[jw7-video]

89- Amelde Fıkhı Ekber Ders 89

AMEL’DE FIKHI EKBER DERS 89 (1. Kısım)

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler; bizden size selam. Tüm Müminler ve Müslümanların Ümmet-i Muhammed’in üzerinden, Allah’ın selamı, rahmeti eksik olmasın. Dersimiz, Amelde Fıkh-ı Ekber’den keşif notlarıyla devam ediyor, dersimizin konusu hac ile ilgilidir. Şimdi bu hac ve umre ibadetinin hükmü konusunda, şöyle bir fıkıh ekolünün bu kıymetli okulunda okunan şu derslerimize bir bakalım. Kıymetli âlimlerimiz, İslam âlimleri, haccın ömürde bir kere farz olduğu hakkında ittifak etmişlerdir. Hac, kişiye ömründe 1 defa farzdır. Şimdi bu konuda pek çok yüce deliller var Şanlı Kur’an’da, nurlu İslam’da. Yüce Allah: ‘’Oraya bir yol bulabilenlerin, Kâbe’yi hac etmesi, Allah’ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır’’. ‘’Kim inkâr ederse bilsin ki Allah, hiç şüphesiz âlemlerden müstağnidir, ganidir. O eşsiz zengindir, O müstağnidir’’. ( وَلِلّهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلاً (ilâ âhir) Bu ayet-i kerime ve emsallerine şöyle bir bakalım. Yine Şanlı Peygamberimiz’den gelen haberlerde; İbn-i Abbas’a burada inkâr şeklini nasıl yorumladığı soruluyor ve şöyle rivayet ediliyor: ‘’Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. İnsanları hacca çağır. Yürüyerek veya binekler üstünde uzak yollardan sana gelsinler; ta ki kendi menfaatlerine şahit olsunlar. Allah’ın onlara rızık olarak verdiği nimetleri, hayvanları, belli günlerde (o hayvanları) kurban ederken, onun adını ansınlar’’. İşte kıymetliler, bunlar haccın kesin delilleri ayet-i kerimeler olarak. İbn-i Abbas’ın, bu ayeti, ‘haccın farz olmadığına inanarak, inkâr eden kişi’ şeklinde yorumlanmıştır. Yani küfürden maksat, haccın farziyyetini kabul etmeyenler kast edildiğini İbn-i Abbas’ın böyle yorumladığını görmekteyiz. Yine Sevgili Peygamberimiz’den gelen haberler haccın delillerini ortaya koyarlar. İslam 5 esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilah olmadığına, o Şanlı Peygamber’in (Aleyhisselatu Vesselam’ın) Allah’ın (C.C.) Resûlü bulunduğuna inanmak, namazı tamı tamına kılmak, zekâtı yerli yerince vermek, o beyt-i muazzama olan Kâbe-i Şerif’i haccetmek ve Ramazan-ı Şerif’te saim olmak yani oruç tutmak.

 

Dakika 5:15

 

Kıymetli ve muhterem efendiler. Yine, Sevgili Peygamberimiz’den gelen başka haberde; O (aleyhisselatu vesselam) Efendimiz bize hitap ederek şöyle buyurdu -Ebû Hureyre rivayet ediyor bunu da-: ‘’Ey insanlar! Allah size haccı farz kılmıştır, O hâlde hac ediniz’’. Birisi sordu: ‘’Her yıl mı Ey Allah’ın Şanlı Peygamberi? O Şanlı Peygamber (aleyhisselatu vesselam) sustu. Öyle ki soruyu soran kişi sorusunu üç kere tekrarladı, Sevgili Peygamber sonuçta buyurdular: ‘’Eğer evet deseydim, muhakkak, o şekilde farz olurdu ve sizin buna asla gücünüz yetmezdi’’ buyurdular. İstikbali, insanların gücünü, çağları, gelecek çağları, okuyan Peygamber, mucize ile istikbali haber veren, geçmişin geleceğin değerlerini haber veren, her hâli mucize olan Peygamber böyle buyurdu: ‘’Kim hac sayısını arttırırsa bu nafile yerine geçer’’. İşte kıymetliler, bir tanesi farz olunca, öbürleri nafile hac olmuş oluyor. Yine Sevgili Peygamberimiz (aleyhissalâtü vesselam) Efendimiz buyurdular. Aziz ve Celil Allah şöyle buyuruyor: ‘’Eğer benim bedenini sağlıklı kıldığım ve geçimini geniş tuttuğum bir kul 5 yıl geçer de bana gelmezse, muhakkak ki mahrumdur. Maddi imkânı yerinde ise her 5 yılda bir hac etmesi menduptur’’. Bu da menduptur kıymetliler, yine farz, vacip değildir. Bütün âlimler ömürde bir kere farz olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. Birden fazlası, nafile yerine geçer. ‘’Hac ile umreyi sık sık yapın. Çünkü onlar, yoksulluğu ve günahları giderir. Tıpkı körüğün demir, altın ve gümüşün kirlerini giderdiği gibi. Mebrur haccın sevabı ise ancak cenneti âlâdır, cennettir’’ buyurdular. Evet, kıymetliler, kıymetli muhaddislerimiz haccın fazileti hakkında da rivayette bulunmuşlardır. ‘Allah için hac etmek bana borç olsun’. Adak, ibadetler için vacip olma sebeplerindendir. Haram mal ile hac etmek haramdır. Hizmete muhtaç anne-baba; bunlardan birisi veya nine ve dedenin birisi, yine borçluya kefil olan kişi gibi; bunlardan herhangi birinin izni olmadan kişinin hacca gitmesi mekruhtur. Hanefilerce bu mekruh tahrimidir. Yani harama yakındır. Sen vacibi, farzı terk edeceksin, nafileye gideceksin, olmaz öyle şey! Bu farz olanların dışında, nafile haclar için dikkatli olmak lazım. Mâlikîler, Şafiîler ve Hanefilere göre haram mal ile yapılan hac ister farz, isterse nafile olsun, ‘zorla el konulmuş bir toprak parçası üzerinde kılınan namaza’ benzetilmiştir.

 

Dakika 10:25

 

Umrenin tekrarı Şafiî ve Hanbelilerce, yılda birden fazla umre yapmada bir beis yoktur. Sevgili Peygamberimiz (aleyhisselatu vesselam) ‘’Bir umre diğer umre ile arasında geçenlere kefarettir’’ buyurdular. Mâlikîler ise yıl içinde birden fazla umreyi mekruh saymışlardır. Yine haccın terâhi olup olmaması konusunda; -bakın- Ebû Hanife İmâm-ı Âzam (Rahmetullahi Aleyhi ve aleyhim ecmain), Ebû Yusuf, Mâlikîler ve Hanbeliler şöyle derler: ‘’Şartlar, var olduğunda hac, ilk yılda farz olur’’. Yani ‘geciktirme haccı’ diyor. Hac ilk yılda farz olur, güç ve imkânların var olduğu ilk dönemde bu farzı yerine getir. Şahitliği ertelerse fâsık olur, şahitliği kabul edilmez’’, demişler. Küçük günahın birden fazla ısrarla işlenmesi ile fâsık olur. Yine Hanefiler derler ki: ‘’Sonradan malî gücünü yitirse, imkân elde edip haccedecektir’’. Yine Hanbeliler, ihmal gösteren, vefat eden, bütün mal varlığından bir hac ve bir de umre masrafı çıkarılacağı görüşünü ortaya koymuşlardır. Şimdi tabii bunlar güç nispetindedir yine. Şanlı Kur’an bunu buyurdu: ‘’Oraya yol imkânı bulabilenlere Kâbe’yi hac etmek, Allah’ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır’’ buyurdu Kur’an-ı Kerim (Âl-i İmrân Suresi ayet 97.). Yine, Bakara Suresi 196’da: ‘’Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın’’. Evet, kıymetliler, ‘’Sorgulanmadan önce hac ediniz’’ bu da sahih bir Hadis-i Şerif olarak rivayet edilmiştir. ‘’Hac farızasını yerine getirmede acele ediniz. Çünkü hiçbiriniz ileride ne ile karşılaşacağını bilemez. Bir kimse herhangi bir hastalık veya şiddetli bir ihtiyaç ya da bir zorluk yahut da zalim bir hükümdar tarafından engellenmediği hâlde hac etmezse, ister Yahudi olarak ölsün, isterse Hristiyan olarak ölsün!’’ diye Peygamberimiz’in bir tehdidini görüyoruz. Evet, kıymetliler, bu Hadis-i Şerifin de merfu olarak rivayet edildiğini muhaddislerimiz bildirmişlerdir. İşte görüyoruz ki yine Şanlı Kur’an bizlere gerçekleri, nur saçan sünneti; bu delilleri ortaya koymaktadır. Yine bir rivayette, ‘’Bir kimse Allah’a, evine götürecek yeterli azık ve bineğe sahip olduğu hâlde hac etmezse, onun Yahudi veya Hristiyan olarak ölmesi fark etmez’’.

 

Dakika 15:18

 

Şunun için ki Yüce Allah kitabında’’ Oraya yol imkânı bulabilen insanlara Kâbe’yi hac etmek bir borçtur’’ buyurdu. Kim? Yüce Allah buyurmaktadır. Yine kıymetler, ‘’Kim yeterli imkânlara sahip olur ve hac etmezse…’’ işte buyuruyor Cenab-ı Hakk. Burada metinde geçen ‘f’ harfi, takip içindir, demiş; kıymetli âlimlerimiz. ‘Hemen’ (yani hemen) anlamına gelir. Hem hac etmeyen demektir, yani hemen hac etmeyen anlamında. Yani ‘hemen hac edin imkânınız olunca’ emrini anlamıştır kıymetli âlimlerimiz. Şafiîler ve Hanefilerden İmâm-ı Muhammed diyor ki: ‘’Hac, tabii ertelenebilir bir farzdır’’. Bu da tabii, ertelenme sebeplerine göre olmalıdır. ‘’İyiliklere koşuşun’’ Mâide Suresi ayeti burada titizliği göstermiş olur. Haccı ertelemek caiz olmasaydı, elbette Hz. Peygamber de ertelemezdi. İslam kolaylık getiriyor. cumhurun ileri sürdüğü hadislerin tamamının zayıf olduğunu söylemişler. Doğrusu haccın Hicretin 6. yılında Âl-i İmrân Suresi’nin inişi ile farz kılınmıştır, acele davranmak ihtiyaç bakımından yine de bir zarûrettir. Yine umre hakkında da onun hükmüne de şöyle bir bakalım Hanefiler mezhep olarak Mâlikîlerde en racih görüş itibariyle şöyle, demişlerdir: ‘Umre, ömürde bir kere olmak üzere müekked sünnettir’’. Bu Hanefiler ve Mâlikîlere göre Hadis-i Şeriflerden hiçbirisi umreyi zikretmemiştir yani farzlar arasında umreyi zikretmemiştir. ‘İslam 5 esas üzerinde kurulmuştur’ derken yalnızca hacca yer vermiştir. Yine Sevgili Peygamberimiz (aleyhissalâtü vesselam)’a bir bedevi geldi ve ‘’Ey Allah’ın Resûlü! Bana umreden haber ver. Vacip midir o?’’ diye sordu. Allah2ın Şanlı Peygamberi (aleyhissalâtü vesselam): ‘’Hayır, ancak umre yapman senin için hayırlı bir iştir’’ cevabını verdi. İşte kıymetliler, ‘senin için daha iyidir’, başka bir rivayette de böyle buyrulmuş, böyle rivayet edilmiştir. Şimdi şöyle bir baktığımız zaman, rivayetin böyleleri var. Yine başka bir haberde ‘’Hac cihat, umre de nafiledir’’. Başka bir -Ebû Hureyre’den gelen- haberde ‘’Hac cihattır, umre de nafiledir’’ buyrulmaktadır. Yine, bu haberlere zayıf diyenler olmuştur. Hanbeliler, Şafiîler: ‘’Umre de tıpkı hac gibi farzdır’’, demişler. ‘’Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın’’, ayet-i kerimede buyuruluyor.

 

Dakika 20:15

 

Şimdi kıymetliler, yine allâme-i cihan olan Annemiz Ayşe’den gelen bir haberde de ‘’Ey Allah’ın Resûlü! Kadınlara da cihat var mı?’’ diye sordum. Allah’ın Resûlü ‘’Evet, savaşsız cihat, ‘hac’ ve umre’’ cevabını verdi. Kıymetliler, yine haberler böyle devam etmektedir. Hanbeliler: ‘Mekkelilere umre yoktur’. Umreyi farz olarak gören İbn-i Abbas, ‘’Ey Mekkeliler! Size umre borç değildir. Sizin umreniz yalnızca beyti tavaf etmenizdir. Umrenin rüknü ve büyük bölümü, beyti tavaftır. Onların da bunu zaten yapıyor olmaları, kendileri için kâfi gelmektedir’’. Evet, kıymetli ve muhterem izleyenler; şimdi, hac ve umre hakkında onun şeraitlerine (şartlarına) şöyle bir bakalım. Şimdi, sıhhat edasının şartları, Müslüman ve akıllı olmaktan ibarettir. Farz oluşunun şartları, o da ergenlik ve hürriyettir, güç ve imkâna sahip olmaktır. Bunlardan birisi Müslüman olmak. Hanefilerce Müslüman olmayan, ahiretle ilgili hükümlerden sorumlu değildir. Cumhura göre bütün bunlardan da sorumludur, ibadetlere de muhataptır, demiştir, Mâlikîlere göre ise Müslüman olmak sıhhatin şartındandır, demişlerdir. Yani haccın sahih olmasının şeraitinden olduğunu söylemişlerdir. Yine ergenlik çağına girmiş olmak, akıllı olmak, 3 kişiden kalem (yani sorumluluk) kaldırılmıştır. ‘’Uyuyandan, uyanıncaya kadar; çocuktan, ergenlik yaşını buluncaya dek; deliden, akıllı hâle gelinceye kadar’’ buyurulmuştur. Herhangi bir çocuk, ailesi tarafından hacca götürülür sonra da ölürse, bu yükümlülükten kurtulmuş olur. Şayet ergenlik çağına ererse hac borçlusu olur. Yani yeniden hac etmesi gerekir. Aynı şekilde herhangi bir köle sahibince hacca götürülür sonra ölürse bu yükümlülükten kurtulmuş olur. Şayet azat edilirse, kendisine hac, borç olur. Evet, kıymetliler, yine çocuk ve aklı olmayanlar için cumhura göre (yani Şafiî, Mâlikî, Hanbelilere göre); Peygamber Efendimiz (aleyhissalâtü vesselam) Revha’da binekli bir yolcu grubu ile karşılaştı ve sordu: ‘’Bu topluluk kimlerdir?’’. Orada bulunanlar ‘’Müslümanlardır’’ cevabını verdiler. Ve kalabalıktan biri ‘’Sen kimsin?’’ diye sordu. Şanlı Peygamber ‘’Allah’ın elçisiyim’’ dedi (aleyhissalâtü vesselam). Bunun üzerine çocuğunu kaldırarak gösteren bir kadın ‘’Buna hac var mı?’’ diye sordu.

 

Dakika 25:18

 

O Şanlı Peygamber cevap verdi: ‘’Evet, senin için de sevap vardır’’ buyurdu. Tabii bunlar fazilet açısından olan sevaplar. Yoksa çocuğa hac, farz değil. ‘Velinin izni meselesi’. Velisinin izni olmadıkça ihrama -çocuk- giremez. Çocuğun velisi, babası veya dedesidir. Hâkim tarafından verilmiş velayet yetkisi bulunmadıkça kardeşi, amca ve annesi bu konuda tasarrufta bulunamaz, demişler. Evet, kıymetli efendiler, vasiyet veya hâkim tarafından verilmiş bir velayet yetkisi bulunmadıkça, çocuk üzerinde kardeşi, amca ve annesi bu konuda tasarrufta bulunamaz, demişler. Baba varsa, dede varsa; tabii çocuk veya deli ihramlı olduğunda, onların yapamadığını veli yerine getirebilir. Şöyle baktığımız zaman çocuk yapabildiği her şeyi bizzat kendisi yapmalıdır. Hiç kimse yerini alamaz. Evet, kıymetliler, bunlar fazilet yarışı ile ilgilidir onun yapamadığını yine birisi yapar. Hanefilere göre İmâm-ı Âzam Ebû Hanife: ‘’Çocuğun haccı yerini bulmaz’’, demiştir. Çünkü 3 kişiden kalem, yani sorumluluk kaldırılmıştır. Ergenlik çağına gelinceye kadar, çocuk da bunlardan biridir. Çocuğun adağı sahih olmaz. Tabii İmâm-ı Âzam’a göre bunlar. ‘Hür olmak’; yine haccın farz olması için şartlardan biri de hacca gidecek kişinin ‘hür’ olmasıdır, köleye hac, farz değildir. ‘Farz olmayan çocuk veya köleler hakkında hüküm nedir?’ derseniz; buradaki delil, ailesinin hac yaptırdığı herhangi bir çocuğa ergenlik çağına girdiğinde hac etmek borç olur. Aynı şekilde sahibinin hac ettirdiği bir köle de azat edildiğinde hac etmek ile borç olur. ‘Ben çocukluğumda yapmıştım, yeter’ diyemezsin. O çocuk büyüyüp de gücü yerine gelirse (maddi-manevi gücü), yeniden hac etmesi gerekir. Köle de hürriyetine kavuşunca yeniden haccetmesi gerekir. Kadın da ancak kocasının izniyle ‘nafile’ ihrama girebilir. Kocanın haklarının ihlali söz konusudur. Şimdi nafile için bu geçerli; farz olanlar için dersimizin akışı içinde görülecektir. ‘’Oraya yol imkânı bulabilenlere Kâbe’yi hac etmek, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır’’. Bu ayet-i kerimeyi unutma! Güç ve yeterliliğin ne olduğu konusunda da kıymetli âlimlerimiz görüşlerini ortaya, keşiflerini ortaya koymuşlardır. Hanefilere göre vücut sağlığı: Hastaya, kötürümlere, felçlilere hac, farz değildir. Çünkü sağlık gerekir ona, ‘yol imkânı bulabilene’ diyor.

 

Dakika 30:14

 

Burada da vücut sağlığı, binek, yol azığı ve engellenmemek şeklinde anlamıştır Hanefiler. Malî yeterlilik: Giriş ve dönüşlerinde yeterli yiyecek ve içeceğe elverişli bir bineğe, vasıtaya sahip olmaktır. Mesken ve o mesken için gerekli eşya, elbise, hizmetçi, dönüşüne kadar geride bıraktığı aile fertlerinin yeterli ölçüde yiyecek ve içeceğe sahip olmasıdır. ‘Malî yeterlilik de budur’ dedi Hanefiler. Yine vasıtanın kendisine ait olması; tabii bugünkü vasıtalar zaten bu yolculuk işinde gereken görevi yapmaktadır. Eski dünyada bu ulaşım -bugünkü ulaşım olmadığı için-, ‘bineğin kendine ait olması da gerekir’ diye malî yeterlilik içinde o da hesap edilmişti. Bugün otomobillere, vapur ve uçaklara binebilmekten ibarettir. Bunlara binecek gücü varsa, tamamdır. Bineğin kişilerin durumuna göre olması, belli bir mesafe uzaklığının olması, Mekke’ye üç veya daha (çok günlük) bir mesafede olması gerekir, emniyet bakımından yeterlilik olmalıdır. Ebû Hanife’ye göre yol emniyetinin bulunmasıdır. Kadının güvenliği olmalıdır. Kocası yahut da akıllı ve ergenlik çağına girmiş, güvenilir, fâsık olmayan bir mahremi yani yakın nikâh düşmeyen yakın akrabası bulunmalıdır. Mahremsiz veya kocasız hac etmesi ise harama yakın bir kerahetle mekruhtur. Üç gün-üç gecelik veya daha çok mesafelik bir yol varsa, kadınların sütkardeş ile yolculuğa çıkmaması, fitne ortamını dikkate almaları gerekir, diye de kıymetli âlimlerimiz (Hanefi âlimleri) uyarmışlardır. Yine Mâlikîlere göre beden gücü, Mekke’ye ulaşabilecek (bedeni güce sahip) olmalıdır hacca gidenlerin. Mâlikîlerde, yürüyebilmesi de gerekir. Âmâ kimse bile kendine elinden tutacak birini bulursa hac etmek üzerine borç olur, demiştir Mâlikîler. Yeterli yiyecek içeceğin bulunması şarttır, demişler; yol imkânı olacaktır. Kadın, nesep, süt veya hısımlık yolu ile herhangi bir mahreminin bulunması gerekir. Güvenilir bir grubun refakatinde de kadın, hacca gidebilir, demiştir Mâlikîler. Şafiîlere göre de beden gücü, sağlam vücuda sahip olmak, malî güç (Mekke’ye götürüp getirecek maddi güce sahip olmak), binek şartı yani vasıta olması (bir vasıtanın varlığı) şarttır. Bugün bu vasıtalar, havada, karada, denizde yeteri kadar bulunmaktadır.

 

Dakika 35:00

 

Sevgili Peygamberimiz (Aleyhissalâtü vesselam) ‘Nafakasından sorumlu olduğu bir kimseyi perişan etmesi, kişi için günah olarak yeter’ buyurmuşlardır. Yani ‘ben hacca gideceğim’ diye çağını (çoluğunu), çocuğunu da perişan edemezsin diyor. Evet, kıymetliler, İslam’ı doğru anlamak gerekir. Yine hayvanı için zarûri olan yiyecek ve levazımatın bulunması gerekiyor. Bu eski dünya şartları veya bugünkü saatlerde, yine hayvanı ile hacca gidenler için bunlar, şartlardan biridir. Emniyet (önce yol güvenliği mal ve can güvenliği) olmalıdır. Genel güvenliğin bulunması gerekir. Kadınla birlikte ya kocası veya mahremi veya güvenilir kadınlar bulunmalıdır; kadının tek başına yola çıkması haramdır. Evet, kıymetliler, bu anlattıklarımı da biliyorsunuz. Şafiîlere göre kadın, yanında kocası veya mahremi bulunmadan iki gün sürecek yolculuğa çıkmasın. Kadınların güvenilir ve ergenlik çağına girmiş olmaları da şarttır. En az üç kişi olmaları da gerekir. Küfür ülkesinden tek başına hicret hakkı vardır kadınlar için de. ‘’Hac Suresi’’, Şevvâl ile Zilhicce’nin 10’u arasındaki süredir. Hanbelilere göre, o okulun kıymetli âlimlerine ve orada okunan derslere bakıyoruz. Kudret (yani şartlardan, kudret): Binek, yiyecek, içecek tedbirlerine sahip olma gücüdür. Bunlar hacca gidecek kişi için şart olanlar. Peygamber (aleyhissalâtü vesselam) kudreti, ‘binek veya yiyecek-içecek’ şeklinde yorumlamıştır. Yine, Sevgili Peygamberimiz’e (aleyhissalâtü vesselam) ‘yol nedir?’ diye sorulmuş. O da: ‘’Yiyecek, içecek ve binektir, vasıtadır’ diye cevap vermiştir. Yine Peygamber Efendimiz’e gelen birisi sordu: ‘’Ey Allah’ın Resûlü! Haccı gerektiren şey nedir?’’ Allah’ın Şanlı Peygamberi cevap verdi, buyurdu ki: ‘’Yiyecek, içecek ve binek yani vasıta’’ buyurdular. Evet, kıymetliler, ‘’Yürüyerek veya binekler üstünde sana gelirler’’, bu da ayet-i kerime, Yüce Allah böyle buyurdu. Dilenmeyi meslek hâline getirenin haccı mekruhtur. Yol azığı: Gidiş ve dönüş süresince yeme, içme, giyim ihtiyaçlarından ibarettir. Bineğin olması, vasıtanın olması gerekir. İki günlük yol ve bundan daha az bir mesafe için binek şartı söz konusu değildir. Unutmayalım! Hanbelilere göre, bu ekolün derslerini, keşif notlarını veriyoruz. Azığı, gidiş dönüş süresince bakmakla yükümlü olduğu ailesinin nafakasından fazla olmalıdır. Yani onların yiyecek ve binekleri götürülmemelidir. ‘’Ey hacca gidenler! Çağınızın ve çocuğunuzun hakkını taşımayın! Onların yiyecek-içeceklerini önce hazırlayın. Nafakasından sorumlu olduğu bir kimseyi perişan etmesi, kişi için günah olarak yeter’’ buyurdu Peygamberimiz.

 

Dakika 40:09

 

Kıymetli muhaddislerimiz bunu zikrettiler. Bu, kendisi ve ailesi için gerekli mesken hizmetçi ve benzeri zorunlu ihtiyaçlar ile borcundan da fazla olmalıdır. Evlenmediği takdirde günaha düşmekten korkuyorsa, evlilik işini öne alır. Ama öyle bir korku yoksa, hacdan sonra da evlenme imkânı varsa, hacdan sonra da evlenebilir. Hac masraflarına yetecek kadar alacağı varsa, üzerine hac borcu olur. Yol güvenliği de şarttır. Kadınlar için de eş veya mahrem şartı vardır. Pek çok âlimlerimize göre erkek, karısını, farz olan haccı yerine getirmekten men edemez. Şafiî’nin bir görüşü de böyledir. Ramazan-ı Şerif orucundan ve beş vakit namazdan, kişi karısını men edemez. O kadın bu ibadetlerini kocası izin vermese de mecburen yapması gerekir. Kocasından izin istemesi sadece uygundur. Yoksa koca bunları engelleyemez. Farz ibadetlerden bir defa (bile) karısını engelleyemez. Çünkü farzlar, Allah’ın emridir, kocanın emri değil! Şafiîlere göre ‘bir kadının efendisi, sünnet ve farz hacdan, karısını alıkoyma hakkına sahiptir’ diyenler olmuştur. Bu da kadının menfaatlerine, tehlikelere ve bu şartlardan oluşmuş bir tarafını istinad eder. Daha sonra da ifa edebilir. Oruç veya namazda alıkoyamaz, demişlerdir. Çünkü hac, ömürlük bir ibadet ama oruç senelik, namaz ise gündelik 5 tane vakti bulunmaktadır. Kadınlara ait şeraite de şöyle bir bakalım. ‘Yanında eşinin veya mahreminin bulunması’. ‘’Kadın, yanında mahremi bulunmadan 3 günlük yolculuğa çıkmasın’, Peygamberimiz buyurdular. Çünkü tehlike içine atılmasına, İslam katiyen râzı değildir. Emirleri, kuralları Allah, Peygamber koyar. ‘’Sakın, herhangi bir kadının yanında kocası olmadan hac etmesin’’. Şafiîlere göre kadının güvenilir bir kadınlar gurubuyla hac etmesi mümkündür. Mâlikîlere göre de güvenilir bir grupla hacca gitmesi gerekir. ‘’İnsanlardan oraya yol imkânı bulabilenler için Kâbe’yi haccetmek bir borçtur’’. Fesattan emin olma durumunda kadına hac, farz olur. Âlimlere göre mahrem, evlenilmesi ebediyen haram olan kişilerdir. Buraya dikkat et! Mahrem, evlenilmesi ebediyen haram olanlardır. Geçici olanlar değil. ‘’Bir erkek, bir kadınla; o kadının mahremi olmadan, kesinlikle bir arada, baş başa kalmasın, bir kadın da ancak mahremi ile yolculuğa çıksın’’. Bir adam kalktı ve ‘’Ey Allah’ın Resûlü! Benim hanımım hacca niyetle yola çıktı. Ben de ‘şöyle, şöyle’ savaşa yazıldım, gazveye yazıldım’’ dedi.

 

Dakika 45:01

 

Şanlı Peygamber (aleyhissalâtü vesselam) ‘’Git karınla birlikte hac et’’ dedi. İşte kıymetliler, yine kadınlar hakkında diğer şartlardan biri, iddetini bekliyor da olmamalıdır. ‘’Onları evlerinden çıkarmayın ve kendileri de çıkmasınlar’’; bunlar tâlâk verilmiş kadınlar. Müslüman, akıllı, ergenlik çağına girmiş olmak, hürriyet, vakit, Mekke’de dahi olsa yiyecek ve içecek imkânı ve zahmetsiz bir şekilde binek temini; bunlar olmalıdır. Yine, vekillik konusu ile dersimiz devam etmektedir.

 

AMEL’DE FIKHI EKBER DERS 89 (2. Kısım)

 

 

Kıymetli izleyenler, hacda vekillik konusuna da bir bakalım. Zekât, kefaret ve kurbanların durumunda olduğu gibi ‘sırf malî ibadetlerde’ vekillik, ittifakla (bunlarda da) caizdir. Namaz ve oruç gibi sırf bedeni ibadetlerde vekillik, caiz olmaz; bizzat ‘nefsi’, kulluk için çalıştırmaktır. Hac gibi hem bedeni hem malî bir ibadet, Mâlikîlerin dışındaki cumhur-u ulemaya göre vekillik caizdir. Bakın, Mâlikîler bu konuda farklı düşünüyorlar. Mâlikîlerce farz ve nafile hacda vekillik, caiz değildir. Hac bedenle yapılan bir ibadet olup vekillik kabul etmez, demiştir Mâlikîler. Ancak ölmüş biri eğer vasiyet etmişse, onun adına hac etmek kerahat ile sahih olur, demişlerdir. Ölülerin ruhlarına sevap gönderme konusunda da âlimler; dua, sadaka ve kurban cevaplarının ölüye ulaşacağı hususunda yine müttefiktirler, görüş birliği içindedirler. ‘’İnsan öldüğü zaman üç şey dışında ameli kesilir: Akan yani devam eden sadaka, kendisinden faydalı olan, faydalanılan ilim ve kendisi için dua eden sâlih evlat’’. Yine, âlimlerin çoğunluğuna göre Ehl-i Sünnet’in çoğunluğu: ‘‘Bu kişi namaz, oruç, sadaka, Kur’an-ı Kerim tilaveti ve bunlar gibi amellerin sevabını başkasına bağışlayabilir’’. Yine kıymetliler, Sevgili Peygamberimiz (aleyhissalâtü vesselam), biri kendine, diğeri de ümmetinden Yüce Allah’ın birliğini ikrâr ve kendisinin tebliğine şehadet edenlere olmak üzere, iki ela koç kurban etmiştir Sevgili Peygamberimiz. Birisi Peygamber’e sordu –(aleyhissalâtü vesselam)Efendimiz’e-: ‘’Anam, babam vardı ve ben onlara hayatlarında iyilik ederdim. Şimdi ölümlerinden sonra nasıl iyilik edebilirim?’’ diye sordu da. Şanlı Peygamberimiz buyurdu ki: ‘’Kendi namazınla birlikte, onlar için de namaz kılman ve yine kendi orucunla birlikte, onlar için de oruç tutman, ölümden sonra yapılabilecek iyiliklerdendir’’ buyurdular.

 

Dakika 50:15

 

Evet, kıymetliler, ‘’Kim mezarlıklara uğrar ve İhlas Suresi’ni 11 kere okursa, sonra da sevabını ölülere bağışlarsa, ölüler sayısınca sevap verilir’’. Bu haber Hz. Ali’den gelmektedir. Yine başka bir haberde ‘’Ölülerinize Yasin-i Şerif Suresi okuyunuz’’ emri gelmektedir. Bu da İbn-i Yessar’dan gelen bir haber. Çok kıymetli ve muhterem efendiler! ‘’İnsan için ancak çalıştığı vardır’’ diyen (وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى ﴿٣٩﴾) (Necm Suresi 39.) ayet-i kerime hakkında. Şimdi, ‘’İmân edip de zürriyetleri, nesilleri de imân ile kendilerine tâbi olanlar yok mu! Biz onların nesillerini de kendilerine katarız’’, Tûr Suresi 21’de böyle buyrulmuştur. İnsan öldüğü üç şey dışında ameli kesilir. Kimse, başkası adına oruç tutamaz ve kimse başkası adına namaz kılamaz. Bunlar farz olan borçlar; kıymetlidir, yoksa nafile için değil. Mutezilenin görüşü de şöyledir: ‘’Amelinin sevabını bağışlayamaz’’, Mutezile böyle der ve ‘’Onun ruhuna ulaşmaz, faydası olmaz’’, demişlerdir. ‘’İnsan için ancak çalıştığı vardır. Onun çalışması, şüphesiz görülecektir’’ ayetini delil almışlardır. Mâlikî ve Şafiîlere göre sadaka (malî ibadetler) ve hac da kişinin, başkasına amelinin sevabını bağışlanması caizdir. Mutezilenin bu ayeti doğru anlayamadığını görüyoruz. Ve nafileler, faziletler ve farzlar, vacipler konusunda ayetleri iyice incelemediğini, keşfedemediğini görüyoruz Mutezile’nin. Şimdi vekilliğin meşrûluğu bakımından da caiz düşen, ‘birbiri adına hac yapabilir; yani ölen adına yapabilir’ veya Hanefilere göre hastalık ve benzeri sebeplerle kendi adına başkasına hac ettirmesi gerekir. ‘Acizlik ve ölümden sonra vasiyet’. Mâlikîlere göre hayatta olan bir kimseye vekâlet caiz değildir, Mâlikîler böyle dediler. ‘Vasiyet etmiş ölü adına mümkündür’ dediler. ‘’Ona yol imkânı bulabilen…’’ ayet-i kerimesine dikkat ettiler. Şafiîlere göre caizdir. ‘Şu veya bu’ şekilde güçsüzlük sebebiyle ya da güvendiği birine kendi adına hac yaptırır. Hac etmesi vacip olduğu hâlde öldüğü zaman, geride miras bırakmışsa, onun adına hac yaptırılması gerekir. Şafiîlere göre ölü ve güçsüz adına nafile hacda vekillik, caizdir, dediler. Hanbeliler de caiz görmüşlerdir, Şafiîler gibi düşünmüşlerdir. Yaşlılık, kötürümlük, hastalık sebebiyle, bunlar mümkündür.

 

55:05

 

Yine mahremi veya mahrem birisi olmadan kadının hâli ile ilgili vekil bulunur. Kadın, güven ortamı olmadıkça hacca gidemez; o da vekil gönderebilir. Hanefilere göre kadının tavaf ve sırasında say’ı sırasında koşmaması ve tıraş olmaması noksanlıktır, demişler. ‘’Ölümden sonra ona hiçbir şey farz olmaz; ölümünden sonra onun adına hac, farz olur’’ diye, yine Hanbelilerin böyle düşündüğünü görmekteyiz. Hayattaki bir kimse adına hac, ister farz ister nafile olsun ancak izni ile mümkündür, demişlerdir. Borcunu yerine getirmeden ölen bir kimsenin mirasından vasiyet etmemiş olsa bile, bir hac ve bir de umre masrafı ayrılır Hanbelilere göre. Yapılacak hac, üzerine farz oluşu itibariyle yerine getirilecektir. Bir şeyin kazası da edası da sıfatı ile olur. İzinsiz yapsa bile, ölünün adına hac etmesi ile bu borç düşer mi? ‘Düşer’, demişlerdir. Mâlikî ve Hanefilere göre vasiyet etmesi hâlinde ölü adına hac yapılabilir. Malın üçte birinden karşılanır. Hanefi ve Mâlikî’ye göre vekilin memleketinden olması gerekirken; Şafiîlere göre Mikât’tan olması gerekir. Şafiî ve Hanbelilere göre vasiyet ana maldan da karşılanır. Cumhura göre ‘’Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın’’ ayetine istinaden, ‘’Oraya yol imkânı bulabilen insanlara, Kâbe-i Şerif’i hac etmek bir borçtur’’. Buradaki emir, ‘derhâl’ anlamındadır. Şafiîlere göre ertelenme hakkı vardır. Fakat ertelemenin de bir sebebi olmalıdır. Yine vekil hakkındaki delillere şöyle bir bakalım. Hazreti Abbas’ın oğlundan gelen habere göre; Hasan kabilesinden bir kadın gelerek ‘’Ey Allah’ın Şanlı Peygamberi (aleyhissalâtü vesselam)! Babam, Allah’ın hac ile ilgili farızasının borçlusu oldu. Fakat çok yaşlı durumda; devesinin üzerinde durabilecek gücü yok’’. Bunun üzerine Allah’ın Şanlı Peygamberi (aleyhissalâtü vesselam): ‘’Onun adına sen hac et’’ buyurdu. İşte görüyorsunuz, olay veda haccında cereyan etmiş bulunmaktadır. Cüheyne’den bir kadın Peygamberimize gelerek ‘’Annem hac adağında bulundu fakat hac edemeden öldü. Bu durumda ben onun adına hac edebilir miyim?’’ diye sordu. Şanlı Peygamber bunun üzerine ‘’Evet, onun adına hac et. Hem annen üzerinde borç bulunsaydı, sen ödemeyecek miydin? O hâlde Allah’a olan borçları da ödeyin. Allah, vefaya en lâyık olandır’’ buyurdu.

 

Dakika 1:00:07

 

Yine Sevgili Peygamberimize bir adam geldi ve ‘’Babam hac borçlusu olarak öldü. Onun yerine hac edeyim mi?’ diye sordu. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurdular (Aleyhissalâtü Vesselam): ‘’Baban geri de kendine ait borç bıraksaydı ödemez miydin?’’. Adam ‘Evet öderdim’ deyince, ‘’O hâlde babanın yerine hac et’’ buyurdu Peygamberimiz. Sünnet, vekilin kendi adına hac etmiş olmasını ön şart olarak görmektedir. Peygamber Efendimiz (Aleyhissalâtü vesselam), Şübrime adına ‘Lebbeyk’ diyen birini duydu. Bunun üzerine, ‘Şübrime kim?’ diye sordu. Adam ‘’kardeşim veya bir yakınım’ dedi. (O) Tekrar: ‘’Kendi adına hac ettin mi?’’ diye sordu. Adam ‘hayır’ cevabını verince, ‘’Bu kez kendi adına hac et, sonra da Şübrime yerine hac et’’ buyurdu o Şanlı Peygamber. Evet, kıymetliler, kıymetli derslerimiz devam ediyor. Yüce Allah her ibadeti ihlas ile makbul olan, ticareti lentebur olan, Allah yolunda mücahit olan, bir(beraber) ve birbirine kardeş olan, bir ve bütün olan, birlikte Yüce İslam’ın cihana hâkim olması, barışın egemen olması için çalışan kullar zümresine hepimizi ilhak eylesin.

 

Dakika 1:02:12

 

(Visited 53 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}