[jw7-video]

6- Amelde Fıkhı Ekber Ders 6

AMELDE FIKHI EKBER DERS 6

 

(Elhamdülillahi Rabb’il âlemin. Vessâletü vessalâmû âlâ Rasulûna Muhammed ve âlâ âli Muhammed. Estağfirullah bi adedi zünübina hatta tufer. Allahu Ekber hatta tufer

Allahummeslih Ümmet-i Muhammed verham ümmete Muhammed. Allahümme mağfirli cemian ümmete Muhammed.)

 

Bismillahirrahmanirrahim.

 

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler; ihtilafın sebepleri hakkında dersimiz devam etmektedir. Şimdi fakihlerimiz müctehidlerimiz arasında ihtilafın rahmet olduğunu görüyoruz. Ve bunun da sebeplerine kısaca keşif notları olarak şöyle bir bakarak dersimiz devam ediyor. Şimdi rivayetin çeşitli olması da bu ihtilaf sebeplerindendir. Hadis-i Şerif bir Faikiye ulaşmış, diğerine ulaşmamış olabilir. Veya hüccet kabul edilmeyecek zayıf bir yolla ulaşmış da olabilmektedir.  Yine bunlar tadil ve tercih kaidelerine bağlı ihtilaflardır.  Şimdi bazısı mürsel hadis, mesela sahabe olmayanın Resulullah’a senedi olmadan rivayet ettiği hadise mürsel hadis denmektedir. Yine kaynakları ihtilaflı olan deliller; ki istihsan, Mesalih-i Mürsele, sahabe görüşü ve istishap, zerai ve beraeti asliye ya da mübahlığın olup olmadığı gibi hususlar da yine ihtilaf sebeplerinden olmuştur. Ne kadar ihtimal edilebileceğinde ihtilaf edilen deliller işte bunlardır. Bazen de usul kaidelerinin ihtilafı. Bunlarda da bir ihtilaf sebebidir.  Tahsis edilmiş ağır hüccet değildir, mefhum hüccet değildir. Kur’an-ı Kerim nassına ziyade Mesih midir, değil midir? Ve bunun gibilerde de ihtilaf edilmiştir. Yine kıyasla içtihad konusunda da ihtilaf edilmiştir. En çok ihtilafa sebep olan budur.  Aslı, şartları ve illeti. İlletin de şartları ve mesaliki vardır. Bunun için bunlar da ihtilaf sebebi olarak görülmektedir. Mesela menat, şöyle bir bakıyoruz ki milletin ferde varlığını tahakkukun tahkiki de fakihlerin en önemli sebeplerinden görülmektedir. Yine deliller arasında tearruz ve tercih konusu da böyledir. Tevil, talim, cem, tevfik, nesh bulunması ve bulunmaması konularını içine almaktadır. İhtilaf Resulullah’ın (S.A.V.) tasarrufunu siyaset veya fetva verme diye vasf etmek sebebiyle de olabilmektedir.

 

5:07

 

Şeriatın maksatlarına müracaat etmektir. Bunların en önemlisi maksatların tertibinde farklılıklar olsa da şeriatın maksatlarına yani aslî hedeflere de müracaat etmelidir. Ve müctehidlerimiz bunları çok güzel göz önünde tutarak yapmaktadırlar.  Buradan anlaşılıyor ki mezhep imamlarının içtihadlarının tamamı Yüce Allah onlara bol rahmet eylesin. Ne kadar, her ne kadar biriyle amel caiz ya da vacip ise de Allah’ın resulüne indirdiği şeriatını temsil edemez. Gerçekten çoğunluğu içtihadî meselelerdir. Zanni görüşlerdir. Aynı şekilde hürmet hepsine edilir, takdir edilir. Kur’an-ı Kerim’de kardeş oldukları vasf edilen birleşip Allah’ın ipine sarılmaları emredilen Müslümanların arasında taassup, düşmanlık ve ayrılık için bir sebep olması doğru değildir. Yüce Rabb’imiz: ‘Lâ tesimu bi hablillahi Teâla ve lâ teferrahu’ buyurmuştur. Yüce Rabb’imizin mesajına hepimizin dikkat etmesi gerekmektedir. Ashab-ı Gûzin’den müctehid olanlar, içtihadın Allah’ın hükmü ya da Allah’ın şeriatı olarak isimlendirilmesinden çekiniyorlardı. Ashaptan müctehid olanlar içtihadlarının Allah’ın hükmü ya da Allah’ın şeriatı olarak isimlendirilmesinden çekiniyorlardı. Bilakis diyorlardı ki bu benim anlayabildiğimdir; anlayabildiğim, ortaya koyduğum görüşümdür. Doğru ise Allah’tandır. Yanlış ise bendendir veya bana tesir eden şer güçlerdendir. Allah ve resulü O’ndan beridir. Sevgili Peygamberimiz’in (aleyhisselatu vesselam) ordu veya seriye komutanına tavsiyeleri arasında şu da vardır: Bir kaleyi kuşattığınızda senden Allah’ın hükmüne göre bırakmanı isterlerse onları Allah’ın hükmüne göre bırakma. Kendi hükmüne göre bırak.  Çünkü sen onlar hakkında Allah’ın hükümlerine isabet edebilir misin edemez misin, bilemezsin. Bu haberin kaynağında bakıyoruz kimler var.  İbn-i Mace’yi görüyoruz. Tirmizi’yi, Müslim’i, Ahmet Bin Hanbel gibileri görüyoruz. Bu Süleyman Bin Büreyre’den O da babasından rivayet ettikleri bir haberdir. Kıymetliler, doğruyu bulma veya hata edip etmeme hususunda cumhur yani Şafiler, Hanefiler de cumhura dâhildirler. Şöyle derler: Müctehidlerden sadece biri içtihadında isabet eder. Diğerleri hatalıdır. Çünkü hak birkaç tane olmaz derler. Yine cumhur der ki Allahu Teâlâ’nın her olayda belli bir hükmü vardır. Ona isabet eden doğru edemeyen de yanlış içtihad etmiştir. Fakat içtihadın neticesiyle amele bakıldığında yakinen bilinmesi imkânsız olduğundan şüphesiz her müçtehidin hükmü Allah’ın hükmüdür demişlerdir.

 

10:30

 

Burada bu son cümleye dikkat edin.  Şüphesiz her müçtehidin hükmü Allah’ın hükmüdür demelerinin bakın hikmet kaynayan bir tarafı vardır. O hikmet kaynayan taraf nedir? Kıymetli aziz dostum, müctehidlerin böyle içtihad etmeleri insanlık âleminin çıkarına ve İslam’ın ne kadar kolay hayat dini olduğu hayatı kolaylaştırdığını, caddelerin ne kadar geniş olması ve Ümmetin kurtuluşu için bu içtihadlardaki ihtilafların rahmet olması. Daha nice gizli hikmetlerin bulunmasına şöyle bir bakmak gerekiyor. Dikkat edin içtihadın neticesiyle amele bakıldığında yakinen bilinmesi imkânsız olduğundan şüphesiz her müçtehidin hükmü Allah’ın hükmüdür diyor. Bakın; ne kadar güzel bu cümlenin içi hikmet kaynıyor. Asrımızdaki Müslümanların problemlerine de şöyle bir bakalım: Problemler nerede? Şimdi tabii problemler Müslümanlar İslâm’ı doğru biliyor doğru kaynağından öğrendikleri müddetçe problem yok. Bir defa itikadi konuda, tevhit ilminde eğer o ilmi doğru dürüst kavramışsa problem yok. Amel noktasında da eğer yine fıkıh ilminden nasibini almışsa yine problem yok. Ama problem nerededir? Bilinmediği zaman yahut yanlış bilindiği zaman işte problem cehalettedir, bilmemektedir veya yanlış bilgidedir. Bunun için amel noktasında da dünya Müslümanlarını tabii ki uyandırmak onlara fıkıh ekolünden ders almak, ders vermek için çırpınmamız gerekiyor. Biz bugün fıkıh ekolünde okuyoruz, okuyarak okutuyoruz.  Esas talebe, öğrenci mezara kadar biziz. Okumalı, okutmalı fıkıh okulunda iyi okumalıdır. Her okulda olduğu gibi. Çünkü Müslümanların problemlerinden biride ilmi konuda amel noktasındadır. Bunu da unutmamak gerekiyor. Kıymetli efendiler, şöyle bakalım insanın Allah Teâlâ ile bir defa bağı imân ve İslam bağlarıdır. İmân ve İslam kişiyi Allah’ın rızasına emrine bağlar.  Bunun için çırpınacağız. Sonra önemli fıkıh meselelerini, bunları çok iyi öğrenmeye çalışacağız. Yine medeni akitler ve eklerine şöyle bakacağız muamelat kısmını da iyice öğrenmeye gayret edeceğiz. Mülkiyet konularında devletle alâkalı konularda, evlilik nikâh konularına da bakın fıkıh ilminde bize nice nur saçan bilgiler takdim edilmiştir.

 

15:09

 

Bunların hepsinden okumalı, okutmalı ve Yüce İslam’ın ortaya koyduğu delillere göre Peygamberimiz’in uyguladığı, öğrettiği İslam’ı fıkıh ilmi yoluyla hepimizin öğrenmesi gerekiyor. Bundan önce Kur’an-ı Kerim’in tümünü sizlere fıkıh dışında, biliyorsunuz tefsir ilminden Kur’an’ın tümü i8le ilgili keşif notları, irşat notları adlı derslerimizden sonra fıkıh Ekberi sizlere takdim ettik. İtikatta Fıkh-ı Ekber’i.  Şimdi de amelde fıkhı Ekber okulunda okumaya devam ediyoruz ve keşif notları vermeye ve almaya devam ediyoruz. Kıymetli efendiler biliyorsunuz ki Yüce İslam’ın konuları ortada itikat, ahlak, adap, ibadet, muamelat ve ukubat gibi konulardır. İşte bunların tümünü ortaya koyan ilim dalına da Fıkh-ı Ekber yani amelde Fıkh-ı Ekber ki itikadı de içine aldığı zaman her konuda Fıkh-ıEkber olarak işte dünyanın en büyük okulu fıkıh okuludur. Fıkh-ı Ekber okulunda hep beraber okuyacağız ta mezara kadar. Hem pratik de hem teoride, biz bizatihi imân parlayarak ameli sâlihlere devam ederek öğrenciliğimiz ve cihadımız devam edecektir. Efendiler biliyorsunuz, ibadetler konusu da bunların en başında namaz, zekât, oruç, hac ve cihat gibi konular gelmektedir. Cihatta biliyorsunuz devletle ilgili fıkıh hükümlerine bağlıdır. Muamelat; bakıyoruz bu da önemli bir yüce İslam’ın konusudur. Ukubat da böyle. İbadetlerimizin tamamı Allah’ın sevdiği ve razı olduğu söz ve zahiri ve batıni bütün amelleri içine alan her şeyin adı nedir, ibadetle ilgili konulardır. Yüce Allah’ın dini, ona ibadet, ona itaat ve ona boyun eğmektir. Kıymetli efendiler Allahu Teâlâ’yı (celle celaluhu) ve resulünü sevmek, Allah’ın azabından sakınmak, Yüce Allah’a bütün varlığınla güvenmek. Sadece O’nun dinini tanımak. Çünkü Allah’ın olmayan din din değildir. Allah’ın dini (إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ ) Allah katında din İslam’dır. İşte Yüce Allah’ın hükmüne sabredip nimetlerine şükretmek, kazasına razı olup ona tevekkül etmek, rahmetini umup azabından korkmak ve benzerleri de ibadetlerdendir. Yüce Rabb’imiz şanlı Kur’an’da (وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ ﴿٥٦﴾.) buyurmuştur. İnsanların, cinlerin yaratılışına bakıyoruz. Yüce Allah’ı tanımak, O’na kulluk yapmak; yaradılışın aslı buna dayanmaktadır.

 

20:02

 

Zâriyât Suresi’nin 56. ayetinde bu ilahi mesajı görmekteyiz. Allah’a ibadet edin, Allah’tan başka ilah yoktur. İşte yüce İslam’ın temeli Allah’ın birliği ondan başka ilah olmaması ve dini de Allah’ın ortaya koyması peygamberi ile de tebliğ edip uygulatmasıdır. İslam Şeriatı Hazreti Muhammed’e inzal edilmiş ve Hazreti Muhammed cihan peygamberi, son peygamber, tüm milletlere gönderilen ahir zaman peygamberidir ta kıyamete kadar ve ötesinde de. Ey insanlar sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb’inize kulluk ediniz ki ona karşı gelmekten korunmuş olabilesiniz.

استعيذ بالله

 

(يَا أَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ ﴿٢١﴾)

Ayeti Kerimesinde bu gerçeği de görmekteyiz. Onun için kıymetliler, Yüce İslam’ın temelinden birisi de tamamen temiz ve tertemiz olması ve Müslümanın temiz ve tertemiz olmasıdır. Onun için bakın Yüce İslam işe temizlikle başlar. Ey Müslüman! Dünyanın temiz, tertemiz en temiz insanı Müslüman olmak zorundadır.  Çünkü İslam temizlik üzere kurulmuştur. Ruh temizliği, kalp temizliği, beden temizliği, iç ve dış temizliği, evlerin, çevrelerin ve dünyanın tertemiz olması.  Ve dünyanın kirletilmemesi; en başta kalplerin, ruhların kirletilmemesi ve tertemiz olması Yüce İslam’ın birinci emridir. Şimdi kalbin temizliği kalpten şirk, küfür, nifak bunlar kalpten ruhtan atılınca yerine imân ve onun tevhit nuru parlayınca tertemiz parıl, parıl bir kalp ve ruh görmekteyiz. Çünkü haram ve günahlar kalbi, ruhu kirletir. Müslüman ise sevapta yarışır, temizlikte yarışır. Bunun için kıymetliler; şimdi dersimiz taharetle başlıyor. Taharet bizzat tahir, tertemiz, temiz olan şeylerin türleridir. Şimdi necaset ve temizlenme şekilleri, bunlardan istinca, abdest ile ilgili hususlar. Şimdi bunlara birer birer dikkatle Yüce İslam’ın nasıl tertemiz bir din olduğu ve Müslümanı ve insanlık âlemini tertemiz bir hale getiren insanlığı ruhta ve bedende bütün kirlerden, paslardan, mikroplardan korunmasını ortaya koyan tertemiz bir insan tipi ortaya koyuyor ki bunun adı Müslüman. Tertemiz bir insan tipidir Müslüman. Kıymetliler. Şöyle bir bakalım. Abdest mesela beş vakit namazda abdestsiz namaz kılınmaz. Beş defa abdest azaları yıkanır.  Şu güzelliğe bakın. Dünyanın bütün koruyucu hekimliklerini harekete geçirseniz Yüce İslam’ın sadece abdestinin ortaya koyduğu koruma hekimliğini dünyada kimsenin böyle bir koruma hekimliği kuramayacağı ortadadır.

 

25:17

 

Yüce İslam öyle bir koruma hekimliğidir ki dünyada bunun eşi emsali yoktur. Öbürlerinin adı vardır. Belirli kurumlarda belirli personel çalışır. Dünyaya bu evrensel olarak yansımaz. Ama Yüce İslam evrensel kâinatın, bütün milletlerin dini olduğu için bakın burada günde beş defa bir insanın abdest azalarını yıkamasına bir bakın. Bir insanı ne kadar tertemiz bir hâle getiriyor. Şimdi abdestin biliyorsunuz abdest deyince bu Yüce Allah’ın ortaya koyduğu bir ibadet şekli ve ibadetin kendisi. Bunun farzları, şartları, sünnetleri, abdesti bozan şeyler, mazeretli olanlar, özürlüler gibi bunlara ne yapmış Cenab-ı Hakk abdesti ile ilgili hükümler ortaya koymuş. Şimdi bakın ağız temizliği konusunda 14 asır önce -15 de desek olabilir- ve asırlar öncesinde misvakla ağız fırçalamayı Yüce İslam ortaya koymuş. Hem de Yüce Allah özel diş fırçası olarak misvak ağacını yaratmış, macunu ile beraber. İslam bu âlemlerin fıtrat dinidir. Değerli kardeşlerim.  İslam’ı dünya iyice okumalı, İslam okulundan dünyanın önce okumuşlarını bu İslam okuluna kaydedip dünyayı İslam okulundan mezun etmelidir. İslam’ı bilenler biliyor ama bilmeyenler bilmiyor. Bilmeyenlere bu okulu okutmamız, kendimiz okumamız ve başkalarına da okutmamız gerekiyor.  Çünkü İslam Allah’ın okuludur, Allah’ın dinidir. İlk başlayan ayeti kerime (اقْرَأْ) diye başlamış, oku diye başlamıştır.

 

اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ ﴿١﴾

خَلَقَ الْإِنسَانَ مِنْ عَلَقٍ ﴿٢﴾

 

İlk defa gelen şu ayetlere bakın beş ayet geliyor. Dünyayı öncelikle okutan ayetler geliyor. Okumanın, mutlaka okumanın önemini ortaya koyuyor. Bunun yanında bakıyoruz gusül, teyemmüm, hayız, nifas, istihaza gibi durumları görmekteyiz. Kıymetli dostlarım, şimdi şöyle bir bakalım. Taharet namazın anahtarıdır. Yani taharetsiz temizlik olmadan abdest alınmadan katiyen namaz kılınmaz. Çünkü Allah’ın huzurunda tertemiz el bağlayacaksın. Ve ona tertemiz ibadet edeceksin. Allah’ın huzuruna namazla günde beş defa el bağlıyorsun. Ve Allahu Teâlâ’ya en derin mükemmel, Allah’ın istediği gibi saygı göstermeye çalışıyorsun. Bunun için namazın ne kadar mükemmel bir ibadet olduğunu da buradan anlıyoruz. Şöyle bir bakalım hem taharet namazın anahtarıdır hem şartıdır.  Şart meşruttan da önce gelir. Şimdi namaz kılacaksın mutlaka önce tertemiz olman gerekiyor, abdest alman gerekiyor. Çünkü şart meşruttan önce geliyor. Unutma bunu.

 

30:11

 

Sevgili Peygamberimiz’den rivayet edilen ve sahih olduğu bildirilen birçok muhaddisimizin rivayet ettiği Hadis-i Şerifte bakın Sevgili Peygamberimiz ne buyurdular; Namazın anahtarı temizlik yani abdesttir, başlangıcı tekbirdir, bitişi de selamdır. Temizlik imânın yarısıdır. Dikkat edin! Temiz temiz tertemiz, Müslüman böyle olacak, temizlik imânın yarısıdır diyor şanlı Peygamber, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber (A.S.V.). Aklını başına al ey Müslüman! Dünyanın en temiz adamı olmak zorundasın, kalbi temiz, ruhu temiz, bedeni temiz, evi barkı çevresi, her şeyi temiz insan olmak zorundasın. Çünkü İslam dünyaya mikropları, hastalıkları yok etmeye gelmiş, insanlığın tümünü sapasağlam sıhhat ve afiyet üzere olmasını sağlamak için gelmiş. İslam okulunda oku iyi Müslüman ol, aklını başına al. Sadece insanlara maddeyi gösterip mânâyı göstermeyenlerin durumuna dikkat et. Kıymetliler, şimdi taharet o kadar önemli ki bunun önemini dersimizin akan içerisinde anlayacağız. Şimdi taharetin mânâsına şöyle bir bakalım. Şer’i mânâsı necasetten temizlenme demektir. Necaset, temiz olmayan her şeye necaset deniyor. Bunlar da (necasetler) ya hakikaten olurlar veya hükmen olurlar. Buna Yüce İslam habes veya hadis demiştir. Şimdi habes veya hades, iç ve dış temizlik. Şimdi habes şer’an pis sayılan şeyin bizzat kendisidir. Bir şey şer‘an temiz değilse pis sayılıyorsa o habestir. Hades ise organlardan çıkan ve tahareti gerektiren şer’i bir vasıftır diye kıymetli âlimlerimiz tarif etmişlerdir habes ve hadesi. Habes şer ‘an pis sayılan şeyin kendisidir. Hades ise organlardan çıkan ve tahareti gerektiren şer’i bir vasıftır. Şimdi bunları yavaş yavaş İnşâAllah anlayarak, anlatarak, okuyarak, okutarak bu fıkıh ekolünün talebesi olarak keşif notlarımız devam edecektir. Allah imânınızı, namazlarınızı boşa çıkaracak değildir. Bakara Suresi 143’üncü ayeti kerimede. Yeter ki sen yerli yerince ibadet etmeye bak, temiz olmaya bak, temiz olarak Allah’a kulluk etmeye bak, tertemiz ol, için dışın tertemiz olsun. Şimdi hadesten taharet bedenle ilgilidir. Habesten taharet beden, elbise ve yerle ilgilidir. Dikkat et: Hadesten taharet sadece bedenle ilgilidir; habesten taharet ise beden, elbise ve yerle ilgilidir.

 

35:13

 

Hadesten taharet büyük gusül ve abdest; yani namaz için abdest almak cünüp olunduğu zaman da gusletmek, boy abdesti almak. Bu hadesten taharet ve imkânsızlık halinde ise teyemmüm etmektir. Bakın Yüce İslam’da bugün başkalarının kavrayamayacağı Allah’ın amir hükümlerinden biri de manevi olarak Cenab-ı Hakk suyu kullanamayanların, maddi temizliğini yapamayanların, bakın bir de teyemmüm emri vardır şanlı Kur’an’ın. Mutlaka ilahi emirler yerine gelmelidir. Temizlik İslam’da çok önemlidir. İslam’da taharetin bir önemi, çok büyük bir önemi vardır. Çünkü İslam temizlik dinidir komple. Taharet günde beş defa tekrar eden namazın daimi bir şartıdır. Namaz Allah’ın huzurunda durmaktır. Allah’a tazimdir, her ne kadar hades ve cünüplük görünen, mesela görünen değilse de manevi kirlilik açısından görünen değilse de ilgili organları kirleten manevi bir kirlilik olduğu için mutlaka temizliği Allah burada da emretmiştir. Cünüplük görünüşte insanların kirli olmadığını gösterir ama onun iç dünyası ile ilgili Yaratan yarattığı kullarının cünüplükle nasıl bir kirlenme içinde bulunduğunu O iyi bildiği için, gusül yapmayı Yüce Allah kesin farz kılmıştır. Bu cünüplükten dolayı ne yapılacaktır, temizlenilmesi gerekir. Bu manevi de olsa bu kirliliğin Yüce Allah’a olan tazimi bozar. Onun için derhal boy abdesti alman gerekir. Taharetin ve taharetle ruh ve ceset beraber temizlenir. Yani burada ruhu göremeyenler, cünüplükte kirlenenlerden biri görünmeyen ruhtur. Onun için Cenab-ı Hakk boy abdestini, cünüpler üzerine farz kılmıştır ve şarttır. Umumi ve hususi sağlığı korumada mikroplara karşı açık olan dış organların her gün yıkanması, her cünüplüğün arkasından da vücudun temizlenmesi; yani burada sıhhat kaynıyor, afiyet kaynıyor. Ne kadar yüce emirlerdir Yüce İslam’ın emirleri. Bunlardan biri de gusül abdesti, boy abdestidir ve namaz abdestidir. Tıbben de şöyle bir bak, tıp gözüyle de bak. Tıp; bugünkü dünyadaki tıp İslam’ın yanında nokta kadar kalır, koruyucu hekimlik bakımından ve diğer konularda da Allah şüphesiz daima tövbe edenleri sever, temizlenenleri de sever. Çünkü Allah temizlenenleri de sever diyor dikkat et. Tövbe manevi temizliktir, günahların affı mağfireti için gerekir. Ruhta ve kalpteki günahların ve kişinin kazandığı günahların affı için tövbe ne kadar önemli ise, bir de dışını da elbiseni de evini-barkını de çevreni de temiz tutmak gerekiyor ki Allah ‘temizlenenleri de sever’ diyor.

 

40:46

 

Hatta çok temizlenenleri sever diyor. Yani temizlikte yerli yerince olmalıdır. Yine başka bir ayeti kerimede: “Burada temizlenmeyi seven insanlar vardır. Allah temizlenmek isteyenleri sever buyurmaktadır”. Hem Tevbe Suresi’nde hem Bakara Suresi’nde ve nice ayetlerde, sahih sünnetlerde bunları görüyoruz. Temizlik, tertemiz olmak Yüce İslam’ın Allah ve Peygamber’in amir hükümleridirler. Kıymetliler Müslüman insanlar arasında iç ve dış temizliğiyle seçkin, en seçkin örnek ve belirgin bin bir vasfa sahiptir, sahip olmalıdır. Cihan peygamberi Hz. Muhammed (A.S.V.) kıymetli muhaddislerimizin rivayet ettiği bir Hadis-i Şerifte; hem de sahih olduğu söylenen bu Hadis-i Şerifte: “Siz kardeşlerinize gideceksiniz, bineklerinizi düzeltin, elbiselerinizi düzeltin ki insanlar arasında bir ben gibi belirgin olabilirsiniz. Allah çirkini ve çirkinliği istemez. İşte görüyorsunuz Yüce Allah, onun Şanlı Peygamberi, Allah (C.C.) ve Şanlı Peygamber (A.S.V.) neyi emrediyorlar: Temizliği, tertemiz olmayı; çirkinliği yasaklıyorlar. İnsanlar yaradılış fıtratını korumak, güzelliğini de korumak zorundadır. Çünkü yaradılış güzeldir. Bu yaradılışı bozmamak güzelliktir, korumak güzelliktir, tertemiz olmak. Çünkü fıtratı bozarsan boyalarla, cilalarla bu fıtrata aykırıdır ve zararlıdır ve ilahi fıtratı bozma hakkın yoktur, bu kirletmedir. Elbiseni temiz tut. Müddessir Suresi’nde bakın, Cenab-ı Hakk elbiseni temiz tut, evimi ziyaret edenler, kendini ibadete verenler, Rükû ve Secde edenler için temiz tutun diye İbrahim (A.S.)’a ve İsmail (A.S.)’a ahit verdik, burada bakın Kâbe-i Şerif, dünyadaki bütün camilerin merkezi ve İslam âleminin kıblesidir. Temizlik bakın Kâbe-i Şerif’i diyor temiz tutun. Kâbe-i Şerif gibi bütün camileri, evleri, ruhları, kalpleri, bedenleri, elbiseleri ve çevreyi temiz tutun emri bundan, bunun şumulünde açıkça okunmaktadır. Şimdi Yüce İslam’ı kabul etmeyen inkârcılar. Onlara göre bakın inkârcılar feri ibadetlere de muhataptırlar.

 

45:04

 

Şimdi şeriatın furuğuna muhatap mıdır değil midir meselesine dayanmaktadır ki; yani bütün insanlığa Allah, hem İslam’ı teklif etmiş imânı hem de İslam’ın içeriği olan hepsini teklif etmiş; temiz olmayı da bütün insanlığa teklif etmiştir. Çoğunluğa göre inkârcılar da Fer’i ibadetlere de muhataptır. Çünkü İslam ve onun imânı bütün insanlığa teklif edilince tabii içeriği de onlara teklif edilmektedir, onlar da bunun muhatabıdırlar demiş çoğunluk. Çoğunluktan maksat kim? İslam âlimlerinin çoğunluğu. Şimdi kıymetliler iki türlü cezaya müstahaktırlar. İmân etmemenin cezası dünyada imânsız ne kadar insan varsa bunlar imânsız olduklarından dolayı ağır cezalıdırlar Allah katında. Dinin feriyyatını terk etmenin cezası, bu da Hanefi ekolündeki yüksek âlimlere göre ise onlar şeriatın furuğuna muhatap değildirler derler. Çünkü imânla mükellefiyet başlar derler, imânsızda öncelikle imân olmalıdır derler, kâfir kaldıkları sürece yapacakları ibadetlerin edası sahih değildir derler. Müslüman olunca da yapmadıklarını kaza etmeleri istenmez. Yeni Müslüman olan bir insanın geçmiş günahları affedilir ve geçmişte yapmadıklarına da af vardır. Yalnız Müslüman olduktan sonra artık Müslümanlığını yapmak zorundadır her konuda. İcma ile inkârcının namazı sahih değildir. İmânı olmayanın namazı sahih olmaz. Mürtedin tekrar Müslüman oluncaya kadar geçen namazlarını cumhura göre kaza etmesi gerekmez ama Şafii ekolüne göre ise kaza etmeleri gerekir. Tabii burada da müctehidlerimiz içtihadî konularda zengin ve kıymetli bilgilerini ortaya koymuşlardır. Kıymetliler yine şöyle bir bak, insanlar akıl baliğ olur olmaz Allah’ın bütün emirleri ile muhataptır ve mükelleftir. Deli veya baygın olana taharet vacip olmaz, çünkü deli veya baygın. Şimdi fakat sarhoştan taharet yükümlülüğü düşmez, sarhoşlardan temiz olmaları istenir. Çünkü sarhoşluk akla zarardır ve Allah onu sarhoşluk veren aklı korumak için, ne kadar akla zarar veren, sarhoşluk veren maddeler varsa yasaklanmıştır. Başta şarap olmak üzere bunlar yasaklanmıştır. En büyük haram ve günahlardan biri de şaraptır ve insanları sarhoş eden maddelerdir. Şimdi buluğ çağına erer ermez artık kadın, erkek, kız, oğlan Allah’ın emirlerini bir, bir yapacaklardır, sorumludurlar. Yaş haddinin, buluğ çağının, bunun 15 olduğu da söylenmiş, 17 de denilmiştir. Ebu Hanife ise 18 demiştir. Çoğu taharet, çocuğa taharet vacip olmaz, çünkü daha çocuktur demiş ama tabii çocuğun eğitimi önemlidir. Anne ve baba burada yükümlüdür. Çocuk akıl baliğ oluncaya kadar kıymetli güzel eğitimden geçirilerek, eğitilerek akıl baliğ dönemine gelmeli; akıl baliğ olduğu zaman yüce İslam’ın emirlerini güzelce, yerli yerince yapabilmelidir.

 

50:32

 

Bunlarla birlikte yedisinde iken, bunlar emredilir yedi yaşındayken artık o öğretilir, emredilir. On yaşında iken de tahareti artık terk edemez. Çünkü on yaşındaki çocuk birçok şeyle ilgilenir, yapabilir artık on yaşına gelen bir çocuğun tertemiz olması, onun eğitiminin verilmesi gerekmektedir. Evet, kıymetli efendiler ve kıymetli izleyenler; vakit içinde veya namaz esnasında buluğa erse Malikilere göre namazı iade etmesi gerekir. Şafiilere göre ise gerekmez. Bakın bir çocuk bir vaktin içinde akıl baliğ olsa beş vakit namazdan bir vaktin içinde, o namazını derhal akıl baliğ olduğu için kılması gerekir ve neticede bakın kıldığı zaman da Malikilere göre iade etmesi istenirken Şafiler buna iade gerekmez demişlerdir. Namaz esnasında ve vakit içerisinde görüyorsunuz bizim İslam âlimlerimiz, müctehidlerimiz, fakihlerimiz bir tek namazın vaktinin dahi ne kadar önemli olduğunu, bunun ihmal edilemeyeceğini, o namaz vakti içinde veya buluğa erse diyor; bakın o namaz vakti içinde veyahut nafile namaz kılarken buluğa ermiş olsa, bakın bu konuda da ne güzel içtihadlar ortaya koymuşlardır. Evet kıymetliler. Bir insan şöyle bir bakın hayız ve nifas kanından kesilir kesilmez artık namazına, orucuna devam eder. Vakit girer girmez ibadetinin yapar, uyku halinde ise uyanır uyanmaz görevini yapmalıdır ve unutmuş olursa derhal hatırlayınca ibadetlerini yerine getirmelidir ve kimseye zorlama da yapılmaması sadece irşat edilip eğitilmesi, yerli yerince yapılması ve insanların bu ibadetleri bu temizlikleri yapacak bir gücünün de olması. İşte akıl baliğ olan insanlar bu durumlarda ne yaparlar, ibadetlerini yerli yerince yapmaya çalışırlar. Kıymetli ve muhterem izleyenler; İnşâAllah fıkıh okulunun ekolünde, fıkıh ekolünde okumaya, okutmaya keşif notlarımızı vermeye devam edeceğiz. Cenab-ı Hakk, iyi okuyan, imânı tam imân, amelleri sâlih olan kullarından eylesin.

 

54:36

 

 

 

(Visited 179 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}