor keşiflerini yapıyor ondan sonra hükümler ortaya konuyor şimdi Hanefi ulemasında faizin illeti keyl yahut vezin Şafilere göre ise sadece yenecek olmasıdır bakın herkesin ortaya koyduğu delillerin keşfinden sonraki kanaatleri yiyecek olmayan şeylerin satışında o kıymetli Hanefi ulemasına göre keyl bulunduğundan dolayı caiz değildir. Şafilere göre ise yenecek olmadığından dolayı caizdir demişlerdir çünkü Hanefiler ölçülen, tartılan şeylerde fazlalık faizdir dediler bilhassa cins birliği ölçülebilir tartılabilir olmasını ortaya koydu Hanefi uleması. Takdirleri farklı mesela buğday karşılığında zeytinyağı Hanefilere göre caizdir Şafilere göre ise yiyecek olduklarından dolayı caiz olmaz demişlerdir. Artık biz kıymetli âlimlerin kıymetli görüşlerini ortaya koyuyoruz her mezhep mensup olduğu mezhebin kurallarını bilmeli ona göre yaşamalıdır kıymetliler bazı görüş ayrılıkları konusunda da Hanefi uleması faizin illeti cinsin birliği ile birlikte ölçülebilir veya tartılabilir olmasını Hanefiler ne yaptılar? İllet olarak bunları ortaya koydular.

Dakika 2:00:10

Cins illette sadece bir şart değil bir rükündür yani Hanefi ulemasında bu aynı zamanda rükündür. Şafi İmam-ı Şafiye göre tek başına cinsin illet olma özelliği yoktur demiş faiz illetinde sadece bir şarttır demiş. Şimdi bakın burada da yine Şafilerin öbürünün rükün dediğine şafiler burada şart diyor çünkü şart da zaten olmadan şart olmadan zaten o hüküm geçerli olmuyor bir yerde aynı şeyi söylüyorlar buna da dikkat edin illet hükme uygun bir niteliğin adıdır. Yenecek yine illet yenecek oluştur Şafiye göre. Kalıcılığı içinde semen oluştur cinsin bunda bir etkisi olmadığından hareket ederek o bir şart kabul edilmiştir Şafiye göre satış akdi iki bedelde eşitliği gerektirir. Nesîeden başkasında faiz yoktur faiz ancak nesîede söz konusudur. Faiz illeti tahakkuk etmektedir ki buda cinslerin birliğidir. Şimdi kıymetliler bu haberlerin sadece birine değil bütün haberler keşfediliş incelenmiştir. İmam-ı Malikte Seddül Zerai üzerinde fazla durmuştur Şafiler altın gümüş yenilen ve içilen şeylerin dışında hiçbir şeyde riba’nın haram olması söz konusu değildir demişlerdir dikkat et buraya Şafiler altın gümüş yenilen ve içilen şeylerin dışında hiçbir şeyde riba’nın haram olması söz konusu olmadığını söylemişler. Cihan Peygamberi Hz. Muhammed (a.s.v) bana bir ordu hazırlamamı emretti sahabeden Abdullah bin Amr söylüyor bunu. develer tükenince bana zekâttan gelecek develerden ödenmek üzere satın almamı emretti. Bende zekât develeri gelinceye kadar 1 deveyi 2 deve karşılığında alıyordum diyor. Evet, kıymetliler şimdi bu gibi hadis-i şeriflere ve emsali hadis-i şeriflere ki Hz. Ali’de 1 deveyi belli bir vadeye 20 deve karşılığında satmıştır. ibn-i Ömer’de 1 deveyi 4 deve karşılığında satmıştır. Şimdi faiz nesîededir faiz ancak nesîede olur peşin olanda faiz olmaz faiz ancak nesîededir diyen görüşlerle ilgili de keşifler güzel yapılmıştır. Daha öncede sözünü ettiğimiz gibi bu konuda gereken incelemeler yapılmış hükümler ortaya konmuştur.

Dakika 2:05:03

Kıymetliler bu hak mezheplerin inceleyip ortaya koydukları hükümlere dikkat ediniz bunların ihtilaf ettikleri yerler zenginlik ve rahmettir ittifak ettikleri yerler zaten hepsi aynı görüştedir buna dikkat edin. İmam-ı Ahmet’ten gelen habere göre Şafilerin görüşü gibidir yani Hanbelî Hz. görüşü de, Şafi Hz. görüşüne o anlatılanlar konusunda. Cahiliye döneminin nesîe faizi bizatihi haram kılınmıştır. İslam’dan önce nesîe faizi vardı. İki taraftan her hangi birisinin ileri derecede bir gabna yani aldanışa düşmesi idi. borçlu kimsenin aciz kalmasının ve sömürünün önüne geçmek için haram kılınmıştır. Yüce İslam tüm insanlığı kurtaran en köklü tedbirleri almıştır ama bunlar ilahi emirlere dayanmaktadır. Fazlalık faizi yani riba El Fadl Seddül Zerai için haram kılınmıştır neydi Seddül Zerai? Haram’a giden yolları kapatmak. Nesîe faizine ulaşmayı önlemek için haramdır ancak zaruret dolayısıyla mubah kılınabilir oda zarurette. Zaruretin ne olduğu konusunda da zaten geçmiş derslerde değindik gelecek derslerimize de değinmeye devam edeceğiz inşaAllah. Harama götüren yolu kapatmak gayesi ile haram kılınan bir şey ise ona duyulan ihtiyaç ve maslahat dolayısıyla mubah kılınmıştır. Zaruret, zarurete düşüren yolu takdir etmesi mümkündür Müslüman zarureti. Fazlalık faizinin riba El Fadl konusunda da faiz olduğunu da söylemek elbette de ortadadır. Şanlı Peygamberin Hz. Bilal’e kalitesiz 2 sa’ hurmayı kaliteli 1 sa’ hurma karşılığında satarken bu faizin kendisidir demesi bunu göstermektedir. Sömürme esasına kimi zaman da onların muayyen ihtiyaçlarını sömürmeye dayanır. Cenabı Hak şanlı İslam, nurlu İslam bu insanlığın rahmet peygamberi ve bütün âlemlere rahmet Peygamberi kimsenin zarara uğramasını, sömürülmesini katiyen kabul etmez. Yüce İslam adaleti ortaya koymuştur onun için faiz hakkında size o kıymetli hak mezheplerin ve diğerlerinin kıymetli fakihlerimizin görüşlerini size keşif notları olarak az ve öz olarak duyurmaya çalıştık. Şimdi inşaAllahu Teâlâ derslerimiz yine devam etmektedir. Şimdi emanet satışları konusunda da size yine keşif notları vermeye devam edeceğiz bu konuda murabaha satışları ilk semenin bilinmesi müşteri tarafından bu bilinmesi şarttır. Kârın bilinmesi, sermayenin misli şeylerden olması bunlar bunun şeraitindendir.

Dakika 2:10:20

Ribevi faizin varlığı söz konusu katiyen olmamalıdır ve akit sahih olmalıdır. Bu gibi şartları göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Yine kıymetli efendiler, Müslümanların çirkin gördüğü şey ise Allahın katında çirkindir buda nerden geliyor buda yine bu bir tam hak gerçeğe dayanan bir hak ölçüdür.  Müslümanlar ki çirkin görüyorsa bir şeyi o Allah yanında da çirkindir diyor buna da dikkat et! Şimdi her konuda yüce İslam Müslümanlar Kuran-ı Kerimin hak ölçülerine göre bakarlar olaylara, sünnete göre bakarlar, müçtehitlerle de hareket ederler. onun için Müslümanların işi sağlamdır. Yeter ki Müslüman bu yüce değerlerle beraber olsun hareket noktası orası olsun. Ey İman Edenler bak yüce Rabbimiz buyuruyor ki:  Allah’a ve Resulüne hainlik etmeyin bile, bile de kendi emanetlerinize hainlik eder misiniz?  İslam’da emaneti korumak kendi canını korumak gibidir canın neyse emanet odur emaneti koru. Yine şanlı Peygamber ne buyuruyor; ‘bizi aldatan bizden değildir’ buyuruyor. Emanet korunmalıdır emanet nedir her Müslüman bunu iyi bilmelidir. Birinin sana teslim ettiği şeyi geçici olarak senin koruman senin yediğine veriyor koru diyor bu emaneti sadece birisi Allahın emirleri, bize yapılan teklifi ilaheleri hepsi emanettir. Bu emaneti korumak iyi bir Müslüman olmaya bağlıdır. Farzları, sünnetleri, vacipleri yerine getireceksin, dinin emirlerini bir, bir yerine getireceksin dinin her emri emanettir. Onun için bir kadın kocasına emanet olduğu gibi o evde kadına emanettir koca çeker gider o çocuklar o kadına emanettir. daha bunun gibi neler herkesin gücü yettiği kadar elinin altında sorumluluk sahası ne kadarsa o kadar herkes emaneti her konuda koruyacaktır. Onun için yüce İslam’ı, şanlı Kuran-ı, Allah’u Teâlâ’nın tekliflerini, Muhammedi şeriatı herkesin iyi bilip o hükümlere göre Müslüman olması gerekir. Yine müşteri için muhayyerlik var mıdır? Elbet vardır. Yine İmam-ı Azam Ebu Hanife ve diğer Hanefilere göre müşteri murabahada muhayyerdir. Evet, kıymetliler Ebu Yusuf şöyle der; hainlik miktarını düşer mesela malın bir kısmı azalmış adama emanet ettin o azalan kısmının bedelini ya alır ya ondan satın alırken orayı düşer dedi. İmam-ı Muhammed ise 2. Müşteri muhayyerlik hakkına sahiptir dedi hepside güzel mi güzel söyledi. Yani emanet korunacak ve ihanet edilmeyecek bir zerresi de eskitilmeyecek. Şimdi ikale konusuna da kısaca değinelim ikale konusunda da ikale menduptur kıymetliler. Her kim pişman olan bir kimsenin satış ikalesini yani ikale nedir? Satılan malı geri çevirmektir geri çevirmesini kabul ederse yüce Allah da kıyamet günü onun zorluğunu giderir. Adam sana mesela aldığı malı geri vermek istiyor ikale bu geri kabul edeceksin orda zaten bir muhayyerlik var sonra karşı tarafın durumunu göz önünde tutacaksın ya malında sattığın malda kusur vardır ya karşı tarafın bir aciz durumu vardır. Hepsini göz önünde bulundurunca geri vermek istiyorsa malı geri al Peygamberimiz öyle söylüyor. her kim bir Müslüman’ın ikalesini akdini geri çevirmesini kabul ederse Allah da onun hatasını tökezlemesini bağışlar herkesin hatası var bak buda bağışlama vesilesi olmaktır ikale. İkalenin rüknü icab ve kabuldür yani akit taraflarından birisinden icab ötekisinden de kabuldür bu ikalenin de rüknü olmaktadır. Satışta caiz olan ikalede de caizdir satışta haram olan ikalede de haramdır dediler kim? Fakihlerimiz, kıymetli âlimlerimiz. ikale bir şeyi kaldırmak demektir. Ebu Hanife İmam-ı Azam’ın bakın ne diyor; ikalede asıl olan fesihtir Züfer ve Şafi de ne diyor? İkale herkes hakkında bir fesihtir demişlerdir onlarda.  Ebu Hanefi’nin yine kıymetli görüşüne göre,  ilk semen ile ikale sahih olur. Yine ikale yapan tarafların rızası burada önemlidir kıymetliler. Yine ikalede ki durumdan birisi kabzedilmesidir fesi kabul edebilir olması gerekir. Satılan şeyinde ortada mevcut olması da gerekir. İkale sonucunda akit çözülür, etkileri son bulur, hükmü ortadan kalkmış olur dedi o kıymetli âlimlerimiz. Cenabı Hak her sözünde her amelinde Muhammedi şeriatın hükümlerine uygun yaşayan Allah’ın huzuruna ilahi emir ve kurallarına göre yaşamış yüzü ak gönlü pak olarak huzura ilahi huzura gelmeyi Allah hepimize nasip eylesin.

Dakika 2:20:00

Kıymetli izleyenlerimiz dersimiz karz ile devam ediyor ki Amelde Fıkıh Ekberin konularından birisi de karz meselesidir Hanefi uleması karz daha sonra olmak üzere verilen misli mal demektir. Yani daha sonra almak üzere verilen misli mal demektir karz. Şimdi bunun meşruluğu konusunda da şöyle bakalım kıymetli kaynaklarımıza ve asli delillere. Şanlı Peygamberden gelen haber (a.s.v)  bir Müslüman bir başka Müslümana 2 defa karz verecek olursa mutlaka 1 defa sadaka vermiş gibi olur. Miraç yaptığım gece cennetin kapısında şunun yazılı olduğunu gördüm sadaka 10 kat karşılığı ile mükâfat görüyor Karz ise 18 kat karşılığı ile mükâfat görüyor. Ben dedim ki; Ey Cebrail (a.s) ne diye karz sadakadan daha faziletlidir diye sordum,  şöyle buyurdu: çünkü dilenci elinde olduğu halde dilencilik yapar. Karz isteyen ise ancak muhtaç olduğu için karz ister. İşte kıymetliler görüyorsunuz karz’ın ruhunda nedir? Dilenmemek, alın teri ile kazanmak ve borcu ödemek burada böyle bir izzet bulunmaktadır haysiyet ve şeref bulunmaktadır. Karz veren hakkında karz nedir? Menduptur dediler bunda icma vardır karz isteyen kişi içinde mubahtır. Mesela adam senden ödünç istiyor borç sonra ödeyecek verecek bir Müslümanın dünya sıkıntılarından birisini rahatlatan kimsenin Allah da kıyamet günü sıkıntılarından bir sıkıntısını rahatlatır. Zor durumda olan birisine kolaylık sağlayana Allah dünyada da ahirette de kolaylık sağlar. Kul kardeşine yardımcı olmaya devam ettiği sürece de Allah da o kula yardımcı olur. 2 karz verip sonra bunların geri ödenmesi sonra bunları bir defa daha karz vermen bunlara sadaka vermekten daha çok hoşuma gider buyruldu. Şimdi işte görüyorsunuz Peygamber Efendimizden böyle rivayet edilirken Ebu Derda da böyle söyledi. Yine İbn-i Mesut gibi sahabenin kıymetli âlimleri ve İbn-i Abbas gibi kıymetli âlimler ( Radıyallahu anhüm ve erdahüm ecmain) bakın onlarda ne dediler; 2 defa karz vermek 1 defa sadaka vermekten hayırlıdır dediler. Tabi onlar bu ilhamı Peygamberden alarak konuşuyorlar sahabe kendiliğinden konuşmaz. Peygamber vahyi Allah’tan alır sahabede Peygamberden alır onun için sahabenin özelliği çok farklıdır çok değerlidir gökyüzünde parıl, parıl parlayan yıldızlar gibidir sahabeler (Radıyallahu anhüm ve ardahüm ecmain ve erdahünne) Hanbeliler şöyle der; sadaka vermek karz vermekten faziletlidir demişlerdir buda onların delillerden anladıkları manadır.

Dakika 2:25:35

Şimdi fakat sahabeden gelen haberler Peygamberimizden gelen hadis-i şeriflere baktığımız zaman artık burada kâşiflerinde, müçtehit fakihlerinde görüşlerine bakarak ne yapacağız? hepsinin bir değer üzerinde çok değerli görüşler beyan ettiklerini göreceğiz. Yine karz ancak icap ve kabul ile akit olunur yani onunda bir akittir o da ve icap ve kabul ile olur.  Karz ve selef lafsı ile sahihtir. Fakihlerin cumhuruna göre ise karz da vadenin şart koşulması caiz değildir. Yine Hanefi uleması şu dört durumda bakın ne diyorlar; Vasiyet, inkâr, mahkemenin hükmü, havale. Şimdi işte görüyorsunuz ki aksi takdirde her tedbirde alınmıştır. Yine Hanefiler karz misli olan şeylerde sahihtir ölçülen ve tartılan ve adedi şeyler aynı ebattaki kâğıt, kumaş gibi uzunluk ile ölçülen şeylerdir karz edilmesi caizdir dediler. Yani İslam’da rast gele hiçbir şey yoktur çünkü Müslümanlar şartlarına bağlıdırlar ve İslam’da her şey bir hükme bağlanmıştır kıymetliler. Bu hükümleri de çok güzel inceleyen bizim müçtehitlerimizdir onun için bu mezhep âlimlerine ve o ekolde çalışan bütün âlimlere gece gündüz rahmet okuyun ne güzel çalışmışlar. Yine diğer ekollerde ise Hanefilerin dışındaki diğer üç mezhepte kendisinde selem yapılması sahih olan her türlü malın karzı da caizdir dediler. Şanlı Peygamber altı yaşında bir deve karz almıştı evet fakihlerin cumhurunca insan müstesna satışı sahih olan her bir ayında karz sahihtir dediler. Yine hükmü konusunda da Ebu Hanife ve İmamı Muhammed İmamı Azamın talebesidir İmamı Muhammed biliyorsunuz karz da mülkiyet kabz ile sabit olur dediler. Akit ile mülkiyet sabit olur dediler bunu da söyleyen Malikiler. kabz ile sabit olur sizin en hayırlılarınız ödemelerini daha güzel şekilde yapanlarınızdır. Yani sana biri iyilik etti ödünç verdiyse karz da bulunduysa sen de bunu güzel geri ödemenin çaresine bak çünkü Müslümanlar ödemelerini güzel yapan insanlardır. Gücü yettiği halde imkânı olduğu halde ödemesini yapmayanlar zalimdir. Şimdi burada borçlu olmak suç değildir haysiyet şereftir şerefiyle adam borcunu öder işte doğru dürüst borcunu ödemek gerekiyor.

Dakika 2:30:45

Yine Hanefiler menfaat şart koşulmuş ise haramdır görüyorsunuz eğer ödünç verdiğin şeyde ve yahut karz yaptığın şeyde eğer karşıdan bir menfaat bekliyorsan bu haramdır. O zaman ne olur sen adama ne yapıyorsun iyilik yerine onu zora sokuyorsun iyilik ona ödünç verdiysen artık ondan bir şey bekleme mükâfatı Allah’tan bekle o sadece borcunu ödesin o kadar. Sakın menfaat bekleme menfaat şart koşulmuş ise bu haramdır kim dedi bunu? Hanefi uleması. Dikkat et Malikiler mallarından faydalanmakta haramdır ne dediler? O verdiğin kişiye karz yaptığın borç verdiğin kişinin malından mülkünden de faydalanmak haramdır dediler. Hediye vermesi de bu şekilde de haramdır dediler birine borç verdiysen hediye de alma ondan çünkü görüyorsunuz maliki uleması da onların haram olduğunu söylediler ve hiç birisi boşa konuşmamıştır. Hiçbir mezhebin âlimi boşa konuşmaz bunu da bil! Mezhebin kıymetini de bil! Hangi mezheptensen o mezhep şanlı Kuran’a, sünnete, icmaya dayanır. Bu Hanefiler, Malikiler, Şafiler, Hanbelîler için söylüyoruz bunun dışında bunlara yakın olanlar var, sapık olanlar var, yanlışı çok olanlar var, az olanlar var onlar söz konusu konumuzun dışında onların yeri gelince biz onların görüşlerini de size duyurmaya çalışıyoruz konuyla ilgisi olduğu zaman. Şanlı Peygamber 6 yaşında 1 deve karz olarak almış ve ondan daha iyi bir deve ile ilerde geleceği gibi ödemesini yapmıştır. Tabi bu o 6 yaşındaki deveyi veren Peygamberimizden fazla bir menfaat beklediği için değil bu Peygamberimizin bir defa âlemlere rahmet Peygamberi oluşuna bakarsanız onun gibi cömerdin ve iyilik yapanın dünyada emsali onun gibi emsal olmadığı için Peygamberimizin durumuna dikkat et! O müstesna büyük bir şahsiyet onun emsali yok eşrefi mahlûkat Hz. Muhammed’dir (a.s.v).  Bütün âlemlerde mahlûkatın en şereflisi tüm âlemlere rahmet Peygamberi Hz. Muhammed’dir (a.s.v). Biz ona gerçek ümmet olamadık o başka olmak için Allah’tan yardım istiyoruz bu Habib’inin hürmetine.

Dakika 2:35:00

Şafiler de Hanbelîler de bakın ne dediler; bir menfaat sağlayan karz caiz değildir. Selef ise hicazların lehçesinde karz demektir. Evet, kıymetliler şanlı Peygamber için (a.s.v) bana 4 şeyi nehy etti diyor selef ve satış 1 satışta 2 şart,  yanında olmayanı satmak ve tazminat altında olmayan şeyin kârı. Evet,  kıymetliler bunu kim söylüyor?  Kıymetli sahabe söylüyor. Yine Abdullah Bin Amir Bin El Aslandan gelen bir haber bu Taberani gibi ve diğer muhaddislerimiz de bunu rivayet etmişlerdir. Yine şanlı Peygamberimizden (a.s.v) bir menfaat getiren karzı yasaklamıştır menfaat getiren her bir karz riba’dır yani faizdir demiştir. Bir menfaat getiren her bir karz riba şekillerinden bir şekildir buyurmuştur kardeşine bir iyilik yaptığın zaman ona çıkarıp 1000 lira 5 kuruş 10 kuruş neyse verdiğin zaman ondan menfaat bekleme hediye bile alma tekrar hatırlatıyorum sana. O zaman gerçek sevabı kazanırsın ribadan, faizden de, günahtan, haramdan kurtulursun. Yine şanlı Peygamber (  a.s.v) bir adamdan 6 yaşında bir deve karz aldı zekât develeri geldiğinde bana adama aynı şekilde 6 yaşında bir deve ödememi emretti ben develer arasında ondan daha iyi ve 7 yaşında bir deveden başka bulamıyorum dedim. Şanlı Peygamber (a.s.v) şöyle buyurdu; onu alacaklıya ver sizin en hayırlınız ödemesi daha iyi olanınızdır. İşte burada ödünç verenin verdiği kişiden bir iyilik beklemeyecek bir menfaat ama o iyilik yapılan insan ödünç alan insan daha iyisiyle karşıladığı zaman ödemesini daha güzeldir yapandır ama burada faiz olmamasına dikkat lazımdır. Burada Hz. Muhammed’in cömertliğinin emsali bulunmaz. yine şanlı peygamber (a.s.v) üzerinde alacak bir hakkım vardı onu bana ödedi de fazlasını da verdi.  Burada Peygamberimizin yaptığı şey adama ödemesini yapıyor olduğu gibi bir de fazla ikramda bulunuyor o onun hayrı hasenatı bu faizle alakası yok bunların. Menfaat sağlamak herhangi bir menfaat sağlama durumu olmayacak karz konusunda. başka akit eklenmemeli hediyesine gelince bunun Malikiler caiz değildir dediler. Cumhur ise şart koşulmamış ise bunu caiz kabul etmişlerdir. Yani karşı taraf kendine yapılan iyilikten dolayı kendi içinden gelerek mesela bir hediye vermişse,  bu kendi içinden karşı taraf öyle bir şey beklemeden ortada öyle bir şartta bulunmadan yapılırsa Cumhur buna caiz dedi, ama Malikiler caiz değildir dediler.

Dakika 2:40:10

Evet, efendiler mukrizin, borç alanın karz neydi? Karşıya borç vermek mukriz kim?  Mesela borç alan kimseye deniyor bu konuda Hanefiler bakın ne diyorlar; tahrimen mekruhtur dediler. Yine Süftece yani bunun mekruh olduğunu,  Peygamber Efendimiz ise bir menfaat sağlayan tarzı yasaklamıştır. Yani hediyenin bile dikkat edilmesi gerekiyor. Şafiler men edildiğini kabul ederler. Süftece meselesi buda ki, bir belde de bir kişiye bir karz vermesi buna karşılık mukrizin borç alanın yahut onun vekilinin veya alacaklısının muayyen bir başka belde de mukrizin kendisine yahut vekiline veya alacaklısına o karzı ödemesinin söz konusu edildiği mali bir muameledir. Şimdi bu konuda Hanefiler tahrimen mekruh olduğunu söylediler ve yine Süftecenin burada mekruh olduğu söylendi. Bir menfaate dayanmaması gerektiği söylendi Peygamberimizin emriyle,  Şafilerde men edildiğini Süftecenin kabul ettiler. Malikiler ise men edilmiştir dediler ve bir menfaat sağlayan bir karzdır Süftece nedir derseniz yani adam menfaat sağlamak için karşıya borç veriyor işte bunun hakkında ulema hepsi de bunun olmayacağını söylediler sadece ve sadece hediye konusunda da durumu bildirdik zaten. Şimdi buradan baktığımız zaman durum anlaşıldığını da görmekteyiz. Cenabı Hak harama giden her şeyden cümlemizi korusun helal yoldan hepimizi zengin eylesin. Kıymetliler icar konusuna da gelince yani kira sözleşmesi satış akdi ise geçiciliği kabul etmez yani geçici olarak alım satım olmaz buna dikkat et bunun meşru olup olmama konusunda da fakihlerimiz ne diyorlar? icare akdinin meşru olduğu üzerinde ittifak etmişlerdir tabi burada bazıları müstesna menfaatin satılmasıdır, icare menfaatin satılmasıdır. Menfaatler mevcut olmayan şeylerdir. ibni Rüşt gibiler menfaatler her ne kadar akdin yapıldığı sırada mevcut değil ise de çoğunlukla tahsil edilebilen şeylerdir demiştir mesela evi kiraya verdin o an için elinde bir şey yok ama daha sonra kira bedeli eline geçecektir bunun gibi.

Dakika 2:45:10

Bu konuda El Esam yine İsmail Bin Uleyye, Hasan-ül Basri, El Gaşani, En-Nehrevani ve İbn-i Keysan gibi kişilerin bunların dışında diğer bütün fakihlerimiz böyle bir kira akdinin sözleşmesinin caiz olduğunu, meşru olduğunu söylemişlerdir. Evet, kıymetliler her konuyu incelemiş âlimlerimiz Cumhuru ulema icar akdinin caiz olduğuna Kuran-ı Kerimden, sahih şanlı sünnetten ve kıymetli Müslümanların, ulemanın icmasından kıymetli, güçlü, sağlam deliller ortaya koymuşlardır. Talak suresinin 6. Ayeti kerimesinde eğer o hanımlar çocuklarınızı sizin için emzirirlerse onlara ücretlerini veriniz bak burada bir ücretten bahsediliyor bu ayeti kerimede ki şimdi dolayısıyla çocukları emziren bir kanına sütannelere ne yapılıyor? Ücretleri veriliyor. Yine ikisinden biri dedi ki babacım onu ücretle tut kim diyor? Şuayb (a.s.)’ın kızlarından birisi söylüyor çünkü senin ücretle tuttuklarının hayırlısı kudretli ve emindir Musa (a.s.) için söylediler bunu. Dedi ki; 8 sene bana hizmet etmen üzere isterim ki bu iki kızımdan birini sana nikâhlayım dedi kim? Şuayb (a.s) Musa (a.s.)’a söyledi. Buda El Kasas suresinin 26, 27. Ayeti kerimelerinde bunu görmekteyiz. Evet, kıymetliler eğer 10 seneyi tamamlarsan o senin lütfundandır dedi Şuayb (a.s). bunu Kuran-ı kerim haber veriyor. Ücretli çalıştırdığınız kimselere ücretini teri kurumadan ödeyiniz bunu kim söylüyor? Hz. Muhammed söylüyor (a.s.v). İşte görüyorsunuz İslam dini emeğin karşılığını, emeğin değerini nasıl biliyor hem sermayeyi hem emeği yeryüzünde en güzel mutedil olarak koruyan tek sistem, nizam İslam’ın kendi nizamıdır. Ne totaliter sistemlerdeki sermaye düşmanlığı yoktur yine kapitalist sistemlerde de emeğin düşmanlığı yoktur. Ne işçiyi sömürtür İslam kimseye nede haysiyetli, şerefli sermayenin de sermaye düşmanlığına da müsaade etmez herkesi adalete itidale çağırır ve hak ölçüleri yüce İslam uygular. Her kim bir ücretli tutarsa ona alacağı ücreti bildirsin şanlı peygamberimiz söylüyor. Bizler arazileri akarsuların kıyılarında bitecek ekin karşılığında kiraya verirdik şanlı Peygamber (a.s.v) bize bunu yasakladı ve altın yahut gümüş karşılığında kiralamamızı emretti sahabeden gelen Peygamberimize istinad eden haberdir buda.

Dakika 2:50:30

Evet, kıymetliler buraya da baktığımız zaman akarsuların kıyılarında bitecek ekin karşılığında diyor kira verirdik. Bak, Peygamberimiz buna ne dedi altın yahut da gümüş karşılığında kiraya verin veya kiralayın dedi.  Evet, efendiler; yine Peygamber Efendimiz döneminde tarla sahipleri tarlaları suyun kıyısında ve suyun etrafında bitecek mahsul karşılığında kiralarlardı. Şanlı Resulü Allah’ın Habib’i (a.s.v) onun huzuruna gelerek bu hususta davalaştılar oda bu şekilde arazilerin kiralamalarını yasakladı ve şöyle buyurdu; altın ve gümüş karşılığı kiraya veriniz buyurdu. Şayet haram olsaydı bunu ona vermezdi. İşte kıymetliler yine ibn-i Abbas’tan gelen haberde Peygamber Efendimiz hacamat yaptırmış ve yapana ücretini ödemiştir yani hacamat yapana ücretini ödemiştir. İcarın caiz olduğu üzerinde icma etmişlerdir. Hanefi âlimleri bakın onun manası veya rüknü konusunda icarın rüknü icab ve kabuldür dediler. Hep diğerlerinde olduğu gibi. Cumhur da yine her zaman aynı görüşlerini savundular rükün konusunda. Ne dediler onlarda? Bunun rüknü bir defa akdi yapan 2 taraf dediler birde siga dediler ve icab kabul de ortaya koyarak burada 4 tane rükün saydılar icarın manası menfaatin satılması demektir. Hanefiler menfaatler üzerinde yapılan akitlerdir dediler icare ücretin ismidir kıymetliler. Yine ayın malın kendisidir eğer bir yerde ayın kelimesi geçerse malın kendisidir. İcare menfaatlerin satışı olduğuna göre damızlığın döllendirme için kiraya verilmesini Peygamberimiz yasakladı. İcare de akde konu olan ise ayın değil menfaattir ayının baki kalarak kendinden faydalana bilen her şeyin icara verilmesi caiz midir? Evet, caizdir buyurdular. Öyle olmayanlar ise caiz değildir. Evet, kıymetliler bunun da şarları konusunda da inikat, Nefaz sıfat ve lüzum gibi şeriatı bulunmaktadır.

Dakika 2:55:00

Burada inikattan maksat biliyorsunuz ki akdi yapan kimse aklı başında olacak akıllı olmalıdır. Hanefi ekolünün kıymetli âlimlerine göre akdi olması yani inikati ki Nefaz buda geçerliliği buluğ şartı bunlarda aranmıyor. Ama akıl aranıyor akıllı olması gerekiyor ona izin verilmiş ise bu akdi nafiz geçerlidir. Kime izin verilmiş ise şöyle bir bakalım mesela mümeyyiz küçük çocuğa izin verilmiş ise aklı başında mümeyyiz bir çocuk ne yapar? Burada bunun akdi geçerlidir. Malikiler ise icar ve satışta temiz bir şarttır dediler. Buluğ ise Nefaz’ın yani geçerli olmasının bir şartıdır dediler. Mümeyyiz için de velisinin rızasına bağlıdır dediler hepsi de güzel söylediler. Şafiler ve Hanbeli uleması ne dediler? Mükellefiyet şarttır dedi onlar buluğ ve buda akıldan ibarettendir dediler. Onlar bu akdin o yerine gelmesi için hem akıllı hem de buluğa ermiş olacak dediler. Nefaz geçerli olma konusuna da mülkiyetin veya hutta velayetin bulunması şartı aranır denmiştir kıymetliler ve kıymetli âlimlerimiz bir, bir konuları incelemişler hükümleri ortaya koymuşlardır. Şimdi rıza konusuna da gelince rızanın bulunması da şarttır şanlı Kuran nurlu İslam yüce Rabbimiz bakın Nisa Suresinin 29. Ayeti kerimesinde buyuruyor ey iman edenler birbirlerinizin mallarını kendi aranızda batıl yollarla yemeyeniz. Meğerki aranızda karşılıklı bir anlaşma ile yapılan ticaret ola işte görüyorsunuz bu Ayeti Kerimenin rızanın karşılıklı anlaşmanın rızaya dayalı olarak olmasını emir buyuruyor. Yine bilinmeyen bir şey olursa akit olmaz diyorlar yani işin bir olması gerekiyor evet anlaşmazlığa götürecek şekilde bir meçhule yetin olmaması gerekiyor yine süre konusunda da icare için azami bir süre takdiri söz konusu değildir. Akarlar da 3 seneden fazla diğerlerinde ise 1 sene fazla olan icaredir. Hanefilerden gelen bir incelemedir Şafiler sürenin ne zaman başlayacağın açıkça tayin edilmesi şarttır dediler. Yine hilal muteberdir ayın içerisin de yapılacak olursa bu sefer ayın gün sayısı ile 30 gün olarak kabul edilir dediler.

Dakika 3:00:01

Ay denmişse 30 gün kabul edilir demişlerdir fakihlerin Cumhuru ise bu konuda icare 1. Ay için sahih ve lazım bağlayıcıdır dediler. Yine Hanefiler menfaatlerin icare verilmesinde yapılacak işin tahini şart değildir dediler şartın söz konusu edilmediği mutlak akitler alışıla gelmiş örf ile mukayyettirler dediler yani burada örf geçerli dediler Hanefiler mesela çobanın ücretle tutulmasında süre tahin edilmesi şarttır. Sütannenin ücretle tutulması halinde sürenin açıklanması da şarttır dediler ve her konuyu güzel incelediler. Biz size bunlardan keşif

Notları vermeye devam ediyoruz biz az ve özünü söylüyoruz sizde durumu inşallah anlıyorsunuz masiyet üzere ücretle tutmak caiz olur mu? Olmaz dediler. Masiyet ne demek? Masiyet caiz olmayan Allaha asi olan konular için kullanılan kelimedir masiyet günah ve haram işlemekle ilgilidir. Mesela kilise yapmak, şarap satmak, kumar oynatmak için kiralaması caiz değildir. Sen bir yeri buraları kiralamak için vereceksen İslam’ı bir belde de Müslüman bir kimsenin insanlar bir yeri kilise yapmak için, şarap satmak için, kumar oynatmak için, kiralamasının caiz olmadığını söylediler. Bu Cumhurun görüşüdür fakat İmam-ı Azam daima çağları okuyan büyük bir derya dünyanın en büyük filozoflarından biri olduğu için hem de hukuk filozofudur fıkıh ilmin babasıdır. Dünyada fıkıh ilmin babası İmam-ı Azam’dır. Bunu diğer ulemada kabul etmişlerdir böyle olduğunu.  Ebu Hanefi şöyle der; Irak civarında kilise için kiralamayı caiz kabul ederdi çoğunluğu zimmet ehli idi. Mesela bak İmam-ı Azam değişik ortamları da iyi okuyor, değişen şartları da okuyor, değişecek şartlara da zemin hazırlıyor. Mesela senin bir mülkün var bir binan var veya her han gibi mülkün Müslüman olmayanların arasında bulunuyor, e orda sen kime bunu kiraya vereceksin, ondan nasıl faydalanacaksın? Onu oradan satıp başka yere taşıyıncaya kadar orda ondan faydalanmak için gayri Müslimlere kilise yapmaları için verebilirsin diyor. Çünkü senin malın Müslümanların arasında değil gayri Müslimlerin arasında diyor. İmam-ı Azam diyor bunu ve bunun gibi durumlarda imam-ı Azam daima geniş keşiflerini ortaya koymuştur. Cenabı Hak hepsine bol, bol rahmet eylesin. Namaz, oruç, hac, imamet, ezan, Kur’an okutmak gibi itaatler ve Allaha yaklaştırıcı ameller üzere icare sahih midir? Değil midir? Tabi o günün şarlarına göre buna sahih değildir dediler. Ama şartlar değişti daha sonra ne oldu? O zaman camiler imamsız ve öğrenciler hocasız öğretmensiz kalacağı endişesi ile sonradan da bunlara ücretlerinin verilmesi icare bu konuda sahih olarak müteahhirin uleması caizdir dedi. Şartlar değişti çünkü şanlı Peygamberin (a.s.v) bana yaptığı son tavsiyesi ezanı için ücret almayan bir müezzin edinme oldu diyor. Kim bu? Osman Bin Ebil Asım söylediği rivayet vardır bunu. Bu hadis-i şerifin Sünen sahibi rivayet etmiştir. Burada kıymetli muhaddislerimizin de olduğunu görmekteyiz.

Dakika 3:06:37

Bir kişi hanımını evin hizmetini görmek üzere bir ay süre ile ücretli tutacak olsa bu icare caiz midir? Değil midir? Değildir çünkü o hanım o evle görevlidir o evin hizmetiyle çünkü bu zaten onun üzerinde bir görevdir dediler. Şimdi sen ben namaz kılacağım diye ücret istesen oruç tutu cam diye zaten namazda oruçta zaten hükümlüsün onun için bunlar olacak şeyler değil. Daha sonra gelen ilim adamları ne dediler? Öğretmenin kendi döneminde Kuran-ı Kerim öğretme karşılığında ecri misil ’in almasının caiz olduğu fetvası verdiler. Kim? Sonraki müteahhirin uleması daha öncede hatırlattığımız gibi. İmam-ı Malik ve Şafi bakın ne diyorlar? Kuran-ı Kerim öğretme karşılığında ücretle tutmak caizdir. Yine şanlı Peygamberimiz (a.s.v) birisini bildiği Kuranı kerimi öğretme karşılığında evlendirmiştir. Ne diyor o hanıma? Diyor ki; sen bu hanımına Kuran-ı Kerimi öğret diyor yani Mehir olarak ona öğretmesini Mehir olarak bak ortaya koyuyor buda bir delildir. Kendisi için ücret almanızın en hak olduğu şey Allah’ın kitabıdır diye de bir haber bulunmaktadır. Bunu Buhari tıp bölümünde rivayet ettiğini görmekteyiz ve bunun İbn-i Abbas’tan gelen bir haber olduğu da söylenmektedir bu manada pek çok hadis-i şerifin daha da rivayet edilmekte olduğu da kayıtlara alındığını da görmekteyiz. Bu kaynaklardan birisi de Mecmauz Zevaid ve diğerleri. Evet, kıymetliler bize kıymetli âlimlerimizin kıymetli olarak ortaya koyduğu delillere istinaden sizlere keşif notlarını vermeye devam ediyoruz. Yine Fatiha suresi okuyarak bir kişiyi tedavi ettiği ve kişinin iyileştiği sabittir. Kim bu? Ebu Sabit El Hudri’nin de belli bir ücret karşılığında bunu yaptığı rivayeti vardır (Radıyallahu anha ve Anhümme ve Erdahüm Ecmain)

Dakika 3:10:21

Yine şöyle buyrulmuştur Peygamberimizden bu Ebu Sadri Hudri Fatiha Suresini okuyarak bir ücret almış Peygamberimize götürmüş, durumu ona sormuş o şanlı Peygamber diyor ki; yemin ederim kimisi batıl bir söz söyleyerek ücret almıştır fakat sen hak bir söz okuyarak ücretini almışsın onu yiyiniz sizinle birlikte bana da pay ayırınız. Şimdi bunu da Kütübü Sitte de rivayet ettiğini görmekteyiz. Kıymetliler; yine bu hadis-i şerif pek çok muhaddis tarafından dile getirilmiştir bunlar birere, birer delildir kaynaktır. Yine Hanefi âlimlerinde ve onların kaynaklarına rastlıyoruz ki ‘’Kenzin El Kenzin’’ ve Elif’i de bunlardandır. Diyor ki caizdir diyor. Yani Kuran-ı Kerim öğretmek için ücretle tutmanın caiz olduğunu dile getiriyor kayda alındığını görüyoruz. Bu Beyt âlimlerinin de ayrıca görüşü olduğu da söylenmiştir. Malikiler ezan ile birlikte imamet caizdir demişlerdir hac karşılığında ücret almayı da caiz kabul etmişlerdir Malikiler. Farz namazlarda imamlık yapmak ise Şafilere göre icare caiz değildir. Malikilerde ise meşhur olan görüşlerine göre ezandan ayrı sadece namazlar içinde icare caiz olmaz demişler, ezan da varsa o zaman olur diyor Malikiler. Yine başka eğitim konusunda da mesela hadis ilmi, fıkıh ilmi, yazı, matematik, edebiyat, dil öğretimi gibi örflerin ribatların yapımı için ücret ile tutmak bunlar ittifakla caizdir dediler. Yine Hanefi âlimleri ölüyü yıkamak için ücretle tutmak birisini caizdir dediler, kabirlerin kazılması cenazelerin taşınması içinde ücret caizdir dediler. Şafiler bir ölünün teçhiz ve defni için icareyi caiz kabul ederler. Teçhiz ise gusül ve kefenlemeyi de kapsar bu gibi şeyler farz kifayedir. İşte ulemanın aşağı yukarı hepsi değişen şartlara göre hükümleri ortaya koydular birbirlerinin ya aynısı ya yakın olarak fetvalar verildi hükümler ortaya kondu. Yine kocasının hanımını ondan doğmuş çocuğunu emzirmek için ücretle tutması caiz değildir dediler. Çünkü o anne zaten kendi çocuğunu emzirmekle mükellef dediler. Kıymetli efendiler ne güzel söylediler bu kıymetli âlimler Şafiler şöyle demişlerdir ki mezar başında okumak üzere Kuran-ı Kerim için icare caizdir demişlerdir. Belli bir süre yahut belli bir miktar mezar başında tabi bunlara caiz olmanın…..

Dakika 3:15:37

(Visited 119 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}